— 4— VAKTI 14 Teşrinsani 193U VAKİT lik büyük adım 9 teşrinisani, Cinevre — Bugün Ci- nevrede Türkiye, Rusya ve Amerika da dahil olduğu halde muhtelif memleket- leri temsil eden yüz elli kadar murah- hastan mürekep kocaman bir konferans toplanmıştır. Bunun adı (Tahdidi Tes- lihat İhzari Konferansı) dır. Bu kon- feransın vazifesi milletler arasında harbi umumiden sonra devam eden si- Jâhlanma müsabakasını durdurmak ve bilâkis yavaş yavaş her memlekette si- *âhları azaltarak müdafaai milliye mas) saflarını asgari hadde indirmek için ba ı esasları havi beynelmilel bir muka- ele lâyihası hazırlamak, bu lâyihayı İtalyan Wkâyesi ——— Uykusundan uyandı7ı zaman karısı. nı çocukları ile meşgul buldu. Karısı nım akşama çok sevdiği bir yemeği ha- zırlayacağını duyunca gülümsedi. Ne- şe ile yatağından kalktı.Giyindi. Mekte- be giden çocuklarını öptü ve İşine ye- tişmek üzere sokağa fırladı. "Tramvay durağına ilerlerken ani bir hisle ürperdi. Dişleri gıcırdadı. Çenele- ri kısıldı.. Sebebini anlıyamadızı asabi! bir buhran geçiriyordu. Romanm, bu tarihi beldenin icinde YAZAN : Ömer Rıza Naklede: : Hasan Şükrü Hemşirem döndüğü zaman, siz de onunla birlikte döner, orada uzun uza- dıya kalırsa ben (Mekke) ye gelir ve #izi orada görürüm. O zamana kadar bizim de mukudderatımız taayyün et- İmiş olur. — Fakat yalnız gidilir mi?.. — Tabii gidilmez. Onun için bu tey zem size refakat edecektir. Du ihtiyar) teyze de hemşiremi tanır, hemşirem de) onu sever. Size başka adamlar da ter- fik edeceğim. Bu sayede rahat rahat ri çekildi. Elleri buz gibi olmuştu. Al- nından soğuk terler döküldü. Sonra bu halinden dolayı kendini ta- yip etti, Kendi kendine cesaret verdi. Mektuplar ellerinde ihtiliçlı hareketler le dolaştı. Ve bir türlü açılamadı. O. danın içinde aşağı yukarı dolaşıyor bir türlü masa başına gidemiyordu.. Eğer hava fena olsaydı, içindeki bu ruh sıkıntısını ona hamledecekti. Fa- kat maatteessüf!.. Bugün hava çok İyi idi, Romanın, en güzel mevsimi yaşadı- m a Ben Medireye gidiyorum, siz nereye ? bir hikiyeye © başlamış, ona bu dağın şahit olduğu muharebeyi nakletmişti. Kafik üç gün , olunca devam etti. iÜcneü gün öğleye doğru (Mekke) den altı yedi kilometre mesafede olan Se ref wevksine yaklaşmışlardı. (Mekke) den gelen büyük bir kafilenin buraya indizi aşikârdı, Tofilenin delili olan (Ubeyt) dikkat etmiş ve bu kafilerinin Hazreti Ayşe kafilesi olduğunu anla- muştı, Çünkü onun bindiği tahtrevan kırmızı bir kumaşla örtülürdü.Ubeyt bu selecek sene toplanacak olan asıl umu- ni tahdidi teslihat konferansına ver- durmaksızın işliyen otomobillere, tram bir gündü vaylara, arabalara, insanlara bu sabu pa # nu uzaktan :ezmiş ve Leylâya habef vermisti, Hazreti Ayşe, (Mekke) den gidebilirsiniz. — Çok muvafık... »ektir. Tahdidi teslibat ihzari konferansı. ın bugün üzerinde çalıştığı işlerin ma hiyeti hakkında iyi bir fikir edinebil. mek için tahdidi teslihat fikrinin ve bu fikri tahakkuk ettirmeğe matuf faali- yetlerin nasıl meydana çıktığını hatır. lamak lâzımdır. Harbi umumiden sonra galip devlet lerin ve bilhassa Amerika reisi eümhu- ru Vilsonun teşebbüsü ile vücude ge- len (Cemiyeti Akvam) mukavelesinde milletler arasında sulh ve emniyeti te- sis için teslihatm tahdidine müteallik hususi bir madde konmuştu. Onun için bu cemiyet silâhların nasıl tahdit ve tenzil edilebileceğini zaman zaman mü zakere etti. Nihayet sırf bu maksadı tahakkuk ettirmek üzere toplanacak © Tan büyük ve umumi bir konfernasa başlanirıç olarak ihzari bir komite teş-! kiline karar verildi. Bu komite ilk içti mamı 1926 senesinde akdetti. İlk seneler zarfında tahdidi teslihat maksadı etrafında Cinevrede yapılan faaliyetler hiç ümit verici mahiyette de - gildi. Çünkü tahdidi teslihat işinde her kesten evvel ön ayak olması lâzımgelen büyük devletlerden bazılarının bunu, bilâkis beynelmilel bir tahakküm vası- tsar olarak kullanmak istedikleri zeha- “Binr teslit'eder bir hattı hareket taki. bine başlamışlardı. Vakıa zâhiren bir hüsnü niyet ese. ri olabilecek cihet vardı. Avrupanın ve| Amerikanın bir kısım mühim devletleri Cemiyeti Akvama dahil olmadıkları halde tahdidi teslihat konferansma bu | diseyi hatırlar gibi oldu: O da bir gün devletlerden murahhaslar davet olum.) biletsiz olarak ayni yoldan geçmişti. muştu. Amerika ve Rusya ile Türkiye Vakıa sevgili karısının hatırını kırma- bu daveti kabul etmekle kendi hüsnülmak için beş parasız olduğu halde yo- niyetlerini göstermişlerdi. Fakat diğer|la çıkmak mecburiyetinde kalmıştı. Fa taraftan tahdidi teslihat mes'elesi için)kat ne olursa olsun o kabahati işlemiş hazırlanan bazı mukavele projelerine)değil miydi. Deminki düşüncelerini ik- bakılınca memleketlerinde büyük silâh) mal etti: imal edilen büyük devletlerin bu vesait (o— “Hepimiz ayni yolun yolcusu. ten mahrum olan küçük devletler üze-|T'ahsil ve terbiyeden mahrum bir halk. rinde bir nevi kontrol tesis etmek İste- Şuurdan mahrum bir güruh!.... diklerine hükmetmek zarureti hâsıl o- DİŞİ Iuyordu. Onun için silâh ticaretinin kontrolu hakkında aktedilen mukavele KA MAMA İpe eğ ye Türkiye murahhasları imza koymak ikame. iin çekindi. — “Eğer biraz daha yavaş davransa! yi .. , Jidim tekerleklerin altındaydım..,, diye Daha sonra ihzari tahdidi teslihat| düşündü. Yeni yapılmakta olan bir e- korka korka bakıyor, bu gürültü h yata mana veremiyordu. Tevakkuf hallinde beklerken çocuklarını dü dü. Bilhassa en küçük ve en sevgili oğ- lu (Tonino) Yu.. Başka bir gün bu hayaller karşısı-! na dikilseydi hiç şüphe yok ki dudakla! rından mes'ut bir tebessüm uçardı. Fa-| kat bugün bu sevgili hayaller ona neş değil, ıstırap verdiler.. Elem ve gözya” getirdiler... ... Tramvay kulaklarımda hoş gürül ler yapa yapa ilerliyordu. Kontrol m muru biletleri muayene için yolcular rasında geziniyordu. Bir kadın yöle nun gıcıklanmak gibi savurduğu kal İkaha ile düşüncesinden uyandı. Üte t rafta da taşralı olduğu anlaşılan ke! bir adam hiddetli bir küfür savurmı tu: İki serserinin tramvaya biletsiz bir dikleri anlaşıldı. iİ — “Memurları aldatmak istiyorlar diye düşündü. Fakat ne hoşuna gitmiş, nede mıştı. — İtalyan; huyunu asla değiştirmi yecektir. Bugün vazifeden kaçıyor; yarım da ayni-hayasızlığı yapmaktan çekinmiye- icektir ve ihtimal ki kendi çocuğunu s0- kağa atmaktan hiçbirazap duymıya- caktır. Memurlar çekildikten sonra birden- bire mazisinde geçen müphem bir hâ- komitesinin faaliyeti nispeten daha ma) O halde bunun sebebini hariçte de- Fakat mes'ele bununla bitmemişti. dahilde, kendi ruhunda araması mgeliyordu. r yüz göz kâtibinin hatırını sordu; — Ni misiniz?. Leylâ, her halde Hazreti Ali ile ailesi- ne veda edecekti. Onlara ne diyecekti? Mehmet, Leylâya bunu sordu: — Hazreti Ali ile ailesine veda eder- ken ne diyeceksiniz?. — Hazreti Ayşeyi ziyarete gideceği- i bugün nasıl buluyorüunuz?.! mi ve onun yanında kalacağımı söyle- — Renginiz bozulmuş. Gözleriniz! tim i ole — Alâ1!.. O halde sen bu gece bura" 5 da kal! Yarın ben icabına bakarım! — Hay! hay! Mehmet, bunlara veda ederek hare- ket etti, Leylâ, o geceyi orada geçirdi.| Mehmet, erkenden geldi. Develer, hecin ler ve bir tahtaveran getirmişti. Leylâ, hareketinden evvel atına binerek Haz. reti (Ali) nin evine gitmiş, herkese ve- da etmiş ve Hazreti Aliden müsaade is temişti. Hazreti Ali ondan ayrılmak is- temiyordu. Ona: — Kızım, burada kal, Niçin gidiyor. gayret ederek i Ayna karşısında söylenen sözlerin hakikat olduzunu anlamakta güçlük kn — Bügün, anlaşılmaz bir kuvvet ru- humu kaplamış, bir mikrop benliğime olmuş. Beni kemiriyor, beni ezi- ne söylene hızlı hızlı dairesin- 1, sokağa fırladı. .. ivenlerden indikten, Romanın # sını teneffüs ettikten sonra "etmişti ki bu melânkolik hali kal- uyacak, eski tabi eski neşesi av- iet edecek... Fakat ne yazık ki dört du sar arasından çıkmakla beraber yine Roma) da idi. Buhranin tesirile görüş leri de değişmişti. (Roma) onun her za man yaşadığı (Roma) değildi. Sıkıcı, bunaltıcı havası, sinirlerini kamçılıyan,! tüylerini ürperten gürültüsü İle bir ce- hennemi andırıyordu. (Sezar) ım meş- hur sözünü hatırlıyarak acı acı güldü: (Romadan çıkan Romayı kaybeder). Ah... ne olurdu... Romadan yıkılıp gitseydi... — Yolları tanımıyorum. Bu benim memleketim değil. Bu başka bir diyar. Bir azap ülkesi... Etrafına bakındı.. Uzun boylu bir a- dam sabit nazarlarla ona bakıyordu. — Bu adamı ta... zum. Ne diye bana bakıyor?. «5 daha yürüdü. Dönüp baktı. Yine ayni adam ona gözetliyordu. — Benden ne istiyor. ..dımlarmı sıklaştırdı. Arkadaki 2-| ogi Burası bir oda kadar rahattı. İ-İne, tele duvarlara nasıl yapıştırıl yak sesleri de yaklaştı. Kuvvetli nasır- lt bir elin oruzunu sarstığını zannetti. Irkildi ve baktı.. Hiçbir şey yok... Köşeyi dönerken ihtiyar bir kadınla! karşılaştı. Ona da ayni korkak nazar- larla baktı. Ona da ayni suali sordu, validesini sun? dedi, — Hazreti Ayşeyi ziyaret edeceğim ve onun maiyetinde bulunacağım. —öyle mi? O halde seni müminlerin| ziyaretten alıkoymak iste mem, Selâmetle git evlâdım. Leylâ, Alinin ellerini öpmüş ve ay- rılmıştı. Diğer taraftan Leylâyı götürecek ka file hazırlanmıştı. Tahtaveranr taşıyan develer, onu bekliyordu. Leylâ tahtrevana binmek istemedi! Ona binmek, fenasına gidiyordu. Onun için, kendi atı her şeyden rahattı, Fa. kat Mehmet, razı olmadı: | —Atlar,sizin geçeceğiniz çöllerde ise ya- ramaz. Siz atlarınızı burada bırakınız ve bir hecine bininiz. Bundan başka ablam Ayşenin dayılarından bir zat ta size refakat edecektir. Adı Ubeyttir. Bu adam sizi doğrudan doğruya abla- mın (Mekke) deki konağına götürecek- tir. Zükler develerin sırtlarına bindiril. miş ve bir saat sonra kafile harekete hazırlanmıştı. Leylâ, Mehmedin ısrarı- na tahammül edemiyerek tahtrevana çeriye yataklar döşenmiş, kenarlar yas- tıklarla süslenmişti, Mehmet kafileye veda ederken mak. zundu. Leylâya kim bilir ne zaman mü- lâki olacaktı. Mehmet, bu hissini yene- medi ve Leylâya dönerek: ibinde gazete alacak beş kuruşu Medineyc dönüyordu. Leylâ hu haber“ den memnun oldu. Çünkü o da Hazre- ti le birlikte geri döner ve Mek keye gi kten vazgeçerdi. Kafile S& ref mevkiine vardığı xaman, Hazreti Ayşenin geri dönmekte olduğu tıhak- kuk etti, Büyük kafilenin konduğu ye de büyük bir çadır kurulmuştu. Çad rın kapısında iki muhafız duruyordu. “oylânm kafileside bu havalide durmuş, develer çözülmüş ve yükler in dirilmişti, Leylâ, Ubeydi çağırtarak © nun yanındaki ihtiyar kadına Hazreti Aysayi ziyaret ve kendisi için müsaad€ ,rica etmelerini istedi. (Bitmedi) Sesiren vadi iri EYER Şehvet bezirgânlığı ! İstanbul müddei umumisini vazife başına davet ederiz! Arkadaşlardan biri, bir sinema İİ mını önüme koyarak ona dair ne düşü” düğümü sordu. İlânr dikkat ve me: la okudum. Sonra dostuma dönüp: — İhtirası istismar! Cevabını verdim. Bütün işlek endâf” lerin duvarlarına da gazetedeki ân” yüzlerce büyükleri yapıştırılmıştı. di olm yan mektepliler de bu cümleleri şehri duvarlarında okuyorlardı. O ilânı burada tekrar edeyim ki 7” İzmi okuyanlar hükmü acı ve hak” bulmasınlar: “Soldurulmuş bakire. Gayet açık * !serbest olan bu filmde, bir ırz di İnın bir bakireye malikiyetini tasvi” den hisst ve ihtiraslı sahneleri mubi vidir. Soldurulmuş bakire rolü “ line Holt, tarafından ifa edili dir... çi İlk bakışta gazeteye nasıl pe , na şaşılan bu satırların asıl mi laraştırmak yersiz bir tecessüs say” İmaz sanırım. Gayet açık, serbest, ihtiraslı sahaf lerin manası da bu kelimelerin del ettikleri mana kadar açık hatta kul bir safhaya girmiştir. Bu ikinci safha gelecek sene toplanacak umumi tahdidi teslihat konferansmda müzake! re esası olmak üzere hazırlanan umu- mi tahdidi teslibat projesidir. Bu pro- je netice hakkında çok ümit verici şe- kilde olmamakin beraber tahdidi tesli- hat fikrinde yavaş yavaş iyiliğe doğru giden bir terakki bulunduğunu da gös- terir, Kızari konferans evvelki sene bu projeyi bir defa tetkik ve müzakere et- mi Geçen seneki içtimada proje- nin ci müzakeresine başlanmış. fa- kat tamamen ikmal edilememiştir, O- nun için bu seneki içtima geçen sene min devamı mahiyetindedir. Konferans- ta mevcut olan cereyan artık bu sene bu ,.öjenin matlaka bitirilmesine ma- tuf bulunmaktadır. Hali hazırda cihan efkârı umumiye- sinin en ziyade nazarı dikkatini celbe- den nokta bir tarafta teslihatın tahdidi ve hatta tenzili münakaşaları yapılır- ken diğer tarafta muhtelif devletler a- rasında en şiddetli ve tahripkâr bir tes! lihat müsabakası yapılmakta olması. dır. Eğer tahdidi teslihat konferansı! her şeyden evvel bu silâhlanma yarışı na bir nihayet verecek ve silâhlanma müsabakası yerine tedrici bir surette! harbiye masraflarını tenzile doğru müş! vin yanmdan geçti,. Arkasında bir gü- rültü duydu. Bir araba gürültüsü.) — Benden ne İstiyorsun?. Döndü.. Hiç bir şey göremedi. Yanıldı.) (o “akat ihtiyar kadın ondan hiçbir şey ğma hükmetti. Biraz daha ilerledi. Ar-| istemiyordu. Ürktü ve sola sapıp kay- kasında yine bir ses... boldu.. Sanki birisi hıçkırıyor... döndü yine in bir şey yok.. “Caf& Arango,, önüne geldiği vakit Boğazında düğümlenen bir hıçkırık|arkasmda uzun boylu adamı aradı. Fa- bu acı sesi başkasında değil kendisinde|kat bula” adı, Ihtimal “kuruntudur,, di| araması icap ettiğini hatırlattı. yerek kendisini teselli etti. Kendi hıçkırıklarını işitmemesi ne| (Bu sırada önündeki kalabalık birden kadar garipti. bire karıştı. İki üç tabanca havaya Fakat o kadar kendinden geçmişti| kalktı. Beş altı el silâh sesi işitildi, i — Sakm bunları uzun boylu adam Hakikaten hıçkırıyor, ağlıyordu. atmasın!.. diye düşündü. Fakat öyle Gerilmiş yanakları üzerinden birkaç değildi.. Kafaları kızan iki üç sarhoş damla ılık gözyaşı aktı. kavga ediyorlardı. İkinci defâ olarak kan bi pahtanberi beni üzen, beni *-İ birkaç el silâh daha atıldı. İ Si eşe Kurşunlardan biri göğsüne isabet ç etti. Bütün gün tepesinden ayrılmıyan! Zavallı yavrularım sizi bir daha GÖr| sign» hiç mit etmediği bir zamandal ji ? ” yiten ks ” öniresine ger, bis ümit etmediği bir yerden ani ola: 5 rak gelmiş hiç elem vermeden, karısı- Kâtibi bir deste mektup uzattı. ni, çocuklarmı düşündürmeğe vakit bi- — Bunlar ne?.. rakıp hıçkırıklarını arttırmadan onu Korkunç bir şey görmüş gibi geri ge.| Yere sermişti.. terek, Jirler alınmasına imkân verici) o GÜLHANE MÜSAMERELERİ bir vaziyet husulüne hizmet edecek 0-| Gülhane hastanesinin 1990 — 1931 se. lursa sulhü müsalemet yolunda ilk bü|nesi ikinci müsameresi Teşrinisaninin yük adım atılmış olacaktır. 16 met Pazar günü saat 16.20 da inikat Mehmet Asım İsdecektir. di. — Leylâ kim bilir? Bir daha ne za'ltır. man buluşuruz. Bu, şehvet bezirgnleği, ihtiras KÜ Dedi. Leylâ onu teskin etti: marıdır. Başka hiçbir sıfat ara; — Merak etme, Mehmeti yakmda| zam görmederf ilânın alnına bu #7 Mekkede buluşuruz, Şayet gelemezsen gayı vurabiliriz. Her his gibi belki g haber gönder. Ben hemen dönerim. vet te istlamarın bir uzvuğur. Ar? Mehmet, memnun oldu. Leylânm ©- sahası ayrılmak şartile. ema ve onu istediğinde şüphe Filim ya tavsif edildiği gibi hakiki” yoktu. gok Kafile hareket etmiş ve Mekke yolu- ei ilm aris nu tutmuştu. a tır. Gerçekten açıksa, memleketi" Leylânm kafilesi Kubaya vardığı lâkına hücum, değilse gehveti zZâman kızcağız annesinin mezarımı Zzİ- i . yaret etmek istedi. Onun için kafileyi Peer nm mete ralli durdurdu. Kuba camiinin ihtiyar kay- vazife başına çağıracak işlerdendi” yumu onu karşılıyarak annesinin gömü ani” lü olduğu yere götürdü. Leylâ, mezarın) ( Geçenlerde gene bir sinemâ ili çed üstüne kapandı ve ağladı. Hayatta, pek| “Bakir konca,, terkibi Transit gf kimsesiz kalmıştı, Yarın ne olacağı, ne-|bİr şekilde tercüme edilmişti. mans? reye varacağı tamamile meçhuldü. Ley dilinde o tercüme pek fena bir 1â, acı acı ağlıyordu. Onun ihtiyar ar.|geliyordu. Hatta bazı frenkler, ge” kadaşı koşarak ona yardım etmiş, onu) Programlarını “bakın Istanbul eketi” mezarın üzerinden kaldırmış ve onu teş Sık $eyler oynanıyor!"idye meral kine çalışmıştı. rine göndermişlerdi. yi Leylâ, yeniden tahtrerana götürül-| (o Sinema, insan zekâsının yüksek yi müş, ona bindirilmiş ve kafile hemen)keşfidir. Onu böyle iğrenç bir şekle par hareket etmişti. Çünkü kafile burada) mak istiyen para kulları başi MK kalacak olursa, Leylinm kederi arta- kılmalı mı? İşte görüyoruz ki caktır. zançtan başka hiçbir şey Kısa bir müddet sonra kafile Uhut Kimi Gi bari çocuklar” dağına voırmıştı. İhtiyar kadın, Leylâ-| za acıyalım!.. ya annesini unutturmak için çok cazip) r Seyyah j