—— 4 — VAKIT 11 Temmuz 1951 . “Yarın,a cevap “Yarın,, gazetesi anlaşılan iki kapı A han gibi. Ne giren belli, ne çıkan. Gazetenin bir sayıfasında benim &- velki günkü gazetelerde çıkan beyana. trmi istediği bir tarzda tefsir eden ko- taman bir yazı, ikinci (o sayıfasında söylediklerimden bir şey anlamadığını anlatan bir katır muktesi ayni gazete de ayni okuyucuya hitap ediyor. Dostlar ne zıvanadan çıkmışlar, bar daklarının altını üstünü tutturamıyor- Jar yahut fazla kaçırmışlar.. . Maamafih “kübik,, dedikleri yanat onların işine gelmez. 'Anladıkları zâman, gözleri önünde şu kübik (1) Jâvha canlanır: Yollar, sarı, incecik yollar, yol ların kenarında sıra sira, köyler. Köy lüler. Yollardan geçen silâhir : adam Jar... Silâhlı adamlardan biri ayrılır, o- muzundaki filintayı köylüye uzatır.. Köylü ellerini yukarıya kaldırır. Filintayı uzatan adam bekler. Köy. lü ona bir tavuk getirir. Köy içinde bu filintalı adam kapı, kapı dolaşır. Günler, haftalar böyle geçer. Yol arkadaşları onu çağırırlar: “— Burada köylü soyulmaz. Der. ler. O zaman omuzu filintalt adami seyyar bir cephanelik halinde sokuk- larda dolaşan çetelerle sıkı sıkı dost olur. Çetelerin içinde sabahları (o kuvai milliyeden , akşamları kuvai İnzıba- tiyeden gündelik alan nice, nice insan- Jar vardır. Bu adamlar bir köye, bir kasabaya indiler mi, tam filintalı adam gibi hareket etmek isterlerdi. Bu filintalr adam sarışın ve kürk. Mi idi, Anlıyana sivri sinek saz. Eğor| anlamamakta ısrar ederseniz daha Je- vam edelim.. Aptülmecit Mustafa Kemalı beğenseydi Pöti Pariziyen gazetesinde Abdül mecidin bir mülâkatı var, Bu mülâ- kat Niste kumar masası başında râamâ zandan şampanya şişesi başında oruç- tan bahseden ak saçlı dejenere “teok- “raâlnin,, sisldir. Abdülmecit buzünkü ““Pürkiyeyi, *Gürkleri, Türkiyenin şefleri ni sevmez. Bunu tabi rmelidir. Te okrasi nerede demokrasiyi sever, ne rede irtica, yeniye gönül verir. He- le bir şey söyliyen tahtını okaybeden Nis barlarında müslümanlık ilmi ha- Jini Avrupa siyasetçilerine (bir numâ- ra gibi seyrettiren adam olursa, » ... Abdülmecit Türkiyeyi sevmez. Nİ çin sevmediğini (o anlatıyor. Gerinin hiyanetin düsturlarını o Abdülmecidin ağzından dinleyin: 1 — Mustafa Kemal an'anelere ri- ayet etmiş olsaydı onu ( alkışlıyacak- tım. Fakat etmedi. Mustafa Kemal büyük zaferlerden sonra Türk vatanı. nı yine saray züppelerine bırakmalı, onlar köylüyü sapansız, şehirliyi göm- Jeksiz bırakımcıya kadar yemeli, İç meli ve vatan bir güzel kuzu dolması halinde Aziz efendinin oğluna buyur edilmeli idi. Am'ane bu idi. 2 — Mustafa Kemal efkârı umumi yeyi nazarı İtibara almiyor. Niste şampanya kadehinin yanında! ilmihalden, ahretten, cennetten, o ce- hennemden, mamazdan, oruçtan bah) seden adamın anladığı efkârı umumiye hürriyet, sarık, cüppe, çedik o papuç! bir tesbihtir. l Anlamadığı efkârı umumiye hakiki efkâri o umumiyedir. Dolmabahçeden tahtma tekme indirip ta (Nise kadar yollıyan odur. Abdülmecidin sözleri manasızdır. Fakat Kimin bize dost, kimin düşman olduğunu ânlamak için Abdülmecidin düsturlarını beğenen bizden değildir. Bu itibarla (bize bir temel taşı ola caktır. Meşhur (Bebel) (o bir eserini neşretmişti. Eser birkaç günde kapışa| kapışa satıldı. Bebel hayret etti. Çünkü onun zannına göre Bebelin dü-| günceleri o okuyucuların fikirleri ile taban tabana zıttı. Satılmaması lü zamdı. Birkaç gün sonra bayi Bebele mü- racaat etti: “— Rica ederim eserin ikinci tabı için müsaade edin. İkinci tab'ı da böyle kapış kapış sa- tıldı. Üçüncü tab'ı için bayi müracaat « be- Harici Hi değil refahına anlamıya nutuk Vaşington, 9 (A.A) — Hari- ciye nazırı vekili M. Kastle, Amerikanın her tarafına telsizle neşredilen bir nutkunda hükü- metlerin biribirine borçlu olma- larının iktisadi vaziyetin canlan- masına mani olan engellerden ancak birini teşkil etmekte oldu- ğunu söylemiş ve demiştir ki: teslihat için sarfedilen paralar gayri müsmir olmaları itibarile umumi refahın avdetine daha ziyade mani olmaktadır. H. Kastle, borçlara ait tediya- tın 12 ay müddetle tecilinin umu- mi iktısadi vaziyetin düzelmesi neticesini hasıl edeceği zannında bulunduğunu söylemiş ve bu tecilin 1932 şubatında toplana- cak tahdidi teslihat konferansı- nın muvaffakıyetle neticelenme- sine hizmet edeceğini ümit et- tiğini beyan etmiştir. M. Kastle, iktisadi refahın ye- niden avdetini temine M. Hoo- ispanyada Paris, 9( A, A. ) — Ekselsiyor gazetesinin Madritteki hususi mu- habiri bu gazeteye gönderdiği bir mektupta diyor ki: “ Kortez meclisleri elyesm muallâk bulu- nan. başlıca mes'elelerin tasfi- yesi hususunda muvaffakıyetsiz- liğe uğradığı takdirde cümhu- riyetçi bir diktatörlük usulüne müracaat mecburiyetinde kalına- cağı siyasi mahafilde bana fası- lasız surette söylenip durmakta- dır. Bazı kimselere göre bu ha- reket tarzı müfritlerin tehditle- rine karşı yegâne müdafaa çaresi teşkil edecektir. Hakikati halde bu ihtimalden ancak dört duvar arasında babsedilmektedir. Fakat diktatör namzetlerinin daha şimdiden isimleri ortaya sürülmektedir. (o Kurlardan biri Mühim bir diploamatik hareeki Paris, 8 (A.A.) — Bu akşam Al man sefiri Başvekil M, Lavalı ziyaret etmiş ve Fransız — Amerikan itilâfı. nın aktinden dolayı hükümetinin mev nuniyetini beyân eylemiştir. Bu ziya- ret ni zamanda mühim bir diplomatik ha. rekettir, Çünkü Alman sefiri M, La. vala iki vesika tevdi o etmiştir. Bun- larda Alman hükümeti moratoryom ile serbest kalacak paraları münhasıran iktisadi hususatta kullanılacağını va- adetmektedir. İskonto fiatı Madrit, 9 (A.A.) — İspanya banku- sı, İskonto fiatını yüzde altı buçuğa çıkarmıştır. dince Rebel “— Dostum dedi, rica ederim siz şü kitapları toplayıp bana getirin. Çünkü ben hata ettiğimi şimdi arla. dım, muhakkak bir yanlışlık yapmışım. Yoksa benim eserimi onların beğenme- mesi lâzımdı.. Abdülmecit eğer (o beğenseydi, Mus tafa Kemalden şüphe etmek lâzimdi. Çünkü eskinin, sevebileceği bir yeni- lik şüpheli karmakarışık bir yenilik» tir. Şüpheli bir halk hareketidir. Hal buki Abdülmecit beğenmiyor, şu halde doğru yolda ilerliyoruz. Düşmanları: mız bizi beğendikleri gün yolumuzu! şaşırdığımızdan şüphe etmeliyiz. SADRİ ETEM Cesaret ve itimat lâzım Refahımızın komşuların sefaletine Amerika Hariciye ço ————eeeem m — yalnız bir nezaket eseri değil ay-, aberler bağlı olduğunu başlıyoruz nazırı mühim bir söyledi başına muktedir sözlerine ilâve ede- rek demiştir ki: Bu meseleyi ce- saret ve itimatla tetkike giriş- mek yer yüzündeki milletlerin | hepsine düşen bir vazifedir. Gelecek sene teslibata tahsis edilen gayrimüsmir sarfiyat me- seiesine temas etmek mecburi- | yetinde kalacağız. Hoover'in tek- lifi umumi refahın yeniden av- detini temin için hüsnü niyet ve anlaşma duygularını uyandırmış- | tır. Ecnebi memleketlerde vazi- yetin iyileşmesini takip edecek ticari inkişafa mukayyet olma- mız lâzım gelir. Kendi refahımı- zın komşularımızın sefaletine de- gil, fakat refahına bağlı bulun- duğunu anlamağa başlıyoruz. Bugünkü beynelmilel | münase- betlerin karışık ve dolaşıklığına İ nazaran bir milletin iktisadi sa- | hada yıkılması diğer milletler içinde çok tehlikeli neticeler ! hasıl edebilir. dıktatorluk mü ilan edilecek ? ıspanyol devlet adamlarının e” beceriklisi ve halk tarafından en çok sevileni olan M. Lerru- dur. ikincisi, belediye intiha- ten çıkıp gitmesini tavsiye et- mekle iktilâle çok büyük bir iyiliği dokunmuş olan Jeneral San - Jurjodur. Taşa tutulanlar Madrit, 9 (A. A.) — Telefon- cular grevi hafiflemiştir. Palmada grevciler, işten çr kan liman amelesini taşa tutmuş- lardır. Sivil muhafızlar müdahale etmişler ve havaya silâh atmış- lardır. Grevciler taş ve tabanca ile mukabele ettiklerinden mu- hafızlar silâh istimaline mecbur olmuş ve neticede 3 kişi ölmüş, i bir cok bişi yaralanmıştır. raşısı lır«ası toplanıyor Roma, 9 (A.A.) — Faşist fırkası divanı 4 temmuzda içtimaa davet ©- İlunmuştur, Ruznamenin mühim olaca ğı zannediliyor. Çünkü mali meclis Papalık ihtilâfı ve cereyan etmekte olan siyasi mükâlemata verilecek veç- he ile meşgul olunacaktır. Taymis Almanyadan soruyor | Londra, 9 (A.A.) — Taymis gazete- si Almanyanın gelecek 12 ay zarfında! elyevm tezgühta bulunan yeni zırhlı snm İnşaatına devam etmekten kem- di arzusile vasgeçmek ve gümrük birli. ği projesini bir tarafa bırakmak sure“ İle Avrupanın kuvvetlenmesine yar- İdım etmek isteyip istemediğini Alman yadan sormakta ve Almanyanın bu iki sureti kabul etmesinin çok iyi bir te sir yapacağını yazmaktadır. Tahdidi tesiihat konferansı ve Amerika Yaşington, 9 (A.A.) — Hükümet ya. kmda Cemiyeti Akvama dostane o bir nota göndererek tahdidi teslihat kon- feransına iştiraki kabul etmiş olduğu nu bildirecektir. Amerika Hariciye nazırı Romada Roma, 9 (A.A.)— Amerika hariciye nazırı M. Ştimson ile madam Ştim- son otomobil ile Napoliden buraya gel mişlerdir. M. Stimson sabahleyin oOM. Gran. bını müteakip krala memleket» -|- diyi ziyaret edecek ve öğleden sonra da M Musoliniye mülâki olacaktır. Re — GÜZEL Sadriye mektup Pendik 9 temmuz 931 Azizim Sadri Etem, Bir kolumla aklımın, fikrimin bir kısmını matbaada senin yanı başındaki masaya bağlıyarak bir müddettir burada bir çadırın altında sükünetli bir iki gece geçiriyorum. Hergün buradan istambula inen postacı ile gazeteye mun- tazamen yazı göndermek icap | etmese gazete de okumuyacağım. Dün akşam bir arkadaşım bir akşam gazetesi getirmişti. Şöyle serlevhalara gözgezdirdim. Oku- yacağım yerleri okudum. Biraz sonra bir genç: — Hocam, dedi, gazetede si- ze takılmışlar, gördünüz mü? — Hayır. Görmemiştim. Sayıfaları çevir- dik. Vâlânın güzel ve kıymetli yazılarının karşısında çok aşağı durarak Akşamın üçüncü sayıfa- sına bir omuzu küçük eski bir külhan beği bali veren senin sabık çömezin bir yazı yazarak beni aklınca kabretmiş, fıkrala- nmı yerden yere çarpmıştı. Gül- düm, içine yumurta, tavuk kiçı- na sürülen kırmızı biber, kabzı muannit gibi malzeme yığıp yarım sütun yazı yazarak Kâzım Şina- si B.in beş on parasını kıvıra- bilen bu genci takdir etmemek günah olur. Benim fıkralarımı beğenmiyen bu delikanlı çömeze Konyalı lo- kantasında yemek yerken şu hi- kâyeyi anlatmanı rica edeceğim: Benim vaktim, Burhan Cahit beyin yeni romanını okumağa müsait değildi; batta Fada yüz- başı Celâli okumamıştı. Bir arka- düşü bu defrikeği takip Ülürliğm Celâlın harbi umumiden - evel kütüphanesinde Piyer Benuanın Atlantidini bulundurduğu bak- kındaki cümleleri görmüş, -gali- ba - telefonla Fikrete haber ver- miş. Fikret, Kendisine mahsus te- lâşla yanıma geldi: — Fıkralarını yazdın mı? dedi. — Evet! dedim. Fikret: — Bende sana bir fıkra mev- zuu vereceğim, onu da yaz! dedi. — Peki! dedim. Sadri, . bilirsin ki biz aynı odada çalışan arkadaşlar, aklı- mıza gelen şeyleri biribirimize anlatmak itiyadındayızdır. Ben birkaç gelişi güzel mevzuunu senden almıştım, sen birkaç işa- ret mevzuunu benden dinlemiş- tin. Hatta senin imzasız yazdığın bir başka sütunü üç, dört defa ben yazmıştım. Dahası var: Se- nin son günlerde cör'etini arttı- ran sabık çömezin bile kendisine anlattığım bir iki mevzuu Yazmış, bunları çok güzel bulduğunu tekrar tekrar bana söylemeğe lüzum görmüştü. Yani bu, zaman zaman aramızda ölağan Şeyler- dir. Ve bunlar için mahaz gös- termek, bir hadis rivayet eder gibi “Ben bunu filândan dinle- dim, o da filâncadan duymuş!,, demek hiç bir zaman lâzım gel- mez, Fikretin bana: — Yaz! dediği de bu tarzda bir fıkra idi. Diyordu ki: “Biliyorsun ya Atlantit harpten sonra çıkmış bir eserdir. eği bilip bil- mediği hakkında dedikodular yapılan Burhan Cahit Beyin böy- le bir gaf yapması garip değil mi?,, Bu fıkrayı yazdım, çıktı. Vay efendim sen misin yazan? senin çömez, ya senden, ya Fix- Tayyare ile A payı devir Paris, 9 (A.A.) — Jeneral De in kumandası altında ve maruf reciler tarafından sevk ve İdare mekte bulunan tayyare filosu Av etrafında on bin kilometrelik bir hat ierası maksadile hareket etm Büyük Okyanos üzerind Seatlie, 9 (A.A.) Tayys Robins ile Jones, merhalesiz ol& büyük Okyanusu geçmek üzere Ti ya müteveccihen hareket etmişli Gökte bir harika Roma, 8 (A.A,) — Florensadan İbunaya bildirildiğine nazaran P4f da dün gece ansızın şehabı sakibe ziyen bir yıldız belirmiş ve 25 dat sağa sola, aşağı yukarı süratle dıktan sonra kaybolmuştur. Fezaya kadar yükselecek Roma, 8 (A.A.) — (Jurnale di ya,, gazetesinin Trablustan istihhaf nazaran profesör Davrin bu kış P iya kadar yükselecek havai fişi atacaktır. sararmaya ENE Ni retten samimi bir sohbet e sında duyduğu bu hikâye -mutadı veçhile- beş on da K tarak bir fıkra yazmış... Yazsf ne olur değil mi? hakikaten olur? bunun ne ayıp, ne de kin bir tarafı yok. Fakat bf dan istifade ederek senin züf pe tıraşlı, cican tavırlı çöme! beni, beyninin taariç ve telâ” fini teşhir eden galiz kelimelefi le techile neden kalkışmış? nu anlamadım. Onun için düm. Fıkralarımın hangisi güzeli hangisinde (o muvaffakım vi değilim, bunları takdir ve yinde hiç bir kimse nim kadar merhametsiz dav namaz, Fakat şunu - sen ki k tür meraklısısın- o kültürsüz g likanlıya haber ver ki bir fıkramı bile Hikmet Feridun rafından beğenilsin arzusile y#f. miş değil... i Vakıa Fikretle aramızda böy” bir konuşma oldu. Fakat - yarebbi insan muhitinin küstö lığı nisbette Levazuunu bertarf etmeğe mecbur oluyor- Pi Benua nm atlantidi nezaman b* sılmıştır bilirim. Hatta bu eser b## kında bu delikanlının bir fırsat b lap Vâlâdan, Necmettin Sad? Beyden, Selâmi izzetten duymf dığını tahmin ettiğim dediko” bazı malümatı da vereyim, Ö rensin ve isterse yine bir tuluf bacı namzedi gibi söğsün sa Bu eserin intişarından sonf* Wvrupa edebiyat âleminde hiş bir dedikodu ve bir intib& davası başladı. Ingiliz muha lerinden bir (Rider Haggard) bu muharririn (She) isimli bi romanı vardır. Rider Hagg Piyer Benuanın Atlantidini b eserden intihal edilmiş bir man olarak ilân etti ve da' açtı. ilâhiri ilâbiri.. Bütün malümatın şundan bundan toplıyan, duyduklarını d yanım yamalak yazan bu del kanlıya, kuzum Sadri, söyle © lüzumsuz yere cür'etkârlığa, öt€ kini, berikini teçhile, sırça evf otururken ötekinin berikinin af şap veya kâgir evini taşlamağ kalkışmasın; ayıp ve yazıktır. Eğer edebiyat anketlerini y& parken büyük üstatların, kıymet muharrirlerin kendisine de edö biyatımızda bir mevki ayırdığ dan cür'et ve yüz alıyor da şım nyorsa ona söyleki: O üstatla” öyledir. Filorinalı Nazım beyi © şairi âlişan, güzide edibimiz, edib j muallâmız gibi sözlerle şim tanlar onlardı. istikbalde belkide bir kıymet olmasına imkân bulunan çömef B. in şimdiden Filorinalılaşmasın# mani olmak sana düşer sandın” Topin İğne b : e si