* — 6 — VAKIT 24 Küânunevel Es Asmalımesçit: m Bildiğim bir şey sında geçen çılgınlık gecelerinin .. a 4 Lü ii Sanullahın krokilerinden © İki gün, tereddüt, ümit, bezginlik — dolu iki gün geçti. Selâniğe gidebilmek için hazırladı- © ğım bütün plânlar suya düştü. “Size Yunanistam mektupları © yazarım,.. “Kaç senedir düşmanlığını ettiğimiz © bir milleti yakından görmek bir gaze- — teyi alâkadar eder, diye gazete müdir- — lerine yaptığım müracaatlar hep omuz silkintileri ile karşılandı. Velhasıl ol © madı, Benim titiz ve sinirli hallerimi gö- ren arkadaşlar da benden uzaklaşm g- Jardı. Çünkü daima neşeli gördükleri bana, onlar sade eğlenmek için yakla- dı. Hiç birisi tasavvur etmezdi ki bir insanım, benim de kederim — olur. pa Memduh bile beni, bütün ma- asmıştı. Kendi kederini göster. onu saklamasını bilmeği şiar edinen Şeyh Memduh, kederli adam- — lardan vebalı imiş gibi kaçardı. Bunda) *“ — hakkı vardı, Fakat ne yapayım ki ben teselliye muhtaçtım, bir az şefkat be ni kurtarabilirdi. Onu aradım, bulamz dım, ve kendimi, bugünkü cemiyetin — elâm bir kuser olarak görmekte ısrar ettiği gece ve zevk âlemine bıraktım! İçersi cins cins içki ve keyif verici ze hirler dolu, bir gramlıktan bin gran lığa kadar muhtelif şişeler etrafımda arkadşlarm yerlerini aldılar, ve Asma. — İımesçit 74 numaradaki tavan arası bir gizli sefahat odasına döndü. 1930 en ON, deki' hadise Üst taarfı 1 inci snyıfada da M. Hovasa muvakkat olarak verilen Varsa İavan ârd- İvazifeden almarak asıl vazifesi olmak Mizım gelen bir memuriyete tuyini hu- susunda usullüzlük yapılmış olması dır. İşte vaziyet uzun zamandanberi büy z le devam ederken müderris Vehbi Bey, Ne kadar artist tanıdım? Bilmiyo'| fakülte meclisi kararile M. Hovasa tev rum. İsimleri ne Hatırlamıyorum.| di edilen dersin, müderris maavinliği- Bildiğim bir şey varse, o da, benim *a |ne tayin olunan muavini Âdem Nezihi van arasında geçen çılgınlık geceleri- B. tarafından verlmesine karar ver nin Bükreş, Atina, Peşte, Halep, Velmiş ve bu hususta bir taraftan Âdem Mısırda anlatıldığı, beni tanımıyanl:-| Nezihi Beye emir verirken diğer taraf om İsen tanıdıkları idi. Çünkü artist.İtan M. Hovası da bir mektupla bu kara ler, şehirden şehire zevk götüren bulrından haberdar etmiştir. insanlar, her gittikleri yerde kendile-| © yg. Hovas ise müderrisin meclisinin rine aşinalar bulurlardı. Bizim tavanİ; ararile tayin edilmiş olduğu vazife arası da bu snretle dilden dile dolaşi- den ayışlmak ve diğer bir vazifeye geç yor” mek için yine böyle bir karar verildiği- Bir akşam, Asmalı: <-çitte Robin 0-İne vâkıf olmadığı için mutat olan sw telindeki artist kahvesind: oturuyo”İatte dersaneye girmek istemiş, fakat dum, Önümde, çay kadehi içinde şar«p/kapıdan içeriye girince daha evel 4- vardı, ve yazı yazıyordum. Birdenbire|dem Nezihi Beyin kürsüye çıkmış “*- arkadan iki el gözlerimi kapadı. Bir:siduğunu görmüştür. Bunun üzerine kıkır kıkır gülüyordu. Adem Nezihi Beyin dışarıya çıkmasını Gözlerimi kapatan ellerden bunun) isaret etmiştir. O da kabul etmeyince bir kadın olduğu belli idi. Fakat kinı7| malüm olan hâdise çıkmıştır. Süratli bir hareketle geri döndüm. Bu Derhal kaydedelim ki burada M. He kendisini o Budapeştede tanıdığım ve) yasın da bir hatası vardır. Bu zat ve İstanbula ge; VEi zaman, onu istismar|levki kendisi usul dairesinde vazifesin eti.cğe çalışan adi bir mürabahacıdan |den ayrılmamış olsa bile dersaneye gi- sam daha içerdim, ayıksam sarhoş oli mak için içerdim. kurtarmağa muvaffak (olduğum Piri)rip te orada Âdem Nezihi Beyi gördü-; Zü zaman yapacağı şey ders vermek için ısrar etmek ve müderris muavi ni sıhıftan çıkarmağa çalışmak değil di. O derhal fen fakültesi idaresine müracaat ederek kendisi için muayyın olan saatte dersaneye girmek istemiş İ- se de diğer bir zatın orada bulunduğu- nu görmüş olduğunu anlatacaktı ve izahat istiyecekti. Binaenaleyh Adem Nezihi B. sırf bir idare hatası ve M. Hovasın yersiz asabiyeti neticesi ola- rak haksız bir muameleye maruz kal mıştır. Hâtta M. Hovasın hayvanat müder risliğinden alınarak asıl ihtisasmı teş kil eden bir vazifeye tayini keyfiyeti iv lee meclisinin kararına ikliren am, minnettarlıktan mötevcll:iletmiş olsa bileyine bu kararın usul dâ olduğunu zannettiğim için o zam ;İiresinde M. Hovasa tebliği icap eder reddettiğim büyük bir muhabeti varlı./di. Fakat artık ben şimdi o eski adam de) o Halbuki bizim dünkü tahkikatımız: Zildim. Onun için boynuma atılmı; 6-İgöre bu dersin M. “Tovasın uhtesind lan, Piriyi, hiç evvelee yapmadığım 9'Jalmması henüz fa!.! *e meclisi kararı surette ve ağzından öpünce, İİ arzedilmiş olmadığı gibi bu vazi'; isminde bir macar kızı idi. “Sunullahın krokilerinden nin Adem Nezihi Beye tevdii hakkın- da da henüz meclisçe bir karar veri”. memiştir Dün duydağumuza göre fen fakül- — 0, cdi, ne oluyorsun? - Her şey. — Bu kadâr zamandan sonra mı? « Lir şarap “ser misin. Vaâsıt B. ısrar ediyor “3000 liranın makpuzu nezdimde mahfuzdur!, Zeynel BesimB.yazdığı son yazıda bü işten bahsediimemesini istemektedif Vasıf Beyden aldığı 2000 liraya si- iyasi akidelerini satan Hizmetçi Zeynel Besim Beyin 6000 lira daha istediği ve| İbu verilmeyince yeniden Halk Fırkası jalevhine döndüğü malümdur. Dünkü nüshamızda hem Zeynel Resim, hem Vasıf Beylerin bu mesele hakkında mütalea ve fikirlerini de yazmıştık. Bu havadis arasında Zeynel Besim Beyin, artık iğrendiği politika hayatından çe- kileceğini de zikredilmişti. Bugün aldı Zımız Hizmet gazetesi (ilân) serlevha- sile Zeynel Besimin mathunta vedans-| mesini neşrediyor. Geç bile kalmış » lan bu ilân şudur: | Orhan Rahmi Beyin malümatım te İrsam hildfındaki neşriyatı beni yeni milcadelelere sürüklemek ( istidadın: gösterdi. Halbuki ben politikanın ça- murlu mücadelelerinden artık biktun. Bu sebeple siyasi hayattan çekilmeğe karar verdim. Barlema elime kalem al mak şöyle dursun, matbaoların kapılar; rından geçmemek bile niyetindeyim. Gazele ve matbaayı, borçlarımla te bilümum mmtlubatile Orhan Rahmi Be- ye devrediyorum. Bugünden itibaren gazete ve matbaa ile maddi ve manevi hiç bir alâkam kalmamıştır. Mesleğe! tertemiz girdim, terlemiz çıkıyorun. Efkâr umumiyenin sadece buna inan, masını rica ederim. Son neşriyala gelince; ben bir şey söylemiyeceğim. Gerek Vasıf Bey, gere Orhan Rahmi Bey, bu bahsi İkapasalar çok daha iyi olur zannede- rim. Herhalde her iki taraf ta bu m€ selede benden daha fazla malümat is- temesin.. Ve bana hücum vaki olma sin. Söylenmesi lâzim gelseydi ve za man müsait olsaydı ortaya çıkar, ben söylerdim. Sabık mesleklaşlarımdan da ricam şudur: Beni unutsunlar ve benim şu mes-| kten açık bir alınla çekildiğine ül mat buyursunlar. Pek fazla merakli ları yağmıyacaklarına döir namusları üzerine söz vererek konuşmak için be-| ni evimde görebilirler. Karilerime ve meslektaşlarıma arzı veda ederim. Zeynel Besim lar nezdimde mahfuzdur. !riyatın adi mahiyetini tamamen gör | Çi Diere dket | (Hizmet) in ayni nüshasında Vasıf; üzere tesbit edilmişti. Bu para veri di. Bu husustaki makbuz ve Zeynel Bi sim Beyin el yazısile yazdığı mekt” Burayö gk 1 diğim zaman tekrar altı bin lira / di, verilmedi, Bu izahatim, son Pİ rir Gazi Hazretlerinin kendisine ni tebliğ ve İsmet Pş. aleyhinde fas yetle bulunmıya davet ettiğim ye daki tamamen yalan olan isnatları rar 'dekzip etmekliğime, bu çirkik WE ldk tezahürü Karşısında artık i var madır?, ee. Ban kimseler dişlerinin dipi€” rinde ve bilhassa alt ön di nin arka ocihetlerinde birikö” taşlara biç ehemmiyet vermeyi? onları öylece saklarlar ve bir mütebassısa müracaat edip 6” resine baktırmazlar. Halbuki b“ taşlar kâmilen mikrop yuvasıdı”” lar, Ve dişten ziyade diş etler” Bin zararına olarak dişlerin diP” lerinde bulunular. Diş etleri! hasıl olan muhtelif iltihabati” dişlerde vukua gelen bir çarpıklıkların ve dişlerde görü len bir çok ağrıların sel bu taşlardır; bu taşları kaldır” madıkça bu gibi rahatsızlık'a” dan kurtulmağa imkân yoktur. Diğer medeni memleketlerd€ halk alı ayda bir defa VEjf senede bir diş tabibi veya dişe” ye müracaat ederek ağız W dişlerini umumi surette muaye” ettirdiği zaman bu gibi taşla” da imha ettirir. Bu taşların yüzünden hasıl o” muş bir çok diş eti rahatsızlıklar” ve diş ağrıları biliyoruz ki bunl8” kaldırılıp lâzımgelen tedavi Y#” pıldıktan sonra hasta rahat €t miştir. | Gündüzleri, vakit bulduğum zaman Custu. Yüzüme uzun uzun ve garip, tesi reisliği bu hâdisenin bir sui tefeh. Beye hitaben sudan bir yazı yazılmak) © Jar gazeteye uğruyor, ekseriyetle de © yazılarımı evin hiçmetçisi ile gönderi. yordum. v Bandi ile Lili her gün gördüğüm — yegüne ahpaplardı. Üç ay, onların de- i eri ile tanıdığım muhtelif artist e in iz birakmıyan dostlukları ile geç- Lili, bazı akşamlar, dahâ doğrusul O Mahrukatcılar cemiyeti idare sabahlar, bardan çıktıktan sonra s- heğeti intihab ie mim olarak tanıdığı (vice) arkadaşı, 0eyeti intihabatı bugün Havyar “rı ile odama gelir, derhal bir âlem ku.) bânımdaki cemiyet merkezinde £a.'p baktı, Sonra, kelimeleri ağır ağır! söyliyerek: —— Zen, dedi, Selânikten geliyorum (Sonu var) Ticaret #leminde : Mehrukatcıler çemiyetinde hüm neticesi olduğuna kani olarak hâ ta ve mumaileyh yakasız ve kravaisiz- disenin izam edilmemesine karar ver-İlara çatmamak şartile Hizmette fikir- miştir, Bu münasebetle meselenin hattıİlerini yazmağa davet olunmaktadır. fak”. meclisine bile verilmemesi d' VASIF BEY ISRAR EDİYOR eüelieiiei Diğer taraftan Vasıf Bey iddinları- Diğer taraftan gene fen fakültesin| na Zeynel Besim Bey tarafından yapı- de bir smıfın bir içtima münasebetile| tan mukabele hakkında şu sözleri söy. derste bulunmadıkları görülmüş ve bu remiştir; hususta bu talebenin dikkati celbedil.| “rotgrafınızı simdi İzmirde aldım. miştir, Bu hareket bir daha tekerrür (Hizmet)sahibi ile aramda tcati edilen ederse bu tarzda hareket eden talehel pe gazetede vaktile neşrolunan meh- İmtihanlara girmek hakkını kaybede| — rardık. Uyuyorsam uyanırdım, sarhoş- se ............. * .” Tere. 41 Cimmi yine çalışıyor, fakat ar- “tik çıkardığı altınları büyük torba- koyacak yerde gizli gizli kendi ine saklıyordu. © Dargmlıkları ertesi güne kadar — devam etti. Bir vesile bularak ba: Deveye bakmayı yine unutmuş > lardı. O da tekrar ipini koparmıs. a etrafmda bütün süratile R a başlamış bir türlü tutamı- , en Yoruldular. Bitap kaldı- bi ve işlerinin başına dönmeğe mecbur oldular. Bir az sonra tok- , mak seslerinin gürültüsüne geler i anı yanıbaşlarında » görünce bir altın damarı bulmuş kadar — sevindiler, Hayvan derhal yularından ya- kalandı. Parker iy daha kağ maması için ön ayaklarından bi- rini tuttu, yuları oraya bağladı. | lacaktır. Yzan: Peter Bilo Bu işi böyle arzularına muva- fik bir şekilde ballettikleri için ikiside derin birer nefes aldılar. getirmek için çadıra gitti. Hay- vana artık su verilmiyecekti. Aralarında böyle kararlaştır. mışlılar. Çünkü ikinci tenekede- ki suda yavaş yayaş azalıyordu. Nerede ise tenekenin dibi gö- rünecekti. Üç ayağı üstünde duran deve mütevekkil, meyus, bir nazarla Cimminin yüzüne bakıyordu. A- radan bir saat geçmişti. Parker bâlâ meydanlarda yoktu. Ne tu: haf şey, acaba başına bir şey mi gelmişti, Cimmi de çadıra gitti ve Par- İ Sonra Parker devenin yiyeceğini | cektir, dolu torbaları önüne koymuş, başını elleri arasına almış, düşü- sör buldu: Ne olmuştu? Başlarında gene bir felâket mi dolaşıyordu. Lâ. kırdı söylemek istedi. Fakat Par ker ona öyle garip bir nazarla baktı ki zavallı Cimmi korku- sundan titremiye başladı. Par- ker ayağa kalktı Cimmiyi ko- landadn tutarak çadırın arkasına götürdü su tenekesi orada kum- lar üstünde duruyordu. Bomboştu deve koşarken çarpmış devirmiş ve bütün su kumlar üslüne dö- külmüştü. Cimmi afalladı Bir- kaç dakika aptal aptal kumla- ra baktı. Sonra “Vay başımıza gelenler, diye bağırmıya, ağla- mwıya başladı. Bu gözyaşları, ku feryatlar Parkeri kendine getir- di. Yavaş yavsş eski soğukkan- hlığı avdet ediyordu. — Cimmi, dedi, dur bakalım, sine yapılacak yardun 3 bin lira olmak telâş etmel Henüz mahvolmadık. Şimdi artık hayatla mücadeleye başlayacağız... Bu kadar meyus olmaya lüzum yok, canm. İşi- miz bugüne kadar yolunda gitti, Bundan sonra da Allah muinimiz olur elbet Hem sen bana cesur olacağını vadetremiş mi idin? Ağlama, haydi kes sesinil Fakat Cimmiyi susturmak ne mümkün? Parker yine nasihate başladı: — Arkadaş bana bak, badema birbirimizle daha fazla mütteh't daha fazla dost olmaya muli- tacız, dedi. Punun lüzumu var. Eğer yetdiğerimizi o darıltma- saydık belki bu felâket başımıza gelmezdi. Seni hırs kapladı. Ba. na emniyet etmedin. Ben de gurur gelirdim. Sana fena mu- amele 'ettim. İkimiz de kaba- batliyiz. Fakat Cimmi, Allâh şahit ya, seni hissenden mah- rum etmevi aklımdan bila me- ! i | | | tuplar münasebetile (Hizmet) gazete) cevap vermeğe çalışacağız. 22 2222000920250 14 5500000002500 ! keri orada yere oturmuş, altın Yemek yerken bu taşlarda” kopan bazı parçaların yutulma” sile hazim cihazında da bazı ari” zalara tesadüf edildiği vakidir* Görülüyor ki bunlar çok mazar” ratlı şeylerdir. Onun için bizd€ de halkın bu noktaya ehemmiyet 1 vermesi lâzımdır. 14 “Not Karilerimizin dişe sit soracakis #allere ve müşküllerine bu Brunlerdi | Diş tabibi Suar İsmil girmedim. Çıkarıp yine bütü” altınları sana vermek niye | idim. Bu miktar Albondaki bir yük oteli satın almaya bol b© kâfi gelir. Niçin beni kızdırd ka? Güzellikle söyleyemez Bİ idin? Her ne ise, Cimmi, yavru ben kabahatin benim hisse düşen kısmı için senden af diledim. — Buna hacet yok Parkef? Ben sana darılmadım ki, San? yok yere emniyetsizlik göster | diğimi, hırsa kapıldığımı, z Altın aklim: başımdan aldı. A» sersem kafa... beğendin mi yaf” tığını ? Şimdi arlıx herşey mab” voldu. z — Cimmi, cesaret; elbet k tuluruz. : | — Ya altınlar? onları i da mı bırakacağız?