—- 2 — VAKTT 17 Teşrinevel Kelle isteri TOst tarafı 1 indi sayıfamızdadır) Dikkat edelim; Mesele sade, basit, masum bir arzudan ibaret değildir. Bu adamların rubla- rı satırlar oarasında bütün şeametile sırıtıyor: altı yedi yıla sıkışmış bütün inkılâpların ezdi- ği hotgâmlıklarn kımıldananla- rından kalkınanlarından, dilege- lip el kaldıranlarından, hatta ta- raf taraf silâha sarılanlarından toplanmış bir ,,nefir -i- âm,da bir milletin ruhunu teşebbüs et. | miş göstererek ve bütün bir dünyayı kaplıyan ıztırabın nere- den nasıl bertaraf olacağını asla muhakeme zahmetinde bulunmı- yarak bü hayuhuy, bu kan dam- İiyan usturalar, bu ne idiği be- lirsiz bayraklar, bu namlısında duman tüten tabancalar, ve sö- vüp sayma kusarak salyalarını akıtan ağızlar ortasında babıâli- den salkım söğüde ilerileyorlar: — Ne istiyorlar? — mührü hümayon... ve gali- | ba ismet Paşanın kellesini! <4“ Aziz kari, ürkütünüz; halbu ki bu taraf taraf belediyelere, hü- kümet konaklarına saldıran sa- ğın aklara dair bir tek takbih ke- | tapındıklarını kendileri idare et- 130 m ! Siyaseti z! Siyaseti.. Bunlar, gaziye başvekil olma- yı teklif ediyor. Dün gaziyi mes- uliyet ve fırkalar haricinde tut- | mak isteyenler bugün onu mesu- liyet makamına çağırıyorlar. Bunlar gaziye tapınanlardır ki meye kalkışıyorlar, hem de ma- | ziden çıkarıp istikbale tevdi et- tiği büyük tarihe adı ancak bir lâ! netleme olarak girmiş bir kalemle; idare ediyorlar. Hemde ona istifa teklif ediyorlar! Çünkü biliyorlar | ki başvakil olmak için mebus- luk sandalyasına dönmek, Reisi- | cümburluktan çekilmek lâzımdır. Fevzi Paşayı ordudan çekmek | meb'us yapmak, bunu yapmak | için de bir meb'usu meb'usluk- tan çekmek lâzımdır! Ve ihtimal - belediye intihap- | ların her yerde halk fırkası | tarafından kazanıldığını daima aksi surette haber verdiklerine öyle göstermek (istediklerine | göre - mecliste bir değil 316 mevkii birden bu Reisicümburlar tahvil ve tayin eden kudrete terk edilerek Halk fıakası ortadan | çikilmek lâzımdır. İkinci fırka olsun diye ortıya çıkarılmış olan | limesi söylemiyerek, bu vaveyla kafilesine (o bayraklık eden bu sayıfaların güttüğü “kelle isteriz, siyaseti, inamnız ki bu noktada kalmak için değildi vakfetmiş sürmektedir. Bu intihap gürültüleri arasında Darülfünun islahatı meselesi de Oz hararetle görüşülmekte- ir, Bu hususta Hüsnü Hâmit B. diyor ki: — Darültünunda ki iki cer- | yandan birisi sitatükonun muha- fazası, diğeri müderrisierin ha- riçte meşgul olmamalarıdır. Ben | şahsen ikinci cereyanı tercih ederim. 15 senedir hariçte meş- | gul olmadım. 6 aydanberi Ress- sürans — şirketinde (mütehassıs sıfatile çalışmaktayım. Tektifle- rimiz tahakkuk ettiği gün bu vazifeyi terkedeceğim. Müder- rislerin gündelik siyasetle meşgul | , olmalarına aslâ taraftar değilim. Tıbıadli müdearisi ve hukuk kâtibi umumisi Akif B. eminler meselesi hakkında dün şu beya- natta bulunmuştur: — Biz, darülfünun için otorite sahibi bir Rektör istiyoruz. Hukuk müderrisleri, memleketin menfa- atini heryerde temsil eden a- damlardır. o Eminlik (© meselesi semüatip meselesi değildi? em derse eren olması ileri VAKITın tefrikası: 105 ÇT çi - ELİN MUHARRIRI: SEL Atıf bey sözlerine devam edi- yordu: — Kendisini gözümüzden sa- | kınmamıza, üzerine dört gözle titrememize rağmen, geçenlerde zatürrieye yakalandı. Istanbulun en maruf bütün doktorlarını bu- raya döktüm. Geceli gündüzlü uğraştık, çalıştık. Fakat bu ka- dar gayretimiz boşa gitti. Oka- | dar üstüne titrediğimiz Turban, Bu kuponu kesip birikti- riniz ; bir sıra kupon ge- tiren VAKITın türlü türlü hediyelerinden birini kendi seçip alacaktır Gülez Serbesçiler o kandırabildiklerini | ! Kahrolsun halk fırkası! Diye bağırtmıyorlar mı? O balde bu Gazi fırkası kabrolduktan son- ra da Gazi kendi fırkasından başka bir fırkanın ekseriyetine dayanarak hükümet etmesi lâ- zımdır. Gazi, faraza, bu yeni vazifesinde İFethi Beyi değil deİsmet Paşayı ka- bineye almış olsun, ayak takımı gene | dişlerini gıcırdatarak sokaklara dökülecektir. Bu nasıl tapınış, yarebbil Bu şarait altında Fethi | B.in bile iş başına gelmesi bekle- nemez, değil Gazi gibi kendini hiç bir mevcut ile mukayeseye razı olmıyacağımız bir yüksek hilkat... Büyük Gazi, adını böyle ba- hislere düşürdügümüz için bizi affet... Bunların istedikleri kelle fani bir şabsın hayatından başka, | bambaşka bir şeydir. | Bunlar sokaklarda hükmetmek istiyorlar. Bunlar aksiamelle hislerini gö- rükleyerek sefil hırslarını doyur- mak istiyorlar, Bunların bir tek fikir ortaya koydukları, - “falan iş şu surette görülmelidir, işte delilleri!,, dedikleri o Varmıdır? Liderleri başta, program, pro- AHATTIN ENİS evvelki akşam, avcumuzda can veren bir kuş gibi öldü, Ben onun öldüğüne inanmıyordum. Onun için cenazenin defnini, bel- ki dirilir midi için bugüne tehir ettirdim. Ve içini çekerek ilâve etti: — Hâlâ, hâlâ inanmıyorum buna... Ve hâlâ şimdi şu kapı- nın açılarak onun güzel kıvırcık saçlı sarı başının ve yuvarlak mini mini burnunun her vakitki gibi odadan içeri uzanaca; samyorum.. Ne tuhaf... Inı i kendi gözlerinin önünde gömül- müş olmalarına rağmen, sevdik- lerinin ölümüne bir türlü inanamı-! yorlar ve her yerde onların ha- yallerini buluyorlar. Filhakik Se- mahatin ölümü de beni mütees- Pantazidis kimdir? TÖst tarafı 1 inci sayfada) Mütareke senölerinde Be yoğlunda resmi bir mevki işgal ediyordum. Bir gün, M. (Venizelos) un galiba isim günü idi... Coşkun te- zahürat ile, dairenin önün- den geçen kalabalığın ba- şında M. (Pantazidis) i gör- düm. Bu sefer, Istanbul beledi- yesi meclisine namzet gös terilen zatın da bu olduğunu öğrendim. Ömrümde kimseye garez ve ivez beslemiş adam de- ğilim. Herkesin kanaatine, âmaline hürmet ederim. Fa- kat, Istanbul çocuğuyum... O güzel şehirde doğdum, büyüdüm... Ecdadım, sev- diklerim , orada, o sevgili topraklarda gömülü... Istan- bulun nice ıstırabı, nice se- vincile kırk beş yılık öm- rüm iyice haşrü meşrolmuş (Pantazidis) ismini, bu aziz şehrin mukadderatına hâkim olacaklar meyanında görür görmez yüreğim parçalandı. Çok muhtemeldir ki Fet hi Beyefendile arkadaşları bu işte gafil avlanmış ol- sunlar, İfademin sıtkını teyit için kendilerine şurada bir- kaç kişi işhat oedeceğim. Birisi, hâlâ Rober Kolejde müdür ve muallim (olan mubterem Hüseyin Beyefen- di, diğerleri tüccardan İs mail bin Cebare, muallim Asım B. erdir. Bunlar da © zaman mektepte idiler ve M. (Pantazidis) i iyi hatır. larlar zannederim.,, v gram diye 80 saat söyleniyorlar, 8 cümle ile yapacağımız iş şudur demiyorlar; şimdiye kadar bu programın tek bir maddesi an- laşıldı: Biz akalliyet değil vâtan- daş olmak istiyoruz diye maz- batalar imzalıyanlari yollarından alıkomak, ehliyetten dolayı inti- hap yerine akalliyet oldukları içim Otemsili (o etmeyi (o kabul etmektir! öbürlerinin ne olacağı- nı bu misalden anlamakla bera- ber bütün bunlar bir fırkaya esas olsun diyelim; lâkin şu «ne- firi Am, niçin? hayır, hayır, bun- lar yapmak istemiyorlar, yıkmak istiyorlar, ve Fethi Bide daha kolay yıkılacak bir hükümet yapacağı için istiyorlar! i sir etmiştir. Fakat Turhanınki bamdaşka... Öyle sanıyorum ki, onun hayatımda bıraktığı boşluğu bundan sonra hiç, hiç bir şey dolduramıyacaktır. Bir an iki adam, yekdiğe- rinden habersizce odanın kapısı- na baktılar, — an e Gizle kapı açılır gibi göründ in bay bir göleti hayaldı. Rüştü, fikrinden şimşek gibi geçen bir düşünce ile: Acaba bu anne oğluu sizde resimleri var mı?.. Diye sordu. Fakat sonra sor- duğu suale kendisi de pişman olmuş gibi gayri iradi, ne yap- tığını bilmeksizin elile bu suali soran ağzını sildi; bu hareketile sanki iradından nedamet ettiği bu suali kendisinin söylememiş olduğunu anlatmak istedi. Lâkin iş işten geşmiş, ok yaydan çık- mmıştı. Kendisinin gayri şuuri sor- muş olduğu suale Atıf Beyin, şimdi menfi cevap vermesini, yy BB Gay GE ay agg 4 a ( TELGRAF HABERLERİ ) Giresunda İntihabı Hi. sırkası kazandı Bir cüretkar aakkında takibat yapılmaktadır Giresun, 16 (Vakıt) Ser- best fırka taraltarlığı taşkın hareketler belediye inti- babının etmiş, fakat halkın, Halli: fırka- sına - karşı gösterdiği yüksek temayül karşısında bu gürültülü hareketler boşa çıkmış, reylerin tasnifi neticesinde Halle fırkası namzetlerinin galibiyeti anlaşıl- mıştır. Sandık başında bulundu? ralarda bir takım kanunsuz ketlere cüret elen sabık encü- men reisi bakkında kanuni ta kibat yapmaktadır. GE le Cenan davası dün Ankarada devam edildi Ankara, * 16. (Vakıti — Ahi Cenani' Bey tarafından “(Vakıt) alehine açılmış Olan davanin rüyetine asliye ceza mahkeme- sinde devam edilecekti. Mahke- İ me açıldığı zaman davacının ve- İ lip Hikmet ve Hâmit , beyler ! geçen celsede avukatımızın talebi ! kilile gnzetemizin avukatları Ga- Şevket bulundular, o Mahkeme üzerine muhtelif resmi düireler- den bazı evrakın celbine karar vermişti: Bunlardan biri Ali Ce- ani Beyin fırarı üzerine hükü- metçe resmi tahkikat yapıldığını gösteren ve Dahiliye vekâletin- den Başvekâlete yöüderilen tez-. kere idi. Bu tezkere suretinin gönde- rilmesi için mahkemeden Dahi- | liye vekâletine yazılmış olan tez | kereye cevap gelmemiş olduğu anlaşıldı. £ Mabkeme, Dahiliya vekâletine yeniden tezkere yaza rak evelki kararın tekidine karar verdi, muhakemenin devamı 2? İ teşrinisani pazar gününe bırakıl- dı. Havzada Serbestçiler sandığı ka çırmak istediler Havza, 17 (Vakıt) — Serbest fırkanın bütün propagandalarına, ürültülü gayretlerine rağmen Çelediye intihabı büyük bir fark- la Halk fırkası lehine neticelendi. Bir aralık Serbestçiler. sandığı kaçırmak Ogibi ümitsiz bir harekete bile savaştılar, tabii boşa çıktı. demesini o kadar isti- yordu ki eğer sılılmasa: — Affedersiniz, yanlış söyle- dim. İstemiyorum, istemiyorum... i diyecekti. Muhayyelesinde kalın sislerle örtülü uzak bir şebrin sisli ha- yali şeklinde yaşıyan karısının veç nun resimleri kendisine kâfi idi. Onlar, ıstırapların ce- hennemlerile (o Kavrulan Okendi muhayyelesind halinden çıkarak gayri beşeri ve hayali bir şekil almıştı. Evet bu, ona kâfi idi. Fakat Atıf Bey; cevap verdi: — Semabatin resmi Yok.. Fa- kat Turhanın var.. Durunuz ge- tireyim. Yorgun ve ağır adımlarla odanın kapısından çıkarken ilâve etti: .— Onun siperde sizin kuca- mızda ölen babasının vasiyetini ç olmazsa bu kadarcık olsun ifa etmiş olursunuz, biz de bu- nunla müteselli oluruz - altında | #onuna kadar devam | e “çizgi ne madde | Antalyada ma ri (€st tarafı 1 inci sayıfamızdadır) Bunun zerine hükümet kuv- vetleri ehaliye dağılmasını ihtar etmiş, bu söz de dinlenilmeyince zabıta kuvvetleri süngü takmak vaziyetinde kalmışlardır. Arbede esnasında nümayişçiletin (taş, bıçak ve saire ile zabıta kur vetlerine saldırdıkları bu arada ondan farla kimsenin yaralandığı ve tedavi altına alındığı söyle- iyor. Tahrikâtta S.C.F. ocak he- İ yetinin alâkadar olduğu ve bu | fırkanın Antalya mümessili Dr. ! Burhancitin B. in bizzat bükü- met aleyhindeki nümayişleri ida- | re ettiği anlaşılmıştır. Purhanet- tin B. ve $.C.F. ocak heyeti azasile diğer bazı kimseler ne- zaret altına alınmışlar , sükün İ iade olunmuş, tabkikata başla- | nılmıştır. | Dahiliye müsteşan Hilmi B, İ bu mesele hakkında şu beya- natta bulunmuştur : — “Antalyada bazı kimselerin tabrikâtile bir kısım halk tecem- mü, kanununa muhalif olarak Antalya belediyesi önünde nü“ mayiş yapmağa kalkmışlardır. Zabıta kuvveti bunu men'e kâfi gelmemiş bunun üzerine askeri kuvvetler halkı dağılmışlardır. Bu esnada sekiz kişi hafif su- rette yaralanmıştır. e Nümayişi tertip eden S.C. ocağı reisi Burhanettin beyle beraber 30 kişi tevkif o edilmiştir. Bunlar isüevıp edilmektedir. Tahkikat devam ediyor. Diğer muharrik- ler de peyderpey meydana çı- | karılmaktadır. AA e C. H.B. Izmir belediyesinde munteza- man kazaniyor | Izmir 16. (A.A) — Sarayköy, Çiv- ril, Hunaz. Seydiköy beledive inthabatı İ Birniş, GC PL fırka namzerleri kabif bir ekserivetle indhap edilmişlerdir. Uzun köprüde Uzun köprü, 17 (VAKIT) — ! belediye intihabi kair bir ekseri" | yetle H, F. lehine neticelendi. Romen ve Sırp s firlerinin itimatları Ankara, 16, (Vakıt) — Bugün Romanya ve Hıristiyan sefirleri ! Reisicümbur hazretlerine itimat” İ namelerini tokdim etmişlerdir. Iki gazete arasında Izmir, 16 ( Vakıt) — Halkın sesi gazetesi sahibi Sırrı bey halıkında (Anadolu) gazete sahibi Haydar Rüştü bey şiddetli neş- riyata başladı. ! Şimdi Rüştü, ağır, tahammü i edilemez Kadar ağı, bir granif yığını altında bulunuyormuş ka- dar ağır bir tezyikin kabuğa” larını ezdiğini duyuyor, odadeki havanın kendisine kâfi gelme” ! diğini hissediyor, ceketini açs” rak: ,biraz hava!.. biroz haval.« diye bağırmak isteyordu. Ney€ boş bulunupta böyle birşey iste mişti? Turhanın resmini görm: içinde yaşadığı mateme yeni bi matem ilâve edecekti. O resmi” dile gelerek sanki kendisine" “Beni kendi ellerile gömen babalı diye bağıracağını düşünüyordu” Bir vakitler: ,, Onların resimli İ bir kere olsun göreyim. yok, ondan sonra ölürsem İ yemem, gözüm arkada gitme?” derken, şimdi imkânın bu gi İ menniyi tahakkuk ettirmesi, 9 memnun edeceği yerde araDi bir ıstıraba sevkediyordu. (Bitmedi) wi