N —— 6 — VAKIT 13 Haziran 1931 100 de 100 Aşk Yazan: Jean £assetce “ (Philadelphie — Filadelfi) şehrinin yüksek tabakasına mensup bir zat di yordu ki: — Bu yapılan bir (jest) ten ibaret- tir. Siz bunlara boş yere ehemmiyet veriyorsunuz. Biz kıskançlık onedir bilmeyiz. Eğer kıskanırsak bunun se. bebi muhakkak çok derin bir şeydir. Karınız kalçalarını ve göğsünü göste- riyor diye kıskançlık mı edeceğiz? kat- iyen.. Bundan tabii ne olabilir. Zen- gin olunca servetini gösteriyor, omuz larınız geniş ise dar bir elbise yaptırı. yorsunuz değil mi? Bir kadının güzel bir ağzi var diyelim. Güzel bir ağız öpülmek için yapılmıştır. Eğer bu ka- dın karmız İse ve herkes onun ağzıma imrenirse ve siz de o kadma malik ise. niz haklı bir gurur (duyarsınız değil mi? Bu mantık Obiraz sade idi. Bunu sSöyliyen zatın bir karısı ve iki kızı var! dı. . Kızlarının büyüğü üç defa nişan- Tanmıştı. Şimdilik vaktını başka bir de! likanir ile geçiriyordu. Delikanlı ara- sıra eve gelir konuşurduk. Kız, onun kendisine karşı kâfi derecede alâka, göstermemesinden şikâyet ederdi. Salonda anasnın, babasmın ve İç- lerinde ben de olduğum birkaç davet. Tinin ortasında: — Jak, Jak, beni sevmiyorsunuz, diye bağırmıştı. Jak cevap verdi: — Hayır, azizem, sizi seviyorum. — 0 halde gitmeyiniz, kalnız. — Olamaz, işim var, gitmem lâ- rm. Kız, ağlıyarak bir koltuğa oturdu. Annesi müdahale etti; — Jak, ağlatma, hadi git teskin et. Jak itaat etti: — Sana perestiş ediyorum, ruhum. — Bu kâfi değil, ispat etmelisin. Annesi söze karıştı: — Tabii, Jak, haydi ispat et. — Peki madam, İki genç salondan çiktılar ve bir daha görünmediler. O zaman anne, eski bir dostunun bügünlerde kendini ihmal ettiğinden, ne İdiği belirsiz bir kızla meşgul oldu. ğundan şikâyet etmeğe başladı. Kocası ona mektup yazacağını, ge Jip karısını görmesini tenbih edeceğini vadetti, — Mektup uzun sürer canım, tele fon et, Beklemek beni üzüyor. Koca kalkıp telefon etti. Kıskan- mamıştı. Bir akşam karısile kızı pek ileri git mislerdi, Adam şu sözleri söylemek Te iktifa etti: — Acaba dünyada akıllı tek bir ka- dım var mıdır. Bizzat, kendisinin de daktilosu ile —16— Nakleden: la. bilmiyormuş. Sadece bankası ile meş- gul oluyor, kendisile alâkadar olmu- yormuş. O akşam, tiyatrodan dönün ce kalmasını rica etmiş, çocuk kalma mış ve sabah erken kalkacağından bah sederek gitmiş. Bu hareket kadnı müteessir etmiş Ve kendisini böyle aptal bir adam için terkettiğine pişman olduğunu söyle miş, Dostum. bu sözlerden memnun ol- duğunu söylemedi. Hatta müthiş kız mış ve hiddetini zorla zaptedehilmiş, intikam alarak onu yalnız bırakacağı yerde teselli etmiş ve ertesi günü evi- ne dönmüş. Gördünüz mü ne iyi bir hareket. Dostluk noktai nazarından iyi bir iş; aşk noktai nazarından da fena de- gil. Hatta çok iyi, Amerikalıların kıskançlığa olan lâ- ları tarzı telâkkilerinden bir noktai nazardır. Kadın... Alkol.. Spor.. Amerikali erkekler için bu üç şey arasında bir fark yoktur. Kadınlara tam insani bir kiymet vermezler, on- ları endilerine müsavi kılmazlar, — Fakat, diyeceksiniz, onların ta- hakkiimüne giriyorlar. Evet böyle, Fakat O tıpkı alkolün itahakkümüne de girdikleri gibi, mütevellit lü takdir etmesi bir sebep midir? çirme için bir vasıtadır. o Yorgunsu- nuz, kadın sizi canlandırır. Sizi can landırır ve size eğlence hissini verir. Tıpkı sinema reklâmlarının dalgın bir yolcu üzerinde film görmek hevesini uyandırışı gibi, Bir Amerikalı, kadının yanma kat lâkis, heyecan: ve hareket (duymak için onu arar. Önce hareket, sonra İs. İkâyesidir. canı bir defa geçti mi, tekrar yalnız. lığa ve sıkıntıya avdet eder. w>ia m >Z>J Bir insan alkolik olduğu için alko- Kadm, her şeyden evel, vakıt ge iyen istirahat aramak için gitmez. Bİ tirahat, Bu, mes'ut ailelerin ebedi hi- Fakat Amerikalının heye Bütün hayatını eskitaş ocağında ge girmişti, Köylüler orada yalnız başına çalıştığımı ve konuştuğunu işitirlerdi; bazan kilisede merasim yapan papas oyunu oynardı. Ocak uzun zamandan beri metruktü; duvarların oyuklarını, kazma yerlerini yosunlar kısmen ha patmış, izlerini silmişti. (Esrarengiz miş ve bütün sanatile süslemişti; ora» İsin: kendi evi yapmıştı, ve, dünyanın en cesur eşkiya reisi o idi, Gümüş ve İküçük bir çıngırağı salladı. Bir insan parçası, bir cüce, sıçrıyarak giriyor; külâhı incilerle süslenmiş. Bu hizmet. çidir. Yerlere kadar iğilir, Johan yük- sek sesle: “Prenses Viktorya gelince içeri alınız!,, der. Tekrar cüce yerlere kadar iğilir ve kaybolur. Johan, yumu şak divanın Üzerine uzanarak hülyaya dalar. Onu buraya oturtacak, burada ona altın ve gümüş tabaklarla nadir yemekler ikram edecek; alevli bir ateş duvarları aydınlatacak, mağaranm ti hayetindeki altın işlemeli perdenin ar- kasındaki yatağı 12 derebeyi muhafaza kaydileri şiddetli bir arzu neticesi de-| decekti.. Johan kalkıyor, sürünerek gildir. O, bilâkis, erkeklerin kadın- ii çıkıyor, iş Aşağıda,lal! keçi yolunda bir yaprak hışırtısı ve kı rılan dalların o çıtırtısını Oduyuyor; haykırıyor: “Viktorya!,, — Buradayım! ' Karşılamak için ilerliyor. — Cesaret edemiyorum, Viktorya. Omuzlarmı lâkaydane kaldırarık cevap veriyor? — Şimdi oradan geliyorum. Mağaraya girince oturmak için Vik toryaya bir taş göstererek dedi ki: turmuştu. miyorum! Korkmuyor mıydım? — Hayır. — Dinle, bana onun tek gözlü ol duğunu söylemiştin; ama pek âlâ bi. liyorsun ki yalnız devlerin bir gözü olur. Johan tereddüt etti, — İki gözü vardı amma birisi kör- müş. Kendisi bama böyle söyledi. — Ey, sonra. Aman sus, İstemem. — Bana hizmetine girip girmem<k istediğimi sordu. — Aman yarabbi, sakın olur demi- ye İdin. — Yo! Hayır da demedim. Yani (Bitmedi) > |tamamen reddetmedim. — Deli misin! Seni dağa mı kapat- 'tıklarını İstiyorsun. 3BULM ACA o — Bilmem, dünya yüzünde öyle fe|yorum, I 2345b 7891011 İna şeyler var ki! Süküt, beri hep onlarla gidiyorsun. Tekrar sükât. Mağarada çocuklar ww yerini fa. mağarayı değirmencinin oğlu düzelt — Bu taşın üstüne baş sihirbaz 0- — Bu şehirli çocuklar geldiğinden — Ama ben seni kucağıma alıp «s-|miyor, başını çeviriyor. Sonra yerden taşı buldular. Viktorya taşa bakarken hem mağrur hem de mes'uttur, Johan müteessir ve gözleri dolu dolu dedi ki: , — Ona baktığın vakit, — hazan beni hatırlamalısın. Uzaklardan bana bir dost hatırası göndermelisin. — Tabii; döneceksin amma, söyle- sene, — Kimbilir!... Zannedersem hayır! Eve doğru döndüler, Johan gözleri- nin yaşardığını duyuyor. Viktorya: — “Eh Allaha ısmarladık, dedi. — Dur, sana biraz daha refakat e- debilirim. Ya.. demek kendisinden böylece ay- rılmağa razı olsun! Bu onu acılaştırı- yor, ve, yaralı düşüncesini kudurtuyor du. Birdenbire durarak haklı bir hid- detle bağırıyor: İ o— Sana hir şey söyliyeceğim, Vik- torya: Benim kadar kimse sana iyi ve hoş muamelede bulunmıyacak, bilmiş ol. İtiraz etti:— “Otto da iyi muamele yâpıyor ama!,, — Peki, öyle ise Otton senin olsun; Süküt içinde birkaç adım yürürler.| — Korkma, öyle bir hayat sürece! ğim ki. Hem bana ne vereceklerini bil-| miyorsun! — Hayır, — karşılık ne verecekler. — Kırallığın yarısmı, bu bir. — Sahiden verecekler mi? — Sonra da prenses benim olacak. Viktorya durur. — Doğru mu söylüyorsun. — Evet, bana öyle söyledi. Süküt, Viktorya, dalgm, mırıldandı: — — Ay bana ondan bahsetme, iste-|“Acaba nasıl şey. — 0, iş oraya kalsın, bütün dünya- daki kadınların hepsinden güzel, biz ©- nu çoktan biliyoruz yavrum! Viktorya azminin kırıldığını hisse- diyor. — Demek onu İstiyorsun, — Evet, eninde sonunda onu alaca. gem. ş as Fakat Viktoryanm müteessir oldu» ğunu görerek ilâve ediyor: ' — Maamafih, muhtemeldir ki dünya yı şöyle bir dolaştıktan sonra dönerim. — Ama prensesi getirme, hem ge tirip de ne yapacaksın? — Öyle, yalnız da dönebilirim ya! — Vadeder misin? — Elbette vadedebilirim, fakat bun dan sana ne, Sana göre hava hoş, bili- — Böyle söyleme Johan, eminim ki 6 benim kadar seni sevmez! Bu kelimeler Johanm genç kalbini sevinçten çarptırdı. Utanç ve sandetin- den yerin dibine geçebilirdi. Ona bak- raya gölürmek için hepsinden kuvvet-|bir dal alarak kabuğunu dişliyor, ve, liyim. Eminim ki seni bir saat kuca-/avucuna vuruyor. Nihayet şaşkınlıktan Eımda tutmak için kuvvetim var, Bak./ıslık çalmıya başlıyor. “Haydi, artık aralarında geçimsizlik vardı, Ona Lir Hispano marka otobomil hediye etmiş. ti. Fakat, bu otomobil ile yazıhaneye' gelmemesini istemişti. Kiz ona dedi ki: — İçine binmiyecek olduktan sonra otomobili ne yapayım? Bu mantık karşısında o adamcağız susmağa mecbur olmuştu. Yalnız, dak tilosunun otomobille yazıhaneye geli. şini kızları kıskandılar © ve zavallı a- dam onlara da birer otomobil almak mecburiyetinde kaldı, Bu suretle evin içinde dırıltı kesil di. Esasen birisi müteessir oldu mu,| 9 evde herkes onu teselli eder, ve Ame- rikada aile kavgaları (o Avrupadakin- den azdır. Karı koca veya âşıklar arasında ol sun her şey basit bir surette hallolu| nur. Bu basitlik bazan komik vaziyet ler de doğurur. iy Bir gece, ahbaplarımdan birisi tele fonla uyanmış. Ona telefon eden, çok - sevdiği bir kadındı. Kadın da onu sev mişti. Sonra ayrılmışlardı. Telefon- imi azm emz >) wi vucösumu PİM APEZ> hal- Dünkü bulmacamızın ledilmış şekk 12345 6 78 91011 Bugünkü bulmacamız Soldan sağa ve Yukardan aşağı: — Binlik (7) da ; 2 — Çok iyi şeyler (6), mevt (4) ii — di çok betbahtım, tel 3 — Tahta amelesi (8) sell rm var, 4 — Bildirmek (5), nota (2) ; ir elân seviyordu. Fakat) (O$ — Tekrar (4), eve oturtmak ($) i km koşup gitti ve #—E£SG (0) © onu göz içinde buldu. Kadın) (7 — Bir asker rütbesi (6) ; teessürlinün sebebini anlattı, Bir ço-| £ — Asıl (2) çuğu Aşık olmuş ve rsstresi olmuş. Fa. 9 — Koide (4) kat ne yazık ki çocuk ne kadar güzel- 10 — Yüksek yer (6) se, o kadar aptal imiş ve konuşmasını| 1i — Gayri beşeri bir mahlük (5) Kollarına aldı, kaldırdı. Viktorya boynuna sarıldı. — Eh, artık kuvvetin bitsin. Yere iner inmez dedi ki: — Evet amma, Otto da kuvvetli, Hem o büyüklerle de döğüştü, Johan, şüpheli, sordu: — Büyük- lerle mi? — Temin ederim. Şehirde. Süküt devresi, Johan düşünüyor. — Peki, olsun. Bu bahsi bırakalım, ben yapacağımı bilirim. — Ne yapacaksın. — Sihirbazm yanıma gireceğim. — Deli mi oldun diyorum sana, — Ne yapayım, vız gelir, o girece Viktorya bir çare düşündü; — Belki bir daha gelmez. — Gelecek. Viktorya şiddetle sordu: — Buraya mı? — Evet. Viktorya mağaranın kapısına doğ. ru yaklaşarak: “Gel, biz daha önce çi- kalrm,, dedi. Johan da sapsarı olmuş tu, “Acelesi yok, dedi, gece yarısı gelecek. Viktorya tekrar yerine otur. mak ister. Fakat, Johan bizzat tevlit ettiği korku hissinden kurtulmak için uğraşır; mağara şimdi ona çok tehli- keli geliyor, ve diyor ki; — Eğer sahiden çıkmak istiyorsan surada Üstüne ismini kazdığım bir taş var sana gösterebilirim. Mağaradan sürünerek çıktılar, ve m dönmeliyim,. dedi. Viktorya elini uzatarak: — “Alla- ha ısmarladık,” diye cevap verdi. Memleket Haberleri yağan yağmurla Memlekette çok ziyanlara . sebep oldu İ Son günlerde Anadolunun muh- telif yerlerine yağan yağmurlar bazı basarlara sebep olmuştur. Yozgatta yağmurdan hasıl olan ve Çiçekdağı ve Mecidiyeden gelen seller (birköy) istasyo- | nundaki dükkânları basmış, ahali | gittikçe şiddetlenen sellerden korunmak için sağlam temelli ve yüksek yerlerde bulunan bina- lara ilticaya mecbur kalmışlardır. istasyondaki dükkânların bir ço- ğunu seller sürüklemiş, dükkân- İ tarda bu'unan eşyayı alıp götür- | müştür. Depolardaki buğdayların | ve tütün inbiserma ait tütünlerin | mühim bir kısmı mahvolmuştur. İ ! Tarla zararları bariç olmak üzre İ ziyan miktarı 50 bin lira tahmin edilmektedir. insanca (ölenler yoktur. Ankarada da yağmurdan Bent deresi gece 10 da taşmağa baş- dl) 3 öl Yiyecek Toptan fiatlar Et - Sebze - Meyv? & Et — (Kilosu) Dağlıç $40002 Kıvırcık; 54.60. 58,50 K. Karman “e 58,60 K. Hasir kuzusu, 37.44 K. ME kuzusu 4280-6396 K.Keçi, 3120 Oğluk: 50.70 Öküz: 21,84 - 3Sİ0'U8 Dun 39 K, İnek: 9730: 4588“ 2028-3120 kuru; d eme Peynir — Peva? K. 90.92 kiloluk teneke yağ kiloluk. tenekesi 200-300 kuru$” Caneriği: Okkası 45-20 25-90 erik: 18-17-22 kuruş. Tüze soğan: (Demeti; 0-40” sarımsak: ? kuruş di porı Kırmızı turp: 3040 Dereotu: *0 P. Maydano” para, Bakla: (Yerli) 2-3 K. 9.10- kK.Araka 345K. olu: 2-3 Kk. Pancar2,4*“” Yaprak ; ( Yerli ) okkası 10“? uuş Ispanak: 2-4k. (Yerli) 6-7 kuruş Tazel (Adana) Barbunya: 30 K. Ayşekai” yasi, 45 Yerli Çalı 18-20 22 kurüf, Enginar: (Yerli) adedi * K, Turla enginan, 2-3 K Sarımsak: (Okkası) 10-14 K. (Yerli adedi 9 -3- 4-5-6” Domates: Okkası 100 K. Meyva kirazı 20 - 25 - 30-35 kuruş © 27.30 7540-50. kuruş. Buğday - Arpa - Fasul) Buğday: Yumuşak (Ankara) © 720 8 (Konva) 637,50 (Yahşihan) (Polatlı -8.5 K(Çankın”? 30K. Ufak 12K. Fındıkiçi: 88 k. yüzde 11 morfin Melsiya 1200 Kk. şehir yüzde 12 merlin 1200 Tiftik : Oğlan Poladı 120 “ Afyonharahisar 100 K. Kastamonu © Ankara 77 K çorum 78 K Çay, kahve, pirinç, şeker, * patates, sabun Çayı (Cava) okkası 260 - 400, 240-800, ( Hindive ) 270-400, ( 260-400. Kahves (Muhtelif tipler) 108 K. Pirinçi (Bombay) 36-42 33-33,5 (Hindiye) 32,5-34 (Rangoflğğ | 2850 (Rizon) 36-87 K Şekeri” Yerli) 38.80-36.75 (Ecnebi) 35.60 küp 30.50 ( Rus Küp) 9950t 3560 K. Sade yağı ( Uria: M (Taze) 125-135-140-145 (Erzurum” (Erinmiş ) 80-90 (Trabzon y 10 Vejetalin: (Yerli) 62 Zeytin (Ekstra ekstra ) 65-67 (Eksıra ) © ( Yemeklik y 56 - € (Yemeklik) İğ ( Sabunluk ) 43-46 K. Patatesi naturel 18-19K. Sabun: iZevrint inhisarlarda : Yeni bir tip cıgara Bir Alman fabrikatörü ti& odasına müracaat ederek, mıntakada yetişen tütünle! nikotini hakkında verilecek * lümata göre tütünlerimizde# "4 bir tüp sigara imal edef bildirmiştir. Ticaret odası racaatı Tülün inbisar id havale etmiştir, ” 2 DOKTOR / / İDabiliye hastalıkları mut j Cumadan maada ber gün öRÜĞ sonra saat (230 dan Sel “ Istanbulda Divan yolunda ( 118) maralı hususi kabinesinde dahili, talıkları muayene ve tedavi edefe Tetefon: İstabnul 2 lamış, sular bir iki sonra iyice yükselerek Ak” civarındaki evleri basmıştı” ani facia üzerine 200 polis. itfaiye memuru feyezan ne giderek tertibat “ evleri boşalttırmışlardır. zandan üç çocuğun rivayet edilmektedir. yi Feci bir kazâ / Adana, 11 — Tarsus ile W lek istasyonu arasında fe kaza oldu. 511 numaralı “5 gardöfreni Bekir hareket deki trenin vagonları üst diğer bir vagona geçmek atlarken telgraf teli bo# takılmış ve boğulduktan yere düşmüştür. i | | | | | | b) ii