— 6 — VAKIT 21 Teşrinsani 1931 — gyz yy yy yy yy gg yy gg yy | 60 Sinema 600 yy yy yy yy yy yy gp Yeni bir iilm: “Yaşasın hakikat,, Mevzu, haddi zatında güzel bir mevzu. Fakat çok satbive hafif bir surette işlenmiş, Bir eksiklik var. Fakat nedir, Geliniz bere- ber aramağa çalışalım. Fakat, bu bize boşuna bir zahmet verecek vaz geçelim. Çnükü nihayet, bu filimi seyrederken hiç bir iddia karşısında değiliz. Filimin bir renk iddiası varsa o da, düşün- dürmeden, müteessir etmeden, hislerimize dokunmadan eğlen- dirmek. Esasen, filim sade “gag, dedikleri buluşlardan ibaret, | Boşuna israf edilmiş buluşlar da yok değil. Bu kadar “espri ,, insana bıkkınlık ta verebilir, Yirmi dört saat doğruyu söy- lemek. Fakat “doğru,, nedir? Ki- me ve neye nazaran “doğru,.. Meselâ Bob arkadaşlarına: — Siz abdalsınız. Dediği zaman doğruyu mu söy- lemiş oluyor, Bu adamlar sahiden abdal mi? Yukarda bütün bunları bir tarafa bırakalım, demiştim, fakat ne ga- riptir ki, artık, her filmi gördükten sora sadece eğlenmek istemiyorz. bir şey düşünmek, münakaşa etmek istiyoruz. işte bize bu hissi veren, hayatımızın, hayat şartlarımızin değişmiş fakat sine- manın bâlâ değişmemiş olmasıdır. Düşünecek olursak, netice itiba- rile, filimlerde hep eskiden kal- | ma telâkkilerin mahsulü hareket- leri görürüz. Filmlerdeki hare- ketlerin, resimlerin hepsi “ Stan- dardize ,, edilmiş bisleri ifade etmektedir. *Bunun için büyük tesir ve hicranlar peşinde koş makta devam edeceğiz. Li Şovalye, Sen Graniyeden son- ra gelen artistler arasındadır. Burundan konuşan bir sesi var. Ve sesi de var. Gülüşü, kendisi için yapılmış, ısmarlama bir gü- lüş, Eçepar, iyi, oyunu, Fransız mektebinin çalışkan bir talebesi olduğunu gösteriyor. Filmde en çok görmek istediğimiz artst, muhakkak Poley, bu şişman papaz. Meg. Lemonye taze, genç, sıhhat ve cazibe dolu, Feriha Tevfik ile Jozefin Beker Bu hafta çıkan “Artist,, mec- muası, güzellik kraliçesi ve sine- ma artisti Feriha Tevfik ile bir mülâkat neşretmiştir. Şayaaı dik- kat bir yazı olan bu mülâkatı okuyunuz. Artistin ayni sayısında “Yarr nm resmi, fotograftır,, iddialı bir yazı vardır. Bu yazı mubar- rirlerimizden Fikret Âdilindir. Resim ve fotografla alâkadar Meg baya ile Sen Granye yy & olanların okumaları lâzımdır. Biz arkadaşımızın fikrine iştirak et- miyoruz, Hollivut Hollivut mecmuasının on ikinci sayısı çıkmıştır. içinde güzel re- simler vardır. Yazı itibarile te- nevvü, uslüp ve mürettip hata- İarına dikkat edilirse Hollivut daha güzel bir mecmua olacak- tır. — m İstantanbul verem mücadelesi cemiyetinin azasından bir ricası 1 — 1997 senesi yaklaşmakta ve kongre zamanı gelmektedir. Senelik faaliyet raporu ve hesap hulâsasının ihzarına başlanacaktır. Binaenaleyh; 921 aidatın ödemiyen muhterem &- taahhütlerini Çağaloğlu Hilâ-) liahmer binasında cemiyet merkezine zanin, lütfen göndermeleri. 2 — Her hangi bir sebeple kendisi-! ne cemiyetin aylık gazetesi olan (Ya. şamak yolu) gitmiyen mukayyet aza» nın mufassal adreslerini merkeze bil- dirmeleri kemali ehemmiyetle rica 0- lunur, Etibba odasına aidatını ver» miyen hekimler Etabba odası haysiyet divanı odaya aylık aidatını vermiyen azalar hakkında bazı kararlar vermiştir. Şimdiye kadar odaya hiç kaydolanmıyan üç dektor kemhameye verilmiştir, Moris Löblan dani” “Vay canına be! Ne güzel $İ bu böyle?..,, — Hayır, küçük isminiz? — Rica ederim. — Fakat. Niçin? — Nataşa. — Çok hoş. Çocukken (okuduğum bir romanın kahramanının ismi, zin gibi. Güzel bir kahraman. Mü ade eder misiniz size bu akşam Nata. şa diye hitap edeyim. 3 RESİM, 2 RAKİP Jerar öğleye kadar uyumuştu. Böy- Je meşekkatli seferlerden döndükten sonra uzun bir istirahatle kuvvetini yerine gelirmek, tazelemek ödeti idi. Tualetile de bir sant kadar uğraştık- tan sonra, aşağıya, Baratofun iş odası! na indi. Baraâtof, yazıhanesine oturmuş re- simli bir mecmuaya dalmıştı. O kadar ki Jerarm geldiğini duymadı. Delikan Ir, Rusun omuzundan baktı, Bu “Po- lonya - Fransa,, isimli bir mecmuay- dı, kapağında genç, çok güzel bir ka»; dmm üç pozda resmi vardı. Jerar alâ- kadar oldu ve: — Vay canına, dedi, ne güzel şey. Baratof döndü: — Değil mi? dedi. — Harikulide.. Resmin altinda ne yazıyor hakalım. Jerar iğildi ve okudu: “Paris hususi muhabirimizden: Genç bir kızın (Lâboratuvar mües- sesesi) menfaatine yapılacak bir pi yango için güzel bir harekeli Bu kız, beş milyonluk piyango alacak olan za| ta ne isterse vermeye hâzırdır., Jerar güldü: — Ne isterse mi? Kız yaman şey vesselâm, eğer fotoğrafları fazla re tuş da edilmemişse yaman olduğu ka- dar da güze. — Tabil halinde daha güzeldir. — Tanıyor musun? — Evet. Parise geçen sene gidişim- de, beynelmilel kulüpte bir hayır ce miyeti menfaatine verilen bir baloda fevkalâde güzel bir kız görmüştür. Program satıyordu. Bir tane de bana sattı ve imzaladı, Kendisine şampan- ya ikram ettim. İçmedi. İşle bu te- simler onun. — İsmi ne? — Nelli - Roz Destol! Baratof cevap verir vermez söyle- diğine pişman oldu. Jerar hayretle: — Destol mu? dedi, bu Rusyada s€ netlerini kaybeden kız Fransız yahu. — Evet, harpte, Romanyada öldü. Bunu bana kontes Valin söyledi. Öl. meden evvel senetleri kont Valin'e verip saklatmış. Bu senetler kızı Nel- Vi . Roz'a aittir. — Ha öyleyse ben de bu Nellj - Ito- zu tanıyorum. Fakat daha kücüklü- Zünü. Bak.. Bunu cüzdanda bulmuş- tum, Jerar çıkarıp Nelli - Rozun çacuk- luk resmini gösterdi. Baratof : — Ya, Dedi, ne diye hana göster- memiştin.? — Bilmem. Bu çocuk siması hoşu- ma gitmişti de ondan.. Bak, bu nçık bakış resimlerde de halâ var. Fakat bu şekilde bir teklif yapmak garip değil mi? Her halde kendini reklâm etmek istiyor olacak, neyse. Çok pü- zel bir kız. Sonra, tavrını değistirerek: — Bana bak Baratof, dedi. senet- lerle makbuzu kıza ve anasına derhal teslim edeceksin, — Tabit, Fakat Jerar onun tuhaf bir surette gülüşünü görmüştü. Daha ciddi, ilâ- ve etti: — Baratof, sakın dalavere yapa: yım deme, bu senetler benim çin mu- kaddestir, — Benim için de öyle. Parise zider gitmez kendilerine teslim edeceğim. — Parise mi gidiyorsun? — Evet, yakında. — Ben de. Burada şimdilik yapıla» cak hir iş yok. Son yaptığım iş de « peyce tehlikeli oldu.. Biraz dinlenmem lâzım. Zaten Parisj de göreceğim gel- di. Sonra Normandiye gidip annemi! göreceğim, Sen epeyce oradi ad mısın? — Evet, zi Baratof seyahatinin sebeple latmadı. Buna iki sebep vard” if şimdiye kadar topladığı servete" tifade etmek, sonra da irat tikeç daralan kontrol çemde! kurtulmak. | — On beş güne kadar, dedir eri iim. Berlin ve Londrada biri* yl rim var, sonra Parise ineceği” sen? pi — Ben daha evvel gideceğiM bir haftaya kadar. Şöyle Avru cenubuna doğru ineceğim... Bire? lenmek istiyorum. Pariste bul! 2s — Olur, Üç haftaay kadar. 9 akşamı seni Şânzelizedeki Yi) de bulurum, Saat kaçta bulu zı sana telgrafla bildiririm. pi — Peki, ben de Otöydeki rus göt yonuna İneceğim. Sonra, seni anneme giderim. p Baratof yalnız kalınca Nelli zı un resimleri olan mecmuayı # uzun uzun baktı. Pariste onu “ay zaman, kıza karşı büyük bir j lık duymuştu, Bu histe hürmeti yade arzu vardı. Mecmuayı eri b almaz aklına parlak bir fikir Eli Eğer şiddetli para ihtirası o bu fikrini çoktan mevkii file ko tr, Çekmeceyi çekti, Jerarın E©*, senetleri saydi. Müthiş bir serv€*” gi servetin kendisine &jt olmama" ye acı acı güldürüyordu. Haratofu”” geçen şey kendisinin olurdu. ge! İ mazsa aslan yapımı alırdı. O Mİ p sasen mevcut olan, milyonlar" yeni milyonlar da ilâve Tedi gr dirde acaba bir fedakârlık YAP mıydı? Artık parasmdan stili de düşünmüyor mıydı? Hem er rardan da bir intikam vesilesi miydi. Öyle ya, o, kontes Valini fr den almıştı, O da, Nelli - Roz rarı atlatacaktı, Baratof kat'i kararin veri Çek defterini aldı, Pariste (ye tuvarlar müessesesi ) o müdür namına beş milyonluk bir çek İ f dı. Sonra şöyle bir mektup yazdi “Matmazel, « Size tayin edeceğim “gün eri hangi bir samanda olursa ols” odanıza gece yarısından öonr4 yediye kadar kabul etmek : bulunur musunuz? Eğer sele İ yorsanız melfuf çeki İcap verirsiniz. Aksi takdirde yırt © | siniz. | Hörmetler , İ Ivan Barat Rus çeki ve mektubu bir e koydu ve Nelli — Roz'un ei yazdı, sonra Londradaki ba” ge! bir talimat yazdı. Bunda, çekin m teviyatı o bankadan alınır si kendisine telgrafla haber veril | istiyordu. y Aradan bir hafta geçti. e reket hazırlıklarını yapıyordW ari” den bir gece evvel, iki adami" gi” sında şiddetli bir münakas gyö| Jerar sokağa çıkacağı hir 79 | paltosünu giyerken, cebinde” gi bir mecmua düşürmüştü. on / iğilip almış ve bunun (Pol. W Fransa) mecmuası olduğunu gör ğ yeli“) tü: — Bu ne, dedi, sende mİ | Roz'la bu kadar alâkadarsın? gö” — Niçin olmiyayım.. Ne © pi! kıskanır gibi oluyorsun yok al beş milyon vermek niyetinde Sri Hoş şimdiye kadar çalıp çırpısi Vr ğın paralarla bunu yapabilert” vaziyettesin. ele — Ne istersem, keyfim vi V yaparım... Sen karışma, Y kızla daha ziyade alâkadar © istiyorum. Jerar omuzlarını silkti: (