lak âşıkları Eihamrada » Sinema sanatın bütün şubelerini kendisinde toplamıştır. İs- tanbul pek az da olsa sinema edebiyatına ait bir kaç filim gördü. Asfalt, Rap- mma a sodi Ongruar, Prağlı (o talebe bu meyandadır. Friç Langın Met- ropolisi (o kons- trüktivist üslup- ta idi, Ramon Navvaronun oy- nadığı | çıplak âşıklar ise “eg- zotik,, bir Şiir dir, Bu film için ismi ( İstikbali östermesine rağmen bakika- ta pek geri olan bir gazete yalancı bir pey- gamber edasile “hayasıx,, diyor, Nasii bir ipti- dai adam gra- mofon işidince secd:ye kapanırsa, san'at cahille- rinm de yarı çıplak bir vücudu “mugayiri arü haya,, telâkki et- mesi o kadar tabiidir. Nerede kaldı ki bu filmi en iptidai bir | adam görse beğenir, çünkü ora- da kendisi gibi “giyinen,, , hare- ket eden vatandaşı vardır. Am cak bedevilik ile medeniyet ara- 8ına sıkışmış kafalar bu filme “hayasız,, diyebilirler. Ramon Navaro, bu filminde | bize iki güzelliğini daha veriyor: vücudunun ve sesinin şarkı söy- lediği zaman kendisine refakat eden musikinin harikülâde yanık güzelliği, Rene Adora ile Ke- rem ile Âsli gibi karşılıklı söy- leyişleri, bülbüllerin şakırdayışı, garip bir güzellikle dolu Bahrı muhit adasının daima güneşli semasında durgun bir arana damlıyan su damlasının yaptığı haleler gibi akisler uyandıran tek çan sesleri ve menfaatsiz — aşk, erimez bir dinin gü- ünç gayretleri, para hı lak âşıklar şiirinin emmi teşkil eder. Bütün buşürin üze- rinde esen büyük, nevmit bir aşk havası daha vardır ki film- de ikinci derecede kalmıştır. Bu Doris Billi tarafından oyna- nan Amerikalı hafif bir Kirli Navaroya olan aşkıdır. Ben bu iptidai aşka bunu tercihi ederim. * Sesli gazeteler, beni filmler kadar slkküder ediyor. Fakat bilmem dikxat ettiniz mi, ber programda muhakkak karşımıza Mussolini çıkar, nihayeti viva- larla biten bir nutuk söyler, Siyasi bir şahsiyetin nutukları elbette alâka uyandıran bir şey- dir. Bilhassa bir gazeteci böyle fırsatları kaçırmaz. Fakat gaze- tenin bir rolü de her şeyden, mütenevvi şeylerden bahsetmektir. Manolesku yetlerinin iyi taraflarını vermişler, | Buhafta | l Silik çehreler MeleKte «Şikago gecelerin ve «Cehem- nemler diyarı »nı oysıyan artist lerden Jorj Bankoft eksik ve Olga Baklanova fazla olmak üzere hemen hemen #yni artist- lerle oynanan «Silik çebreler» le Küv Bruk entrikaları etrafında çözülüp bağlanan ağır bir rol oynamaktadır. Yürünün derin manaları, hareketlerinin kurdluğu bakışlarındaki madeni huzme- lerle şöhret kazanan bu artist muvaffak bir oyun oynamıştır. Olga Baklanova başta olmak Üzere bütün artistler kudretlerini filmin iyi olması için vermişlerdir. Şehir uyurken Asride Bu hafta insan sinamaların hangisine gideceğini şaşırıyor. Bu hafta içm mevsimin en İyi sinema haftası diyebiliriz. Asri sinema, Lon y gibi sert bir artiste Anita Paj gibi cici bir kız, Karol Ney gibide narin bir delikanlıyı toplamış olan bir Macera filmi gösteriyor. Heyecanlı sahnelerile dolu olan bu filim LonŞaneyin kuvvetli eserlerinden biridir. Lon Şyanez makiyajsız oynıyor. Varyete numaraları da iyi olan “Asri, ye gidip bu filmin gö- rülmesi sinamayı sevenler için mecburidir. Yıkıcı Operada Sesli komik bir film. Yukar- dan aşağı komik buluşlarla dolu. Valter Port, şebrimizde çok ta- nınmamış bir artist olmamakla beraber sevenleri çoktur. Bu fil- minde görülmesi lâzımdır. Film gazetesi de güzeldir. filmin sonlarına doğru yerini Dita Parloya birakınca bu iki kadın artistin güzel karşılaşma” larına şahit oluyoruz. Size Jorj Enrihi şiddetle tav- siye ederim. Bu adam daha geçenlerde “İstanbul mabkümu,, isimli bir filim bitirmiştir. Avrupa sinema münekkitleri kendisinden takdirle bahsediyorlar. Manoles- kuda gösterdiği oyun bu medhin pek yerinde olduğuna şahittir. Emil Yannings tarzını devam ettiren Jorj Enrih apaş roların- da çok muvaffaktır. Turjanski küçük bir hikâyeden nefis eser yapmiştır. 7. VAKIT, — 4 Küânunsani Klara Ber ida Rişmen, resimlerini gördüğünüz ve çitir. Mes'nt çif, Çinkü bir gok dedike- du'ara rağmen esma başı ilk gönü Klara Berile Rişmen evlenmişlerdir. Sinema memleketi yeni senamln ik gününü be iadivacın ssadetile karşılamıştır. Klara Bov un hülyaperver aşıklarına bereli, kendisine de seadet tamenni aderie 2 kırmızı gül Etuval Etuval sineması da filmlerinin bir kolayını bulmuş. Sesli namı altnda balka bir sürü filim yutturan müesseler zannedildi- ğinden fazladır. Sesli filmden maksat, film alınırken seslerin de aynı sırarada i i icn ederse yazacağız. Ve ener lili gösteril- diğinide işaret edeceğiz, taki, mekalir rik fırmalar altında yapılan Oo küçüklüklere (o vakıf olsunlar. Fakat bunun için mev- sim sonunu bekliyoruz. Listeyi ozaman takdim edeceğiz. Monte Kristo cenli e Beyoğlunda bir sinemada terilmiş olan bu filim yarından itibaren İstanbul halkına da gös- terilecektir. Fransız sinemacılığında büyük bir eser telâkki olunan Monte Kristo hakikaten iyi bir filmdir. Yalnız bazı ari, amerikan filim tekniğine aykırı olduğu için bizim halkımıza da aykın gelecektir. 5 aya Şehvet İY arat Greta Garbo oynadığı filimler olsun yalnız kendisi Ke büyük bir halk kitlesini çeker. Şehvet diyarında Levis Ston gibi mühim bir artistle oynuyor. Nils Aster bence ber- ber çırağına benzer bir tiptir. Ne gariptir ki rejisörler Garbo- yu ya Nis Aster gibi, yahut Con Cilbert gibi san'atları ol- mıyan “Jön prömiye,, ler ile oynamıya icbar ediyorlar. Fransız tiyatrosu Zaman zaman sinema oynıyan bu tiyatro da dünden itibaren İspanyol Esküderonun oyunlarma sahne olmuştur. Bu itibarla bu hafta sinema oynamıyacaktır. Havada bir facia Santamonika, 3 (A.A)— İki tayyare 3 bin kadem irtifada müsademe ederek denize düş- müşlerdir. İçinde bulunan 10 sinema artisti ile sinema ope- ratörlerinin hepsi mahvolmuş- tur. Artistler bir filmde gös- terilecek olan paraşüt ile İniş fotografileri almak niyetinde idiler. Geçen gün Beyoğlunda bir sinemaya gitmiştim. Program satan kızlardan birisi yanıma sokuldu ve sordu: — Siz gazeteci misiniz? — Emet. — Eğer sinemaya alt yan yazıyorsanız orica ederim çok “hülâsa,, yazmayınız. — Neden? — Program satamıyoruz da ondan. Halit Fahri Bey arkadaşımız, eski Servetifünun yerine çıkan Uyanış mecmuasının yazı işlerine bakar. Kendisinin bu mecmus- da, ara sıra, «espri» lerini büyük bir zevkle okuyoruz. Uyanışın sinema sayıfasını da o yapar. Meselâ bakınız, son nüshada, bu hafta Majikte oynı- yan «MANOLESKU» filmi hak- kında şu kıymettar malümeti okuduk : “Manon Lescaut (Manonlesko) Fransız edebiyatının pek meşhur klâsik romanlarından biri olan ayni isimdeki eserden ikinci defa olarak filme alınmıştır. Abbe Prevost (Abe Prevo)nun mevzuu pek şiddetli bir aşk macerasıdır. İhtiras derecesinde bir sevgi, başka insanların adilikleri ve hayatın sefaletleri ile adeta pen- çe pençeye mücadele eder. Ma- non hissi ahlâkisi olmıyan ve yalnız şövalyesini sevmeyi bilen bir okızcağızdır. Yapamıyacağı yalnız bir şey vardır. Fakir ol- mak, fena giyinmek. Bütün mev- zu işte erkekte namus hisleri- nin isyanı, kadında hem sevda hemde şuhluk hislerinin müte- madiyen birbirine galebesidir. Bu güzel mevzuu bu defa fil- me çekenlerin Brigite Helm ve İvan Mujukin gibi artistler oldu- ğunu söylemek kiymetini anlat- mıya kâfidir sanırız. :