—-— 2 — VAKIT 29 Kânunsani 1931 . iddiasına kandırmak istiyen iki mütekellimi vardı, ve bu muba- hasenin tezadı arasında, hep İzmirin yokuş başına doğrü tır- manan; evimizi, evimizde basta döşeğinde yatan annemi bulmak için karanlıkları yararak bir törlü kapıyı bulamıyan ben vardım. Sonra birdenbire, uzun söne- lerin bana yabancılaştırdığı bir odada, bir yatağın kenârında kendimi buluyor, ve orada onu görüyordum. uİmüş mü idi, ölme- miş mi idi?... Hep öyle çukurlaş- mış yanaklarile, şakaklarına pışan İepiska saçlarile, yeşil lerinin sevdalı nazarlarile işte o, orada yatıyordu. Galiba yaşıyor- du, fakat kilitlenmiş ve hararet- ten kavrulmuş dudakları açılmı- yor ve onların arasından bana ümit verecek bir ses çikamıyordu,. Bir saniye olduki onun ölmüş olduğuna kanaat ettim, birden zihnimin içinde yırtidan bir bulu- lenmiş ceride kümelerinin yanın- da durmak; bunlara mubteriz el. lerle dokunmak ve her dokunuş- | ta gelecek sesin ifadesini al- | mak, bazan bunların tozlarını | silkerek o nisyan tabakasının al- tında mevcudiyetlerinin o unutul- muş esrarım dinlemek... Sonra, bu | serseri ziyaretten yorulunca, onun devamı zamanında inşirahtan ziyade elem toplamaktan usa- nınca, mumu söndürmek, bütün bu eski şeyleri tekrar derin uy- | kulanma terkederek yavaş yavaş, i merdivenin i pağı çekeceğim, | içinde sakin, müsterih, hatta mes- tun arasında hakikatin, kırk se- | neden fazla bir zamandanberi hep bana onu arafan, onun tes- | yarısında, © acı ruyadan sonra yet verici, şifa verici sesini işitmek için müthiş bir ihtiyaçla beni hırpalıyan acı hakikatin zevkile dinledim, ve gözlerimin ucunda toplanan birer damla ile uyandım. Yeniden uyumak mümkün de- | ğildi, Bir uyuşukluk içinde sakit bir matemle düşündüm, yır düşünmek değil... inden, hep (beraber uyanan üşüncelerin, hayallerin, batıra- ların ortasında ezilmiş bunalmış gibi idim. Bütün çocukluğuma, gençliğime, hayatımın bazan gülen, ekseriya ağlıyan bütün hengâ- melerine ait simalar, kım, elele, (o karmakarışık bir deveranla etrafımı sarıyorlardı. açmağa çalışan ellerle, “bir ço- w tekrar görmek :stemiyerek, In. İk çoğunun yanından geçerken | irkilerek, tevakkuf ederek, daha sarih temaslarla (telâkilerimde gicikmek arzusile titrerken meç- hul bir rüzgârm müstebit sevki ile başkalarına sürükle- nerek dolaştım. Neler, neler vardı; bayat önüme yığınlarlı ne büyük kümeler yığmıştı! Bun Jan ayıklamak, © ayıklananlar: daha vuzuh ile görmek müm kün olmaz mı idi? Sanki eski bir evin, seneler- denberi istimalden düşmüş kırık dökük eşyasi yığdıkları bir tavan arasına çıkmıştım, burada çatının yarıklarından kayan kor- kak ziya hatları, bu kümelerin şarasını bürasın yalıyarak az- çok tanılmış bu köhne şeylerin hazin uykularını, hâlâ tebessüme çalışan sakit dudaklarımı göste- riyordu. Burada dolaşmak... Elimde bir mumun titrek ziyasile bir kırık çerçevenin, silik bir resmin, topal bir iskeletin kemikleri çö- zülmüş bir do'abın, ötede dağınık mektep (kitaplarınn, (beride küme küme sararan didik — Jandarmalar bizi zorbaların!'nun bazan darlaşan bir kısmı taarruzlarından kurtarıp otomibililçıkışlı ve oldukça kavislidir. Git. den almaktan başka çare yoktu.) — Beni sarhoş zannediyorsun! mize bindirerek yola çıkardılar, 'tikçe sular kararıyor gece bastırı-İ1 âkin izzeti nefsine dokunmaksı. da bir kaza yukuuna meydan ver- Ve ötekileri, bize yetişmemeleri #-/yordu. Şoförümüz de zil zurna sar zın ona bu teklifte nasıl bulunabi-| memek için arabayı kendin kullan ajho: gin bir hayli müddet daha or. ha- | Kendili- | i arasından insanın çocuk rubunu takım ta- | İ ! İ | tevkif edeceklerini söylediler,... Ya rım saat bir ara ile biz ilerlemiş o hirsak ikinci bir tecavüz tehlike | ederek: «Yanılıyorsun, o zaman Ben bu izdihamın ortasında yol kendi gürültüsünden ürken ayak» larla geri dönüp bu tavanara- Sını karanlıklara teslim etmek için kapağını çekmek... Ve mer- divenden inerken: “İşte bende son basamaklarını iniyorum, den de biraz sonra kâ- karanlıkların ut bir uykunun derinliklerine dalacağım!..,, demek... İşte elimde bir mumla dolaş” mağa başlamak kararını bu gece aldım. O zayıf ziyanın altında sil- kinerek muvakkat bir bayat ile tekrar dirilecek şeylerden öyle- leri var ki ben onları, evet, hâ- lâ bu yaşta, bu bembeyaz saç- larla, annemin dizi dibinde tıpkı | küçücük bir çocuk gibi, söylemek isterdim. Hayatın öyle dakikaları var ki uzun senelerin mihnetleri ihya eder ve ona yegâne bir tesliyet okâbesi gibi annesinin bayalini tavaf ettirir. ... Ne zaman ona en uzak hatr ralarımı teşkil eden ikisilk şey- den bahsetsem, bana tebessüm pek küçüktün. Bir yaşında mı idin, bir buçuğunda mı idin, her halde ikisini tamamlamamıştın. O ka- dar küçük çocuk bunları zap- tetmiş olamaz. Belki başkaların- dan, sonra dinlemişsindir de kendin tahattur ediyorsun zan- nındasın!» derdi, Ben israr eder» dim, oimkân vermezdi. Aramız- da bu mesele balledilemiyerek öyle kaldı, Bunlardan birincisinde kendimi dadımın kucağında görüyorum, izmirde herkes sofrada idi. Kim- lerdi, bilmiyorum. Ne sofrayı, ne oradakileri görmüyorum. Yal- nız biliyorum ki dadımı tekdir etmiş, bu yaramaz çocuğu ne için sofra başına getirmiş diye kovmuş olacaklar. Ben başımı dadımın omzuna koyarak, o beni uzaklandırırken, ağlıyorum, İşte bunu pek vazıh görüyorum, Yalnız o kadar; dadısının om- zuna başını koyarak ağlıyan ben... Hatta bu ağlayışın manasını bile tevsi ederek terceme edebiliyo- rum. Belki bütün bu hatırayı ben sonra, dimağımın kim bilir nasıl gizli oyunlarile icat etmişimdir. Ba ağlıyan küçük - bir, bir buçuk, mızdan birer kara ırmak gibi akı- yordu. Bazı tümseklerin üzerinde top gibi havalanıp yine oturuyo-laz hevesimi alayım. duk. Bu sarsıntıların hoplatmalari» şt. Biz tehlike karşısında ayıldık. Ne yapalım ki direksiyon şoför Kâ'tu. Yavaşçacık omuzunu okşıyaraktık. Araba fena halde sarsıldı. Fa- zımın elinde idi. Tayyarede mi- sinden kurtulmuş olacaktık. Son vilyiz? otomobilde mi farkedemiyor tesle uçuyorduk. Fakat tehlikeden d&ha dehşetlis açtığımız|duk. Güzergâhımızdaki ine ma-İsimsiyah birer heyulâ kesilerek ağaçlar ız bulunuyorduk. Bentler yolu-Jpencerelerin haricinde iki tarafi ça ka po KLEEe Terkos hakkında son karar dün verildi © Şirketin mukavelenameye rıay& etmediği delillerle sabit olmuştu Şiddetli bir protesto çekildi, buna da aldırmaği feshedilecek, bu suretle bu belâdan kurtulacaği& Ankara, 28 (Telefon) -- Nafia Ve)| kili Hilmi B. terkos şirketi hakkında-çirkete bir ihtarname gönderilmistir. ları yapmadığı takdirde ki tetkikatını bitirmiş ve kararını ver- miştir. Büna nazaran şirketin Oo mukavele Bu gece Nafin Vekâleti tarafından) Bunda, şirketin mukaveleye riayet et| mediği, fena su verdiği, yangmlarda Şirket nisan nihayetin€ ll protesto daha çekilecek v8 men eski şekilde devam €' ş vele mucibince şirket feshe hükümlerine riayet etmediği, İstan.bol su vermediği ve tesisatını üç aya) pceih için, mukaveleye bul halkına içilmiye salih olmıyan su) il Jaşılmıştı San'at mektepleri Bir Alman imütehassısı ıslahat raporu hazırlıyor Ankara, 28 (Telefon) — Maarif Ve- kâleti tarafından san'at mekteplerinin ıslahı için Almanyadan getirilen mü-) tehassıs M. Alfert Yung geldi. Mektep. leri tetkik ederek hükümete bir ıslahat raporu verecek l yor Ne için sanki beni ko- | vuyorsunuz ? Sizin sofranıza otur- mak istemedim. Sadece, uslu uslu bakıyordum, ve bu tema- şayı tuhaf buluyordum. Benim mini mini yüreğimi kıracak ne vardı? Beni bu eğlencede ser- best bıraksanız ne kaybederdi- niz..? » Bu mazlumane serzenişi o lâv- hanın içinde sarahatle okuyorum, İkinci hatıra vapurda... Evet, biliyorum ki bu, vapurda cereyan etti, İzmirden Istanbula avdet ediyor olacağız ki bana içlerinde telle dondurulmuş türlü hayvan ve insan resimleri, bir çok şeker- ler vermişlerdi. Yanımda kim vârdı, bilmiyo- | rum. Fakat karşımda bir koca- kar vardı, bize yabancı çirkin | bir kocakarı... Birer birer, ya- nımdakinin aklından istifade e derek ve beni aldatarak - bun ları farzediyorum » şekerlerimi aşırıyordu. Ben kendimi, koca- karıyı, aşırılan şekerleri görü- yorum. Bu, o derece vazıh ki bir gün o lâvhayı tersim edebilirim. Fakat annemle beraber bütün büyükler, ben bundan bahsettik- çe, bep gülerler, ve böyle bir şeyin vaki olmadığında, vaki ol- sa bile o tarihte İzmirden İstan- bula dönüşte benim bunu tahat- tur edemiyecek kadar küçük ol- duğumda ısrar ederlerdi, İşte hayatımın en eski iki ha- tbırası: Birinde kalabalık bir sofra- da temaşakâr olarak bile kabul | olunmuyordum, ikincisinde şeker | lerimi çirkin bir kocakarı çalı- yordu, | | li Halit Ziya: Uşsaki xade le başbaşa karambollar yaptıkçâ İelâl bir şeyden korkmuş gibi be- nim kucağıma düşerek çığlıklar ko parıyordu. Bu görünür kazadan kurtul! mak için direksiyonu $0förün elin lirdim. Ne olursa olsun işin şakası yok! en tatlı sesimle: — Kâzım Efendi dedim. Biraz direksiyona geçmeme müsade eder! misin? O sertçe su kısa cevabı verdi: İlam ön. Gersar 2 kadar deği iştirerek mukaveleye muva- fık i i i kile kı bil inkılâp aleyhinde ha- reket edenler için Ankara, 28 — Törk ceza kanununun bir maddesine gö- re mahkeme hükömleri esna- sında 60 yaşını mütecaviz olan müerimlerin idam cezası 24 sene hapis cezasına tahavvül etmektedir, Bu yüzden 60 ya- şım mütecaviz olup bükümete karşı azami cürümleri irtikâp edenlerin idamı kabil değildir. Halbuki bu gibi adamlar, bu gibi hadiselerde, asılsak korkusu olmadığından başlıca unsur olarak kullanılmaktadır. Bunun için devlet teşkilâtına, cümhuriyete, inkılâba karşı vaki cörümlerde bu gibi adam larında idamı inkılâbı koru- ma kanununda tesbit olun muştur. Tabildir ki benüz bu kanun mer'iyet (Okesbetmediği için balen divanı harbin vereceği idam kararları içinde 60 yaşı- nı mütecaviz olanların cezası 24 sene hapse tahavvül ede- çektir, | Hukukçular Dün Ankarada hazırlık içtima! yaptılar Bütün Hukuxçuiarı şümullu bir cemiyet yapiyorlar Ankara, 28 (Telefon) — İstanbul ve cemiyeti kurmak için bugün Türk ica-| ğında bir hazırlık içtima: yaptılar. İç timaa adliye müsteşarı Ferit, Maliye Vekâleti umum müdürlerinden Edip ve müskirat inhisar müdürü Asım Bey- ler de iştirak ettiler, Neticede Anka- rada mecliste ve diğer müesseselerde! bulunan hukuk mezunlarınm iştiraki. le büyük bir içtima yapılması tekarrür| etti. — Niçin? 1 i — Otomobile meraklıyım. Bir — Hayır yalan söylüyorsun. Di- reksiyona geçmek isteyişin heves- kârlık için değildir. — Ya ne içindir? — Kurnazlık istemem beyfen- di.. — Ne kurnazlığı canım? mak istiyorsun. Bu ara kütedek bir şeye çarp-| kat atlayıp geçti, Yalandan hoşlanmadığım gibi hissiyatımı saklamaya da uzun müddet tahammül edemem. Te-| Jmek omun haysiyetine vE ay fasıla ile iki protesto ktedi / .. Ni hi Bir tane da” Rasim Bey'de Halk N kasına geçmek ist Ankara, 28-(Telefon) — meb'uslarından Rasim / Fırkasına tekrar girmek için ki at etmek İstediği söylenme"” 2 Valilerin salâbi Löyiha tetaık e diliye” , Ankara, 28 — Dahiliye leti vilâyetlerin bösnü hakkındaki kanun lâyib zırlamış ve başvekâlete miştir. Başvekâlet bu lâyiban# lerini vekâletlere tevzi mütalealarını sormuştuf. , Bir gazetecinin t€ Son Postanın Acan# rinin tevkifi için emi Adana, 28 — “Son Pet ; Adana mubabiri Salâha , yin tevkifi için müddet emir vermiştir. Fakat 5! bey bulunamamıştır. İaşe Ankara hukuk tal& Ankara, 28 — Anka talebesi 10 Şubatta Rom deceklerdir. | Orta tedrisat müdü / Ankara, 28 (Telefon) « tedrisat müdürü Fuat B. bul Vazifesine başladı. â İzmir Polis müdürlüğü Ankara, 28 (Telefon) yö z Y İ Ankara hukuk mezunları mesleki bir)iğleri müfettişliğine tayin 2 İmir polis müdürü Ömer Be Feyzi B. getirilmiştir. Fırkada Cem.yetlerle tem8f Halk fırkası, amele *€ cemiyetlerile temaslara etmektedir. Bu temaslaf# rapor'ar hazırlanacak “€ f cemiyetlerle umumi temasi!” İaştirerek: — Sana sorhaşsun der : ra mı atmış olurum? v. — Eğer ben sarhoş ise nden ayık değilsin. — Arlene çok fark çi zım Efendi. oi — Her sarhoş kendini #8 neder.. — Şimdi senin kendini “5 tiğin gibi... 5 — Bir şoföre sen sarn” Z kil direksiyona ben ge$i ; namusuna İccavüz — Hemen muhakkak bir tehlike karşısında J edilmiş bir teklifi bir marn. lesi şekline koymak her 4073 vel fazla sarhoşluğa deli bilet ©