vom ekle cil EY " dad : y ve R ii > 5 —— 10 — VAKIT 4 Kânunsani 1930 ——— Eer YAY İZ Bi x a Bahrıahmere seyahat Ga Kıymetli bir tetkik) — 7 | el ilyarderier Hicazlılar Vehhabileri sevmezler ! Ciddenin kaymakamı İranlı bir tacirdir ! Derler ki siyasette himmet sar- ! fetmek iyidir, himmet israf etmek fenadır. Kurduğu devleti ileri götür- mek husususunda makbul gaye- ler taşıdığı anlaşılan kıral İbin Suud, boyuna himmet israf etmek mecburiyetile karşılaşıyor. Her adımda himmet israf et- mek zarureti, siyaset adamlarını sonunda mutlaka oöportünizme (idarei maslahata ) götürürmüş. İbni Suudun da akibeti bence, çarçabuk bu olmuştur. İzaha bi- raz gayret edelim: Hicaz, Necit ve mülhakstı kırallığının ahaisini belli başlı iki büyük kısma ayırmak kabil dir ; Kıralın asıl taifesi Necitli- ler yani Vahhabiler; saniyen Hicazlılar. Hicazlılar Vahhabileri hiç sev- miyorlar. Fe âket şunda ki bu sevmemekte başlıca amil, diğe- rini kendinden aşağı görmek kanaati, Evet, Hicaz'ılar Vehha- bileri (o hemeç, ( medeniyetsiz, barbar ) addediyorlar. Vahhabi» ler de Hicaz'ıları mü'h t biliyor- lar. Mabiyeten iki histe keskin, bem çok keskin hislerden. Dışarıdaki mevküni iki “ mu- Kaddes,, şehri ihtiya eden Hicazın kıralı ve İçerdeki kudretini Vabhabilerin reisi bulunmasına borçlu olan İbni Suudun artık vaziyetini ve israf mecburiye- tinde kaldığı himmeti bir ta- #svvar buyurunuz ! Hicazlılar arasında mevkiini kuvvetlendirmek için Vahhabilik akidelerinden fedakârlık etti mi, Vahhabiler nezdindeki mevkii zaifleşiyor. Vahbabilik esasatını Hicarda tatbika koyuldu mu Hıcarlılara karşı mevkii sarsı yor. Yalnız bir tarafı gözete- rek ona göre yürümek, yani diğer tarafı ihmal ise imkânsız. Zaten topu topu Hicazı da, Necdi de, mülhakatı da bir kaç yüz bin kişinin içinde. & için hakiki bir mübamir gibi farla mutalea yürütmekten icti- map ediyorum, Ben gördüğüm, öğrendiğim bir kaç noktayı sadikane işaret edeceğim. Neti- celeri okuyucular çıkarsınlar. Ibin Suwd bir geribe içinde. İslim âlemine, Hicazlılara ve ecnebi devletlere karşı mevki ve itibarını tahkim için Vahbahi- likten uzaklaştıkça Vahhabilere yaklaşmak batta içlerine gömülmek ihtiyacını duyuyor. Son zaman- larda Necidi ve eski merkezi Reyadı terketmez, edemez olmuş. Büyük oğlu ve veliahtı Emir Suud ise esasen Revaddan biç ayrıl - miyor. Ve Mekkede kırala ikinci oğlu Emir Faysal vekâlet edi- yor . İmam Ünvanını Oo terkederek melik (kiral) namını almış olan İbin Suudun Reyaddaki ikameti ataletle geçmiyor. Bazen ufak tefek (ibtimal oraları için büyük) muharebeler yapiyor. Bütün bu vaziyetin sailını has- satan Arapların çok sevdikleri kestirme ve beliğ bir cevap nü- mwunesinde okumak belki kabil - ii ye Ibin Suud, kendi ümerasından ve en namlı silâh arkadaşların - dan Faysal -üd- Dıvişi mağ'üp ettiği zaman, yaralı olarak hu - zuruna getirilen Ed-Diviş ten kı- yamının sebebini soruyor. Faysal- üd Dıviş sadece şu cevabı ve - riyor: « Sana karşı hareket edil- memesine hâkim olmak, elimden çıkmıştır. » Vahhabiler Hicazda, Osmanlı İmparatorluğuna ait bazı teşki- Iatı ve bir çok idari tabirleri ipka etmişler. Esasen çürük ça- nk olan bu teşkilâtın, İmpara- torluktan Şerif hükümetine ve Şerif hükümetindende Vahhabi- lere intikal edince aldığı hali siz tahayyül ediniz! Meselâ Cidde, kaymakamlık. Fakat kaymakam, Abdullah Ali Zeynel isminde aslan İrani bir tacir. Kendi ticaret işlerinin çok- luğundan ve yaşmın da ilerle miş bulunmasından dolayı bu kaymakam -tüccarm, biri kar- deşi olmak Üzere, iki de mus- vini var. Filvaki Abdullah Ali Zeynel çok muhterem, çok iyi bir adam. İyi amma... Vahhabiler, bizim “zabıtai ahlâkıye , diyebileceğimiz şeye şöyle böyle takabül eden bir takım “ emir bilmaruf ve nehi anilmün- ker,, hey'etleri icat etmişler. Bu bhey'etlerin başlıca icraatı meydan (dayağma (mahküm etmek. Meydan dayağının iyiliği ve ya fenahiğr haydi münakaşa “götlirir diyelim. Yalnız, zama- nımızda hâkim olan medeniyet fikirlerinden her adımda ayrıl- mak, ve yahut bufikirlere müte- madiyen yaklaşmamak bilmem ne dereceye kadar doğrudur. On altı yaşında bir gence, ba- husus bir genç kıza en vahi bir sebepten dolayı çarşı ortasında seksen değnek attır, sonrada bu hareketi aykırı gören bir cibana tariz et! Bu vesile ile bir bilgiçlik tas- lamaktan kendimi alamıyacağım. Bir iki sene evvel Habeşistan, Akvam cemiyetine girmek iste- mişti. Şimdiki haline göre dün yanın en büyük (iümistörisi ( aldatmak yolunda alay ) olan Akvam (o cemiyetini o methet- mek © gayesile söylemiyorum. Ancak o dakika için oHabeş hükümetinin, bu cemiyete gir siyaseten bir istifadesi var- dı, ve ya mühim bir istifade umuyordu. Fransanın şiddetli lehdarlığına ve ısrarına rağmen Habeşistanın, Akvam cemiyeti muvacehesindeki talebi az kaldı suya düşüyordu. Bilir misiniz ne- den? İngilterenin “suretihaktan,, gözükerek ortaya attığı ufacık bir keyfiyettem (Habeşistanda ceznen bilek kesilirmiş, Iegilizlerin bü üç dört kelime- lik iddiası yakından alâkadar olduğu bir devlete möteveccih olmasa idi, yani bir maksada hamlezsseydi Habeşistan, Akvam cemiyetinin yüzünü belki asırlar- ca göremezdi. Meselede neler çektiğini Briandan bir sormalı, Halbuki İslâmiyette yeni yeni zuhür eden ve paydar olmak için medeniyet arabasının arkasma takılmak o zaruretini görmeleri Rize vilâyetinin bari- talı ilmi Rize vilâyeti ziraat müdürü A. Kemal B. tarafından Rize Vilâyetine sit, mabaili bir tetkik neşredilmiştir. Du tetkikte vilâ- yetin bütün kazalar, nabiyeleri, köyleri hakkında nüfus, iklim,yağ- | mur, sühunet miktarı, ve nebatata, arazinin irtifalarına, mahalli san- atlara dair mufassal (ma- mat mevcuttur. Ayni zamanda bu malümat grafiklerle tesbit edildiği gibi vilâyetin o büyük mikyasta bir haritası da ilâve edil- miştir. Harita pek güzel bir şe- kilde basılmıştır. Kemal Beyin vücuda getirdiği eser ihtiva ettiği (o malömet itibarile hakikaten orijinal bir eserdir. Kemal Beyin uzun messi ve güçlükle başardığı iş vatanı tanımak ve bilmek mübim bir adımdır. Kemal Beyin Rize vilâyeti için ciddi vesikalara müstenit eserleri diğer vilâyetlerimiz için de bir örnek olmasını temenni ederiz . —— e — — Plömer asliye hukuk Mahke- mesinden ; Plömerin Ferhadin köyünden Köse oğullarından Me- met oğlu Veli ağa tarafından ceddi ve murisi Köse oğulların- dan Hasan oğlu Mustafa namına mukayyet karyede kâin altı kıta tarla ile bir bap hane ve bir bostan yerinin muamelei tescili- yesini iddia ve icra kılınan mah- kemede müddei aleyhten Tenkas ve Fındıklı namlarile iki kıta tarlanın nısfı davacı Veli ile Ali oğlu Ahmede ebaenceddin ait ve mısıflarında mezburen Veli ve Ahmet dahil olduğu balde diğer müddei aleyh arazi ve emlâkin köse Mustafanın umum vereseleri nsmlarına intikal ey- lediği an aşılmakta ve bu suret- lede mümelei tesciliyesi icra kı- hnacağından başkaca bir hak idda edenler Varsa tarihi ilân- dan itibaren bir ay zarfında Plümer hukuk Asliye mahkeme- sine müracaatları ilân olunur. anal ea mm alm all l lâzım gelen devletler şeriat ah - kâmını tatbik etmek, yani ada- let namına el, ayak kesmekle iftihar ediyorlar. Gümrük alıyorsun diye, Cid- dede tütün içimine müsaade ediyorsun diye, otamobile bini- yorsun diye, mülhitlerle görüşü- yorsun diye. onlara benzemek için çorap giyiyorsun diye bizim iyi bildiğimiz bir zihniyet, bir ruh tarafından tariz ve taarruz- lara uğrıyan İbin Suudun, tele- fona müteallik macerasını din- leyiniz: İbin Suud, şerif Hüseyin za- manından kalma iki üç telefon hattı tamir ettirmiş, Hemen işaret ettiğim zihniyet, ruh ayaklanmış. Böyle şey kabul etmeyiz, bu sibirdir, demişler. Etmeyin, eylemeyin'er fayda ver- memiş. Nihayet zeki, terakti- perver, arimkâr kral bir hileye müracaat elmiş, demişki: “A- yetül Kürsi okununca çözülme- yen sihir olur mu?,. Tabii “ol- maz,, demişler. Telefonla konu- şurlarken Ayetü! Kürsi okunnuş. Sese balel gelmemiş. Ses devam edince işde sihir bulunmadığına kanaat getirmişler. Fatebiru.....! Mehmet Fuat Nasıl zengin oldular? yolunda | “Krup , lar :5 Safdilcesinebir müracaat A'fred Krup İngilterenin meşhur firmalarındali birine müracaat ederek muvaffakıyet esbabın sordu fakat... mektubuna cevap bile almadı Geçen tefrikalar hülâsası Abvamşada “Esen, de oldukça seröet te merki sahibi olan Krup ailesinin on dokuzumes asır mebadisindeki mümessili Frederik Krup gayet çalışkan ve müteşeb- bs bir adem olmasına rağmen bârün ser veğini kaybeimiş ve on dört yaşındaki bö yük oğluna yalnız. bır fabrika berakmıştı. Bu falrikalı çelyekk (amilaa, beracak para olmadığı gibi ner şeyida naksandı. Ak fred Krup cu dört yaşmda olmasına rağ men pederinin mesleğinde ısrar eti ve bın zahmetle fabrikasına oldukça bir mevki | dermiye manaffak okka, neşrettiği | Pia bakana mekle Ein muzir olduğu kanaate Krup un müraca- atlarını veddetmişti. Krup fabrikasındaki Di Geek ri İ deri ve diğer bir akrabası ile birleşerek buhar mdkinesi tesisatı ile fabrikasını iş leimiye başladı. Yeni metad bir çok güç Jöbleri mucip oimiyor değildi ... Buhar makinesi çok kömür sarfediyordu. Yarım saat işle- yince duraklıyor ve tekrar can- landırılması icap ediyordu. Fakat her şeye rağmen «buhar ile ça- lışılan ilk sene» fevkalâde mu- vaffakıyetler verdi. Şimdi amele miktarı 80 ne baliğ olmuştu. Muamelat bir sene evve'sinin iki misli idi. 23000 taleri bulmuştu. Yeni inşaat ve makinelere 30,000 taler tahsis olunmuştu. Firma artık kendi hesabına bir seyyar memur gezdirebiliyordu. Sahipleri biraz daha rahat y h. Tekrar bir araba alınabilmişti. Ahırda «Frederik Krup,,un en iyi geçirdiği senelerde olduğu veçbile bir binek atı var- dı. Şehrin ileri gelenleri felâke- tin atlatıldiğını tastike mec- bur oldu, ve yüksek sosyete- nin kapıları tekrar “Krup,lara açıldı, Maamafih asıl gaye henüz el- de edilmemişti. Alman piyasa - sında İngiliz rekabetini öldürmek mümkün olamıyordu. Neden aca- ba İngiliz malı daha iyi cinsi idi. Bu erimiş celiğin tarzı imalinden değildi. Çünkü «Krup» şimdi en mükemmel İngiliz (fabrikasına taş çıkaracak kadar iyi çalışı - yordu. Görülen noksanın kullanılan maddei iptidaiyeden husule gel- mesinden başka bir ihtimal yoktu. Şu maddei iptidaiyenin istihsalini bizzat kontrol etmek- ten bir faide elde edi mesi roüm- kün değil mi idi? “Alfred Krup, bünü tecrübe etmiye karar verdi. “ Bruning ,, dökümanesinden mevadı iptidaiyenin kısmı aza- mı alırdı. Bu dökümaneyi ken- di müessesesi ile teşrik etmek istedi; fakat muvaffak olamadı. Demiri İngilizlerin aldığı yer- den yani İsveçten almak icap ediyordu. Fakat “Krup, gene talisizliğe çattı. Müracaat ettiği ilk büyük Stokolm müessesesi İngiltereden başkarma Oo malzeme © vermeği reddediyordu. Son bir çare kal- mıştı, o da İngilizlere nasıl bir ,demir kullandıklarını sormaktı. Fakat biraz ahmakçasına “ Hi firmasına bu bapta müracadi ederek Krup firmasını tem etmesini teklif eyleyince cev bile almadı. Açıkça bir sünle cevap alma! mümkün olmayınca bir küçü hileye müracaat lüzumu k sında kaldı. 1837 senesi iptid sında “Krup, bir karar itti etti, Bizzit İngiltereye gidecel ve İngilizlerden sırlarını çalacak tı Evvelâ zemini tahkik etmel üzere biraderini gönderdi. Fakat iyi bir seyyah ola “ Herman ,, İngiltereden biç bi haber getiremediği gibi mün sebat ta peyda edemedi. Ba çare kalmamıştı.« Alfred Krup iltereye gitmeğe lüzut Her şeyi tetebbü edecek vt İngilterede kalacağı müddeti boş geçmemesine - çalışacaktı" “Krup, her ihtimale karşı © velden Fransızca ve İngilize öğrendi, başlıca tahkik etmef istediği şeylerin bir prosfümufi yaptı; “Esen, deki fabrikasın idaresi için kat'i talimat verdik” ten sonra hareket etti. Evv Parise gitti. Fransada mallarını sürebilec ği hakkında kanaati mevcuttu Bunda gayet baklı idi. Malın güzelce sürdü. Erimiş çelikte alâtını sürerek san'atkâr muhiti 'erin gözlerini boyadi. Zengi! burjuvalar arasına da $o k yüksek memurlardan dost pe: da etmiye ve Darbane atalye rine eşya satmağa muvaffak oldu. (Bitmedi ) Beyoğlu Sulh İcra dairesinden! Nebiye Hanım'a Doktor Nazı Beyin şayian mütasamıf & dukları Şişlide Bomonti civarınd Furun sokağında 13 num: ve cephe itibarile 5,40 metr arzında ve terbian 37,26 meti murabbaı mikdarında ve elekti" rik terkos tertibatını havi İl kattan ibaret olup birinci katt bir methal ve bir oda ve mutpak ve ikinci katta iki odi bir abtesnneyi muhtevi ve şehfi 15 lira icara mütahammil 186,52 metre murabba bahçej' müştemil ahşap hane İzaleiş zımnında ve mahkeme k ile tarihi ilândan itibaren 30g” müddetle müzayedeye vaz edil ve ihalesi 4 Şubat 1930 tarihi müsadif Salı günü saat 131 icra kılınacağındı olanlari ve daha ziyade m i istiyenlerin (kıymeti (omuha menesi olan iki bin liranın yüz“ onu nispetinde pey akçesi” müstashiben Beyoğlu icrası ka” mine 928 - 4742 numara * müracaat eylemeleri ilân olun”