EE wi — VAKIT 7 Kânunusani 193. a EE 7 İran sefirinin mühim Sözleri Hudutta bazı ubadele Küçük Ağrıda : arazi edilecek bize daimi bir geçit ve mevki veriliyor Hariciye vekili Tevfik Rüştü Rüştü beyle) birlikte Ankaradan şehrimize geldiği;| nl yazdığımız İran sefiri Sadık Han) müşarünileyh hazrelleri dün bir mus harririmize iki memleket miinasebatı ve Hariciye vekilimirin Tahran seye hati hakkında şu sözleri söylemiştir: — Huhterem Hariciye vekilinizin kış mevsiminde uzun o bir yolculuğa katlanarak Tahrana gitmeleri İkt memleket münasebatınm inkişafı için çok faydalı bir hüsnü niyet eseridir. | İki komşu devlet arasındaki dost luğun teyit ve inkişafına, | sefirliğim zamanmda, muvaffakıyet hasıl oldu »| ğunu görmek beni çok sevindiren bir şeydir. . Dostluğumuz daima mevcut olmak la beraber hudut meseleleri üzerinde bazı #htilâflar bulunması münaseba - imuzm daha ziyade o inkişafıma bir mani teşkil ediyordu. İşte, bu ihtilâ fen her iki devletin o menfaatlerine müsait ve muvafık bir şekilde halle-| dilmesi içindir ki Tevfik Rüştü beye. fendi Tahrana gitmektedirler. Kendis| lerinin bu hüsnü niyetini Iran hükü-| meti nezdinde büyük bir sürut tevlit; etti, hariciye vekiliniz Tahranı ziyare.) t6 davet edildi. Kabul ettiler. İ Hudut ihtilâf Hudut ihtilâfı henüz tamamiyle za! il olmamıştır. Fakat anlaşmak husu- sunda her iki taraf büyük bir hüsnü niyet sahib; oldukları cihetle harici- ye vekilinizin Tahranr ziyaretinin tas! rihi bir muvaffakıyete vesile teşkil e deceğini ve senelerdenberi uzun mü .! zakerata meydan veren bu meselenin kat'i surtte halledileceğini çok kuvvet | li ümit ediyorum. Hudut meseleleri her ikj devlet a- rasmda arazi mübadelesi suretiyle hahledilecektir. Şimdiki hudut tai , bir hadut değildir. Mevcut noktai na- zar, hududu tabii hatlara irca etmek» tir. Bunun için de hudut hatlı dağla- rın hatt meyahı farzedilecektir. Bu esas evvelki müzakerelerde tesbit edil miş olmakla beraber teferrllat üzerin de anlaşılamamış tarafeynin verecek. leri arazi tayin edilememişti Bulunan şekle göre hükümetimiz! Türkiye Cümhariyetine küçük Ağrı dağı civarında bir geçit ve mevki ve - recek, buna mukabil kufur ve Bafur- kâ İrana terkedilecektir, . Arazi ihtilâf Hudut meseleleri o halledildikten sonra iki memleket iktısadi m hatır yeni bir inkişaf devresine - cek, komşu ve dest devletlerimizin ik. tssadiyat yolunda sarfedecekleri me « sal hiç şüphesiz çok yakın zamandı semerelerini vermiye başlıyacaktır. Ticaret mukavelesi | Ticaret mukavelesi müzakere edil»! mektedir. İrandan Türkiyeye kma, zamk, halı ve saire sevkedilmektedir.| Bu maddelerin bir kısmı Türkiye ihs| tiyacatı İçin gönderilmekte, büyük bir kısmı da transit olarak geçmektedir.! Ticari eşya sevkiyatı daima mevcut olmakla beraber arzu edildiği gibi de ğildi. Tam ve kuvveti; bir dostluğun teessüsünden sonra bu münasebat çok kuvvetlenecektir. Bilhassa hudut me! selelerinin halli Trabzon — Tebriz! transit yolunun açılmasını temin ede) eektir, Beyazıt ve Erzurumdan ge. çecek olan bi yolün Türkiye tarafın. daki inşaatı ilerlemektedir. İaşaatm| gelecek sene içinde bitirileceğini zan»! nediyorum, İran tarafında da yol hi zırlanmaktadır. Kürt eşkiyası Yudutlarımızda Kürt eşkıyasi ta) LARSAN 5LMEDI Siyahlı Kadının K-oztüki filminde görülmiyen katil, ROULETABILLE tarafından önümüzdeki cumartesi akşamı saat 9,45 te GLORY MW da meydana çıkanlacaktır. mamiy le 1 tenkil edilmiştir. Esasen hü. kümetim iki senedenberi Kürt üşera-) sını tenkil için Türkiye hükümetiyle samimi sürelte teşriki mesai ediyordu.! Döküntü. halinde kalan son iki çete» den birisinin reisi hükümet kuvvetle riyle hir müsademeyi o müteakip bir| çok telefat vererek kaçtı. Diğeri, Ca «| fer Sultan da hükümet (tarafmdan tazyik altına alındığı için Irak arazi.! sine firar etti, Kuvvetlerimize tesji-| mi için Irak hükümetiyle aramızda müzakere tereyanetmektedir. Hükümetimin cezri hareketi hudut) larımız üzerinde Kürt gailesini yok! denecek bir hale getirmiştir. Dişçi mektebimiz si talebe akin ediyor Öğrendiğimize göre, dişçi mektöbhi. mize Balkanlardan bilhassa Bulgaris. ! tandan şiddetli bir akın başlamıştır. Mecmü talebesi 20 kadar olan mektebin 116'swni Bulgar talebesi teş-| kil etmektedir. “Bu talebelerin 49 u| kiz, 67 si erkektir. Bundan başka| mektepte Rus, Fransız, İranlı, Iraklı, Yunanlı, Romen, Mısırlı, Suriyeli, Yu»! goslavyalı talebeler de vardır. İ Bunun sebebi dişçi mektebimizin İ bütün Balkanlardaki . eşlerinden çok yüksek bir tahsil seviyesinde olması » dir, Bulgaristanda dişçi mektebi yok - tur, Bundan üç sene evvel mektebe gelen iki Bulgar talebe, burada ikmali tahsil ettikten sonra (o Bulzaristana dönmüşler, ve Bulgaristanda yüksek bir muvafakıyete mazhar olmuşlar - dır. Bunu gören Bulgarlar, dişçi meks| tebimiz üzerinde tetkik yapmışlar, mektebin yüksek seviyesini görerek talebelerini buraya göndermiye baş - lamışlardır. Bu sene Türkiyeye tale- be göndermek işi bir akm halin; al . mıştır. O kadar ki birinci sinıfm 100 kadarını "Türkler, ve muhtelif millet lere mensup talebe teşkil ettiği halde Bulgar talebesinin adedi 54 tür. Bulgar talebe burada aralarında birde kooperatif teşkil ederek bu ko operatif sayesinde kendilerine mükem mel bir lokanta açmışlar, bu suretle yemek meselesini asgari ucuza mal et- mek çaresini bulmuşlardır. Hadisevi dişçi mektebimiz namma iftiharla kaydederiz. Miç vapuru limanda Geçenlerde Izmir civarında karaya oturan Sovyet bandralı İliç vapuru dün Alemdar tahli- siye gemisiyle Türk gemi kur- tarma şirketine ait bir gemi ta- rafından çekilerek İzmirden li- manımıza getirilmiş, Moda açık- larında demirlemiştişr. Gemi bugün havuza girecektir. Hazin bir ölüm abi. merhum Saffet bey hsfidesi | tolamıvarak çok genç miştir. Cenazesi bugün #2a: ikide Taks Sürp Agopta Fransız kaldırılarak Maçkt kebei lecektir. Allah geriki rahmer eylesin Kokusu. ———— —— SARI ODANIN ESRARI nı bu film İl pazartesi, şembe, 16 cumartesi günleri saat 14,30 seznslarnda gösterilecektir. Temaşakiran, semsiarırdı bu. filmin mabadi olan “Siyah Kadının Filmini görmiye haklı olacaktır. Maarifte: Maarif müsteşarı bugün Ankaraya dönüyor Bir müddenberi şebrimiz ve Trakya mekteplerini teftiş et- mekte olan Maarif müsteşarı Salih Zeki Bey bugün Ankaraya dönecektir. Salih Zeki Bey, teftiş ettiği mekteplerin umum vazıyetleri hakkında vekâlete bir rapor ve- recektir. Ilk baharda orta Ana- doluda tetkikat yapması mul- temeldir. Mekteplerde kooperatifçilik Mekteplerimizde kooperatifçi- lik tesisi için maarif vekâletinin tetkikler yaptırmakta olduğu, bu aradâ mütabassıs zevatın iştira- kiyle teşkil edilen komisyonun hazırladığı raporun (Ankaraya gönderildiği malümdur. Maarif vekâleti, yakında bütün mektep- | i ete bir tamim göndererek koo- peratif teşekküllerinde göz önün- de tutulması lâzım gelen esas- lari bildirecektir. Maarif hareketleri hakkında bir broşür hazırlanıyor Öğrendiğimize göre maarif ve- kâleti 1931 sensinde memleketi- mizin muhtelif yerlerindeki maa- rif hareketleri ve umumi faali- yeti hakkında mufassal bir Bro- şür hazırlamaktadır. Bu Broşür | aynı zamanda maarifimizin ihsai bir çok vazıyetlerini de göster” cektir. Poliste: Bir bi balıkçı kayığı çarpıştı, battı Evvelki gece sabaha karşı Yedi- kule açıklarında Gabriceli Yusuf reise ait bir balıkçı sandalı henüz tesbit edilemiyen bir motörle çarpışmış ve 'bu arada kayık batmıştır. Balıkçı kayığında bu- ! lunanlar sahile çıkmiya muvaffak olmuşlardır. Zabıta meçhül mo- törü aramaktadır. Balıkçıların iddialarına göre kayıkta lira kıymetindeki ağlar da de- | nize düşmüştür. Polisçe tahki- kata devam edilmektedir. Bir intihar hadisesi Evvelki akşam Büyükderede bir intihar hadisesi olmuştur. Ahılya sokağında oturan Sa- lamon efendi karakola müracaat ederek, pencereden bir adamın elbisesiyle denize atladığını ve bir daha çıkmadığım gördüğünü söylemiştir. Bunun üzerine tahkikata baş- lanmış, aym zamanda da Andon ve Vasil isminde iki balıkçı ağ- lannı çektikleri zaman bir ceset çıktığını haber vermişlerdir. Bu vazıyet karşısında mesele anla- şılmış, cesedin Üsküdarda Ava- şı Hasan ağa mahallesinde otu- i ran Hikmet adlı sabık bir polis memuruna ait olduğu ve muvak- kat bir cinnet tesiriyle kendini denize attığı tesbit edilmiştir. Bir tramvay yoldan çıktı Dün akşam saat on dokuzda Ortaköy - Aksaray seferlerini ya- pan 237 numaralı iramvay köp- rü Üzerinden geçtiği sırada te- kerleklerinden birisi kırılmış ve tramvay da hattan çıkmıştır. Tramvay içindeki yolculara hiç İ bir zarar olmamış yalnız bir kaç | saat Istanbulla Beyoğlu arasm- daki tramvaylar işleyememişler. dir. göcmiyenler için Salı, 13 çarşamba, 14 per- aym biletle, sast 1630 İ vetiyle omuzlarına yüklendi. 'Yüklen-! Acuzenin Müellifi : Nizamettin Nazif Asılacak kadın Definesi Ressamı : Münif Fehim Veyselin kuca' ğında kaçırılırken atlılar... Oi — Ortada başka kim var? Anliyas| na sivri sinek «az. Anlamıyana.. : “Davul zurna az!, diyecekti. A ma diyemedi. Çünkü hiddetinden ne! yapacağını bilemiyen Aptülhalim he .! men yere atlamış herifin burununun ortasına dehhaş bir yumruk aşketmiş- ti. Herif muvazenesini kaybetti. Yere| yuvarlanıverdi. Bu hali görenler kor- | kuyla gerilediler, meydan gene gen» nişledi.. Genişledi ama, gene o anda da or- talığı allak bulak eden şayanı hayret bir hadise oldu. Cellât yamakları (o Bölük başının kavgasını seyre dalmışlardı. Kanh â- kıbelini sabur, tahammül (ve sökün içinde bekliyen kadın, hiç kıpırdan » miyordu bile.. Fakat vaktaki bölük ba şı, herifi yere (o yuyarladıktan sonra geriye döndü; atına binmiye savaşır- ken ayağı üzengide kaldı. En insafsız adamın bile kalbini! göğsünden fırlatacak derecede acı ve| dokunaklı hir-ses, etrafa kasıp kavu» ran bir heyecan saçmıştı, — Haltilm! Oğlum erlâdım.. Sen| misin? Halim! Aptülhalim, ayağını Üzengiden a- yırmaksızın, başını fazla yeriye çevir.) di. Cellât yamasları kollarından sıkı sıkı yakalamışlar, kadını zorla çökert- miye çabalıyorlar onu Zzörlüyor- lardı,. Gözleri nah böyle böy. le açılan kadınsa, tüzağmdan kur tulup uçmıya sayaşan bir kuş gibi sil kiniyor, debeleniyor, kurtulmak isti - yordu. Ve analarından fırlıyan göz-| lerini kendisine dikmiş, gittikçe şid - det; artan bir sesle bağırıyor, hayk- rıyordu: — Haltim! Oğlum, evlâdım.. Hali»; mim, yavrum. Hakim Bölük başı hemen yere atladı, ka dma yaklaştı. Cellât şimdi şaşırmış, korkusundan tirtir titriyordu. Nasıl titremezdi k Bölük başı Aptülhalime oğlum diyen bir kadına, onun gözü önünde £ satır çalmak ne demekti? Ne demek-olnenle, heman anda cehennemi boylamak demekti. O halde kadını yüzüstü birakıp kaçmak lâzımdır. Bundan doğacak neticeyse ev velkinden bin kat daha beter olacak» t.. Mahkümu elinden kaçıran bir cel- Mdr Derviş paşa hiç boş birakır mıy- dı? Muhakkak temizlerdi. Bindena» leyh gürültü büyümeden işi hallet - mek istedi. Yamakların elinden sı - rilap kurlulmıya çabalıyan kadmın en sesine bir yumruk indirip olanca kuvs di ama, o anda da kafasına inen bir kılıç tersiyle berhuş, kahp gibi yere uzâniverdi. Veysel ne olup ne büttiğinin pek farkına varmamıştı; ama, Aptülhali.! mi tanıdığı anlaşılan bir kadma eel- lâdın el uzatmasına da (o tahammül! edememişti. Az evvel zencin ölümünü nasıl lâ» kayr nazarlarla seyrettiyse halk, cel- Yâdın başına gelen âkıbete de öyle hi- kayıt kalmıştı, Bütün bunlar gayet kısa bir erir içinde cereyan etmişti. Falim « âna kadar hiç duymadığı bir hisle hadı. na yaklaşmıştı. Bir şeyler sormak im) temişti. Fakat sonra birdenbire fik» rini değiştirmiş; yamakların birine bir yumrek, birime bir tekme indirip kadıar ellerinden almış, Veysetin ku- cağına koymuştu. Sonra kendisi de atma atlamıştı. — Sayulun bre! Yol açın... Savm» Jun bre! Halk dört nala kalkan atın önün. den, itişe kakışa kaçıştı. ! Heey bizin — Bizim bölüüi bölüüük! Aptülhalim önden, Veysel arkadan halkı yarmca, Yerasiyle Rüstem ve) , Recep de bölüğü toparlayıp hayvan -| | ları dört nala kaldırmışlarda. i Bir dakika sonra Beyant meyd , mı dolduran halk da dehşet ve k kuyla sağa sola savuşmıya başlan t. Herkes birbirini itiyor, bir an vel yan sokaklardan birine sıvışn istiyordu. Böyle vazıyetlerin teh kesin; İstanbullular çok iyi bilirle Kaçan kaçardı, ne olursa yakayı k tırana olurdu. Hani masumdu, şu) buydu demezler, ortada dolaşanla dan üçünü, beşini yakalarlar, basi lardı satırı. Hadise halk: pek fena korkutm tu. O derecede ki bir kaç dakika s( ra meydanda Yedikuleden gelen siş hilerle cellât yamaklarından — baş kimse kalmamıştı. Cellât boylu boyunca yere uza) mış yatıyor, delikanlınm kesik kal sı bir kenarda, başsız cesedi bir k narda duruyordu. Yedikule sipahileri ne olup bitti Eini anlıyamamışlardı. Bir müddet yal aval baka kaldılar, sonra bir k mı paşa kapısma bir kısmi da kale) doğru yola düzüldü. Hadise bir yıldırım sür'atiyle şe re yayılmıştı. O derecede ki, Yedik! leye giden süvariler, yarı yolda De viş paşayla maiyetine tesadüf etmi lerdi. Paşa hiddetinden ne yapacs ğını bilemez bir hale girmişti. Onla görünce ağzından köpükler saçarak — Bre siz nereden gelirsiz? — d ye bağırdı — Kol başıları cevap verecek oldu! — Beyazıttan geliriz paşa.. Vay efendim sen misin bumu söy liyen? Derviş, kamçısını herifin suratındı öyle bir şaklalış şaklattı KE... Kol başt sakmayım dedi, sakma madı, Kamçı bir, bir daha, bir d şakladı; zavallı adam muvazenesi muhafaza edemedi, atından yuvn! dı, Bir gözü patlamıştı: — Hanak ptuuuh! Haaak ptuuuh' Genizinde ne kadar çıkar» 1W tılacak pislik »>—> navada, mide b iriti kavisler resmederek sipahi lere bir yaylım âleş yapmıştı. Sokaktan gelip geçenler bu mar zarayı hayret ve korkuyla seyrediyo! lardı. Nihayet paşanm hiddeti biraz ti: — Düşün arkama!— diye bağır — Hep beraber turısa kalktılar. Az sonra Beyazıda varmış bulun yorlardı. Yamaklar, ilk şaşkmlık geçin kollarını oğmuşlar, başına su ler cellâdı biraz kendine getirebi! lerdi. Fakat cellât tam gözlerini çıp da şöyle bir etrafına bakme Derviş paşa da baş ucuna dikiliver mişti. Bittabi gene o anda subaşın!” kamçısı başsız bir yılan soğukluğuy” ve olanca şiddetiyle kafasma inmiş ti: — Bre mel'un! Dile benden ne © lersim... Bu vazyette, şu hitabın mana | (ölümlerden ölüm eğen!) (demek Yarım saat evvel kelle uçuran lâdr görmeliydi.. Subaşınm etekleri! sarılıyor, yalvararak: — Aman!— diyordu— Bu işte P nim suçum ne? Fakat Derviş paşa öyle hiddetle mişti ki.. Nuh (dedikten sonra, ©” peyramberdir dedirtmek kolay my dı? Başıyla bir işaret verdi, üç sipahi attan indi, cellâdı sille yere yuvarladılar, bir temiz dövdi ellerini kollarını (sıkı sıkı bağla Yedikulenin yolunu tuttular... Derviş paşa bir kaç dakika d Beyazıtta kaldı. Sonra adamlarını Kısma takıp Paşa kapısma yollandf (Bitmedi)