Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Fikir âleminde Berson Birkaç hafta eveldi, Ulus'un bir köşe- sinde Bergson'un ölümünü bildiren ufak bir ajans haberi vardı. Birçok kimseler bunun farkına bile varmadılar. Bazıları da biraz düşündüler, ve “hakikaten büyük a- damdı, büyük filozoftu,, dediler. Ve bu- Bgün unuttular bile. Kendi memleketi Fran. Ba'da da başka türlü olduğunu pek zannet- miyorum. Eğer zaman seyrini geri döndür. se de, tekrar hayata gelebilseydi, — ma- âlesef bunun imkânsızlığını hiç bir fi- lozof onun kadar müdafaa etmemiştir, — en az hayret eden o olurdu, çünkü, “Mad- de ve Hafıza, nın ölmez sayfalarında *“nisyan,, üzerine yazdıklarının en iyi de- lilini bulurdu: hayat nisyan ister ve onsuz mümkün değildir, diyordu. Şüphesiz, yirmi dört asır önce, dış ve bilhassa iç düşmanların darbeleri altında can çekişen Atina'da, Eflâtun'un ölümü de, >-başka türlü olmamıştı. Fakat yavrularını merhametsizce yutan Kronos — (zaman) Partenon gibi “Fedonu,, da doy kar- ve harp * Mehmet KARASAN deşince ilk meydana çıkan odur. Erkek çocukların döğüşmeği ne kadar sevdikle- ri " Dayak yiy Fakat dayak atmak zevkini de tadacaklardır.,, Oyunun çocuğu harbe hazırladığını söyli- yenler de olmuştur. Şüphesiz birçok zaru- ri harpler olmuştur. Fakat bunların yanın- da kılınç kınında küflenmesin diye yapı- lan arızi harplerin sayısı da az değildir. Bir harp b yaşanılan hey nı tasavvur ediniz, herkes böyle bir ser- güzeşt ve tehlike için yaratıldığı hissinin vecdi içindedir. Sulhta, harp ıstıraplarını çabuk unutmıya ne dersiniz?... “Arızi harplerin yanında, esaslı, zaruri harpler de bulunduğunu söyledik, ve harp sevkitabiisi bunlar için yaratılmışa ben- ziyor. Bugünün harpleri bu — nevidendir. Fethetmek için fethetmek gittikçe azalı- yor. Artık rencide olan izzetinefis, pres- tij, şan ve şeref için döğüşülmüyor. Söz- de açlıktan ölmemek için, hakikatte, daha d zahmete değmedi- dir. nına atmak için ebediyetin tükenmesini bekliyor. Bugünün çamur ve demirden ya- pılan sanat eserlerinden, on asır sonra bir iz kalacak mı bilmem, fakat şöhreti sükan gümleki “meçhul meşhurlar,, defterinden bile si- Hineceği günden asırlarca sonra, Berg- ler y ğine inanılan, bir hayat seviyesi için harp ediliyor. Birkaç asker arasında düelloya benziyen çarpışmalardan artık eser yok, İlk çağlardaki insan sürüleri gibi, herke- sin herkesle döğüşmesi lâzım.,, “Fakat şu farkla ki, medeniyetimizin imâl ettiği silâhlarla harbediyoruz, ve dehşeti eskilerin tahayyül e- Bon'un, Eflâtun'un hemen ebedi- yetin “ziyafetini,, tatmakta devam edece- ğinden şüphe bile edemem. Eflâtun, “insanların işleri onlara veri- len ihtimama hiç de lâyık değildir, fakat ne yapalım ki, içten gelen bir vazife bizi” zorla onları düzeltmeğe sürüklüyor; işte felâket ve bedbahtlığımız!,, diyerek ba- tan Yunan dünyasına gözlerini kapamış- tı. Bergson'un ne söylediğini bilmiyoruz, fakat ne şartlar içinde öldüğü meçhulü- müz değil. “Din ve ahlâkın iki kaynağı,, ufukta beliren tehlikeyi pek İyi göster- mişti. Eflâtun'un diyalogları, daima de- rinden gelen bir “ah! Şu cehalet!,, ile bi- tiyor. Bergson son eserini “ah! Şu ilim!,, _dlye bitirmiştir. Kötüye Alet olan bir 1İl- min nelere muktedir olduğunu bizzat göz- leriyle görmüştür. Başka bir yazımızda, bir tahlilini yapmayı düşündüğümüz o mu- azzam eserin niçin harp üzerine düşünce- lerle, bittiğini, ve bu afeti durdurmak için şeytani gayelere vasıta olan ilimden başka bir kuvete müracaat yollarını aradı- “gini daha iyi anlıyoruz. İlk cemiyetin teşekkülü ile harbin de zuhurunu görüyoruz. Meden! cemiyetlerde harp diğerlerinden daha az mevcut değil- dir. Fakat dalma aynı neticeler, aynı se- beplerden gelmez, ve aynı şekilde tezahlir etmez. Şu halde harbi de, tabit cemiyette, veya endüstriyel cemiyette vukuuna gö- re tetkik lâzımdır. Bergson “tabiat harbi istemiş midir? Eğer istemekten bir takım hususi karar- lar almak iktidarı kasdolunuyorsa, bir de- fa daha tekrar edelim ki, tabiat hiç bir geyi istememiştir.,, diyor. . Bergson, “Takat tabiat, diyor, insana Alet imâl eden bir zekâ vermiştir, birçok hayvan nevilerini bizzat kendisi âletlerle teçhiz ettiği halde, insanın âletleri kendi- nin yapmasını arzu etmiştir. İnsan bizza- rüre, hiç olmazsa istimâl ettiği müddetçe, âletlerinin sahibidir; fakat Aletler kendin- den ayrı şeyler olduğundan, başkalarının onları elinden alması mümkün olduğu gi- bi, kendinin de onları hazır alması yap- daha . Bi bu âlet- lerin bir madde Üzerine tesir icra etme- si, meselâ, hayvan ve balık avı silâhı hiz- metini görmesi, lâzımdır; insanın- Azâsı bulunduğu grup, bir orman, bir göl, bir ne- hir üzerine göz dikebilir; ve diğer bir Bgrup da, başka bir yer aramaktansa, bu mahalde yerleşmeği, kendi işine daha uy- gun bulabilir. Ve o zaman döğüşmek 1â- zımdır. Fakat bunlardan başka, ekilecek topraklar, kaldırılacak kadınlar, sürüle- cek esirler de bahis mevzuu olabilir. Fa- kat alınan şey veya gösterilen delil ne o- lursa olsun, harbin menşel şahst veya müş- terek mülkiyettir. Ve mülkiyet, insana, bünyesi icabı, mukadder olduğundan, harp tabildir.,, Mesele yalnız bundan ibaret değildir. “ “Harp insiyakı o kadar kuvetlidir ki tabi- &ti bulmak için medeniyetin altını biraz Yazan: Maurice DEKOBRA Çeviren: Samih demiyeceği derecede şiddetlidir. İlmin bu gidişiyle, muhasımlardan birinin, ihtiyat- ta bulundurduğu, dırrı kendince — malüm, gizli bir silâhla, hasmını tamamiyle yer yüzünden yok edeceği gün pek uzak de- gildir. O zaman, belki yer yüzünde bir mağlüptan eser bile kalmıyacaktır.,, Bergson, harp insiyakını inkâr etmiyo- ruz, fakat harbin makul, mantıki sebeple- ri de olabilir, diyor, ve bu makuül sebep- ler muhtelif de olabilir, fakat bugünkü harp, medeniyetimizin sınai olmak vas- fından geliyor. Kutlu bir nikâh Ankara Atatürk lisesi müdürü ve tarih öğretmeni Bay İhsan Üngüt'le aynı lise öğretmenlerinden Bayan — Mediha Kor- man'ın nikâh törenleri dün Ankara bele- diye dairesi salonunda yapılmıştır. Bu törende başta Maarif vekili Hasan - Âli Yücel olmak Üzere maarif mensupla- rından, öğretmenlerden ve iki tarafın aile dostlarından bir çoğu bulunmuştur. Genç evlilere tükenmez bahtiyarlıklar dileriz. Teşekkür Kızım öğretmen, Nafia Odyak'ı had pankıratikten kurtaran Ankara sağlık yurdu operatörü Bay Şevket Pek'in kurtarıcı kuvetini tebrik eder, sonsuz teşekkürümü bildiririm. « Pederi M. Ali Odyak BUGÜN ULUS Sinemasında Ölmiyen Aşk Kudretini aşktan . , Azemetini milyonlardan . , . İhtişamını yıldızlardan alan eşsiz süper film Baş Rollerde : Bette Davis - Henry Fonda Georges Brent - Margaret Lindsay AYRICA: Tayyare ile gelen harp jurnali| Seanslar : 14.30 - 16.30 - 18.30 ve 21 de Telefon: 6294 ateder,,, KÜÇÜK DIŞ HABERLER Tokyo, 24 a.a. — Japon hükümeti bu- gün parlâmentoya fevkalâde askeri bir bütçe tevdi etmiştir. Hükümet, iki ay, şu- bat ve mart, için bir milyar yen tahsisat istemektedir. Yeni Delhi, 24 a.a. — Hindistan'a 84.000 italyan harp esirinin kabulü için icabeden tedbirlerin alınmış olduğu bildi- rilmektedir. ç Yeni Delhi, 24 a.a. — Hindistan'daki ingiliz küvetleri başkumandanlığına tayin edilen general Auchinleck vazifesine 25 sonkânunda başlıyacaktır. Vichy, 24 a.a. — Bugün resmi gazetede çıkan emirname ile millt meclis ihdas e- dilmiştir. Cezair'de iktısadi bir konferans toplandı Tanca, 24 aa. — D.N.B. ajansının hu- susi muhabiri bildiriyor: General Weygand'ın riyaseti altında Cezair'de iktısadi bir könferans toplanmış ve şimalf Afrika'ya âit yiyecek meseleleri etrafında görüşülmüştür. Konferansta General Weygand, Cezair üumumi valisi amiral Abrial ve vali Chatel birer hitabe irat ederek şimalt Afrika'da bulunan Fransız müstemlekelerinin hali hazır vaziyetini kısaca izah etmişlerdir. İımir'deşlrıalık avlamak istiyen bir genç boğuldu İzmir; (Hususi) — Birkaç gün evel Ke- mer'de, Sinekli çayında bir ceset bulun - muştur. Yapılan tahkikata göre, bu cese - din, 18 yaşında Hüseyin oğlu İbrahim a- dında bir şahsa ait olduğu anlaşılmıştır. Zavallı genç, balık avlamak için çaya girmiş, fakat saralı olduğundan boğul - müştüur, Samsun'da bu yılki fülün rekollesi çok nefis Samsun, 24 a.a. — Bü seneki tütün mah- sulü kalite bakımından sekiz yıldanberi gö- rülmemiş derecede çok yüksektir. Müstah- sil tütününü ambarlara İndirmeğe başlamış- tır. Piyasanın yakında açılacağı tahmin e- dilmektedir. Amerika'da hariciye nazır muavinliği Vaşington, 24 aa. — B. Ruzvelt eski hazine müsteşarı B. Acheson'u hariciye nazırı muavinliğine tayin etmiştir. B. Ac- heson İ!: ye her türlü y bu- G ÜA ) R C.H.P. şild maçları Verilen bir kararla başka tarihe bırakıldı Bölge futbol ajanlığından gelen kısa bir tebliğden anlaşıldığına göre, yarın Demir - spor - Gençlerbirliği arasında yapılması lâ- zım gelen C.H.P. şild maçı geri bırakılmış - tır, Öğrendiğimize göre, Bölge başkanlığı ih- tilâfh bir vaziyetin düğümünü — çözemediği için bu geri bırakma kararını vermiştir. ih - tilâfın mevzuu şudur: Ankaragücü kulübü kendisini askeri bir teşekkül saymaktadır. Buna nazaran, sivil kulüplerde kayıtlı iken askerlik hizmetine dâvet edilenlerin, silâh altında bulundukları müddet içinde, kendilerine karşı yapılacak müsabakalara irâk edememeleri lâzımdır. Halbuki Gençlerbirliğinin kalecisi ve sağ ha- fi takımda yer almışlardır. Gençlerbirliği sahada rakibini yendiği hal - de, hükmen mağlüp sayılmalıdır. Bugüne kadar Ankara'da Harp Okulunun ve evelki senelerde Muhafızgücünün sivil ku- lüplere karşı ileri sürdükleri bu iddia, aske- ri idman yurtları hakkındaki talimatname - nin bir maddesine istinat etmektedir. Keyfi- yetin sporun esas ruly ve maksadına uygun olmadığı hakkındaki neşriya Alâkah makamlar da bu ciheti tetkik mev - zuu yapmışlardır. Pek yakında müsbet bir karara varılacağı da muhakkaktır. Ankaragücünün askeri bir teşekkül olduğu hakkındaki iddia da tetkika ve tenkide muh taçtır. Askeri mevzuatın hangi sıfat ve liyeti haiz olanların askeri sımıfa dahil ol - duklarını tayin eden sarahati karşısında, As- kert Fabrikalarda çalışanların bu zümreye ithal edilmeleri yerinde olmıyan bir buluş - tur. Kaldı kİ sırf sportif mahiyette olan fa- aliyetlerini idame için bu kulüp, hariçten ve fabrikası içinden tamamiyle (sivil) sıfatını taşıyanları takımına almaktadır. ımız malümdür. eh İkinci bir iddin daha ileri sürülmektedir. Mevcut ihtilâfı çıkmaza sokan bu yeni iddia, geçen haftaki maçtan biraz evel bir idareci arkadaşın yebinden zuhur eden bir (iç tali- mat) la malüm olmuştur. Buna nazaran, as- kerlik hizmetini ifa etmekte olanlar, yalnız bir askeri teşekküle karşı değil, umumiyetle Binaenaleyh sivil kulüplerin takımılarında yer alamıya - ca hüküm hakkında fazla bir mütaleaya lüzum görmÜüyoruz. Fakat, eğer her iki iddia da doğru, man- tıkt, lüzumlu ise bu takdirde yapılacak bir tek çare vardırı o da, Ankaragücü, Birlik - spor ve Harp Okulunu ayrı, Demirspor, Maskespor, Gençlerbirliği ve Galatasaray'ı ayrı bir likte toplamaktır. Bu suüretle göz gö- re göre yapılmak istenilen adâletsizliği or - tadan kaldırmak etmek kabil olur. De; , bazı hususi ma Tarla teminine çalıştıkları bu vaziyet- le, hiç sebep yökken gençlik arasında sınıf- lar meydana gelir. Futbol Heyetinin bu maçın yapılmıyaca- ğına dair tebliğini aynen koyuyoruz 1 Bölge Futbol Ajanlığından : ardır. Tefsir yoluyla meydana atılan bu e müsavatı temin kimselerin Bu hafta şild maçları yapılmıyacaktır. Gelecek haftadan itibaren ikinci devre lik maclarına başlanancağı ilân olunur. Sakarya koşusu yapılıyor Ankara Atletizm Ajanlığından : 26-1-941 pazar günü 3500 metre küçük- ler ve 6500 metre büyükler arasında yapıla- cak Sakarya kır köşüsuna iştirâk edecek at- saat 14.30 da Stadyomda bulunmala- v Tüzümü tebliz ohunur. Beden Terbiyesi Merkez İstişare Heyeti içtimar Beden Terbiyesi Direktörlüğü, merkez istişare heyeti dün de General Ce- mil Taner'in reisi de toplanarak içtima - larına devam etmiştir. Merkez istişare heye- ti, futbol hakem kömiteleri talimatı, üzerin- deki tetkiklerini bitirmiş ve talimatı ufak ta- dillerle kabul etmiştir. Heyet, fanliyet ptogramları hakkındaki tekliflerini bir va - por halinde hazırlıyabilmelerini temin için İçtimaimnı - önümüzdeki sohı gününe talik et- letler Genel federasyonların umumt miştir. Tarihi bir hamam tamir olunacak tar " Öyle yor ki B. Acheson ingiliz mübayaatı hu- susunda hariciye ve maliye nezaretlerinin faaliyetlerini telifle meşgul olacaktır. Adanada pamuk üretme çiftliğinin faaliyeti Adana; (Hususi) — Pamuk üretme çift- liğinde geçen yıl zarfında 16 bin dekar zer- riyat yapılmış, bunun 13 bin dekarını pa - muk teşkil etmiştir. 197,284 kilo pamuk, 324,137 kilo çiğit ve 280,879 kilo hububat elde olunmuştür. Çift- liğin gayrisafi muhammen varidatı 140 bin lirayı teçavüz' etmektedir. Merkezde pamuk tohumu sellektörü fa- aliyete geçirilmiş ve bu sene yapılacak tevziata karşılık 500 bin kilo pamuk to- humu elenmiştir. Çiftciye bedeli mukabilinde 40 bin kilo- ya yakın tohumluk hububat satılmıştır. Ortakçılar vasıtasiyle bu yıl 945,835 kilo klevland kütlüsü üretilmiş ve bu mikdar üzerinden yüzde 37-57 tandıman temin edi. lerek 355,406 kilo saf pamuk elde edilmiş. tir. Hacı Ali köyünde go bin lira kıymetindi c 1, 24 (T ) — Ayasof- ya'da belediye levazım deposu olarak kullanılan mahallin tekrar hamam o - larak kullanılması için bir proje ha - zırl ştır. Bu h bir. kısmı tarihi türk hamamı tarzında tanzim e- dilecektir. İstanbul'da denizden iki ceset çıkarıldı İstanbul, 24 (Telefonla) — Bugün Kefeliköy'de denizden bir erkek ce - sedi, Beşiktaşta da bir kadın cesedi çıkarıldı. Kefeliköy'deki cesedin 70 yaşında Teodoris'e ait olduğu ve de- nize kazaen düştüğü anlaşılmış, kadı- nın hüviyeti tesbit edilememiştir. 35 liraya ayakkabı safan bir » P FT facir adliyeye verildi İstanbul, 24 (Telefonla) — Fiyat mürakabe memurları bugün Beyoğ - lu'nda otuz beş liraya ayakkabı satan bir mağazada resmi le yapmış- dört büyük kütlü ve çiğit deposu inşa olun. muüuştur. sun, Yine görüşürüz inşallah ... — Evet miralayım, inşallah yine görüşürüz. Müsaa. denizle Ekselâns ... İkinizin de benden memnun ka- lacağınızı zannediyorum. İtiraf ederim ki, süvarile - rimle birlikte hücuma geçmek daha çok hoşuma gider- di. Fakat, dediğiniz gibi, vatan emredince, asker ita . I. lar, ayakkabıları üsad ederek mağaza sahibini mahkemeye vermiş .- lerdir. . e. GAĞA DAG T T TU CTT YN GOS ASA T OA OA GAT KUUK UAALA LAY zamanlar büyük bir şöhret kazanmıştı. Rudolf, onu 1914 ilkbaharında orada tanımış ve güzel saçlarına he- men âşık olmuştu. Sybil, Rudolf sanki biraz sonra gelecekmiş gibi, saç- larına biraz parföm, yüzüne de biraz pudra sürdü, Genç ve çok güzel yüzünde tetkik edecek hiçbir şey kalmayınca, tuvaletini gözden geçirmeğe başladı. U- zun eviçi robunun boynundaki pliseli muslinleri tutan Ordu Halkevi binası yapılıyor Ordu; (Hususi) — Memnuniyetle haber aldığımıza göre, birinci ve ikinci kısım in- şaatı tamamlanmış bulunan yeni Halkevi binasının ikmâli için lâzımgelen teşebbüs- lere girişilmiş bulunulmaktadır. Merkezden 5o bin lira yardım temin edilmiştir. Hariç- ten uygun fiyatta demir tedarik edildiği takdirde üçlüncü ve son kısmın ihalesi icra edilecektir. Bu güzel binanın ikmali, memleketin en büyük ihtiyaçlarından birini karşılryacak ve Halkevi mesaimize yeni bir hız vere - cektir. Parti ve Halkevi reisimiz, işi lâyik ol- duğu ehemiyetle tetkik ve miitalğa eyle - mektedirler. ——— Çocuk düşürürken ölen bir kadının cesedi meydana çıkarıldı İstanbul, 24 (Telefonlay — Bugün yapılan bir ihbar üzerine, 15 gün evel üremiden öldüğü raporiyle gömülen Katina isminde bir kadının cesedi mezardan çıkarılarak morga nakledil- di. İhbara göre bu kadının ölümüne kendisine yapılan bir çocuk düşürme ameliyesi sebep olmuştur. Tahkikat yapılmaktadır. ğ —_____ 113-33 RADYOJ T ÜVE KOcL d (Radyo Difüzyon Postaları) TÜRKİYE ANHARA Radyosu Radyosu — Dalga uzunluğu — 1648 m. 182 Kes./120 Kw 81.7 m. 9465 Kes./20 Kw. T. A P 1947 m. 15195 Kos/ 20 Kw r a * CUMARTESEİ : a5.1. 1941 8.00 Proğram ve memleket saat ayarlı 8.03 Ajans Haberleri, 8.18 Müzik : Hafif Proğram (Pl), 8.45/9-00 Ev kadını - Yemek İistesi, 13.30 Proğram ve memleket saat ayarl Müzik : Türkçe Plâklar, Ajans Haberleri, Müzik : Türkçe Plâklar Proğrami” nın devamı, Müzik : Riyaseticümhur Bandost (Şef : İhsan Künçer ) : ı— Stwtely : The Drum Major, (Marş), 2— G. Pares : Marş, 3— Franz von Blon : Schützern, (Marş), 4— Franz von Blon 1 In Vehr und Vaffen (Marş), » 5— Mario Costa ! Marş, 6— Furgeot : Marcha des Cadetf de Gascogne, 7— C. Urbini : La Sirene (Marş): 7— J. Sousa * Cadetten (Marş), Müzik : Hafif Proğram (PI), Müzik : Ankara Devlet Konserv” tuvarından gaklen neşriyat : Riyaseticümhur Filarmonik Orkest' rasının konseri, Proğram ve memleket saat ayari; Müzik : Radyo Caz Orkestrası (İb* rahim Özgür idaresinde ), Müzik : Saz eserleri, Konuşma : ( Günün Meseleleri ). Müzik : Halk türkülerinden örnek Memleket saat ayarı, ve Ajans Hâ- berleri, Müzik : Müşterek ve tek şarkılar Radyo Gazetesi, Müzik : Fasıl Heyeti, Konuşma 1 ( Bibliyoğrafya ), Müzik : Radyo Salon Orkestrati (Violonist Necip Aşkın idaresinde) ı— Malvezzi : Endülüs Gülü (İs- panyol dansı ), a— Padouk ; Macar hâlk Lavalacı tizerine Parafraz, 3— Lantensohlager : Primavera (Af — jantin Serenadı), 4— Brahms : Macar dansı, No, 1-4: 5— Lincke : Yeni dans, “6— Gebhardt : Romans, 7— Siede : Aşk haberi, 8— Moussorgsky : Boris Gudurğ” vadan Polonez, g— Fredericksen 1 Gecenin sükür neti, to— Sehmalstich : Aşk ve Ruh (bet kısımlık aşk sahnesi), Memleket saat ayarı, Ajans Haber” leri; Ziraat, Esham-Tahvilât, Kam- biyo - Nukut Borsası (Fiyat), Konuşma : ( İngilizce - yalnız kısâ dalga postası), Müzik : Cazbant (Pl), ( Saat 23:10 a kadar yalnız uzun dalga ile ), 23.25/23.30 Yarınki Proğram ve Kapanış. :Jİİİİİ"İ" A R Illllllllll £Sinemada gördüğünüz MAVİ KUŞ Eserini yazanın ikinci şâheseri A R I dir. ::':;.arla dıı:lu ART'yı kendiniz okuyu- çocukl, Zi e “v":;ım a okutunuz. İngiliz- HİLMİ MALİK EVRENOL Bedeli 65 kuruş. Tarık Edip Kitapevi. Ankara 13.50 14.05 14.20 15.00 15.30 18.00 18.03 18.40 19.00 19.15 19.30 19-45 20.15 20.45 21.15 21.30 22.30 22.50 22.50 Va KUN OULULUULULULUUULU UKL “iu A UTT UU rarak sayfaları çevirmeğe başladı. Sonra kitabı, oda - daki halının üzerini kaplıyan Muhteşem şimal ayısı tunun üzerine y Sybil Hennings, elindeki üzüm salkımını bitirmek — saten kurdeleyi gevşetti; güzel üzere idi. Kocası, Berne banliyösünde oturdukları vil. TİRYAKİOĞLU ( EVELKİ KISIMLARIN HÜLASASI : Dünya harbinin yeni başladığı sıralarda, 1914 Eylülü- sonlarında, ÂAvusturya - Macaristan'ın Bern elçi- liğine memur edilmiş olan Erkânıharp Yüzbaşısı Rudolf Hennings, itilâf devletleri erkânıharbi - yesini şaşırtmak için tanzim arruz plânını, güya kendisi vatanına ihanet edi- yormuş gibi, bir fransız ajanına 50.000 franga satmak emrini almıştır. | transız istihbarat servisi ajaniyle buluşacağınız yere -kadar götürecek. Ha,... şunu da unutmayın : bulmak uğrunda herşeyi yapmağa hazır olduğu için va- tanına ihanet eden bir adamın Şaşkın tavrını da takın- manız lâzım ... Hennings, içinde kıymetli vesikaların bulunduğu sarı zarfı alarak caketinin iç cebine yerleştirdi. Miralay Wedli, genç zabitin elini sıkarak : — Haydi bakalım Hennings, dedi, Yolunuz açık ol- edilen sahte bir ta- lâya mutat saatta dönmediği için, genç kadın akşam yemeğini yalnız yemişti. Hafif bir endişe, Sybil'in ba- kışlarını gölgeliyordu. Sybil, parlak ve sevilen bir tiyatro yıldızı iken, ko- casının sevgisini mesleğine tercih etmişti ve evlendik- leri üç aydanberi de Rudolf onu böyle haber vermeden ilk defa yalnız bırakıyordu, Genç kadın, ortada hiçbir vahim şey olmadığına kendini inandırmak için uğraşı- yor, fakat bir türlü buna muvaffak olamıyordu. Yemek odasından buduarına geçti. #kşam yemeği esnasında duyduğu sinsi endişe, yerini şimdi humalı Para bir hareket ihtiyacına terketmişti. Beklerken vaktin geçtiğini hissetmemek için bir kitap okumak istedi. Sonra, alâkasını uyandırmıyan sayfaları boyuna çevir. mekten yorularak tuvalet masasının önüne oturdu. Ba. kışları sanki, en güzel süsü onlarmış gibi, saçlarına takıldı. Bu koyu kumral saçlar, bembeyaz alnının üze- rinde ağır bir taç gibi duruyordu. Sybil onları parmak- larının hafif bir hareketiyle okşadı. Dağınık uzun saç- layını otrafına salıvererek Londra'da dansözlük ettiği meydana çıkardı ve kemerin ince belinin etrafında yaptığı kıvrımları tetkik etti. Mükemmel vücudunun hareketsizliğiyle Sybil cidden güzel bir kadındı ve yaptığı en ufak jestiyle, insanın başını döndürecek kadar âhenkliydi,.. Aynanın önünden ayrılarak etrafına bakındı : her tarafta güzelliğini muhtelif pozlarda tesbit eden r: simler vardı. Dıvarlarda ve masanın üzerinde dura bu fotoğraflardan onun bütün artistlik hayatını tal etmek kabildi: babasının İzmir'de İngiltere vis konso- losluğu yaptığı sırada kendisini bahçed.e. hafif bir grek tüniği giymiş olarak misafirler için dans ederken gösteren resimden, Nevyork ve Londra'da yaptığı şöh- ret ve zafet dolu yehi dansların resimlerine kadar, hepsi orada idi. Sybil, bütün bunları bir erkeğin, gü- zel bir Avusturyalı erkânıharp zabitinin aşkı uğrunda feda etmişti. Rudolf'un ona karşı beslediği ihtirasın halkın bravolarından ve tiyatro âleminde kazanılan şöhretin verdiği bazan boş memnuniyetlerden daha fazla mânası vardı. ını biraz daha şcacık bıraktı, Pençerenin yanı- P na giderek perdenin arkasına, her akşam kocasının dö- nüşünü gözlemekten hoşlandığı köşeye büzüldü. Göz- leri karanlığa gömülmüş kırları boşuboşuna araştırı- yordu. Fakat ne yazık ki, Rudolf'u getirecek olan oto- mobilin fenerleri bir türlü gözükmüyordu | Çünkü Sybil, kocasını tapınırcasına seviyordu, Mil- liyetlerinin başka başka olmasına ve memleketlerini ayıran harba rağmen, onlar tekvücut olmuş bir çiftti- ler. Rudoif Hennings'in Avusturya'nın Berne elçili - ğindeki işi onlara, kendi aşklarının cennetinde mesut başladı. görüyordu ... Sybil, hüilyalara daldı, bir kitap aldı ve koltuğa otu- bir hayat sürmek ve kana bulaşmış Avrupa larca insanın boğazlaştığını Isviçre topra; mak imkânını veriyordu. Acaba Rudolf niçin gelmemişti ? Onu kim kendi - sinden uzakta alakoyuyordu ? Yoksa bir kadın mı ? Sybil'in muhayyilesi bu mevzu üzerinde 'da milyon- ğında unut- işlemeğe Bazan kocasını kendisine rakip bir kadının etrafında pervane gibi dönerken, beraber oldukları gibi, daha bu sabah kendisine “ Al- lahaısmarladık ,, derken, aşk, şefkat ve ihtiras dolu bazan da her zaman .Birdenbire, bu uzun gecikmenin daha korkunç ve basit bir sebebi olamaz mı diye düşündü : Patlıyan bir lâstik, patinaj yapan tekerlekler, otomobilin savrul - ması ve ölümün gizlendiği uçuruma yuvarlanış .... ( Sonu var )