; | a Şikago şehri Amerika- nın kasap dükkânıdır Mezbahanın bir ucundan canlı giren hay- vanlar öteden konserve kutusu halinde çıkarlar Şikago mezbahalarından birisinin soğuk hava deposu Amerika baştan başa bir sa- | eri memleketiyse Şikago şehri, şüpbesiz mezbahası ve ka- Mp dükkânıdır. Şikago, dünyanın en büyük zbahalarını bir araya Otopla- i ve adeta havası bile kan koka n bir şehirdir. Bütün Ame- anın ber tarafından oraya her- sürülerle hayvan gelir. Sade- S€ bu hayvanları muhafaza e- decek abırlar için, üç Şikago | köri bile kâfi gelmez. Fakat l şeyi makineleştirmiş olan A- ayr ikalılar, zebbiyatı da maki- eştirmişlerdir ve orada mer- ir sevkedilen bir hayvan ban öbür ucundan kon- “ve kutusu halinde çıkar. Ve çemlere atfedilen meşhur mü ke ağaafıkrası Şikagoda bir haki- t olmuştur. | Şikagoda bir mezbahada na- «1 çalışıldığını ve o hayvanların Basık zephedilip, yüzüldüklerini, 'çalandıklarını anlatalım! pbedilecek hayvan getirilir götirilmez, ilk önce haham tara- dan testereyle boynunun damarı ke ir. Evet Amerika mezbaha” şi da da tıpkı burada olduğu Yİbi Haham mevcuttur ve ora- pin demirbaş eşyasından sayılır. ylestere vurulduğu espada, hay- tokmakla ve bir zenci ay e ee fından o öldürülmüştür; oderbal ayaklarından çengele asılır. Bu çengel, hiç durmadan ve garip, ziyaret- çilere ve yabancılara haşyet veren bir gıcırtıyla işliyen bir zincire bağlıdır. Bu zincirin altında ya- lâk vardır. Zincir hareket eder, ve ayağından asılı duran hayva- nı götürür. Zincir hattının boyunda, mu- ayyen ve evvelce düşünülerek ölçülmüş mesafelerde, zenci ka- saplar dururlar. Kasapların hep- sinin muayyen bir işi vardır. O- da, önlerinden zincirin geçirdiği bayvamn muayyen bir parçasını kesmek, veya, derinin muayyen bir tarafını yüzmek gibi. Bu İsadamlar, hergün, aynı hareketi, İ aymı muayyen yeri kestikleri ve- ya yüzdükleri için akıllara hay- İ ret veren bir meharet elde et. mişlerdir. £ Bir makine gibi ça- lışırlar. Bu suretle, zincir, hay- vanı sürükliy. liye götürür- ken, onun derisi yüzülmüş, ba gırsakları çıkarılmış, ayakları kesilmiştir ve nihayet ne iş için tabsis edilmişse, ona göre ya öyle olduğu gibi şehrin kasap dekovil arabaları gibi | İ İ Gazetenin muhabiri de işi bi- İ tulara yerleştirilir ve arabalara dükkânlarına sevkedılmiş veya, | mezbahanın alt kısmındaki kon- serve fabrikasına indirilmiştir. Korserve fabrikasında da, bay- zg yy il Izmirde çıkan Mesih. yy yy yy m yg yy yy yg Yazan : Ömer Rıza — Sevi gece ve gündüz mel'un olsun! Mmirde tutunamıyan Mesih bir gün 9raya hükümdar olarak döneceğini - |. söyliyerek nat bir lâhza düşündü. Sonra w bir şey olmamış, hiç bir kelime yemiş gibi tekrar dua ve iba « Di buşladı. Sabatayın müritlerin - t. İkisi, onu teyit için kollarını uza- yi bağırmak istemişler, fakat ses. yp sılmış bir şey diyememişlerdi. kat cemaatin içinden bir diğeri, a, Siviç namında biri, ayağa kalk| Vira ancak: > Mesih! Diye fısıldamıştı. Mata, bu tek adamım dudakları ün t etmiş ve cemaat içinde bis “İsun maksadına âşina çıktığını $tı. Belki bu adam gibi başka- Na da korku yüzünden sesleri-| ya tay vaziyeti gördükten sonra indi ve cemaate kendini ta- en başka bir hatt: hareket Ni verdi, mesihliğine ilk inanan İsak, yola çıktı vira çok geçmeden Sabataya ikj ars kadaş daha (getirdi. Bunlar Musa Kelmari ile Musa Pimheiro idiler, Bu üç kişi, Sabatayın etrafında bir nüve teşkil ettiler. Hedef, bu daireyi mütemadiyen genişletmek ve ancak mutemet ve imanlı adamlar toplamak ta. Onun için bunlar, daha fazla fakirce olan adamlara ehemmiyet veriyor, ve Yahudi düşüp kalkıyorlardı. Bunların arasın- da bir sürü müritler bulunmuştu. Sabatay, başında bir kalabalık top- Jandığmı görür görmez sinagoglara karşı bir hücum hâreketi hazırladı ve bu suretle bütün cemaatin kendisini (Mesih) tanımasını istedi. Fakat bu hücumlar bir takım arbedelere sebe biyet vermiş, neticede Yahudi cemaa tinin huzuru muhtel olmuş, ibtilâflar, gerginlikler, döğüşmeler tekerrür et- miye başlamıştı. muhacirlerile mütemadiyen! | sun, gittikçe, geldikçe mel'un olsun! ——— — m vanın muayyen yerleri parçala- Pola Negri ölmedi, yaşıyor Evleniyor Bugün bütün sinema okuyu- cularımızı sevindirecek bir haberi teyit ediyoruz. Pola Negri ölme- miştir, yaşıyor. Bundan bir müddet evvel, Va- kit, Pariste çıkan “Şikago Tri- bün,, gazetesinden naklen Pola Negrinin bir apandisit ameliyesi | neticesinde öldüğünü bildiriyor- | du. Filhakika, Pola Negriye bir ameliyat yapılmıştı, yalnız bali- nin vahim olması yüzünden dok- torlar kendisinin. kurtulmak ibti- mali olmadığını ileri sürmüşlerdi. razdaha şişirerek “öldü, diye telgraf çekmişti. Halbu ki, Pola Negri kurtulmuştur ve hatta bir de film çevirmiştir. Pola Negrinin kurtulduğunu ve ölmediğini, gene başka bir hava- | disten anlıyoruz. Oda, geçenler- | de artistin gene hastalanması ve hastaneye nakledilmesidir: Bu sefer de verilen haberler Polanın çok ağır hasta olduğunu bildiri- yor. Bir başka havadise nazaran da güzel artist dördüncü defa ola- mak üzere evlenmek niyetindedir ve bu seferki bahtiyar, Lader Polah&ari *e yeni kocası isminde bir İngiliz (O babriyelisi- dir. Pola Negrinin son. kocası gür cü prews Medivaniydi. Dır ve soğuk bir tazyik makine- sine konularak tazyik edilir, ku- konularak sevkedilir. Bu suretle, Şikago mezbaha- ları, aklın alamıyacağı kadar sü- rüleri, muazzam bir dev gibi öğütür. İzmir hahamları, sı Ekabay: ona göndererek, onu © bü! işten vazgeçirmek istediler, Hocayla| talebesi karşı karşıya gelmişler, ho- ca yahudilerin zaten İyi bir halde ol-| | madıklarını, Lehistandaki dindaş ve! ırktaşlarmın yeniden katliğm edildik- Jerinj anlatarak onun yeni teşeyvüsles re sebep olmamasını o İstemiş, faakt Sabatay vazgememçiş ve el altından çalışmakt adevam etmişti, İzmir yahudileri onun bu halini gördükten sonra onun mesaisine nihâ- yet vermek için bir çare düşündüler. Sabatayı tel'in edilecek olursa kolu kanadı kesilmiş olurdu. Bunun neti cesi olarak owun aleyhinde bu telki- nat çıkarıldı: “Sultanların emri, kudsiyetpehaın hükmile, Allahın muvafakati bütür cemaatin tasdiki ve Tevratla onun muhtevi olduğu 316 hüküm mucibince Sabatay Seriyi tart, tebit tel'in ve mahküm ediyoruz... Sabatay Sevi, Elişanın lânetine ve e şerlatin bütün Yinetlerile melu'n olsun, Sabatay Ses! vi geceleyin ve gündüzün mel'un ols; sun, yattıkça, uyandıkça mel'ua ol- Allah onu affetmiyecek, çünkü Alla-! hm hiddet ve gazabr ona karşı alevle- necek, ve onun başma şeriatte yazılı olan bütün lânetleri getirecektir, Onun ismi semadan silinecek ve hatırası Beni İsrail arasından zail 0- Jacaktır. Artık bir kimse onunla bir muamelede ( hulunmıyacak, hiç bir) kimse onunla konuşmıyacak, onunla muhabere etmiyecek, hiç bir (kimse bataym hoca-| olu €ve âalmıyacak ve onün evine gits| 5—VAKIT 21 Kânunuevvel 1931— Ceneral Kutiyepofun cesedi nerede imiş ? Paris istintak hâkimi bir ihbar üzerine tahkikata başladı Paris istintak hakimlerinden M. Delale geçen cumartesi günü Endr-E-Luan'dan, bir baytarın önderdiği bir mektup almıştır. mektupta, baytar, Fransadaki beyaz Rusların reisi olup garip şerait altında kaybolmuş olan ve kendisinin Sovyetler tarafından kaçırıldığı iddia edilen ceneral Kutyepof'un katledildiği ve cese- dinin, Fontenblo'da, yeşil pancor- la bir evin mabzeninde bulundu- gunu bildiriliyordu. Mektup, bun- dan başka evin sahibinin ismini de bildiriyordu. Evin sahibi bir kadınmış ve ismi Madam Ballu- imiş. Bundan başka Madam Bal- lu'nun damadı olan dişçi Jorj Rua mın da ismi zikrediliyordu. Pariste çıkan “Le Jurnal,, ga- zetesinin bir muhabiri gidip Ma- dam Balluyü görmüş ve kendi- sinden şu izahatı almıştır. — Mektubun muhteviyatından tamamile o bihaberim. (Bununla beraber, bahsedilen evin sahibi benim. Bu evi harpten sonra sa- tın aldım. Sonra da yanındaki köşkü de aldım, Her iki evin altında mabzenler var ve bunlar oldukça geniş ve derindir, Bu ha- valide, eski kıralların bahçeleri olduğu için ev inşasında garip bir mimari tarzı kullanılırmış. Ben, iki evin orlasında mevcut olan kuyunun, evlerin mahzen- lerini birleştiren duvarın ortasın- dan açıldığını ve kuyudan mah- zenlere birer kapı olduğunu da tesadüfen öğrendim. Bu evde kiracı olarak yedi sene oturan M. Muller isminde birisi vardı. Bu zat evi, 1930 Ni- sanının bidâyetinde terketti. — Fakat bu tarih ceneral Kutyepofun kaybolduğu tarih değil mi? — Ne demek istediğinizi an- anlıyorum amma, kiracım evi is- tiyerek terketmedi. Bilâkis, ben kendisini cebren çıkarttım. Zira bana 7000 Frank kadar kira bor cu olmuştu, vermiyordu. Şimdi, polis müfettişleri, Fon- tenblo'daki eve gidip mahzenleri tetkik edeceklerdir. Bu Kutye- pof meselesi, son senelerin en hararetli bir meselesi olduğu için bütün Avrupa efkârı umu- miyecek, bir kimse onun yazdığını © kunuyacaktır.,, Bu telkinname, Sabatayı zerre ka-| dar müteessir etmedi. Fakat onun İzmirde ikametine imkân kalmamıştı. Sabatay İzmiri terketmiye karar yer di ve bu şehirden çıkarken bir gün İz- mirin kendisin; bir hükümdar olarak| karşılıyacağım söyledi. Belki seneler geçecekti fakat kendisi muhakkak İz»! mire avdet edecekti, Onun için Saba) tay, Hayim Dov'la Şalom İsraile kendi | sini İzmirde beklemeleri ve gaybabi-| yeti esnasında onu temsil etmelerini! emretti. Ve yola çıktı: Babasi ve kar-| deşleri, ona kâfi derecede para temin! etmişlerdi. imz e Sabatay İzmirden ayrıldığı siman) bir plân hazırlamıştı. Onun için ileri) geri gidiyor, rasgeldiği yahudilerle temas ediyor ve davasına taraftar arı yordu. Sabataym anası, babüsı, kâr deşleri ona itimat ettiklerinden niha- yet ailesinin geldiği yer olan (Mora) | ya gitmiye karar verdi. (Sabatay) yolda giderken mühim! bir nokta keşfetti. Yahudiler arasın- da ona dair türlü türlü şayialar çal kalanıyor, hatta bazı yerlerde bu şw yialar esatiri bir mahiyet alıyordu. Demek ki yahudilik âlemi onun da- yasmdan haberdardı. Küçük köyler ve kasabalar onun adımı duyduktan sonra büyük merkezler her halde onu daha fazla tanıyor ve ondan bahsedi- yorde. Bütün yahudi merkezleri için de onu en çok cezbeden (Kudüs) onun| gayesiydi. (Fakat oraya ancak kat'i bir iş yapmak ve büyük bir plânla Kutiyepof miyesini alâkadar eder. Mamafi, bu mektubun uydur- ma ve sadece intikam almak için tasni edilmiş bir mektup olması da hatıra çelmektedir. Hitler Bir de tayyare grubu teşkil ediyor Berlinden bildirildiğine göre Hit « lerin Milli — Sosyalist opartisinin şimdiye kadar bir (hücum şubesi) bir (himaye şubesi) bir (otomobil grupu) vardı ve bunlar tamamile askeri bir intizamla idare ediliyordu. Bundan sonra, İitler, bir de (tayyarecilik gru bu) yapmak istemektedir. Hitler, parti reisi sıfatile imzala- dığı bir beyannamede, (Hava silâhı) hususunda malümatı olan azaların - dan bir gurup teşkilini istemiştir. Görülüyor ki, Hitlerin maksadı süs dece tayyarecilik ve havacılık değil, bir (hava silâh) grubu teşkil etmek« tir. Bu kelimenin maksadını izah © den gazete neşriyatına, milli — s0s- yalist partisinin naşiri efkârı gazete. ler, gurubun sadece (tayyace sporu) ile alâkadar olacağını bildirmektedir ler. Mamafi Hitler, tayyare satın ala- bilmek için teşebbüsata girişmiştir. Zannımıza kalırsa, Hitler, mevkij ik» tidara geçmek için, İspanyada tayya- recilerin yaptıklarının aynini yapmak istemektedir. hareket etmek üzere gitmek icap e - derdi. Sabatay Mora kasabasını ve köy« lerini dolaştıktan sonra Atinaya geld. Atina hahamları onu mütebahhir bir âlim olarak karşılamışlar, fakat onun tel'in edildiğini anlar anlamaz onunla her münasebeti kesmişler, o da şehir den çıkmıya mecbur olmuş ve Selâni- ğe gitmişti. Selânikte binlerce yahudi ve e otuz sinagog vardı. Selânik hahamları, Sabatayım İzmirde (İsmi Azam) ı te lâffuz etmesinin sebebini kendisinden anlamayı merak ediyorlardı. Sabatay bu fırsatı kaçırmadı ve bu hareketin | sırrmı ifşa edeceğini söyledi. Bir gün Sabatay büyük bir ziya - fet hazırladı ve Selânik hahamlarmı davet etti. Hahamlar yiyor, içiyor ve bir takım ilmi meseleleri münakaşa €- diyorlardı. Tam bu serada Sabatay ayağa kalkmış, ve bir perdenin arka» sından Tevratı almıştı. Bütün gözler onun üzerine saplar» | mıştı. Sabatay, mesafirlerinin önüne geçmiş Teyratı bir kadm kucaklar gi bi sımsıkı kucaklamıştı. Sonra haham lara rica etmişti: — Siz den rica ediyorum. Tevratla nikâhım: kıyınız. Çünkü Çünkü ben Tevratla evleniyorum! Onun sözlerinden (o hiç kimse bir şey anlamamıştı. Sabatay etrafına bakmadı ve bütün cemaatin ayağa kal karak onunmesihliğini tasdik etmesini bekledi. Fakat böyle bir şey olmadı. Bilâkis misafirlerden biri kalmış; — Bu adam delil Diye bağırmış, (Bitinedi)