— 6 —VAKIT 21 Teşrinevel 1930 Suriyede T Suriyede buluüi mallarına sahi Türklerin Suriyede ikameti - Bâkır çelebi Halep mevlevi tekkesi ne iş görür? Bir kaç sene Suriyede kaldıktan) .onra ana vatana dönen bir vatan- dJaşımızla görüştük. Bu zat, bize Suriyede Türkleri alâkadar edecek meselelere ve şahıslara dair kıy- metli malümat verdi. Bu malümatı dercediyoruz: İ TÜRK EMLAKİ MESELESİ Suriyedeki Türk emlâki mahcuz- dur ve bunun halli cihetine gidil- miyor. (Hükümetin nazarı dikkati- ni celbetmeliyiz.) Bilhassa Arap memurlar Türklere karşı müşkülât! gösteriyorlar. Emlâk müzakeresi için bir Fran- sız heyeti Ankaraya gitmişti. Bir netice alınmadan avdet olundu. Fransızlar Suriyedeki Ermeni mu»! hacirların ve Suriyelilerin Türkiye- deki emlâkinin iadesini istemişler- dir ve buna mukabil Suriyede Türk! emlâkini vermemektedirler. Halbu- ki Türklerin oradaki emlâki ile! Ermenilerin buradaki emlâki ayni vaziyette değildir. Türklerin Suriyedeki emlâki! mühim bir miktara baliğ olduğu i- çin bu vaziyet devam ettiği takdir»! de gördükleri zarar günden güne artacaktır. TÜRKLERİN SURİYEDEKİ İKAMETİ Türklerin Suriyede ikameti gün şeçtikçe müşkül ve berbat bir va» ziyet alıyor. Fransızlar en ufak bir bahane ile ikamet vizesini temdit etmiyerek Türkleri memleketten! çıkarmaktadırlar, Meselâ orada ticaret ve emlâk| işile meşgul olmak üzere oturan bir! Türk günün birinde emniyeti umu- miyece çağırılır ve kendisine Türki ye lehinde siyasi faaliyette bulun- duğu ihtar olunur. Sonra itirazı na- zarı itibara alınmıyarak hudut ha- ricine çıkarılır. EMNİYETİ UMUMİYE MEMURU ERMENİLER Bilhassa emniyeti umumiyenin hemen bütün memurları Ermeni- dir. Bunları Türklere karşı ne his; besledikleri de malümdur. Bunların! tezviratı oradaki Türklerin rahatı; nı kaçırıyor. Hükümetimiz orada bulundurduğu memurları vasıtasile bu vaziyete bir çare bulmalıdır. MUHTELİT MAHKEMELERDEN İSTİFADE Şimdiye kadar ecnebiler iki Fransız ve bir Araptan mürekkep VAKIF im tefrikası: 7 İmasına imkân yoktur, Binaenaleyh İTürk tabiiyetindedir. Öyle olduğu ürk emlâki an vatandaşlar p» olamıyorlar muhtelit mahkemelere müracaat e- debiliyordu. Bu mahkemelerde iş çabuk görülüyor ve iş çabuk çıka-| biliyordu. 1928 de fevkalâde komiser bir karar neşretti ve bu kararla harp- ten evvel kapitülâsyonlardan isti- fade etmiyenlerin bu mahkemelere müracaat hakkı olmadığını tebliğ! etti. Bu karar neşredilir edilmez! Türkler yerli mahkemelere gitmek mecburiyetinde kaldılar. Yerli mah | kemelerde işlerin yürümesine im- kân yoktur. Sonra bir Türkün bir Arap hâkimden âdilâne karar al- hükümetimiz bir teşebbüste bulu- narak oradaki tebeamızın eski şe- kilde muhtelit mahkemelere Omü- racaat hakkını iktisap etmesine çalışmalıdır. BAKIR ÇELEBİ Ben Halepte bulunduğum zaman İstanbul gazetelerinde Halep Mev- leyi şeyhi Bâkır Çelebinin yüz elli- liklerden Rıza Tevfik ve hempa- larma ziyafet verdiği yazıldı. Daha sonra Çelebinin bu haberi tekzip için gönderdiği mektup da intişar' etti, Bâkır Çelebinin bu memleket düşmanları arasında günlerce do- laştığı ve tekkesinde verdiği Zziya- fette bir takı mimalı nutuklar söy- lediği muhakkaktır. Esasen ortada mana verilmiyen bir ziyafet var. Bu Bâkır bi | ve Wirkiyede tekkeler kapatıldığı Tek mi mes'ele medreseye düştü Darülfünun emininin intihabi nasıl yapılır ? parülfünum emininini intihap edecek olan müderris ve muai- limler, rey pusulalarına tek isim mi yazacak, çift mi? dün hu- kuk fakültesi muhterem reisinin yeni beyanatını gördükten sonra anladık ki halâ tereddütten kur- tulmamıştır. tahir beyin dayandığı bir tek nokta var: rey toplama- larda ekseriyet, bir kayıt konul- mamış olursa, mutlak sayılır; | biz se vekâlete iki isim yazmıya mecburuz; orada o mutlak ek- seriyet, burada bu mecburiyet oluuca, İki isim yazılacağı mey- dana çıkar, diyor. evet, o maddeye böyle rubhun- da ve manasında olmıyan bir mecburiyet atfolunur, bu da ay: nı maddenin aksi hal sarahatine reğmen yapılırsa, böyle olması» same ma erme er m ranının Fransızlarla araları çok iyidir. Bundan dört ay evvel Suriye istihbarat müdiri umumisi miralây (Mortiye) geldi. Bu da eşyasile bir- likte tekkede misafir edildi. Türk! tebeasmdan birisinin bu hareketle- rini hayrete şayan telâkki etmemek mümkün değildir. Çelebinin burada mevkiini tut- ması Fransız evkaf müdürü ile ara- sının gayet iyi olması sayesindedir. Bu suretle tekkenin evkafı çarçur! edilmektedir. Halepte Bâkır Çele- bi aleyhinde büyük bir cereyan vardır, KIZ BABALARI DİKKAT halde bu efendi orada hâlâ nasıl postnişinlik eder? HALEP MEVLEVİ TEKKESİ Çelebinin eniştesi (Değme vel) gazetesi sahibi Celâl Kadri yüz el- liklerdendir. e Türkiyede hududa yakın yrelerde cürüm işleyip ka- çanların ilticagâhı Halep mevlevi tekkesidir Geçenlerde Antep Zi- raat Bankası kasadarı (20) bin li- ra ihtilâs edip kaçmıştı. Tekkeye i etti, Bnu evvelâ tekkede sak- ladılar. Onadn sonra (Dirzor) a kaçırdılar. Orada bir pasaport al- mağa çalıştılar. Bir aralık Türk kon solosu Fransızların nazarı dikkati- ni celbetti, pasaport almağa mu- vafak olamadılar. Bu esnada Celâl Kadri ve ahbaplarının bu yirmi bi, lirayı deve yaptıklarımı, bittabi, öyler” (“lüzum yoktur. Tekke ya- Artiköller adasına seyahat Ani KENET YE ELMA KU AZALDI | zandı.. Fakat, tabii herkes Ruçko'nun| hiliyet ve istidadında olamaz. İşte böyle Yazan: dre Moruva Çeviren: Memet Reha geçirilmiş bir zaman olacaktı. ETSİNLER Suriyeden bir. takım adamlar! gelip kendilerini çok zengin göste-| riyorlar ve Türk kızlarile evleni- yorlar. n çoğu zengin olma- dığından zavallı kızlar orada sefil oluyorlar. Kız babaları dikkat et- melidirler, DOĞRU YOL ve KÜRT İSYANI Halepte Celâl kadrinin çıkardığı Doğru Yol gazetesi Kürt isyanı es- nasında Kürtlerin lehinde neşriya- ta başladı ve bunun için her nüsha başma (Hubyon) cemiyetinden 5 İngiliz lirası aldığı söyleni ha, CEMİL Pş. ZADE ? Halepte ölen Cemil Pş. zade Kürt Cemil zade değildir. Türk te- beasından esbak Halep valisi Ce- çift mi ? nı istiyenler bir şey söylemiş olurlar ama bu söyledikleri hak olmaz! bakınız, bu mutlak ekseriyet mecburiyetile, mutlaka vekâletin ihtiyarına iki isim arzetmek mec- buriyeti niçin yoktur diyoruz : 1) bu Hlikinmüni her ye- rinde reylerin nerelerde üçte iki , nerelerde mutlak olacağı yazılmıştır; buradaki itlak istis- naya delâlet eder. 2) bu kabul olunmuyor mu? burada en çok rey kazananlardan ikisi denilmesinden maksat ne? niçin ekseriyet kazanan deme- mişler de böyle yazmışlar? “en çok rey,ler “ekseriyet, lerdir diyebilecek bir hukuk müderrisi tasavvür (o olunmaz, ekseriyet denmeyip de «ençok rey» denilmesi nisbi ekseriyeti de şümulüne alan bir genişliktir. aksi muhakemede hukukculara sorarız : vekâlete yazılacak ikiisim bir ittifak mahsulü olursa intihap bozulur. zira madde de en çok rey kazananlardan ikisi denilmiş; buna bakarak intihabın usule uygun olması için ne yapıp ya- dırmak lazım mı denecek? 3) nasıl hiç kaydolmıyan yerler- de mutlak ekseriyet aranmak bir kaide olarak yersiz hatırlatılıyor- sa, bir kişilik bir intibapta bir İ isim yazmanın da bir kaide oldu- ğu hatırlanmalıdır. bu maddede ise iki kişi veya iki namzet seçilir, denmiyor, mutlak bırakılıyor. nee kendi o miktarınca ir, kaidesi; «mecali, ile, öldü! bu Üç deli ebiyat ve ve hiyat omüderrislerinden itirazın yerinde ve şimdiye ka- dâr darülfünuna şüphesiz vekâ- letin malümatı olmadan sokulan bu tesmülün devam etmemesi fikri lehindedir. vakıa, bizim (öğrendiğimize göre, evelce gene bu madde bu suretle tatbiki itiraza uğra- mış fakat divan, hiç olmazsa neticede şurayı devlete sevke- dilmesi lâzimgelen bu itiraza karşı “ekseriyetin kabul ettiği iki ismi (o bildirirsek, » vekâlet mil Pş.nin oğlu Hâmit Beydir. Ai- lesi İstanbuldadır. kâra karşı olan vaziyetini izah için din ve din adamı tabirlerini kullanmıya yım, Artiköl'lerin, büyükleri, hayalleri- nin ilâhi ülkesinde yaşıyan azizlerdir. Onların, mükemmel san'at eserleri vü- cüde getirmekten başka, bu dünyada hiç bir emel ve arzuları yoktur, Hırs- zahirde iki isimden birini kendi dolunur. -Artikö”ler artık onun yeme ğini yemeğe gelmezler; diğer Beo'lar ondan nefret eder. Sonunda karısı o- nu, hissetmediği bir hürmeti gösterme ge lebar eder. Güzel san'ı'" “an esrarı, diğer mem: leketlerde dinin esrarına O gösterilen hürmet ve korkuyu görür. Mayana" Tabii manzara gayet güzel, iklim)ları, Mayana'da kendilerine adeta ta-|nm en fazla rağbet gören facia müelli- mevzu ve karakterlere muhtaç) mükemmeldi, ve eyi muamele görüyor'İpılan daha evvelki büyük ve efsanevi|fi Pedro Sanzoni'dir. Piyesleri o ka- Artiköl'ler için, on sene evvel ölen em-|duk. Kendisile arkadaş olduğumuz ma) Artiköl'lerin hayatlarını taklit etmek.|dar muğlâktır ki, Beo'lardan çoğu bir lâk sahibi zengin bir Beo bu enstitüyü! lam Aleksandr, gölün kenarında güzelİtem ibarettir. Flober bu mabutlardan)$eY anlıyamıyor, fakat bundan dolayı bir banyo kabinesi vermişti, Sudan) biridir ki, Beo'lardan çoğunun evinde|Sanzoni daha fazla (seviliyor, Beo'la- yaptırmıştı. Bir kelimeyle bu enstitü, beşer ruhlarının bir kolleksiyonundan ibarettir. Enstitünün Avrupa ve Ame rikada bulunan azaları arasıra entere- san şahsiyetler gönderirler, Bazan da bunları Beo'ların o arasında buluruz... Eski romantik cemiyetlerde mevcut © Tan duyguların mühimlerini temsil & den keyfiyet ve şahsiyetlerin mümkün olduğu kadar toplanmasına çalışıle yor. , — Madam, romantik bir cemiyetten maksadınız? — Her ferdi romans yazmıyan bir | cemiyeti, Anna ile hiribirimize Anna sordu: — Fakat siz, madam, siz nesiniz? Artiköl mü, Beo mu? — Ben bir Beo olarak doğdum, fa- kat şimdi 25 senedenberi bir Artiki karısıyım. Onları» “o»sini eyi tanırım, —ö— Eğer Anna ve ben, Mayana'da kal mamızla Yapmak İstediğimiz rekorun geri kaldığını düşünmeseydik, hiç ol- bakıştık, ve baska bir şeyde saadet bulamıyan An- bir büstü vardır. mermerden rm vaziyeti hakkında bize bu fikri, na için bilhassa bu göle dalmak, bulun-İcıplak bir heykelinin bulunduğu, ma. Mayana'da bulunduğumuz zaman zar. maz bir eğlence idi. Gölün ılık suyun-|bede benzer hir bina yapmışlardır.(fında şahidi olduğumuz bir tiyatro da yüzmek nefis oluyordu. Su o kadar) Marsel Prost'un hatırasını yad İçin,İverdi.. berraktı ki, dibinde parlak renkli ve â- eaip balıkların dolaştığı görünüyordu. Yanımıza bir çocuk alarak kırlarda her sene doğduğu gün, tiyatroda eser. lerinden bir iki sayıfa okunur. Hayatia olan Artiköl'lerden en faz. Sanzoni'nin tercih ettiği aktris, No- emi, olur şey değildi. Her rolü yapar ve yaparken de, kendinden geçerek oy:| dolaşmak ta pek hoştu. o Susadığımız)ı, hürmet gören Alberti'dir. Hayatını|nadığı karakteri yaşardı. Muvaffakı- zamân çocuğu hindistan cevizi ağaçla- rmadn birine çıkarırdık ve o bize İÇİ peder etmiş. On sekizindenberi hâlâ o geçmesine yardım için oda sütle dolu iri cevisler yağdırırdı. Far) siri yazıyor. Şimdiki halde o yetmişini| üstüne, elbisesini kat asıl hoşumuza giden, ada sakimle- rinin tetkikıydı, Beo'lar tarafından Artiköllere gös rilen gülünç hürmet merasimini bi ibirimize göstermekten, hiçbir zaman orulmuyorduk. Bazıları, onların mu »ddes kalemlerin . dokunduğu ufah ağıt parçalarını toplayordu. Beo'ir rın en zenginlerinden birinin, Rucko" ya ait ve çok yüksek bir fiatle Maya na'nın antika o mağazalarından bulup satın aldığı eski bir kalemi, övümerek âleme gösterdiğini gördüm. Bu, onün için mukaddes bir hatıra otur mısralık bir giri yazabilmek için xeçmiştir. Mayana'daki güzel san'atla. ra olan bu dini tezahürün sebeplerin den biri de mecburi olmasıdır. Hafta. da bir ya tiyatro, veyahut, cesim Kon- ferans salonunda bir konser olur. Bun- lar dâima bedavadır, ve adeta donan- ma veya bir bayram manzarası verir, Ön sıralar daima Artiköl'lerindir, Bu- nu tatbik edecek bir kanun yoktur, fa- kat an'ane her şeye hâkimdir. Ne mü- zik ve ne de edebiyata aldırmamakla müttehim olan Bes bir Parya(*) ad. (97) Perya — Hindistanın aşağı ta- mazsa ikametimizin ilk gnüleri güzellidi. Mayana ahalisinin san'atla san'at.) bakasına mensup bir swf halk. yetinin bir lâzımı olan bü kendinden kapısının giydiren kadının kendi ismini değil, oynıyacağı şahsiye- tin ismini koymasını israr ederdi, Bir şece kapısınm Üstünde asılı oaln isim !eirhasınım değiştirilmesi o unütulmuş. ve Noemi sahneye © piyesle hiç alâka- ı olmıyan bir tarzda giyinmiş olarak :s#lmiş ve diğer aktörlerin sözlerine saç »a sapan cevaplar vermeğe başlamış ptığı hatayı tamir etmesi için çok zalışmışlar, ellerinden geldiği kadar ip ucu da vermişler, fakat fayda etme "iş; sanki Noemi onları görmüyor ve işltmiyormuş. Bu esnada fena halde anı sıkılan Pedro Sanzoni, derhal sah neye çıkarak oyunu durdurmak İste pıp bir üçüncüye de rey kazan- | gelen ; | ayırıyormuş gibi olur ama haki” İ katta müderris ve muallimler ekseriyetinin arzusundan dişarı çıkmamış, bu suretle darülfünun ekseriyeti daima vaziyeti elinde bulundurmuş olur; bu tarzda bir tatbik darülfünunun lehinedir, diye düşünmüştür. bu tatbik < filvaki darülfünun ekseriyetini hakim kılabilir, fa- ' kat vekâletin akalliyetle ekseri- yet arasında hakemlik yapmak hak ve salâhiyeti ortadan, bugün olduğu gibi kalkmış olur. buna vekâlet müsaade etmemelidir bu akalliyetin ve vekâletin hakkıdır. müderrisler dikkat ederlerse görürler ki bu darülfünunun da bir hakkıdır: 90, 100 müderris ve muallim eminlik için bir zat uh- desinde ittifak ederse © vekâlet artık tatbik yeri kalmıyacak ©- lan iki isim yazma (lüzumunu manasız olarak ileriye sürecek midir? yoksa behemehal bir i- kincisi üzerinde ittifak etmeseniz i bile gene reyinizi kullanacaksı- İ mız diye icbarmı edecektir? vekâlete o madde ile böyle bir icbar salâhiyeti verilemez ve ve- rilmemelidir. darülfünuna yaki- şan budur. tahir bf. 96 rey yanında İrey alan kimsenin emin yapılmasına müsaade edelim mi ? demek is- tiyorlar ; bu telâkkiye evvelâ cümhuriyetin bir icra makamına her şeyden evvel hakim olacak aklı selim müsaade etmez, 96 reye kaışı İ reyin hakimiyeti ileri sürülemez. lâkin, insaf buyursunlar 97 mün- tehihten 49 unun iki kişiden birini emin yapmak için ayak diredikleri bir yerde 48 müntehibin arzusu, resmen vekâletin ittilâma ve icabında hakemliğine arzedilme- sin mi? Hui & .,bazı beyanattan anlıyoruz ki Dai fikri iltizam edenler boyu- na.nisap meselesini ileriye | sü- rüp burada haklı çıkmakla işi kapatmak istiyor görünüyorlar. muhakkak ki rey vermek hakkı müderrislerle muallimlerdedir ve eğer birer isim yazılıp ta reyler, meselâ bu suretle muammer ra- git beyle yusuf ziya bey arasın- da kazanılmış olsaydı — intihap nısap noktasından tamamile ka- puni usule uygun olurdu. bizim itirazimız intihap mısabına değil, intihap usulünedir. | h. & İmiş, fakat seyircilerin kuzu gibi otur” duklarını görünce vazgeçmiş. Perdenin bitmesini beklemiş, Perde müthiş alkışlar arasında inerken Beo” lar, biribirlerine, Sanzoni'nin bu kad” güzel bir eseri o vakte kadar yam” dığını ve ondan sonra da yazamıyac ğını söylüyorlarmış. Artiköl'lerin sansörö, gazetenin b piyesi tefrika etmesini menediyor. yes, oynandığı gibi, asıl metnin kısımları Noemi'nin tulüatile değiştiri lerek tabettiriliyor, Sanzoni, ismini d€ değiştirerek “Öteki dünyadan bir İf san,, adımı veriyor. Bu aralık bir May” na klâsiği olmuştur. Hikâyenin asl! Madam Aleksandr'dan işittik. sunu söylemek lâzrmgelirse, piyes Li şumuza gitmedi diyemem. Madam Alekksandr bize, bir iki * nedenberi genç Beo'ların arasında A tiköl'lerin ehemmiyetini inkâr eti bir moda halini aldığını da #nlat Bu genç Beo'lar Artiköl'lere tufeyli muzır nazarile bakıyorlar, adayı o dan kurtarmak istiyorlarmış, Hiç mazsa imtiyazlarımdan mahrum edil çalışmaya mecbur edilmelerini, 1910 görüyorlarmış. Bu genç Beoları li fma, Sam Fog isminde, mürteci bir A tikel toplamış ve hayatım seat i ha kıymetli olduğunu ileri sürüye muş. Biofil İsmi verilen bu geni halk, hakir ve ahlâksız insanlar olara bakıyor ve onlardan nefret ediyo" “ kirleri pek az yayılıyordu: g leneçekleri zaman akılları başların” lip, tabii hayata avdet ediyorlar (Bitmedi) e