Ül ee iğ şa ni — 4 — VAKIT 22 ŞUBAT VAKLIT Zirai bir hasbıhal öber Kolej mektebi ziraat şubesi şefi Şükrü Hüseyin B. ile memleketimizin zirai vaziyeti hakkında bir hasbıhal yaptık. Şükrü B. in fikirlerini bugünden itibaren bir mülâkat serisi halin- de dercetmeğe başlıyoruz. Bu mülâkat silsilesini meşrederken muhterem (Vakıt) karilerinin na- zan dikkatlerini celp etmekte | de bir lüzum hissediyoruz. Bunun sebebi şudur: Şükrü B. ziraat ile meşgul olan bir zattır. Fakat bu meşguliyeti yalnız na- zariyat sahasında kalmamıştır. Avrupanın ve Amerikanın zira- ata müteallik neşriyatlarını tetkik ve takip etmekle iktifa etme miştir. Bunları yapmakla beraber bugün filen çifçilik etmektedir. Robekolej mektebinin arkasında mektebe mülhak ayn bir çifliği idare eylemektedir. Burada zira- alin mubtelif şubeleri üzerinde istihsalât yapmakta, hatta istih- salâtım satmak © suretile işin tic kasımda da alâkadar bu- lunmsaktadır. Geçen sene Şükrü B. gaze- teci arkacaşlardan üç dört kişiyi robetkolejin arkasında mektebe mülbak olan çifliğe davet et- miş idi. Bu çiftlikte Şükrü Beyin yaptığı işleri ve bu işlerin maddi semereletini gözlerimiz ile gör- dük. Çiftlikte © gördüğümüz şeylerin teknik cihetine ait te- ferruatı hakkında bir büküm vetmiek tabii bizim ihtısasımız dahilinde “değildir. Fakat gör düklerimizden umumi surette ak- dığımız intiba Şükrü Beyin bu çiftliğinde ketdine göre mode“ mi bilgiye müstenit muktesidane bir ziraat usulü tatbik etmekte olduğu kanaatı idi. Şükrü B. ağır masraflı ve pa- halı ziraat alât ve edevatımtı Târkiye çifçileri için tavsiye edi- lecek şeyler olmadığı noktasında ısrar ediyordu. Az emek ve âz dönüm ileen çok ve en iyi mahsül almanın yollarını bize söyliyordu. Amerikada tahsil ve tecrübesini ikmal eden Şükrü B. daha evel Anadoluda çifçinin yapmış olduğu ve Anadolu köy- lüsünün bayat şeraitini yakından bildiği için söylediği sözler bi- zim üzerimizde kuvvetli bir tesir bırakıyordu. Şükrü B. bilhassa o vakit çift- liğin bir köşesinde vücude getir- diği domuz yetiştirmeğe mahsus yeri de bize göstermişti. Türkler domuz eti yememekle beraber bu hayvam yetiştirip ecnebilere sattıkları takdirde senede Tür- kiyeye hariçten bir kaç yüz mil- yon lira girebileceğini izah et- mişti. Bize bu hususta kanaat vermek için bin liralık bir ser- maye ile domuz yetiştirmek sa- yesinde bir adamın senede en aşağı dört beş bin lira kazana- bileceği hakkında hesaplar gös- termişti. Bununla beraber o zaman Şük- rü Beyin çiftliğinde gördükleri- mizi ve anladıklarımızı yazmak fırsatını ne ben ve mede arka- daşlarım bulamadık, Birkaç gün evvel Şükrü B. bir fırsat bulmuş. Matbaaya gelmiş, Kendisi ile yeniden görüştük. Bu basbuhal 1931 — — izi mma süsen Ent düm zekmammunnma ilama ENR akli Harap mahzenin temsilleri — Kuşluk ziyafetleri — Bun- lardan ne için vaz geçildi ? — Küçük amca — Evde fevkalâdelik — Şehirde fevkalâdelik — Rusya ile harp başladı — Askerlere refakat — Mevkip alayları — İzmire gidiyoörüz —12— Yâzün i Halit Ziya Resmi efendi bize siyah, kırmızı des |vaş etrafma salverildikçe bütün etra- den mantolar yapmış, maskeler almiş'fında bekleşenleri mütekarrip zevkin İç; harap mahzenin yıkık duvarlarına hayalile helecana getiren telkadayıf mumlar dikilir, cabeca kırmızı ziyalar|vardı; sadece löp yumurta, tulum pey veren, zİyadan ziyade duman sâvürun'n pide, karpuz, nadiren birer parça mehtaplar, çanaklar yerleştirilir; oyu kuru poğaçâ.. Fakat bunu ne iştiha İ- nun icabına göre etraf ya kesi r ka-ile yerdik, ve barığıklıkla biten bu hay- ranlıkta bırakılır, ya birden bire yan-'dut hallesi bize he taşkın bir keyif ve- İgim ziyalarına garkedilirdi, Sonra tah- rirdi. Bu keyfin arasında Ikbulin Ce- tadan yapılmış tüfeklerimiz, tabancala| male savurduğu şamarlarla Nadirenin rımiz, üstüne yaldızlı kâğıtlar yapış bana sebepsiz ve haksız çimdikleri var İtarılmış tahta kıliçlarımız vardı; bizldi. Nihayet her şey yerli yerine konâ İkorkunç haydutlar olurduk, evler basarirak ben Resmi Efendinin tefakatile İdik, kız kaçırırdık. Müthiş patırtılar günümden memnun, eve dönerdim. atasında Paskaldan ders alarak bazan| o Süleyman Beyi en evvel buraya gö- İuşak, Bazan seyis roltinli deruhte ede. türdüm: O bir kenarda, dudaklarında İnin çığlıkları arasında Cemal İkbali, gizlenmeğe lüzum görmiyen bir tebes-| ümle, sakit, bizi temaşa etti; ziyafet vardı, belliydi ki harikulâde vak'aların İben Nadireyi kaçırır, sanki mağaramt iza çekilirdik, mahzetiin kuytü bir kö-/zamânı gelince başını silkerek iştirak- şesi.. Bürada İkbal Cetaale düşman ten İçtinap etti, sonra Resmi Efendi düşman bakarken, Nadire yarı baygin, ikimizi alıp eve götürütken Zeyrek ye- İbenimi dizime başmı (kor (o selâmeti kuşunda, birden bire sükütü bozarak, kendisine bu korkuyu verene Hticada|beni durdurdu: — Halit!,. dedi, ben bu arıyarak sokuldukça sokulurdu, O za: oyunu. kiç böğetimedim. Bir daha ba- man galiba benden büyükçe, sazbeniz-| raya xelmeyiz.. li, İnce siyah kaşlı, dolgunca vücütlü,| o Yutkundum, ve cevap veremedim. neşeli ve tatlı bir kız olan Nafdre, 6.) Onun, ilk temasta başlıyan bir nüfuzu nu müstear bir isimle saklıyorum, bulmütehakkimanesi vardı ki dalma müs- gün belki yaşıyordur, ve belki bü sa-|tehzi bir tebessümle iştirak ederek beni tirları görerek o helecan dakikalarını) mağlüp etmişti. Bu dakikada fena hal tahattur edecektir. de bözuldum. Ve: — Siz nasıl isterse dayım. Bunda belki kan irtibatının dah» li var, fakat o kan irtibatı bende bağ- kaları için 6 kadar maküs hatıralar da bıraktı ki,. Artık pandomima oyunlarından vaz geçilince Resmi Efendiye diğer bir va- İzife tavsiye etti; İstanbulu gezdirmek ve mektepteni vakit (buldukça ben de beraber, bütün İstanbulu, bütün etrafı dolaşmağa başladık... Lâkin babamda günden güne artan! bir asabiyet, biraderimle bazan bir hid! det feveranı netleesimi veren müzake-| defterlerin arasmda yüksek sesli hatta bazan kavgalı mübahaseler vardı; an- nemin İkide birde yastığa düşen başın İda bir perişanirk, alntnda nadiren sili- İnen bir buruşukluk görüyordum. Ne joluyorduk? Evin haricinde vukuatı o mühimme müthiş bir süratle yekdiğerini takip e- diyordu. Ö gecenin kehaneti tahakkuk etmişti. Rusya İle harp başlamıştı, ben bile hissediyordum ki bu Sırbiye mu- harebesine benzemiyecekti, bir fecia muhakkaktı, her halde bir lâtifeden pek uzak bir maceraya girişilmişti. Bütün şehir seferberliğin telâşlarına ve korkularına kapılıyordu. Her taraf| ta geçen askerler, İişitilen mızıkalar İ tufanı boşalmak üzere idi, Mekfepfe dersler tatil olundu, çocukların önle rine bezler kondu, yaralılar için tiftik hazırlanacak denildi. Galiba hocalarr- mızdan sevkedilenler oldu, hatta eniş- temin bir aralık bulunduğu yerden ge lerek evinde ancak bir gece kaldıktan sonra başka bir yere gönderildiğine sonradan vâkıf olduk. Bir yandan şeh Tin umumi hayatında öbür yandan & vin İhususf âleminde buhranlar, matem- ler başlıyordu. Babâsmm muharebeye gönderildi Yine Resmi Efendinin fikri icadı o-İniz, Süleyman Beyi... dedim. yunun münasip bir yerini bulur ve bir O bana büyüklüğünün verdiği bir ziyafet tertip ederdi. Bu ziyafetin ba-hak ile: Halit!.. diye hitap ederken şinda haydatlar, kaçırılan kızlarla be.İllen iki yaş farkın amca unvanını ver- raber onları takibe çıkan zaptiyeler)meğe kâfi olmadığına hükmederek fa- hep birden buluşurlar, bütün vak'a/Kat onun tefevvuk hakkım da teslim barışıklıkla biterdi. eden bir hürmete lüzum görerek ona: Burada, dayım vaktile Kıztaşı — ale lan di âi ire. »ülevman bey nile LU en Pp) Sr or olana, niza dim Ve hatanın; hemmela BEK Eer ER üzak Tüik; Büradâ”fe bibeire denk) kate kadar yazik ki kısmen.pek elem İkokusu ağztmıza su getiren kuzu çe-li hislerle taziz ettiğim bir şahsiyettir. Yirmesi, ne de çıtırdıyan tereyağile ta.| Onun için hayat telâkkilerimde, hassa ze lüle kaymağı kaşık kaşık, yavaş yn-|“iyetimin ve şihniyetimin inkişaf saf. İlle ssp, |halarında büyük tesirlerini gördüğüm) giyacr vardr. Artık seyranlardan da İ kaç gün içinde neşredecektir. |9U küçük amesiyı, diğer bir çok erkânı) şazgeçildi, ikide birde serkolunan ns- ki di i vi aileyi ihmal ederken, sık sık yadedece-| kerlerin önüne düşerek yanımızda ya Birincisini bu gün dercediyoruz. |. > . . İğim. dalma mülâyim olan Resmi Efendi ya Türk köylüsünün, Türk çiftçi |. Benden iki yaş büyük olan o bu t-|kut dalma bizi tekdir için vesile bu- sinin bugün çektiği sıkıntınm |şihte fikren, tahsil noktai nazarından,| jan Jali Refik ağa Saraçhanceden Gül sebepleri nelerdir? Bu sebep- (hele tab'an çok ileride idi. Benim miza| haneye kadar yürürdük. Bazan da Ye leri bertaraf ederek mümkün İcı hiffelime mukabil onda bir cİddİ|pikapıya, Kumkapıya kadar gider, bir 4 i ; İvekar, hatta kibre yakm bir tavır, velkenarda demiryolunun üstünde cere- eid Va ni finsanı mükabeleden Âtiz bırakan tariz-İyan eden Karışık sevkiyat elvalından 5 kâr bir müstehzi tebessüm vardı ki be-| istikbali keşfe çalışıyormuşçcasına dal- etmek çareleri nelerdir? Orta | yi derhal kendisine mahküm etmiş idi. gın dalgın bakardık. Böyle sakit se Anadolu ile Anadolu sahillerinde | Seneler geçtikçe bu nüfuz bir tarafmlatler geçerdi, Kaç kere Resmi Efendi. yaşıyan ve çalışan çiftçiletimiz arasında ne fark vardır? Bunlar için en istifadeli ziraat üsulü nasıl olmak lâzım gelir. Istanbul | gibi büyük şehirlerde ve bu şe- hirlerin kırlara yakın kisımlarında bulunan işsiz aileler için âz emek ve az mesraf ile zirai saheda kazanç imkânı var mıdır? (Vakıt) ın neşredeceği mülâkat silsilesini okuyanlar Şükrü Beyin ağzından bu suallere şayanı dikkat cevap- lar bulacaklardır. inden birden bire ürken Bedri, hen! şiremin &n büyük çocuğu, hastalanmış, müthiş baş ağrılarından sonra bir kaç! gün içinde vefat edivermişti. Betbaht hemşiremin biribirini müteakip böyle dört çocuğu ölerek onu nihayet velide olmak sandetinden mahrümiyete mıh- küm etmişti, ie a İL docukluk neşesini tamamen kaybetmiş | mevkiini tedricen değiştire değiştire!sildiklerini görerek biribirimize bakar! mütekabil mecburiyetimizin bir facia've bu görülen şeylern ağlanacak şey- ile bitmesine tekaddüm eden senelerdeller olduğuna inanmağa başlıyan bir vu onu benim ellerimde adeta bir çocukİkuf ile dudaklarımızı kısardık. haline getirmişti. İ Bir gün Resmi Efendi haber verdi: İnce, hatta bir az erlrz, benden epey-İ... Ben de asker oluyorum! dedi, ve e uzundu; siyah parlak gözlerini göl-lilâve etti: — Dayın da.. Hep asker o gelendiren kıvırcık kirpikleri lâtif bir'luyoruz. Bütün eli silâh tutanlar. inhina ile çetçeveliyen bir az çatık kaşiMevkip alayları teşkil ediliyor. Biz ları vardı. Güzel miydi? Belki güzeli Şehzade camii havlısında talim edece- denemezdi, fakat öyle tatlı öyle tatlıiğiz.. İdi ki işte şu satırları yazarken gözü-| (o Birkaç gün sonra lala Refik ağa bi-| mün önünde duran biri o socukluğuna izi oraya götürdü ve iki dizi güzel esvap diğerleri gençliğine #it resimlerinden!lar içinde İstanbul efendilerini, 0 me in bir seyyalenin tesiri altın-|yanda 1 Sami Beyle Resmi Efendi- prn aSENODE BERE ER asa süne se köt sam vererek. oRNEreE, - li gazetecilik noktal nazarından isti- deli olduğu için sözlerinden mü- him gördüğüm noktaları not ettim. Sonra bu netlan tanziri &derek bir mülâkat silsilesi hali- ne koydum. (Vakıt) bünları bir Bican Efendi — Bayram gün- | lerinde neler oldu, neler bitti bakalım mirim ? Maruf Bey — Biri Fransizca; | biri Tarkçe iki muhalefet gaze- İ tesi sizlere ömür... Bican Efendi — ya demek ki zavallılar bayram ertesini idrak edemediler ? BU» - BİLİYOR MUJUNUZ 2 KEN Yazan i Salih Maftfi p BEYGİR KUVYETİ nedir? Cimsvat makineyi icat etmi evvel su tulumbası varmış. İngil kömür madenlerindeki beygirleri# Tıştırılan su tulumbaları ile tahlif* tirilmiş buhar makinesini icat Cimsvat tulumbaları buhar mak dini anlatabilmek için bu makine beygirlik, beş. Beygirlik diye satarmış. Bilâhare muhtelif gir oüzerinde tecrübe yapılmış “İ tleenin vasatisi bir beygir kuvv bir saniyede 55 librelik bir eismi of kadem irtifaa kaldırmağa müsait ğu anlaşılmış ve İngilterede 55 pavunt (yani kadem - libre) bir böğ kuvveti olarak kabul edilmiştir. ammafih bu tabir yanlıştır; b Jkuvveti yerine (beygir takati) demi ha doğrudur. Muhtelif memleketli ki muhtelif beygirlerin takatleri olduğundan dolayı bu mühim * miyarlaştırmak (standardize) ef lüzımgelmiş. Beygir kuvveti elek takat vâhidi olan vat cinsinden edilmiştir. Bir İngiliz ve Ame beygir kuvveti 746 ve diğer memi lerdeki beygir kuvvetleri 736 vi Elli vatlık bir elektrik lâmbası ben bir beygir kuvvetinin on beşte rine müsavi takatle çalışıyor d tir, Bozoyükte 81 vatandi şımız istiklâl madalyasti taltif edildiler Aldığımız habere göre Mi mücadelede büyük (hizme! bulunan Bozoyüklülerden 81 tandaşımıza geçen hafta ka kam Edip B. ile şube reisi bip B, tarafından merasimle tklâl madalyaları o verilmişti Madalya alanlar arasında Bo: Rİ akita dariküzide Riza B.de vardır. tik, ikincide de mütekarrip tehlikelerin yi gördük. Onlar bizi herası içinde hir sinmek, elimizde birer jdiler, galiba gülmemek ve şaşırma! kitapla bir köşeye hüzülüp susmak ih-'için, Yine bu sıralarda, bir gün aki yemeği bitip te sofradan kalkılaca; rada, o vakte kadar babamın bir şünce ile süküt eden sesi Süleyman ye hitap etti: — Süleyman! İl gideceğiz, sen, ben, Refik. Sonra anneme döndü: — Eğer hiye izin verirse Halidi de beraber tm... — Oh! anneciğim! diye yali dım. İzmiri birinci defa olarak göl tim... İlk çocukluğuma ait ziyaretler kaybettiğini diğer taraf kazanarakinin, hatta lala Kefik ağanın gözlerini|lamazdı. Sonra aileyi — ne kalabal Ne kalabalık!... Süleyman Bey İzm İgüzelliklerini ve bu kalabalık sil İazasını saya saya bitirememişti — bir arada görmek mümkün olacal Annemin bir babama bir bana kan gözlerinde muvafakat cevabı du. Onun babama ve bana olan m tiyeti babamın bu refakatle be manevi kuvvet bekliyen haline, be! de bu seyahati yapmak için gözle! den taşan arzuya mağlüp olmus İki gün sonra İzmir yolenlui çıktık. Babamın çantalarında ça dan ziyade defter vardı. Halit Ziya: Uşşaki öl Maruf Bey — Kabahat kendile Onat da bi başka muhalif gazete muvafakate tornistan edebilirlerdi. İş ii hn) reler, mağazanm kâtibi Zarmaerile',, çalıştırmış. Maden sahiplerine İd; isi