—i —VAKIT 27 Kânunuevvel 1931 Manisadayapılacak hasta- neye nisanda başlanıyor Muiz Eskinazi Ef. ve ne şartlarla bıraktı ? Bir iki sene evvel Amerikada ölerek servetinin bir kısmile doğ- duğu şehir olan Manisada bir has-| tane yapılmasını vasiyet eden mu- sevi vatandaşımız Moiz Eskinazi! efendinin vasiyeti işile meşgul ol) mak üzere Ankaraya giden Ame- rikalı M. Turner şehrimize dön- müştür. Nevyorkta and Trust Co.) nin mümessili o - lan M. Turner dün bir muharri- rimize şu izaheti vermiştir. — Moiz Eskinazi efendi aslan Ma- nisalıdır ve 1545 te doğmuştur. 19 ya» gında Türkiyeden ayrılarak Amer'ka- da yerleşmiş, ve bütün gayretile meş gul olmıya başlamıştır, bir kaç sene sonra kardeşile birleşerek (Eskinazi kardeşler) ticarethanesini tesis etmiş» tir. Ticarethane Türkiye tütünlerini Amerikada satıyordu. İk; kardeş bu suretle bir kaç milyon dolar kazandık. tan sonra ticarethanelerini (Ameri- kan tabako) kumpanyasına satarak ticaretten (o çekildiler. Bir çok bina, fabrika, otel ve çiftliğe sahip olan Moiz Eskinazi efendi 1925 de 82 yaşın! da ölüneciye kadar bunların idaresile meşgul oldu. Ölümünden evvel üç kızile zevcesi- nin, noterin ve bankamız mümessil. lerinin huzurunda (bir vasiyetname tanzim etti. Bu vasiyetname mucibin- €e 10 milyon dolara malik olan Eski. nazi efendi bankamızı vekil naspedi- yor ve servetinin bir milyon dolarını Manisndı bir hastane inşasına tahsis ediyordu. Bir milyon lirakk 200 bin lirası hastanenin inşasına sarfedilecek 800 Bin lirası idame ve idare masraf) na karşılık olmak üzere saklanacak -. Şam intihabatında Hadise er fÜse sarafı 1 inet sayfada) bir idarei örliye hüküm sürmek- tedir. Mevkufların arasında Şam ri * esasından bazıları da bulunma! - tadır. Şehirde gece gündüz Senegal askerleri dolaşıyor. Büyük bir isyanın çıkması çok muhtemel- dir. Tayyareler bilâfasıla dola- şıyor. Halk, fevkalâde galeyan dadır. Suryedeki jandarma ve polis teşkilâtı Fransız kumandanının emrine verilmiştir. hütenle işl nis Galatasaray Kulübünün Umu- mi Kongresi 15 Kânunusani 1932 (Chemical bank! ! dilen (Goçnak) gazetesi gösteri - servetini kimlere | tm Bundan başka müteveffa 750 bin dolar Amerika hayır müesseselerine, üç yüz bin doler da hükümete vergi veriyordu. Bankamızdan ücret ola » rak dört yüz bin dolar aldı. geri kas Jan yedi buçuk milyon dolar madam ' Eskinaziyle üç kırma kalıyordu. Fas| kat vasiyetname dolayısile (o varisler bü paranın yalnız iradını alabilecek- i Terdir. Resülmal Eskinazi efendinin üç kızından doğueak çocuklara, reşit! oldukları zaman verilecektir, Eskinazi efendinin ölümünden sop-! ra banka vasiyetnameyi Nevyork mah kemesine tevdi etti, Mahkeme de bar») kayı Manisada hastane yapılıp yap lamıyacağını anlamıya memur etti. Bunun üzerine geçen sene madam Es-| kinaziyle Türkiyeye geldim. Araziyi intihap ettim. Amerikaya döndüm. | Bir ik; ay evel yanımda Amerikanın | meşhur mimarlarından Mr. Tomson| olduğu halde tekrar geldim. Mimar a-| raziyi gördü, plânını ve projelerini hazırladı. Bunları Dahiliye ve Sıhhi- ye vekâletlerine bildirdik. Kabul e- dildi. Hastanenin inşaatına nisanda baş- lanacaktır. Malzemenin bir kismi A- merikadan getirilecek ve kaBul ediler kanun mücibince gümrük resminden munf tutulacaktır. Hastane 3 0— 40 yataklı olacaktır.' Mamafi bu, henüz kat'i surette taay- yün etmemiştir. Hastanenin idaresi için ayrılan $00 bin doların ne kadar yataklı bir hastaneye kifayet edeceği anlaılacaktır. Hastane doktorları ve diğer (omüstahdemler kâmilen Türk olacaktır. Yalnız Amerikadan iki hasta bakıcı gelecektir. Hastane ya- taklarından beşte dördü meccani ve diğer kısmı ücretli olacaktır. İbret alınacak » Bir mukayese Başmakalemizden mabam ! ve mantık hariçteki ecnebiler şöy- le dursun Ermeniler arasında bile eksik değildir. Buna misal olarak Amerikada (Benneyan) isminde | bir Ermeninin idaresi altında neş- lebilir. Filhakika bu gazete (He - rant Canikyan) meselesinden bahsederken: “En iyi bir millet içinde fena adamlar çıkabilir. Er- meniler arasından da arasıra (He-| rant Canikyan) gibi bir takım ka! tiller çıkabilir. Binaenaleyh böyle! hadiseleri Ermeni milletine isnat etmek doğru değildir. Şahıslara ait olan bu mes'uliyetten Ermeni | etmişti. milletini tenzih etmek lâzımdır.,, tarzında mütalealar serdetmiştir. (Goçnak) gozetesi bu mütale-| asile aklı selim sahibi Ermenilere ne güzel bir ders veriyor! Ermeni»! ler için yapılacak şey, katillerin ve canilerin isimlerini ve şahrsla - cuma günü saat 10da kulüp merkezinde toplanacağından bü- tün Ââzamızın teşrifleri rica olunur. | Gelenler, Gidenler | İtalyada Ansaldo bahri inşaat fabrikası direktörü M. Markoni şehrimize gelmiştir. $ Afgan sefiri sultan Ahmet han dün akşam Ankaraya git- miştir. aş e Merhum Mahmut Faiz paşa balilesi Hasna Hanımefendi yüz yaşını mütecaviz olduğu halde Werat gecesi rahmeti rahmana kavuşmuştur, Naşi mağferetnaüşi 25 kânunuevvel 931 cuma günü aile kabristanına defnedilmiştir. Üerhume abide ve zahide ve i de hakikaten hayrübhasenatı severdi. Mevlâ garikı rahmet evlive rent milli bir kahraman haline ge-| tirerek bunların cinayetlerine bü - tün Ermenileri teşrik etmek değil- dir. Belki bu cinayetlerle Ermeni milletinin hiç bir alâkası olmadı - ğını göstermektir. Amerikada çıkan (Goçnak) ga- zetesinin Herant Canikyan hak - kındaki mütaleasile Mısır ve Su -| riyedeki Ermeni komitecilerinin ve Paristeki yüz elliliklerin aynı mevzu üzerinde, aynı şekildeki neşriyatı yan yana getirilip mu- keyese edilince insanın gözü önün ibret almacak bir levha tecessüm ediyor. Mehmet Asım Darülbedayi Temsilleri Bugün akşam İsznbul Belediyesi 21,30d TT CA m çapına Tim N Vİ MAYA 0: Yazan: Ğ. Fidan Tercüme eden: Vasfi Rıza ve Bedia M. Halk gecesi, Yakında: malarına da dikkat olunacaktır. Belediyede : Et ve süt meseleleri Şehir meclisi tarafından et işlerini tetkik etmek üzere teş- kil edilen komisyon tetkikatını bitirdiği halde henüz mazbatasını tanzim ederek makama verme- | miştir. Ete narh konulması bak- kında verilen kararın ekseriyetle verilip verilmediği meselesi mar- batanın tanzimini geçiktirmekte- dir. Diğer taraftan et işlerinin ne seretle islâh edileceği hak- kında makamla daimi encümen henüz temas halindedir. Şehir meclisi Şubatta top'ana- cağı cihetle et işinin Şubattan evvel kat'i bir neticeye bağlan- ması mukarrerdir. Diğer taraftan şehrin süt iş- lerinin de ıslahı ve Yalova çift- liğinden takim edilmiş süt geti- rilerek satılması hakkında be'e- diye riyaseti ile alâkadarlar arasında müzakerat devam et- mektedir. Bu meselede şehir meclisi toplanıncıya kadar kat'i bir karara bağlanacaktır. Nikâh işleri Türk tebaasından bir fert ec- nebi tebüasından birisile evlenmek için nikâh memurluklarına mü- racaat ettiği vakıt nikâh mua- mele ve merasimi yapılmadan evvel ecnebi olan şahsın mensup bulunduğu O konsoloshanelnrden kendisinin evlenme © ehliyetini haiz olduğuna dair bir vesika göndermesi şart konulmuştur. Nikâh memurları böyle bir vesikayı görmeden ve iyice let- kik etmeden nikâh muamelesini yapmıyacaklardır. Keyfiyet dün belediye riyase- tinden kaymakamlara tebliğ edilmiştir. Memurlar gaç gelirlerse kısım Amirleri cezalandırılacak — | Belediye reisi Muhiddin bey geçen hafta bir kaç gün üst üste belediye şubelerini teftiş Avs'zın yapılan bu tef- tişlerde bir çok memurların ve bazı âmirlerin yerlerinde olma- dığı görülmüştü. Muhiddin bey dün belediye ve şuabatına gönderdiği bir ta- mimde sabahları mesai seatin- den en çok bir çeyrek sonra devam jurnallarının ortadan kal- dırılmasını ve öğleden sonra da memurların muayyen zamanda iş başıma gelmelerini, aksi halde kısım âmirlerinin şiddetle tec- ziye edileceğini bildirmiştir.Kısım âmirletinin bu vazifeyi lâyıkile yapıp yapmadıkları da ayrıca | kontrol edilecektir. Bundan baş- İ ka memurların akşam üzerleri paydos zamanından &vvel çıkma- Yeni Neşriyat Eski şairlerimiz Profesör Dr. Köprülü zade Mehmet Fuat bey bu isimle bir seri telif etmiştir. On iki cüz teşkil edecek olan serinin birinci cüzü neşrolunmuştur. Bu cüz on üçüncü ve on dördüncü asırlar şairlerinin eserlerinden müntehap parçaları muhtevidir; on iki cüz tamamlanınca divan edebiyatı- mızın antolojisi vücuda gelmiş | olacaktır. Seri ımuallim Ahmet Halit kü- tüpanesi tarafından neşrolunmak- tadır. Altın yay Edebiyat muallimlerinden Hay- rettin lihan B. bu isimle bir man- züm piyes neşretmiştir. Piyesin mevzuu eski Türk tarihinden alınmıştır. Kitap şaiirin bir res- mini de muhtevidir. Edebiyat meraklılarına tavs've ederiz, Acuzenin Müellifi : Nizamettin Nazif Definesi Ressamı : Münif Fehim Ben tamüç tane at çatlattım yolda Şehzadeyi derhai görmek isterim pull Selmayı merdiven rünce: —Neokız! — dedi — uyumadın mi sen” Kızın yüzü kıpkırmızı © kesilmişti. Cevap vermeden mütereddit, eğildi: — Hayır kadınım... — Diye mel. dandı, sizi bekliyordum — — Öyleyse git uyu. Ve çapkın çapkın gülümsedi: — Kapını iyi kapamayı da unut - ma. Alfonso geldi malüm a1. YIRMIIKINCI KISIM Üç takım karşı karşıya Mudanyadan gelen gemiler o ta- rihte Uakapanına yanaşırlardı. Bur- sa yolcuları hep bu canipten İstanbu- la çıkarlardı. başında gö- ! Halâ Saat üç buçuk dört vardı. Limansi da, sullanan teknelerin fenerleri, ve! denizin üstünde kıvrılan akisler... Baş! ka hir sey yok.. Yalnız, bir gemi sz evvel demirle- di. | İşte şu sandal, ondan çıkanları el tiriyor karaya... Bu mini mini bir teknedir. Sahilde! dolaşan iki karakol neferi o merakla, onun yanaşışını seyrettiler., Bu santte gemilerin iç limana girs| meleri memnudur. Acaba şu geminin süvarisi bunu bilmiyor omu? Yoksa metelik mi vermiyor Tersane ağasıma” Bir kürek. Bir çift kürek., Bir tek kürek daha.. Ve sandal, denize uza - nan bir tahta iskeleye bordasmı sür- terek yanaştı, Baştaki kürekçi derhal karaya çık- tı; kıçta oturan bir adamın çıkmasına yadım etti, Sandalda simdi daha iki kişi kal. muştı. Onlar da çıkmıya hazırlanıyor-. lardı, Karakol neferleri fiyakalı fiyakalı yaklaştılar. Biri sandalın ipini iskele- ye bağlamıya savaşan kürekçiyi par- mağile dürterek: — Bre adam! — diye haykırdı — Siz nereden gelirsiniz? Kimlersiniz? Nesiniz? Kürekçi cevap vermedi, fakat san» dalın içinde duranlardan: biri alaylı alaylı güldü: Kim olacağız beyahu? Korkma, Ne iniz, ne cin. Biz de senin gibi adem! oğluyu?.. Ve el'ân kürekte düran dördüncü arkadaşına: — Ulan Ali! — dedi — Malak gibi düşüneceğine, hadi, kalk da iskeleye çık! Galiba bu geminin ileri gelenlerin-! den bir; olacaktı. Çünkü sandal sahi- le yanaşırken dümeni idare eden de buydu. Ali derhal karaya çıktı. Bir sani. ye sonra o da iskeleye ayak (basmış bulunuyordu: — Yaa... Biz de sizin gibi adem oğ:| luyuz.. » Karakol neferleri onun bu lâubali ve alaylı konuşmasına fena halde tu» tulmuşlardı. Hemen yakasına sarıldı. lar: — Adem oğluyum diyorsun ile, pek adem oğluna benzemiyorsun sen. — Yaa!. — Yası ması bu işle... Gemici işi gene şakaya vurdu; — Demek beni ecinlilere berizeti - yorsunuz. — Fazla lâf bilmiyoruz. Biz seni tersane ağasına gönderelim de,.. Ecin- ki misin değil misin, ona (anlatırsın | birden gemieiyi kıskıvrak sardılar... Sardılar ama, gürültünün büyüğü de o zaman kopuverdi işle... Muhaverenin seyrinden esasen kuş») kunlanmış olan (o kürekçiler, derhal yaylaniyerdiler.. Sivri uçlu iki çeli- gin iki kaburgayı delen ( kicirteli sesi işitildi.. Neferler (Inh!) bile diye- mediler... Bu gece yolcuları cidden netameli adamlardı.. . Hiç iki bir dememişler, kamalarını çeker çekmez, heferlere daldrrvermislerdi. Ve ihtivathı hares'. ket etmişler, boş okalan mer ıavallıların ağızlarını kapamışları Zırmalarına meydan vermemişl emilen Bu hadise hemen bir iki dakik$ de oluvermişti. Neferler; derleyip toplayıp di fırlatıverdiler.. Bu işi de gene göz arasında yapıvermişlerdi. Sandaldan ikinci olarak çıksn : dam bütün bu işlerin lâkayt bir cisj olmuştu. Neferleri cumburlop denize fi tıktan sonra gemiciler onu © ler; az evvel alaylı alaylı konuş dam: — Artık durmıya gelmez sul — dedi — Tersane ağası bir söz maz ebleh cahildir.. Bir başkâ kola çatmadan uzaklaşalım bu ,Ve dördü birden, adeta koşaf bir yürüyüşle karanlıklara di — İşte, üçüncü Muradın vk. payitahlına böyle, geceleyin, y cin hilcra bir o kıyısından, tıp$i hırsız gibi gizlice ve sessiz giri | Sessiz... Evet. Fakat bu giri ha ilk adımında iki günahsızın va na mal olmuştu. Talihe, tesadüflere ve takdire İ manlar ba kanlı başlangıcın hs bir alâmet olmıyacağım elbette mışlardır. Manisada her (günkü gibi cumartesi günü de şatranç oyn şehzade Mehmede İstanbuldan bir sâinin, kendisine intizar etÜ haber vermişlerdi. Mehmet sultan, lâkaydane: — Beklesin! — diye homurdan#' ie »l Hiç şatranç yarıda — birakıı? başka bir işle uğraşılır miydi? oyunun en can slacak yerine Karşısmda cübbe giymiş bir gibi duran şahinci (o başısı, kaybetmek üzereydi. Veziri çıkmış, atı sürmüştü. Hani se (Şah!) diyecek, mesele de bi ti. Hem İstanbuldan gelen sâidö ve umulabilirdi? e pi sınm bir tür bir de o darii: fin yaveleri.,.Büşka? bilirdi “Bu güne kadar şir ğ hep söyle manasız öşler için &i aşıp, ovalar geçmişlerdi. Lâkin şu şahincibaşı da holi biriydi ha... Bak, gene kurta ti yakasını. Oyun kazanılırke# yanlış hareket şahı Kurtar veri Mehmet sultan hiddetle kat ; haşından çıkarıp bir köşeye fırlat — Elli bin defa söyliyorum- ye bağırdı — Etli bin defa! narken bana söz söylemeyin. Mehmet, tum yirmi sekiz yi taydı. Fakat eli bayrakir yirmi bin külhanbeyine de bedeldi. fa ağu pek pist. Küfre başlaö' bir gideki sağır kazaskerin bile tazelemesi lâzım gelirdi. Hazret bir dev gibi de kuvvet! Hani adamı parmağının ucuyla İl di mi tepetaklak yuvarlayıveri! Hele şatrançta vaziyeti bira? ” gitti mi,. Artık el'iyazübillah-» Evet ama, dışardaki adam anlıyan cinsten değildi Bir çası olduğu halde Safa tutuy© — Gireceğim &s gireceğim- Gireceksin amâ, behey all lu! Nereye giriyorsun, kimin giriyorsun? Muhafızlârdan biri: — Be birader. Vazgeç şu falılıktan da biraz sabret! — oldu — Fakat sen misin diyen? yıldırım gibi zavallıya çarpıv* avazı çıktığı kadar bağırmıştı? “— Ben tam üç tane at © yolda. Ve iki gün iki gece“ uyumadım. Elbette şehzade lerini derhal görmek isterii e