m 8-—- VAKIT 7 Teşrinevel 1930 M. Meclisindeki Hararetli Münakaşalar Nasıl Geçmişti ? Serbest Fırka Liderinin adli, meli ve iktisadi cephelerdeki tenkitlerine karşı Vekiller tarafından verilen cevaplar vazıh ve kuvvetlidir — dünkü nushamızdan mabet — KANUNLARIMIZ MÜTEMADİYEN TEKAÂMÜLDEDİR Bu izahatımdan sonra öyle ümit & diyordum ki muhterem Fethi Beyefen- “ di kanunlarımıza toz kondurmak iste mezdiniz cümlesinin yerinde istimal e-jrem kanunundan evvel bu memlekette vermezler. Fakat bir tâzminât verirler. , dilmemiş bir cümle olduğu kanaatini! (53) derece memuriyet vardır. Bu (53)İMaamafih yeniden tekrar ediyorum. » edineceklerdir, Mütemadiyen © kanun. larımızı tekâmüle doğru işletiyoruz. Ve harekâtı umumiyei cihan ile ahenk-! tar olarak işletiyoruz ve memleketin htiyacatı haricisini daima göz önünde| Sulundurarak işletiyoruz. MUHTELİF MEMLEKETLER ARA- SINDA BİR MUKAYESE En ufak bir rakam malümatı arye- Jecek olursam bu umumi seyirden uşumuz olan milletler de yakalarını! kurtaramadıkları vazıhan görünür. 913 de Bulgaristan 32 milyon bir bütçeye! o malikti. 1923 bütçesi 48 milyon harpten! ve sonra dolar olarak ifade ed yorum - bu rakam Yunanistanda “milyon dolar idi. Elyevm 125 milyon “dolardır. Sırbistanda 25 milyon dolar.) dı. Blyevm 139 milyon dolar. Bizde “- ecnebi menabiden aldım - ayni rak tamları söylieyceğim. Bizde 134 milyon olardan 250 milyon dolar da masraf w vardır. Birinci rakamlar daimi “ varidattır. Elyevm 105 milyon dolar- dır. İsviçre bütçesi de bu devir zarfın. “da 100 milyondan 350 milyona çıkmıştır. ve iktisadi hadiseler hudutlari nde tutulmaz ve tutulduğu iyi netice vermez. Her millet vw» numi cereyanların altında ayni isti- kamette yürümek zararetini er geç “hisseder. İhtimal ki buradaki rakam- h Bien memleketimiz küçülmüş oldu- “fu nazarı itibara alınarak kâfi derece- de bir ahenk ve tesanüt bulunduğu ka- aaatine varabilmek istenecektir. O nok- oiadan da tahlil edilecek olursa görü- “ür ki bbu rakamlar bizim diğer mem-| >ketlere nazaran seyrimizin çok bati za“ m — Olduğu kanâatini vazıhan kendilerine erir. Büyük vergilerimizin üzerinde bi- a& evvel arzetmiş olduğum ıslahat ve) “ adilât yıllardanberi başlamıştır. Bu #ne devam ede Mütemadiyen bu Seyir ve harekei kip edeceğiz. Fe İ , Beyefendi, pek âlâ bilirler ki kazanç) vergisi Üzerinde dünyanm her yerinde münakaşalar devam etmektedir. El yevm ayni tadilâtı İtalya ve Belçika “yapmak mecburiyetinde kalmışlardır, Ve bir taraftan yapmaktadır. Barem > kanunile tekaüt kanunu hakkında w umi manasile kananları muhafaza! “etmek politika ve siyasetini takip et mekte olduklarını ancak bunun için de bazı maddelerin behemehal tadil ve ıslahı icap edeceğini söylediler. Tah. ediyorum ki eğer herhangi bir ka. n bir maddesi tadil edilmek icap Wa ve ya ehemmiyetsiz bazı mad-| tadil edilmek isteniyorsa o mad. bahis edilmek icap eder. Yok- sa kanunun mutlak olarak ismi zikre dilerek bu kanun iyi değildir, tadil e dilmelidir, tebdil edilmelidir manası erilmez. BUYUK VE KÜÇÜK MEMURLARIN MAAŞLARI Barem kanunu etrafında karşı ta-| rafta oturan arkadaşların ve onlara mensup gazetelerin - mensup demi; el n, mürevvici efkâr diyeyim belki da- in doğru olur - söyledikleri bir söz var- “dır ki katiyen hakikatle alâkası yok. Ur. Yüksek memurlara çok para ver- mişiz. Küçük memurlara çok az para — vermişiz. Bilâkis efendiler, Cümhuriyet iladığı günden itibaren kücük me- turlara daima daha çok verilmiştir. yük memurlara dalma çok duha az İlmişti, Harpten evvel küçük me urların maaşları yüz kuruştan baş İkyordu. Maaşı asli yüz kuruştan başlı “ yordu. Bugün Cümhuriyette bütün ma- aşlar bin kuruştan başlıyor. Ve bin ku- vuştan aşağı olan maaşları tamamen bertaraf etmek kaidesini istihdaf eti b o mektedir. Bundan maada büyük me.dam edilsin. Arzu etmezsiniz ki emret.İnen prensip böyle bir kaç kanun hatta .murların maaşları katiyen böyle değil! tiği adamların nezdinde iş takip eder mahiyetinden tahrif edilir dir. Hiç bir fazlalık varit değildir. Bu) gibi herhangi bir vaziyete düşsün. Bun-| zikredilmesi ile kıymetinden o düşürül yüz kuruşluk maaşları bin küruşa,dan başka arkadaşlar bittabi tetkikimez ve bu suretle de hükümetin iktısa-, 1500 krruşa, 2000 kuruşa, 2500 kuruşal etmişlerdir, bilirler, ötedenberi bu gibi|di hususlarda tuttuğu prensipi veddet-| bunların | mevkide bulunan adamlardan şu ve ya|mek kabil olamaz. Zaten beyan buyur- li ile yüksek derecelerin emsali|bu smıfa dahil olanlar bir mazuliyet kendilerinin kasdettiği neticeye isal tedriç çıkardığımız gibi arasında lütfen ihtiyarı zahmet ederi bir tetkik yapacak olurlarsa görürler ki yukarı tabakanm emsalile aşağıki tabakanm emsali arasında esaslı bir fark olmamakla beraber daima küçük tabakaya karşı bir fark mevcuttur. Ba- derece memuriyet tahsisatı fevkalâde, makam tahsisatı, ihtisas Ücreti ve zam- ları gibi bir silsilei tezayüt ve zamlar- İla yer yer değişen, memuriyet memu- riyet değişen hatsiz ve hesapsız zam- larla içinden çıkılmaz bir hale gelmiş- ti belki bu 53, (353) dereceye vasıl ola» caktı, Biz bütün bunları Barem kanu- nu ile (19) derecenin içine aldık. Bun. dan maada Barem kanunu olmadan her bir derece yapılırken iki büyük mahzurla karşı karşıya kaliyorduk. Bunlardan biri bu, devlet memurlarr- nm adedi ne olacaktır, belli değildi. İlkincisi her memurun aldığı maaş ne olacaktır, Belli değildi. Biz bu kanunla yeni bir teşkilât kanunu yapıncıya ka- dar bütün devlet memurlarının asla yerinden oynatılmıyacağıni tesbit et tik. Kezalik bir dereceden diğer dere- €eye İntikal etmek için âli tahsil gör- müş olanlar için hususi imtiyazlar ta- nıdık. Bir de herhangi bir sınıfta bu- lunan memurlardan bir tekine bir pa- râ zammetmek ihtimalini bertaraf et: tik. Bütün e sınıfa zam yapılmak icap ederse o zam yapılabilirse ancak o za man herhangi bir zam derpiş edilebi- lir. Bugüne kadar müstakar olmıyan ve her gün 3,5 kuruşluk bir zam için mesleğini, dairesini tebdil eden memu- rin kütlesinde bu kanunla büyük! bir istikrar vücuda getirdik. Öyle zan- neyliyoruz ki bu takdire değen bir zah- mettir, TEKAÜT KANUNU KUSURLU MUDUR? Tekaüt kanunundan bahsetmekle zannediyorum ki bu noktaya İlişiyor. lar. Mesleği ötedenberi memuriyet ol- duğu halde meb'us bulunan, meb'asi olmuş olan zevatın alması lâzım gelen tekat maaşını fazla görüyorlar. Bir, de veler bir saat, bir gün olsun vekillik etmiş ise bunun yüz elli lira gibi bir maaş almasının ne gibi bir hizmete! mukabil olacağını anlamadığını İfade buyuruyorlar. Öyle zannediyorum ki koskoca bir teka tkanunu içinde bula /bula bu kadar kusur bulmuşlarsa o ke nunumuzun çok mükemmel bir kanu, ,olduğu bir kat daha teeyyüt etmiş d- mektir. Bir kere mesleği memuriyet o0- Tan mel'uslar meselesi ötedenberi bir hakkı müktesep şeklinde devam ede ge- len bir maddei kanuniyedir. Yeni te kaüt kanunu ile alâkası yoktur. Yeni tekaüt kanunu herhangi bir vazı sabıkı olduğu gibi muhafaza etmekten başka bi rşey yapmamıştır. Öyle tahmin et mekteyim ki karşı fırka muhtelif hak- kı mükteseplere riayet etmemek gibi bir mefhum ve manayı hükümete ver- mek istemez. Bundan maada bütün hayatlarını memuriyette geçirdikleri halde buraya gelmiş olan arkadaşların buradaki hizmetini devlet hizmeti say- mamak bilmiyorum ne gibi bir cürüm jişlemiş olmak mevkiine getirir. Bundat başka arkadaşlar, vekillere verilecek olan bir günlük vekilliğe mukabil şt elli lira tekaüt maaşı vermek mesele- sinde bu kanunun bütün safhası mee liste konuşulurken söz söylemekten mütemadiyen ihtiraz etmiştim. Fakat muhterem Fethi Beyefendi bu fırsatı da bana vermiş balundular. Bir çek memleketlerde — bizim memleketimiz de onlara dahil addedilebilir — vekil Hk mevkiine gelmiş olan zevatın bir çok işleri görmesi ahlâken, âdeten mem nu olması lâzım gelen bir keyfiyettir. Vekillik etmiş bir zat arzu etmezsiniz. ki bir memlekette vekillikten ayrıldık- tan sonra devairde iş takip etsin, ar. zu etmezsiniz ki herhangi bir şirketin maiyetinde gu ve ya bu şekilde istih- maâaşi alırlar. İkincisi alelümum Al manyada asia devlet memuriyetinde bulunmıyan bir adam vekil olursa eğer ekilliği iki seneden fazla devam etmiş! ise bir tekaüt maaşı verirler ve eğer ve killiği iki seneden a7 ise tekaüt maaşı Koskoca bir tekaüt kanununda yüzler- ce maddelik bir Barem ile tekaüt ka- nununn yekönu umumisi arasında bir) heyeti içtimaiyenin Yaptığı bukanunda! bundan maada bir kusur görmüyorlar-| sa ben cidden iftihar edeceğim. Yaptı- ğımız kanunun mükemmel olduğuna! hükmedeceğim. Fethi Beyefendi öyle ümit ediyorum ki bundan sonra biraz partisi olan fırkanın memleketin mev- zuatı umumiyesi arasında bilhassa! iktısadiyatta fikrinin ne olduğunu bi- lekete sadece itiraz şeklinde değil, sa- dece ümit kırıcı sözler ile değil, sadece cesaret kesredici sözler ile değil, fakat biraz da müsbet bir yolda hizmet etmiş olurlar. NEREDEN TASARRUF YAPACAĞIZ? Buyurudlar ki bütçede tenkihat ya- pıyorlar, masraflarda tenzilAt yapıyor- lar, güzel yalnız bu kâfi değil, acaba! buyuruyorlar bu tenzilâtın mukabili olması lâzım gelen masraf -tenzilâtı nerede yapılacaktır? Bunu neden söyle! mediler. Eğer bizim biraz evvel okun- muş olan programdaki cümleleri iyi ta- kip etmiş olsalardı bu cümleyi burada sormak, ve bu suali sormak zaruretini duymazlardı. Gayet açık söyledik, e- fendiler, bu memleketin tahammül e- demiyeceği kadar ağır bir borç altın dayız. Onlardan tenkihat yapacağız. (sürekli alkışlar). İKTISAT VEKİLİNİN CEVABI Iktısat vekili Mustafa Şeref B. (Bur- dur) — Muhterem beyefendiler, muh- terem Fethi Beyefendinin hükümet be- yannamesine karşı vaki olan itirazları» nı dikkatle dinledim. Beyanname de mek hükümetin iktidar mevkiinde ha- yatı devam ettikçe zühur eden mesele- ler hakkında ve devletin üzerine aldığı âmme hizmetleri hakkında tatbik ede- İceği içtihat prensipleri demektir. Şüp-| hesiz bu içtihat prensiplerine karşı ya-| pılacak itirazlar içtihat prensibi şeklin- de olmalı idi. Çok haklı olarak kendi. lerinden bekliyorduk ki prensiplerimi- ze ait olan sözlerini gene mukabil pren siplerle karşılasınlar. Bunun yerine kendilerinden âdeta bir şikâyetname dinledik. Bu şikâyet- namenin bir çok kısmı her halde bu mecliste ve'bu kürsüde mevzubahis ola- mıyacak, hiç bir suretle tevsik edilemi- yecek hususlara taallük ediyor. Bende- niz programın işaret ettiği iktisadi prensipler üzerinde Fethi Beyefendinin beyanatına arzı cevap edeceğim. Prog- ramımızda denmiştir ki hükümetin ik- tsadiyatta (otatbik edeceği o prensip malümdur. Çünkü şimdiye kadar tat- bik edilmektedir. Bunun altında diğer bir cümle vardı. Hükümet her türlü ic- raat ve faaliyette Iktısadi bir gayeyi istihdaf eder. Hükümetin ötedenberi tatbik ettiği prensip devletçilik namı altında zikrolunuyordu. Devletin her türlü icraatından bir iktisadi gaye beklemek yeni bir prensipin cümlesin- dendir. Buna karşı Fethi Beyefendi- (hakkında muhtelif tarihlerde yapılmış; den ya bu prensipin zatında fena oldu- ğü tenkidini beklerdik ve yahut kendi. lerinin buna mukabil bir prensip ala-| rak kendi programını hükümetin prog ramma karşı müdafan etmelerini bek- lerdik. Fakat bunu yapmadılar. Dev. letçiliği mütehekkimane bir surette ba- zı tatbikat ile kıymetinden düşürmek istediler. Devletçiliğin tatbikatını gö relim dediler. Buna mukabil İspirto ve küullâ maddeler hakkında bir Lehli grupla yapılmış olan omukaveleyi, li- man inhisarlarını ve devletin yollar kanunlarını zikrettiler. Devletçilik de- surette! İlen şimendiferler de böyledir. edecek noksanlarla malül değildir. Çünkü kendileri bilhassa inhisarları| devletçilik yapalım diye ecnebi bir gru- pa ve ya muayyen eşhasâ imtiyaz ver- mek şeklinde gösterdiler devletçilik te, beyefendilre, muayyen bir hizmet mil- letin umum efradını iktisadi noktai na- zardan alâkadar ettiği takdirde dev- let onu umumi hizmet şekline kalbe- der; ve bü suretle âmme hizmeti rejir mi dneilen bir hususi rejim meydana gelir. Bu rejim üç idi. Birisi son sene- lerde bertaraf edildi. Bunun için kes- retle tatbik edilen iki rejim vardır. Ya- ni âmme hizmetinin rejimi ikidir. AMME HİZMETİNİN ŞEKİLLERİ Devlet âmme hizmetini tayin ettiği memurlarla, hükümetin bütçeye koydu-! ğu tahsisatla idare eder. Buna doğru- dun doğruya idare olunan hizmeti âm-| me denir, Iktısadi mahiyeti olmıyan| âmme hizmetlerinin hemen kâffesi Dul yolda idare olunur. İktisadi mahiyeti! olmıyanların ekserisi hüsüsi rejime tabi kılmmayı icap ettirmiyenlerdir ki! Bu suretle idare edilir. İkinci rejim Amme hizmetlerini imtiyaz suretile ida- re ettirmek demektir ki bunlar iktasa.| di mahiyeti haiz olan âmme hizmetleri- dir. Amme hizmetlerini imtiyaz sureti- le idare ettirmek âmme hukuku üzerin- de şehir menfaatine âlet olacak bir va- ziyet ihdas etmek demek değil, gene âmme hizmetleri devletin tanzim etti. &i nizamname dahilinde ve onun koy-| duğu fenni şartname dahilinde aynile| bir memuriyetin yapılması gibi muay- yen devlet kadrosu dahilinde yürütül- mesi demektir ki imtiayzla idare edi- Ekseri devletlerde liman işelri âmme hizmeti addedildiği halde imtiyazlı şirketler ta- İrafmdan gördürülmesi bu şekil dahi-| lindedir. Bunun diğer bir şekli daha vardır ki bunu da âmme hizmeti ola- rak tanıdık. Meselâ ticaret odaları ta- rafından idare edilmesidir. Eğer dev- let #pirtolu maddeler üzerinden, yani istihlâk üzerinden bir vergi almağı kasdetmiş ve bu verginin cibayet şek- linde imal ve füruhtunu da inhisar teş- kil etmek suretile idare etmek istemişse bu hiç bir vakit âmme hizmeti mahiye- tinden çıkarmak vaziyetine indirmek demek olmaz. Onun âmme hizmeti ma- hiyetine halel gelmeksizn işin icabı ti- cari surette büyük suples “souplesse, istediğinden o suplesi muvafık bir te şekkülle idare ettirmek demektir. Bu itibarla ispirto inhisarınm imtiyaz su- retinde bir şirkete verhmiş olması ©- nun âmme hizmeti mahiyetini refede- mez. Ve şirkete verilmiş, sonradan hü- kümet gene mukavelenamesinde * ken- disine tahsis ettiği salâhiyeti istimal e derek şirketi feshetmiş, hizmeti eline almıştır. Beyefendiler bu da gösterir ki hükümet yaptığı işlerde hakikaten müdebbir imis. Bir âmme himzeti bir imtiyazir şirkete verilmekle beraber kendi kudretini de muhafaza etmiş halbuki bu gibi mukavelât en ziyade diğer taraf yani imtiyazı alan tarafın istedi mümkün olduğu kadar hükü- metin bu yoldaki kudretini kırmaktır. Demek oluyor ki hükümet yaptığı mu- kavelede dürendiş olmuş, tedbirli day- ranmıştır. O mukavelede hükümetin kendisine tahsis ettiği hizmeti şirket apmâzsa bu halde hükümetin vazife. sini yapmamış olduğunu göremeyiz, salâhiyeti kullanarak hizmete vaziyet etmiş ve busuretle şirketin noksan hiz- metini bertaraf etmiştir. Zannederim ki bu tenkide değil, hü- küntetin hesabına (aetif) yazılacak mühim bir takdir noktasıdır. (Maabadı yarınki nüshamızda) Haydar Rifat B. Bazı evuketlar affı için teşebbüste bulunduler Haydar Rifat B.in affı için B. M. Meclisine müracaat olun- mâk üzere avukat Mustafa Hay- ri B. tarafından bir takrir ha- arlanmış ve takrir yüz avukat | tarafından imzalanmıştır. Takrir, Baroya verilmiştir. kendilerinin kasdettiği neticeye vasıl/"— "Büyük tayyare Bugün gelmesi muhtemel Junkers Alman şirketinin 45 yol- cu almağa müsait yeri bulunan ve dünyanın en büyük tayyarelerin. den biri olan G 38 tayyaresi bugün şehrimize gelmesi beklenmektedir. Tayyare cumartesi günü Berlin- den hareket etmiş, Varşova, Buda» peşte ve Bükreşe uğramıştır. G 38 kırk beş metre boyunda ve ikisi (550) diğer ikisi (300) beygir kuvvetinde dört motörle müceh- hezdir. Tamamile madenidir. Üç ton eşya ile hiç bir yere inmeden 3000 kilometre yol katedebilir. İstanbuldan sonra Atina, Roma, Madrid, Lizbon şehirlerine uğrrya- rak Londraya gidecek ve Berline dönecektir. e 2 — — Bulgaristanda casusluk meselesi Sofyadan bildirildiğine göre Bulgar meclisi vükelâs bunda bir kaç gün evvel casusluk me- selesi hakkında vukua gelen is- nadata karşı lâzım gelen vazi- | yeti tesbit için iki mühim cek ! se akettmiştir. Bir bulıran vuku- una intizar ediliyordu. Gelselerden mukaddem har- biye nazırı M. Bakırciyef resmi beyanatta bulunmuştu ve Make- donya ibtilâlcılarının casusluk bir rol oynadıkları rıvayetini tekzip ederek bunların miralay Mari- napolskiyi öldürmediklerini ve mülâzim Aleksiyefe işkence et- mediklerini sölemiştir. Harbiye nazırı eski başvekil Mösyö Cankofun taraftarlarının bu mes'eleden bilistifade siyasi bir skandal çıkarmak ve ordu ile baş kumandanlığı lekelemek istediklerini beyan etmiştir. He- y'eti vükelâ harbiye nazırı Mös- yö Bakırciyef ile başvekil Mös- yö Liyapçefin beyanatınıtasvip etmiştir. Neticede Mösyö Cankof teh- ditkâr noktai nazarını terk etmiş ve mütalebatını geri almıştır. Böylece buhranı vükelânın önline geçilmiştir. Diğer taraftan “Rador,, ajan- sıresmi bir tebliğinde Romanya lehine Bulgaristanda bir casus- luk şebekesi tesisine mütaallik rivayetlerin Romanya harbiye nazereti tarafından katiyele tek- zip edildiğini bildiriyor. Gelenler gidenler Gireson valisi — tedavi için şeh. | Timizde bulunan Gireson valisi Rahmi B tamsmile / iyileşmiştir. Penşembe günü Reşitpaşa vapurile Girosene avdet ede» eektir. rnpniiiik M. Handerson geldi Muhtelit Mübadele komisyonu bitaraf azasından M. Henderson dün Semiramis vapurile şehrimize gelmiştir. dp ni Zeplin balonu Almanların Graf Zeplin isimli kabili sevk balonu ayın onunda ! şehrimize gelecektir. lele Rus tehtelbahirleri Şehrimizde bulunan Rus tah- telbahirleri bugün Italyaya gi- deceklerdir.