var — 4 — VAKIT 14 Mayıs 1930 WANESIIŞ Karadenizin bitar ozan) da Boğazları bu açıklığın me ngiliz gazetelerinin meşriya- İpgiliz ik Rusya Baltık denizindeki donanmasını Kara- denizde toplamak üzre (Novoro- siski ) limanında büyük bir üs- sübahri yapmaktadır, Üç, dört ay evvel Baltık filosundan ayrı- larak tamir edilmek vesilesile Karadenize girmiş olan iki harp gemisi şimdiye kadar çıkmadık- tan başka gene Baltık filosuna mensup diğer bir takım gemi- lerin yeniden yeniye Karadenize gelmek için hazırlanması Rusla- rın bu denizde tamamen hâkim bir vaziyet almak istemelerine delil olarak gösterilmektedir. Öyle görülüyor ki İngiltere bah- riye nezareti Sovyetlerin Kara- deniz siyasetini şayanı dikkat bir endişe ile takip etmektedir. İngiliz gazetelerinin neşriyatı ile tezahür eden bu endişe ta- bit olarak Balkan memleketle- rinde daba şiddetli tesirler bu- sule getirmiştir. Românyada, istanda ve Yunanistanda büyük bir heyecan vardır. Fik- rimizce bu arada kaydedilmek lâzım gelen mühim bir nokta bazı Romanya gazetelerinin Ka- radenizi bitaraf bale koymak hususundaki neşriyatlardır. İh- mal ki Romanyaliların bu fik- rine yarın İngilizler de iştirak edeceklerdir ; yani (Lozan) da Boğazların açılması maksadını ısrar ile takip edenler şimdi Boğazlar mukavelesinin bugün- kü neticesi karşısında şikâyet eyleyeceklerdir. Boğazların Türk bekçiliği ak . tında kapalı durmasına taham- mül edemiyenlerin burasını bey- nelmilel bir serbest geçit haline getirdikten sonra şimdi başka bir havadan feryat etmeğe baş- lamsları bakikaten çok garip manzara değil midir? Boğazlar (Lozan) mukavelesi mucibince açıktır. Türkiye aley- hine hareket etmemek şartı ile harp gemileri buradan serbestçe gelip geçebilir; Sovyet Rusyası Boğazlar mukavelesine imza koy- mamış odimakla beraber beynel- mild mürur ve ubura açılmış olan bu yerden tabit olarak is- tifade etmek hakkını haizdir; netekim Baltık filosuna mensup olan iki gemi geçen kânunsanide Yarım âser evvelki : VAKIT | 14 MAYIS, 1880 merkep EM adr blnkdeln İtfaiye alayının ikinci ta- burunun sekizinci bölüğü- nün dördüncü onbaşısının üçüncü neferi Abdülkadir ve gene mezkür bölük ef- radından Niğdeli Abdullah elinden hile ile duhan do- landırmış olan Yunan devleti tab'asından Nikolinin hare- keti kanunu cezanın İki yüz otuzuncu maddesine teva- fuk eylemesinden üç mah hapsine Beyoğlu ceza mah- kemesinden hükmolunmuş- i ii R ik si aflığını istiyorlar! için çalışanların şımdi a İşimde feryat etmeleri k garip fir, bu suretle Boğazlardan geçerek Karadenize girmiştir. ingilizler, Fıransızlar ve bun- larla beraber Balkanlılar Rusya- nın bu hakkına itiraz edemiyor- lar; ancak Karadenizde mevcut Rus bahri kuvvetlerinin buradaki Romanya ve Bulgaristan kuvvet- lerine faik bir vaziyet alacak şekilde artmasından endişe edi- yorlar: “Eğer Ruslar birer bahane ile Baltık denizindeki harp ge- milerini Karadenize irirlerse bütün Balkanlar ve Karadeniz tehlikeye düşer.,, diyorlar. Eğer hakikaten Suvyet Rus- yası Karadenizdeki kuvvetlerini bu şekilde takviye ederse İngi- lizler ne yapacaktır? Gene İngi- liz gazetelerinin o neşriyatına ba- kılırsa müracaat etmek istiye- cekleri tedbir şudur: Kuvvetli bir > filosu gön- dermek ve buradaki müvazene- nin Rusya lehine bozulmasına mani olmak ,, (Lozan) mukavelesi Karadeni- ze sahil olmıyan devletlerin -Ka- radenizde mevcut kuvvetlere fa- ik olmamak şartile- Boğazlardan içeriye harp gemileri geçirebi- leceklerini kabul etmiştir. İşte İngilizler Boğazlar mukavelesi- nin verdiği bu salâhiyetin azami derecesini istimal etmek istiye- ceklerdir.. Fakat bu kuvvetler Karadenize Rus filosu ile çar- pışmak için ogelmiyecek ise nerede ve ne vakte lacaktır? Rus gemileri için Baltık deni- zinde bulunmakla Karadenizde bulunmak arasında hemen hiçbir fark yok gibidir; halbuki üssü babrileri Karadenizden uzakta olan İngiliz filosu için vaziyet böyle değildir. Binaenaleyh Sov- yet Rusyası hakikaten İngiliz gazetelerinin yazdıkları gibi Ka- radenizde harp gemilerini toplı- yarak faik bir vaziyet ihdas ede- cek olursa İngilizler bu denizin beynelmilel statüsünü belki yeni baştan tanzim etmek arzularına düşecekler ve ihtimal ki onlar da imdi Romanya gazeteleri gibi radenizin bitaraf bir vaziyete konması fikrini müdafaa etmeğe başlıyacaklardır. Bizim için o vakit ileriye sü- rülecek tez şu olabilir: Boğazları Türkiyenin başbekçiliği altında harp gemilerine kapamak. Çünkü ancak bu suretledir ki Boğazlar ve Karadeniz hakikaten bitaraf bir vaziyete girebilir, Mehmet Asım Tayvare piyankosunun son keşidesinde kazanan biletler nerelerdedir? 45,000 Lira kazanan biletin 4 rçası İstanbul, birer parçası dirne, İzmir. Fethiye ve Vezir- köprüde satılmış, iki parçası da | satılmamıştır. 15,000 Lira kazanan biletin dört parçası İstanbul, birer par- çası Ankara, var Kiliste satılmış, bir parçası İzmirde sa- tılamıyarak iade edilmiş ve iki parçası da satılmamıştır. 10,000 Lira kazanan biletin 4 i parçası İstanbul, birer parçası Mudanya, Salihli, Islahiyede sa- tılmış, birer parçası İzmir ve Safranboludan satılmıyarak iade edilmiş ve bir parçası da satıl SÜTUNLARDA İN Bayram zevki! Beyranın bendeki sevinçli tesiri çoktan geçmiş. Artık top sesleri içimde o evvelki he- yecanı uyandırmıyor ve ne za- mandır, içimde ümit kuşlarının kanat çırpıntısını duymuyorum. Gönlümde yeri belirsiz bir sızı, yüzümde sebepsiz bir gam bu- lutunun gölgesi, sokağa çık- mıştım. Gidecek yerlerim vardı. Pek muhterem bir zatın elini öpmek için ta Çarşambaya tır- mamak lâzımdı. Tramvayların kalabalığı, havanın bozukluğu, yolların tozlu uzunluğu hep ayrı ayrı derdime dert katıyordu. Kendi kendime: — Zararı yok dedim, alınlarda zahmetin izi parlamadan yüsek yerlere kavuşmak nasip olmaz. Dedim. Fatihten sonra bir haraba sil- silesi geçtim, bir sürü toz yut- tum, terini sileyim derken iki mendilimi çamurdan ve gene kendikendime: — Genabı hakkın Adem oğ- lunu topraktan yarattığı doğru imiş. Bak azıcık ıslanınca nasıl çamur oluyor! Dedim. Sokakların pisliği her rüzgâr dalgasının tozdan bir bu- lutla ortalığı maskara ettiğini hatırlamak neye yarardı? Ben de kabahati yaradılışa yükleyi- verdim vesselâm ! Çarşambadan sonra yolumu şaşırdım ve öyle süslü, boyalı bir düştüm ki tiksintisi, bulantısı ömrüm oldükça içimden gitmiyecek sanıyorum. Bahsettiğim yer bir bayram yeriydi, Etrafı telden korkuluk- larla çevrilmiş birkaç pis kahve, hıncahınç dolu bir meydan, dö- nen dolaplar, bostan kuyusuna koşulmuş ( hissini veren tahta b ler, ger tellerde kova bg ve çocuklar, boyalı çirkin kadınlar ve onlara lâyık erkekler sürünüyordu. Geçmek, hele bulaşmadan bol havaya çıkmak anlatılmaz de- recede güçtü. Fena halde iğren- bir manzara, beni oraya Kabvelerden birinde bir saz yeri, o iskele dibinde de allı pelin giyinmiş bir kaç çıplak dın, görmüştüm. Tam o sıra- da çalğı rken, dikkat ettim biri- nin hareketleri daha katı, daha kıvrıntısızdı. Vücut teşekkülleri de ayrı idi. Omuz başları ile pazıları görünc, meseleyi anla- dım. Bu, kadn a gir bir köçek, düzgünlü, A leanerde bie eki Bale tım, baktım ve sonra etrafımda tükürecek bir yer aradım. Gerçi o meydan kocaman bir kü- vetten farksızdı. Fakat salya- mın kirlenmesinden çekindiğim içi amadim. Meğer küvette yaşmaktan da zevk alanlar var- mış! Seyyah Teşekkür Aksaray deposunda planton Osman efendinin vefatından mü- tevellit derin kederimize iştirak ederek bizi tesliye eden Aksa- ray tramvay deposu amirleri beylere ve cenaze merasiminde bulunan arkadaşlarına teşekkü- Mevmune tevarüs ed Muharriri : Örmer RıZ? Mekkenin uğradığı tec# vüz tüyler ürpertici idi! Bütün hacılar kesilmiş, Kâbenin öf tüleri sökülmüş, Zemzem kuyu! leşlerle doldurulmuştu Ebu Tahir gerçi bu sene zarfında buna muvaffak olmamış, yalnız huccacı öldürebilmiş, fakat bu- | na mukabil Kufe şehrini zabte- derek altı gün orasmı yağma ile meşgul olmuştu. Bu yüzden Kufe şehri âdeta boşalmıştı. Ebu Tahir ertesi senelerde Bağdadı tehdit ederek ser- vet kazanmıs, askerleri birkaç binden ibaret iken Halifenin yüzbinlere baliğ askerlerini aciz birakmış ve onun bütün hükü- metini şaşırmıştı. Fakat bu serkerdenin asıl ir- tikâp etmek istediği cinayet 317 de vuku bulmuştur. Huccaç Mekkede toplanmış Arafatta durmuş, Arafattan dö- nerken Kırmıtilerin hücumuna uğramıştı. Bütün huccaç kılıçtan geçiriliyor ve hepsinin nesi varsa yağma ediliyordu. Haremişerife iltica eden hacılar bile öldürül müş, hatta Kâbenin içine iltica edenler bile orada imha edilmiş- lardi. Hasıların eesetleri vamram kuyüsuna atılmış, Ebu Tahir Ha- ceri Esvedi ve Kabenin kapısını sökmüş, bünları kendi hükmü altında olan Hücre göndermişti. Daha sonra Kabenin örtüleri de sökülerek bunlar da yağma edil- miş ve bu tüyler örpertici cina- yet böylece tamamlanmıştı. Ebu Tahirin haceri esvet ile Kâbenin kapısını osökmekten maksadı Hasada yeni bir kâbe kurmaktı. Onun ifadesine göre onun bu işi yapması kendi ar- xusile değil vahyi ile idi. Bağdat hükümeti haceri es vedi istirdat için Kırmıtılere ellibin altın verdigi halde bun- lar bu teklifi reddetmişler, fakat Afrikadaki Fatimilerin Mehdisi onun bu hareketini takbih ede- rek mutlaka haceri esvedi ve ait her şeyi iade et- melerini emrettiği zaman bun- lar onun emrini yerine getir- mişler ve 339 da haceri Kufe camiinde teşhir ederek herkese gösterdikten sonra onu Mekkeye iade etmişlerdi. Afrikadaki Fatimilerin Halife- si ve bir azadan anlaşılacağı bütün İsmaililerin Meh- disi Ebu Tabire bu münasebetle yazdığı mektupta şu sözleri söy- löyordu: “Sen yaptığın işlerle bizim ve bizim taraftarlarımız hakkında din, şayet Mekkelilere ve hucca- ca ait olan herşeyi iade etmez ve haceri esvedi yerine koymaz- san dünya ve ahirette senden teberri ederim.,, Bu sözlerden anlaşılacağı veç- hile mağrıbın Mehdisi, Ebu Tahir üzerinde kuvvetli bir tesiri haizdi. Çünkü İbni Meymun bütün . lâtını idare etmekte olan ve İb Onun bu tehdidi Ebu Taht rinde tesirini göstermis, hir onun emrine münkat Bunların arasındaki mü: bilahere daha ziyade t edecektir. Ebu Tahir otuz sene her mubite emniyetsizlik tişaş saldıktan sonra onun ölümünden sonra ler ile Fatimiler arasında sebetler muhtel olmuş mitiler inhilâle mahküm lardı. Ebu Tahirin ölümünden evvelâ oğulları arasında yö lar ve mücadeleler bal çok geçmeden onun oğlu yi işi ele almış ve Irakın her”, fında Abbasilerle uğraşmıf muştu. Hasanın bu vaziyeti “ yi ; — lığın devam edeceğini yor isede bu sırada vuku bir hadise Kırmıtilerin 2: mukaddime teşkil etti. Ketlakaesn “YİSIKI.. İşgal lerinden sonra yaptıkları iş! biri Suriyeyi zaptederek İbni Felâh namındaki i göndermekti. Halbuki Kır Şamdan haraç alıyorlardı. Tahirin oğlu Hasan, Fatim4 Şamı zaptetmelerinden $onf? haracı almakta devam | istedi. Fatimiler ise, P kendilerine tabi o sayıyof"/ Metbuların tabilere harsi, melerine imkân tasavvur © bilir midi, Kırmıtiler, Fa rin propagandalarını yaf” ve onların maksatlarını *© memur idiler. Onların hareketleri bunların nami Kırmıtilerin o efendilerif bir ülkeden haraç alm” kat'iyen müsaade i Fakat Kırmitiler efendi bu rekabetkârane borek fevkalâde müteessir Bu teessür onların o içi” kalmadı. Maddi bir m mahrumiyet onlara herşey! / turmuştu. Kırmıtilerin oo? aldıkları haraç ei Çarşamba i “Mayıs 1930 kiki öl 444 — b Ayın doğuşu : 2230 <P,