| Çifçi işini birakiyor! i iki öküzle çalışan ve bir karısı ile i bir çocuğu olan köylü © “Günde yalniz 13 kürüş k kazanabiliyor » Çiftçilik; getirdiği az kazanca rağ-İğinden ve birdenbire £ genişliyecek, : men, başka işlere nispetle, fazla ser-| silâhını atan bir ordunun firarını an maye İstiyen ve daima tehlike ve za-İdırır bir umumiyet ve bir şuursuzluk rarlara mâruz bulunan ağır bir san'at| meydana getirecektir. Lâkin hal ne Çiftçi her san'at sahibinden az kuza-|mütehammildir. Bilâkis çok ziyade sel nır. Hele orta Anadolumuz gibi sert|yanı ehemmiyettir binaenaleyh: ve pek fena bir iklim şartlar altında) O Zirai #stihsalât moksanının ne de! bulunan memleketlerde çiftçi sınıfı,lmek oduğunu bütün teferriatı ile ve| halkın en fakir ve hatta sefil bir te (acılıkları ür öğrenmiş olan müstehlik- , bakasını teşkil eder, bununla beraberijler, bu kartatkâr hadimisrini koru- çiftçilik, hemen umumiyete yakın birimalı ve yetiştireceklari mallara kâfi| ekseriyetle babadan kalma ve çocuk-İbir kazancı da ihtiva edek bir fiat “ lüktan beri alışılmış bir san'at oldu-| vermelidirler, Hur memdehet, mahalli : gu için, çiftçi sermaye ve mesais'nelmahsuldk miüterevviasıra inaarafın i göre kazancını hesap etmeden, başka| takdir ve buru! çiftçiyi idarı cılscek ka b işlerle mukayese yapmağa lüzum gö!-|dar bir kazanç da Üdvesi su.etile bir meden çalişır gider. satış tesbit edebilir. Sermüyesinin mühim kısmı gayri Bu keyfiyet çiftçiler için hafif bir menkul emvalden bulunması, ( elinin koruma olur ve bu gözü tok adamlar başka işlere yakışmıyacak kadar ka-|da kemafissabık işlerine devam eder- balaşmış olması, ihtiyaçlarının basit ler, Yoksa çiftçinin bugünkü vaziyeti oluşü ve pek sevdiği bu serbest hayat-| el menfaatine bedava bir hizmetkir.! tan-ayrılmak istemeyişi gibi bazı s€-Jıktan haşka bir şey değildir, iyi dü- bepler kendisinin bu: kısır san'atta s€-| sünmek şartı le kabul olunur ki: Ya- bat ve tahammülüne yardım eder. | ywnki moksanlığın ve yokluğun müsteh REY . Çok defa nimeti külfetine değmez.) mütehammilir. İ Çittçilikte çok kazanmak, ancak sâyü amelin ucuz olduğu yerlerde ve mesai kıymeti mevcut olmunın müs demleke çiftliklerinde — görülebilecek bir keyfiyettir. İşinin icabı olarak çiftçi sabırlı ve kanaatkâr olmağa mecburdur, Çıkara- bildiği pek az bir kazanca daima şük- redip boyun eğer. Fakat bugünkü buh ran kannatkârlıkla, sebat ve taham- mül ile karşı durulamıyacak kadar bir fecaat güstermektedir. Çiftçi artık pek zavallı bir vaziyet içindedir, o, pek az olan kazancından da mahrum kaldık- tan maada eski kazanılmışlarını da &- ritiyör; bütün bir varlığını alnının te- rini fisebilillâh döküp ukıtıyor; malr- nI den değil maliyetinden çok seki zel ik meeburiyetile pafasinı ve em başkalarının menfaati uğ- runa bağışlıyor. Tabii bu hal devam edemiyecektir; çiftçi bu felâketten kendini kurtarmak yolunu arıyor, bu ârayışta hatırma ge- “len bir tek kurtuluş yolu ise bu san'a- tr boşalmaktır, filvaki para vererek eli ile iş gören veya geniş zirmat sahi- like vereceği lağır zararlar, bugü- nün fedakârlığından çok fazla olacak- tır. Mesele bir taraflı düşünülür de: — Çiftçi türlü çarelere baş vurarak bire beş alacağına sekiz, on alsın da bugünkü fiata mal satmaktan zarar de gil kâr da etsin, denilebilir. Fakat şurası çok şayanı dikkattir ki bugün çiftçi hiçbir masraf ve emek istemiyen bir bereketi ve bolluğu bile istemiyor. Çünkü bire on alıp da elli ye satmakla bire beş alıp da yüze sat mak arasında lehte bir fark yoktur. Bu şerait altındaki fazlalığın, bilâkis masraf ve emek itibariyle, zarar ve ân garyası daha çoktur. genini Mai Eoslap Vy p Sİ .. Çiftçinin bugün nasıl bir iktisadi! buhran içinde bulunduğunu izah için yakından bir misal alalım, bir orta A nadolu çiftçisinin yevmi kazancını he- sap edelim: Elinde bir çift öküzü olan bir.çift- çi, hayvanınm yemine ve samanına sarfedeceği yemlik hububattan başka en çok 40 kilo buğday ekebilir ve har man $abl bi olan toprak ve sermaye sahipleri te-|manda 200 kile buğday kaldırabilir. reddüt etmeden tatili faliyet ediyor Bundan 40 kile tohum ve 50 kile de Jar, çünkü bu kısmın gördüğü zarar- kendi evine ekmeklik ve bulgurluk 2- Jar emekten ziyade para olduğundan! yırdıktan sonra satıp paraya çevire- tahammül ve telâfi edilmiyecek kadar bileceği buğday miktarı 110 kile kalır. büyüktür ve gitgide büyüyecektir de. | Çiftçi bugün buğdaymın kilesimi yet- Paraca masraftan ziyade emelle|miş kuruşa satabildiğine göre 110 ki- iş gören köylü çiftçiler ise istihsalâtr.|le buğday 77700 kuruş tutar. Böyle bir nı sırf, kedni ailesi efradinın ve hay») çiftçinin emlâk, yol ve sayım vergisi o- vanlarmın ihtiyaçları derecesine in-İlarak en âz 3000 kuruş vergisi vardır. 'dirmek suretile heder olacak fazla 6-| Bu vergileri ödedikten sonra kendisi. meklerini esirgemekle şimdilik belki|ne 4700 kuruş kalır bu parayı 365 gü- . iktifa edecekler ve fakat kazançsız dune taksim edince beher güne isbat e- rTamıyacakları için az bir zaman son-|den kazancın 13 kuruşa bile gelmediği rs onlar da sabanı ellerinden atarak) anlaşılır. köylerinden kaçacaklar; evet doğduk-| © Bir çiftçi öküzü ile geceli gündüz , yerde sefil kalmaktansa doyduk- lü çalışan bu çiftçinin bir karısı, bir i yerlere ve işlere gideceklerdir. |de çocuğu olsun vardır. Bu üçkişilik Büyük çiftlikler şimdiden faali-/ailenin her derdinin devası işte bu on yetlerini yarıdan yarıya indirmişler.| üç kuruşun içindedir. Evet aile efradı “dir. Pek âlâ tahmin edilebilir ki zele-İne kadar artarsa artsın bir çift öküz- cek seneler için birçoğu kapılarını büs)|le işliyen bir çiftçinin bugünkü hale bütün kapıyacaklardır. Nitekim birçok) göre yevmi kazancı bundan ibarettir köylerde bilek ve pazısına güvenen ce| ve bu çiftçinin başka iş yapmağa eli- saret sahipleri birer ikişer kazanç a-İnin değmiyeceğini herkes bildiği gibi ramağa çıkmışlardır. arasıra vakti bulunsa bile muhitinde A Bü elemli vaziyetlerin sebeplerini|para getirecek başka bir kazanç yolu “başka yerlerde aramağa lüzum yok-| olmadığını yine herkes bilir, Böyle bir tur:.çiftçi, yine kendi fazla mesaisiyle!| çiftçinin gerçi bir inekle birkaç tavu- kendini ezmiştir. İstihsal birden bire ğu da bulunursa da bunlardan keseye artmış ve her taraf mahsulle doluver- girecek bir şey çıkmaz. miştir, 1 yapacağı zer'iyatı tahdit etmek ve ya.|mıyacaklır da. - “VAKIT — 1931 Dünya ve medeniyet alamam — İnhitata doğru gitmiyor, bilâkis yeni bir rönesans karşısında! Londranın iktisadi ve siyasi ilimler kolejinde Marki Lotbian tarafından irat olunan bir kon- ferans, Londra gazeteleri tara- fından ehemmiyetle kaydolun- maktadır. ingiliz Lordu bugünkü vaziyeti tetkik ediyorken şu sözleri söy- or: ” Bugün bir takım bedbinler medehiyetin inhitata doğru yö- rüdüğünü iddia etmekte ve bu iddialarını teslihat yarişile isbat ettikleri gibi demokrasinin dün- ya meselelerini halletmekten âciz kaldığını söylemekle de teyit et- mektedir. Halbuki. bu iddialar doğru değildir. Bugün dünya ve me- deniyet âlemi, o inhitata doğru gitmiyor, bilâkis yeni bir röne- sans içinde bulunuyor. Daha evelde bir takım rönesanslar vukubulmuştu. Fakat bunların biri de bugünkisi kadar büyük ve velveleli değildi. Marki Lothian bu mukadde- meden sonra iddiasını ispat için Rusyadan bahsetmiş ve Rusyada ceeryan eden ahvalin bir röne- sansa mı, yoksa bir treddiye delâlet ettiğini tahkike çalışmış ve şu sözleri söylemiştir: “Rus ihtilâlinin arkasında son derece esaslı, bir iktisadi mef- küre bulunmaktadır, Bu mefküre bütün dünya tarihi üzerinde de- rin tesiri haiz olacaktır. “Rönesans ve reformasyon hare- ketleri kilise ve devletin ilâhi hak- larına meydan okumuştur. Komü- nizm ihtilâli, daha esaslı bir şey- se, yani tasarrufa ait ilâhi hak“ Jerla” mücadele" etmiştir. Fakat yeni tasarruf haklarını tesbit et- mek için hiç olmazsa bir asır geçmesi lâzımdır. (Marks) ile (Lenin) in asri Avrupa cemiyetinin inkişafı hak- kındaki kehanetleri - hergün ta- hakkuk ediyor. “Bugün garbi Avrupa, kas pitalizmden de, komünizmden de en fena surette istifade etmek- tedir, Bir taraftan kredi mesaisi ilga olunurken diğer. tarafta kredi mesaisi, tembelleri besle- mek için israf ediliyor, Bu esaslar dahilinde devam etmeğe imkân yoktur. “Bana kalırsa bunun bir orta yolu vardır. Bu orta yol, şahsi mülkiyeti ilga etmez. Belki bu bir şeyin bir kimseye âit olması için bir takım mesuliyetler ve haklar tayin eder ve ancak bu mes'uliyetleri “ ve hakları ifa edenler bir şeye malik olurlar “Bupün Komünizm ile kapi- talizm arasında şiddetli bir mü- sademe yukubuluyor. Biz bundan korkmamalıyız. Bilâkis (Okendi sistemimizdeki yanlışları bularak © hatâlarla karşılaşmalı, ve yeni rejimlerde doğru olan esaslardan istifade etmeliyiz.,, | siniamdee'iiime? | Yakut kayalar — Şüküfe Edebiyat kütüpanemize kıymet, li eserler vermiş olan Şüküfe Nihal Hanım, yeni bir roman o neşretti; Yakut kayalar. Şüküfe Nihal Hanım, melân- kolik bir ruhun daimi üzüntüsünü şiir yapıp karilerine lezzetli, renk- İi, ve biraz buruk bir meşrup ha- linde uzatan bir muharrirdir. Yeni romanında da bu vasıf, kuvvetle görünüyor. Yakut Kayalar, bize baba ora” ğında pek nazlı büyütülmüş. bir İgenç kız tanıtıyor. Bu genç kızın lilk duyguları, ondaki his ve hayal âleminin ilk kıpırdaşması, manza- rası göze sarhoşluk veren bir ruh şafağının renkleri arasında bir be- yaz çiçeğin uyanıp açılışı.. Bir tür- lü tatmin edilemiyen anlaşılmak, hissetmek ve sevmek arzusu, o bü- yük sevmek ihtiyacı... Yeniyi anlamıyan eski: Çocu- ğunu anlamıyan baba. Aile ve muhit endişeleri altın- da isteksiz, aşksız bir izdivaç, hüsran. Bu mevzu, zamanımız kadınla rının birçoğunun başından geçmiş olan müşterek gençlik macerasıdır. Şüküfe Nihal Hanımın romanında hayat ve hakikat için yetişmemiş o- lan ve bu yüzden kendisini daima betbaht eden hisli İstanbul hanımı- mevzuu tamamen hakikattir, ha yattır. Şüküfe Nihal Hanım, bir ruh tahlilini eserine mevzu olarak al- dıktan ve kalın kale kapıları arka» sında saklanan (Meçhul) ün haş- yet ve lezzetile, karanlık ruh âle- minin verecği ürperti ile karii bir kaç saat teshir edeceğini anladik» tan sonra artık romanma ayrıca (Vak'a) koymağa lüzum görme miştir. “Yakut Kayalar,, edebiyat ki- itaplarının söylediği şekilde müuay- yen teknik vasıfları, iskeleti, nes- çi ve hatimesi olan bir roman de- ğildir; fakat görülüyor ki bunlara muhtaç da değildir. | Harikulâde güzel bir tesir... iBilhassa baş tarafları insana tatlı bir sermesti veren “sehli mümte- ni,,! ortalarda bir az yorgunluk ve dağınıklık izleri var, Son taraflar tekrar düzeliyor, çekip çevriliyor, İtoparlanıyor ve kari, sürükleni- yor, seven, istiyen, elinde olduğu halde istediğini yapamıyan, yapmı yan, sevdiği adama ölüm yatağın- da şifa ve huzur vereceğini bildiği halde, buna muktedir olduğu ve bundan zevk alacağı halde bunu yapmıyan kadının (Sır) rmı dü- şünmeğe dalarak kitabı kapıyor. Şüküfe Nihal Hanımın “Şair,, vasfı, “Romancı,, vasfına galiptir. Refik Ahmet nın müşterek tipini görüyoruz. | Böyle olmamalı; peki. Fakat böyledir: Şu halde sisler ve tüller içinde bir hayal dünyasından bah- seder gibi konuşan bu romanın Mes'ut olmak nedir ? Bir milyoner : Hayatın basit ve masum zevkleri insanları mes'u etmeğe kâfidir, diyor Amerikanm (Karbon kralı) ünva-)dan atmak ve onu insanlara müfit o- nını taşıyan ve kendini yarâtan mil-İlacak bir hale getirmek istediğim za- yoner olmakla tanılan . Harold Smis|man etrafımda ihtirastan o başka bir seyahat için Avrupaya gelmiştir. şey görmedim, Onun için , elimden Harold Smis iki sene evel (10) mil-|gelen iyiliği yapmakla iktifaya mec bur oldum... yon doların en mükemmel surette na- sıl sarfedeceğini (İzah edecek olan zata mühim bir mükâfat teklif etmiş, buna mukabil, milyonlarca mektup al mıştır. Fakat bu mektupların sahip. leri kendisinden para dileniyor ve bi- ri de ve bu on milyon doların en mü. kemmel surette nasıl harcedileceğini söyliyemiyordu. Neticede hiç bir kim- se bu mükâfata nail olamamıştı. Harold Smis,yüz binlerce (o tehdit mektubu aldıktan sonra başka bir de- fadaonun öldüğü işu edilmiş, ve gazetelere onun nasıl öldüğüne dair uzun uzadıya tafsilât verilmişti. Amerikanın bu kendini yetiştiren milyoneri Londra gazejecileFine şu be- yanatta bulunmuştur: “Benim hayatımda en büyük keş fim, insanm çok mes'ut olabileceğini anlamaktır. Hayatta mes'ut olanlar, hayatın basit ve masum zevklerini sürenlerdir. Ben kendini yetiştirmiş bir adamım, Kendini yetiştiren adam kadar ser. vet ve refahiyetten (çabuk bıkan, ça- buk yorulan bir kimse yoktur. Zen- BaiaaKaar aaa vaz arama çok fazladır ve fakat hayati ihtiyaçla gin admların paralarını harcetmiye 8- rı o nispette geniştir. Nemize gerek|l!ştıkları yerler, ve yaptıkları israf- Çiftçiliğini idare edecek kadar Fakat hakikati bütün çıplaklığı ve acıjonların ihtiyacı ve ne de bizim vakti- bir kazanç bırakabilmesi için teklif e.|lığı İle gösterir. Bu hale dayanılabilir|miz vardır; biz kendi çiftçimizi koru-|kısa bir zaman için hâkim olur. Ame. © dilen çare bugünkü zirai istihsalâtın|diyen bulunur mu? Bilmem. Fakat|manın ameli suretle yollarımı bula-İrikada zenginler karlarının sefahat © O azaltılmasıdır. Bu da beher çiftçinin) çiftçi dayanamıyor, bu gidişle dayana)lım. Bu hesap, köylüce bir hesaptır.jonların hesabına zihin yormamıza nejlar, onu servetten tiksindirir, “Sefahat benim gibi adamlara pek ihtiyaçlarımı tatmin için yatlar, oto- Malı ile, canı ile, çoluk çocuğu İle mobitler, * konaklar, mücevherler ve hut bu san'at sahiplerinin adedini a- zaltmakla olabilir, hariçten bir müda-cr en çök üç misline çıkarabilirsiniz, | hale ile bunu başararak istihsalcilikte|fakat o civar halkının da ihtiyaçları o! © zarari olan bu rie'ati inhisar şekline İnispette mütenevvi olduğu için çekilen © düşürmeden meydana getirmek iseizaruret ayni şiddettedir filvaki Avru müşkül ve belki de imkânsızdır. İşipa veya Amerika çiftçisinin de ayni a- Kendi haline bırakıldığı takdirde deleliğı duymakta olmasından şüphe e elyevm başlamış olan bu ric'at, kendili|dilemez. Elbette onların kazancı daha Sahil vilâyetlerimizde bu kazan-'çalışan çiftçimizin hesap ettiğimiz bir kürkler alır ve bunlarla © serveterini göstermek isterer. Kadınlar, bu su-| retle kocalarının servetlerini reklâm eder, dururlar... Kendini yetiştiren a- günlük kazancına bir kundura boya: cisi bile tenezzül etmez. Tekrar ede- Him ki bu kazanç iki paket köylü ciga- rası olabilir. Bütün acılığı ile bara ber günün hakikati çiftçimizin vaziye-|dam için bütün bunların hiç bir mana- ti maalesef iste bundan ibarettir. AHMET TEVFİK i sı yoktur. Ve ben servetimin fazlasını sırtım- 77 Kız Amerikan polisleri tarafından nasıl pusuya düşürüldü? Amerikanın yegâne kadın hâ- kimi madam Jan Norisin, Nev- york mahkemei âliyesinin kara- rile memuriyetinden çekilmeğe mecbur edildiğini yazmıştık, Ge- len mütemmim malümata göre madam (Noris) in verdiği kararla yetmiş. yedi kız, ıslâhanelere sevkedilmişlerdi. Fakat tahkikat neticesinde bu kızların pusulara ükleri ve rüşvet kurbanı Si anlaşılmıştır. Bu kızlar, bir takım .hafiyeler tarafından takip olunmuş, hafi- yeler bunlardan para istemişler, fakat kızlar istenen parayı vere- medikleri için polisler bunları fuhuşle ittiham ederek mahke- meye sevketmişlerdir. Madam Jan Norisin riyaseti altında olan mahkeme, bu i lan ıslahanelere göndermişti. | Bununla beraber madam Noris bu kızları baştan çıkarmakla müttebim (değildir. Yalnız kâfi delâil bulmadan bu genç kızları ıslahhanelere göndermekle maznundur. Polislerin bu şekilde kızları baştan o çıkmağa (o sevketmeleri Nevyorkta ve Amerikada derin bir heyecan uyandırmıştır. Bu şekilde ıslahhaneye gönde- rilen 77 kızdan elli biri tahliye edilmiş bulunuyor. Hali hazırda madam Norise işten el çektiril- miştir. Kendisi ayrıca muhakeme olunacaktır. e emi