—-? — VAKTT 17 Teşrinevvel 1931 a8 bilhassa teşekkür ederiği. Geçen Bene Atinada toplanan bi! rinci konferansta ikincisinin İstan-| bulda toplanması hakkında Türk he| yeti tarafından © yapılan teklif itti fak ve hararetle kabul edilmişti. Ebedi ve tarihi şehirde toplanacak olan ikinci konferansın Balkan birli. #i fikri etrafında Türk hükümetinin kiymetli miizahereti ve bütün murah- haslarm hüsnü niyetleri sayesinde muvaffak neticeler elde edeceğimize kuvvetle eminiz. Bu fikir İçin birin. ci konferansta ilk adım atılmış muh- telif murahhaslar Balkanlar arasın- da anlaşma ve mesaj iştiraki esasla rını koymuşlardır. Son tecrübeleri bize Balkan ihtilâflarmın başka ecne- bi bir devletin tavassutuna hacet ksk) maksızm halledilebileceğini < göster- miştir. Artık müşkülât yOktur Birinci konferanstan evvel memle- ketlerimiz arasındaki müşkülât artık mevcut değildir. Birlik fikri çok iler. lemiştir. Birlik resmi (bir teşekkül değildir. Verdiğimiz kararlarla hü- kümetlerimiz taahhüde (girmiş ol. mazlar. Bununla bereber külfekin | sa belki yarı resmi bir teşebbüs de| denilebilir. Çünkü alâkadar hükü. metler konferanslara daima müşahit/ sıfatile diplomatlar gönderdiği gibi murahhasların bir kısmı da aynı za. manda resmi vazifesi olan zevattır. Şimdiki halde konferanstan çıkan mana Balkanlarda anlaşma ve me sel iştiraki fikri etrafmdaki umumi arzunun bir muhassalası olmasıdır. Son harplerden sonra Son harplerden sonra müşterek menfaatlerin Balkan milletlerini sıkti bir surette yakınlaşmaya icbar ettiği anlaşıldı. Şimdiki iklisadi ve İç- timal şerait de buna çok müsaittir. Zaten Balkan memleketleri coğrafi vaziyetleri itibarile geniş, milli bir sile teşkil eder, Fakat son zamanlar. da yakmlığımızı anladık ve müşterek ihtiyaçlarım?? takdir ettik. Bu, o kadar dr r ki biribirlerini bir. leştiren -abıtaları bir aralık unutan Tür — Yunan milleti mazi- nin kinini gömmek suretile her fki millet için ms'ut bir İstikbal hazırlar dı. Yİenüiz birkâç ay evvel görüştüğüm Balkan hükümetlerinden birine men- sup bir devlet adamı Türkiye ve Yu- nanistan tarafından yapılan teşeb- büslerin ehemiyetini inkâr etmemekle beraber iki hükümet arasmda yakın bir itilâf olacağını zannetmediğini söylüyordu. Halbuki bu pekâlâ kabildi. Ve geçen sene başvekilimizin Türkiyeyi! ziyareti esnasında Türk halkı, son| zamanlarda İsmet Paşa Hazretlerile| Tevfik Rüştü beyin Atimayı ziyaret.| leri esnasında da Yunan halkı tara- fından yapılan samimi tezahürat bu #tilâfın iki milletin arzularının bir! ifadesini teşkil ettiğin göstermiştir. Ben şahsen uzun O zamandanberi| Türk — Yunan anlaşmasının Tüzu-| muna kanidim. | 1924 te Yunanistanda ilk Cümhu- riyet kabinesini teşkil edince, cümhu- riyetin kat'i surette teessüsünden| üşüncem Türk — Yunan! anlaşması için zemin hazırlamak üze. re faaliyete girişmek oldu. Bu mak satla o zaman muhtelif mübadele komisyonu Türk baş murahhası olan Tevfik Rüştü beyle görüşmüş, Tevfik Rüştü bey Türkiye hükümetine ma- lümat vermişti. Fakat hükümetimin sukutu üzeri. ne ba güzel teşebbüs akim kaldı, Bir. kaç sene sonra bu fikir tekrar ortaya atılmış ve İsmet Paşa (o Hazretlerile Tevfik Rüştü bey ve M. Venizelos ta- rafından üzerinde faaliyetle çalışıla- rak muvaffakıyete eriştirilmiştir. Görülüyor ki Türk — Yunan itilâ- fı fikri Balkan konferansı fikrinden çok daha eski bir tarihe maliktir. Ve bu yakınlık konferansın wuvaffakı- yeti için bir garanti teşkil eder. © — İkinei Balkan konferansı birinci konferanstan daha müsait şerait bu- larsa birlik fikri bir sene içerisinde gok ilerlediği cihetle birçok müşkülâ t2 bertaraf edebilecektir. Birinci kon- feransla ilk içtima oldufu icin daha ziyade esas hazırlanılmış ve asıl me- selelere temas edilmemişti. Fakat bu Konferansta bu mog#tvler teferruatile müzskere edilecektir. Eminim ki Obütün murahhasları Barekele getiren uzlaşma hisleri ve Hasan bey ve arkadaşlarmın kıymete| İ leler devardır. İ ve sinai istihsalâtımızın inkişafını da | li faaliyeti sayesinde Istanbul konfe-) ransı birlik fikrinde kat'i hir merhale teşkil edecektir. İstanbul konferansının başlıca iş- tigal edeceği meselelerden biri, ma-| lüm olduğu üzere Balkan milletleri! arasında ademi tecavüz, hakemlik ve emniyet esaslarına mistenit bir misak için Selânik darülfünuna pro-| fesörlerinden M. Spiropulos tarafım-| dan tanzim edilen ihzari projenin müzakeresidir, Bu misak projesi Avrupadaki mü- masil misaklar gibi olmakla beraber Balkanların hususiyeti nazarı itibara almarak hususi bazı ahkâm: ihtiya etmektedir. Bu misak konferansta müzakere ve kabul edildikten sonra alâkadar devletler tarafından da kabul ve tat- bik edildiği takdirde iki Balkan dev- leti arasında çıkan ihtilâflara diğer Balkan devletleri de müdahale ede- bileceklerdir. Bu vaziyette adli ve siyasi mahi- yette olün bu ihtilâflar Balkan dev- letleri murahhaslarmdar teşekkül 6- decek olan (Uzlaşma komitesi) ne verilecek, bu komitenin verdiği ka- rara alâkadar hükümetlerden biri iti- raz ettiği takdirde mesele Beynelmi- lel Daimi sulh mahkemesine havale edilecektir. Gene bu misaka göre Balkan hi- kümetlerinden biri diğer bir Balkan hükümeti tarafından tecavüze uğrar- sa, diğer Balkan devletleri tecavüze uğrıyana yardım etmek (mecbüriye- tindedir. Evvelâ tecavüz edenin han- gi devlet olduğu yukarıda söylediğim komisyon tarafından tayin edilmezse Mesele Akvam cemiyetine verilecek- | tir, Bu vaziyet Türkiyenin Akvam cemi- yetine dahil olmamasile (tearuz et- mez. Çünkü Türkiye aza olmamakla beraber Akvam cemiyetinin alâkadar) ” olduğu birçok konferanslara ve içti- malara iştirak etmiştir. Bu misak Balkanlarda harp ihti. malini kaldırmakla kalmıyacak, ay- nı zamanda müşterek itimadı temin edeceği için diğer bütün ihtilâfların halini de kolaylaşlıracaktır. Şimdi! yekadar Balkan: birliğiuden hiç bi murahhas heyeti bu misak fikrine « sas itibarile itiraz etmemiştir. Yalnız bu hususta muhtelif noktai nazarlar vardır. Murahhas heyetler. den bazıları ruzmamedeki diğer me- selelere daha fazla ehemmiyet ver mekle ve misaktan evvel bu mesele lerin müzakere edilmesini, meselâ ekalliyetler meselesinin halini iste- mekteğirler. Zannederim ki bu dü- şünce yanlıştır. Çünkü ekalliyetler meselesinin halli için evvelâ zaman, sonra müsait bir dostluk havasının| mevcudiyeti lâzımdır. Ve bu da an- enk misakla kabil olacaktır. Fakat İstanbul konferansında bu muhtelif noktaj nazarların telif edi- lebileceğinden emin bulunuyorum. siyasi meseleden başka, tütün ziraati- nin tahdidi gibi bazı iktisadi mese- | Son dünya buhranı milletlerin iş tiraki mesaisi ve istihsalâtın tanzim edilmesi lüzumunu göstermiştir. Bal kan milletleri (arasında yapılacak iktisadi bir itilâf ihracatı daha kuvvetli bir hale getirdiği gibi Zirai temin edecektir » Görüştülecek meseleler arasında Balkan ticaret odası ve Balkan kredi müesseseleri tesisi, Balkan memle- ketleri arasında münakalâtın, seyri») seferin kolaylaştırılması, (o pasaport- lardan vizenin kaldırılması hakkın. daki ihzari projenin, gümrüklerin tevhidi, shhi serviste iştiraki mesai meseleleri vardır. Yukarıda söylediğim bütün mese- leler ve bilhassa son meseleler hak- kında İstanbul Konferansında belki kat'i kararlar almamıyacak ve bir kısmı üçüncü konferansa havale edi. lecektir. İstanbul matbuatının konferansın mesâisini kolaylaştıracak yardımlar-! da bulunacağı şüphesizdir... M. Papanastasyo (Yunanistanda herhangi bir kabine tebeddülünün Türk — Yunan dostluğu Üzerinde tesirleri olup olmıyacağı sualine şu cevabı vermiştir: Yunanistanın fikir siyaseti — Türkiyeye takip ettiğimiz dest-| Dahili ve Harici Amerika ile Japonya Japonlar Amerikanın Akvam cemiyetinin içtimalarına iştirakini istemiyorlar Tokyo, 15 (A.A) — Amerika» nın cemiyeti akvam meclisi mü- zakerelerine iştirake davet edil- mesi hakkındaki teklife, Cenev- redeki mümessil M. Yoshizavaya bu tekliften vaz geçmeye cemi- yeti akvamı ikna etmesi için ta- limat gönderilmiştir. Bu teklifin, kabulünde ısrar gösterildiği tak- dirde, Japon halkı üzerinde çok fena bir tesir yapacağı beyan edilmektedir. Tokyo; 15 (A.A) — M. Stim- sonun pazar günü cemiyeti ak- vama gönderdiği telgraf Tokyo mahafilinde büyük bir tesir. ve teessüf uyandırmıştır. Bu notada kullanılan şiddetli tabirler hiçte lüzum olmadığı bura mahafilinde beyan edilmektedir. Amerika cemiyeti akvam mec- lisinin içtimalarına iştirak edecek olursa Japonya, bunu Çin-Japon münasebetlerine tealluk eden bir meselede Amerikanın haksız bir tazyikte (Obulunduğu (suretinde tefsir edecektir. Japon-Amerikan münasebatının ise bu halde za- rar görmesi muhtemeldir. Japonya işgal ettiği araziyi tahliye etmiyor Tokyo, 15 Hi | Başmuharririmizin seyahat notları METNE ve TÜse tarafi T inci sayıfada) gösterdiği dostlukta tamamile sami- midir, O halde vaktile Türklüğün o dere- e düşmanı olan Mir #dam nasi) olu. or.da bugün bu derece dost haline gelebiliyor? Venizelosun Türkiyeye karşı takip ettiği siyaset ile bu siyasete saik olan mülâhazaları tetkik edilirse Yunan başvekilinin siyasetinde görülen bü-| yük tahavvülün sebep ve manası ko- layca anlaşılır: Venizelos ötedenbel ri Yunanlılığı müttehit bir kütle ha- linde topluyarak büyük bir Yunanis-| tan yapmak emelini takip etmiştir. Bunun için mütarekeden sonra Avru- pada müsait şeraiti siyasiye bulmuş “Tur. ItlAf devletlerinin müzahereti- ni temin ederek İzmiri ve Trakyayı işgal etmiştir. Venizelosun bu işgal. den maksadı İzmiri, Garbi Trakya, hatta İstanbulu Yunanistan hududu dahiline almaktı. Bundan sonra Ka- râdeniz sahillerinde: Anadolu içeri- lerinde kalacak rumlar ile Yunanis- tan hudutları Odahilinde kalacak 'Türkleri ve Müslümanları mübadele etmekti! Bu suretle Türkleri tama. men Avrupadan çıkarmak, Anadolu. nun içerilerine sıkışmış bir Türkiye haline getirmekti! İtiraf etmek lâ. zımdır ki Venizelos bu maksadın ta- hakkuk edebilmesi için ne mümkün ise yapmıştır. Maksadmı (varmak için her türlü siyasi ve askeri şeraiti hazırlamıştır. Fakat Türk milletinin yüksek kabiliyeti (Ove rehberlerinin büyük vatanperverliği sayesinde bu programın tatbikine (omuvaffak ola- mamıştır. Nihayet Lozandâ Yunanis- tanın bugünkü (hudutlarını milli hudut olmak üzere kabul etme- ye ve Anadoluda ve Şarki Trakyada bulunan rumları mübadele suretile| bu hudut içerisine toplamaya mecbur olmuştur. Bu şerait dairesinde Tür- kiye ile sulh yapan Venizelos artık Yunanistanm tevessü kabiliyeti nok- tasından imkân hududunun Sonuna gelmiş olduğunu anlıyan adamdır. Mehme' Asım luk Yunanistanın milli siyasetidir. Bundan sonra her Yunan için üç vatan vardır, Türkiye Yunanistan i mek | açıktan açığa beyan etmiştir. area azami) Tam serbesti Hover ile M. Laval mülâkatı Vashington, 15 (A.A) — M. Stimson bugün neşrettiği bir | tebliğde M. Hoover ile M. La- val arasında vuku bulacak mü- lâkatların tam bir serbesti dahi- linde cereyan edeceğini, çünkü Amerikanın kat'i mabiyeti haiz herhangi bir program teklif et- niyetinde ( bulunmadığını Fran, nazırlar meclisinde Pa 15 (A.A) — Narırlar meclisinde M. Laval M, Hooverle yapacağı mülâkatlar hakkında | izahat vermiştir. Nazırlar meclisi gelecek sene bütçesinin tevzinine ait kat'i şartları tesbit etmiştir. Meclis parlamentonun mesaisine tekrar başlamasını ve milli tec- hizat programının bilhassa işsiz- m Önüne geçmeye matuf kıs- mivin meclislerce kabulünü iste- meğe karar vermiştir. Mançuride işgal etmiş olduğu toprakları tahliyeden imtina et- miştir. Çin hükümetinin tokyo- daki mümessiline hariciye neza- retile başladığı mükâleme ve müzakerelere nihayet vermesi için talimat gönderdiği söylen- mektedir. ANEANEN EEE TEEENAEEAA AA NAAENNEEEEANN EEE Alman i sosyalistleri Fransa İle anlaşma yapılma sına hangi şartlarla razı oluyorlar ? Berlin, 15 (A.A) — Yeni ka- binenin programının o Rayiştag meclisinde müzakeresi esnasında M. Breitscheid nutkuna nibayet verirken kararnameler hakkında” ki tenkitlerine rağmen hükümete itimat reyi vereceğini, çünkü Al- İ man faşistlerinin cümburiyete ve demokrasiye hücum etmekte ol- duklarını söylemiştir. Maliye nazırı M. Dietrich M. Schachtın iddialarını (oyeniden çürütmeye çalışmıştır. Milliyetçi“ ler fırkasının reisi M. Frich söy- lediği nutka şu süretle nihayet vermiştir: “Almanyanın dünyada sabip olmaya hakkı olan mevkii elde etmesi şartile Fransa ile bir anlaşma yapılmasına muvafakate sosyalist milliyetçiler bazır bu- lunmaktadır. ——— Istanbı va-Ankara arasında Ankara, 15 (Vakıt) — İstan bul-Yalova-Ankara telefonununa inşaasına faaliyetle devam edil mektedir. On güne kadar inşaat bitecek ve ay nehayetinde hat, faaliyete başlıyâcaktır. Korentten geçerken .. Heyecanlı anlar : Vapur ha çarpıyor, ha çarpacak, tren köprüsüne sı mıyacağız ” sanki !,, Fakat e Eğe vapuru, 9 İeşriniecvel 1931 Uçsuz bucaksız suyun gökle birleş- tiği uzak ve namer'i çizginin ortasın-| daki (o tekerlek güneşe baktım. Şeh- vetle açılmış bir ağıza benziyordu, suları ısırıyor gibiydi, o dudağının kenarından ince bir kan şeridi &izr yor, bu şerit suyun gökle birleştiği! uzak ve namer'i çizgiyi hashalka çe-! viriyordu. (Bu ateşten kavs içinde Bir gönül vecdile murakabaya dal- miş gibi görünen (suları bu hazzm râşesinden uyandırmamak İçin olma» lı, vapur yolunu kesmiş, denilebilir! ki durmuş sanılmasın diye yürüyor. Güvertede, akşamı omuzlarıma ki- zil bir harmani gibi sararak, otur - dum. Gökle suyun birleştiği (o yerdeki ihtiraslı ağız, git gide küçüldü ve ni- hayet birleşmiş iki penbe dudak gi- bi kaldı. Maceranm öte tarafını ha yalinizde tamamlamak lâzım. Zira bu Adriyatikte gece pek çabuk olu-i yor ve ondan sonra (da artık insan hiçbir sey göremiyor, Arkamdaki (mızıka O salonunun aralık o kapısından cazbant, dışarıya sıcak hava gibi o boşaliyor. Kulakla- rımdaki (omağme ve ahenk, dimağı- mın (içinde kırmızı bir şal oluyor. havada savrulan bir etek oluyor, bir beyaz ayak oluyor, ne bileyim, han- gi barın hangi o rakkasesi burnunun küçük . penbe kanatlarını «ins bir kısrak ürpertisile oynatarak ve bu kizgm havayı (o yoklryorak, eşini ari- yor, Bu akşam musikiyi bir kadeh vis- i ki halinde içtim. ... İşte üç gün var ki sahil yüzü gör. medik. Haritada hiç de o kadaraza- metli görünmiyen (Adriyatik, en- gin. Pireden ayrıldıktan sonra gece ka- ranlıkta (o geçtiğimiz Korent bir mü- him hâdise idi. Kanalım önünde bir müddet kılavuz bekledik, romorkör geldi, rüzgârsiz sulara, kendisini bi-| rakmış (bir sandal ağırlığı ile gir- dik. Dar ve yüksek (Korent kanalınm ve Balkanlar, Ve her Türk için de üç vatan vardır. Türkiye, Yunanistan ve Balkanlar. içinde, iki tarafında birer kula me- safe kalan vapur, ince bir demiryolu. nun Üstünde adım adım yürüyor gi- biydi. Vapur halkı güvertede şimdi çarptı, şimdi çarpacak diye heyecanl8 bekleşiyorları, Hele tren köprüsünü altımdan geçerken (o zarnedildi ki v# pürun muâzzim (ve heybetli dir. bu mesafeye asla sığmıyacaktır. ÜF peren ve büyüyen gözler, gemi köF Tünün altından süzülüp (kayarkef Harunürreşidin o iğnesinin < deliği den geçen adamı görür gibi oldular” Ertesi sabah Kefalonya körfezin de uyandık. İki tarafa serpilen adaların k€& narları mor, tepeleri çamirk ve » serhaddi içinde mavi deniz, şaheset bir güzellik dalgası halinde. Adaların üzerinde set set bağlar» Sahillerde bazan bir ktiçük yelicenli beyaz bir deniz kuşu #ibi kayıyor. © Kefalonya boğazından sonra İyot niyen denizi, Gece Korfu Korfu, arkada. Resimlerde gör düğüm ağaçlık, o yeşillik, mamur i# tirahat, huzur ve eğlence (o yuyvasıni düşünüyorum. o Ve öndeki küçük # danm feneri, zifiri karanlıkta müte madiyen bize — davetkâr, neşeli, çap” kın — göz kırpıyor. Vapurumuz, arkasında ışıktan ** musiki seslerinden bir iz bırakarak» üydmlık bir nağme halinde seyred” yor. “Ve nihayet engin denizdeyiz. T gündür sahil yüzü görmedik. Dün uzaktan geçen bir (o vap dumanı, bugün de, ilk defa, biribifi arkasından uçan iki kuş görülmüş Yarın sabah Triyestedeyiz. Refik Ahmet ——— m — Meclis reisimiz Kâzım Pş. Hz. bugün saat İ$ de Ankaraya hareket edecekler” dir, Ayni trenle cümbur reisliği kâtibi umumisi Tevfik B.le Ay“ dın meb'usu Reşit Galip B. de Ankaraya gideceklerdir. Recep B. C. H. F. kâtibi umumisi Re cep B. önümüzdeki Salı günü Seyrisefain vapurile izmire gide” çektir.