ge A A —?— VAKTM 3 Ağustos 1931 — mmm LL olmadığı bir takım sıfatlar verdikleri- ni ilâve eder. Gerek Takitüs, gerek Pliny, (Hristos) un, nasıl bir cinayet işliyerek (Oidam olunduğunu anlatmamaktadırlar. Fakat Celsus (3) ile Lucian o (4) İsanın bir sihirbaz olduğunu söyler a NE ve onu Roma Kanununa göre daha (enavesaitin Adiliğini örtmeğe, hatta on: daha çirkin bir kabahat olan diğer bir !97 hakir göstermeğe kâfi gelir. sıfatla yadederler. Bu ikinci (osıfat | (Onun için bir'kiyam, muvaffak o- İsanm isyan ve fesat çıkaran bir a.İlursa, vatanperverlik; muvaffakiyet dam olmasıdır. Ru iki cürüm de Komalsizliğe uğrarsa, şakavet sayılır. bir nokta vardır. Bir teşebbüste muvaffakıyet kazanıl. dığı takdirde, o teşebbüsü ileri götür. mek için kullanılan vesait, bir mesele, teşkil etmez. Bu vesaille muraffakıye! kanununca idam ile cezalandırılırâr. | Mer zaman bu böyle idi. Buçün de İsa hakkında ayni töhmetler Hieroc.Jöyledir. les (5) tarafından da ileri sürülmekte) — Irlandanın meşhur o vatanperveri dir. İmparator Diyoktesien devrinde Romanın Fenike, Arabistan ve sair yerler valisi, Mısır umumi valisi olan bu zat (İsa) yı idam ettiren Pilatenin halefi sayılabilir. Hierocles İsanin (900) kişi kaşmda Türlü türlü eşkiyalıklar yaptığını, on-)du, dan sonra yahüdiler tarafından mağ.i öp edildiğini anlattı. Birçok âlimelr İsa hakkında (eşki. ya) manasına gelen (latro) kelimesinin kullanılmasına itiraz ederler. (Fakat bu doğru değildir. Çünkü (latro) ke- çı Rb eli ve siyasi İsti- hakkındaki kanaati bundan ibarettir, lahlarındandı. Yahudi olan Josefüs| (Otuz beş sene evel (Harnak) (gibi yahudi © vatanperverleri (oo hakkın. bir ilâhiyat âliminin bir sayıfa tutme da bu kelimeyi kullanır. Inciller, İsa-yacağını söylediği sözler bunlardır. nın yaptığı ihtilâlden bahsederken ay-| Bunlardan anladıklarımız şudur: ni kelimeyi istimal ederler, Romalıla İsa, yahudilere göre, ayak takımı rin kendilerini de Romanın Romülüs İA'nı basına toplryan ve onları harekete rafından toplanılan (atro) larla, V&- geçiren bir fesatçı idi, ni eşkiya ile tesis olunduğunu söyler- Yahudi olmuyanlar:' göre, Sen, » bir ler. ! Bu misallerin ifade ettiği mühim sihirbazdı. Bu adam, sahte mucizeler İle herkesi aldatan ve İsyana teşvik e- ——— (3) Milâdın 178 senesinde ölmüştür. den, başıma topladığı canilerle bit dar| (4) Milâdın 120 — 150 senelerinde) bel hükümet yaparak yahudilerin taçı. için hain o sayılmış, buna Oo mukabil (Corç Vaşington)muvaffak olduğu için millet habası, ve büyük. bir o vatan. perver tanınmıştı. İsanın vaziyeti de buna benziyor.' Belki bunlardan » farksızdı. İsa muvaffak olmamış, ve bunun neticesi! olark yahudilerin hükümdarı, yahu. diler arasından çıkan © siyasi bir âsi olarak idam olunmuştu. Ilıristiyan olmıyan menbaların İsa yaşamıştır. nı başına geçirmek istiyen bir çete re. isi idi. Milâdın 284 — 205 elerindi <> Fut ği PCE ağ böyle ise neden bu mühim hadi. se hıristiyan olmıyanlarin eserlerinde daha derin bir iz bırakmamıştır? Buna cevap olarak, Roma idaresi. nin çok zalim bir idare olmasından do layı hergün tebaasından bir sürüyü mahvetmeyiâdet edindiğini, onun için bu hadisenin de iz bırakmadığını 'ddin ediyorlar. Bu iddin doğru değildir! Roma idaresi, ancak müstesna za- manlarda şiddetli tedbirlere müracaat! ederdi. Onun sulh ve müsalemet za- manlarında ve tabii hallerde katliâm- A, gelmeğe muvaffak olamamışlar, ancak havada bir hattı münhani çizerek seyahat etmişlerdir. Bun- dan dolayıda fazla bir mesafe kat etmeğe mecbur olmuşlardır. Eğer tayyareciler yolda hiç bir sis tabakasına tesadüf etme- miş olsalardı babrimuhiti doğru- cı geçecekler, hattı müstakim üzerinde olan Madrit, Napoli is- tizametinden İstanbula gelecek- lerdi. O vakıt İstanbula (49) saatte değil, (45) saatte yetişe- bileceklerdi. Tayyarecilerin Mad- rit istikameti yerine İrlanda se- malarma doğru yollarmı şaşır- mış olmaları kendilerine dört sa- at kadar bir vakıt gaip ettirmiş- tir. bir hata olur, Onun için bu sualin cevabını daha derinden tetkik etmek icap eder. Yukarda (söylediğimiz gibi hıris- tiyan olmıyan muharrirler (o İsâyt biri sihirbaz, birdemağog, birâsi ve fesat çı diye anıyorlardı. Bu sözlerin, hr.| ristiyanlar üzerinde yapacağı tesir nel olabilirdi? Bunları okuyan hıristiyan lar, perestiş ettikleri İsanm bu biçim kelimelerle yadolumasmdan dolayı son derece müteessir oluyor. Bu kelimele- ri bühtan hatta kfür sayıyorlardı. Amerikalı tayyarecilerin Nev- york ile İstanbul arasında tâkip etmeleri icap eden istikamet ile takibe mecbur oldukları istika- met arasındaki farkı göstermek için yukarıya bir kroki dercedi- yoruz. (Bitmedi) VAKTIn Tetrikası ' Dalları YAZAN REŞAT NURİ | | emin, sakin ve sinsi beklem tercih ederdi. Derken aradan bir hafta, on gün geçer, aşcı veya hizmetçinin zaif ve fena tarafı kendini belli etmeğe baş- lardı. Büyük H.da adeta bir artist görüşü vardır. Bunun için o zaif ve fena tarafı sezmekte kat'iyen gecikmez, için için sıkılmağa, kızmağa başlar. Hizmetçi hırsız veya aşiftedir. Pu muhakkak, Nadide Hanımın bissi hiç bir zaman kendisini al- datmamıştır hizmetcinin bu bakışı başka dürlü bir bakıştır. Bu telâşlar ve yaltaklanmalar- daki sebep göz önündedir. Fakat gel görki bir insana aşifte yakut Yalancıdır, pistir, tenbeldir, fit. nedir hasılı ahlâksızdır. Hizmet! çiler başlarının dinç kaldığını isti.| yorlarsa Gülsüme yüz vermekten, ve onu işlerine karıştırmaktan ce- kinmelidirler. Hanımefendiden bu öğüdü a lan yeni hizmetçi ilk günden bu fe- na ve kadir çocuğu hırpalamağa başlardı. | Gülsüm bu fena O münmelelere| ses çıkarmazdı. Çünkü aralarında (Rocer Kasment) muvaffak olmadığı! bir kavga çıkarsa büyük hanımın “yeni hizmetçiye hak vereceği: “Ka- dını kaçırıp beni yine kendine mi muhtaç edeceksir.. diye üstüne üs- tüne yürüyeceği muhakkaktı. Mamafih bu tabammülün bir sebebi daha vardı. Gülsüm hiz- melçiye edilen bu itibarin geçici | olduğunu, onun ergeç gözden düşeceğini o tecröbelerile | bilir, günü gelince öcünü alacağından i fi m e e AM eg e OMO NA hirs.z damgasını vurmak için bu kâfideğildir. Ayni zamanda kuvvetli bir delile de ibtiyaç vardır. Kabahatliyi mümkünse iş üstün- de bastırmak, bağrıp çağirmasına meydan vermemek lâzımdir. : ülsümün artık kolisten sah- beye çıkmak, rolünü oynamak zemanı gelmiştir. Bir köşede hanım efendi ile esrarlı dir fis kostan sonra takip li akl te varıldıktan sonra muvaffakıyet, o| lar yaptığını iddia etmek, çok büyük! B. Fındık ihracı Yeni bir nizamname tanzim edildi Ankara, 2 (Telefon) — Şuw- rayı devlette müzakere edilmek- te olan fındıklarda tağşişin men'i hakkındaki nizamname bitirilmiş- tir, N'zamnamede ihraç iskeleleri tahdit olunmuş ve Giresun, Tı- rabzon, Ordu, Rize, Görele, Fat- sa, Akçeşehir, Istanbul fındık ihraç iskelesi olarak seçilmiştir. Bu limanlardan maada yerler- i den fındik ihraç edilmiyecektir. Fındıkların Kemale ermeden ko- parılması memnudur cinsçe tombul, sivri, badem ol- mak üzere üç kısma ve boyca da sırah, kalbur altı ve ekstra olarak yine üç isme ayrılmıştır. Bu veviler yek ine karış- tırılmıyacaktır, ie edilecek fındıkların muayenesi Ticaret O- daları eksperleri tarafından ya- pılacak ve ihraç rm a EE erer Şurayı devlet diğer uğ iş nizam- M- pamelerii de ir arr ir. Devlet bankası Nizamname Başvekilimizin huzurile tetkik edilecek Ankara, 2 (Telefonla) — Devlet bankası esas nizamnamesi tanzim edilerek maliye vekâletine veril- miştir. Öğrendiğine vekiller he- yeti bu ayın 17 er t nizamnameyi tetkik İmre Burun i in Başvekil ismet Pş, aj b nin İ ile yerimize Yarın mahküm Sebık mes'ul müdür 1 sene 8 ay hapis yatacak Kayseri, 1 (A.A) — Vali Suat ve sabık müddeiumumi Rifat Beyler hakkında hilâfı hakikat ve mubilli haysiyet neşriyattan dolayı - Yarın ogâzetesi (sabık mes'ul müdürü Süleymak Tefik B. 1 sene 8 ay bapse ve muma- ileyh ile sahibi imtiyazı Arif Oruç Bey müşterek tazminata mahküm olmuşlardır. iş kanunu Muhtelif Avrupa kanunları tetkik ediliyor Ankara, 2 (Telefonla) — Son şeklini almış olan iş kanunu heyeti vekilededir. Diğer taraftan başlar. Orta hizmeteisinin evin aşçısı yahut komşunun oğlu ile münasebetinden mi şüphe ediliyor? Gülsüm bir polis hafiyesi gibi kadının peşine düşer, Gecelerce sofalarda dolaşarak konağınpıtırtılarını dinler.Nihayet sevdazedeleri bir arada yakalı yarak hanımefendiye teslim eder, Mutfakta bir hırsızlık mı sezil- di ? Gülsüm yine paçaları sıvar. Aşçının çaldığı erzakı nerelere saklıyabileceği her kesten ziya- de ona malümdur. Kömürlüğe atılmış kırık su küplerini, mer- diven altlarını, sıvası dökülmüş bağdadileri, hatta bahçe duva- rındaki korukları baştan başa tarar, Çalınan yağlar, şekerleri bulup çıkarırdı. Bu takip günleri Gülsümün en mes'ut zamanlarıdır. Bugün- lerde hanimefendile evlâtlığın | arasından $u sızmaz. Gülsüm bem onun ayaklarını uğar, bem anlatır. Nadide hanım çok kere ona direktifler verir. Fakat bazı müşkül zamanlarda ondan akıl, tedbir sorar. Cülsümün işlerdeki maharet ve dirayetini teslim et- miştir, i Fenne iman |Başmakalemizden mabast) lardı. Çünkü onların telâkkisine eki bu iki şarta malik olan r tayyareci bu işi yapabilirdi. Görülüyorki o Amerikalı hava kahramanlarile bizim aramızdaki düşünüş farkı açıktır: Biz Amerikadan Istanbula hiç ere inmeden gelebilmek için irinci derecede mühim amil o- larak tayyarecilerdeki mahareti ve cesareti düşünüyoruz. Onlar ise maharet ve cesaret denilen şeyleri hemen herkeste buluna- bilecek vasıflar gibi telâkki edi- yorlar, İerşeyden evvel tayya- renin mükemmeliyetini, makinası- nm ve molörünün evsafını, sonra gidilecek yer için icabeden ben- zini düşünüyorlar. Bu suretle elde ettikleri büyük muvaffakı- yeti şahıslanna değil, fennin terakkiyatına atfediyorlar! Adeta kendi hesaplarma büyük muvaf- fakıyetten bir şerefayırmak için sıkılıyorlar! Şüphesiz ki Siyami e tek» niğini tamamile kavramış olan bir tayyareci için bineceği tay- yarenin evsafını ve ihtiyacımı iyice anlamış olmaktan daha ziyade ona emniyet verecek bir şey yoktur. Tayyarecinin kalbinde bu emniyet olduktan sonra ayrıca cesarete hacet yoktur. Böyle bir tayya- reci için Amerikadan kalkıp Bah- rimahitleri geçerek Avrupaya ve Asyaya gelmek Istambul s0- kaklarında mahir bir şoförün otomobiline binerek Ankaraya kadar bir seyahate çıkmasından çok farklı bir şey değildir. Fa- kat bir adamın mensup olduğu ve san'ata ait terekkiyatı bu derecede hazmedebilmesi o- kadar kolay ve basit bir şey mi- dir? gi . diyebiliriz ki bir ELCİN “derece ab sup olduğu fen ve san'ati kaz- metmiş olması ilme ve irfana, fenne, ve medeniyete iman et- mesindendir. Bu iman ise bem maharet, hemde cesaret demektir. Mehmet Asım irtişa davası Müddelumumi maznunların yeniden İfadelerini alacak Ankara, 2 (Telefonla) — irtişa İshkikatında müruru zaman me- selesi halledilmiştir. Müddeiumu. milik kefaletle tahliye edilen maznunlara yeniden bazı malü- mat almak üzere tebliğat yap- Avrupadaki amele kanunlarmı ve vaziyetini tetkik için bir me- mur Avrupaya gitmiştir. Hizmetçi yahut aşçı rezaletle kapı dişarı edilirken Gülsüm keyfinden ve iftiharından âdeta sarhoş olur. Büyük (o hanımın memnuniyeti de tabii (oOondan aşağı değildir. Gülsüm mede olsa evin çocuğudur ellerden elbette on kat iyidir. “Aferin Gülsüm kalfa... Büyü inşallah beni bu nakeslerden kurtar, evime kilit kürek ol» diye onun sırtını okşar, Gülsüm o hizla koğulan hiz- metcinin işlerine saldırır, fakat fazla gayret onun yine bir takım becerikâizlikler, pislikler yapma- sına sebep olur, bir zaman sonra hanım efendile tekrar arası bo- zulmağa başlar. Sonra yeni hız- metci gelir, Cülsümün minder altlarında bıraktığı süprüntüler, yabut bulaşık yıkamağa çalışır- i ken kınp sakladığı tabaklar | meydana çıkar. Nibayet bir kelepür yakaladı- ğını zanneden büyük hanım yeni hizmetciye yine Gülsümü çekiş- tirmeğe, ona yüz vermemesini tenbih etmeğe başlar. Fakat İ Gülsümün onlar hakkında hanım Dr. Boynuzlu çocuk Mersinin bir köyünde garip bir doğum hadisesi Mahalli gazetelerinin yazdığı na göre Mersinde garip bir doğum hadisesi olmuştur. Mersine tabi Mezitli köyünde Topuksuzlağa bile maruf Mustafa isminde bir adamın birkaç gün evvel bir oğlu dünyaya gelmiştir. Fakat bu çocuk iki boynuzlu, bir gözü kör, acayip ve garip bir mahlukmuş. Ve el'anda ya- şamakta imiş. Verilen malümata göre bu çocuk Mustafanın 9 se- nedenberi ilk çocuğu imiş. Bir kamyon devrildi Birkaç gün evvel Tarsustan Sarıkavak kariyesine giden ve içinde 18 amele bulunan bir kamyon devrilmiştir. 2 kişinin ağir yaralanmasile neticelenen bu kazaya sebebiyet veren şoför yakalanmıştır. Torbalı civarındaki çete izmirde, Torbalı civarmda otomobilleri soyan çete efradı, izmir jandarması tarafından ta- mamen tesbit edilmiştir. Şimdiye kadar çete mensup- larından cinci Hüseyin, Mustafa, Kâzım ve asker firarısı Ahmet, yakalanarak Torbalıya gönde- rilmiştir. Karşı yakada bir cinayet Karşı yakanın Dedebaşı mev- kiinde kabveci Mebmet kadınlı bir içki âleminde tabanca ile arkadaşı Yusufu öldürmüştür. İzmir - Menemen yolunda bir kasa “zmir - Menemen; yolunda faci bir otomobil kazası olmuş, Uluca köyünde tertip edilen bir av eğlentisinden karşı yakaya dö- nen 7 yolcuyu hamil bir otomo- bil hendeğe yuvarlanmıştır. Kaza neticesinde Fehmi çavuş isminde bir avcı ölmüş, Cenani ve Nuri isimlerinde diğer iki kişide ağır surette yaralanmıştır. Fehmi çavuş 6 çocuk babasıdır. Edirne ve havalisinde sıtma Verilen malümata göre, bu yâz Edirne ve hâvalisinde sıtma salgın halindedir. Bu da Edirne civarında bulunan ziraat çifliğin- den 1000 dönüm araziye pirinç | ekilmesi dolâyısile hasıl olan efendiden daha kati bir kana- ati vardır. Bu hizmetcinin on on beş gün içinde bir yanından fire vereceğini bilir ve hakaretli bir bakışla kendisini müayene &den bu kadından intikam ala- cağı zamanın uzak olmadığını düşünerek müteselli olur. vi bataklıklardan ileri gelmektedir. | Gülsümün yine itibarmın yük- sek olduğu bir zamandı. Konak- ta Azize isminde bir hizmetçi takip ediliyordu. Bu, otuz yaş” larında çenebaz ve oynak bir duldu. Konağa geldiği gün ma- hallesindeki çapkınların elinden neler çektiğini anlatırken hem ağlamış, hem büyük hanımı ağ- | latmıştı, Azize, Nadide hanımın eteğini öperek : “Hanımı efendi- ciğim, sayenizde hem karnım doyar, hem namusum emniyette olur,, diyordu. Fakat çok geçmeden büyük hanım yine havadan bir koku aldı. Allahu âlem bu Azize ile aşçı Ali arasında bir şey vardı. Aklile düşündüğü zaman kadın cağıza iftira ettiğine hükmediyor. (Bi ,