buhran iki mağazası apanıyor atura taciz birsizlikleri bu hadiseye sebep gösterilmektedir Teşrinievelde — tatbik olunan Yeni gümrük tarifesinden evvel birçok ticaretanelerin ihtiyaçtan İazin manifatura ithal etmeleri “ ötokun fazlalığ son günlerde ticaretinde büyük bir Şamlı mağazaları durgunluk tevlit etmiştir. Ayni amanda © tarihlerde düşkün İsterim fiatına (göre Avrupa Mücasesatına bağianıp bu dafa Yükselen İngiliz lirasile bonola- Pm tediyeye omecbur . kalan a bir çoğu tatili faaliyete ka- YAP vermişlerdir. Pi yakadaki “ “Bü” dürgunluğ Üren şehrimizin en eski mağa- ikisi, Meydancıktaki Şamlı ve mahtumu (Ertuğrul ) ticartaneleri ti- n müdürlüğüne müracaat ik piyasadan çekilmeğe ka- ki, Srdiklerini söylemiş ve tas- n içte Türk talebe : cemiyeti de İsviçrede tahsilde Niye Türk talebeleri bir ce- My etmişlerdir . Bu bir aralık, azasının kâ- Vatana dönmesi üzerine durdurmuştu. aldığımıza göre İsviç- Mi, ürkiye talebe cemiyeti, Can faaliyete geçmiştir # İİ : gayesi (o gençleri- Avrupada tahsile teşvik * İsviçrede okumak iste- kolaylık göstermek, ve May inkılâbın ruhunu kavra- İş, İertler halinde yetiştirmek- in 47 merkezi Lozanda- azaları o meyanında a, yle adamlarımız bulu- teşekküle muvaffakiyet ederiz, Sehrin en büyük i tacirlerinin ted- ei sarayında sui kastmı yapacaktı ? ayat (o mecmuasının son nüshasında İbrahim Halil Paşanın ( Abdülhamide Vilhelmi nasıl Jurnal etmişler?) isimli bir yazısı vardır, Sabık imperatorun Abdulhamide, ve saltanat dev- rine ait gayri münteşir sözlerini ihtiva eden bu şayanı dikkat Yazının bazı aksamını iktibas ediyoruz: “ 1909 senesi 31 mart vak'a- sını müteakip Abdülhamit iskat | Manifatura tüccarları bu ai müşkülâta maruz kalmışlar | SN Saniyaiz karar teren Ertuğrul mağa: « edildi ve yerine Beşinci Mhmet getirildi. o Beşinci o Mehmedin cülüsunu Avrupa hükümetlerine tebliğ için birisi esbak Sadrazam Tevfik Pş. ve diğeri de Müşür Ahmet Muhtar Pş. nın reislik'e- rinde iki beyet teşkille gönde- rildi. Ben de birinci heyet aza- sındandım. 1909 nisanı sonların- da İstanbuldan kalkarak ilkin Viyana, sonra oPetresburgtaki vazifemizi gördükten © sonra mayıs (o başlangıcında (o Berline | gittik. İ oOOradada hükümetin misafiri olarak oObeyet Adlon otelinin mubteşem bir kısmında yerleş- tirildi, ertesi pazar tam saat 12 İ de sabık Almanya İmperatoru Vilhelm ve İmperatoriçe Augusta Victoria'nın a çıktık. Bu gibi merasimde takdimi lâzım gelen namenin tevdiinden | ve icap eden sözler sarfedildik- ten sonrada heyeti imperator tayafından vale yemeğe de etli Sofradan kalktıktan sonra im- İ peratorun hususi salonlarına ge- | çildi. Bunların üçü hep şarka ait eşya ile tefriş ve tezyin edilmişti, bunların çoğu, bilhassa en kıymetlileri o Abdülhamidin | hediyeleri idi ve salonlar müze- leri andıracak derecede eski ve kıymetli eşyayı ibtiva ediyordu. “akat bu değerli şeyler arasında gariptir ki mevcudiyetlerinin se- bebine mana verilmiyecek dere- cede değersizlerine de rasgelini- yordu. Hususile salonlardan birinin duvarları üzerine yelpazevari 40 kadar sırmalı kadın terliği yer- leştirilmiş olması hayretimi cel- betti. Bu hayretimi imperatorun nazarından gizliyemedim, hemen yanıma geldi. — Bu terliklerin, dedi; nazarı dikkatinizi celbettiğini görüyo- rum, Bunlar benim de, çokları gibi karımın terliği altında bu- lunduğuma işarettir, yani ben de kılıbıkım... — Siz de kılıbık olursanız biz ne olalım? cevabı üzerine gü- lüşüldü, daha bazı havai sözler- den sonra imperator gizli görüş- mek istediğini hissettirerek beni şöylece bir kenara çekti, Abdülhamit hakkında biraz evvel geçen bir mükâlemeye işaretle : — Benim de fikir ve kanaatim tamamile bü merkezdedir, dedi, Abdülhamit haddi zatında fena bir adam olmamakla beraber vehminden pek çok istifade eden etrafı kendisini fena yollara sevketmiştir, sözlerini ilâve et- tikten sonra imperator, size kendi başımdan geçen bir vak'- ayı hikâye edeyim, dedi: 1890 da ilk defa İstanbulu ziyaretimde o zamanlar: yeni icat edilmiş olan mavzer tüfeklerin- den birini nümune olarak bera- berimde getirmiştim, Maksadım ehemmiyetini, olan Abdülhamide de anlatmak nasıl kullanılacağını bizzat gös- termekti. Bu münasebetle Os- manlı ordusunun bu nevi bir silâbla teçhizinin ne derece fay- dalı olacağını söylemek ve ka- i bulünü tavsiye etmekti, İstanbulda merasim köşküne misafir edilmiştim, Abdülhamitle görüşme saati yaklaştığı sırada o vakit Birinci Teşrifatçi ve Baş- tercüman Münir Pş.nn geldiğini ve kabul edilmesi ricasında bu- lunduğunu haber verdiler, kendi- sini hemen kabul ettim, Abdül- hamit tarafından selâm ve sena- lar getirdiğinden bahisle bir hayli iltifatkârane tebliğattan sonra Abdülhamide takdim edil- mek üzere yanımda bulunduğu ehaber alınan yeni icat tüfeği efendisinin pek ziyade merak | ettiğini ve kendi vasıtası ile bir / ah evvel gönderimetini iltimas ve rica ettiğini söyledi, i de istedi, . 5 e Halbuki tüfeğin vücudünü ben herkesten saklamıştım, Abdül hamide bir « surprise , yapmak istiyordum . Bir kere bu emeli- | min hasıl olmamasından sıkıldım, | sonra tüfeğin nasıl kullanılaca- ğını kendim göstererek husule getireceği hayret ve tesirden de mütelezziz (Oolmak © arzusunda idim . İmdi, vakıa yanımda böyle bir tüfek vardır, lâkin bunun nasıl kullanılacağı biraz çapraşıktır, bunu bizzat göstermek ve tüfeği takdim etmek şerefini muhafaza etmek isterim, cevabını verip teşrifat nazırını geri gönderdim. Aradan beş, on'dakika vakit geçmemişti ki Münir Pş. tekrar geldi ve ayni sözleri daha ni- bu cins tüfek © zaman pek mü- | | him bir ibtira olduğundan bunun | silâh meraklısı | Sabık Alman imperatoru istibdat devrindeki ilk İstanbul seyahatinin hatıra'arını anlatıyor ! yazkârane (o tazeedi. Ben de gene ayni cevaplarla talebini reddettim, fakat cammda s- kıldı. Maamafih artık (mesele yok deyip mülâkata bazırlandım. Halbuki Münir Pş. nın üçün- cü defa geldiğini haber alınca i hayretten ne diyeceğimi şaşır- dım, Karşıma çıkanın haline acımamak kabil değildi. Efendi- si tarafından ne derecede sert bir muameleye uğradığı ve mu- vaffakiyetsizliği ne acı tenkit edildiği her hal ve tavrından görülüyordu. Tüfeği elde edebil- mek için pek çok rica etti. Fikrimde musır olduğumu gö- rünce çaresiz meyusanğ geri döndü. Bu muhaverelerle esasen mü- lâkat zamanı gelmiş ve hatta biraz da geçmiş olduğundan kalktık ve Abdülhamidin daire- sine gittik, bittabi tüfek te hu- sesi bir mahfazanın içinde ya- nımdaydı. Bir müddet görüşüldü. Sıra tüfeğin takdimine ve ns- sıl kullanılacağının gösterilmesine geldi. Tüfeği getirttim. Pek mah- zuz olduğunu söyledikten sonra: — Ben onu bilâhare bizzat tetkik ederim, o mahfazasından çıkarmak zahmetini ihtiyar bu- yurmamanızı rica ederim, dedi, ve hatta bu ricada biraz da is- rar sezdim. — Bu silâh pek şayanı tetkik bir şeydir, bunun bizzat istima- li suretini, aksamını göstererek #ize takdim etmek isterim; bu benim için büyük bir şereftir, dedim, rica ve israra aldırma- dım, tüfeği çıkardım, gösterdim ve en ufak teferruatıma kadar tarif ettim. Yalnız bu müddet zarfında Abdülhamidi haylı telâşlı gör- mekle beraber tüfeği elimde tut tuğum müddetçe de karşımda durmaktan kat'i surette tevakki ederek yanımdan ayrılmaması nazarı dikkatimden kaçmadı. Müiâkat bitti, Mutat sözler € S5 VAKIT Piyasada | Kayser Vilheim Abdülhamide Yıldız 18 Mert i Gizli fuhuşla mi 1 mücadele ' Zabıta teftişatını sıklaştırıyor Yeniden fuulan kadınlar ve meydana çıkaruan gizli ever İstanbul zabıtas fuhuşla mü- cadele meraisin: son günlerde arttırmış, bu mücadelenin e- hemmiyetle ta- kibi için ikinci şube emrinde- ki sivil me- murların ade- a A dini arttırmıştır. - Galatada İinci şube madora Zabıtai ah- Sökra B. lâkiye memurları iki gece evvel ahlâksız kadınların kesretle bu- lundukları oOGalata civarındaki otel ve kahvelerle çalgılı mey- haneleri ansızın kontrol etmiş- lerdir. Bu kontrol neticesinde on beş kadar kadın ve kız yaka- lanmış, polis müdüriyetine geti- rilerek muayene edilmişlerdir. Beyoğlunda Evelki gecede Beyoğlundaki otellerle randevu evleri teftiş edilmiştir. Bu teftiş neticesinde, evelce randevuculuk yaptıkla- rından dolayı cezalandırılan bir takım kadınların yeniden gizli randevu evleri açtıkları anlaşıl- mıştır. Teftiş edilen evlerde vesika- siz kadınlarda bulunmuş, bun- lar saklandıkları kömürlükler- den ve dolaplardan çıkarılarak merkeze götürülmüşlerdir. Bey- oğlunda yakalanan o vesikasız kadınlar 35 i mütecavizdik, Bun- lar muayeneye sevi i dir. Bu teftiş neticesinde yakala- narak Taksim merkezine kadın merkezde bir 12 numaralı madam Mari- Musevi Taksim polis merkezine getirmişlerdir. LA merkezde diğer kadınlarla bir- likte otururken saat biri elli aptesaneye çıkmış, orada Batak çocuk di ür. düşi ğü, bu- yerde fazla Mei anlaşılmış, derhal doktor (getirilmiştir. £ Bayılan kadın ilk müdavatı yapıldıktan sonra Fransız hastanesine yatı- rılmıştır. Beş aylık olan çocuk yarım saat sonra ölmüştür. Tahkikata (müddei umumi muavinlerinden Necmettin Bey vaziyet etmiştir. aarfolmarak ayrıldık. Akşama kadar türlü türlü şeylerle uğ- raştım. Akşam daireme döndüm. Maiyetimle görüştüğüm sırada bun biri o gün tüfek yü- zünden çıkan hadisenin sebebini anlattı. Meğer Abdülhamidin mühim hafiyelerinden biri beni de curnal etmiş, ve: — Sizi ziyaret edecek olan Kayserin elinde yeni icat edilmiş, ses vermez, duman armaz bir tüfek vardır, takdim sırasında imperator sizi bu tüfekle vura- caktır, ihtiyat buyurula, demiş olduğunu mevsukan haber aldı- gın hikâye etti. Yakan o suretle geçmesi de bunu teyit oedince hayretler içinde kaldım, ve, işte, Abdül- hamit böylelerile muhattı. Bun- ları temizlemiş olmakla millet ve hükümete büyük hizmetler edilmiş olduğunu itiraf etmek lâzımdır, sözlerini de ilâve etti. » 1930 —