— VAKIT. 3 Künunevvel 1929 SAHTE BANKNOT “Raul Viterbo,, dan : Mey Jos dükkânında oturmuş dine verilen bozuk bir sasun r Tag, <a sakatlığını tamir için per- ile meşguldü. Srada bir şahsı meçbul gel- > Zat çok şk idi. Bir alun le) Satın almak istediğini söyle- kp 78 Jos hemen müşterinin toy, Sayet kıymettar halkalar ; ye ter yüzükleri fhtimamla mu- 2i, © €tti. Birbirine kıyas ederek teyp *t İçlerinden birisini seçti. Mü- TCİ sordu: Bunu paket liyelim mi efen- İh Lüzumu yok,ben bu yüzüğü tk Parmağıma takacağım. Fiat Adardır. y Beş yüz on frank elendim. Üğteri cüzdanındın — çıkardığı DİP kalmeyi dükkünciya ver- e Paranın üstünü ufaklık olarak y Süratle uzaklaştı. “YO Jos düzelmiyen sasti bir ıl 1 Muayene için pertevsüzünü Fl ty " #line aldığı sırada mağazası Kl. Kapısı gürültü İle açıldı ve “melon şupkalı birisi acele girdi. biyik, olan bu Mösyö, saat AP ete İsti, <P emniyeti umumiye mü i iyim Buruya şimdi bir hırsız Dişi. We sahte bir banknot ver. Da, medersem numarası “B, Müceyigük: hdakine bak, “Ü'eüCcibenie kürü: kasalık * Pertevsüizii braktı ir sin ai vi İlel erİsinden #lmiş olduğu P li Kalme orada idi. Erra- anı, yel daha az bir takım ğe duruyordu. May İ0$ paranın numarasını da, *. etti, paraya burnunu Mak, Ziyade yaklaştırarak tekrar e e bağırdı. Vet numarası dedi bi. kki bu sahte. We memuru talâkatle dedi ki: tu, ik * İse serseriyi bu dela ya- yonde Yakayı sıyıracağını zanne Ni W Bu sabahtanberi Onun çe '“EYİZ. Lütfen benimle karako- d a * eliniz ve ifade öğe i J İN tekarlık delilini tevdi eder ahiret bankonotu uzattıktan müfettişi o takibe başladı. kâtibile (o dertdeşmeyi Ki Ordu. oi İnanır mısınız, hâlâ kendimi , 4 adim Ne pervasız ne edep- i, TİlMİŞ. Sahte banknot kalme ypokabil verdiğim utaklıkları bi- iter saydı. İş PİNİ yanına varmış olan mület- arıştız Âh bu mahir bir hırsızdır. Bize “0 Sok zahmet vereceğini zanne- NE Fakat haydi çabok olun. a vam ve bastonumu alayım, < SİP edeceğim. 4 AYdi sizi bekliyorum. m Mösyö Jos sokak kapısın- Pe, AN başını çıkardığı zaman et- bi memurunu — göremedi. Müfettiş olsun hırsız olsun agda değildi, Man bu beklenilmez müde- Süphelenmiye ( başlıyan <i mahallenin komiserine geçenleri anlattı. Bu hikâyeyi dinliyen polis me- muru kendisini gülmekten mene- dememişti: — Siz iki dolandıncı tarafından kandırılmışsınız Omuzdaşlar uyuş muşlar, size verdikleri kalmenin sahte olmadığına eminim. O yalnız yemlik vazifesini görmüştür. Şimdi vaziyeti hülâsa edelim. Siz ufaklık Para verdiniz, yani dört yüz doksan frank üstelik ile beşyüz on frank kıymetinde bir altın yüzük verdiniz. Ve nihayet gene bin franklık kaime- yl namussaz sahibine iade ettiniz. Bu üç mubadele size iki bin İranga mal oldu. Simdi iş iki serseriyi yakala- makta . Bu işlere inanmıyan mücevherci mırıldandı. — Mamafih belki, hakikaten bu para... — Hayır hayır. Bu seferki ame liyâtları muvaffakiyete neticelenen omuzdaşlar ayni şeyi yarın gene tek- ratlamak istiyecekler. Bu defa ben de onları enseliyeceğime size söz ve- riyorum. Biz onlardan ufaklığı da di- ger kısmı da alırız siz hiç merek et- miyiniz... H. Nuri Pazarlıkla tamirat Serom darül'istihzeri müdiriyetin- den: Müessese müştemelâtından bir sabır pazarlıkla tamir ettirilecektir. Taliplerin keşif ve şartnamesini görmek üzere her gün, pazarlığa iştirak için de 4:12-929 çarşamba gü- nü saat on dörtie Defterdarlık bina- sında müessesau ziraiye mubayaat komisyonuna gelmeleri. Erzak ve Sair münakasası Yüksek orman mektebi rektör- lüğünden : Mektebimizin senei maliye mas- yıs gayesine kadar ihtiyacı olduğu ekmek, erzak ve levazımı saire ve meküldü hayvaniyesi kapalı zarf usulile o münakasaya (konulmuştur. Taliplerin o şartnamelerini görmek üzere her gün, münakesaya iştirek için de 'yevmi İhale olan 25.19.99 çarşamba günü saat on dört bu. çukta Defterdarlık binasında mü essesatı zirâiye mubayaat komisyo- nuna gelmeleri Fındıklıda Altın bakkal karşısında ve Vasıf bey apartımanının 5 nu- maralı dairesinde müukime Hayriye hanım (tarafından (o Sultanahmette tramvay yolunda polis noktası itd- salinde kasap dükkânmda mukim Hüseyin Avnl efendi aleyhine ikame olunan davadan dolayı mehkeme- den sadır olan ve şiddetli geçim- sizlik o sebebile (o mumaileyhimanın boşanmalarına mütedâir o bulunan 30 teşrinisani 929 tarih ve 794 numaralı ilâmın ikametgâhı meçhul Hüseyin Avni efendiye ilânen tebliği tensip edilmiş olduğundan tebliğ makamına kaim olmak üzere mez | bir suretinin mahkeme ilâmin la talik o edildiği ilân Radyo Bugünkü program (İstanbul ayarile) Istanbul: s0) 5 Kx 17.30-18.30 Saz heyeti Borsa haber- eri Jaz.Band. Orkestra:Pa» cetni, Fantazle Romberg, Komance, Drt go. Serand Tria Tengo orkestrası. Soz beyeti-Anado ojansı haberleri, 49 m 25 Kv Radyo Guartete tarafın- dan konser. Tambur orkes'ram tara- fından konser Budapeşte: 550 w 20 Kw 2 Robert uno Marianne ismindeki üç perdelik bir piyes Otel Hurgariden nak len tzizanne havaları, 394 m 12 Kw. Jaz-Band. Vagener ve Şöbertin asarıudan konser 1554 m. 25 Kw. Çocuk santi. Radyo orkestrasi tara: fından konser. Berlin Fılarmani orkes- tras tarafından konser. Mançeslerden © naklen dans havaları. 479 m 25 Kw. Konser, 1830-2030 20.30-22.30 Belgrad. 19 2230 Bükreş; 17.30 21 Daventry:. 19.15 2145 22.15 2430 Daventiy: 23 24.15 Askeri bando taralın- dan konser. Bresalv- Glâyviç: 953 m. 5 Kw. 1730 Kale « -Finder burk dan meklen konser. Korser Snufonik valsler, 409 m. 10 Kw, Gramofon. Varşovadan naklen halk musikisi, 20.15 Könser, 20.50 Poznandan naklen opera. Zangenberg: 473 m 15 Kw. 12.10, Gramo'on, 21 Köns'r, Milano, Mim 7Kw 18. Ter'nodan naklen konser 21.30 ” ” a Moravska-Osfrava; 263 m OK 20 Prag operasından nak- len:Mocede Figaro. 487 m 5Kı, Bırnodan naklen Fran- mZca ders, Ostravadan 2115 2215 Hatoviç: 1730 1845 Prag: 19.20 1950 Mravıka naklen, Prag Wyatrosurdan noce A 441l m. 3 Kw. Konser ve lagannl, Nanon lesko operasının nakli 273 m 7kw. Köoser, 5'öm 15 Kv. Telsizle resim neşr'yalı. Konser. Rusalka oderası, Progarm nihayetinde tel sale resim neşiiyatı, Mİ2 m iş Ke 20 Roma: 1830 24.30 Torino; 21 Viyana: 16 17.30 2105 Varşova: 17.25 Gramofon, 18.45 Halk şarkıları 20.50 Poznan operasından naklen. RA EEE KN a berenin boran -wp Fakültesinden diplemak DR. Hüseyin Naşit Doğum ve kadın hastalıkları mütehaşıpı Türbe, Eski Hiâlabmer binası Na, u Hergün öğleden sonra saat 14-16 elelonı İs, divanhanesine olunur. İ cik boynunun arkasına taşmiş. 10 Bahrıahmere seyahat Yemen hükümdarile mülâkat Imam Yahyanın ikinci oğlu Muhammet Say- fülislâm Türk inkılâbı hakkında bana neler söyledi Ayırtaız bütün Tehamenin sev gilisi, Yemen hükümdarı İmam Yahyanın ikinci oğlu, Muham met Seyfülislâmla, 1 eylği 929 pazar günü, mülâkat ettim. Te. hame, Yemenin dağlık olmayan ve sahil kısmıdır. Mülâkatı, benim türklüğüme, Emirin tevazuna ve Hasan efen- dinin himmetine medyunum. Za- vallı Hasan efendi! Ataları Buharalı, dedesi Eskişe- hirde yerleşmiş, babası Rumelili bir hanımla evlenmiş, Hasan efendi de Yemende dünyaya gel- miş. Hasan Efendinin vücudu, küsa- hattan çocuk gibi kalmış; yüzü kadidi; teni leke leke esmer; gözlerinin akı mavi; ağzı yayık; dişleri büyük, ince, donuk, bir kalıptan dökülmüşcesine nk ve | çentik çentik; sesi hımhım. Kafası gırtlaktan ibaret ince Bu koskocaman kafanın tepe- sinde sırmalı ve mini mini bir kalpak. Sol kaşının üzerine ka- dar eğilen kalpağınm arkasından)! yukarıya doğru küçük iki tutam saç kıvrılmış. Sırtında beyaz bir gecelik, ge- celiğin üstünde bir ceket, elinde siyah bir şemsiye. Osmanlı zabitlerinden Tehame kumandanı “emirücceyş, (mira. lay) Selim Beyin kâyın biraderi olduğu için Hudeyde polis daire. sine kâtip edilmiş. Dünyanın en halim ve bilhassa türklere karşı en hayırhah ada: mi olan Hasan efendi ile polislik arasında yegâne bağ, kat'iyet ve keskinlik ifade eden “ resen , kelimesi. Meselâ: — Hasan efendi, kardesim, ğıma kendince zahip olduğu an- larda, sözü değiştirmeğe gayret ediyordu. Halbuki lâyiklikle latin harf- larının omüdafiliğini değil Mu- bammet Seyfülislâm gibi her halde münevver bir adamın, Baha Sakanın, hem de Kâbile girdiği gün bile, karşısında yap- maktan çekinmem ve sıkılmam. Onun için Emirin, sözü de giştirmek hususundaki kıymetli cemilelerini kabul etmiyerek mü- dafaamı büyük bir tevazu fa kat onlspette büyük bir'hurs ile yaptım. Emirin, içtimat inkilâbımız hak» kında fikri, şu yoldaydı: Türk inktldbi, araplarla her tbiü rabıtayı kesmek arzusundan doğmadır. Arapların umum! harpla türklere yap- tıkları yenalığa karşı, tüklern bu haraket haklıdır. Muhammet Seyfültelâm, bana bir de oldukça tuhaf sual sordu. Bir müslüman kadını bir “me sibi, ile evlene bilirmiş? dedi. Emir, bamtelime basmıştı, Zira benim de bu sunlin çerçevesi dahilinde “mesibilik,, le münase- betim vardı. İhtimalki Yemen diyarında dolasmamın #aiklerin- den biri de bu idi. (Yanlış anlaşılmasın. Ben “me sihi, değilim. Oğum Mehmel Tariğin annesi “ mesihiye , idi. Ve Mehmet Tariğe hizmet etmek kaygısile kendisini 788 numaralı kanunun ruhuna uydurmak iste mişti. İhtidasını, hocam, muhterem İstanbul müftüsü Hasan Fehmi Efendi kabul etti; fakat Beyoğ- lu nufus memuru, dostum Mem- duh B. etmedi, edemedi. Neticeten, her hangi bir resmi varakanın din hanesini doğru olarak dok bu mektubu sahibine nasıl gön- derelim ? — Bana ver beyciğim, ben “resen, gönderirim. — Kuzum Hasan efendi, şu işi nasıl yapalım? — Merak etme ağabeyciğim, ben “resen, yaparım. Muhammet Şeyfülislâmla “ re- sen , mülâkatı, Darüddiyafeye “resen, müsafereti, işle “resen, Hasan efendiye, altın yürekli bu Hasan efendiye borçluyum. Muhammet Seyfülislâmın evi şehrin biraz dışarısında, Taş ve ahşap merdivenleri, kâgir iç ve çırpı dış dıvarları, cümle kapısı ve nöbetçileri olan bir bina. Girdiğim vakıt, büsbütün sade bir odanın yer minderleri üstün- de beş kişi “kat, çiğniyordu: Emir, müsteşarı Kadil - Emri, tah- rirat müdürü, seyyitlerden San'alı bir misafir ve aslı acem olan Hudeyde polis müdürü ve Eml. rin yeni eniştesi Riza efendi. Emir genç, narin yapılı, esmer. ce, balif sakallı, Nazik mi? nazık, kibarmı kibar, Muhammet Seyfülislâm her sualinin başında, yalnız “bir şey deha (o sormaklığıma © müsaade | edermisiniz? demekle kanmıyor, söze başlamak iiçin, bir Jahza olsun, mutlaka benim muvafa kat ceva'ımıda O bekliyordu. Hatta mü;kül mevkide kalaca- düramayacak bir vaziyete düştük. Öyle bir mecburiyet karşısında kaldığımız takdirde ne yapabile- ceğimizi (o gecelerce düşündük. En ufak yalanı söylemekten mü- teneffir olduğumuz için nihayet şu çareyi bulabildik: İcabında din ha nelerine “nim rermi müslüman, kaydını döşmeğe karar verdik. ) Evet, Emir bamtelime basmıştı. Bütün belâgatımı topladım ve “ne söylüyorsunuz, Emir hazret- leri, dedim. Bizdeki memurin ka- nunu bile, ecnebilerle evlenen erkekleri devlet memuriyetlerin- den mehçur birakmaktadır. , Cevabım endirekt bir cevaptı. Amma kültürünün hususiyeti iti- barile kıyasa alışkın bir zata karşı da gayet imuknidi. Nezih Muhammet Seyfülislâmla münakaşalarımın bu manşını da kazanmıştım. Mehmet Fuat pain 8 Cilt, saç, frengi hastalıkları DOKTOR Ahmet Hâmit Galata, Voyvoda caddesi. Atina bankası yanında her gün $ üçten sonra.