| — 6 — VAKIT 12 Kânunevel e hakikatimsi romamıi © Sözümü henüz bitirmiştim ki göz- lerimin önünden bir cisim... Eyi ve vevkle düşenmiş Merdivenleri çıkarken Jorjet: — Aman, dedi, S.. için ne sürpris — olacak, ba akşam evde de ikimiz yal- bir evdi. Gülerek ilâve etti; ,— Sen keyfimizi biraz kaçıracaksın Ama ne ise uslu çocuksun. Fakat sakın Lil gibi S.. ni de baştan çıkarayım de- Mev. p — Ne münasebet... — Yok... Üç gündür senin lâfını edi- yoruz. S.. seni tanımak icin meraktan çatlıyor. Bir kapının önünde durduk. Jorjet: — Sen şöyle biraz bekle, dedi. Kapıyı açtı. Aralıktan çok güzel döşenmiş bir oda gördüm. Her tarafla yi geniş ve rahat koltuklar vardı. yerde! kıymetli halılar, Duvarlarda tanın miş ressamlarımızın İmzalarını taşıyan tablelar vardı. Jorjet: , —5S., deği, sana bir sürperizim var. nedir, bil! — Salomonof şişeyi getirdi. — Evet, Fakat ondan daha mühim. — Artık Liliyi unutup sade ben se- nin olacağım... Jorjet, bir an durdu, «onra asabiye i gizlemiye çalışan bir sesle: Böylesi değil, dedi, sana birisi- im edeceğim. idim a fazla beklemeden içeri girdim. anım, yabancı birisile karşıla” rı şaşırdı, pijamasının önünü ka- pamıya çalışarak ayağa kalktı. Jor- — İşte, dedi, üç gündür arayıp bu- lamadığım, ve seninde meralını u- yandırmış olan adam. —A!. Sahi mi? Nefis bir kadmdı, Bana doğru iler > liyerek elini uzattı. Öptüm. Elinin harareti dudaklarımı yakmıştı. — Buyurunuz, diye yer gösterdi. Oturdum. Jorjet, beni hangi tesa- düfle bulduğunu anlatırken S. Hanı mi tetkik ediyordum. Gayet mevzun ve küçük (ayakları verdı. Ellerinin parmakları ince, w- xn ve çok manalı idiler, oMütemadi bir hareket, hayir, ürperme içinde - olan elleri için sanki konuşuyor denile bilirdi. Onlara daha fazla bakamadım. Müs — tehzi bakışlarını uzun kirpikleri kapat- © miya çalışıyordu. Yalnız ağzının yanım © da, ayni tarz gülüşün yaptığı bir çiz- gi vardı. Fakat bu çizginin teşekküllü “nün haris ve iştih münüsı yardı, Jorjet sözünü bitirdi, kadehini doldur du ve : — Ey, dedi, niçin bili ile aranızda © geçenleri anlat bakalım. € P Fena halde sıkıldım. Bu tarz müna-! © kaşalar hiç hoşuma gitmez. — Rica ederim, dedim, böyle bir Şeyin aslı yok, hem simdi sırası değil. Sinirlendi: — Ne demek, bundan dahs müsait| yer mi bulacağız. ©.. den cekiniyor- “Vakır,, ın Tefrkası; 32 ee Memleket ; Amerikalı hem böyle söylüyor, hem de yanında duran Kravleyin “sımsıkı tuttuğu kolunu büküyordu. © —Cevap ver, Kravley! © — Evet doğrudur. İki defa çektiler onu bağlamalı ve yollamalı! Tam bu sırada Astonun sinirle- ri boşandı. Yanında duran bir İtal >yanm kahkahalarını işitmiş ve o da gülmiye başlamıştı. Öyle tuhaf, öyle fena gülüyordu ki etrafındaki- telaşlanmıya başladılar. ... ri Trene bineli yirmi dakika olu- — yordu. Amerikalı: ; — Artık hiçbir tehlike yok de- di. Bağları çözeceğim. Bu muci- zeyi yaratan Cenabı Hakka şük- retmelisin. — Ben sana müteşekkirim. Be- “nim Allahım sensin. Halbuki ne | — Asmalımesçit Romanımsı hakikat, 1930 44 2 san hiç sıkılma. O tâmamen bizden- dir. Kabil mi idi ki Lilinin izzeti nefsini| rencide etmeden, hakikati söyliyebile-| İyim, onunla münasebetimin geçici ol. |duğunu ve hatta bunu istemediğimi bi- le nasıl söyliyebilirdim. Fakat karşımda hırçın, asabi, kıs- kançlıktan gözlerinden ateş püsküren bir kadın vardı. Sükütum onu büsbütün gazeplendi- riyordu. — Ben, dedi, Liliyi seviyorum, onun için her şeyi yapabilirim, anlıyor mu-| sun her şeyi, Senden çokrica ederim, bana hakikati olduğu gibi anlat. “Ben onu seviyorum,, sözünü hırsla söyleyişi, 8. Hanımda da bir kıskanç lik uyandırmıştı. Kendi yanımda, eski mektep arkadaşı ve kendisine ilk defa bu cins zevki tattırmış olan Jorjetin hırsı, S. Hanımınınkini de tahrik et mişti. — Jorjet, dedi, bu kadar gülünç buluyorum. Jorjet — Ne ince kadındı — Yaptı- ğı gafı anladı, fakat geri dönemezdi. İltiraf etti: | — Canım, dedi, biliyorum senin ilk! göz ağrın benim, Fakat ne yalan söy-| Uyeyim, Lili beni fena halde sardı. İHem senden sonra ayrıldık, Evlendin de. Halbuki ben o zamandanberi daha bir erkekle temas etmiş değilim, Ben... Onlar konuşurken, ben şimdi üç meç hulü olmuş olan bu müadeleyi halle; ağraşıyordum. Jorjetin S. Hanımın| kıskançlık tarafını tahrik edişi işime ya! rıyabilirdi. | — Hanım Efendi, dedim, #iz benim! yerimde olsanız ne yaparsınız. Bir ka: dınla olan münasebetini başkâ kadın- lara anlatan erkek hakkında ne düşü- nürsünüz? 8. Hanrm: — Eğer âlelâde bir münasebet olsay dı sizin bu hareketinizi tasvip ederdim. Fakat, artık sizden saklamıya ne lü- zum var, Lili, Jorjet ve benim aramız- daki münasebet büsbütün (başka hir küyvettedir. Bu alelâde bir kadın — erkek, kıskançlığı değildir. — Bir ta- ne daha içmez misiniz? — Bu büsbütün başka bir şeydir. (o Bakınız,ben Liliyi kıskanıyor muyum. Yani sizin anladı- ğımız manada.. Vakın (O kıskânıyorum ama... Jorjetin onu tercihte hakla var. Çünkü siz onu elinden alabilirsi- niz. ben öyle değil Artık ben de sinirleniyordum. Ni hayet benden one istiyorlardı. Liliyi vakıa sevmiyordum. Fakat nihayet bu- na karşı eyi hakaret etmiş ve hiç te fe na olmıyan bir kadındı. Kadehini dol- durmakla meşgul Jorjete : — Hayir, dedim, Jorjet, beyhude ısrar etme, söyliyemem, zira Lilinin bana gösterdiği hissiyata ihanet etmiş olurum. Sözümü henüz bitirmemiştim. Göz- lerimin önünden bir şey geçti. Ne ol | ISTAFINI l Yzan: Peter Btlo İtuhaf, ismini bile bilmiyorum. — Nasıl bilmiyorsun. Herkes beni Amerikalı diye çağırır. Be- inim ismim budur. Teşekkür md ne gelince bunun hiçte İüzu: yok. Ben böyle bir şey ne isterim, ne de beklerim. Ben Kolgardi hal- kının katil olmaması için seni kur- tardım. Haksızlığın, fenalıkların aleyhindeyim. Bunlara mâni ol- mak için daima mücadele ederim. — Sen büyük bir adamsın. — Haydi yavrum bırakalım bu boş lâfları şimdi. İç şu ilâçtan bir- az. Bir yudum daha. Bu sana çok iyi gelecek. Hem bana bak, sen u-| yumalısın, kapa gözlerini! Fakat Aşton uyuyacak halde değildi. Geçirdiği sergüzeşt om derin derin düşündürüyordu. Amerikalı yanındaki çaz.tadan küçük bir şırınga çıkardı. Aştonl İ esman bir anket. siminin sonunda ölümü hatırlatıyor. Ve | | eee pe Cezri tedbir Aça kışa giriyoruz Eğer o bizim eski, kuş dilice konuşan üdebe ve Şuara elendilerimiz üzerinde yecek bir ağaç bulsalâr hazanın son günlerine göz (o yaşlahadan mersi- yeler vazarlar, mevsimi küdüretin melâ Hni soluk yaprakların gölgesinde 7981 diz döğerek anlanrlardı. Gerçi şücra sus- tu. Üdhbe Hazretleri saşakımaz oldular. Fakat korkmayınız ölümden şairler bah- setmiyor amma, bahsedenler var. İşte size iki misak Şehremaneti o nümene mezarlığı yapiyo Bir gazetede, bir mezara iki insan gömülür mü, gömülmez mi diye kosko- Ikisi de hezan mev- tüne- ne mevsitn .. Çünkü,istanbulda küçükesnaf,küçük emlak sahibi, ve fakir işçi olan bir halk taba- kası var, bunlar İstanbul kasasını otmuzlarında taşıyan insanlardır. Bunlann çoğu mevsimlerin en de- mokrati olan yazın, ilik toprağın, par“ lak güneşin, bolluğun kolları arasında biraz sereserpe Yaşarlar, yaz mevsimi onlara iş verir. Pahalılık Komlsyanlarının o yapşmadı- gıni bir hamlede yöpar. Haya ucuzla- br, kiraları indirir. Yiyecek, içecek bol- laşır. Ve eğer Sihhiye £ istatistiklerine dikkat ederseniz görürsünüz bu sınıf halk yanın daha az kürban verir, hastaneler daha az adam gönderir. Yazın fskirlerin çocukla o daba görbüzdür. Kış bir akın Kolu, bir isulâ ordusu gibi onların üstüne ( çullanır. Belediyenin en tabii vazifesi Oon- lan korutmakdır. Devlet nani etpryalizme kârgı va. tandaşları koruyorsa, belediye de mev- simlerin o empryalitöne karı (| silâhlın- malıdır. Belediye: kışa karşı me yapıyor? Gerçi bu söz çok eskidir. O ben- den evvel gelen nesillerin ağamda o bir kata sekız bulini almış, Her sene be- Tediye kış mevsimiyle karşılaşırken eski aman zenginleri gibi hayrühasenar yap- mak ister. Nasıl onlar fakir fıkaraya beş on pa- amenna pus sar0n sn. vanan satamaz van AE vEveMME! duğunu farkedemiyecek kadar bir hız- Ja... Sonra. Beynimde bir sursintı his- settim ve her şey etrafımda beyazlaştı,| içinde sinsi sinsi taşıyarak bir bir pamuğun suda ıslanıp yayılması ve) gibi yaşıyanlar belediyesinin | | Kaybolan kaybolana miştir. i Vancouver, 11 (A.A.) — Teşrinicvel bidayetinde Rocheuses dağlarında kay- bolmuş olan Burke, Kadind ve Mar. tin ismindeki tayyarecileri aramak için iki aydanberi uğraşan Kannda ve Ame. rikalı tayyarecilerden bir haber gel- Bu haberde Kadind ile Marti-| nin tamamile bitkin bir halde şimalin! ıssız mahallerinde her türlü yiyecek ve içecekten mahrum bir vaziyette ve Bur; kenin naşının yanı başında yaşamakta | oldukları bildirilmektedir. Kaybolan tayyarecileri aramak için yola çrkmış olan müteaddit tayyarecilerin üçünden teşrinievel nihayetindenberi hiç bir ha| ber yoktur. amaaan 1 aram senn see eme serer re vererek fazilet yaptıklarına kani İse ler belediyeler de fakir fıkaraya o birkeç | okka kömür dağıtarıkla işl gördükleri” | ne kanidirler. Ne O fazilet fakire bir deva Olur, De de bu şefkat balk sürülerini kışın istilâ oranlarına karşı müdafaa eder, Bu sene belediye kışı nümüne mezarlığı yaparak karşıladığına göre çok (o cez bir tedbir sliyor mu dersiniz? İsmet Paşa fırkasının seferberliği Bir gazete diyor ki İsmet Pş hükü- meti fırkasile beraber memleket evlidi- nın bir kısmı Üzerine adeta müthiş bir seferberlik ilân etti Vatandaşlardan bir kısmını (kendi toprağı üstünde muhacır hieranile inlet- mek ne hikmeti hükümete, ne de nus- feti adalete evfak bir hareket değildir. Her hükümet bir vatandaşı kendi muazzam teşkilârile ezmekten haz de ğil hicap duyar. Şeyh Salt isyan eti seferberlik yap- tık. İsyanı bastirdik. İzmirde mtthiş bir sui Kast Cinayetin plânı kanla silindi. Halifeyi getirmek için tarikati salâ- hiye teşkil edildi, bu teçekktil sahep ile | dağıldı. Askeri hoca şeriat istedi asıldı İ Ağrıdakiler şehir bastılar yol kestiler eşkiyaya ateş Açtık. İsmet Pg. nın yaptığı selerberlik is- yan ve irice ile döpüşmek için © açılan harbin seferberliği cidi. - Fırkasının ilân ettiği seferberlik elmhuriyetin tehlikeye düştüğü gün ilân edilen vatan teblike- sinin seferberliği idi. Eğer hicap duyulmak lâzım gelen fil ler bunlar isel vaybalimize bunlarınhasretini! oldu. | Yunan keltraşlığı Dün Güzel San'atlar aka” demisinde mühim bir konferans verildi Dün Güzel San'atlar Akad€ misinde, Güzel San'atlar Birliği himayesin de yapılacak olan bir seri konfe- ransın birincisi Istanbul İstrax- burg darürfü- nunları san'at tarihi, Varko- M. Gabriyel, loji profösörlerinden M. Gabriy* tarafından verildi. Mevzu, «Y8 nan heykeltraşısı» idi. Konfer sa 250 kişi kadar gelmiş akademinin geniş e sale” nunda, aynı zamanda projeksiy9f yapılmıştır: San'at konferanslarına kar! gösterilen rağbet gittikçe maktadır. Duska konferas ta b” nu ispat ediyordu. M. Gabriyelin sözleri, kıymel ve genç bedilyat muallimi Bu” banettin B. tarafından Türkçe) çevrildi. Bu konferansın metni ile, m" harrirİmizin M. Gabriyel ile mi” lâkatını bu haftaki ilâvemizd? neşredeceğiz. Bu konferansı, pek yakındı gene akademi de bediiyat m8” allimi ve kıymetli şair Ahmet Haşim beyin vereceği konfe! takip edecektir. ... M. Gabriyel, bu ayıu 22 si9d Parise gidecek, orada, M Starzburg, Lüksenburg, Kan “ Bordo şehirlerinde, son Anad: seyabatile de daha kıymetle! malümatile "Türk san'ati, hi kında konferanslar verecektir. M. Gabriyel Fransada ni ! kadar kalacak tekrar İstanbul gelerek derslerine devam cektir. muhacir varsa onlara. Haber | ağırlaşması gibi rütubetli bir hal al) verelimki onlara hakikaten yaşarkenhicret i yolları da kapalıdır. dım, ve kendimden geçtim. (Sonu var) ...EEEE SENE EEE biraz sonra yapılan morfin şırın- Sadri Erem ............L.LLL LL — Benim numaram 68, sizinki gasının tesiri ile derin bir uykuya|de 68! diye sayıklıyordu. Amerikalı daldı. ... Tren garbe doğru hiç sarsinte- sız gidiyordu. Herkes uyuyordu. Yalarz Amerikalının gözleri kapar mak bilmiyordu. Nihayet gece bitti. Şafak attı. Gökyüzü aydnılanmağa başladı. Bütün bunlar Amerikalıyı hayrete düşürüyordu. Beş seneden beri Kulgardiden dışarı çıkmamıştı ve bir gün gelip te böyle bir vesile ile bir kompartımanda sabahlıyacağ - nı aklına bile getirmemişti. Yanm:- da yatan Aston kollarını göğsünde çaprazlamış, hâlâ uyuyordu. Yü- zünde geniş bir tebessümün çizgi- leri görülüyordu. Amerikalı: — Bu tebessüm acaba morfinin tesirile mi, yoksa Madam Parke | Ketarlşapışdan mı? diye söylen: i Kompartımanın penceresini in:kerin evine vaki olmuştu? Madam'nanmak pek te kolay değil. dirdi. Sabah serinliği içeri hücum|Parkerden dolayı mı? yoksa nıs1e.| gemide içimizden biri öldü etti, Aston: Ga Aştonu yavaşça w-! yanı ; — Nasıl acıktın mı? — Evet, İlk istasyonda karmlarmı güzel- ce doyurdular. ... Tren öğle üstü Perte geldi. A- merikalı Aştonu evine kadar götür dü. Fakat bütün ısrarlara rağmen içeri girmedi. Aşton ile kucaklaş- tlar. Sonra Amerikalı kocaman bacaklarını açarak uzaklaştı. a. Günler geçiyor, fakat Kolgar- dide heyecan sükünet bulmuyordu. Efkârı umumiye Aştonur. deli ol duğuna inanmıştı. Amma işi garip seyenler yok değildi. Bunlar önle- rine gelene bir takım susller soru- yorlar, cevap alamayınca kendi kendilerini haklı çıkarıyorlardı. — Acaba bu taarruz neden Par lenin Hasting gemisi ile bir müna- sebeti mi vardı? 22 senedir memleketimizin gi zelliklerini Avrupaya tanıtma bize yardımı olan M. Gabriyeli yakında. Türk sanjatine alt de eseri çıkacaktır. mansesasrasansasa” İŞ BANKASININ KUMBARALARI REFAH YOLUNUN VASITALARIDIR .* Dedikoducu kadınlar el alt” dan gizli gizli tahkikat yapıyla lardı. Maamafih elde edilen 0 di hiç te memnuniyeti mucip deği Herkes Madam Parkerin iyil de bahsediyordu. Amma Yayla le dedikodunun ardı arkası ! i miyordu. İş nasıl olsa Parkerin “4 detinde yeniden alevlenecek mi idi? Madam Parker hastaların, Amerikalı bir gün kendisini Zi ret etti. Bu dedikoduları görüt” ler. Amerikalı: — Merak etmeyiniz, dedi. ker böyle gevezeliklere kulek mez. Bilhassa sizi elden kaçı" dığma memnun olacaktır. canım ben de izahat veririm. ati — Yok bunun için merak yala yorum. Benim düşüncem *i »”. pır e şu zavallı çocuktur. Anlattığı ler pek fevkalâde. Doğruluğu” ak he siz ne dersiniz? (Devamı var)