“Maddi ve a — ç manevi tasarruf — Tasarruf haftası münasebetile — Bugün herkes tasarrufu para birik | tirmekten ibaret sanır. Tasarruf yal mız para biriktirmeğe İnhisar etmez. < Çebof >» dan; — kıymetlerin hüsnü istimali ta-| O Anasının birleik evlâdı olan (Sas olduğu gibi manevi kıymetlerinİş, Smirnov) koltuğunun altında gaze istimali de cemiyet için büyüklç, kağıtlarına sarılmış bir paket oldu- uflardan sayılır. Bunları birer|ğu halde acele acele doktor (Koshel- rakam ile gösterelim: Almanlar 192İ|kov) un dairesine girdi. Dektor sicak te tasarrufa başladılar. 1930 senesinde) kanlı bir adamdı... Alman milletinin tasarruf sandıkların: o — “Gel bakalım çocuğum... dedi. da üç milyar lirası birikmiştir. Bu, hal| «pugün nasılsın. Ne haber getiri. km ehemmiyetsiz zannedilen küçük ta| yorsun?,, sarrufları sayesinde hâsıl olmuştur. O “Sasha, nın gözleri parladı. Elini Böyle milli bir sermayenin ne büyük|kalbinin üzerine götürdü ve kekeledi. bir medeniyet ve hars amili olabilece| O «Annemin selâmlarını ve hürmet ğini kolayca düşünebiliriz. Demek olu-| yerini getiriyorum. Size çok teşekkür yor ki memleketini ve milletini sevenlediyor. Bilirsiniz ki ben anamı birlelk her Türke terettüp eden ilk vazife şu- evlâdıyım.. Benim hayatımı kurtardı. dur: niz.. Bunun için size nasıl teşekkür e 1 — Türk vatanmı ve Türk halkmı| deceğimizi bilmiyoruz... süratle medeniyet ve hars terakkisine| o Doktor sözünü kesti: ulaştırmak istiyenler küçük tasarruf) O« . Gel yavrum gel. fakat artık bun lara ehemmiyet verirler: lardan hiç bahsetmiyelim., sesinde bir Her türlü maddi kıymetlerin hüs- sevinç saklı idi. nü istimaline gelince, bunun da büyük) (O “Ben herkesin yapması lâzımgelen — ehemmiyeti vardır. Giydiğimiz, kullan-İbir şeyi yaptım. İnsani vazifem bu- dığımız eşyayı çabık yaptırmakla, u-ldar,, zun zaman kullanmak arasında, mut — “Ben anam biricik oevlâdıyım laka bir fark vardır. Bu fark hesap © doktor. Biz fakir insanlarız. Ve bunun dilirse ehemmiyetli bir yekün meydana) için emeğinizin mukabilini nakten ö- gelir. Buna, milyarlarca kıymeti olan deyecek vaziyette değiliz. Bu bizi çok t ve devlet müesseselerine karşı) üzüyor doktor... Annem ve onun biricik ve münevverlerde mevcut olanlevlâdı olan ben minnet ve şükranları- ydiyi ve bu lâkaydi yüzünden zu-İmizin bir nişanesi olmak üzere bu kıy ra gelen ve (Vandalizm) tabir edi-İmetli san'at eserini kabul etmenizi ri hripkârlığı ilâve etmek icap eder.|ca ediyoruz... Bu şaheser nadir ve ay-| Devlet ve cemiyete bu lâkaydi ve tahrip|ni zamanda antikadır... yüzünden her sene yüz binlerce) (Doktorun yüzünde bir işmizaz belir. lira tamir masrafı yüklenmektedir. Bu'di. © masrafların çokluğu bilvasıta vergiye| (“— Niçin sevgili çocuğum, niçin bu- k ve köylüye tesir eder. Para biriktir.)na ne lüzum var. Benim (ihtiyacım © mek tasarruf oluyor da masrafı çoğal.İyok-. © tan tahripkârlığın ve horluğun önüne ç geçmek tasarruf olmaz mı? O halde - Türk vatanını seven ve Türk halkınm;menizi rica ediyorur.,, — refahını istiyen her Türke terettüp e- den ikinel vazife şudur: da da sözlerine devam ediyordu: 2 — Devlet ve cemiyet müesseseleri-| — “Eğer bunu kabul etmiyecek olur ne ve kendi emvalimize karşı kıskanç|sanız beni ve anemi fena halde kırmış bir itina göstermek, olacaksınız.. Siz çok iyi bir adamsınız Manevi kıymetlere gelince, bundan| doktor. Kalbimizi kırmak istemezsiniz. Paketi çözmeğe başladı. Ayni zaman! esere maksadım memleketin kafa sermaye- sine hürmet ve itimat etmeğe çalışmak tır. Bizde eskidenberi bir ecnebi müte- hassıs modası yürüyüp gitmektedir. Su işlerinde ecnebi mütehnssısı, elek- - trik işinde ecnebi mütehassısı, lisan tedrisinde ecnebi mütehassısı, hari! © almak işinde ecnebi mütehassısı tay. - yare meselesinde ecnebi mütehassısı, makina işinde ecnebi aülehassısı.. v. & Zannedersiniz ki Türkiye, Sahrayı Ke- » birin ortasındadır. Ve Türkler bugüne kadar medeniyet ölemile hiç temasa Hem bu çok kıymetli bir san'at eseri- dir. Antikadır. Ve bize merhum ba- bamdan kalma bir yadigârdır. Bizim & çin unutulmaz hatıraları taşıyan bu heykeli size takdim etmekle elimizden gelen en büyük fedakârlığı yapmış olu ia yoruz. Babam daima böyle antika ep! ya satın alır ve sonra onları kadim heykeltraşlığın perestişkârlarına satar | dı. Biz de şimdi ayni yolun yolcusu-| yuz. Ben ve annem ayni mesleki takip ediyoruz... “Sasha,, paketi çözmüş ve masanın PE EY getmessiglerdir. Halbuki ta Şinasi si rı İyice organize etmek ve İstediklerini - manından bugüne kadar binler, hatta yapmak lâzımdır. — on binlerce Türk genci ilim ve san'a-| op, sayede memlekete milyarlar tin her şubesini Avrupada tahsil et-İkıymetinde maddi ve manevi menfaat mişler ve büyük bir memleket sevGİsİ| va vefah geleceğine kat'i olarak hük- o ve mefküresile memleketine dönmüş-|metmek mümkündür. O halde Türk lerdir. Bunlar arasında ehliyetsizler bu| vatanının terakki ve refahile alâkadar lunabilir. Fakat yüzde yetmişi herlolan her Türkün üçüncü vazifesi: halde mânen yüklü olarak memleket-| 3 — İyi tahsil gören Türk gencine lerine dönmüşlerdir. Ecnebi mütehas-itimat etmek ve onları azami derece- sıslarına temin edilen refahın yarısı'de açık kulakla dinlemek. Bunlar me- — bunlara tahsis edilse bu kafa serma-İyanında devlet tasarrufu en © mühim - yelerinden memleketimiz azami dere-İnoktalardan biridir. © cede istifade edebilir. Bugüne kadar bizde #erleşmiş bir i Berlinde yüksek mühendis mekte.İkanaat vardır. Muazzam ve gösterişli — binde bir profesörümüz vardır. Tah.linşaat yapmak, Fertlerin yorganına © telbahir ve makina işlerinde çok ma-|göre ayağını uzatması bir kaide ise ay- iyi bir makina mühendisi, oto-|l€t için varittir. Gösteriş ne şekilde ©- mümessilliği yapıyor. Bir zira.|lürsa olsun fenadır. Büyüklüğü sade ve çok sessiz bir adam. Şurada'ni kaide çok daha şümullü olarak dev- at mühendisi, başka bir yerde elektrik al satmakla mesgul. v. 8. Bu vak aları yüzlerce saymak mümkündür. Bunları sayarken şöyle bir neticeye va- rıyoruz. Avrupada kuvvetli tahsil gör- “müş ve İyi yetişmiş gençlere en az İti- mat eden ve en 8z ehemmiyet veren milletlerden biri biziz. En fazla ehem- yanize eden Japonya ve sonra Bulga- ristandır. Münevver zümrenin kafa sermayesi (yani her kafayı yetiştirmek İçin sarfedilen sermaye) korkunç dere - cededir. Bü istatistik millet sermaye- sini dinamik ve faydalı bir şekle sok- mak için onlara itimat etmek ve onla- lik ve temizlik içinde diriltmek bir borçtur. Bir mektep inşa ederken ap- tesânenin duvarlarını İtalya fabrika- larında yapılmış mermer taklidi cam- larla süslemek feci bir israftır. Anka-|| ranın câna yakın kırmızı taşları du- rürken İtalyan mermerlerine rağbet'| etmek israftır. Akasyamız (dururken bilmem nereden çmar ağaçları getirt- O halde Türk vatanmın terskki ve refahile alâkadar olan her Türkün dö” düncü vazifesi: 4 — Resmi ve hususi her nevi İnşa. atımızda temizlik ve sıhhat gözetilmek şartile azami derecede sadelik. Dr. Halil Fikret Hikâye San'at Eseri Rus Hikâyesi Nakleden : Hasan Şükrü üzerine koymuştu. Bu antika bronz” dan mamul kısa bir şamdandı. Bir grubu temsil eden hakiki bir sam'at e. seridi: Kaidesinde tarif ve tasvirine (Meryem ana) kostümünü lâbis iki ka- dın görünüyordu. Bu iki kadm bir ko- ket gülüşü gülüyordu. Seyredenlerin üzerinde bıraktıkları intibar burada ikaydedemiyeceğim. Aziz kari beni ma- zur gör! hafif başımı kaşıdı. Yutkundu: “Evet, evet!. Çok güzel bir san'at eseri. Sanlini takdir etmek lâzım. Fa- kat... fakat. nasıl söyliyeyim. Yani.. şey.. biraz açık saçık ta. — Niçin? — “Böyle bir heykeli ben masamın üzerine koyarsam evimi telvis etmiş 0- lurum., — “Niçin, doktor.. San'at hakkında ne garip telâkkiniz var?... “Sasha,, kendini tutamamış mütees- sir bir sesle haykırmıştı.. “Bu hakiki bir şaheserdir.. Bak dok-| tor bak!.. Böyle ahenktkar bir güzel- liği seyreden kimsenin ruhu vect için»! de kalır. Böyle sevimli bir yüz ügürdü- İğünüz zaman ber şeyi unutursunuz... Bak doktor bak!.. Ne canlı, ne cevval bir edası var?, Doktor sözünü kesmeseydi daha an. latacaktı: — “Hepsini anladım yavrum. Hep. cüretten âciz kaldığım bir vaziyette)- şi Doktor hediyeye göz atmca hafif) “Kızıl Gömlek YAZAN : Ömer Rıza —871“ Bizanslı kadının kızı, kimin kızı idi? — Bir gün onunla tekrar karşıla) şırsak onun da göreceği vardır. | — Efendim siz bana müsaade eder-! seniz ben Küfe gidip Mehmedi görüp vak'ayı haber vereyim. — Hayir, hayir. — niçin Efendim? — Çünkü Mehmet işini gücünü bıra- kır, hemen gelir. Halbuki onun deruh-| te ettiği iş çok mühimdir. Ben ise bir kaç gün sonra kalkar, Basraya gider! ve hazreti Ayşeye iltihak eylerim. Sen bugün burada kal, Sonra tekrar görü- ürüz. Mesut o gün orada kalmış, o gece orada yatmış ve ertesi sabah Leylânın yanma girmişti, Leylâ, düne nispetle çok. iyileşmiş! yatağının içinde oturmuştu. Leylâ ona emretti: — Sen Küfeye dön. Benim iyileştiği! mi ve Basraya hareket etmek üzere ol. duğumu bildir. Mes'ut, bu emri yerine getirmek ü- zere hareket etti, Manastır başrahibi ise hâlâ Leylâ- nın yüzüne dikkat etmekle meşguldü. Kendisi bu yüzü daha evvel gördüğünü! hissediyor, fakat nerede gördüğünü hatırlamıyordu. Leylâ onun merakını tatmin etti. Başrahip, Mes'udu teşyi #! derek geri döndükten sonra Leylâ, «- nun yüzüne dikkat etmiş, sonra onu: — Beni daha evvel gördüğünüzü hatırlamıyor musunuz? — Hatırlıyorum, fakat bir türlü bu.| Tamıyorum. Dündenberi hep bunu di| şünüyorum, — Fakat ben hatırlıyorum. Sizi Şam| sini görüyorum. Fakat ne yapalım. Ben evli bir adamım. Küçük çocuklar! rım bu odaya girer, çıkarlar ve kadm- Böyle çıplak heykeli burada tutamam... .— “Hiç şüphesiz doğru. Faknt bu — vam köyliyeyim — yabaner bir gözle bakarsanız bu nezih.we kibar şaheseri pek farklı bir şekilde görür» sünüz.. Fakat sizin bu suretle hareket edeceğinizi zannetmiyorum. Doktor. Eğer bu hediyeyi kabul etmiyecek o- lursanız annemi ve onun biricik evlâdı olan beni çok müteessir etmiş olacak- (Sonu yarın) VAKIT 12 kânunevel CUMA 930 | Dahilde Hariçte b aylığı Kuruş 150 3 400 6 70 2 00 — “ 80 2700 RECEP 1349 Bu gecek Ay Güneşe aoğuşu : 7,14 — batış Ayın doğuşu : 20,33 — balım - Namaz vakitleri | Sakasi Oğle “İkindi © Akşam” Yat İrmak | ses azar vas An İSİB ST Radyo: Bu akşam Istanbulda Saat Sekizden ona kadar ulatırka fasıl | Sinemalar ; N 1306 | | Alkazar — İntikam «wz6$ Alemdar — Bekiret koncası Asri — Kizil raks Beşktaş Hilal — Nuhun gemisi Etuval — Pembe köşkün esrarı Elhamra — Coşkun belde Ekler — Yunan öyawo vupu Fransız — Kukla tiyatrosu Glorya — Haydut şarkısı Hale —(Usküdar ) Allahsız kız KemalB. — Kanlı denizler Majik — 4 piyade Melek — Kırık kalp Opera — Yırta küş | Süreyya Kadıköy - İlk buse Şık — Manoleskü da görmüştüm. — Ben de şimdi hatırladım. Siz va- — Markos hayatla ve Şamdsd! Kendinizi biraz daha topladıktan #09 Şama gider ve her şeyi anlarsım& — Mümkün olursa! (Bitmedi) Porter Ete EYER Ödetmelidir!.. Gürültüsü göklere çıkan 5© selelerimizden biri de defterdi” lıktaki ikramiye işidir. Mektef vergilerinden toplanan parala”” bir kısmı, Defterdarlıktaki bir yük memurlar arasında ps) | şılmış. Davanın kitaba uyar is rafları var mı, yok mu bunu * çıkça bilmiyoruz. Çünkü var diyenlerin sayısı, yoktur haykıranlardan çok değil Bu gidişle korkarım bu ikr# miye işi “Kısası Enbiya, deki Üzeyir, Lokman ve Zülkarne; veli ve nebiliklerine dön Münakaşa edenler yorulacak, 18” kip edenler usanacak ve sonr8” sonra da unutulacak. Halbuki bu iş, unutulacak ş6” lerden midir? Kanun nihayet yel yapısıdır, onun da bütün dikka” lerden kurtulmuş kusurları ol” bilir. Fakat hadisenin bir vicdana dokunan tarafı var o da ayrıca üstünde durula ldenizle birlikte Mari Yuhna kilisesi. “Sasha kekeliye, kekeliye itiraz etti.'lar daima burasını ziyâret ederler.'ne gelmiştiniz. Valideniz nerede? “— Hayır, hayır, her halde kabul et! — Valdem sizler: ömür! — Nerede? Medineye vardıktan &oi. ra mu, evvel mi? — Varmâdan evvel Kubada! — Ya baban?. — Babam da maktul düştü. bir noktadır. i Ikramiye (meselesinde ban öyle geliyor ki umumi abkâm: ziyade, bususi maddelere nılmışlar, Du bhaickel Vâki zaten işin vicdani tarafını ari urmıya lüzum kalmaz. Meğer 7 — Asıl babanm kim olduğunu tanr-'siddet sebepleri aranmak İste madın mı? — Sarahaten tanımadım. Her yıl, ders senelerinin | şeyler bildiğiniz ap aşikâr değil mi?| kün yirmi bir bin lirayı geçi — Fakat annenin Medineye gitmek- lanğıcmda neler çektiğimizi bel ten asıl hedefi asıl sana onu tanıtmak;| biliriz. Maarifi bu kadar ezi ge tı. çeken bir memleketin zavallı — Ben yalnız validemin daha evvel| lirinden ikramiye adı ile par$* ashaptan Üneysin zevcesi olduğumu) Jar koparmak, bu parçaları hi öğrendim. Babamm o olduğuna kani) sugi ceplere indirmek kolay k oldum. : İ lay yapılacak işlerden ol — Belki de öyledir. gerektir. — k da şüpheli! ç — Ma ME Gazetelerin yazdığına bakılı” — Nasıl bilmezsiniz? Sizin bir çok| sa ikramiye diye paylaşılan Validemin Şamda sizi görmeğe £*İ Bununla şehrin bir tarafında ikin 16,4i | rettir. mesi bunu ispat etmez mi? — Fakat validen beni görmeğe gel- İmemişti, validen bizim aziz pirimiz / Markusla görüşmüştü. — Validemin Markusa söyledikle- rinden sizin haberiniz yok mu? — Asla! Benim bütün bildiğim va- İidene ait bir takım malümattan iba- — Onları bana nakletmez misiniz? — Hay, hay! bir kere senin validen arap değildi. — Bunu ben de biliyorum. — Validen Bizanslı idi ve fütuhat esnasında esir düşen kadınlardan biri idi. Onu ashabın büyüklerinden birine vermişlerdi. Fakat bu zat kimdi? Onu bilmiyorum. Sonra o zat o valideni Üneyse vermiş, Üneys öldükten sonra validen Yezide varmış, Yezit, senin baban değildi. O halde asıl baban Ü- üç dersaneli bir mektep yap i yahut talebesi taşkın bır m* tebe birkaç sınıf ilâve edilebili” di. Yüzlerce çocuğun barınacığ okuyacağı bir yuvanın bi © böyle bölüşülürse, adına bilme" ikramiye demek mümkün olur Dünkü haberler, bundan sop? ikramiyelerin kalkacağını bildir” yordu, Alınan ikramiyelerin olacağını söylemiyen bu habe" eğer bir kararın eseri ise Yi pi dır. Çünkü zaten Bao ibi atiyeler kalkmış bulunu! çiy dikte” mi du. O, tatbike başlanıl elerin nası kalmaz, Şu halde herke İ İİlbir sırdır. Bunu yalnız annen, ve yal- İlbunu bize ifşa etmedi. Gerçi validen İleskiden tanıdığı Markusa itiraf etmek- sonra alınan ikramiy neys mi yoksa daha evvel validen bir) kakkı ile sinirlendiren ikram, müddet yanımda tutan zat mı? burası| jep geri alınmalıdır. Ve bu » memleket, hem paylaşanlar içi” lütüfkâr bareket olur. Dişindeğ tırnağından arttırıp vergisini gi ren bu millete yazık değil Bu ikramiyeler vergilerden — ğına göre, ötekinin, berik zevku sefası lüksü de şartı yükleniyor demektir, Fakir ” halkı böyle bir külfet rr mek insafsızlığma nasıl a adı verilebilir? Seyyoh nız pirimiz Markus biliyor. Validen Şamdan Medineye gitmeden evvel Mar kusa bu sırrını itiraf etmiş! Markus müslüman olmuştu. Fakat sırrını, çok te beis görmemişti, Baş rahibin bu sösleri Leylânın ka- fasını yeniden teşevvüşe uğratmışlı, Bu teşevvüşü izale için bir şey bilmek lâzımdır. Markos hayatta mı ve Şamda imı idi? Leylâ bunu sordu. Rahip o- | tatmin etti: