ŞUBAT 1931 — ce, ocağın bu cihetten yaptığı hiz- metler gün geçtikçe daha ziyade| genişlemektedir. Ocakta | her ve her perşambe günü me remin erken teşhis ve tedavisi, Çe koslovakyada Sokol * teşkilâtı gibi! Ks144 e terbiyevi maksatlar İle gençlere! Hindistana karşı şiddet münakaşalı konferanslar veriliyor! Hindistan hükümeti Gandinin tahli ve meccani sinema şeritleri gösteri| Y*SİTİ müteakip onunla uzlaşarak onun liyor. Şayet gençler herhangi bir|(*deni İsyana nihayet vermesini talep meseleye merak ederler ise bir|etmekte idi, Gandi evvelâ bütün siyasi mektup ile merkez heyetine mak;|mahbusların tahliyesini istemiş ondan satlarını bildiriyorlar. Merkez ho-|90"7a medeni isyana nihayet vermek yeti bu meseleye dair en fazla ihti isin om bir şart ileri sürmüştür. Bu İsası ile tanımış olan zevata müra- #artlar şunlardır: İcaat ediyor. Bu suretle muhtelif ih; ; | — Bütün köylülerin, kendilerine tisas sahipleri tarafmdan ocakta /t7m olan tuzu imal etmeleri, konferans verilmesi temin olunu-| |? — Boykotaj hakkının muhafazası, yor. | 3 — Hindistan dahilinde müskiratır Bu gibi konferanslara gösteri) "EN'İ len rağbetin gün geçtikğe artması) , 4 — Rupye fistının bir çilin altı pe istikbal hakkında beslenen ümitle-|»iden bir gilin 4 peniye indirilmesi, ri takviye edecek mahiyettedir. Me-| 5 — Arazi verçilerinin yüzde elliye selâ son zamanlarda şehit Kubilây| indirilmesi, ihtifalinde yalnız konferans salonu) (© — Askeri masrafların yüzde elli İdeğil, bütün tiyatro dolmuştu. Bü-|tenzii, tün salonlara hoparlör tesisatı kon! . 7 — Yüksek maaşlı memurlar yüz! muştur. Hatibin sözleri bu suretle e elli kısılması, dinlenmiştir. Sonra Ankaraya Da-| (8 — Hindistan sanayiini ve mensu- rülbedayi geldiği zaman Reşat Nur “atını himaye eden tarifenin kut rinin Taşparçası gibi ahlâki oyun. !endirilmesi. ları mekteplilere ve halka mahsus| (O? — Seyrisefain kanun lAyihasını, olmak üzere yarım lira gibi az bir)süratle çıkarılması, herbiri bir değil, birçok asırlara|pâra ile verdiriliyor. Kezalik Av- 10 — Cinai polis şubesinin ilga eğil muadil uzun tarih devreleri demek|rupadan bir trup gelirse ayrıca An-|'Mesi, : olduğu artık mütearife olmuş bri|karadaki mektep talebeleri: davet| 1! — Vatandaşların kendilerini mü: hakikattir. ? ediliyor. Jdafan için silâh taşrmalarına müsaade Haddi zatinde hem doğru, hem). « Şimdi ocağa ayrıca radyo tesi-/edilmesi. mütevazıane olan bu sözü ikmal|satı yapılmaktadır. Bu (tesisat ile) Londra gazeteleri bu şeraiti çok gid. etmiş olmak için ben de ilâve ede-bundan sonra verilecek konferans-|detli bulmakta ve şiddetli mukabeleler bilirim ki Ankaradaki Türk ocağı lar gerek memleket dahilinde, ge|d© bulunmaktadırlar. merkezi ilk teşekkül devresini ge-|rek hariçte dinlenmesi kabil olacak) Devli Meyl gazetesine göre bu gera- çirmiştir. Artik böğenilöcek” 'hale)tır. jiti kabul etmekle Hindistanın tam İs- gelmiş addedilebilir. tiklâlini tanıtmak arasında bir fark Hakikat halde * buğün bile şu- Ye rada, burada dedikodu şeklinde dolaşan itirazların, tenkitlerin ço- ğu Türk ocağı merkez binasının ilk inşa ve teşkil devrinden kalma söz lerdir. Bugünkü vaziyeti yakmdan görenler için sarfedilen emeklerin ve paraların boşa gitmemiş olduğu nu tasdik etmemek mümkün de- gildir. Ocak binası, yavaş yavaş her sı nif halk tabakası için feyizli bir fi- kir ve terbiye merkezi halini alı- yor. Binanm büyük bir salonu da- ha birkaç sene evvel Türk gençleri için mesleki tedrisat yapan bir ders ane şekline okalbedilmişti. Bu isrshanede almanca, ii Ankara türk ocağı ne yaptı? ne Yapıyor? Bu mevzu bazı gazeteler- ara sıra münakaşa mevzuu olu- yor. Bazan da Türk ocağı merkezi bu münakaşalar arasında tenkida- ta uğrar. Fakat bu tenkidat nadi- ren prensip meselesi, ekseriya şah- siyat şeklinde görünür. Geçenlerde Türk ocağı merkez heyetinden bir zat ile görüşüyor- dum. Musahabe esnasında bu gibi tenkidata temas ettik. Muhatabım fikrini şu suretle ifade etti: — Kütübü mukaddesede öyle yazılıdır ki Allah dünyayı altı gün- de yaratmış; yedinci günde beğen- miş, Dedi ve sonra manalı bir şekilde yüzüme bakarak sustu. Zannediyo- rum ki muhterem arkadaşımın ifa- de etmek istediği mana şu idi: Dün yada her şeyin meydana gelmesi zamana muhtaçtır. Beğenilecek hale gelmesi ise bütün noksanlarm tamamlanmasına bağlıdır. Dünya- nm yaradılışı hakkında kütübü mu- kaddesede zikredilen altı günün Ocağın yirmi senedenberi mun- tazaman intişar eden Türk Yurdu mecmuasından başka yekünu bin- lerce sahifeyi tutan bir neşriyat külliyatı meydandadır. Bir taraftan devam edecek olan bu neşriyat ara sında son zamanlarda yeni ve mü- him bir tetkik mevzuu üzerinde fi- kirler işlemektedir. Cümhuriyetci- lik, halkçılık, milliyetçilik, garpçı- lık ocağın dört esaslı gayesi oldu- ğu için yapılan tetkikat ile Türk ocaklarının ideolojisi tesbit edile- cektir. Bu suretle bütün ocakların ayni mefküre etrafında daha kuv- vetli bir surette birleşerek çalışma- ları temin edilmiş olacaktır. İ Ankara ocak merkezine her gi- dişimde burada içime ferah veren yeni bih tekemenül eseri götüyorum. Bundan dolayı zaman zaman şu radan ve buradan gördüğü tenkitle| re rağmen ocağın kıymetli reisi! Hamdullah Suphi Bey ile arkad larını takdir etmek ihtiyacını hi sediyorum. Bilfarz son ziyaretimde öcağın Türk salonunda müze müdürü mer i hum Hamdi Beyin çok değerli bir Son haftalar zarfında bu ders-)büyük tablosunu gördüm. Hamdi mermenskisnin sanenin yanında bir de kıraat «m-|Bey vefatından evvel hemşiresine levhayı getirip Türk salonuna as- ionu açılmıştır. Buraya her lisan-|bir vasiyette bulunmuş imiş. Kapa-| mıştır. dan en faideli mevkut gazeteler veli çarşı içinde eski Türk kıyafetli mecmualar getirilecektir. Okumak |bir satıcı ile dükkânmı tasvir eden|ki Gazi hazretleri de Rus hariciye ihtiyacı olan herkes burada istedi-|ve iki bin ingiliz, yani ğini bulacaktır. Sonra yine merkez binasının i- çinde bir aya kadar büyük bir kü- tüpahne açılacaktır. Bu kütüphane de memleketimizin üç büyük kü- tüphanesi toplanacaktır. İgiliz gemileri Hindistan sularında ça: jtana gidemiyecek, Hindistandaki İngi- liz memurlarının maaşları yarıya ine cek, herkes silâh taşıyabilecek, ve ei: takip edilemiyecektir. Deyli Meylin noktai nazarı budur. gösterilmesini tavsiye ingilizce, sansızca lisanları ile beraber usu- i muhasebe dersleri verilmekte- r. Buradaki derelere devam ed& »k maarif vekâletinin mümeyyiz- : huzurunda imtihan veren, tas- name alan gençlerden hiçbiri liye kadar açıkta kalmamıştır. Vilerini geçindirebilecek birer şla bankalarda iş bulmuşlar» Yazan : SelihMurat LASTİK TOP NEDEN SIÇRAR? tatbik ettiği kuvvete karşı yerin ettiği! ksi tesir topun çarptığı tarafı düzleş- rir, Lâstik top (veyn ekseriya oldur yerde hâsıl olan kuvvet topu havaya kaldırır, edilecek bir yere hediye etmesini vasiyet etmiş imiş. Hamdi Beyin i nâsip bina olarak Türk ocağı mer- hemşiresi Türk ocağına gelip te bu je kendine etraftan hiç masrafı İyeni kıymetler toplamaktadır. Zan- Bican Efendi ve rüf tap bulunacaktır. Bu kütüphanede !tırına merhum sanatkâr kardeşinin umumun istifadesine ar£olunacak-|vasiyeti gelmiş ve kendi elile bu tır. Bir büyük salonda milli san'at işlerine mahsus bir nevi müze teşi- sine başlanmıştır. Burada hususi camekânlar yapılmıştır. Bunların! içersine memleketimizin mubtelif| mahallerinde yapılan ve halka ta- nıtılmasmda faide olan yerli san'at eserleri teşhir olunacaktır. Teşhir edilen her eserin yanında bir tablo üzerinde ona dair malümat verile- cektir. Bir halde ki bu salona gi- ren kimse orada türk san'ati hak- kında bir fikir edinebilecektir. Nazarı dikkate almak lâzımdır ki bahsettiğim bu teşebbüsler haki-i katte bir istikbal meselesi değil- dir. Bugün tamamen olmuş, bitmiş addedilebilecek kadar tekemmül et miştir. Binanm konferans, tiyatro ve si nemaya mahsus olan ve evvelce muhtelif fırsatlar ile gazetelerde bahsedilmiş bulunan kısmına gelin ekası Bican Efendi — Maruf Bey.. Oku- dun mu, Şehir Meclisinde bir dok- tor paşa kuvvetli ruzname istemiş! Maruf Bey — Ya okudum. Hak- lıdır. Matbuata Okuvvetli makale, Şehir Meclisine kuvvetli tTüzname lâzım. bl İM «ezik ke mi mecnun Top yere düştüğü zmaan topun yere B YAZAN: Ömer Rıza Di 0 Mehmet mağlüp oldu, askerleri kaçtılar — Mehmedin tecrübesizliği. Mehme kizipçi bir adam. Onun bütün hedefi, mensup olduğu hizbin davasını gütmek ve muhaliflerini ezmek. Muhalifler, fır. sat beklediler ondan İntikam almak is- tediler, Yoksa Mehmet te, Kays gibi! hareket etmiş, herkesin huzur ve emni yet içinde işile gücile meşgul olması! temin etmiş olsaydı, işler bambaşka olurdu, Kısa bir zamanda buraya Ali ye muhalefetten eser kalmazdı. Mehme din şiddeti ve hizipçiliği, muhalif tara. fı son derece kuvvetlendirdi. — O halde netice ne olabilir? — Mehmet, muhakkak mağlüp ola- cak! Bunu anlıyan halk, az zararla kurtulmak İçin hemen mukabil tarafa geçtiler. — Muaviye ve Amr bu halka daha iyi muamele edecekler? — Bundan hiç şüphe etmeyiniz Şamlıların hali meydanda. Refah için- de yüzüyorlar. Buranın halkı da Şam halkı gibi olmak isterler. Halk, kimden faide umaren onun taraftarı olur. — Demek ki Mehmedin muzaffer ol) ması ihtimali yok mu? — Ben böyle bir ihtimal görmüye- rum. Amr, memleketin merkezi olan Pistati olundadır. Bugünlerde Meh- metle karşılaşarak işini bitirecek, on- dan sonra bütün Misir onun olacaktır. Halk çok eskiden Amri tanıdığından onun günlerini mumla arıyordu. Çünkü bu metalip kabul edilirse İn| (Leylâ, bunları anladıktan sonra bir an evvel Fistata gitmeğe karar verdi. Jlışmaryacak, İngiliz mensucatı Hindis-| Hemen o günü hareket etti. Bilbeyse vardığı zaman şayanı hayret bir man. zara karşısında kaldı. Halkın çoğu, eli kolu bağlı idi. Bunlar Kinane İle mu! polis ilga edileceğinden ihtilâlciler) döğüşenler içinde yaralananlardı. Amr| muharebe bittikten sonra (yaralıları toplamış, onları buraya göndermiş ve zarmdaki itibarını kat kat yükseltmiş. ti, Leylâ, buraya vardıktan sonra ras geldiği bir ihtiyardan vaziyeti sormuş: — Emir Mehmet şimdi nerede? de- miş, İhtiyar onun yüzüne bakmış ve sus- Onun bu hali, Laylâyı bütün bütün meraklandırmıştı, Leylâ, vaziyeti başkasından sorma- İ ibi içi ret edememiş ve şehirden çıka- ğu gibi top içindeki hava) bu dürleşJE3 “e. meğe karşı koyar. Bu kuvvete mukabil! rak ilerlemişti. Ortalık karardığı halde Leylâ gidiyordu. Kendisi de nereye git tiğini bilmiyordu. Her halde müthiş bir hadise vukubulmuştu. Leylâ bunu) hissediyor, fakat ona bir mana veremi» yordu. Çok geçmeden mehtap doğmuş Diğer taraftan yine malümdur)ve ortalığı aydınlatmıştı. Leylâya ilk Tasgeldiği adamdan Fistat yolunu sor- yirmi binkomiseri Karahan tarafından ken-|muş, atını onun gösterdiği tarafa çevir türk lirası kıymetinde tahmin edi-| dilerine hediye edilen tariht tablo|mişti. Leylâ, saatlerce gittikten sonra, len bu güzel levhayı kıymeti takdirlile büyük kıt'adaki yağlı boya re-|kendini bir çölde buldu. Yolu şaşırmış simlerini hediye etmek için en mü-|tı. Atını çevirdi. Kendini ekili bir yer- 1/kez binasını intihap buyurmuşlardı.|nediyorum ki yalnız bu deliller oca Burada |radaki Türk salonunu ve oradaki'Bunlar da gösterir ki ocağm san'at|ğa sarfedilen emeklerin ve parala- tahminen yirmi, yirmi beş bin ki-|bedii Türk eserlerini görünce ba-|kârane binası kıymetinin cazibesi-|rın heder olduğunu iddia edenleri iskâta kâfi gelir. Mehmet Asım : Şehir meclisi r Bican Efendi — Bu doktor paşa ruznameyi hap gibi ilâç gibi bir şey mi zannediyor a£aba7 jde buldu. Uzaktan bir takım hayalet İler görülüyordu. Gecenin mühim bir kısmı geçmişti Leylâ hâlâ gidiyordu. Yorulmuş, ü5' İmüş ve acıkmıştı. Atından inerek rüdü. Etrafta iltica edecek bir yer #f yordu. Birdenbire atı ürkmüş ve kişn*” mişti. Leylâ, dikkat etti. Yerde bir msX tul yatıyor ve ortalığa fena bir kok” neşerdiyordu. Leylânın içi titredi. F* kat burada durmağa imkân yoktu. F* kat ilerledikçe ortalığı kaplıyan fen* koku artıyordu. Burası muhakkak harp meydanı idi. Demek ki iki t8 burada döğüşmüşlerdi. Artık at ileri# mek istemiyordu. Leylâ, geri dönmüş, uzaktan gördü gü bir ağaca doğru yürümüş, atını * ğaca bağlamış ve tekrar geri geleri maktullerin cesetleri arasında dol#* mağa başlmaıştı. Acaba Mehmet, bu” İların arasında mı idi? Saha türlü türl İşekillerde yerde yatan, yere kapans” adamlarla dolu idi. Bir takım kafali cesetlerinden ayrılmışlardı. Leylâ ye” çömelerek bu kafalara bakmış, faköf Mehmedi bulamamıştı, Leylâ, bir cesedin bir tarafına ilif meden, bir insan parçasına basmadi” yürilmeğe çalışıyor ve ilerliyordu. 7 vallı kız, kendisini dünyada değil, 1 rin iç yüzünde ve iskeletler âlemi! sanıyordu. Acaba bu bir rüya mı işi? Ler bunu seçemiyecek bir halde kendinde” geçmişti. Fakat o yine dolaşıyor, gölge gibi cesetlerin ortasından yor, simalara bakarak Mehmedi etmeğe çalışıyordu. Yorgunluk, açlık, korku ve zehiri hava onun başını döndürmüştü. n© deyse maktüllerin zerine di K Onun için İngiliz wuhafazakârlarıİ hepsinin tedavisine ehemmiyet vermiş-| Leyla, son bir metanet hamlesile k€ iHint milliyetperverlerine karşı şiddet|ti. Onun yaralıları toplarken dost, düş|disini toplamış, atmm (bağlı eldüi etmektedirler.İman farkı gözetmemesi, onun halk na-Jağacın yanıma gelmiş, ve yere | p mıştı. Fakat, bu korkunç ve ıstır" İstirnhat uzun sürmemiş, Leyls den bire kalkmış, atınm hali onan zarı dikkatini celbetmişti, At, vw bulduğu bir ot tutamımı o kemirir bir tahta parçasmı öbür tarafa m &. Leylâ buna dikkat etmiş, tahta Yi çasnı yerden almış ve dikkat e t Bu onun Mehmede yazdığı mektub“ çine koyduğu mahfaza Idi. Leylâ vi açmış ve mektubu İçinde Pale mek ki Mehmet buralarda Bata ve bunu buralarda düşürmüştü. 9 de Mehmet te bu maktuller aras mr idi? Leylâ, Mehmedin ölmediğine olduktan sonra uykusuzluk, yor luk, ve açlıktan son derece bitap ğunu hissetmiş, ve atına binerek iW mişti. Uazklarda bir takım köyler rünüyordu. Orada yiyecek bulabi” Leylâ, görünen ilk köyü istihdaf miş, ve oraya girmişti. Leylâ bu” bir miktar yiyecek tedarik etmiş: di vanı için de saman arpa bulmu$' lülerden biri onu evine alarak o0* 4 hasır vermş, Leylâ bu hasırın üze" derin bir uykuya dalmıştı. # O uyandığı zaman akşam olm” (Bitmedi) vd uznamesı Harut Bay — O doktar par ya birer kuvvet hapı verse 0 rüzname kendiliğinden kuvveti? d