ERER ren imme e Mei ral TELA A İŞ leme —2— VAKI 24 Eylii 1931 rit, kadastro fen heyeti mü- | dürü Halit Ziya, su mühendisi Burhanettin, bakteriyoloğ ihsan Sami, Cerrahpaşa hastanesi baş | doktoru Rüştü beyler.,, Üsküdarda Uzun yolda Gün doğdu berber salonu sahibi Ah- met B. heyetin şu zevattan te- şekkül etmesini istemektedir: “Tıp fakültesi müderrislerin- den Server Kâmil, mühendis Salih Murat, birinci ticaret mahkemesi reisi Şemsettin bey- ler.,, İsmaili Beyin namzetleri Lâlelide Fethi B. caddesinde 1 numarada ismail Mustafa be- yin gösterdiği namzetler şunlar- dır: “Sadettin Ferit, ihsan Sami, avukat Celâl Sait, mühendis Burhanettin, birinci ticaret mah- kemesi reisi Şemsettin beylerle şehir meclisinden Nakiye H. ,, da yükselmiştir. Gerek yükselme, gerek düşme şek. linde olsun ticaret hayatmda fiat tahavrülleri umumiyetle muamelâtın durasını mucip olur. Eşya flatının yükselmesi halinde tüccar mal fakat daha fazla kıymetlenmesi malini düşünerek satıcılar mallarını tatar. Muamele olmaz Fiatların düşmesi takdirinde, mal sahipleri alı. cı ara, fakat bu defa fiatların daha fazla düşmesini hesap eden müşteri- ler zarar etmek korkusile mal almak- tan çekinir. Yine muamele olmaz. Bi. nhenâleyh normal sürette iş faaliyeti olabilmek için fiatların az çok © sabit bir şekil alması lâzımdır. Maamafih bu defa fındık alış ve- rişindeki & durgunluk üzerine tesir el den diğer bir âmil daha vardır ki bu da tüccardan vaktile avans olarak pa-! ra almış olan fındık omüstahsilleri- nin borçlarını mal vererek (#demeğe yanaşmak İstememeleri, başkalarına mallarını peşin para ile sutmağa mey- letmeleridir: Geçen senelerde köylü. üzerindeki alacaklarını fındık tahsil tüccar bu malları bankaya devrederek kredi alır, bu kredi ile piyasadan ye- ni mübayaatta bulunur, bu suretle ei Minde ihtiyat olarak fazla miktarda arar, ihti ile alış verişinin sahasını tır. de mi ' teallül etmeleri hoş görülemez. Çün-iki ilk mektebi (hoca) sız tesis edeme-| edenjkü bu hal ticaret hayatınm e | teşkil eden kredi emniyetini mahveden mektepten alamıyacağımız gibi.. hatta İbir şeydir. dan istifade ederek birkaç nakti olmıyan tüccar bile kendi halin- dışarıya çıktım. Bu arada iş Limited tavuk mu yumurtadan Süalini hatır ce iş görebilirdi. Bu defa fındık müs- şirketinin Trabzon şubesini gördüm. liyacağız. bu teselsüle tahsillerinin borçlarını ödemekte tes iş limited şirketinin Trabzonda açtığı “yer altı katları, nda buluşmak için a- allül göstermeleri tabii olarak fındık şube bir fındık fabrikası tesis etmiş ve dımlarınızı sıklaştırınız. darlaştıracak-'fabrika faaliyete başlamıştır. den alınan fındıklar kuruduktan son- miş! Gümrük muhafazası Teşkilâtın alay ve tabur ku- mandanları tayin edildi Ankara, 23 (Telefon) — As- keri tensika göre hazırlanan güm- rük muhafaza teşkilâtı tabur kumandanlıklarına binbaşı Ba- haettin, o Hösamettin, Rüstem beyler tayin edilmişler, Şarktaki vazifeleri başına (o gitmişlerdir. Alay kumandanlığına da miralay Talât bey tayin olunmuştur. Yakında bölük kumandanları da tayin edilecektir. Damping tahkikatı Ankara, 23 (telefon) — İstan- bul ve izmirde yapılan Japon dampingi hakkında gümrükler müdürlüğü tahkikat yapmakta- dır. Ankara berberleri Ankara, 23 (Telefon) — Şeh- rimizde teşekkül eden İİ cemi- yet yeni bir bina alacaklar ve | orada birlikte çalışacaklardır. Berberler cemiyetinde cuma gü- nü Ankara berberleri imtihan edilecektir. Bu cumadan itiba- ren tatil yapacaklardır. Tıp kongresinde Ankara, 23 (Telefon) — Tıp kongresi bu sabah tekrar top- landı ve akşam Marmarada yedi yüz kişilik bir ziyafet verildi. Amerikalı mütehassıslar Ankara, 23 (Telefon) — iktı- sat vekâletinin Amerikadan ge- tirttiği pamuk mutabassısı M. Klark cumayâ Adanaya gidecek | orada çalışacaktır. Şayne ismin- de diğer bir mutahassısda Eski- şehir hububat istasyonunda ça- lışacaktır. borçlu: ödemekte ruhunu Yapurumuzun Trabzona uğramasın- saat için Köylü- Bunun neicesinde fındık fiatı ve ra kabukları bu fabrikada bir makine fındık müstahsilleri müteessir olacak-'yasıtasile kırılıp, iç fındıklar tır. Diğer taraftan borçlarını tyaç za: terse tüccar nezdinde eski bulamıyacaktır. Her halde müstahsillerinin ve umumiyetle alarak borçlanmaları kat'iyen doğru pl eli vasıtasile harice ihraç ediliyor. fındık müstahsilleri istifade du. olsun borçlanmış olanların da ellerin-.sulümüzün kıymetinden mamakla beraber her ne suretle olursa | kadın öde- ameleler tarafından temizlenerek > çu-| “in mekte teallül gösteren köylü yenj ih- vallara dolduruluyor. anı gelir de avans almak İs-| Avrupaya sevkolunuyor. Yalnız Trab- bi milli teşekküllerimizin fındık ihra- kredisini|zonda bu şekilde on on dört kadar fın.| Catı ile alâkadar olması şüphesiz bu fıudık dık fabrikası vardır. köy-len mühim ihracat mahsulü Olan lülerin tüccardan yüksek faizle avans dık şimdiye kadar ancak bir iki ecne. bunun neticesi Karadeniz havalisinin Bundan »onra Memleketimizin fin. Bu hal tabiatile bu ihracat mah- müstahsille- Sesil Kolomp! Yazan: Jacgues La Guerche beki —4 — Zarar mühimdir, fakat, lâbora.; tuar öyle zannettiğimiz kadar müte. zarrır olmamış, yarından İtibaren amele çalışmağa başlıyacak ve birkaç güne kadar da iş gömleğinizi giyine- bileceksiniz. Şimdilik istirahat ediniz. Piyer ayağa kalkmıştı. Etrafına bir göz gezdirdi. Her şeyin yerli yerinde| olduğunu görerek; — Burası ne iyi, l dedi. Sesil, onu daha fazla alr koymak isterdi fakat: — Ne günlü geleyim, diye sordu. Piyer: — Size bir haber göndeririz, diyerek elinj uzattı ve çıktı. o Sesil, kapıya dayanarak ayak seslerinin kaybolmasını bekledi. Sonra pencere- rethanesi Nakleden: fa. sını seyretti. Bu eski, tanıdık eşya 0 nun nazarında yepyeni birer man& almışlardı. Çünkü Piyerin beklenilme- dik ziyareti onları değiştirmişti. — Burası ne iyi, demişti, Bu sade kelimeler nru ne kadar memnun etmiş, onun bunca senelik ev emeğini ödemişti, Sesil o pencerenin yanında bir kol- tuğa ofurdu ve uzun tatlı bir tahay- yüle daldı. Elli senedenberi Florval ticaretha- nesi, ciddi bir surette Dütriyö tica- ile rekabet ediyordu. Bu rekabetin yaşı pek eski idi. oDütriyö müessesesinin banisi (OAntin, daha meydana çikar çıkmaz Florval ticaret- hânesini (o boğmak istemişti. Bunun için zararına mal bile satmış, onları ye koşarak Piyerin otomobiline bini-|bir hayli sarsmıştı. Florvallar da an- şini seyretti. Tekrar içeriye dönerek yemek oda- cak oğulları Güyonne'nun (zengin bir kızla evlenmesi suretile kurtula” i bilmişlerdi. EE bir bahisten bir bahise yazan ! hakkı tarık darülfünun bahsi, emsaline ( benze- mek üzeredir: yeni İstitratlar, korku yorum ki asıl bahsi unutturmasın! P. 8. bey meb'us tarık beyi mutlaka |kusurlu görmek ve göstermek hevesin-i de musır. ben: darülfünunun ıslahı bir! kanun emridir; demek ben söylememiş! sem bile söyliyenler olmuş, diyorum; “bak, bak, itiraf ediyor, mecliste bir; şey söylememiş, diyorlar! | mutlaka 316 meb'us birden söyle mez ya? vakıa içinde (mutlaka beni dinlemek arzusu hissolunuyor diye bir) teselli tarafı var ama, işte benim söy- lememe lüzum ve sebep kalmadaa ka-| nun çıkmış, kanun! hem de istedikleri gibi bütçe kanunu; “darülfünun teş- kilâtı kanunu lâyihasile tekemmül! pro- gramı (için maarif vekâletine celbet- tirilebilecek ecnebi o mütehassıslar ücret ve harcırahı, unvanlı bir fasılda 10009 lira okuyoruz ve bu (doğrudan doğruya encümenin (o teklifidir. görü- yorsunuz ki ovait yok, icra vardır. bir fırka meb'usunun da vazifesi: 1 prog- ramlarını kanun haline getirmek, 2 ka- İnunlarının tatbikini takip ve kontrol etmektir. birini yapmışız, birini şim- di muharrir olarak yapıyoruz, yarın İmeb'us sıfatile yapabiliriz. şunu da ha- tırlatayım: maarif bütçesi başka, da- irülfünun bütçesi başkadır; (o darülfü- nün bütçesinde (Müaşları artıp da hat- ita lâboratuar masraflarını kısan ve İ“canım, bu kadar para ile siz darül- fünunun ilmi vazifelerini o yapamaz. sınız., diyen meclise karşı: “hayır, bi- zim sarfedebileceğimiz hakiki masraf /budur., diyen © dârülfünunü resmen| orada temsil edendir. merak eden en-' cümenin o mazbatasmı okur. teyit ve) itiraf dedikleri bunlar mıdır? tuba ağacı! iflâs eden nazariye mü- nakaşası uzun sürer; yalnız o İyj bir İhoca olduğunu bildiğim P. S. bey bitir) yiz; (vefa) ya İstediğimiz hocayı ilk| bakmız, darülfünunu ıslah için daha yüksek darülfünunün bir uzvunu 2 yorüz. galiba yumurta m tavukian, düşmeden şu korku?.. onu hainlerde aramalı İ- hakkı tank | ma — m — kâfi derecede istifade edebilmesine mâni olüyordu. İş Limited şirketi gi- İ milli mahsul üzerindeki piyasa ota- hakkümünü kırmağa yardım edecek, edecek- tir. İ Mehmer Asım at bu İzdivaç da ; karda anlattığımız gibi başka bir re- kabetin doğmasına sebep olmuştu. Va. kıa bu rekabet senelerle (o âzalmış pl diyse de yine izleri vardı. Florval müessesesini iki kaim biya' der “idare ediyordu. Bunlar Raul Güyonne ile, kız kardeşinin kocası Jak Pastel idi. O gün yazihaneye girerken, Raul'a: | — E, dedi, Dütriyölerdeki yangına ne dersin? Elile gazeteyi gösteriyordu. — Evet, gördüm., Aziz dostlarımızın muvakkat bir müddet (belki de ebe diyen istirahat etmeleri | için az bir şey kalmış. Jak omuzlarını silkti. — Öyle ama, lâf aramızda, bana bir dolap gibi geldi, — Ne demek istiyorsun? -— Mesele açık. Yangın nereden çık. mış? — Sahi, öyle bir yerden çıkmış ki tahkikat yapmak gayri kabil.. İhtiyar Dütriyö muhakkak itfaiyenin çabuk geldiğine kızmıştır. i Sonra dişlerini gıcırdatarak ( ilâve| etti İ Jak. Ege mıntakasında iyi neticeler vermektedir Tetkik seyahatinden dönen Âli Ticaret mektebi müdürü Hüsnü Beyin sözleri On beş gün evel âli ticaret mektebi muallimlerinden bir zümre Ege mın- f Alt Ticaret mektebi müdürü Hüsnü B., takasında tetkik seyahatine çıktmışlar dı. Seyahatten dönen bu heyetin reisi Ali ticaret mektebi müdürü Hüsnü hey kendisile görüşen bir muharririmize şu İzahati vermişlir: “Arkadaşlarımızla İzmir ve Hinter-'ra iyi bir fikir vereceği lândmın muhtelif yerlerini dolaştık. Arkadaşlarım iktısatçılarımızdan muallim Servet beyle. darülfünun müderrislerinden ve âli iktısat cemiye- ti azasından muallim Hâmit Sadi hey-| ir. Her şeyden evel bir noktayi tashih etmek isterim: Bu nokta da seyahati yapan heyetin barı İstanbul ve İzmir gazetelerinin yazdığı gibi darülfünun! değil âli ticaret mektehi muallimlerin den mürekkep hir hı olduğudur. Üleyetimisi lik ş e "ekte üzerinde toplamak kabi' 1”; 1 — Memleketimizde kooperatifçi- lik cereyan ve (o teşekkiltlerinin bilhas sa gezdiğimiz mıntakaiarda nasil ya şadığını ve çalıştığını görmek ve bun- dan istifade etmek. 2 — Bu mıntakanın istihsal ve li man işleri ve itibar muameleleri gibi umumi iktısadi faaliyeti hakkında müşahedeler tesbit etmek. Bu itibarla seyahatimize Bandırma. dan başladık. Balıkesir. Manisa, Sa- lihli, Gördes, İzmir, Aydın, Ödemiş, Kemal Paşa ve havalis'ede tahsis ede- bildiğimiz kısa bir zamun zarfında tet- kikatımızı yapık. Ege mıntakası bugün (memleketi- miz için az çok lan kooperatif- çilik cereyam en iyi olan ve ( tezasil eden bir mıntaka olmuştur. Hemen her yerde halkın arasına kadar yayıl- mış olan bu yeni fikir bazan çok mu vaffakıyetli ve bazan da henüz başlan- gıç ve tesis halinde yer yer teşekkül- ler vücude getirmiştir. — Doğrusu bu kadar yabancı netmezdim. — Öyle amma, tahminlerimizi hiç bir şey ile ispat edemeyiz. — Şüphesiz. Amma biliyorsun ki Dütriyö iyi vaziyette değildir. Bili. yorsun ki hu sene hiç bir yeni şey çı. karamadılar. — Biliyorsun ki ilân bütçelerini bile Kıstılar. — Ya, emin misin? — Kat'iyyen eminim, cenubi A- merika gazeteleri için konluratlarını yenilemediler. Geçen gün Maulan söyledi, bize de iyi teklifler yap'lır yor. Ne dersin? — Dütriyölerin orada sadık müş. terileri vardır ama, bir defa teşebbüs etmemize mâni değil. — — İki şeyden biri, Ya kendileri» ni orada reklam yapmaktan azade © lacak kadar kuvvetli zannediyorlar, veyahut paraları yok da onun İçin reklâmı kesiyorlar. Her iki takdirde de yanlış hareket. — Bana kalırsa, para meselesi, — Dünkü yangın meselesi de, if- Tan lâsı mazur göstermek için bir kome l di olmasın. Bir müddet ikisi de sustular. Jak, Fakat her yerde büyük ümitler v€ faydalı eserlerle karşılaştık. Bunlar İarasmda Aydın ve Ödemiş incir koo* peratifleri 5 — 6 senelik mütemadi v&| hayırlı bir emeğin güzel nümüneleri" dir. Ziraat bankasmın vesayeti altında bulunan zirai kredi kooperatifleri ver yer müstahsillerimizi müşterek — işlet etrafında toplamış bulunuyor. İtiraf etmek lâzımdır ki: Türk ke" operatifçiliği birkaç sene gibi kısa bir. müddet zarfında ancak tecrübe devri yaşamaktadır. Ve binaenaleyh eksik“ İlerden tamamile kurtulamamıştır. Mü işahedelerimiz bizde ( kooperatifçiliğin bir taraftan resmi yardımlardan, ka“ nuni himayelerden neler bekliyeceğini. İdiğer taraftan da bu yeni feyizli fikrin ilim ve nazariye adamlarının hangi ş€ kilde muavenetlerine muhtaç olduğu İnu gösermiştir. Bu müşahedeletden çi karabileceğimiz ilmi neticeleri Olârm gelen makamlara arzetmekte geçikmi- yeceğiz. Son söz olarak bu işte çalr şan ve muvaffak olan kooperatifçileri" mizin memleket namına tebrike lâyık olduklarını kaydediyoruz. Bu husustaki tetkik notlarımızın bir kısmı, hayırlı olacağı, alâkadarla" ümidile nes retmiye çalışacağız... Hariciye vekili Rus ve italyan sefir- lerini kabul etti Hariciye vekili Tevfik Rüştü bey dün öğleden sonra Yeniköy“ deki köşkünde Rus sefiri Soriç yoldaş ile italyan sefiri Baron Aloizi'nin (| ziyaretlerini (o kabul etmiştir. Tevfik Küştü bey dün Frame” sefaretinde verilen. öğle #iyaf€- tinde bulunmuşlardır. Bugün de şerefine Japon sefiri Baron Uşida tarafından Japon sefaretinde bir öğle ziyefeti verilecektir. i Etabli vesikaları istanbuldaki rumlara yapılmak» ta olan etabli vesikaları tevzia- tına yirmi gün daha devam edi- | leceği yazılmıştı. Altıncı tali ko- misyona her gün 30-40 aile reisi rum müracaat ederek vesi- ka almaktadırlar. istanbulda (şimdiye (Okadar 62000 ruma vesika verilmiştir. Vesika almıyanların miktarı ye- di bin kişi tahmin edilmektedir. |. GarBi Trakyadaki etabli Türk- | lerede vesikaları dokuzuncu ta- li komisyonu tarafından dağıtıl- maktadır. Şimdiye kadar 90,000 Türke vesika verilmiştir. Vesika alacak Türkler 105 bin kişidir. | , kadar Geniş umuzlu ve güzel yüzlü idi. Ha fifçe göbek köyuvermeğe başlamıştı. Gayet uslu davranmasına o rağmen, memurları arasında (Donjuan) ola- i rak ismi çıkmıştı. Raul onun tamamile aksine idi. İş" lerinde gayet ciddi idi. Ve bu sayede ticarethaneyi mühim (tehlikelerden kurtarmıştı. o Bunun için, Jak ona * deta bir hürmet beslerdi. o Raul, Ja ka: — Bu sabah fabrikaya gitmeli, dedi. — Evet, ne zâman gidiyorüz, — Ne zaman istersen. Fakat benim gelmem lâzım mi? Burada çok (işim var, Fabrikalar, yazıhanelerin merkezin den uzaktı. Buna Raulün çok canı sk kılıyordu. Jak: — Otomobilim burada, dedi, sen de gel, çabucak döneriz. Raul kalktı. Otomobile (hindiler. Jak idare ediyordu. Bir aralık ote mobil, öteki otomobillere yol vermek için durmuştu, Raul: — Şu adam saat tam altıda Hanri (Bitmedi) ; ye gelecek değil mi?