2 Nisan 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

2 Nisan 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ği) 5 “ di eğ ENER Bahar yağmurları 29. 3. 30, Ankara Birkas günden beri Ankaraya fasılalı surette yağmurlar yağıyordu. Dün bu yağmur sü- rekli bir şekil aldı ve gündüz- den başka gece de devam etti. Ayni zamanda bir müddetten beri adeta yaz mevsimini andı- ran havalar birden bire soğudu. Meğer havanın bu ani tebeddülü sebepsiz değilmiş. Ankara kale- : sine ve yenişehir civarına kadar her tarafa geceleyin kar düş müş! Bu suretle başlangıcında bize baharı beraber getiren Mart ayının son günlerinde kışı geri getirmesi artık yaz geldi zanni ile paltolarını çıkaranlar için bir azizlik oldu. Fakat iktisadi vaziyet nokta- undan bakılırsa havaarın bu aziziği bizim için en büyük ilâhi Tötüflerden biridir. Çünkü ancak bu yağmurar sayesinde alınacak bol bir mahsuldür ki memleketin yüzünü gü'dürecektir, Vakıa Anadolunun yay a kısmı henüz yağmur sıkıntısına düşmüş bir hâlde degildi. Yalnız İzmir ve havalisinde yağmura ibtiyaç | hissedi iyordu, Ankaraya gelen haberlere göre İzmir havalisi m a garanti edilen Koza depotarının, kendi haberi olmaksızın kaçırı!- dığım iddıa etmiştir. Öte taraf- tan Osmanlı bankasının daha şubat içinde Meto zadelerin bü- tün. gayri menkullerini ipotek ettiği söylenmiştir. Hatta Kom- merçiyale (bankasına omerhun olan depoların Osmanlı banka- sına rehin edildiği iddia olun- muştur. Fakat bütün bunlar isabeti bir mahkeme kararile anlaşılacak hallerdir. — Bazı bankaların kredile- rin kestiklerini baber alıyoruz. Bu mes'ele ile bunun alakâsı varmi dır? — Osman'ı bankasının müş- terilerine hesabi carilerini mu- ayyen bir gün zarfında kapat- malarını tebliğ o ettiğini işittim ve bunu beklenmeyen bir haber olarak telâkki etmedim. Bunun haricinde hiç bir bankanın kredi kestiğini bilmiyorum. Banka mü- dürlerile yakıkdan temas ettiğim için kendilerinde kredi kesmek hususunda hiç bir temayül gör- medim. Bilâkis Adana çiftçisinin bu hadise dolayısile, imzasına atfettiği ehemmiyet, bütün ban- ka müdürlerine muhitin sağlam- lığı ve dürüstlüğü hakkında emniyet verecek bir hal o'muş- tur. İş, Se'ânik, Şark bankaları kredilerine devam etmektedir. Z'raat bankasının bu sıkıntılı hadisede aldığı tavır kendisinin hakiki kara gün dostu olduğunu gösteren bir vaziyettir. Çünkü müessesemiz şu son gün'er zar- fında ipotek mukabili yaptığı ikrazat dört yüz elli bin firayı | çmiştir. Kredi muamelâtı ise İş bankasınınki gibi yüksek bir yekün arzeder. Meto zade Osman Beyin gel- mesi çok iyi olacaktır, kanas- tindeyim. (Oo Çünkü (işittiğime göre iflâsı da talep edilmiştir. Fakat ne vakit geleceğini ve niçin şimdiye kadar gelmek iste- mediğini bilmiyorum. — « — için olduğu gibi diğer memleket aksamı için de artık bu ihtiyaç tamamen bertaraf olmuştur. Her tarafa çok fadeli yağmurlar yağmaktadır. Bu sene kış mevsiminde ha- valar açık ve ılık gittiği için Türk çiftçisi (elindeki Obütün kuvveti mümkün olduğu kadar fazla tarla sürmek ve ekmeğe sarfetmiştir; bu noktai nazardan zirai faaliyetin derecesi haki- katen Omucibi omemnuniyettir. Eğer havalar nisan ve mayıs ayları zarfında da müsait giderse Anadolunun gerek ova, gerek yayla kısmı emsalsiz bir bolluk senesi görecektir ve önümüzdeki hasat ve mahsul zimanı yalnız köylülerin değil, ayni zamanda şehirlilerinde yüzü gülecektir. Çünkü mem'eketi dört seneden beri tehdit ve tahrp eden kıt- uk tehlikesinin bu sene önüne geçilmiş olacaktır. Bu ise mem- leket için herhalde kambiyo meselesinden daha mühim bir felâketten “kurtu mak demektir. İstanbul ve İzmir gibi büyük ticaret merkezlerinde omevcut iktısadi sıkınlının başlıca bir sebebi (OAnado'u o dabilindeki müşterilerinden alacaklarını tah- sil edememeleridir. Çünkü geçen senelerde tarla- sından mahsul a'amıyan köylüler küçük kasabalardaki mütevassıt tüccarlara borcunu vermemekte, bunlar da tabii İstanbul ve İzmir gibi merkezlere para göndere- memektedir. Dediğimiz veçhile nisan ve mayıs içerisinde havalar iyi gider de Anadolu çiftçisi bu sene azami derecede toprağa döktüğü (gayretin omahsulünü alırsa derhâl iktisadi vaziyete gelecektir. Dün Dahiliye Vekâleti erkânın- dan bir zat ile görüşüyordum. Bu zat son günlerdeki faideli yağmurlardan bahsederken büyük bir memnuniyet gösteriyordu: “ Toprağa düşen bu yağmurların ber damlası bizim için bir jan- darmadır.,, diyordu. Hakıkaten muhatabımın yer- den göğe kadar hakkı vardır. Her memlekette sükün ve huzu- run en büyük düşmanı kıtlıktır. Bereketn timsali olan yağmur damlası ise tamamen sükün ve huzur demektir. Hu âsa zirai vaziyetin bugünkü manzarası büyük ümitler verecek şekil ve mahiyettedir. Yalnız bu ümitlerden fili faide hası! olabil- mesi için haziran ve temmuz aylarına kadar beklemek iktiza etmektedir. Binaenaleyh hali ha- zırda iktisadi buhrana maruz olan yerler ve müesseseer için en mühim mesele önümüzdeki üç dört ayı selâmetle geçirebil- mektir. Mehmet Asm Devam saatleri Dairelerde cumaertesinden iti- baren devam saatleri değişecek, sabahleyin 9 dan 12 ye, öğleden sonra da 13,5 tan 17 ye kadar çalışılacaktır. Şimdiki halde de- vam saatieri 9,5-12 ve 13-16,5 tar, Mimar Sinan gdünkü gazetelerde büyük Türk mimar Sinanın 342 inci yaş dünümünü için ibt faller Bu insan Himalayası, «ski medeniyetim:z yapıldığını okudum. için ortaya koyabileceğimiz en yüksek bir şahittir. Vatanın hemen her köşesinde enun ihti- şamlı bir eseri vardır. Ceçtiği yerlerde kubbelerden, kervan- saraylardan, sebil ve ulu çeşme- lerden izler bırakan bu deba, gölgesiyle bütün san'at tarihimizi kaplayacak kadar enğindir. Bu hakikati hepimiz biliriz ve öğün- mek fırsatlarının hiç birisini kaçırmayız. Onun'a öğünmek, onu yetiştiren milletin her ferdi için bir baktır. Fakat her hak gibi buda bir takım vazıfelerden sonra insana gelir. Dikkat ettim gazetelerin ver- diği haberler Mımar Sinanı sade Terakyanın benimsediğini gös- ter yor, "Trakya, dabinin kendi ifa- desiyle — üstatlığının o muhteşem eserini taşıyan Lalihli bir ü'ke- dir. Bu itibara belki onlar ken- dilerinde başka şehirlerden çok hak ve çok borç farzederier. Böyle bir his karşısında hürmet. ten başka duygulara yer yoktur. Yalnız şaştığımız nokta Trak- ya'ıların temiz heyecan'arı değil, Süleymaniyesile (Oöğünen İstan- bulun sağır bir bissizlikle eli böğründe duruşudur. Koca Sinan, Edirneden çök “burâya hizmet etmiştir; Kurdu- İ ğu en büyük eser Trakyada ise san'at şimşeklerinin hiç sönmi- yen parıltılarile sonsuz bir şen- lik içinde aydınlanan o beyin, bu beldenin topraklarında din- leniyor. Süleymaniyenin keskin kavis- li kemerleri geniş kubbe ehram- lan altında Sinan, bir kaç mer- mer parçasına sığınmış yatar. Onun mezarı, milletin ruhundaki tevazu ve feragati taştan bir dille ne güzel anlatır. Geçenlerde “Pastör, için yazılmış bir hitap görmüştüm. Bütün hayatı, ömrünün her yaş ve devirdeki çizğileri, resimler ve daha bin türlü şahislerle tesbit olunmuştu. Biz Siranımızın hakiki yüzünü, doğduğu tarihi bile belki bilmeyiz. Hayatına, nasıl çalıştığına dair de hemen hiç bir bilgimiz yok. Bunlardan geçtik bari öldüğü günü unutmamak kadirşinaslığını göstersek. Bir tek tahta pergerle bize asırlarca medenilik payesi veren bu üstadın, san'at hayatımızda uyandırması lâzımgelen çarpıntıyı ne zaman duyacağız? Bir tek Muhittin Sebatiden başka ondan ilham alan kimse yok mu? Seyyah Rümuz kaldırılıyor Vilâyet müdürleri encümeni dün toplanmış, havalelerde ev- raka yazılan ve daire isimlerini gösteren rümuzların karğaşa ığa sebebiyet verdiği ileri sürülerek bundan sonra rümüz yerine daire isimlerinin sarih bir surette yaulması kararlaştırılmıştır. iğ ik ne nie seli mi İİ Piyesten sonra Barri aktrisi kıralın locası ya- nındaki bir höcreye aldı. Kıral oyun arasında bu höcreye çeki- lir ve orada gözdesile mülâabe- de bu'unurmuş... Bu bhöcrede ne oldu? Şüphesiz doymak bik miyen ihtiyar zampara bu taze ve caz p güellikten keyfince is- tifade etti. Aktris bu mülâkat akibinde kıral ve gözdeden bir çok hediyeler aldı. İşin asıl hoş tarafı şu ki, aktris locasına av- det ederken Madam dü Barri kendis.ne asla hoppalık etme- mesini ve namuskârane yaşama- sını sıkı sıkı tavsiye etti, Kırala eğlence bulmak vazife- si yalnız kontese terettüp etmi- yordu. Bazi nedımler aiici kıra” nin hoşuna gitmek için kırala başka bir gözde tedarik etmiye çalıştılar. Baron dö Nökerk is- mini taşıyan intrikacı ve ahlâk- sız bir kadın güzelliği ile naza- rı dikksti celbetmişti, Kontese muarız olan parti Baronun kontesi atlatabileceği kanaatile onu kırala prezanteye karar verdi. En büyük asilterden dük dü “Düras,,m Baron ile kıral arasında «ülâkati temin için çalıştığı kaviyyen zannolu- nuyor. Parça yeni o'mamakla beraber henüz kıymetli idi; ve eskimiş bir zamparanın hissiya- tını tahrik etmeğe müstait idi. Kıralın bu lokmayı da tattığı veya tatmak teşebbüsünde bu- lunduğu kaviyyen tahmin oluna- bilir. Şurası (o muhakkaktır ki hükümdarın vefatında bu intrika hâlâ devam ediyordu. Bu intrikanın aksini bir polis raporunda buluyoruz; raporda dük dö “Düras,, ın yerine prens dö “Subiz,, in ismi geçiyor; rapor şudur: “ Anlaşıldığına göre kıral ba- ron dö Nökerki bir defalık ok- şamak lütfünde bulunmağa az- metmiştir. Hükümdara bu kadını takdim vazifesi prens dö “Su- biz ,, e isabet ediyor. ,, Zaten on beşinci “Lui,, şeref ve haysiyet denilen şeyi çoktan peynirle ekmek yer g'bi yemiş hayatından silmişti. 1770te Avusturya imparatoru- nun kızı “Mari Antuvanet,, veli- ahtla evlenmek için “Kompiyon,,a geldi. Kıral onu çabuk görmek, güzel olup olmadığını anlamak istiyordu. Naklolunduğuna göre, hudutta tanzim edilen mukaveleyi kalemi mahsus müdürü “Büre, kırala arzettiği zaman kıralın ilk sözü; “Göğsü nasıl? Cazip mi?,, oldu. Müdür Veliaht hazretlerinin zev- cesinin gayet cazip ve lâtif bir simaya malik olduğunu söyleyin- ce kıral dedi ki: — Oou size sormadım ayol. Siz bana göğsünü, memelerini anlatınız. “ama Kıral Gelinine ve göz diken kıral Mari Antubanetin güzel ve cazip bir sımij olduğunu söylüyen kalemi mahsus Mf, kıral neler soruyordu? Madam dü | | — Haşmetmeap oraya | bakmağa tecasür edemedi Kıral kahkaha ile güldü” — Ne ahmak şeys'niz i Bir kadın görünce evvelâ © bakarlar; Avrupı Deniz ayakabıl Deniz üzerinde ayağını gibi tahta takarak g dası Amerikada büyük bir? bet görmektedir. «Akuap mi verilen deniz ayakabı den güne ıslah ediliyor. M dema her iki ayak için b akuaplan kullanılırken şim“ ayak için ayrı bir tahta maktadır. Maamafih bü * skisinin istimali kolay Buna alışmak için rese lâzımdır. Bu spora lar dalga'ar üzererinde mak tecrübeleri yapmakt4”; Sıçrayış kar üzerinde ski e yanların sıçrayışınmı andır” dır. Maamafih su üzeri lanırken birçok odafalar mektedir. O vakıt mahir # lar hava dahilinde adeta gi de atarak muvazene! mağa muvaffak oluyorlar; “ t Zepeline direk! bina mı? | Kabili sevk balonları8 için lâzımgelen direkle! me er bu balon'arın ça il Nevyorktaki bir çok ların yukarısma (O bağ” teklifi bir çok dedi " mucip oluyor. Amerika kabili sevk rının pilotları bunun ka” ez dn iddia ettikle” e iğ gini söylemiş ve bar eyi Ba i ey. mii yüksek b riındaki Kalelerin | direği - vazifesini kanaatindedirler. Eğer, < 1 müvaffakıyetle icra e© kında Nevyork ve Vi otuz kirk katlı et sinde birer kabili nun bağlı olduğunu kaviyen memuldur. | Çarşamba Nisan

Bu sayıdan diğer sayfalar: