4 Şubat 1941 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kİ XEM /— Fikirler ve insanlar E d.e-b BOHBET arasında duyuyoruz, ga- zetelerde, mecmualarda — okuyoruz: bugün iyi, ehemiyetli şairlerimiz, mu- |— harrirlerimiz yokmuş; gençler yarı - — ha kalamıyacak eserler veriyorlarmış; — hasılı Türk edebiyatı bir cılızlık, has- talık devri geçiriyormuş... Bu iddia - |— Jlar bana merhum üstadımız Ahmet - Rasim'in bir sözünü hatırlattı: gene — !Türk edebiyatında “buhran,, olduğun dan bahsediliyordu: “Buhran, büyük varlıklara âriz olan bir başdönmesi - dir; bizim edebiyatımız ne zaman par- — lak bir devir geçirdi ki gimdi buhran — Bözü ediyorsunuz?” gibi bir cevap — vermişti. Ben de şimdi hastalıktan, bahsedenlere soruyorum: “Edebiyatı- mız dün, Hececilerin zamanında, ya - — hut evelisi gün, Faik Ali ve Hüseyin |— Siret Beylerin şair sayıldıkları de- — virde mi dinç ve sağlamdı da bugün — hastadır diyorsunuz?” Biraz olsun insaf edelim: bugünkü |— gairlerimizin, muharrirlerimizin ya - — rına kalıp kalmıyacaklarını kimse |— kestiremez, hükmü ancak zaman vere- |— cektir; fakat şimdi yazı yazanlara ba- — kalım: Yahya Kemal gibi şair çok mu - yetişir? dilimizi Yakup Kadri, Falih -— Rıfkı gibi kullanan muharrirler ehe- " miyetsiz midir? Abdülhak Şinasi'yi okuyor musunuz? okuyup da onun — yazdığı yazıların asaletini, dolgunıîu- Do hi t İlddiilae kür y KŞ GY .a * Nurullah ATAÇ irler, muharrirler vücude getirir; Ba- ki gibi büyük bir şairin kullandığı bir tabir de bir takım sebeplerle' pek (Ccünün — Görcesi ) Bir balodan intıbalar Çocuk Esirgeme Kurumunun cu- martesi akşamı verdiği balodan bah- setmek istiyorum. Bir eğlenceli top- doğru olmasa bile - artık kabul edi- lir. “Gazel söylemek” tabirinin “ga - zel yazmak” mânasında kullanılması- na niçin yanlış denilemiyeceğini e - bu sütunda ciddi bir musa- hnh. n M h Ü ki kler bilir. Fa- kat, senenin tek kostümlü bılo.'u! hele Çocuk Esirgeme Kurumu gibi ciddi ve hayırsever bir cemiyetin menfaatine olursa, mükemmel bir el velce anlatmı: Gelelim Nurettin Artam'ın gösterdiği başka örneklere; bir ini hiç b di Nedi- min:; Şikeste beste hele ben de bir gazel yaptım ğ Düşüp hayalime ol şuh ile geçen dem- ler beytindeki “gazel yaptım” tabiri... Keşke Nurettin Artam bunu hatırla- masaydı! frenkçe düşündükleri için “yapmak” fiilini olur olmaz yerlere sıkıştırıverenleri şımartacak. Halbu - ki bugün türkçeyi sevenlerin o “yap- mak” fiili ile mücadeleye girişmeleri lâzımdır; yapmak, faire'den ziyade fabriguer'nin karşılığıdır; türkçede faire karşılığı etmek fiilidir... Zaten Nedim'in, içinde o beyit bulunan ka- sidesi hiç de iyi bir şey değil; haylı sıkıntı ile yazıldığı, şöyle söyleniver- meyip yazıldığı pek belli. Buna mu - kabil “gazel vermek” çok güzel, fakat aramızdaki münakaşa ile bir alâkası yok; Nedim onu bir istiare olarak kullanmış: “Benim kalemim bir gül ğacıdır ki böyle gazeller yetiştirir” — sün... Ahmet Hamdi Tanpınar'ın şiir- - derini biliyor musunuz? Belki bu adları düne ait sayıyor - — gumnuz; yani sizin indinizde kırkını, — kırk beşini bulmuş muharrirler artık “eskimiştir, ihtiyarlamıştır.. — Böyle — müânasız bir görüşü de hatırınız için kabul edelim. Siz gençlerin, mecmua- larda, gazetelerde adları yeni görü - lenlerin pek değeri olmadığını söyle- — mek istiyorsunuz. Size gene sorarım: — onların yazılarını okuyor musunuz? — İşte Cahit Sıtkı Tarancı, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Bedri Rahmi, Ahmet Mu - hip... Orhan Veli, Oktay Rifat, Asaf | Hâlet Çelebi gibi olanları saymıyo - | rum; çünkü bunların yazılarında, si- /— zin zihni itiyatlarınızı hırpalıyan, şa- — İrane dediğiniz halete uymıyan bir Şşey var; mazursunuz, daha anlıya - mazsınız, Fakat ötekiler size, pekâlâ anlıyabileceğiniz bir şiir söylüyorlar; — onları dinliyor musunuz? Çocuk ve Allah'ı açıp “Tanrıma”, “Rabbim! bi- — ze bir gök verdin ki...” gibi şiirleri — okudunuz mu?.. Hayır: sadece bilgiç bir eda takınarak; sizin zekâ sandı - — ğiınız, fakat hakikatte aptallıktan baş- — ka bir şey göstermiyen bir'istihza te- — bessümü ile: “Şiir öldü! edebiyat — hastal” demeği tercih ediyorsunuz. — Çünkü kolayınıza geliyor; böyle top- tan hükümler vermek, yenileri oku - mak zahmetinden kaçınmak daima işe gelir bir şeydir... Hele bazıları var, onlara bayıliyo - rum: edebiyatımızın sadece hasta ol- duğunu söylemekle kalmıyorlar, bu zayıflık devrinin sebeplerini de ilmi bir surette anlatıyorlar, “İnkılâp dev- rindeyiz de onun için..” diyorlar, |— Fransa'da İhtilâl ve Napoleon muha- rebeleri devirlerinde öyle büyük şa- — ârler, sanatkârlar yetişmiş; bunu Lan- — gön ve örnekleri edebiyat hocafendi - |— leri öyle izah ederler, Elbette, edebi- yat, sanat süküna muhtaçtır; karışık — zamanlarda sanatkâr da şüpheler için |— dedir, büyük eser veremez... Bu hazır — we parlak fikri kabul edenlere sorarım: — İtalya'da Yenileşme (Renaissance) devri bir sükün devri midir? yoksa p sıralarda İtalya'da büyük sanatkârlar — yetişmemiş mi?... İngiltere'de Elisa - — beth devri de doğrusu fikir istikrarı- — nin bulunduğu bir zamandır, Shakes- “ peare onun için yetişmiş. Hele Crom- — well ihtilâli yılları dini, siyasi, bedii kanaatlerin hiç bir sarsıntıya uğra - — madıkları bir devirdir; herhılcl_e.öyle /— olacak ki o sıralarda Milton gibi bü- — Yyük bir şair yetişebilmiş... Bunları ör- — nek gösterip: “Büyük sanat eserleri — ancak ihtilâl, inkılâp zamanlarında — meydana çıkar” diyecek olsam kabul — eder misiniz? Ben öyle bir şey iddia — etmiyorum ama siz de lutfen ikide bir /| Fransa İhtilâlini örnek göstererek or- tı%ız aksi iddiayı atntayın; bir şey de- — ğil, # sonra herkes sizin Lanson'un edebiyat tarihinden başka tarih oku - madığınıza hükmeder. ; Fakat şunu da söyliyeyim: siz ede- biyatımızın hasta olduğunu, şimdi mühim hiç bir şey vermediğini söyle- mekte devam edin; sözünüz dinlenir, hattâ alkışlanırsınız; çünkü insanla - — Tin çoğu zamanlarından nefret eder — ve hayali bir mazinin hasretini çeker, h ıizln_ sözleriniz de onların bu meylini — tatmin ettiği için beğenilir. Hem bu- günkü edebiyatı kötüdür diye oku - — mamak, okumaktan daha kolay bir iş- tir; sözlerinizi dinliyenleri, yazıları- nıza göz gezdirenleri bu tembelliğe | : — davet edin, sizden memnun olurlar, ker Bd — | BAKİ'nin sözü de Nurettin Ar- — tam'ı “gazel söylemek” tabirinin, ga - — zeli sesle okumaktan başka bir de yazmak mânasına gelebileceğine inan- “dıramamış. Açıkça demiyor, demiyor ama Baki Efendiyi de, benim gibi, — yanlışa düşmüş olmak suçu ile ittiham — ediyor. Kabul ediyorum, Baki'de de — yanlış olabilir; dünyada kimse: “Ben- — den yanlış çıkmaz” diyemez... Diyen- — der bulunur ya! atna onlar da gülünç diyor. “Demek” meselesinde Nurettin Ar- tam'ın haksız olduğunu sanıyorum; Tarz u tavrın söylesem mâni' değil âdın demem beytindeki “adını demem” sözü bu- gün konuştuğumuz türkçeye de uy - gundur; İstanbul “demek” fiilini söylemek” mâ da pek kull ama Anadolu kullanır. » YeğR O gece içildi ve dansedildi. Fa- kat, milli kostümlü balonun Anka- ralılar için daha büyük bir zevki tatmıya fırsat verdiğini ayrıca kay- detmeliyim: bu zevkı, sırmalı zey- beklerin, dar poturlu efelerin - bil- hassa oyunlarından aldık. Bizim milli kıyafetimiz zaman zaman münakaşa mevzuu olmuştur. Hukuk ve İktısat serbest - kürsüsünde Prof. Muhlis Ete'nin konferansı PARA SİSTEMİ VE PARA SİYASETİ Hukuk ve İktısat serbest kürsüsünde Prof. Muhlis Ete para sistemi ve para sİ- yaseti mevzulu dördüncü dersini vermiş- tir. Geçen hafta “para,, hakkındaki üçün- cü ve e- hemiyetinden ve para ile mal arasındaki münasebetlerden bahseden Profesör dün- kü mevzuunu para kıymetine, para siste- mine ve para siyasetine tahsis etmiştir. « Para kıymeti hakkındaki muhtelif te- mahi' Milli kıyafetimiz nedir? Aydın zey- | lâkkilerden bahseden profesör, paranın beğinin urbası mı, Kâst köy- |1 tediye vasıtası olmasına isti - lüsünün giyinişi mi, Karad uşa- | nat dele ve dolayısiyle ğınm elbisesi mi? Şüphesiz ki bütün bunlar milli elbiselerdir.. Aradaki şekil farkı, coğrafya farkından baş- ka bir şey değildir; şu da muhakkak ki, duyuşlar, düşünüşler, sezişler ayrı kaldıkça, milli kıyafeti de va- hide irca mümkün olmıyacaktır. Ananelerimiz, kendi sahalarında, kendi ölçüleri ve zevkleri içinde ve kendi güzellikleriyle yaşıyacaklar- dır. Bize düşen vazife, o güzellikle- ri söndürmemek, o canlı ruhu öldür- memektir. Evet, milli kostümlü baloda, par- lak yakalı frak ve smokinlerin ara- sında, sırma şeritleriyle, püsküllü puşulariyle, abani kuşağın arasın- dan görünen fildişi saplı, kurt ağız- Ir kamalariyle zeybekler ve efeler çok daha süslü görünüyorlardı. Işı- ğın altında pırıl piril yanan lâmeli tuvaletlerin yanında, büyük annele- Bu “gazel söylemek' Ş nın uzamasını doğrusu istiyorum; bir kere Nurettin Artam'la konuşmak hoş bir şeydir, sonra güzel beyitler anma- sına sebep oluyor; ben de, ona yetişe- miyeceğimi bilmekle beraber, arıyo - rüm... — * ; ,H. — Geçen günkü yazımda, bazı yan- lışlar arasında, Baki'nin beyti de yanlış çıkmıştı: “Maksüd heman hâside bir pâ- re ezadır,, mısrağındaki “hâside”, “hâdi- se,, oluvermiş; halbuki Baki Efendi hâdi- se çıkarmak istiyecek adamlardan değil- dir; onu şiirciler ister. — N.A. AnE;ı’dcı Canlı nakil vasıtaları yazımı Ankara halkının nazarı dik- katine : Ankara Valiliğinden: 1 — 6.2.941 perşembe gününden iti- baren şehirde canlı nakil vasıtaları yazı- mına başlanacak ve bir hafta devam e- decektir. / 2 — Yazım, birisi Sarıkışlada askerlik gübesi binasında, diğeri Cebeci nahiye tarafından yapılacaktır. 8 — At, beygir, kısrak, idiş, katır, de- ve, manda, öküz, merkeple bunların koşu: muna mahsus her nevi araba sahiplerinin mezkür günün saat dokuzundan Itibaren bu vesaitle birlikte kendilerine yakın den birisine mMmür: yazdırmaları ilân olunur. — İstanbul tramvaylarında tek ve aktarmalı biletler İstanbul, 8 (Telefonla) — Tramvay idaresinin tek bilet ve aktarma bilet tek- liflerini, tek bilet için birinci mevki 7, ikinci mevki 5, aktarma biletler için bi- rinci mevki 10, ikinci mevki 7 kuruş ola- rak kabul etmesi muhtemeldir. müdürlüğü binasında bulunacak iki heyet . o ağır, yır çlı, pullu fis- tanları içimizde hayranlığa çalar duygular yaratıyordu. Ankara Pa- las'ın şaşaalı salonundaki bu balo- yu, frakları, smokinleri ve tuvalet- leri bir an için unutarak, zengin bir köy düğünü sayabilirdiniz. Fakat beni en çok heyecanlandı- ran milli oyunlar oldu. Halk halka olmuştu, ortadakileri kucaklamak, onların boynuna sarılmak istiyor- muşçasına bu halka gittikçe daralı- yor; elbiselerinin kıvrımlarından, bakışlarının sıcak ifadesine kadar bizim eskilerimizin, bizim dağları- mızın, bizim köylerimizin hatırala- rını, renklerini ve kokularını okuyup fonksiyon kıymetine istinat eden nazari- yecilerden kısaca bahsetmiştir. Halkevi Halk Dershaneleri ve kurslar şubesinin yıllık umumi toplantısı Halkevleri talimatnamesine göre şube- lerin yıllık toplantılarına devam edilmekte- dir. Dün de Halk dersaneleri ve kurslar supesi yıllık toplantısını komite başkanı ri- Evelâ bu senenin çalışma raporu okun- BİBLİYOGRAFYA İran ve inkılâbı “Ağaoğlu külliyatı, No: 3 — Merhum Ahmet Ağaoğlu'nun hayatilr da çıl 'a muvaffak olamadığı esi rinden ve Ağaoğlu küll! nın Üçüncü kitabı, İran ve İnkıMbı D altında Samet Ağaoğlu tarafından ne dilmiş bulunmaktadır. Bu kitap İran'daki Türk tleriniğ 'k muş ve bu raporla izah edilmiştir. ş Bu faaliyetin her sene artmakta ve ge- nişlemekte olduğu tebarüz ettirilmiş ve bil- hassa bu sene ecnebi diller kurslarının ge- niş ayrı- ve dağılış sebeplerini i rihinin bir gubesi olarak tetkik etmek” tedir. 1500 ile 1900 arasındaki İran K ve 1900 den sonraki inkılâp hareketleri” ca bir ri da baş- ladığı bildirilmiştir. Ayrıca komitenin dış çalışmaları, kahve- lerde ve halkın toplu bulunduğu yerlerde terbiyevi, kültürel mevzulu sinema ve kara- göz | ve- rildiği izah edilmiştir. Keza Ankara cezae- vine her gün muntazaman bir muallimin giderek oradaki erkek ve kadın cezalılara ayrı ayrı alfabe dersleri verdiği, ve bu su- retle cezalılara okuma, yazma öğretildiği, ve her ay Halkevi çay da Ankara ni mütalea eden eser yalnız Türk tarihi” nin bir kısmını aydınlatmak itibariyle dö” gil, aynı zamanda Türk devletlerinin İ$” timat bünyelerini tahlil etmek bakımlA” — dan da ehemiyetlidir. Ahmet Ağaoğlu'nun bütün Türk düm” — yasınca malüm olan fikirlerini bu bir kere daha dile gelmiş görüyoruz: ? Türk devletlerini, bu devletleri 1daft? — mağlüp rin zâhirel parlak ve fakat hakikatte çürümüş olâl Adetlerine kapılmaları ve şahsi ve kn!n hi İkinci telâkkinin t etmesin - den dolayıdır ki, devletler para sistem- lerini bizatihi kıymeti olan veya altın karşılığı olan bir paraya bağlamışlardır. Fakat buna rağmen bazı feykalâde za- manlarda harplerde, harbe tekaddüm eden devirlerde devletler artan masraflarını karşılamak için doğrudan doğruya kâğıt para veya vasıtalı olarak — merkez ban- ine aileleriyle birlikte danslı top- lantılar temin edildiği, Ankara Sinema İş Limited Şirketinin yardımiyle terbiyevi fi- limlerden mektep iyı . Devlet temsil ettiği — milletin özünden ilham aldığı müddetd? sağlam ve kuvetlidir. Bu hakikt ilham — menbandan . yüz çevirince zayıflamıy$ * ücretsiz gösterildiği anlaşılmıştır. Aynı zamanda bugünkü — Avrupa harbi, dolayısiy yan eden mücadel, tek- nik ve fenni hususları halka anlatmak için selâhiyettarlarla Halkevinde bu sene kon- fi M kaları vasıtasiyle — normal ih - racından daha fazla bir emisyonla para ihtiyacını temin etmişlerdir. İşte bu za- manlarda para hacmi ticaret hacmini aş- mış ve enfilâsyon denilen iktısadi hasta- liğı intaç etmiştir. Para enfilâsyonu olduğu gibi banka - ların fazla miktarda kredi ihdas etmeleri heticesinde kredi enfilâsyonları vardır. Enfl. fiyatlar y ve pa- ra kıymeti düşmektedir. Enflâsyonda ala- caklılar zararda fakat borçlular kârdadır. Bu gibi ahvalde borçların paranın eski kiymeti üzerinden verilmesi hususunda  k vikaye y katt bir çare bulunamamıştır. Muhtelif memleketlerin bu husustaki mevzuatı 18 - lâha muhtaçtır. Enflâsyonun aksi deflas- yondur. Deflâsyon umumiyetle enflâsyon geçirmiş Memleketlerde mevzuu bahistir. Profesör, umüumi harpten sonra hâd bir enflâsyon geçirmiş memleketlerden bahsetmiş ve enflâsyon ve deflâsyonun tesirlerini Izah etmiştir. — Daha sonra devletlerin milli paranın kıymetini koruma hakkında aldıkları h 'den hatip Tür- kiye'nin hâlihazır para sistemi ve para ların üfliyen bu levent delikanlılar coş- geldi ki koskoca salonda, cazın zey- bek temposuna uyan muttarit el çırpmalarından başka bir şey işitil- mez oldu. _Ze'yb_el_:le.r ve eieılo;r. şehir elbise- kısa tebarüz ettirme - ğe çalışmıştır. V başlandığı zikredil- miştir. Rapor okunduktan sonra üyelerle görüş- meler yapılmış ve neticede komitenin üye- lerine yakından yardım ve alâkaları saye- sinde faaliyetin daha geniş bir programla devam edileceği anlatılmıştır. İstanbul'da iki muhtekir para cezasına mahküm oldu İstanbul, 8 (Telefonla) — Dükkânın - da mevcut olduğu halde müşterilerine rontgen filmi satmıyan Sirkeci'de Saim Başaran adında bir fotografçı elli lira para cezasına, metresi 75 kuruşa olan te- lâyı da 125 kuruşa satan Kapal'çarşı'da Zarifi adında bir manifaturacı da 25 lira para cezasına mahküm oldular. İkisinin de dükkânları yedişer gün müddetle ka- patılacaktır. Sefer yapan gemilerin hareket vesikaları Marmara iskeleleri arasında sefer yapan gemilerle bir yıl için muteber olmak üzere hareket vesikası olan ve gider ve neticede düşmaü ” ların zebunu olur. ş 161ncı asırda bütün şarka ve garbili büyük kısmına hâkim olan muhtelif Türk devletleri aynı sebepler yüzünden müte” madiyen biribirleriyle dövüşmüşler ve biribirlerini yıkmışlardır. İşte İran ve İnkılâbı bu tariht felsef* ve görüşün mahsulüdür. Eser Ankara'dk — Akba Kitabevinde satılmaktadır. TAELARAŞIŞELEŞEEE ZI ZEELEŞLER FPETE S Havacılık ve Spor Türk Hava Kurumu tarafından neşrö” dilen “Havacılık ve Spor,, adlı mecmuâ” —— nin 279 uncu sayısı çıkmıştır. z On beş günde bir intişar eden meö” — muanın bu sayısı Sadri Ertem'in Havâ” cılık propagandasında münevverin l'ow', Abidin Daver'in Çelik gibiyiz, Şev Yazman'ın İtalyanların şimalt Afrika h€" zimetinde tayyarenin rolü, Mümtaz Faik Fenik'in 1939 harbinin birinci unsurü: Tayyare, E.Mecni'nin Türk tayyarecili ” ği, Cemal Kutay'ın Mihverin kurtuluş Ü” midi Amerika'nın harbe girmemesind? toplanıyor, Şakir Hazım Ergökmen'in yır nan-İtalyan harbine dair notlar: Yarıl ne olacak? ve Birleşik Amerika'da 100 bin pilot isteniyor, Amerikan hava en' | düstrisine bir bakış ve Rıza Oran'ın P& — raşütçülüğün ehemiyeti adlı havcılık — harp ve siyasete dair güzef ve enteresgf — İi d gayri diğer Bi dan hareket- le birlikte birçok resim V? p lerinden önce usulü di hareket vesi- . Şarşamba günkü konferans bey lel ticaret ve kambiyo mesailine tahsis edilecektir. İktısadi derslerin birinci kısmına çar- şamba akşamı nihayet verilecek ve cuma günü akşamı profesör Vasfi Raşit Sevig ç ğü, şehir haya- tınım tahteşşuurumuza tıktığı — bir | Pukuk derslerine devam edecektir. İktısat hürü * Hi e P ŞO pi YIİ- leri ikinci mart ayında de- a g nız onu kokladık. Bizi köy ve köylü; dağ ve kır; fistan ve potur coşturuyor. Sabaha doğru balodan ayrılırken intıbaları- mı şöyle toparlıyorum: biz köyü se- ven efe milletiz vesselâm! Kemal Zeki GENCOSMAN İstanbul Şehir Meclisi toplantılarına başladı İstanbul, 8 (Telefonla) — Şehir mec- lisi gubat devresi içtimalarına bugün başladı. Vali Dr. Lütfi Kırdar açış nut- 'kunda bütçeyi tahlil etmiş ve şu rakam- ları vermiştir: Bütçenin vilâyet kısmı varidatı 5 mil- yon 677.908, belediye kısmı varidatı 6 mil- yon 869.470 liradır. Bütçede geçen sene varidatına nazaran — vilâyet — kısmında 1383.000, belediye kısmında 3068.000 lira noksanlık. vardır. Şehir meclisi bugünkü vam edilecektir. Halkevi Dil ve Edebiyat şubesi toplantısı Ankara Halkevi Reisliğinden : Yeni çalışma yılının başlaması münase- betiyle Halkevleri idare ve teşkilâtı tali- kası almaları kararlaştırılmıştır. Noterlerin yardım sandığına yatıracakları aidat paraları Noterlerin aylık gayri safi gelirleri üze- rinden yardım sandığına yatırılacak aidat paraları hakkında Adliye Vekâleti Cümhu- riyet Müddelumumiliklerine bir tamim yap- mıştır. Bu tamime göre aylık gayri saft ge - liri 200 liradan fazla olan noterlerden 50 li- radan 200 liraya kadar yüzde- 2 ve fazlası için yüzde 8, aylık geliri 500 liradan fazla o- lanlardan 100. liradan 150 liraya kadar yüz- de B, 200 liradan 500 liraya kadar yüzde 9 ve 500 liradan 600 liraya kadar yüzde 6 alına- caktır. l bulunan üyelerin yukarıdaki saatte ha-, zır bulunmaları rica olunur. Eskrim kulübünde seçim Ankara Eskrim Kulübünden: Ankara eskrim kulübü pazar günkü fev- Sarayburnu civarındaki çamlığın poligon yapılmak Üzere Beden Terbiyesi Genel Dir emrine v ki" dileğini alâkadar encümene havale et- miştir, 18 üneğ maddesi: irmüşere ada bugün saat 18 de Dil ve Edebiyat şubesinin Bir tramvay kazası bir yıllık çalı fyelere anlı ve * 1 Ti gd ge FKŞU 8(T ) — Ortaköy'de a Ş bir tramvây 5ö yaşında Aydın adında bir " Dil ve kayıt- çocuğa çarptı ve çocuk hastaneye götü - rülürken öldü. Matematik kursları Ankara Halkevi Başkanlığından : Evimizde 5. 2.1941 çarşamba akşamı sa- da ihtiva Mecmuayı bütün okuyucularımıza tâ! Biye ederiz, LF> - :rS.." Küçük Yozgat'la enleresan bir konferans verildi Hava Kurumu Ankara merkezi idare heyeti Azasından Hasbi Sargın tarafil” dan evelki gün küçük Yozgat nn)ılxellna. £FPE namın$ v PE (Millt Havacılığımız) mevzuu üzerinde bir _V konferans verilmiştir. Okul salonunda yap” — Birgi lan bu toplantıya nahiye halkiyle nahiye mi” hi dürü ve parti reisi, köy mümessilleri l!tlfıf' etmişlerdir. Muhitte iyi bir tesir bırakan l:: İ k â 4 * tinl ve partinin köy kalkınması için ıöıterdw F alâka ayrıca tebartiz ettirilmiş ve açılm dü: N kalkkadi: Ga n kl.n_l". pılmıştır. DFETEFEEFEŞ Üniversite rektörünün çayı İstanbul, 3 (Telefonla) — Üniversit? j rektörü bugün Hukuk Fakültesi son $ talebelerine bir çay ziyafeti verdi. ÇAY esnasında talebe rektöre Üniversiteyi &” lâkadar eden hususlar hakkında temi lerini bildirdiler. ğ Şark demiryolu memurlarma ü ö tazminatları tediye ol Milli kıyafet balosunda Evelki gece Çocuk Esirgeme Ku- rumu'nun ra Palas salonların- da verdiği milli kostümlü balosun- da idim. Avrupa moda mecmuala - rındaki çizgilere göre biçilmiş ve dikilmiş kostüm ve tuvaletlerin bi- rer kolleksiyonunu teşkil eden öte- ki suare ve'balolardan bunun far- kı şu olur; bu kıyafet Balosunda adım başında kendi tarihiniz ve coğrafyanızla karşılaşırsınız. Bir hanım anlatır: — Büyük annemin annesi bu kı- yafeti ilk gelin olduğu gün giymiş. Aile sandığımızda saygı ile sakla- dığım bu kostümü senede bir defa bugün çıkarır, giyip buraya geli - Tim, Demek ki bu kıyafetin üzerinde - ki işlemeler, beline doğru inen ince ve zevkli iniş, biribirini pek tutan peşler en aşağı yüz sene önceki gi- yinme estetiğimizin bir örneğidir, Yaşlı bir tarih eseri genç bir vücut üzerinde canlanmaktadır. Bir erkek izahlarda bulunur: — Sırtımdaki kıyafet Kastamo - riz lur. , ö r.uva,ig;ım şey ileri sürebili - : bir dili konuşanlar, bilhassa şa- nu'nundur; arkadaşım da Kütıthyr_ış. YANIKILA Ka usulü giyinip geldi. 5i Ve ondan sonra İzmir kılığı ile İIsparta kıyafeti arasındaki ince farkları anlatır. Onu dinlerken hayalinizi bir va- tan bölgesinden bir vatan bölgesine götürürsünüz. Neşeli bir gecede canlı ötnekleriyle memleket coğ - rafyası önünüzde konuşur, gülüşür ve rakseder. Çocuk Esirgeme Kurumu'nun bu türlü türlü kıyafeslerle iştirâk edi- len balosunda böylece hem tarihi, hem coğrafyayı hatırlarken, bir de, kıyafet tedaisiyle başka bir şey ha- tırlarsınız: Buradan toplanacak pa-« ra, kimbilir, kaç yüz çulsuz ve çıp- lak çocuğun sırtına elbise getire - cektir? * *ikili Bir karşılık ! Mumaileyh, müşârünileyh, mez- kür, mezbur, merkum gibi kelime - ler sinirime dokunur. a . Ka & a a OUUT UUU » v kalâde kı de yeni idare heyetini seç- at 18,10 dan mh.nnuınhdı £“= n Pf' " iştir. Ekrem E, Tayfı stanbul, 8 (Telefonla) — Eski miştir. m E, Savaş reisliğe, Tayfur Tar- guk tarafindan velinek Haare bir ' mialo: Adülüyonen tönökatide gaü memuzlt h han umumi kâtipliğe, Naci Sungur muhasip- | matik kursu açılmıştır. Bu kursa kayıtlı | rın tendi: liğe, Reşat İnanlı darlığa ve Fahri li yuk tarihte lmel Kartf j a Uğurel Azalığa seçilmişlerdir. ri bildirilir. verdi. Miktarın tesbiti için de mesele ©” l vukufa havale edildi. İ k a daha fazla cana kıyabileceklerdir! Mangal kömüründen — h ktün zehirlenenler z Palamut ve torik ! RALAE İstanbul, 8 (Telefonla) —— Mangal KÖ" AAA müründen — zehirlenme suretiyle buB Nİ İstanbul'daki fıkracı arkadaşlar | Nisantaşı'nda Nafiz adında bir ap: h Bunların bir kısmını büsbütün — pasa torik balığından bahsediyor- | ©90 kapıcısı öldü, Üsküdar'da Şerife D0 ö ortadan kaldırabilir, bir kısmını da — Jar. Emine adında iki kadın da aynı ;::ı 'ı töckçe ığ:”i:ıe;:ı'ılaî ALAY A, “Edebiyatı Cedide” ile zamanı- | &V Pasta olarak hastaneye kal 'a lar tam yerinde olmalı, başka mâ - — Ttizin yazış tarzı arasındaki farkı | Istanbul'da havagazı kazalarınd nalara delâlet etmemelidir. Meselâ da g kündür. karşı tedbirler , geçende “mezkür” kelimsine kar - Hüseyin Cahit, edebiyata ancak vöğ he şılık olarak bir yerde “sözü geçen” — ve ancak bir “ezik palamut” sok- İstanbul, 3 (Telefonla) — İstanbü N çe aa Mmuşta. Şimdikller küfe küfe torik | "98.. Sünlerde Taslalaşan * DavszaSıKUEAĞMU “Sözü geçmek” dilimizde bir de- Ki zehirlenme kazalarına boruların eski '3 yimdir ve “sözü dinlenmek”, “has — İthal ediyorlar! nin sebep olduğu anlaşılmıştır. Bunlar Ö7 |, B tırı sayılmak” gibi mânalara gelir. d iştirilinciye kadar havagazı tesisat! .v ... 'de fen TT N _' Ş Ne demeli ? * | murları bulunmaksızın hafriyat yapıl ü Bir keşif münasebetiyle ! SAT miyacaktır. S N “Tıp Fakültesinden Mustafa Şe- —— Bir ın;er;kın bilgininin insanla - den'e - Acilen Akşam ilân me- b Ş rın geceleri de görmelerini temin una müracaatınız me Seç ü " etmek üsere olduğundan bahtolu - mu;:nnuk içine ddığımıır:uıîurmu- sasilek . Me | ç Merhum eski Ticaret Vekili Antalya VU nuyor. Başka zamanda olsaydı, bu keş- finden dolayı amerikalı doktora he- pimiz minnettar olur, adını tarihe altın harflerle geçirirdik. Fakat şimdi hayır! çünkü belki' —bu sayede hava akınlarını yapanlar habere, Akşam gazetesinin “ne de - meli?” sütununun komşu sayfasın- da çıkmıştır. Ne demeli ? busu Cezmi Erçin'in ruhuna ithaf L“d"m:'— 4 üzere bugünkü salı günü saat 18.80 da H*T bayram camlinde mevlüdü nebeyi kıraat Ç dil ErpE larla erkü y denlerin teşriflerini rica ederiz. Kil NÂR

Bu sayıdan diğer sayfalar: