5 Haziran 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

5 Haziran 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sergi müdürleri İstanbulda Bi geçen sene 5ir in serin açıldı. Bir sene- Yür faaliyette bulunan ve tan tacirlerine Japon mallarını dergi N gayesini istihdaf eden Başta diye kadar ne yap- İ midir? Bu gaye elde edilmiş Bam, : ve müdürlerinden M. u izahatı veriyor: iğ” grinin teşekkül ve ga- anıt ürkiyeye Japon mallarını e ve revacnı temin et- olay r. 400 milyon nüfusa malik buh Çin son senelerdeki iktısadi ran dolayısile hariçten mal amıya başladı. İbuki Japonya bütün bu miş her türlü ihtiyacını te- baky, ecek surette ihracatta b makta idi. Japon tacirleri » Mühim paranın memlekete Mi yüzünden ellerinde ha, ok ye ser > si olursa olsun satm gi Üiriyetinde kaldılar. İşte bu ia e yeni yeni mahreçler ta Mak ihtiyacı hasıl oldu. İs- tbulda da bir sergi açıldı. tep ne perakende ve ne de ty, satış yapmaz. Fakat is- Yen her tüccar sergiyi gezer, Tiparişini yaptıktan sonra mal aponyadan getirilir. Bidayette sok revaç bulan mallarımız son e ğ ibi a Maret Tağbetini kaybetti, Bupun sebebi bir çok büyük dacirlerin meycut paralarını Sar- etmeleri ve bu yüzden kredili sa- a mütemayil bulunmalarıdır. N anbul ticaret âlemi pamuk- İk yünlü tubafiye ithalâtını , *di ile temin edebilmek için en yerlere baş vurmuş ve Çek, Sit şeraiti Italyan, Alman muştur fabrikalarında bul- bay ae kredi ile mal te- fay, “Prikalar bittabi yüksek Istemekte, neticede zara- şekmektedir. Buna mu- ay 2d malları çok daba Bütün i” rda kalmıştı. Üret, uma vardıktan sonra ha- t ve vakalar, o kadar tey döndürücü bir suretle yekdi- hi kovalamıştı ki değil bir bil, €vvelini, bir saat evvelini aşi, düşünmiye imkân kalma- Ma Arbin ilânı... Siperler... Du- ty inlenmek bilmiyen karlar... Yoğ, Famun tahammülü gayrikabil MEK ve tipileri.. Meydan eler... Bembeyaz kar tabaka- m insan kanlarile kıp kır- İng, Sale gelişi. Öbek öbek ada Sesetlerinin gözle kaş ara- karlarla örtülüsü.. a bir infilâk.. Yere dü- İ düş Gözlerinin kararış. Vö- | Ay, ç tatlı bir sıcaklığın kapla- i doya yninin afyon içildiğinde Dah, uyuşukluğu Sonra sıcak bir çadırın ni Uzun bir uykudan göz bunlar tahayyül ve ta- bulunduğu yer Ve çocuğunun yattığı « Japon sergisi Istanbulda iş yapamıyor mu? hayat pahalılığının sebebini tüccarın veresiye mübayaata olan meylinde buluyorlar Bundan başka bütün dünyada rağbet bulan Japon ipeklisi Tür- kiyede rağbet kazanamamıştır Buna da sebep Türk gümrükleri- nin ipekliye fazla resim koymuş bulunması, diğer taraftan Bur- sada çok güzel ipekliler yapıl- masıdır. Serginin üç sene müddetle devamı tekarrür etmiş ve bu müddetin bir senesi geçmiştir. Bu hesaba nazaran daha iki se- ne faaliyete devam edeceğiz!,, Turing kulüp Eni £ Üstaralı. 1 inci sayıfamızdas) Murahhaslar dün saat 2,30da otomobille Kapalıçarşıyı ve Be- yazıt camisini gezmişlerdir. Mi- safir murahhaslar camiyi çok beğenmişler ve şereflerine Da- rülfünunda bir çay ziyafeti ve- rilmiştir. Ziyafette Darülfünun müderrislerimizle uzun musaha- belerde bulunmuşlardır. Dün gece saat 22 de Türku- vazda veda Ziyafeti (verilmiş ve bazı artistik numaralar ya- | ılmıştır. " Turing kulübün İngiltere de- legesi bir muharririmize şunları | oda değil, sade bir basta çadırı- dır. Kendi kendisini hissettikçe ve yaşadığını düşündükçe mustarip oluyordu. Kendi omuz başına tevcih edilen düşman kurşunu ne olurdu, daha derin, daha ağır bir yara açsaydıda uzun zaman kendi kendisini bilemi- yeydi... Bir ay evelki baygınlık bu göz açıştan daha iyi idi. Çocu- ğutam mindern üzerinde €- mekliyor, sonra kendisine atık mak üzere kolların açarak! “Ba- bal... Baba...,, diye bağırıyordu. Ah bu yüz, bir melek yüzün- den daha temiz, daha saf olan bu yüz... Artık bu yüzün tekrar hayali içinde doğmasına imkân yoktu; gözünü açmakla muhayyelesin- den çocuğun hayalinin silinmesi bir olmuştu. O kadar gözlerini kapamış, o kadar dimağını cebretmişse de yarasının baygınlığı içinde mu- hayyelesinde canlanan çocuğu- nun hayalinin avdet imkânını temin edememişti. Dünkü i, ehemmi- yefli kararlar vertidi Hazırlanan O talimatnameler Hayvan borsası meclisi idare- si dün sabah toplanmıştır. İçtimada abone ve mübayaa- cların senelik ücreti kaydiyele- rinin yarı yarıya tenziline karar verilmiştir. Bu karar borsa ni- zamnamesinin 32 inci maddesine temas ettiği için, nizamnamenin bu maddesinin yeni karara göre tadili Heyeti vekilenin tasdikine arzedilecektir. Yeni karara göre eskiden 60 lira ücreti kaydiye veren birinci sınıftan 30 lira talimatnameleri de dün tekrar müzakere edilmiş ve berayi tasdik İktisat vekâletine gönde- rilmesine karar verilmiştir. Dün Mezbahadaki diri hay- van satış salo- nunun tevsii de görüşülmüştür . 950 senesi bütçesine Oko- nulan tahsisat- la tevsi ame- liyesine yakın- & İda başlanacaktır. Dört ay ev- i vel inşasına baş- lanan et satış salonu da ya- li o? PEREBE mami kan borsa komiseri kında bitecektir. Xemaletfin B. a mlmmimie ami İ Poznan sergisi, Haziranın 16 sında Poznanda seyahat ve nakliyat sergisi açı- lacaktır. İstanbul tiçaret odası da bü sergiye davet edilmiştir. söylemiştir :. «Ben İstanbula gelmezden ev- vel Türklerin bu kadar az za- man zarfında bu büyük inkılâp- ları yapacağını hiç te tahmin et- işti Bilhassa yeni harfleriniz sizin için lizmgeldiği kadar bir ifti- har vesilesi olmuştur.» Murahhaslar 9,30ta Tevere vapurile Atinaya ve oradan si- rasile Roma, Milâno ve orta Avrupanın birçok şehirlerini gez- dikten sonra Parise gidecekler i ve memleketlerine avdet edecek- lerdir. Öyle bir an olmuştu ki yara- sını saran bezleri yırtmak ve sonra omuzunda olan cerihasına tırnaklarını daldırarak onu tahriş etmek, iltiyam bulmak üzere olan damarlarını yırtarak kanına cereyan vermek ve böylece kan sarfederek tekrar Yeni baştan dalgın kalmak, tekrar yeni baş- tan çocuğunun hayaline kavuş- mak. Bu takdirde ölecek miydi? | Bunda ne beis vardı! Ölüm belki düne kadar ken- disi için korkunç idi. Fakat damarlarında kurşun darbesini yiyerek beşeresi üze- rinde kanın sıcak sicak akışını duyduktan (sonra ölümün ne dehşeti kalmıstı? Bu halde hiç almazsa velev bir dakika için de olsun belki tekrar muhayye- lesine çocuğunun hayali avdet eder, belki tekrar Onun sesini işitirdi. Onun kendisini: “Ba- bal. babal.,, diye çağırışını beyninin (içinde bir az evel duyduğu ç sesini ken- di kendine tekrar ediyordu. - “ Babal.. Baba!.. , Artık bundan ötesini bilmi- İnsan resmi basmanın yas olduğu devirlerde Bugün 40 yaşına basan Serveti Fünun nasıl çıkmış, nasıl yaşamıştır ? Ahmet İhsan B. bunları anlatıyor Bugün eski ismile « Serveti Fünun » yeni ismile “ Uyanış ,, Ahmet ihsan B. tesisinin kırkıncı mecmuasının yıl dönümüdür. Bir muharririmiz, bu vesile ile dün mecmua sahibi Ahmet İhsan Beyi oidarehanesinde (ziyâret etmiş, matbuat hayatı etrafında görüşmüş, bu yıl dönümü muva- cehesindeki intibamı tesbit et- miştir, Ahmet İhsan B. muharririmizi çok neş'eli, sıhhati yerinde kar- şılamış, suallere büyük bir neza- ketle cevap (o vermiş, şunları anlatmıştır: — Bugün “Serveti Fünun ,,u tesis edeli kırk, ben gazeteci- liğe intiskp edeli kırk üç sene oluyor. “Serveti Fünun,, dan evel “Umran ,, isminde bir risa- le daha çıkardım. “ Serveti Fünun ,, u 27 mart 1891 de tesis ettim. 1901 de Hüseyin Cahit Beyin bir makale- si bahane edilerek edebiyatı cedide ailesini dağıtmak için “ Serveti Fünun ,, kapatıldı. Bizi cinayet mahkemesine verdiler, Bu patırdıdan o zamanın Adliye nazırı olan Abdurrahman paşa ve mektep arkadaşım mabeyinci Mebmet Arif bey merhumların yardımı ile kurtulmuştuk. Bu esnada elli gün kadar mecmua kapalı kaldı. yordu. Şimdi bir çok karışık rüyalar, bir birinden başka rüyalar... Tekrar baygınlık ve harabi.. Senelerce devam eden bir gaybubetten, bir çok muhare- belerden sonra şimdi Rüştü, İstanbula dönerken, muhayyele- sinin içinde arkasında bıraktığı velveleli ömrü, ruhunun içinde silik bir rüya halinde düşünü- yordu . Kaç kıt'a değiştirmiş, kaç cephede harbetmiş, kaç kereler yaralanmıştı. Eğer soyunsa görenler vücu- dunu muhtelif balta darbelerine uğramış bir ağaç kütüğünden farksız addederlerdi . Bunların içinde süngüden şarapnel mis- ketine kadar her türlüsü vardı. İşte şu süngü (yarasını İrakta almıştı. Şarapnel misketini Sarı- kamışta bir tepeye bücum es- nasında yemişti. Dile kolay! on sekiz yara; tam. on sekiz yara. Bu on sekiz yarayı ağaç yese devrilir, aslan yese (yıkılırdı; fakat işte kendisi ne yıkılmış, Bu hadise gazetenin numara” larını tarih itibarile geriye getir- di. Kırkıncı sene 27 marttan beş hazirana intikal etti, «Serveti Fünun » birde İşgal zamanı bir buçuk sene kadar kapalı durdu. Düşman, ilk iş olarak bizim gazeteyi kapatmıştı. Ben, Münihte Ankara matbuat müdüriyetinin emrile Türk istihbarat dairesi açmıştım. Bu iki tatilden başka, «Serveti Fünun » ve “ Uyanış ,, vazifesini ifadan hiç geri kal- mamıştır. Benim kırkıncı yıl dönümün- deki (o intibamı © soruyorsunuz. Derin bir inbisat duyuyorum, Çünkü kırk senedir bu memle- ketin en güzidelerinden olan birçok zevat, yanımda çalıştılar, Onların mesaisine benim iltihak eden gayretim, sadık bir bek- çilikten ibarettir, Mecmua çıktığı zanan, adam resmi konulmak bile memnuidi, Biraz sonra Aptülhamit evvelâ ölen sonra diri kalan nazırları- nın resimlerini bastırdı. Bu su- retle adam resmi basmak müm- kün oldu. Meşrutiyeti müteakıp sarıklı adam resmi ve nihayet cümhuriyet devri gelince, evvelâ kapalı sonra açık kadın resmi basabildik. Kırk senede memle- ket irfanının yürüdüğü yolun hüyüklüğü bununla anlaşılır. Türk matbuat tarihinde bizden N fazla yaşamış, tam kırk seneyi doldurmuş mecmua ve gazete hayatı yoktur. “ İkdam ,, arkadaşımız, “Ser- veti Fünun,,dan bir sene sonra çıktı. Altı ay evvel de neşriyatını tatil etti. “ Serveti Fünun ,,da ve “Uya- nış, da ilk müshamızdanberi muhterem arkadaşlarımla beraber teceddüt (o aşkına © yorulmadan çalışmışızdır. Eski zamanların resmi mabafilinde bulunan tek tük münevverlerinden çok hi- maye gördüm. Şimdi de Maarif ( Löden sahileyi çeviriniz ) ne de devrilmişti. Yalnız genç yaşında olmasına rağmen saçla- rı bembeyaz olmuştu. Insanı çökerten kurşun de yara değil ıstırap ve keder: Çektiği maddi mihnet ve meş katler bertaraf, tam iki senedir ki evinden bir mektup almamıştı. Karısı ve çocuğu ne olmuşlardı? Yoksa onlar mektup yollamış- lardı da kendi eline değmemiş midi? Çünkü mütemadiyen yer ve kıt'a değiştirmişti. o Yahut karısı zaruret ve sefalet içinde kalarak evini sattığı cihetle kendi gönderdiği mektuplar onu adresinde bulamamışlar midi ? Ab bu, Istanbul... Dört haneli bir köy değil.. Koca bir ummandı. Karsı evi satıp başka semtte bir çatı altına sığınmış ise, ad- resini nereden öğrenmek kabil- di? Bir ummanda, bir saman çöpü bulmak gibi.. Senelerdenberi ruhunun çöze- mediği çözmekte zahmet ve müş- kilât çektiği bütün bu bağların bu endişe ve tereddütlerin halli zamanı yakınlaşmıştı. (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: