——4 — VAKIF 1 Teşrinevel 1930 Fırkada Dünkü içtima LWst tarafı 1 inci sayıfcda) sis etmek lüzumu hakında Celâl (izmir beyin mütaleası üzerine bu vaz'yet konuşuldu. Fazla bir şey yapmak imkânı varsa ban- ka müdirile birlikte tetkik etmi- ye hazır olduğu beyan edildi. Hasan Febmi B. Gümüşhane) bankanın anonim şirket suretin- deki istiklâk'ni ileriye sürdükten sonra gayri mankuilere fazla ser 363 komasına işaret etti. Barem kanunu karşısında ban- ka memurlarının O vaziyetinden bahseyledi. Sırrı B. (Yozgat) zürraa kolay- hk kanununun tatbikatını sordu. Müspet cevap verildi. Harbiye otomobilleri şirketinin vaziyetin- menin de teşviki istenildi, Tetkik edileceği söylenildi. Ga Hakkı Tarık, Hasan Fehmi (Gümüşane), Ragıp (Kü- tahya), Talsin (Aydın), Remzi NK SeMİTENE EN izzet (Afyon), Ragıp © (Zonguldak) B.ler söz söyledilar. Neticede şeker fabrikasının tesis © tecrübesi muvafık olduğu kana- ali kuvvetlendi.. Şeker için kar © mış giraali yerine pancarın ter- cih edilmesi, yalviz şeker istih- sali düşünülmeyip, topraklarımız n yeni bir mabsul yetiştirilmek $ KA SMM re pa A 8 daba çok, daha ucuz ye- imiye (başlandığı, mevcut © erazinin kâfi mahsul vereceği anlatıldı. İzzet B.(Afyon) un Rıhtım şirke- tinden bahsetmesi Üzerine ve- > kil B: © — Bu bir âmme hizmetidir. inbisar da olsa vyuncak olması- B. in Sanayi ban- İban. dair olan sunline bubun © mizamnamesile taahhüt ettiği - vazifeyi yapan hale getirileceği cevabı verildi. © Ümen inbisarları o bhakkında Ali Cenani, Tarık, Nadi B.ler sual sordular. Tarık B. mües sesenin bütün bütün dev- lete mal edilmesini İzzet (Afyon) #mme hizmeti olduğu için tica- ret odaları gibi bir müesseseye lanmasını ileri sürdü. ekil B. keyfivetin tetkike şa- » yan olduğunu söyledi. Yusuf Kemal bey muhake- o meve hükümlerin her her türlü © müdahaleden azade olması bu- > susunda teşkilâtı esasiya bükmü- mün ötedenberi olan teyakkuzla © takip edileceğini, yüksek mev- © Kiimi anlamayan hâkimler görü- - Jürse vekâletin vazifesini kemali hassasiyetle yapacağını söyledi. © Usul yollarında esaslar muhafa- > za edilerek tedilât olabileciğini, © Lorç için hapsin geri gelmiyece- © ğini, yalnız borcunu verm yenlere — karşı ceza takibatının kolaylaştırıl masını"düşündüğünü, şeklini son- “ra kararleştıracağını söyledi, > Sonra İsmet Pş beyanatta © bulundu şiddetle alkışlandı. Borsada; Ticaret ve zahire bsrsası mü- © dürlüğü değirmencilerin ber haf- © ta nihayetinde yaptıkları mua- - meleyi bir liste ile borsaya bil- “Sdirmelerini mecburi tutmuştur. Son günlerde bazı değirmen- eller busun mesleği sır olduğu- nu söylersek itiraz etmişlerdir. , Mesele şimdi ticaret odasına in- etmiştir. den sual sordu. Tiftik yetiştir | Şeker fabrikası hakkında Ali | mesi olduğu, pancarın git- İ Minnettarlık Mİ) (göğründen basta bir destum var, İbtiyar, saçları ağar- mış, hareketleri ağırlaşmış aziz ve muhterem bir dost. yüzüne mavi, derin tertemiz ço- cuk gözlerile “bakan bu adam, Türk ibtilâl tarihinin en ehemmi- yetli bir simasıdır, dersem, şa- şarsınız değil mi? Evet bu saffet, bu şefkat çerçevesi içinde kanlı bir ihtilâl kaynaşmasına vücut, hatta ihtimal vermek hakikaten güçtür. Fakat, güç hatta akla sığmaz gibi görünen bu tezat tam bir hakikattir. Ishak Süküti ile beraber Ab- dülhamide ilk isyan bayrağım açan, Yıldız mahkemesinde (!) idama mahküm olan ve nihayet çöllere sürülen, kervanlarm ge- çemediği heyalanları tek başına aşarak İrana, Mısıra, Avrupaya giden işte bu mavi gözleri, in- sana çocuk gibi bakan basta ibtiyardır. Tıkanık göğsü, yor- gun kalbi ile bâlâ çalışan, öm- rünü vaklettiği vatan çocukları- nı okutan bu ibtiyarı her gör- dükçe yüreğim sızlar. Ağır, teh- like dolu çöl havalarında, hür- riyet uğrunda hastalanan bu &- damm son deminde nasibi bu mu olacaktı? Vatanın ona karşı ödenecek bu kadar borcu var- ken onun sây yollarmda sürüklen- mesi reva mi? Geçenlerde “Matee,, minnet- tarlık korcu başlığı ile bir tel- graf neşretmişti. Okuyunca içim sızladı ve sevgili ibtiyur kahra- manımı hatırladım. Vak'a şu: “Alzaslı yetmişlik bir bedbaht, büyük “mubarebede- -ikioğlunu kaybedince, pek biçare kalmış ve düştüğü zaruretle elli sene evvel ordusunda hizmet ettiği Amerikaya müracaat ederek eski zamanları hatırlatmış, Amerika- nın verdiği cevap ne oldu bili- yor musunuz? “Minnettarlık bor- cu,, gibi şerefli bir ünvanla ih- | tiyara yüz liralık bir maaş bağ- lamak. Halbuki bu adamın iki oğlu | Alzas hudutldrında Amerikanın müttefikleriyle çarpışırken can vermişlerdi, Bunlara rağmen elli sene evvelki bizmeti minnetle karşılamaktaki devlet seciyesi huzurunda örpermemek kabil mi? Bizim yüksek fikir, mefküre fedailerimiz kevdi köşelerinde hasta, barap fakat hayat ejder- hasiyle göğüs göğüse boğuşu- yorlar. Bu valann bu büyük evlâtlarına borcu yok mu, şafka- ti yok mu?.. Seyyak İnbisarlarda ; Müskirat nhisarı Bu sene içki piyasasını alıyor mu ? Müskirat inbisar idaresi inbi- sar kanunu mucibince bu sene- den itibaren bütün içkileri kem disi yapmak mecburiyetindedir. Idara bunun için İzmir ve Tekirdağında şarap mabzenleri vaptırmış şehrimizdede fabrika- lar tesis etmiştir. Bu sene büt- çesi müsait olur ise diğer rakı fabrikalarını da satın alacak Av- rupayada ihracat Bu ihtimallere binaen inhisar idaresi simdiden 1,5 milyon boş şişe alması kararlaştırmışlır. ll mili İnsanın | yapacaktır. | Bedia hain elmasları İNahın hikmeti, bemen her sene bu mevsimde kıymetli san'atkâr Bedia Muvahhit hanr- | İ mın başına biriş gelir. Ya may- munu kaybolur, ya köpeği yara- lanır. Yahut ta kedisi ölür. Bu sene de haber aldık ki pır- lanta küpeleri, yüzükleri kaybol muş. Bu mesele gazete sütun- larina aksedince ber halde sah- ne mubhiplerini büyük bir teessür kaplamıştır. Bereket versin ki bu mücev- herler bulunmüş, çalan asri hir- sız bunları bir zarf içinde geri göndermiştir. Eu garip zabıta vak'asını du- yanlardan birisi diyor ki; — Amerikada bazı san'atkâr- lar iki türlü mücevher kullanır- larmış. Bir kısmı yalancı, bir kıs- mı hakiki; Çalınmak, kaybetmek i ihtimali olan yerlerde yalancılar, başka vakitler bakikilerini takar- larmış. Çalan adam tarafından iki,üç gün içersirde iade edildiğine bakıyorum da aklıma bir şey geliyor: Acaba Bedia hanımında iki türlü mücevheri mi vardı? Bir başkası dedi ki: — Azizim, bu sirket sahici sirkate benzemiyor. Her halde amatörün biri bir hırsızlık rolü yapmak istemiş olacak. Toplu Iğne w evlül 630 “TL mukebili Dolar) 047j2ö Freak Die Belge, Drahm İs Frank Lava Florin Kuron Sillaş Pezeta Mars Zior ii Pengö #wLer © Reruş | TEPE lirase Dinar “Çereeneç Kureş Nukut rleterlin > Crgliia) 1Doler. (Amerika) (90 Frank (Fransız 20 Lirer (halya OFrank Belçika? İso Dzahmi (Yanan; (s0 Frank (İsviçtej İzü Levi Bulgar! (Florin (Felemeek? İ 0 Kuron !Çekoslovakİ işlimr Avusturya) 1Pazeta Jlspanya) 1 RayşmarklAlmasyaji 1Zlot Lehistan 1Pengü Macaristas v0 Dinar Yugasloryaj 1 Çevamez Sevyer Anız blecidiye 2Bazkno 91 Borsa 'İ gelse hartel Yeni tarife ve Yalova kaplıcaları Adalar, Yalova, Moda hattın- da bugünden itibaren sonbahar tarifesi tatbik edilecektir. Yeni tarifede Bostancı Adalar seferi kaldırılmış ve Yalovaya yalnız bir akşam postası konul- muşlur, Yalova kaplıcada bugünden itibaren lokanta servisleri kapa! tılmıştı.. İlicaların bir kısmı bu ayın 15 ine kadar açık kalacaktır. | kızır 3 Çünkü devlet başına geçmek için fırsat bekliyen varsa lufır- satlan belki istifade etmek is terdi. O zaman iş çok kolayla- şırdı. Bu kafileler Medineye he- men tecavüz eder, şehri teshir ederken Osman öldürülür, dabili harbin başlamasına mani kak mazdı. Bunun için Sebe oğlu ev- velâ Medinenin içini yoklamak istedi. Netice de Medineye birer murahbas heyeti izamına karar verildi. Basralılardan bir heyet Talhayı, Küfelilerden bir heyet Zübeyri, Mısırlılardan bir heyet Aliyi görecek, onları başlarına geçmek için davet edecekti. Bu heyetler hareket ederek Medineye girdi, Basralılar, Talbayı Luldular. Onları hürmetle selâmladılar. Mi- sefirperverliği ile meşhur olan Hz. Talba bunları kabul etmiş, onlara iyi rnuamele etmiş, sonra onu dinlemişti. Bunların içinden biri ziyaretin maksadım anlattı; — Biz Basradan gelen büyük bir kafile riamına size gönderil- dik. Bütün Basra halkı bu bükü- metten müteneffirdir. Onun teb- dilini istiyor. Hr. Talha sordu: le elen Lei <2: Valiler “halkın ” Baklârına riayet etmiyor. — Bunu neden vaktında bil- dirmediniz? Niçin geçen sene herkes şikâyete davet olunduğu zaman sizde vaziyetinizi bildir- mediniz? — Çünkü biz bu işin esasım dan hallini istiyorduk. — Esasından halli ne demek?.. — Yani Osmanı bhalederek sizi yerine getirmek. Taha gözlerini dört açtı, kaş- larını çattı ve şiddetle cevap verdi: — Benim böyle bir fikir bas- ; ladığımı size kim söyledi?.. i o Heyet fena bir vaziyete düş * müştü. Deminden beri konuşan reis bir iki kere yutkundu, Sonra: — Efendim, dedi, biz sizden aldığımız mektuplar Üzerine ha- reket ettik, Siz bizi davet etti- BİZ... Talha: — Bu çıkarınızl.. diye bağırdı. Fakat bu mektuplardan eser yoktu. Talha ayağa kalkmıştı. Bütün heyet te ayakta idi. Tal- hanın hiddetini anlıyan adamları dışarda bekliyorlardı. Heyet reisi cevap verdi: — Bu mektuplar bize Basra- da okundu. Bütün bu arkadaş- larim da buna şahittir. Talha, oturanların yözüne baktı. Bun- ların hepsi: — Biz de bu mektupları din- ledik. Dediler Talba, işin içinde fesat oldu- ğunu anladı. ltidalini muhafaza etti. Sonra bütün heyete döndü: — Dinleyiniz, dedi, ben size hiç bir mektup yazmadım. Sizi (am or GÖMLEK “ Derhal geri dönünüz. Ben sizi davet etmedim. ,, davet etinedim. Size okunan bü- tün mektuplar sahtedir. Ben şimdi bu işin tabkikini isteye- ceğim. Siz hemen dönünüz ve bütün arkadaşlarınıza benden duyduğunuz bu sözleri haber veriniz. Ve derhal geri dönünüz. Basralılar heyeti tam bir hus- ran içinde geri döndü. Ve aldı. ğı cevabı bildirdi. Hz. Zükeyre gönderilen heyet onu Lonsğırda lulmuş, oda izzet ve ikram ile karşılanmış. ona da: — Biz Küfeden gelen bir kafileyi tems'l ediyoruz, Küfeli- lerin kepsi abvalm salâh bul- ması için sizin devlet başına geçmenizi istiyorlar. Siz iş ba- Şina geçerseniz sükünet hasıl olur. Onun için baştmıza geçi- niz ve bize yardım ediniz. De- mişlerdi. Züber bunlara gordu: — Hükümetten © şikâyetiniz ne ise söyleyiniz de biz onları tahkik ettirelim ve sizi memnun edelim. Maksadınız salâh is onun yolu budur. Nedir şikâ- yetiniz ? — Bizim bususi bir şikâyeti- miz yoktur. Biz bütün ümmetin arzusunu yerine getirmek İsti- yoruz. iie» ÜN mtim bizçilsiy ei lm ğunu neden anladınız? “ — Sizin bize gönderdiğiniz mektuplardan... — Ben size mektup mu gön derdim. ? — Sizin mektuplarmız hepi- mize okundu. Bütün cemaat bunu tasdik etti, Zübeyr bunlara sordu: — Benim bu mekluplarim yanınızda mı..? -—— Hayır. — Fakat ben size mektup yazmadım. Siz hemen arakadaş- larınıza dönünüz, onlara deyiniz ki: Zübeyr size bir mektup yaz- inamış, sizden bir şey istememiş- tir. Size bu mektupları okuyan- lar sizi aldatmışlardır. Haydi gidiniz. Bunlar da bu cevabı alarak Zübeyrin buzurundan ayrılmış- lardı, Hz. Aliye gidenler daha iyi bir muknbele görmemişlerdi. Hz. Ali, Ahcari Zeytte bulu- nuyordu. o Mısırlar tarafından gönderilen heyet onü arada bul- muş, onu tazimkârane selâmla- mış, sonra ona maksatlarını an- latmışlardı : — Ümmet Emevilerin tehak- kümünden bıkmıştır. Artık bu tehakküme bir nibayet vermek zamani geldi, Bunun için Mısır- dan büylk bir kafile geldi. Bu kafilenin hedefi bu işi hallet- mektir. OOnup, (bu harekete riyaset etmeleri rica olunuyordu. Hz, Ali bu sözleri dinledikten sonra sordu: — Arkadaşlarınız nerede?.. — Arkadaşlarımız, Haşebe, Merve, Avas mevkilerinde bek- liyorlar. (Bitmedi)