rak dedi Bundan on yedi sene evvel yani 1913 te idi. Az zamanda çok servet kazan ü le Güyan kıt'ası B i renok nehrinin munsabı ci varındadır. O sıralarda altın madenleri bulunduğu haber verilmişti. Ben de Savanlarda bir müddet dolaştım. Altın madenine rasgeleceğime bel bal mem leketin atmasına tutuldum. Bir gün bir Hintli handa kalmıştım. Hini dar şimaldeki ir kenarında kesret- le <İtiva tesadüf edildiğini haber verdiler, Bu haberin doğru olup olmadığını an- Ismak için ertesi anbah er- den yola çıktım. Arazi yet arızalı ve bozuk ol çöntantar asmış küçük tüfe ğlmü ve lüzumu halinde ecek yüzü sağ sıra dinlenerek iki gün ka- dar Şol aldım. Bir akşam ormanlar arasmdaki — vâsi bir meydanlıkta cesim bir âğaem eteğine oturdum, Burada hem yemeğimi pi- şirmek için hem de gecele yin vahşi hayvanları kaçır- mek için büyük bir ateş yaletım. Tam yerleşeceğim sıra da birdenbire arkamda bu- inan çalılıktan bir dal Bişirtışı duydum. Hemen döndüm. İri bir canavar bir kaç sıçrayışta meydanı geçerek bana yaklaşmış; u zün bir miyavlama çıkardı. Hadise ani olmakla he- raber karşımdakinin yerli- lerce kara Kaplan ismi veri len iri boydan bir. pelenk Olduğunu tanımıştım. Ben- den yirmi adım kadar me- safede toplanmış, . parlak gözlerini bana dikmişti. A- ramızda yalnız yaktığım a- teş vardı. İçimi gayri ihti- yari korku kapladı. Gözle- rimle hemen tüfeğimi araş tardım. O ande dudaklar rımdan bir yeis sayhası çık t. Tüfeğim ile iki tabanca: mı ateşin öte tarafıma bi- takmıştım. Gidip onları al maklığım imkânsızdı. Bir kaç saniye kadar tama men şaşırmış bir halde kal dım. Nereye kaçabileceği- mi gözlerimle araşlırıyor- dum. Yalnız dalları alçak- tan başlıyan ağaçtan başka bir ilticagih bulama dım, Bu sırada iri kılıcı ya nımda gördüm. Ağaç on dım: — Eğer kılıcımı yer- den alarak şu ağaca kadar varırsam, ağaca tırmanı- rım, Başka hiç bir kurtu luş çarem yok... Maamafih pelengin kedi gibi agaca tırmandığını bi- liyordum. Binaenaleyh a- ğaca çıkmakla kurtulmuş sayılmazdım. Her halde bundan gayri bir yol olma" ymce bunu kaçırmamak i- sap ediyordu. Düşmanım henüz yerin- den kunıldamamıştı. Maa- malih gittikçe şiddetle mi- yavlıyordu. Pek 'yakında atılacağı muhakkaktı. Şid- detle döndüm. Ve bir sıçra yışta Kılıcımn yanına var- dım. Kabzasından yakala dım. Koşarak ağac dibi- ne vardım ve tırmanmağa başladım. düşünerek şu neticeye var- 'Tam vaktinde hareket etmişim. Pelenk yıldırım gibi bir süratle atılmıştı. Tırnakları o ayaklarımdan birkaç santimetre aşağı kü tüğe saplandı. Gayri şuur bir hareketle hayvanın sura tına şiddetli bir tekme in- dirdim. Canavar müthiş bir böğürtü çıkararak yere düş tü ve sıçramak için bir ez geriledi. Bu ricatten bilisti fade daha yüksek bir dala tırmanmış ve oturmuştum. Parmaklarım —— kılıcının kabzasmı asabiyetle sikir yordu. Mamafih vaziyetim çok fena idi, Pelenk anut bir hayvandır. Saatlerce a- vnı beklediği görülmüş- tür, Beni bırakıp gitmiyes ceği muhakkaktı. Yaprak- ların arkasma; saklanmış rakibimi gözlüyordum. A- caba ne yapacaktı? Birden bire, başımın üzerindeki yaprakların © hışırdadığı- nı duydum. Ağacın zirve- sinden siyah ve uzun bir cismin aşağıya doğru uzun yüksek çayırlar o arasına kaydığını gördüm. Bağır- dım: — Bir boa yılanı. Bu eksil Yanılmamıştım, Yerde ki cisim bir bon Yılanı idi. Anlaşılan pelengin miyav- lamasından © uyanmış ve mütehayyir olarak aşağı in mişti. Bereket versin beni farketmemişti, Bütün dik- katini pelenge (dikmişti. Pelenge e. ağaca bir insan çıkmasına bedel bir boa inmesine adeta hayret eder bir tavır almıştı. si de hiddetlenmişti. İpti- da pelenk taarruz etti. Müt hiş bir miyavlamadan s0n- lamağa hazırlanmıştı. Bir 'denbire bütün vücudü açıl- dı kuyruğu havayı şiddetle kırbaçladıktan sonra tarif edilemez bir süratle siyah kaplanm beline sarıldı. Hayvanın kaburgalarının buşiddetli tazyik altında çı tırdadığını duydum. Orada karşımda müthiş bir müca dele başlamıştı. Pelenk beli bir hade için de imiş gibi sıkşanış olduğu halde elemli ulumalar çı karıyordu. Cesim ağzından kanlı köpükler | saçılıyor. Düşmamın vücudünü tırma lıyor, ısırıyor, Tazyikından kendini kurtarmağa boş yere uğraşıyordu. Yılan almış olduğu mü- teaddit yaralara rağmen pe lengi bırakmıyordu. Niha- yek pelenk ağzı açık hare“ ketsiz kaldı. Boada da hiç- bir hareket görülmüyordu. Kalbim çarparak bu cidale şahit olmuştum. Uzun bir müddet bekledim iki hay» yandan hiçbiri kımıldamı- yordu. Her ikisinin öldüğü 'ne kanaat getirdikten son- ra ağaçtan indim ve tüfeği mi alarak yılanın kafasına ve Pelengin ağzma bir kur şun sıktım. Bu kurşunlarım boşa gitti; iki canavar çok tan ölmüşlerdi. O geceyi nasıl geçirdiği mi tarif edemem, Bitaplık- tan uyumuştum. Sabaha ka dar kendimi canavarlar ara sında parçalanmağa hazır bir vaziyette, gördüm. Sa- ei vey e Sadri Etem se. Necide gitmek için Basar ya kadar kelekle gitmezğe ka rar verdi. Bu suretle hem ütı yorulmamış olacak, bem de za Mmandan kazanacaktı. Şişirik yar bir ev halini almıştı. Ke Yeğin üstüne güzel, bir mo. gektiler, Su keleği, fışır fışır götürüyordu. Bir hafta böyle rahat rahat gittiler, fakat bir ikindi üstü mehrin membam: dan doğru kap kara, korkung gürültü ile bir sel boşandı. ( Bu sel köpürüyor, kaynıyor, önüne ne gelirse derhal alp götürüyordu. Ve bu karanlık selin açılan, kapanan ağzı bir dev gibi bir saniyede meler yu tuyordu. Bir bakıyorsunuz bir den ağrı açılıyor, bir deve, birkaç insan yutuyor, su bir toparlak gibi dönüyor gözle gözükmez oluyordu. Kelek te öyle oldu. O da bir sarsıldı, sonra tersine döndü, kayboldu. Delikanlı gökreyen yükselen su üstünde kopmuş bir talu mbuldı sarıldı ve kendini cereyana bıraktı. Sahilin iki tarafı harami- lerle dolmuştu. Onlar ellerin: de uçları çengelli ipler geşen eşyayı çekiyorlar yanlarında biriktiriyorlardı. Onun tulumuna da bir çen- gol isabet etti. Çektiler, o da karaya çıktı. Çıkar çıkmaz ds tünü başımı aradılar, nesi var, nesi yoksa hepsini aldılar. Ve tez elden bir esinciye sattılar. Esirei, delikanlıyı çok gü- zel olduğu için Barsada cuma Bamazından sonra zenginlere Yüksek fiyatla satmak için ye kadı temizledi, vücuduna mis ye amber sürdü, yarı çıplak bir hale koydu... Bu parçayı okuduğu asa nn en güzeli addeden Kadı köyünde N, K. B. bir kolan ya hediye kazanmıştır. Hedi. yesini matmaamızdan aldır. ması rica olunur. Mi. “Okunmasına imkân görüle miyen kiğitlar o meyanında maktulün biraderlerinden bi- rine yazdığı bir mektup bulun muştur. Bunda kardeşinden para istiyordu... Dalgınlığın bundan fazlası olamaz yala rine mühim surette tesiri 0- lacak bir hadisei kimyeviye husule gelir. Şu halde kiraz Haremi sonra saf sudan aş ir şey içmemeğe dikkat etmelidir. Bir çok ay larda istiridye yenmemesi- nin sebebi de budur. İstirid ya hür mevitmde ekle salik tir. Fakat mayıs, haziran, temmuz, ağustos aylarında hava pek sıcaktır istiridye çabuk bozulabilir ve mide- nin harareti bu tefessühü tesri eder. Böylece bir ta- kım zehirli maddeler husu- le gelir. Ve bunlar insanı zehirliyebilir. Helyomun bir isti- mal tarzı Helyom nadir bulunur bir gazdir. Petrol taharriya tında elde edilen tabii gaz de pek cüz'i miktarda mev- cuttur. Gayet hafiftir ve yanmaz. Bunun için Ameri kada helyom ile balonları doldururlar. Fakat daha mühim bir istimal tarzı bu- lunmuştur. Sulak yerlerde- re mikâbr hali hazırda üç lirayadır. Ziya veren kuşlar Size tabii bir hadiseden ve baykuşlar senenin bazı mevsiminde ortalık karardı öt saatte Fosforlu gibi gö- zükürler ve bu hal haftalar ca devam eder. Ba hadise bundan yirmi asır o evvel düşünmüş ve baş ağrısının kafa tasınm beyni tazyik et mesinden husule geldiğine kanaat getirmiş. Bunun ür zerine kafa tasının kalınlır ğmcn bir parça kemik kes miş o vakit ağrı tamami le kesi Bu ameliyat şimdi kolaylıkla yapıldığın dan bu veçhile hasta olan- ların kâffesine tatbik edile bilecekmiş. Asar atika tetkik eden z kafa taslarıda sahipleri sağ iken sileks taşı ile delinmiş olanları keşfedilmiştir. Zar manı hazırda ise kafa tas açmak için mükemmel terti bat vardır. Romalı tabiiyatçı Pelin tas rafından haber verilmişti. Bu garip hadisenin sebebi uzun müddet keşfedileme- mişti, Çünkü bu hayvanlar Deşretmesi ateşbö" husule gelen gildir. Bunun sebebi kuş- larm tüyüne yapışan bir pevi mantardır, Mıntar ha vadaki o müvellidülhumu- zanm tesirile ziya saçar bir hal kespediyor. Bu hâdise gündüzün üyor fakat ii