—?) — VAKIT 1 BALINI YU LR HABERLERE Eylül 1931 Zaglül Pş.nın hatırası MA KA © müzakereye giremiyeceklerini Mısırın her tarafında tebcil olunmuş, Nahas Pş. irat ettiği kuvvetli bir nutukta yakında mağlüp edi Son posta ile gelen Misir gazetele- rinin verdiği malümata göre Mistr mil. liyetperverleri geçen hafta Zağldl paşanın dördüncü yıl dö münasebetile Mısırınher tarafında mühim tezahürler (yapmışlardır. Bü- yük milli liderin halefi olan O Nahas paşa, onun kabri önünde ateşli bir nu tuk irat ederek Mısırın bugünkü vazi-! hum imü A bahsetmiş ve bütün Mısırın m uhalif olduğunu söylemiştir. Nahas paşa nutkunda şu be yanatta bulunmuştur: “Millet prensiplerinden zerre kas dar inhiraf etmemiştir. £& Onun için millet (Zağlâl) un dostları ve arkadaş ları ile birliktedir. Millet, bizim top| Tadığımız milli kongreye bütün unsur- ları ile iştirak oetti. Erkek, kadın, herkes bizimle beraber olduğunu açık- ça gösterdi. milli kongre, milletin bütün sınıf, larmş, bütün cemiyetlerini, bütün bü. yüklerini ve küçüklerini bir araya ge- tirmiş, ve bu kongre milletin kanunu isinden hiçbir fedakârlıkta bulun. ığımı, Sıtkı paşanın intihabata iş. tirak etmiyeceğini söylemiş, ve Sıtkı| yağı paşa devrinin tazyik ve tedhiş devri olduğunu ilân etmişti. “Sıtkı paşa hükümeti memlekete zarar getirmiş ve onu buhrana düşür- müştür, Buhran son derece hat bir safha- ya girmiş bulunuyor. Onun için mille tin itimadinı haiz olan bir hükümetin İş başına geçerek buhranla meşgul ol- ması Jâzımdır. “Hükümet bunu kabul edeceğine milleti aldatmakla meşgul o Tuyor. Halbuki millet her şeyi görü- bugünkü Mısır tazyik ve tethiş hükümeti hükümetinin olduğunu fakat leceğini söylemiştir. İyor ve bu dünya onun sebatını takdir ediyor, Hükümet, elindeki bütün cehenne mi vesaiti kullanmasına rağmen mik let zerre kadar sarsılmamıştır. Onun için hak yakında galebe ça: lacak ve millet bütün haklarına nail olacaktır. Biz burada Saadet Zağlülun huzu- runda prensiplerimize sadık olduğumu İzu ve gayemize (o varmak yolunda hiç bir fedakârliktan © çekinmiyeceğimizi tekrar ediyoruz. Diğer taraftan Mısırm her şehrin. de ve her merkezinde İhtifaller yapıl mış ve milli rehberin hatırası tehcil (olunmuştur. Darülfünunda barem ( Baş tarafı 1 inci sayıfada İ Avram Galanti ve Ali Ekrem beyler de, âli tahsil şahadetnameleri olmadı ğı kaydile aşağı derecelere İthal edil mişerdir. e Bu karara evelce Köprülü Fuat bey itiraz etmişti. Sor zamanlarda diğer iki müderris de bu karar hakkında Maarif vekâletine di- razname göndermişlerdir. Bunlardan başka, âli tahsil diploması olanlardan tarih müderrisi oOAhmet Refik bey de deresine itiraz etmiştir. (Vekâlet de bu elhetleri nazarı dikkate alarak bu fakülteye ait yeni derece listesini red- detmiştir. Diğer taraftan asıl reselelerden biri şudur: Fakülteler müderrislerin dereceleri mühim yor ve biliyor. Hükümet milleti ulda'ni tesbit ederken onları ihtisas ve aslı İamadığını bildiğine göre * acaba İn- gilizleri aldattığını mı zannediyor, at İngilizler de onunla herhangi bir yle » miş olduklarından onların da aldanma dıkları anlaşılıyor. O halde hükümeti kihi aldatiyor? Kendisini mi? Bugün millet bir tarafta, met ayrı bir tarafladır. Millet h riyeti uğrunda her eziyete göğüs peri- hükü ve münhasıran san'at erbabına kredi temini maksadile müstakil bir sanayi bankasının açılması meseleleri görüşülmüştür. Dünkü içtimada mevzuu bahsolan mese- leler hakkında bir karar veril- mediğinden tekrar toplanılacak- tır. Tiftik tacirleri de toplandılar Tiftik tacirleri de dün ihracat ofisinde toplanmışlar ve memle- ketimize gelecek olan Bradford ve Liyej sanayi mensuplarının seyahat proğramlarını katk'i ola- rak tesbit etmişlerdir. bundan sonra da tiftik piyasasının bu- günkü vaziyeti etrafında alın- ması lâzım gelen tedbirler gö- Dalları YAZAN REŞAT NURİ Elini ağır ağır büyük hanımın elinden çekti, başını ozahmetle duvardan tarafa çevirdi ve © artık hareket etmed | Bu jest büyük hanıma yabancı| değildi. Hasta vaktile deniz kena- rındaki arabada kocasına darıldı ğı zaman aynen bu darılmış çocuk tavrile arkasını çeviriyor ve büyük »)na kaydile ikiye ayırmış, ihtisas hocaları az maaş, diğerlerine fazla (maaş tesbit etmişti Öğrendiğimize göre vekâlet bü tef rik esasını da muvafık bulmamış, iu nun neye istinat ettiğini darülfünun” dan sormuştur. Darülfünun divanının! cumartesi günü toplanarak bu yeni va .İziyetleri tetkike girişmesi mulitemel- dir, Muammör Raşif Bey Birkaç gündür Ankarada ( bulunan Darülfünun emini Muammer (Raşit bey dün sehrimize gelmiştir. ——— Müşir revzi Pş. riz.nin teşek- kürleri Ankara, 31 (A.A) — B. E. H. Reisi Müşir Fevzi Paşa Hazretleri zaferin yıl dönümü münasebetile ordu namına resmi ve hususi gelen tebriklere ayrı ayrı cevap'vermek mümkün olmadığın dun bilmukabele samimi teşekkürleri- nin iblâğına Anadolu Ajansını tav buyurmuşlardır. Saffet ve doktor Cemal Samsunda Ordu, 31 ağustos — Giresun dan buraya gelen C. H.F. w- mumi idare heyeti azasından Saffet ve doktor Cemal beyler Samsuna geçmişlerd zamanlarda hiçbirşey ifadeet- miyen kelimeleri, tavırları, bakıs- ları, gizli Idaşmaları bir a- raya topladı; bir kısmı müfrit bi muhabbetle kend seviyor gö- ründüğü halde öteki kısmı hiç mey dana çıkmıyan bugarip ailenin karanlık kastını o bir an, bir mağ- nezyom ışığı içinde gördü. Nadide hanım o gün köşke öy- le bir halde döndü ki kızları gayri iyari: — Anne sana ne oldu? bağrıştılar. Şakir bey hem sert, hem müş- fik bir sesle kaynanasına çıkışma- ğa başladı: diye beyler! Büyük Zaferin Fahrettin Paşa harp , hatıralarını anlatıyor “Kahraman Mehmetçiklerimi Fakat akşam karardığı ancak 32 meri Evelki gün Dumlupınarda Mehnıet- çiğin mezarı başında yapılan büyük me- rasim ve İhtifalde ordu müfettişi Fah. rettin Paşanm nutkundan bir kısmını) dünkü nüshamızda nakletmiştik. Fahrettin Paşa, istiklâl mü: cadelesinin başkumundanlık harbi saf! /hasında o mıntakâda va görmüş kumandanlarımızdandır. Evelki gün- kü nutkunda harp hatıralarını şu suret le anlatmıştır: “26 ağustos 1922 gecesi, güzel bir tesadüf olmuştu. Gökte ay hilâl halin de ortasında bir yıldızla görünmüştü. Senelerdenberi baş aşağı olan “Türk bayrağının o geceden itibaren yükse leceğine işaret Olan bu alâmetle berr- ber türk topları patlamağa ve (o #ürk, süngüleri parlamağa, atlarınm nalı şakırdamağa başlamıştı. o O gün cephe| yarılmış, ertesi gün düşman uzun| Izamandanberi müdafaa tertibatını ha- zırladığı müstahkem cephesini o Tür. kün kahraman Mehmetçiklerine tesli- me mecbur olmuştu. Şu arkanızda gü jrülen Resülbaba tepelerinde tutun Ame) yan düşman tabiatın müstahkem 3:1 raltığı Dumlupınar mevziini tutmak ve burada yerleşmek istiyordu. Hak buki ona meydan vermemek üzere baş- kumandanlıktan verilen emirle birinci kolordu cenuptan ilerlemiş, o Dumlu| pınarın hâkim noktalarını düşmandan! evel eline geçirmişti. Uşağa (doğru düşmanın ricat (o hatlarını tahdide| başladığı siralarda beşinci süvari kol) ordusu da şimâlden Gedize doğru iler. emiş” düşman bü Taraftan kaçaenk yolunu kesmişti. İkinci, dördüncü, altıncı kolordumuz ise mütemadiyen İdüşmanı sıkıştırıyor Ye ona nefes ak İdirmıyorlardı. Daha Şimaldeki Okol- ordumuz ise karşısında faik düşman kuvvetleri (okötürüme çevirmişti, Hu| İvaziyete göre ve bunun verdiği netice yi derhal (o anlıyan Yüksek Gazi baş kumandanımız, “bugün bulunduğumuz İmevkie kâdar bizzat gelmiş ve askerle İrine hücum emrini düşmanın ateşi al. tında vermiştir. — Bu emirler kükriren Mehmetçikler, karşınızda Adatepe de nilen şu mevkide sıkışıp kalan düşman ordusunu darmadağınık etmiş ve bu su retle meydan muharebesinin bütün şan ve şerefini (o ulu başkumandanı G j Mustafa Kemalin ayakları önüne ser. misli. Bunun için ordu bu muharebe-i nin adına bir şükran armazanı olarak (başkumandan muharebesi) demiştir. Bu muharebelerde bulunmuş olmayı şeref edinen ben arkadaşınız size bu muharebelere ait bir hatıramı arzeder-| sem başınızı ağırmış olmıyacağımı zav- nederim. loluyor mu? “Ben gidiyorum,, diye! yataktan (kalktığı zaman ben de, Neciye de önüne geçtik: “Seni bı halde göndermeyiz... | hiç olmazsa bugün de dinlen,, dedik.. “Haydi siz kendi işinize bakm, diye bizi payladı; o çocuk değil ki ko- lundan tutup da bir odaya kilitliye- lim, Büyük hanım © gece horoz- lar nceye kadar © kirpikli göz- lerini kırpmadı. Gözlerini açıyor: Hasta karşısmda Oo inanılmaz de- recede büyük gözlerile bakıyor. Kapıyor yine 6.. yalnız şu farkla İki yüzünü duvara çevirmiş, ihtiyar kadın biraz daha gözler açmasa adeta onun ağladığını işi- canlı safhaları iz düşmanı sıkıştırıyorlardı. ! zaman topçularımızın misi kalmıştı Büyük (aarruzun birinci günü karşı ki ahır dağlarını aşarak ilerliyen kah- raman süvarilerin başında bulunduğum sıralarda onlara ilk iş olarak düşma- nın İzmir ile müvasala hattı olan de- miryolunu ve telgraf hattını kesmek şimdiden gelecek ihtiyat kuvvetleri cephe muharebesine yetişmelerine en-| gel olmak emrini vermiştim. Öğliye doğ)| rü İdi ki atını koşturarak yanıma ge- len bir süvari kolordu kumandanı pa- şaya ileriden rapor getirdim diye bağı rarak eli ile bir şey uzatt. o Aldığım şey keskin köşeli beyaz ve küçük bir taş parçası idi bunun üzerinde kurşun kalemi ile şöyle yazılmıştı: (26 ağustos 922 saat 19 da geçilen ve! kesilen İzmir demiryolunun balastın dan bir parçadır.) Arkadaşlar o anda kalbime bastı. ğim bu taş parçası bana en büyük me taneti vermiş ve artık gözümün önün- de sevgili İzmirimizin hayali görünmi- ye başlamıştı. İkinci bir hatıra: o 29 ağustes akza. mı yani başkumandan muharebesinden bir gece evel şu bulunduğumuz yerler- duyduklarımızı o Pilete haber verelim de mevzi alan düşman askerleri İle şu karşıki ardıç ağaçlı tepelerde bulu. nan süvarilerimizin muharebeye çiriş- mişlerdi. Düşmanı sıkıştırıyorlar ve top ateşimiz onun müdafan mevzilerini geriden dövüyordu. — Akşam kararır. ken topçu kumandanı ancak- 02 mer. mrk Kaldığım damiyaz eği. Derhal Mü cum emrini verdim. Susamış bir hs de bu emri bekliyen atlılarımızın dü man üzerine bir atılışı vardı ki Oben onu gördüğüm halde bugün burada 1 1s) rihinden acizim, (Birçok Mehmetçik» lerin bu yerlerde bırakan o hilcum kol- lar dönüşlerinde (o bıraktıklarından çok fazla esirleri beraber getirmişler» di, O yorgun askerlere kaçan düşmü- nı önlemek için, o gece İstirahat yeri» ne, 35 kilometre ileride bir yürüyüş hedefi verdim. Bu emri de yolu ile ifa eden süvarilerimiz ertesi gün burada başkumandan muharebesi olurken «n- larda kaçanları önlemiş, kılıçtan gec: riyordu. Bir aralık cephane kalmadığı nı bildiren bir kumandana “kılıça kuv vet,, cevabını gönderdim. Cephane ko! larımızın, erzak kollarımızın yetişme- sine imkân yoktu. Onları (beklesek düşmanı kaçırmış olacaktık. İzmire girdiğimiz eylülü sabahı topla. rımızda İkişer mermi kalmıştı. Onla. rı da Karşıyaka sahillerinde Izmiri se! lâmlamak için attık... ı meğe mecbur edemez. Irakta kolera Şimdiye kadar bu sfetten 366 kişi ölmüştür Basra, 30 (A.A.)— Kolerâdan şimdiye kadar 366 kişi ölmüş- tür. 692 musapta tedavi altında bu'ünmaktadır. Mehmetçiğin mezarında mekte id. Matbuat mümessilleri ara- sında Halit Fahri bey de bulunuyor. du. Ankara heyeti ise Suat Saim, Hilâliahmerden o dekior Vehbi, Milli ve İktisat ve Tasarruf te- miyetinden Vedat Nedim, Ticaret mek tebi müdürü Şevket Süreyya, Ziraat bankasından memürin müdürü Mek. met Ali, Tayyare cemiyetinden Rıza, Ankara San'atlar mektebi mühendisi Hilmi Celil, belediyeden Kütükçü za- de Halim, barodan Hasan Fevzi, hu kuk mektebinden tibbiadli müderrisi Fahri, o malül zabitlerden o İsmail Hakkı, muallim Kudsi, Himaye tt- falden Neci beylerle gazeteciler | bir- liği heyet teşkil ediyordu. Sivas heyeti belediye reisi Hikmet, Nümune hastanesinden doktor Hamdi, Şadi, Vehap, (İbrahim, tüecardan Rı- za, esnaftan Ziya, Kayseri heyeti fır. ka relsi Hüsamettin, tüccardan Reşit, eczacı Naci, muallim Yunus Kâzm, Konyadan meb'us Kâzım, Şaban Sırrı, Tevfik Fikret, Mustafa Lütfi, beledi ye reisi Şevki, fırkadan İztet, Eski maarif emini Ali Rıza, lise müdürü Cemal (Nahit, Salâhatin o beyler. den mürekkepti, Her heyet merasimde toplu bir hat- de bulunmuştur. (oHeyetlerin başların da bulunanlar kendi arkadaşlarımı di- ğer heyetlerin âzaları ile tanıştırmış» TAY SONİA REM 24 gi Lİ SİKİNİ İş bankasından .İda töplanan şehir mümessifleri harbe, kahramanlığı, inkılâba dair uzun &- zün mübahasalarda (bulunmuşlardır. Heyetler arasmda bulunan ve evelce ziyaret edilen sahalarda hrap etmiş 0- Tanların anlattıkları kahramanlık mea kabeleri Obüyük alâka ile dinlenmiş tir. Merasim programı muntazam bir surele tatbik edilmiş, merasim yerin- de hazır bulundutulan otobüslerle da- vetliler trenlerine gönderilmiştir. Dö- nüşte Afyon Karahisarda bir müddet kalınmış davetliler otomobil ve otobtis- lerle kolordu parkına gönderilmişler- dir. Burada bir müddet dinenildikten İsonra Sefa gazinosunda belediyenin ver diği ziyafette bulunulmuştur. Ziyafet çok mükemmel olmuş, gece belediye bah cesinde geç vakte kadar eğlenilmiştir. Gece saat ikide Afyon istasyonundan Nihayet|kalkan trene Ankara, İstanbul, Sivas, Kayseri heyetleri binmişlerdir. Dün öğle üzeri (Eskişehirde de İs- tanbul heyeti diğerlerinden ayrılmış ve akşam üstü şehrimize gelmiştir. dişimi sıkıyorum ama bu seferki Havanın biraz yağmurlu olma'hastalığımı hiç beyenmiyorum.. sma rağmen aile © gün İstanbula| göç etti. v Hastanın yanmda yalnız Gül süm bırakılmıştı. Yol hayli uzadığı için artık ka- dıncağızm — sıhhati hakkında sik sık haber alınamıyordu. Yalnız Murat bey üç beş günde bir isle ri için İstanbula indikçe (Okona- ğa da uğrıyor, her defasında: “Doktor nihayet bir haftalık ömrü kaldı diyor... Pek perişanım, bastı- > yeri bilmiyorum,, diye ağlıyor UY. Ayakta dolaşmasına © rağmen! Murat: “Allaha emanet, tey zeciğim, . Allaha emanet. Allah çok zaman seni başımızdan ek sik etmez inşallah.,, diye onun © muzlarını ookşuyordu. Bir zaman sonra Murat Be- yin ziyaretleri daha (o seyrekleşti; nihayet büsbütün durdu. Yağmurlu bir akşamdı. OKo- nağın (kapısı önünde bir araba durdu. o Köşe penceresinde olu- ran büyük hanım “hayırdır inşal- lah,, diye camı sürdü ve sokağın alaca (karanlığında oMuradıni- ri vücudünü tanıdı. O arabacının bir türlü iyileşemediğini iddia eden) yanında duran bir küçük bavulu a- büyük hanım onu gördükçe ( büs-|lirken O Gülsüm çocukları kucağı bütün bitap tavırlar alıyor: Hatta'na alarak arabadan indiriyordu. bazan vakit bulursa (mindere w-j Nadide hanım (sokağı. gür- zanıp dizine bir battaniye örter.klmek için omuzlarma abanan kız- sızıldanıyordu. larma döndü, . iki elini “göğsüne — Size bakamıyorum Murat- bastırarak: çığım. Bu gününüzde elinizi tutama -— Eyvah çocuklar.. dığım ii n Allah bilir çok meyu- Icağız gitti, diye inledi. —— ai. ug 3 tecek.. çıldıracak. o Lâhavle velâ kuvvete!. Ertesi sabahı Nadide hanım ücudünde < hiçbir rahatsızlık duy madığı halde hasta taklidi yaptı: — Çocuklar fenayım... Reni o vakit onun ağladı- — Valide söyliyeyim dedim a- ğını tasavvur ederek içi yanıyor-|ma olmıyacak.. Siz yaşlısınız; sinir du. Demek hasta şimdi ayni tavrı|lisiniz; daha doğrusu o hastasırız; ona tekrar ediyordu. Niçin? iz bakılmağa muhtacbir Hanımefendi olduğu yerdelhalde iken nasıl başkalarının las donup (kalmıştı. talarile uğraşırsınız.. Maamafih bü Hastanm hakikati anladığına!tün kabahat sizde değil., kızlarınız' bugün mutlaka İstanbula indirin, şüphe yoktu. Ya bir yerden birlda. Sizi biraz düşünmeli... iburada kalırmam daha fena olaca şey kulağına gitti; yahut da has- Bu defa Dürdane kocasına sa-ğım, dedi. nöbetlerinden. birinin zihni taştı; B n Kadım snra hirhir Lurusat ik