Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
i r *Ü | — FRANsIZ FELÂKETİ KARŞISINDA | Doktor Alexis Carrell duyduklarını anlatıyor Genç nesli nasıl hazırlamalı ? « DİSİ Maruf Doktor Alexis Carrell'in fransız mağlübiyetinden çıkardığı PLİN neticelere dair yazdığı Suni kalp imâline muvaffak olan bu doktorun makalesindeki disipline ait son kısmı da buğün neşrediyoruz : —İl — Müfekkire disiplin sayesinde elâstikiyetini muhafaza etmelidir. Eflâtun'un “Akademi” sinde gençler di di büyükl: Bİ- ilk kı dün neşri ştik. tır. Tamdığım akıllı bir baba dört çocuğuna “istediğiniz kadar dondurma yiyebilirsiniz. dalr Fakat yıpmak şartiyle” demiş. Bi- ve büy yast ve ahlâkt el e ve münakaşalarda bulunurlardı. On ikinci asır- da (Abelar) ın bir tek takririni dinliyebil - mek için talebe yüz elli kilometre yolu yaya giderdi. Bugünkü gençlerimiz. ya mânasız bir film seyrine çöküyor yahut münebbih o- larak caz musikisi arıyor. Tahsil ve terbiye Çağının böylece alenen israfı ebeveyn tara- fından hiç bir itirazı mucip olmuyor. Pek yazık. Gayet çetin içtimat ve siyasi mesail halledilmek ihtiyacı içinde beklerken bütün bir nesle ait fikri kabiliyetler istimal edil - memek yüzünden çürümektedir. Aramızda hiç olmazsa bir mesele üzerinde ihtisas pey- dah edip o meselenin doğru bir şekilde halli yolunda müessir olamıyacak adam yoktur. Medent hayatımızın her hangi bir safha- sına faal bir surette iştirâk lâhare lâ alıp kendileri- ne bira mayası yapmasını da öğretmiş. Ço- cuklara tağarruf ve nefse itimat hisleri tel- dasını görürler ş Disiplinli terbiye sisteminin bazı iyi ta - raflarını taklit etmiyecek olursak - bilhassa disiplin ve zamandan azâmi istifadeyi temi- ne müteallik cihetleri - böyle bir sistemin yetiştireceği daha disiplinli ve mukavim ne- sillere karşı koyamıyacak vaziyete düşeriz. Demok harp dafaa mec- buriyetinde kalı İlk genç- liklerini radyo başında aşk hikâyeleri dinle- mekle, o küçük acınacak Şahsiyetlerini sulu boya resimleri yapmakla veya bir takım huy- suzluklarla ifade etmiye çalışanlar demok - dafı debil! mi? Maruf mi- henüz istimal edilmemiş enerjileri için mü - kemmel bir menfez teşkil edebilir. Çocukla- Tımız larındak M iken öğ - ele rasimizi e zahçı Vil Rocerz (Will Rogers) in dediği gibi “genç nesle lâzım olan şey biraz orman- da odun yarmasını ve bazı hususlardan da Her mayy Bugün genç, ihtiyar hiç birimiz etrafımızda cereyan eden muazzam hâdiselere ksm pasif bir va- & ö disiplin sert ve cazibesiz görünür, Sevkedici bir felsefe ve bir takım emellerle takviye edilmelidir. — Hayattan maksat nedir? Her fert evinde, dostları ara- ıtynte kalı Milli fer- bbüs ve buluş kab gayri ka- Mll tefrik bir surette bağlı bulunuyor. Ahlâk da disipline muhtaçtır. Ahlâki gü- zellik nadir, ve fakat son derece calibi dik- sında, bir nüfuz ine malik olduğunu ve ırkın temeli üzerinde yapıcı ve- ya yıkıcı bir, tesiri olacağını takdir ediyor mu? Ebeveynin ve mürebbilerin en mühim vazifesi idealizmi, mefküre aşkını uyandır - kat bir hâdisedir. Bu vasfı haiz ol Izah edilemez bir enerji, göze çarpan bir enzibe, ve hükmedici bir kuvet tekevvün eder. İnsanın nefsine hâkim olması kolay de- ğildir. Bununla beraber bir defa elde edilir- €e iİnsana hakikt yaşama sevincini getirir. Bu hissin ihtişamını tatmış olanları artık boş we yavya vevklerin daim? devri tatmin edemez Maruf (evanjelist) Dwıght Moody demiş ki “şimdiye kadar hiç kimse beni kendim kadar üzmedi.” Yerleşmiş itiyatlara yeni bir veçhe vermek güçtür. Neslimizin büyük timidi küçük çocuklarda ve daha henüz dün- yaya gel bi ai & $ ve ki bağlıdır. Amerika'da doğum münhanisi endişe verecek bir şekilde düzleşmektedir, bilhassa en ziya- de çocuk yetiştirebilecek vaziyette olanlar da, Bedi çok iktıdarı Yolan bir kadın çocuk sahibi olunca muhak - kak ki daha kuvetli, daha mesut bir insan ve daha faydalı bir vatandaş olur. Bilâkis bu esaslı vazifeden istinkâf edecek olursa daha gayıf, daha az mesut ve daha az faydalı bir lıııın olmıyı mahkümdüur. Ük meıullyzt ebeveyne düşer. Bu vecibe ifa edilmiş değildir. Şımarık çocuk Amerika'nın en mebzul ııııhıulnnu ikil ediyor. Çocuk - lara çal ve öğ - mak olacak! ku- vetli vesatetini tekrar istimal etmeliyiz. Her adamın kendi kendisine keşfedeceği usuller- le, âdilâne hareket, dürüstlük ve diğerlerine saygı mecburiyetlerimize vakıf olalım. Bu hassaları tekrar elde edince hayatımız basit dostluk halinde inkişaf eder, seciye dürüst- lüğümüz cesaret ve sevgi dolu hareketleri - mizde tecelli eder. İşte hayat bunlarla ka - imdir. Bunlar olmayınca insanlık beka bu - lamaz, Son zamanlara kadar kıymetli ferdiyet - çiliğimizin tehdidine Trazı değildik. Fakat şimdi daha vasi bir hüriyetin, tazammun et- tiği demokratik fırsatlar ve şahst istifade - lerle beraber, kâmilen tehlikede olduğunu idrak ediyoruz. Geç olarak keşfediyoruz ki insan haricinde ne kadar az disiplinli o- lursa dıhlllnde o kndır fazla dlıiplln sahibi di ve di » siplin uhmll etmiyecek olursak, başkaları - * daha zalim ve müstebit kimseler - bir gün gelip bize bunu yüklerler! İstanbul'da fiyat mürakabe işleri İstanbul, 1 (Telefonla) — Fiyat Mura - ni öğretmeyi ihmal eden ebeveynin bilâkis onları Şımartmak suretiyle bu derece ızrar edildikleri dünyanın hiç bir yerinde vaki de- gildir. Bugünkü gençlerin mümeyyiz vasfı kendil. bahşedilen jl karşı her hangi bir lik — hissindi h oluşlarıdır. Yeni nesli hazırlarken çocuk terbiyesi sistemini umumt bir surette tekrar tetkikten geçirmeliyiz. Çöcuğun haris ve vahşi benliği- kabe olan 25 kilişilik kontrol teşkilâtı bu hafta işe baş- hyacaktır. Z Teşkilâta halkın müracaatını kolaylaş - tırmak için muhtelif mıntakalarda müra- caat büroları teşkil edilmiştir. — B. Hudai Karataban şerefine ziyafet ni okşayan her hangi bir terbiye hem ferde hem cemiyete zarar ika eder. Ço- cuğun kendi kendini inkişaf ettirmiye terki İ 1(T kay- makamları bu akşam, Kars valiliğine ta « yin edilen eski İstanbul vâli muavini B. Hudat Kı g bir ziyafet ver- bir tarafa kıl hkü dur. Çünkü bu l teşek- külü müddeti zarfında çocuğun ın:r]ilırl - nin dağılmasına sebebiyet vır!yor. Genç bir anne, Doktor Sir Vilyam Osler (Sir William Ösler) den “çocuğumun' terbiyesine ne za - man başlamalıyım?” — diye sormuş. Ösler #“çocuğunuz kaç yaşında?” diye sormuş, “iki “ yaşında” *0 halde pek geç kaldınız Madam” dımh. Çocuk dünyıyı ıeldlğl ilk günlerden disiplir dır, Kaşık- lı yemek verilmiye bıılıudıtı ilk günden iti- baren tabağındaki 'ıımuıı yemeğl. muelo yap- madha, yül di dir. İşte ilk disiplin mumnkıyeu burada elde edilebilir. p Çocuk eşyasını tertipli bir a - fazaya mecbur edilmelidir. Dört yaşına gelen bir çocuk kendisi giyebilmeli ve tuvaletine Çağrı X Arzuhal Encümeni bugün saat 14,30 da toplanacaktır. X Millt Müdafaa Encümeni bugün saat kin edilince müstakbel hayatlarında çok fay- h Çaünün - sörsesi ) ”| 'e . . Necati için... Her yılın ilk günü, Mustafa Ne - cati için mezarının başında bir ihti- fal yapılır. Bu 1929 un bugununde ölen bir Maarif Vekili için usulen yapılan bir tören değildir. Hattâ Necati'nin genç yaşta ölmüş olması da, bu ihtifalin tek sebebi olmak- tan uzaktır. Necati'nin, adımı unutturmıyan başka bir hususiyeti, Maarif Ve - killiği sıfatından, İzmir mebuslu - ğundan, iyi bir insan oluşundan da- ha çok, daha ayrı bir tarafı vardır: ©, bu genç Maarif Vekilinin heye- canlı inkılâpçılık ve halkçılık mezi- yetidir. İhtilâl günlerinin - Ankara'sında Necati, içi ümit, gözleri zekâ dolu genç ve ateşli bir mebustu. Büyük- lerinin sevgi ve itimadını kazan - mıştı ve yaşına göre büyük mesuli- yetler yüklenmişti. Vazifesi başın- da bir enerji mihrakı olur vict için- de çalışırdı. Maarif Vekilliği sıra- sında bu türlü çalışmasıdır ki ta- ammül kudretini çabuk yıprattı' ve onu ananlara daima “çok genç yaşındayken öldü” demek * azabını bıraktı. Genç ölüye daima acınır, fakat daha acısı, bu genç ölünün henüz memlekete hizmet için içinde taşı- dığı sonsuz ihtiraslarını da beraber götürmüş olmasıdır. Necati yeni harf inkılâbının ilk gününde ölmüştür; inkılâbın nasıl yürüdüğünü göremedi, — çiçeğini koklıyamadı. Halkçı Necati, istiklâl mücadele- si günlerinin halk içinde dolaşan ve ruhundaki sönmez ışığı köylüle- re serpe serpe dolaşan adamdır. O günlerin havası içinde Necatiyi en iyi tanıtacak vesikalar, bizzat ken- di kalemiyle Hayat” mecmuasında yazdığı hatıralarıdır. Bu hatıralar mücadele , tarihimizde birer kıy- metli vesika oldukları kadar, ço- cuklarımıza da ne güzel bir ibret ve iftihar dersi verirler. Halkçı ve inkılâpçı aziz ruhuna minnet! Kemal Zeki GENÇOSMAN Necati'nin NOT: Dünkü yazıda maalesef bazı dizgi yanlışları kalmış: ikinci cümle, “seni uğur- larken bir sevgiliden ayrılışın azabını duy- muyoruz”, son kısımlardaki bir cümle de masum ölülerin cenazelerine basmamak için” olacaktır. ) 7 İkincikânundaki Piyango çekilişinde 50.000 lirayı Yılbaşında olduğu gibi beş İiralık biletle değil (4) liralık bir biletle kazanmanız mümkündür. 4 — Kayıt müddeti 14, 1. 941 günü saat t K Ti on sekizde nihayet bulur. Yılbaşı d 5— 15. 1. 941 de başlanacaktı Türk Hava Kurumuna[ yapılan yardımlar Türk Hava Kurumuna yapılan te - berrülere dair dün aldığımız haberler, Kayseri ve civar köyleri halkının son günler içinde yaptıkları yardımın 4574 liraya vardığını, Antakyada, tüc- cardan Ali Ökten, Yusuf Koyuncu, Mürteza, İbrahim Cemal, Ali Numan ve mobilye şirketinin yüzer lira, tüc- cardan Sıtkı ve Sami Aselin 300 lira, Osman hacı Mıstığın 250 şer lira, Ali Hocaoğlunun 200 lira, Musa Urfalı ve Zeki Hancının da ellişer lira verdik - lerini bildirmekte idi. Aksekide bir kısım vatandaşlar ku- ruma 69 lira, Tekirdağında terzi Na - ki Sirer 25, İskenderunda Pirinçler ve Fartısalı köyü, 104 lira, Mersinde İçpak fabrikası memurları ve müstah- demleri 114 lira, Emirdağda Piribeyli köyünden Mehmet Onbaşı da evelce verdiği 100 lira ilâveten yeniden 90 lira vermişlerdir. Beypazarı kasaba halkı da kuruma 1038 liralık bir teberrüde bulunmuş ve bu arada Osman Topbaşı 100 lira, Mehmet Atılgan, Mustafa Erlap elli- şer lira, Hüseyın Türk, Abdullah Berik, Mehmet Çulha, Mehmet Özrop, Ahmet Kefeli, Rıza Pekalp, Muhar - rem Tabak ve Kâmil, Dinçer de otu- zar lira vermislerdir. İzmir elektrik ve tramvay şirketi de Hava Kurumuna 1,500 lira Anadolu İnkişaf şirketi 1000 lira teberrü eyle - mişlerdir, (a.a.) Hukuk İlmini Yayma Kurumu yeni bir kürsü açıyor Hukuk İlmini Yayma Kurumu hukuk ile iktısat arasındaki münasebetleri anlat- mak üzere Dil Tarih Coğrafya f: i Yıİ, yılbaşı, takvim !.. ( Başı 1 incı sayfada ) gün gelecek, ilmi, fenni, güzel sa- natları kapukulu vaziyetine sokan siyasi rejimler teessüs edip dünya- ya hâkim olmak istidat ve temayü- lünü gosterece»k! Kuvetin her te- zahürüne, kendisiyle boy ölçüşme- den derhal körükörüne boyun eğen eotomat insan, makina adam, maki- ne millet devri başlıyacak!.. Samimi memleket sevi sı' aşkı ile i duyguları tabantabana zıt addedi- lecek!.. Efendi millet, hâkim millet!.. O- nun emri alıındı köle milleler! Bü- yük millet, küçük millet gibi süfli tasnifler hayasızca diplomatik li- sanda ihtiram mevkiine geçecekl!... İstiklâli uğrunda döğüşmeğe, ölme- ğe hazır olanların ancak “millet” teşkil edebildikleri hakikatı, gurur sıvası ile örtülecek!.. Bu sözlere acaba hangimiz inanmak isterdik!.. vatan İrk miyeti, sporcular ve Necati'nin Merhum Necati'nin mezarı başında Dün heyecanlı bir ihtifal yapıldı (Başı 1 ıncı sayfada) tının daha genç çağında ayrılan Necati için her yıl olduğu gibi dün de mezarı ba- şında çok hazin bir ihtifal merhumun aziz hatıraları heyecanla yado- lunmuştur. yapılmış ve Necatinin Cebeci'deki kabrine öğleden evel ve sonra olmak Üzere dün iki ziya- ret yapılmıştır. Necati'nin mezarı başında Dün saat 15 te Maarif vekilimiz B. Ha. san - Âli Yücel, Maarif vekâleti ve Türk Maarif Cemiyeti erkânından bazı zevat, başta müdürleri olduğu halde Gazi Terbi- ye Enstitüsü talebelerinden bir grup, An- kara emniyet müdürü, muallimler, birçok talebeler ve sporculardan bir kafile mer- hum Mustafa Necati'nin Cebeci'deki kab- rini ziyaret etmiştir. Kabre Maarif vekâleti, Türk Maarif Ce« dostları İki tam İnsanları daha içli, daha duygu- lu, iyi günlere daha hasretli bir lebe vatanperver Necati'nin ölümü ile ma- hale getiren; kalplerin h gözlerin dertleştiği bu yılbaşı ge - cesinde beşeriyetin yüce falcılarına, büyük şairlerine sor. , bakı- arif ğ Milli Şefin de işaret buyurdukları veçhile — *“onun yolunda olduklarını ve onun cansız — acıyı bi devir olan vazife bayrağını nız onlar ne diyecekler.. “Bayron” diyecek ki: “Mademki istikbali kimse bile-” “mez, öyle ise kimse istikbalden” “ümidini kesmesin!” ' "V:ıkh'ylı Avrupa'ya baştan ba-” klarını,, Diğer bir talebe de Necati için yazılan güzel bir şilri okumuştur. En son olarak Maarif vekili Hasan - Âli Yücel Necati'nin yüksek meziyetlerini, samimi bir konuş- “şa hâkim olmağı kurmuş bir” "dıgar cihangirin destanını ya-” “zan “VİCTOR HUGO", istik-” “bali kimsenin inhisarına alamı-” “yacağını söyliyecek!...” İnsanların fazla aldanmak tehli- keıme mnruz kılmıdın müracaat 15.11941 tarihinden itibaren bir serbest kürsü tesis etmek o- ilecekleri yegâne ciddi ve hay- î:yallı falcı olan “Tarih” ise harp kurları ve bilhassa yüksek tahsil gençliği- miz için ehemiyeti aşikâr olan bu kurslara devam şartlarını gösteren kurum başkan- lığının t.bliğini aynen neşrediyoruz: Hukuk İlmini Yayma Kurumu Başkan- tğından: Kuı'umumuz,x hukuk ile iktısat arasın- daki münasebetleri anlatmak üzere Şşim- dilik (hukük ve iktısat kursları) namında bir serbest kürsü açmıştır. 1 — Bu kurslara herkes parasız devam edebilir. Ancak muntuunm devam etmek y Bankası üstündeki kurum merkez bürosunda ken- dilerini kaydettirmeleri lâzımdır. 2 — Bu suretle kaydolunanlara kursla- rın notları parasız verilir. Kaydolunduğu halde dersler yekünunun Üçte ikisine de- vam etmiyenlerden bu notları almamış ol- salar dahi tamamının parası istenir. 8 — Derslerin yekünu (30) dur. Hafta- da üç ders verilecek ve her ders üç çeyrek saat devam edecektir. Kurslara saat 18,30 da başlanacak ve Dil Tarih, Coğrafya fa- kültesinde verilecektir. dımız mı? Yüz bin lirayı mı ka- zanmak istiyordunuz? Fakat belki de biletiniz yarımdı. Onun için yıl- başı piyangosunda büyük ikramiye- yi kazansanız bile onun ancak ya- Tısını yani (50.000) lira alabilirdi- niz. Fakat bu 50.000 lırıyı kı n- Bingöl Valisi Sadullah Koloğlu'nun bir hitabesi Çapakçur, 1 (Husust) — Yeni Bingöl va- Koloğlu hazır bu- mak daima mümkündü de bir fırsat daha var. 7 l.kıncıkı- nundaki üçüncü çekilişte büyük ik- ramiyenin miktarı (50.000) liradır. Hem bunu yılbaşında olduğu gibi beş liralık bir biletle değil, (4) lı- lunan binlerce kişiye hlııben türk ordusu- nun kuvet ve ğ ilânç 'yıllık” olamıyacağı- nı tebarüz euırocek!.. Harp bu!.. Öyle yıllar olabilir ki en cüretkâr falcıların kehanetlerini bile fersah, fersah geride bırakacak hâdiselere şahit olunur. Kötü günler, iyi gün- ler, galibiyetler, — mağlübiyetler, zimmet ve matlüp maddeleri gibi biribirini kollıyarak gelip geçer- ler!.. Bir harp bılançoıu düşmanın silâhını teslim ettiği gün kapatılır!. Yılbaşı gecesi, köyümün derin sessizliği içinde kulağıma modern katakomblardan iniltiler, ıstıraplı fakat ümitli sesler geldıgı şu dem.- de, alil £ T l , tolke rar odsbılırııı ğ MARİFET: HARP 'İLAHINİN' SON İLTİFATINA MAZHAR O. LABİLMEKTİR.. Hüseyin SAMİ Urfa Mebusu Hukuk İlmini Yayma Kurumu konferansları Hukuk İlmini yayma Kurumunun kon - feransları Ankara ndyonundu devnm et - " Bu konf! izincisini de evelki ııkşmn saat 21,80 da Devlet Şürası mülâzimi Bayan Hidayet Sanal vermiştir. “Evlât edinmenin içtimat ve hukukt mânası” nı izah eden konferansta evlât edinme; bi - ribirinin sulbünden gelmiyen iki kimse ara- sında k ana baba - evlâd münasebeti lenen itimattan ve askerlerin ailelerine ya- pılan yardımlardan bahsetmiş, milli birlik mevzuu üzerinde ehemiyetle durmuş ve bu li hitabe, di ralık bir biletle L mal -dahilindedir. Yani aynı tılıhı satım alırken bir lira da eksik ver- miş olacaksınız. Bundan başka bu çekiliş 4 ühcü tertibin son çekilişi olduğu için or- ta büyüklükteki ikramiyelerin mik- tarı da çok fazlalaştırılmıştır. Ba- yunızdeu bir plân alıp tetkik edi- niz. Bu çekilişte hem ikramiye mik- tarlarının, hem de ıdedenmn ne kadar fazlal uzun uzun alkışlanmıştır. tesis eden bir akit olarak tarif olunmuş ve tarif izah edildikten sonra bu akdin cemi « yete olan faydaları anlatılmış ve ezcümle ço- cuk sahibi olamıyan ailelerin manevi bir ih- tiyaçlarını karşıladığı, diğer taraftan kimse- BİZ Çı n da bir aileye kavuşmak saa - Kurban parasını Hava Ku. rumuna vererek kazanacağr mız sevap kurbanı şuna buna dağıtasak kazanacağımız se- 15 te toplanacaktır. siniz. deti verdiği tebarüz ettirilmiştir. Bundan sonra evlât edinme akdinin hu- kuki neticelerine geçilmiş ve bunun gerek alle hukuku gerek miras Üzerindeki tesirle- ri anlatılarak tarihçesi de yapıldıktan sonra evlâtlık ve evlât edinen için kanunun aradığı şŞartlar sayılmıştır. Nihayet bu akdin ne Şekilde icra oluna - cağı ve ne Şekilde ortadan kaldırılacağı söy- Fransa yıkılırken yedi kat eller bile yanmıştı. Nasıl olurdu da o - nun kendi evlâtları yanmazdı ? — Bu acıyı cümle, üslup ve kitap ha- müteallik belli başlı işleri ba lidi Bu ifa edı 3a ©ebi disini cemiyetteki mevkii için lâyıkı vıchnı ihzar etmiyor demektir. Çocuklar büyüdükçe daha ağır mesuliyet- ler altına girmesini öğrenmelidirler. Ön ya- şına gelmiş oğlunuz camiı kırmışsa yenisini takmak için camcı çağırmayınız. Kendi harç- lığından yeni bir cam aldırtıp kendisine tak- tırtınız. Ona hazır uçurtma alacak- yerde uçurtmanın nasıl yapılacağını öğretiniz. Ön na gelen kızınıza bütün bir yemeğin vdi ediniz, kendisine muvaffaki - / line getirenler, gün geçtikçe, çoğa- liyor. — “Şu bilinmez insan,, kitabının, bir tavuk kalbini vücudundan ayrı ola- tak 25 yıldan fazla yaşatan ve in - sanlara çelikten ciğer yapan Doktor Alexis Carrel de yeni bir eser ya- Zzıyormuş. .Doktor fransızdır; fakat yıllar « danberi Amerika'da çalışır. Geçeri büyük harpte fransız ordusunda vazife alrıuştı. Bu seferki harp de çık gene Amerika'dan kalkmış, hleblıı.ımıı ev işine ve yemeğe y dan müstağni olamazsınız. Meşhur mütefek- kir (Thoreau) saatte (15) sent mı i « komşusunun otlarını biçmeyi hakir iş say - madıktan sonra bir orta mel—tıp talebesinin “için sebep yok - K “—.viıh. dıuııhmı için ana gelmiş, orduda vazife almış, Fransa yıkılınca tekrar A - merika'ya dönmüştü. — y Fransa'dan aldığı derslerden a - merikalılara “pay çıkaran doktorun bir makalesinin baş kısmı ığ “Ulüs” ta çıktı. Kııhınit ında Di yz 'L»"” mkumvımü!mmbkiw çok ehemiyetli ııaımıum nmmî YANKILAR durmuştur: Bir çin ata sözünü tek- rarlıyor : “Çürük tahtadan oyma olmaz.,, ve bundan şu neticeyi çıkarıyor : “Çürümüş bir şeciye ile de mü - kı 1 bir neslin lini kurmak Çürük tahtadan oyma yapılamıya- cağını söyliyen Çin atalar sözü de her halde bu,uzak şark ülkesinde zaman zaman doğrulanmıştır. Bozuk ağız ! imkânsızdır.,, Canlı bir tavuk öldükten eti de- ğil, kemikleri çürüdükten sonra kal- bini yıllarca yaşatan bir hekim, Çürük bir ciğerin yerine çelikten yapılmışını takan bir mucit, yalnız bir yerde âciz kaldığını söylüyor de- mektir: Çürümüş seciyenin... O çü- rüklüğü onaracak, onun yerine bir erzats'ını geçirecek ne bir maden var; ne buna kimsenin kudreti ye - ter, demek istiyor. Ayakta kalmak, çürqyüp çökme - mek için ıizıp ofuı şey: sağlam şe- ciye ! lersi dnktor Cueü kendi va»e —a Gazeteler zaman zaman yazarlar: Belediya fılln dükkânlardaki bozuk 1 iş Bozuk terazi kullanan esnaf cezaya çaptı - oruilır. Ayârı bozuk akçe sürmek en büyük suçlardan birisidir. Bütün bu “bozuk” lara karşı a- Jınan tedbirlerden “bozuk ağız” a- caba müstesna mıdır ? —- İstanbul -gazetelerinden bir kıs- mında son günlerde bu bozuk nes - nelerin en kötüsü olan “bozuk a - ğız” a rastgeliyoruz da..., Bir yanlış ! Yılbası dol. DDD i, bütün bi sap ve sayımla meşguldürler. Biz d, bü.- tün bir yıl içinde yaptığımız yanlış- ları “bilânço harici mallar” gibi tas- fiye edebiliriz. Fakat dünkü yankı- larda çıkan bir yanlış, bü tasfiyeye dahil olamaz: Orada 1940 yılı ile 1941 yılı karşılaştırılmış, 1941 için “selef” denilmiştir. Bazı dikkatli okurlarımdan d.ı" çabuk d: p dü: Kabahat kimde? bahis mevzuu de- ğil, Yalnız şu var ki halefle selefin ne mânaya geldiğini henüz unutma- mışımdır ! Haf M ) K Ki cati'nin nasebetiyle dün Gazi Terbiye Enstitüsü konferans salonunda bir ihtifal yapılmış- ma ile izah etmiş, 1 İkincikânunda onu Ziyaret etmenin bir vazife haline geldiği- ni söylemiştir. Gazi Terbiye Enstitüsünde Eski Maarif vekili merhum Mustafa Ne- on ikinci y Ü mü- tır. Merhumun büyük kıtada bir resmi a- ziz Necati'yi bu hazin toplantıda bütün canlılığiyle yaşatıyordu. Evelâ Enstitü müdürü Esat Altan yurt-« sever Necati'nin şahsiyetini belirten gü- zel bir konuşma yaparak, gençlere tahsil altında bu çatının kurulması onun — Maarif vekilliği ve ha- yatta, vazife başında Necati'yi örnek Ola- rak göz önünde bulundurmalarını — işaret etmiştir. Bundan sonra pedagoji şubesi son ııııı!- tan Kemal Altan Millt Şef İnönü'nün 12 yıl önce Necati'nin mezarı başında yaptı- K aynı Cevdet ve oön yıla sık ateşli ça- lışmasını anlatmış, Enver Öztürk bir hi- tabe yapmış, Veli Ertan bir şiir, Kâzım Ege Necati'nin yazdığı “İnebolu,, adlı gü- zel bir yazısını okumuştur. Aziz ölünün hatırası önünde bir dakikalık — süküttan Bonra nihayet Bayram münasebetiyle Ankara - İstanbul arasında 10 gün mütekabilen gündüz frenleri işletlirilecek Ankara; t. a.a. — Haber aldığımıza göre, bayram dolayısiyle Ankara - İstanbul ara- sında artacak olan yolcu ihtiyacını karşı - lamak ve halkın istirahatini temin etmek için, 2/1/1941 tarihinden itibaren on gün müddetle Ankara'dan sabahları saat 8.20 de ve Haydarpaşa'dan yine sabahları saat 9 da birer gündüz treni tahrik edilecektir. İzmir'e haftada dört guıı yuuıhlı ve y kli servis yap Ankara, 1 aa. — Devlet Demiryolları Umum Ankara - İzmir arasında haftada liç gün Mmütekabilen işliyen yataklı ve yemekli va- gon servisi gördüğü rağbete karşı yolcula- ra bir kolaylık olmak üzere 3. 1. 1941 ta- rihinden itibaren yeni bir sefer ilâvesiyle haftada dört güne çıkarılacaktır. Bu munzam sefer Ankara'dan cuma gün- leri, ve İzmir'den cumartesi günleri yapı- lacaktır. Isparta'da fazla fiyatla gaz satan bakkal para cezasına çarpıldı İsparta; (Hususi) — Fiyat “mürakabe komisyonunca tesbit am fiyattan fazla- ya gaz yağı satan ve evrakı fiyat ve mü: rakabe komisyonunca Cümhuriyet Müddel Umumiliğine verilen Atabeyli bakal Hak. kı'nın suçu sabit görüldüğünden İsparta asliye ceza mahkemesince yirmi beş lira re, bir bakımdan da endüstriye kıy- metli yardımlarda bulunmaktadır, Meselâ pancardan şeker yapılma- Ü, bundın önceki ingılı': ablukası ümkü Son y Ş Jard KSa Be aa da Di 'da bir fabrikada da ayni sıkıntı yüzün- den balık derlslndın ayakkabı ya - ___,glmmadde sıkıntısının fazileti ! | P*> hküm edilmiştir. , m H: : v P gA bir bakımdı AAA felâkettir ama, duklarımıza gö - | * Ç Bu haberi, bir gazetede gören bir üstbaş meraklısı, geçenlerde İstan- bul'da 14,000 torik balığının denize atıldığını hatırlıyarak hayıflandı : — — Eyvah, dedi, kaç çift iskarpin kaybetmişiz meğer | Ağ Bi K 'Demiray halk çocuğu Mustafa Necati'nin — - AREBEKRESENN TTTT KE KT AM a Himim KU M a aa ua & DİŞERESLM EEŞ ERAEETLLETEACESSILUK B3 P SO EMR'E KE'E