101 kişi ile Ferhat Efendiyi bir tip olarak elime a Mütefennin bir arkadaşım söy- lüyor; — Elinde dakik bir elektrik â- eti vardı. Bir sene onu kullandık- tan sonra her nasılsa bozuldu. Ya r yenisini Amerikadan getirtmeli yahut bozuk âleti tamir için Amerikayadek göndermeli. arasında mütereddit iken Kirkor Ef: — Onu ben yaparım; dedi ve daha yüz elli söz söyledi. Yapamâdı; yarayı teşhis ede- medi; bozukluğu öğrenemedi; ves selâm, ta İkisi, Kirkorun komşusu Eftim Efen-| di güldü: — Bu da işten mi sayılır? dedi.) O efendi da yapamadı; düzel temedi: Eftim, Kirkor hep bir he- sap. Tut birinden, vur ötekine! Ferhat ustayı sağlık verdiler. Karşıma asla şık olmıyan bir Ferhat Ef, çıktı. Kıyafet züğürtü bir Ferhat Ef, Lâfetmesini de iyi bilmiyor. Geçen haftadanberi tiraş olmamış. Âleti kendisine göster- dim. Elbette bu usta bu ince âleti anlıyamazdı. Çünkü kendinde o surat yoktu. Ferhat usta makineye my Bir e çözdü. İçine , dışma » Ben de Ferhr" Efendinin simasında tetkikata (* Tiştimi. Boş boşuna vaktimi sarfe- divartm zenne düştüm. Halbu- ki iktidarı kolda, kafada değil de üst başta, suratta aramak yanlış imiş. “a — Beyefendi, dedi, anladım. Bana beş alti söz söyledi. Bir kaç fenni ustılah sarfetti. Devam- la; — Olar, efendim, dedi, . lâkin size biraz masraflı olacak; zira gördüğünüz şu, şu, $u, Veşu par- salari'Yeniden dökmeli. — dağ — Tiradan aşağıya? ;.. Ka: bil değil, Efendim. Ğ Ferhat Ef., âleti tamamen ta- Mir'etti. Âlet'şimdi yenisinden âlâ işliyor. O gün de Amerikadan ye- ek kısımlarınm fiat cetveli gel- mişti, Ne detsiniz? 125 dolar! Ya- »İ buğünkü piyasamıza göre 250) Bizim sünepe Ferhat Efendinin beş litaya mükemmelen yaptığı iş Sin Amerika onun 500 mislini isti. Yor Ferhat Efendiye herhangi &leti Yerirseniz tetkik ediyor, ve.: mu- vüffakiyetle. Piyasaya çıkarılma- mak üzere 450 lira değerinde bir rTadiyo âletini 130 liraya çıkardı... Hem de âletleri, yani çalışma va- #taları eksik ve iptidai olmakla beraber, .. Ferhat Ef., san'atmda yekta mı? Yoook... İki yüz tane Ferhat EF. Yar. Bunlar kendilerini hiç satamı- Yan gizli hünerverlerdir. Ferhat Efendiyi bir tip, bir en- Müzeç olarak elime alıyorum. Bu Zat belki'bir -“taleut,, sahibidir; san'atına âşık ve melamaz. dr Upada olsa vasattan merte Yukarıda sicille geçer. Lâkin? Fer- Öbür tarafa, geçelim: “Eftim ile Kirkor! Ah, o Eftim irkor.., i # Ustalıkları ikinci, a Üçüncü derecede; lâkin her i#isi de çenebaz, diplomat, politi- “we, kendilerini papel ile de- altın ile satıyorlar. ğ ey Şö ile oldukça dai. ol is iraya yaptığı işi fena tahmin etmiş: El emeği caba, lâ- kin üste 40 kuruş da gitmesin mi? avallr. Hani kendi işlerini bilmi- dalgın şairler, filozoflar var- « Ferhat Ef. (ve mensup bulun- EŞEE #jP Zi deta pir aşkma çalışıyorlar. Eftim ve Kirkor tiplerinin göz- esnaf) da tıpkı onlar gibi. EE a a mülâkat ... | j - lıyorum ge leri ileride, Ustalık onlar için geçi- ci bir meşguliyet. Bunlar müteah- hit, tüccar, milyoner olacaklar. Ferhadın gözü ise gerilerde. Her şeyden şikâyet ediyor. Hüka.! met yardım etmiyormuş diye ara-| sıra vaveylâ koparıyor. Bin tane| delil ile sözlerini ispat etmeğe yel- teniyor. Hiddet ettim. Ben de ağ- zımı açtım: — A, be Ferhat EF. kardeşim! dedim. Hükümet Eftimle Kirkora senden fazla yardım ediyor mu? Onlar senden az vergi mi veriyor. lar? Hususi bir imtiyazları mı var? Söyle! Ferhat Ef., bu sözlerime cevap vermedi. Fakat bangerlerimize çat tı, ki bu hususta yerden göğe ka- dar haklı idi. Hele tatlı su mille- tinden demircileri, çilingirleri, doğ ramacıları, mefruşatçıları, v.s., v. s., ecnebi mali müesseseler pek Yargi ir de Ferhat Ef. enmuzecindi bir kabahat daha keşfettim: m lar hünerver, lâkin, - affınızr İstir' har ederim - biraz tembel ve bir miktar intizameız. Piyasayı Araş tırmıyorlar, kollamıyorlar. Ahbap İtedarikine bakmıyorlar. Kendile- rini göstermek için yorulmıyorlar. Tevekkülü ne de. çok“ seviyorlar. Haris değiller. İşlerinde mahir, fa- kat maharetleri derecesinde . inti- amları yok. Bunlar artist, artisan değil, Kendilerine karşı - görüyorsu- nuz - kat'iyen bitarafrm. Türk mil- letinde mekanik'e karşı kabiliyet tamdır; diğer anasırdan hiç de az değildir. 'İnfilâk motörünü ' derhal kendimize mal ettik. Lâkin işlerin ticari cihetlerinde yâyanız. Bir Rum bin dereden su getiriyor, me- ta'ını satıyor. Bir Türk onun kad .r dilbazlık edemiyor.: En nefis bir mal da elinde çürüyor. Rum, Ermeni, Yahudi, yerli fi- renk kendi tabakaları içinde ilerli- yorlar, Bizimki ise tabakasından çıkmak için can atıyor. Netice: Ferhat EF, eserini vücu- da getiriyor, fakat onu pazara cr| karamıyor. kanma hâlâ giremedi. Propaganda hususlarında muvaffak olamiyo-| ruz. İstiyoruz ki herkes bize gelsin. Hata! Biz herkese gitmeliyiz. San'atkârların O hususiyetlerini benden ziyede ve daha yakından tetkik eden münevver bir zat ile kahve içiyordum. Arkadaşım ağ- zma bir yudum sade kahve aldr. Kahve mıhladız gibidir: Fikirleri imağm içinden çeker, dilin ta u-! cuna kadar getirir: | — Birader, dedi. Türkün mezi-| va de, nt 'da anlar gibi um: Sınai kabiliyet pek - yerin- eket tabii servet itibarile Reklâmcılık Türkün! ha zengin. İstanbul gibi bir kocaman “arsenal, Ereğli havzası gibi o tü- kenmez bir maden, Paşaeli gibi bir be mahsuldar çiflik, Marmara gibi bir da lanmış. elektrik cihazı ile — biraz! .İgayret, teşebbüs, uyanıklık, inti- zam verilse, on rae : yırm kalmaz, hiç olmazsa İmabal havalisi bir Birmingham, 3 vers, bir Milano olabilir” Se — Celâl Nuri Ölüm mm Kuleli askeri lisesi Fransızca muallimi Mazhar Beyin pederi mektebi Harbiye esbak fizik muallimi mütekait miralay Ha- san Fethi Bey vefat etmiştir. Ce- nazesi bugün saat onbirde Cer- rabpaşa hastanesinden kaldırıla- caktır. Alla rabmet eylesin, Çıplaklar diyarı Taraftarları Istanbulda da var mı? ARİ N Avrupanın bazı yerlerinde bil- hassa Almanyada bir kaç sene- denberi revaç bulan ve gün geçtikçe rağbete mazhar olan Çele modasının şehrimizde e kendisine haber aldık, ie NE Bu şayanı dikkat haberi ve- ren Kartalda oturan maruf bir kariimizdir. Her sabah trenle Istanbula inmektedir. Gördük- lerini bize şu suretle anlattı: «Hemen her sabah Istanbula ilk veya ikinci trenle inerim. Bundan bir müddet evvel Mal- tepede sahilde denize girenler nazarı dikkatimi celbetti denize girip çıkarlarken dikkatle bak- tım. Bunların üzerinde mayodan eser yoktu. Hepsi kadın ve kız- lardan ibaret olan çıplaklar ge- çen gün yüzleri trene karşı du- Kel benim gibi ende nan di gördüler. Her pe erki mir denize giren bu kadınlar kafile- sinin son vâziyetleri- her hangi bir aldanma ihtimalini ortadan kaldırmaktadır. “Bir kari sıfatile size gördüklerimi haber veriyo- rum, » Efgan sefiri Efganistaridaki son hadise- ler hakkında İzahat veriyor Efganistann o Türkiye (sefiri Gulam Nebi Han Afganistanda- ki son hadisat hakkında bir mu- rririmize aşağıdaki beyanatta bulunmüştür! — Son vak'a ajans telgrafla- rında izam edilmiştir. Bu hare- ket bir isyan mahiyetinde değil, alelâde bir şakvet badisesidir. Vak'anın * çıktığı Kühu'dameb bavalisi ötedenberi eşkıya yata- ğıdır. Bu. arazinin askeri harekâta gayri müsait olmasından dolayı | şimdiye kadar kat'i'bir tenkil hareketi yapılamamıştır. Fakat bu defa hükümet kâfi miktarda kuvvet göndererek © havalide tamamen sükünetin iadesini te- min etmiştir. Bu vakk'a ile alâkası görülerek idam edilen zat telgraflarda bil- dirildiği gibi Kâbil valisi degil, aynı şehrin belediye reisi Ab- durrahman handır. Sefirin aldığı yalı Efgan sefiri Gulam Nebi Han Kireçburnunda ( eskiden Gazi Ethem paşaya sit bulunan bir yalıyı satın almıştır. Amanullak Hanın Boğaz için- | de bir köşk aldığı hakkındaki şayiaların bundan çıktığı anla- şılmaktadır. Amerikalı seyyahlar i Alezya vapurile dün şehri. mize 63 Amerikalı seyyah İgel- Ker şebri gezdikten son-| (o Amerikanın Şikago şehri tica- | ra akşam üstü Köstenceye ha- İ reket etmişlerdir. Kim yazdı? İbrahim Alâattin Bey mi, Sedat Bey mi? Tabi izahat veriyor Bir müddet evvel Kanaat kütüpanesi © tarafından (Yeni Türkçe lügat isimli yeni harflerle | bir lügat neşredilmişti. Bu lügati Ibrahim OAlâattin B. in riya- setinde bir heyetin hazırladığı kaydedilmişti. Ankarnda toplanın Türkçe muallimleri" kongresinde Fatih Cümhuriyet (omektebi (Türkçe muallimi Sedat Bey bu ügati yalnız kendisinin hazırladığını, fakat imzası meçhul olduğundan Ibrahim Alâattin Beye 200 lira verilerek imzasının lügat kitabı- nın üstüne yazıldığını iddia etmiştir. Dün bir muharririmiz bu mesele | etrafında (Kanaat kütüphanesi sahibi Elyas Ef. ile görüşmüş- tür. Elyas Ef, demiştir ki: — Hayır, bu iddia doğru 3 — VAKIT 15 Ağustos 1930 değildir. Ba lügat kitabını ben geçen sene İbrahim Alâattin Beyin reigiiğinde Tevfik, Sadi, Sedat Beylerden mürekkep bir heyete yazdırdım. Ibrahim Alâattin B bizzat kitapla meşgul oldu ve bir çok kelimeleri tashih etti. Sadet B. diğar iki arkadaşı gibi fişlerin hazırlanmasına yardım etmiş, mürettip hatalarını dü- zeltmiş, buna mukabil ücreti alarak bize bir de ibraname vermiştir. Kitabın üstünde yalnız Ibrahim © Alâattin Beyin değil, Tevfik, Sedat, Sadi Beylerin isimleri de yardır. Lügati hazırlıyanlardan Sadi B. de Elyas Ef. yi teyit etmiş, lügati Sedat B.in yalnız başına hazırlamadığını, Ibrahim Alâattin B.in bilhassa ilmi kelimelerin birçoğunu “tashih ettiğini söyle- miştir. akk Şah Ismailin tahtı Nevyork Taymis gazetesinin neşriyatına göre, bir Ingiliz şir- keti Topkapı sarayının hazine dairesinde bulunan Şah Ismailin tahtını mühimce bir para vere- rek satın almak ve Amerikada teşhir etmet fikrile müracaat etmiş, fakat Asârı atika mahiye- tinde hiç bir şeyin satılamıyaca- ğı kaydile teklif reddolunmuş- tur. Esnaf cemiyetlerinde Terziler, Kahveciler, manifa- turacılar, arabacılar, sütçüler, şekerciler cemiyetlerinin umumi kâtipleri değişmiştir. Gelenler, gidenler ret mahkemesi reisi Mr, Villiams | Alfred dün şehrimize gelmiştir. ' Baytarlar arasız- daki münakaşa Tevfik B, Pertev Hikmet Beve cevap veriyor Wihsek baytar mektebi muallimlerinde» Tevfik B. Birkaç gün evvelki sayımızda bir hayvan hastalığı ve hayvanata tatbik edilen serumlar bakkında Askeri hayvan başstanesi müte- hassısı Pertev Hikmet ve yük- İ sek Baytar mektebi muallimle- rinden Tevfik bir Beyler arasında şayanı dikkat münakaşa açıldı- ğını haber vermiş, Pertev Hik- met Beyin fikirlerini dercetmiş- tik. Bu hususa dair Tevfik Bey- le görüşen bir muharririmiz şu izahatı almıştır: — Filhakika P. Hikmet Bey- efendi ile aramızda böyle bir münakaşa çıkmıştır. Ben mekte- bin muallimi olmak O sfatile ancak meclisi müderrisine karşı mes'ul olabilirim. Hikmet Bey- efendi hariçten bir Baytar oldu- ğu için istediği gibi yazı yaza" bilir. Bu hususta yazılacak yazılar fenni ve mesleki risalelerde yer bulabilir. vi 4 haziranda iktısat ve i celilesinin emrile bu hayvanatın ahvali sıhhiyesine müderris Salih Zeki Beyle birlikte memur edil dik. Bunun içindir ki bu hayvan- larla meşgul olduk. İlim esir, fen ve ihtisas monhopolize edi- lemez.,, Eczacılar ——— Etibba odasına yazıl- mıyorlar ! Eczacıların etibba © odasına kaydedilmeleri için 15 ağustosa kadar mühlet (verilmişti. Bu möblet bitmiş fakat odaya an cak 30 kişi müracaat etmiştir. Etibba odası bu vaziyet kar- şında müracaat (etmiyenleri tahriren Okaydedilmiye Odavet etmiştir. Bu davetten sonra ge- ne müracaat etmiyenleri etibba odası mahkemeye verecektir. Bir heyet Bugün Erciyaş dağına çıkıyor Amerikanın Şikago darülfünu- nunun profösörlerinden Mister Ceymis , Almanyanın Hanover ticaret mektebi profösörlerinden Dr. Herbaç, Kayseri Amerikan koleji müdürü Mister Nilson, Kayseri Ksesi müdürü Ekrem Necdet, Kız orta mektebi mü- dürü ve coğrafya hocası Osman Selçuk Beylerden mürekkep bir tetkik heyeti Erciyaş dağını tet- kik etmek ve tepesine kadar çıkmak üzere bugün Kaysiriden hareket edeceklerdir. Gi ğe e a a