— 4 —VAKTT 24 Kânunevel er İP e EŞE Eyvah öyleyse! Ağrrbaştılıkları, soğukkanlılık- i ları ile meşhur olan İngi- lizlerin, epiy evel bazı şikâyetle- rini okumuştum. Bunların başın- da Amerikan şivesinin gittikçe dillerine girmesidir. Titiz ve baş- ları geriye dönük “Lord ,,ları pek sinirlendiren bu lâübalilik sesli filimlerde son derecesini buldu. Lortların bhiddetleri ne haldedir bilmem. Fakat dün “Deyli Ekspres,, ten tercüme edi- len bir habere bakılırsa, Ameri- kalıların yalnız lâübalilikleri de- gil, tahaflıkları da Ingiltreeye si- râyet etmektedir. Haber dedim, amma, şunuda itiraf edeyim ki okuduğum daki- kadanberi adamakıllı rahatsızım. Bu nevi esrar ve korku ede- biyatı yapan “Konandayl,,i bi- zim çocuklarımız bile tanırlar. Bu meşhur şahsiyet geçenlerde 1920 Hizmetçi berdi Hizmetçi derdi Necati Beyin en bü- yük dertlerinden birisidir. Ona nerede bulur. tesadüf etseniz, bir biçimini sözün sırasını getirir ve: — Cigaraya ikbal buyrulur mu & fendim? — İnşallah afiyetiniz berkemaldir beyfendiciğim! der gibi: — Nasıl, efendim, der, hizmetçiniz- den memnun musunuz? İşlerine iyi ba- kıyor mu? eli uzun değil ya, temiz mi, değil mi? Bu da mühim bir meseledir. Hizmetçi dediğin temiz olmalı, Pis o- lan hizmetçi ağzile kuş tutup getirse beş para etmez... Bu bir çuval Jakırdıya ister müspet, istermenfi cevap veriniz; Necati Bey yine bir sırasını bularak bu bahse de. vam eder; hizmetçi lâkırdısmı kesmek istemez. — Efendim bendeniz bu suali pek sık sık sorarım amma kusura bakma- ym. Bu benim ezeli derdimdir de on- dan, Renim evimde hizmetçi durmıyo: ihtiyari ben istemiyorum. Fakat niç var, mutfağa girersin. | Yeni hizmetçinin itirken gözlerinin içi parıldayan Necat l . ne mutadı olan teessür rengini verd ve: mı? lacaktı... o anda aklıma bir çare geldi ahbabın yanına sokuldum: lim, dedim, vapur cağım, — Ne gibi? buyurun... — Sizin bir biraderzadeniz vardır — bahsettiğim genç benim dostlarım çocuktu, amcasından pek bulama dığı için Beyoğlunda pansiyonda ka akıla derdini anlattı: Bu Beyoğlu h mizmetçi tutmam, Kendin kollarını W- güzelliğini anh Bey bir kaç dakika sonra yine çehresi — Fakat bakalım, dedi, duracak Bu seferki hizmetçinin kalkıp gitme si galiba Necati Beye iki türlü dert o- i İki taraf biribirine yeniden saldır. — Beyfendi bu bahsi burada kese:| köprüye geliyor. Size ben başka bir istirhamda buluna- #lindirmek istiyen o id dandı, çapkındı, uçarı idi; fakat iyi bir! ırdı — Ö çocuk geğenlerde bana yana YAZAN : Vnet i 96 - Harp feci bir şekil almıştı Sabah olduğu zaman harp meyda-| nas! nahak yere kan dökü nında küme küme ölülerin yattığı gi İm Silâhlarınızı kınma şokunu? *. “İrülmüştü. İliniz, gelinir, kitabımızın hüküm i Hiçbir kimse bu ani inkılâbın sebe-| dairesinde hareket edelim. bini alamamıştı. Sul ve müsülemet! | 'Kâp, konuşuyorken elindeki Şit) havası içinde uyuyanlar kanlı bir sa-|fı kaldırmıştı. Döğüşenler bir lâbs€ baha ulaşmışlardı. vakkuf edip onu dinlemişlerdi. (Bİ Bir gece evvel, bütün husumetleri| sözlerinin bitirir bitirmez biri ona » gömen İki taraf, husumetin en şiddeti şan alarak bir ok attı, Ok, Kâbs i indifalarile karşılaşıyorlardı. bet etmiş, ve Kâp ta yere yuvarlan Sabahleyin, muharebe devam etti. (ölmüştü. z Bu hareket, harbin yenilenmesi!” dı. Sebe oğlünün adâmları yine ilk saf-| sebep oldu. Tam bu sırada yine S€© larda diler. Bunlar, Hazreti Ayşeninİlerin tarafından atılan bir ok Ha” -İcephesine gayz ve Lin ile atılıyorlar;İti Talhaya isabet etti, Talha, atını” ; dı. zerinde İdi. Ok onun bacağma sapl Çünkü onları adalet eline vermek.İmış, onun knaları akmağa buşls” onların şer ve fesadıma bir kat'i darbeye ayakkabısı kanla dolmuştu. Tall atınım üzerinde duramıyacak (del D Bunlar, Hazreti Ayşe taraftarları de sarsılmıştı. Kendisi, son bir geli nın kin ve İntikamını tahrik için Haz'İnet göstererek atmı sürmüş, fakst ” İreti Ayşe hakkrmd- en çirkin tefevvü-|terlemeğe kudreti olmadığından, 200 “hatta bulanuyo: 'oaru taraftan buwİjarından biri onun arkasına biner iİları duyanlar yine amar vermiye» “hayvanı şehre doğru çevirmiş, Haz giddetle hareket ediyorlardı. Talhayı şehrin harap bir evine P izo yatı, bu barlar bu birahaneler hayatı bana artık cehennem gibi geliyor. Bu: ralardan kurtulmak istiyorum, fakat nereye giderim? deği, Haline merdr.a, 0 gündenberi fırsat arıyorum, siz onu eve alsanız da bu ıstırabından kurtar. sanız. İki tarafın herbiri karşı tarafm gad|muş, onun yürasmı sarmağa teşebibi" tine uğradığına kanidi. Halbuki - İkisiletmiş, fakat Hazreti Talha burada de :nlifsitlerin gadrine uğramışlard:. İki hayat etmişti. Hazreti Talhanın Bir aralık, Basra eşrafından Kâb)sekilde ( sahneden çekilmesi herke ibni Sur, Hazreti Ayşenin ikametgâ! : İmüteessir etmiş, onun taraftarla” na gitmiş, ona iki tarafın muharebedan borçikları onu kaybettikten 890” ettiklerini söylemiş, hazreti Ayşe hay- muharebeye devam etmekte faide gör durmiyorlar, beyfendi, bu içtimai bir mesele. Avrupa memleketlerinde par- lâmentoya girecek kadar mühim bir içtimai mesele. Para ise para veriyorum; el âlem 15 lira verirse ben 20 veriyorum, her- kes elbise yapmıyor, izin vermiyor. ölmüş ve arkasında geçici bir fikir dalgalanması bırakarak gö- mülmüştü. Son haber ondan bah- sediyor. İngilterenin en meşhur ve o nispette tanınmış âlim bir * simasi geçen gün gazetecilere: en “Konan Dayl,,le ke- muşlu Demiş. Sen misin söyliyen... İki saat sonra “Priç,,in kütüphanesi muh- birlerle dolmuş. Verdiği izahat, en büyük gazetelerin ilk sayıfa- larını kaplamış. Priç eğer bir manyak, ken- disinden bahsettitmek sevdasın- da bir adam olsaydı, şüphesiz, sesi tramvay ve motör gürültü- leri ile sarsılan Londra sokakla- rında sönüp gidecekti, “Priç,, in ilmi şöbreti o sesi en yüksek kürsülere çıkardı. Işidenlerde inkâr değil hayret var. Ölen, yani, bugünkü bilgi mutalarına göre biten bir vücut ile konuşmak, hayatın arkasında yeni bir varlığın başladığını öğ- renmek, belki hakikaten hayrete değer. Fakat ben şaşmıya vakit bulmadan bu haberden dehşetli > can sıkıntısına uğradım. Çün- Ahretten bâhseden Daşl,, : — Burası ile bıraktığım dün- ya arasında fark yok. Burada da oradaki işlerime benzer işler ya- pıyorum. Cennetle cehennemin arasındayım, Cennetle cehennemin arası... Desenize şu ahiret te bizim e- mektar dünyadan farksız: bir yermiş. Demek orada da bu öm- rün çekilmez yükünü sürüklemi- ye mabkümuz!.. Bizim gibi ıstırap yolcularına hayatta biricik teselli, ahretin vadettiği huzurdur. Omuzlarımız- da yaradılış denilen insafsızın yüklediği ağırlıklarla ömür yo- lunda giderken, bize gayret ve- ren, varacağımız son konak ye- rinin bitmez, tükenmez durgun- luğu, değişmez huzuru idi, Hal- buki işte o ümit, o teselli de “Konan suya düşüyor, Demek ömür ker- | vanma öldükten sonra da durup dinlenmek yok. Demek oradada sefil ihtisasların kudurttuğu hem- cinslerimizle beraber yaşamak zilletine katlanacağız .. Vah öy- leyse bizel., Seyyah Ben kat kat elbise veriyorum. Yire ... durmuyorlar, yine durmıyorlar... İ Bu nutuk, bu kadar kısa bitmez. Sürer, sürer Necati Beyin bildiği beş on hikâye, birkaç Nasrettin hoca fık- rası hep bu meseleye girer. . , Çapkin biraderzade, ne etti; ıslahıhal etmiş gibi evine yerleşti, İçi oralarda Geçenlerde yine Necati Beye ras- geldim. Koluna takmak itiyadında bu- İunduğu şemsiyesini almış, ayaklarına İlâstik giymiş, hızlı hizlr gidiyordu İBeni görünce uzaktan seslendi: — Beyfendi, beyfendi: ne dersiniz bizim hizmetçi yine gitmiş! dün akşam eve geldiğim zaman bizm hanımın su- ratı iki karıştı. — Ne'var, ne yok? diye, sordum. Nihayet öğrendim: Hizmetçi yine kal- kıp gitmiş! Eli, yüzü düzgün, temiz, genç bir kadındı, güçlü, kuvvetli idi. İ Bu sefer de bir kıskançlığa sebep olrat yayım, bu yüzden hizmetçiyi kaybetmi yeyim! diye gayet ihtiyatkâr davranı yordum. Bizden gayet memnundu dâ.. Her zaman: — Hay allah razı olsun sizden... ben buradan rahat kapı nerede bulacağım? diyor, bir şeyden şikâyet etmiyordu. Üzerinde bir ev hanımı hali vardı; ben kendi kendime: — Hamdolsun, epey sıkıntı çektim Öğünmelidir ! Birkaç gün evvel Osmanlı borçları nı birden ödemediği için Türkiye aley- hinde söylemedik söz bırakmıyan b: fransız gazetesi, bir iki gün sonra Ya- rın güzetesini takdir fle anmış. İstaw- bulun bu karışık gazetesi de bununla öğünüyor. Öğünmeli Kahveler temiz olacak! cakmış; belediye karar vermiş. ba... yaptı, ne #mcasının Artık Necati Beyin evindeki hizmet ayrılmıyor ve amcüzade orada kaldığı müddetçe ayrılacağı da üslüplu muhalef:t Şimdiden sonra kahveler temiz ola- Yeni mecliste epey İri var gali. ama, nihayet iyi bir hizmetçiye düş- tüm, diyordum. Bunu bizim hanımı tekrar etmedim. Neme lâzım kadınca» fıza düşman oluverir, diye. Fakat o da memnundu, o da her 7a- manki gibi odanın süprülmemesinden, yemeğin tuzundan, çamaşırdan, Ütü- den şikâyet etmiyordu.. İki başımız mamur gibi idi. Artık size hiç bu derdimi açmıyacaktım; siz hayret edecektiniz: — Necati Beye ne oldu, metçilerden şikâyet etmemeğe dı! diyecektiniz... Fakat, dediğim gibi, dün akşam eveyelince bunun da çekip gittiğini öğrnedim. Ne siz hayret ettiniz: ne he nim memnuniyetim devam etti artık hiz- başiı- buldu... * Bir gün Necati Beye vapurda ras- geldim. İkimiz de işimize Selâmlaştıktan sonra onun bu hizmetçi derdini açacağı muhakkaktı. Bugün de, bir değişiklik olsun diye ben o bah- se yanaştım: — Necati Beyfendi, nasıl hizmetçi buldunuz mu? — Evet efendim, buldum; alâkadar: lığınıza teşekkür ederim. dedi.; sonra igüldü: — Maamafih efendim, alâkadar ol- mağa da lâyık bir kızcağız. Bizim ha- nrmda surat arada, sırada asılıyor, ma sesini çıkarmıyor. Bir çıkarsa c> vabım hazar: — A hanım, diyeceğim, artık bu hiz metçi derdi canıma tak! etti, bunu sa- varsan sav, peki, fakat artık hizmetci “Necati Beyin hizmetçi derdi, nihayet! iniyorduk. l Toplu İğne Umum müfettişlik Yeni müfettişliklere kimler tayin edileck? Ankara, 23 — Dahiliye Ve- kâleti valilerin salâbiyetlerinin tevsii ve yirmibeş umumi mü- fettişlik ihdası etrafındaki tetki- katına devam etmektedir. Reisi- cümhur Hazretlerinin seyahatten avdetlerini müteakıp bu mesele etrafındaki tetkikat daha ziyade tavazzuh edecek ve nihai vaâzi- yet ona göre tesbit edilecektir. Bu bususta Dahiliye Vekâleti valiliklerden bir çok malümat istemiş ve esas itibarile iki se- nedenberi bu maksat için top- lanmış olan bu notlar ve rapor- larmda tetkikine başlanmıştır. Umumi müfettişliklere Cemil, Recep ve Vöâsıf Beylerin tayin edileceği söylenmektedir. Bu meyanda valilerin salâhi- yetlerinin tevsii meseleside dü- şünülmekte ve valilere idari bazı salâhiyetler o verilmeside zaruri telâkki edilmektedir. Idarei umu- miyei vilâyet kanunun tatbikinden sonra vaziyete göre idari bazı zaruretler valilerin salâhiyetleri- nin tevsiini zaruri kılmaktadır. Gerek müfettişlik teşkilâtı ve gerekse valilerin salâhiyetlerinin tevsi hususunda her taraftan s0- ret etmişti — Nasıl oldu da iki taraf harbe gi riştiler?... — Bunu bir kimse anlıyamadı. — Bu nasıl olur?. — İki taraftan biri ötekinin gadrine uğradığını söylüyor. İ — Harbe girişmeden evel niçin tah kikat yapmadılar?7!, Kimin nakzı ah- tettiğini niçin meydana çıkarmadılar.| — Buna imkân kalmadı ki. — O halde hadiseyi telâfi için bir çare yok mu? | — Bünn kalırsa, siz (geliniz de fi| tarafı teskin için teşebbüste bülünü- İnuz. Ayşe, hemen kalkarak devesihe bin- di. Harp sahnesine geldi. İki taraf, iyiden iyiye tutuşmuşlardı. Bunlar, söz dinliyecek halde değildiler, Sebe oğlunun avenesinden biri bu sırada harbi büsbütün kızıştıran bir harekette bulundu. Hazreti Ayşenin içinde oturduğu tahtrevana bir ok attı: Ok, tahtreva- m tahtasına saplanmış ve orada kal mıştı. Bu hareket bütün askerleri hiddet- İlendirdi. Bunü şiddetli bir hücum *a- kip etti. Hazreti Ayşenin askerleri canla başla harbediyorlardı. Müminle rin validesine vukubulan hakaret on larm bütün hiddet ve ( asabiyetlerini tahrik etmişti. İ O gün de muharebe akşama kadar devam etmiş, ancak akşa müstü iki te raf bir az istirahat için çekilmişlerdi. Müfsitlerin maksadı hâsıl olmuştu Bütün gün devam eden harp, iki taraf arasm 'u yeni kan davaları vücude £ tirmişti. Harp, artık içtinap edilmez bir şey olmuştu. Büyükler tekrar toplanacık ve anlaşacak olsalar bile yine ammeyi teskin etmek müşkül olacaktı. Onu İ- çin ertesi gün erkenden muharebe nilenmiş ve bütün gün devam etmişti. Muharebe yeniden başlamıştı. Haz- reti Ayşe, harbi o durdurmak için bir çare düşündü. Kâp ibni Suru çağırdı. Ona bir mushaf verdi ve emir verdi: — Küp, sen bu mushaftal ve ilk so fa git, En yüksek sesinle bağır! de ki, arkadaşlar, silâhları bırakmız da, ki- tabımızın hükümleri dairesinde hare ket edelim. Kâp, mushafı alarak, büyük bir ce- İsaretle ilerledi. İlk saflara vardı ve len yüksek sesle bağırdı: rulan suallere cevaplar gelmiştir. Hazırlanacak esaslar meyanında kaymakamların da salâhiyetleri bakkında bazı mühim noktaların tesbit edileceği anlaşılmaktadır. Ankara, 22 — Başvekil paşa umumi müfettişlik Projeleri üze- rinde tetkikatta bulunmaktadır. Dün Ibrahim Tali beyi kabul ederek kendisinden bazı malö- memişlerdi. Hazreti Talha taraftarlarının şekilde bozulmalarından sonra Hs ti Ayşenin cephesi büyük bir buhr# uğramıştı. Tam bu sırada Zübeyr de ayni akıbete uğraması, işi büsbüt” bozmuştu. Zübeyr, hadisatın bu hi6 istenilmiyen bir şekil almasından, * ra bilhassa Hazreti Talhann ölm den müteessir bir halde didişen sek ler arasında dururken (o namaz V& geldiği zaman biraz geriliyerek maf” zmı kılmak istemiş, eCrmuz oğls © takip etmişti. Zübeyr namaza durduktan * Cermuz oğlu onun Sırtına ms” saplamış, onunatını, silâhını, yüzü nü alarak geri dönmüştü. , Ortada, mukabil cephe erkânındi yalnız Hazreti Ayşe kalmıştı, Talh# Zübeyrin öldükleri şayi olduktan © ra Sebe oğlu ile arkadaşları şid, hamlelerine devam etmişler, es harbetmek istemiyen taraftarlar #* Imişirdi. di Sebeylerin hedefi, Hazreti Ayş* Onun tahtrevanı etrafında büyük > kütle toplanmıştı. Ayşe, bunlara © retti: — Sebat ediniz! oğullarım. Hazreti Ayşenin taaruz hedefi yl duğunu görenler onun etrafında © bir duvar teşkil ediyorlardı. Oklar, onun tahtrevanına bire” rer saplanıyordu. Attap oğlu ile Haris ibni Hişam lu, mevkilerinde sebat ediyorlard aralık Hazreti Ayşenin adamlari sımlarına şiddetle hücum etmişler» sımlarmı sürmüşler, fakat mu bir taarruz karşısında gerilemek d Hazreti Ayşenin devesinin etrafın | İvaziyet almak mecburiyetinde v lardr. Bir aralık, Hazreti Ayşe taraftar! rma emretti: el — Hepiniz Hazreti Osmunın katil rini tel'in ediniz! Onun etrafında toplananların si birden bağırdılar: — Osman katillerine Yânet! Karşıdan Hazreti (Ali) bu gal8” duymuş: : — Ne oluyor? Diye sormuş, ona cevap verilmii| — Osmanm katillerini telin ed lar. — Pek &lA ediyorlar. Ben de 9" nm katillerini tel'in ederim! (Ali) min bu sözlerini duyan Sr oğlu, homurdanmış, ve yanındı tere dönerek: — İşitiyor musun? demişti. Eşter: — Bırak söylesin! Işişten gesik tarafmda bize lânetler yağdır. bir eşy olmaz. Sen şimdi son hs“ seyret. — Son hareket ne? “ pe pil mat almışlardır.