»—i—VAKİT Künunuevvel 1931 pi Çok feci bir hal Morfin ve kokainden sonra eroin Müddei umumiliğe bir çok isimler verildi, tahkikat Gülhane hastanesi seriryatı son günlerde yaptığı tetkiklerle fecl bir hakikatı meydana çı- karmıştır. Bu hakikat; Eroin is- timalinin azami derecede arttığı ve müptelâlarının tahminen ço- galdığıdır. verilen malümata göre Eroin, son aylarda içtimai bün- yemizi kemiren bir afet halini almıştır. Kısa bir zaman içinde apılan tetkikler ve müşahedeler roin iptilâsının bütün sınıf ve meslek erbabı arasına ve hatta mekteplerimize kadar girdiğini göstermiştir. Seririyatın bu zemin üzerinde- ki tetkiklerine, hastaneye müra- cant eden bir genç vesile ol. | muştur. Birkaç hafta evvel seririyata müracaat eden bu gençte ze- hirlenme alâmetleri görülmüştür. Hasta, dört aydanberi eroin kul- landığını itiraf ediyordu. Bu ço- cuk evvelce 10 santigramlık pa- ketleri 10 gün kullandığı halde, son zamanda bu miktarı günde 30 santigrama kadar çıkarmıştır. Seririyatın müşahedeleri ve genç- | ten öğrendikleri, heroin iptilâsı- Dın artık tamamen kök salmakta olduğunu anlatmıştır. Gencin verdiği malümat yapılan tetkika- *m ip ucunu teşkil etmiştir. Bu iz üzerinde yürünüldüğü aman, beroinin Üsküdar ve Beyoğlu — taraflarındaki © bazı kahvehanelerde, o bazı gizli yerlerde ve maalesef birkaç ec- 1“ anede gizliden gizliye satıldı- ım meydana çıkarmıştır. Son Gül- bane müsameresinde bu mesele ehemmiyetle mevzuu bahsedilmiş va alâkadar makamların ehem- miyetle nazarı dikkatlerinin cel- bedilmesine karar verilmiştir. Öğrendiğimize göre tetkikatın neticesinde eroin müptelâlarına eroin verdikleri tesbit olunan kahvehane ve eczabanelerin bir listesi müddeiumumiliğe veril miştir. Dün bu tetkikatın başında bulu- nan asabiye doktoru muallim Nâzım Şakir B. bu mesele hak- kında bir arkadaşımıza şu izaha- tı vermiştir ; “— Bir müddet evevi Eroin kul » lanması dolayısile ahvaliruhiyesi boj.. zulan ve tedavisi için (o serriyatımıza yatırılan bir genç, bize Eroin iptilâ- sına ait ilk vak'ayı verdi. Bu gençten, Eroini ne suretle tedarik ettiği ve ne- relerde satıldığı, kimler tarafından kullanıldığı ve ne gibi tesirat yaptığı hakkında malümat alındı. Eroin afyondan istihsal olunan ve tababette yermi miligram üzerin- den müsekkin olarak istimal (edilen şibhi kaleviyedir. Morfin, o kokain, iyon, esrar ve halta alkol gibi, tıb. bi miktarmdan fazla alındığı zaman marazi (bir sarhoşluk vermektedir. Doktor reçetesile eczahanelerden te. darik olunan bu madde günde 2 — 3 miligram olarak istimal edilmekteyse defazla miktar alındığı takdirde tıpkı âfyon ve esrarda olduğü gibi uyuşuk- lak, rüyavi bazı hayalât ve galatatı hissiye tevlit ederek kullananları İş lerine devamdan menetmekte ve his- lerini görletmek suretile insanlık has» salarmı aehirlemektedir. Bu marazi hisleri duyabilmek için her gün mik- tarımı arttırmak mecburiyetinde olan müptelâlarından günde yüz miligram hatta 500 miligram alanlar bile mev. cuttur. Zehirin alınma miktarı çoğaldıkça melekâtı akliyenin zekâ, teessür ve ahlâk kısımlarında büyük harabiyet leri mucip olur. Neticede ya bir kalp afeti .. yapılıyor durmasiyle ani ölümü veya müzmin bir surette tesirile bunamayı intaç €- der. Eroin, ne esrar gibi tütünle içi lerek dumanile ne rakı gibi kokusile ve ne de morfin gibi şırmgalarile kendisini o belli etmiyen kokain gibi ekseriya buruna çekmek suretile veya yutarak mide tarikile almak hassa - smda bir madde olduğu için kullanıl masi diğerlerine nazaran daha kolay- dır. Bunu istimal eden bir şahsın sar- hoşluğu ancak bir mütehassıs gözile tefrik edilebilir. tetkikatımız Eroinin daha fazla gençler arasında istimal İ edilmekte olduğunu ispat ettiğinden b çocuk velilerinin, mektep hocaları » wn ve aile odktorlarının nazarı dile) katini celbetmek lâzımdır. Şu anda mektepliler, genç kizlar, İ daktilolar, şoförler arasında yüzler- ce Eroinöman bulunduğunu tetkikatı mız bize göstermiştir. Binaenaleyh ! bir muallim kendi talebelerinden her hangi birinin dersanede uyukladığını, paydos zaamnlarında diğer arkadas» larından ayrı olarak düşünceli suret! te gezindiğini, bir gün içinde huyu- nun ve ahlâkenn değişmesini, zeki! olduğu halde derslerinde muvaffak olamayışını, tuvaletine ve geyinmesi-| ne dikkat etmeyi , iştihadan kesik diğini, zayıfladığını gördüğü ovakit| 0 talebeyi mutlak bir © mütahassisa| müayene ettirmek mecburiyetini his- setmelidir. Aglebi ihtimal bu talebe mükeyyifattan her hangi birini kullan! maktadır. Arabasi içinde uyuklıyan ve yahut göz kapakları yarı düşük, gözlerinin İçi kızarmış, tuvaletine itina etmemiş ve yahut araba içinde (o müşterisile saçma sapan konuşmıya yeltenen bir şoförün arabasına binmekten vazgeç. mesi otomobile binenlere. tavsiye olu- nabilir. Nakil. vesaiti kazalarında kazayı| yapan şahsın mükeyyifattan her han- bebiyet verdiğini anlamak için kaza akabinde derhal bir asabiye müts hassısı bulunan hastahaneye veya mu- ayenehanede sevkedip asabi ve ruhi muayenesinin yaptırılması ve mükey- yifat tahi: tesirinde kazaya sebebi- yet verenlerin ağır cezalara çürpit - rılmâk suretile tecziyeleri lâzımdır. Bu suretle vazife esnasında bu gibi maddelerin kullanılmasına, kazalas| rm azalmasına ve binnetice bu gibi| maddelerden husule gelen zararların kullananlarm şahsına münhasır ka- larak bigünah bir çok İnsanların ka- zadan masun kalmalarma yardım e. debilir.. (HAVA âleminde | iki Leh tayyareci şehrimızde O | Lehistanın milli tayyare fab- rikası umum'müdürü M. Vitold Rumboviç ile tanınmış Leh tay- yarecilerinden M. Bolesko Orli- | nski şebrimize gelmişlerdir. M. Vitold memleketimizde bir tayyare fabrikası tesis etmek ve Türkiyenin tayyare müteahhit- liğini almak üzere Ankarada teşebbüslerde bulunacaktır. Le- | bistanda yapılan P. tipinde bir | İ tayyareyi bagaj halinde buraya | ! getirmiştir. Leh tayyarecileri yarın bu | | tayyareyi hazırlıyacaklar ve İs- i tanbul üzerinde bir uçuş yaptık- | İ tan sonra Eskişehire gidecek- | lerdir. Tayyareciler İstanbulla Eski- şehir arasındaki mesafeyi 40 da- kikada katedeceklerini o söyle- mektedirler. Pilot M, Orlinski Lehistanın en tanınmış tayyare- | cilerindendir. 1926 da Varşova- Tokyo seferini 22 günde yap- mıştır, / gi birinin tahtı tesirinde kazaya so-|” üsküdar Hale sinem Kaçakçılık (Başmakalemizden m4baat | Demek istiyoruz ki kaçakçılı- ğa karşı açılan mücadele sade- ce devletin hakkını, hırsızların elinden almakla bütçeye hersene hiç olmazsa 15 - 20 milyon lira kazandırmakla kalmıyacak, ha- yatları tehlikede olan birçok namuslu ticarethaneleri de ölüm- den kurtaracaktır. Memlekette namuslarile iş görmek istiyen iş sahiplerine kuvvet olacaktır. Bu vaziyet nazarı dikkate alı- nırsa derhal teslim edilir ki kaçakçılık mücadelesinde hü- kümetle milletin namuslu ev- lâtlarının hakiki menfaatleri ta- mâmen müşterektir. Binaenaleyh kaçakçıların gayrı meşru reka- betleri karşısında zarar gören nekadar ticaret ve san'at sahibi | varsa bunların hepsi de bu mü- | cadelede bükümete ellerinden geldiği kadar yardım etmelidir. | Kaçakçılıkla hem hazineyi, hem de memleketin namuslu işçilerini zarara sokan kimseleri kat'ıyyen himaye etmemelidir. Lisanımızda meşhur bir darbı mesel vardır. Babalarımız “Mer- hametten maraz hasıl olur.,, De- mişlerdir. İşte bu darbımeselin tatbik mahallerinden O biri şüphesiz kaçakçılara acımaktır. Kaçakçılara merhamet etmek, izah ettiğimiz veçhile, hazine ve memleketin namuslu iş adamla- rna karşi yapılan mali suikastlara nihayet süküt şeklinde iştirak etmekten başka birşey değildir. ve memleketin namuslu işçileri bu mücadelede bükümete (Obütün varlıklarile yardım etmedikçe ma» alesef bu müthiş afeti ortadan kaldırmak çok müşküldür. Mehme' Asım Raşit Rıza ve arkadaşları 21 de #udret Helvası Vodril 3 perde Nakleden Mahmut, Yesari Bey Perşembe akşamı BEŞTE GELEN Fiatlsr. 40 - 75 - 100 - 150, Kocalar 400 * 500; Balkon talebere 40 kuruştur. Bu akşamı Kadıköy Süreyya sinemasında Bu akşam (Kalamış pansiyonu) ope ret İ perde yuzan. Yusuf Nuri Perşembe akşamı sinemuca (İkimiz yalsızkeni Fransızca sözlü şarkılı flim. Ruham annemi mümessili: Victor Laxlen iktisadi ve | | Acuzenin Definesi Müsllifi : Nizamettin Nazif istemezük .. Ressamı : Münif Fahir istemezük ! Vezirlerde şafak atmıştı, acaba ister” miyen kimdi ?.. —32— Bostancıların ağası onları bu- rada kalşılamıştı. Sonra önlerine! düşüp, payitahtın bu serkeş as- kerlerini orta kapıya, mehterin yanı başına getirmişti. Bunun ü- zerine mehter, yeniçerilerin çok sevdikleri nöbet havalarına başla- mıştı. Burada da Darüssenade © ağası önlerine çıktı. Sırrtarak, ellerini uğuşturarak ve kaşla göz arasın- da yeniçeri ağasının kulağına eği-! lerek sordu: — İyi ya inşallah. Bir şey yok ya? Ağa onu tatmin eden bir gülüşle! başımı salladı; sonra kapı kâhya- sma gel bakalım dedi. Aldığı haberden memnun, s€- sincinden yerinde duramıyan fel- lâhın arkasına düştüler, saraya girdiler... Yeniçeri zabitleri onun gözden | kaybolduğunu görünce, bölükle - rile beraber, hemen yere çömeldi- ler. Mehter şimdi bir başka nöbet havasına başlamıştı.. Fakat, da- zıplatan coş- Yulcuları oynatan, kunluğuna rağmen hiç kimse o ta» rafa kulak asmıyordu. Üç dört bin kişi, belki de da- ha fazla adam vardı meydanda.. Ama hiç birinden ses çıkmıyordu. Binlerce yeniçeri yanyana dursun ve çeneleri işlemesin.. Bu, görül-| müş, imiş şey değildi. Aca- ba bu sükün nasıl bir fırtınaya şimşek, ve yıldırım hazırlıyordu? Bazan bir zabit, uzakta bir diğerine gizli bir işaret veriyor, bazan yeniçerilerin sekizi onu baş başa verip, mırıl mırıl bir esyleri konuşuyorlardı. Sonra gene baş larmı önlerine"eğiyorlar; düşün- celi düşünceli bıyıklarını buruyor lardı. Orta kapının sağ kanadı - na arkasını dayamış, ayakta du - ran bostancı bası bu hale bir müd- det şüpheli şüpheli baktı; sonra çenesini tutarak derin derin içi- ni çekti: — Ne de uslu uslu oturuyorlar? — diye söylendi — Acaba kimin başını yemek istiyorlar?. Yeikderi ağasiyle kapı kâhyası kubbe altına girince hizmetkâr - lar iç avluda sofraları kurmıya başlamışlardı. Az değil tam dört yüz sofra kurulacaktı. Ama sof- ra dediğin de neydi.. Hani şöyle yerlere birer hasır serilecek, üstü ne de somun somun ekmekler atı- hverecekti. Türk san'atkârlarının - Türk rejisörleri- nin - Türk musikişinaslarının Türk deköratorunun ve Türk sermayedarlarının müşterek ve misilsiz gayretile vücude getirilen lik Türkçe sözlü ve şarkılı film Istanbul Sokaklarında Şimdiye kadar hiç bir filmin kazanma- dığı misilsiz bir rağbete nail olmuştur. Sinemaları bu kadirşinas rağbeti, tezahüratı ve alkışları karşısında Istanbul Sokaklarının iraesini daha bir kaç gün temdit etmişlerdir. Bütün Berlin Halkı Harry DAVID Baurau OLDE filminde alkışlamıştır. Istanbul halkı da aynını yapacaktır. Karavanalar kazanların İş da duruyordu. Bölükler , | mek isterlerse karavanalsl bp birer hasıra çöküv Erleri! Kaşık maşık hak getire. sal le koparıp, pilâva kaşıkla eti # caklardı. Padişahın ziy8fSÜ 5d diğin ne olacak? Köpeklerin ne birer kemik atılacakti lâm... Sadaret kaymakamı, a oturmaz yeniçeri ağasınâ ys si! bakmıştı. Ağa Darüsseâ bari! sına yaptığı gibi ona dâ işaret çaktı. Bu; *“— Her şey yolunda» tat b İ ti galiba ki kaymakam " ge nefes alarak; baltacılara di: — Varın, Bostancıbafiyye İ leyin.. Şevketlü padişah, s3” kullarına ferman eyler. iç avluya girsinler.. İ Baltacılar hemen ber Bir iki dakika sonra deli | yeniçeri kulları iç avluya rulmuş bulunuyorlardı. ya Kaymakam yeniçeri aği # | — Sofralar hazırdır. di — Bu eski bir an'aneydii y* sim böyle başlardı. Bunun üzerine ağa eli sını dirseğiyle dürttü. Bu b rasim iktizasındandı. Şim' makam, kubbe vezirleri! tt bulunan paşalar.. Herkes, A padişah ve.. Valde sahan fe kuvvetlerini gözlerinde t* mişler ve gözlerini yel dikmişlerdi. Kol kâhyası dirseği bir kere avazı çıktığı — Ya hak! — diye hay” Sonra hil'atının eteğini sörf” salladı. Bu da merasim icabıydı “iy F ğin epey ae s adişah kullarının — eğe" ha sadık iseler — hep birÜMi mek kazanlarma, (kara saldırmalar lâzım gelirdi: seti İşte o anda Darüsseâd€ "4 le yeniçeri ağasının un Tini g ve valde sultanım yüreci! Ki latan hâdise vukua gelive ir kâhyası belki görmemis! ç» ye eteğini bir daha salla iy yeniçeriler, koşmak değil Te çıktan şuracığa bile kapiyi lar. Bilâkis hep bir ağı? gök! / İstemezük! İstemezüü diye bağırıstılar. ç Vezirlerde şafak atıf v ba istenmiyen kimdi? min kellesini istiyorl, Ne Yeniçeri ağası heme bölük ağalarını topladı, pıdan öbür meydana Sike Beş dakika.. Kubbe Ja İ leri intizar ateşiyle yak a gd yer e ran beş dakika geçti niçeri ağasının geniş İ avdet ettiği görüldü. İ Halil paşa ile ikisi bir kadar başbaşa verip ir Darülbedayi Tersi” | bugün akşam IT | saat 21,30 da İl Şarlatan İl, id ! (Doktor Knok) Komedi 3 perde l Yazan; J. Romains i Tercüme eden: Ni | zabi da ge Oyal nr a Cumartesi ve pazar zilâtı halk gecesi. '