25 Kasım 1939 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DETü —Ş U N ÇU DA Di UL US 25 -11- 1939 Filezofla Meşhur filozof Bergson'un bu yıl seksen yaşını bitirmiş olduğunu — muharebe haberlerini değil — mu- harebe dedikodularını okumaktan vakit bulup da gazetelerde görmüş olsanız bile, belki, taaccüp etmişsi- nizdir: bu zatın adı ve şöhreti o ka- dar çok zamandanberi kulakları Gdoldurmuştur ki onun geçen asırlar- dan birinde yaşamış bir filozof oldu ğunu sanmak hiç de ayıp sayıla- Maz... Büyük üstat — felsefesinin değil- se de — hâlâ yaşamakta olduğu- nun unutulmasına biraz da kendisi sebep olmuştu. Haylice yıllardanbe- ri evinden çıkamıyacak kadar hasta olduğu gibi, akademi intihapları mektupla rey verilemiyecek kadar gizli olduğundan hayatının eserini ) err has talebesind başka - ları duyamıyorlardı. Her halde filo- zofun seksen yaşına geldiği haberi herkesi sevindirecek bir şeydir. Filozof Volter, seksen dört yaşı- na kadar ömrünü, kendisini, toptan değil de, her gün birer parça öldü- ren hastalıklı haline atfettiğinden, dört köşe koltuğu üzerinde ©o mer- merden meşhur heykeli, bu müna - sebetsiz muharebe sebebiyle, kum torbaları arasında saklanmış olma - saydı, Bergson'un da uzunca ömrü- rın ömrü Onun için Bergson'un seksen ya- şına gelmiş olmasını hastalığından ve musevi olmasından ziyade mesle- ği olan filozofluğa bağlamak doğru olur. Zaten uzun ömür mütehassısı Huflan hekim de filozofluğu insanı en çok yaşatan mesleklerden biri o- larak göstermiştir. Onun uzun ömre misal olarak gösterdiği misaller ara- sında, Fisagur'dan, Eflâtun'dan ve İzokrat'tan sonra en meşhuru bizim Anadolulu Apoloniyos filozoftur. Zamanında — İsa'dan sonra birinci asırda — yeryüzüne inmiş bir tanrı denilecek kadar büyük şöhret almış olan bu filozof 106 yaşına kadar ya- şamış, hem de, yatakta değil, o za- manlarda bilinen dünyanın her tara- fını gezerek ömür sürmüştü. Daha sonra gelmiş, geçmiş filo- zoflar arasında da uzun ömür sür - müş olanlar haylice vardır. Meselâ Kant, Litre, İspençer,.. Fakat böyle çok yaşıyan filozof- ları sayarken hem hekim, hem filo- zof olan İpokrat'ın sözünü hatırla - mamak mümkün değildir. O büyük adam, aklı başında insanlara ancak altmış üç yıllık bir ömür yakıştırır.. O yaşa kadar iyi işlemiş kafa ondan sonra da bunamaz ama, zaman çok değişmiş bulunur. Eskimiş bir tarih gibi yaşamaktan kendi tarihini baş- kalarma okutabilmek daha iyi olsa Takas işleri etrafında ifhalafçılarımıza göslerilen kolaylıklar İngiltereden yapılacak ithalâtı ko- laylaştırmak için, ihracatımızdan mü- tevellit Merkez bankasının İngiltere- deki hususi takas hesaplarına yatırı- lan paralardan ingiliz ihracatçıları lehine akreditif suretiyle tediyatta bulunulması hükümetimizce karara bağlanmıştır. Bu suretle ingiliz ihracatçı firma- ları Türkiyeye ihraç edecekleri mal - ların: bedellerini İngilterede peşinen tahsil etmek imkânını kazanmış olu - yoflar. Bu kolaylıkların, Türkiye ile İngiltere arasındaki ticari münase - betlerin inkişafında mühim bir âmil olacağı muhakkaktır. Diğer taraftan haber verildiğine göre bu akreditif imkânlar hususi ta- kas hesab vaziyetleri müsait olan memleketlere de teşmil edilmiş bulun- maktadır. Öi Ticaret Vekilimizin beyanalı ve Akhisarlıların sevinci Akhisar, 24 a.a. — Ticaret vekilimi- zin tütün piyasası hakkındaki beya - natları muhitimizde çok müsait tesir- ler husule getirmiş ve tütüncülerimi- Ticaret Odasında Ticaret ve Sanayi odaları nizam - namesine göre, dört senede bir yeni - den seçilen oda meclis âzalarının se - çim muamelesini idare etmek Üüzere intihabı lâzım gelen beş kişiden mü - rekkep komisyon dün, odada toplanan nün hastalığıma atfedilip edilemiye- ceğini l k üzere, heykelini huzuruna giderek, Volter'in ebedi tebessümünden mâna çıkarmak isti- -enler bulunurdu. gerektir. Hastalığ d öldü ğe de-| yar Pi ğil, uzunca yaşatmıya da yarıyacağı| rar neşrediyoruz. na İ lardan bazıları Berg- son'un uzunca ömrünü filozof ol- mazdan önce musevi olmasına ham- ledeceklerdir. Musa'dan sonra en büyük yahudi orta çağlardaki Mısır filozofu İbni Meymun olduğunda herkes müttefiktir. Ondan sonra, ü- Not — 19-11-939 tarihli sayımızda çık - mış olan yukarıdaki yazıda mânaya halel verecek mahiyette bazı yanlışlıklar olmuş- tur. Gerek muharririnden, gerek okuyucu- l özür dileyerek, bu makaleyi tek Harç farifesi kanun projesi tetkik ediliyor zi sevindirmiştir. Tütünlerimiz piya- sanın açılmasına itimadla initzar et - mektedir, * İzmir'deki akisler İzmir, 24 a.a. — Gazetelere naza - ran Ticaret Vekilinin tütün piyasası hakkındaki beyanatı alâkadarlar ve bilhassa tütün müstahsilleri üzerinde çok tatminkâr bir tesir yapmıştır. Pi- yasanın açıtmamasından doğan endi- şeler bu beyanattan sonra zail olmuş- tur. G.A. umumi meclis tarafından seçilmiştir. Müzakere Truznamesinde — mühim bir mevzu teşkil eden ticari mukave - leler meselesi de, mecliste görüşül- müştur. Odaya vaki olan müteaddid müracaatlarda 1 eylül 939 tarihinden evel resmi ve gayri resmi, ferdi ve hükmi şahıslar aralarında aktedilen ticari mukavelenamelerin bir eylül 939 tarihinden sonraki ahval ve şart- larla ne dereceye kadar telif edilebi - leceği ve bu şartlara göre bu mukaye- çüncü yahudi olarak, Karl Marks i- le Bergson'dan hangisinin daha bü- yük olduğu hakkında ihtilâf varsa da birincisini iktısatçı yahut politika c olarak tanıyanlar çok olduğundan Bergson'un büyüklükte üçüncü ya - hudi olduğunu kabul edenler ekseri- yeti kazanırlar... İsrail oğullarının da her yerde uzun ömürle şöhret al- dıkları şüphesizdir. Ancak, hıristi- yanlıktari İsrail oğulları dostluğuna dönen filozof Renan Avrupa'nın ŞA FTT eC rin Arya ırkından olduklarını isbat ettikten sonra, Bergson'un da İsrail oğullarından olduğuna ve bundan dolayı yaşadığına i l lar, yalnız Museviliği İsrail oğlu ol- makla bir tutan saf fikirliler olabi - Adliye Vekâletinin, adliye harç ta- rifesi kanununu değiştirip bir proje hazırlamış olduğunu evelce bildir - miştik. Harç tarifesinde, mühim ten- zilât yapan bu proje Başvekâlete tak- dim olunmuştur. Proje, Maliye Vekâ- leti tarafından da tetkik olunduktan sonra Büyük Millet Meclisine sevk - olunacaktır. Irabzonda zelzele 'Trabzon, 24 a.a. — Dün akşam saat 22.25 de hafif bir zelzele daha olmuş- tur. Bergama'da İzmir, 24 aa. — Dün sabah 9,15 de Bergama'd abir zelzele olmuştur. Ha- lir... sar yoktur. LDINITACUNAA GUN AAA AU KUK KER KUUK UK A UKUKO KA CA AGUN U GKOKO KUKDKU S KUK URRR KUKU K UUU GD N TÜRKKUŞU'nun yeni model salonu TÜRKKUŞU Modelcilik hareketini hızlandırmak için Yenişehir Atatürk Bulvarı Tuna Apartmanı altırıda yeni hir model salonu aç- mıştır. Bu salonda çocuklarımıza, gençlerimize istedikleri malümat verilmekte, model yapılması öğretilmektedir. Ayrıca model malze- mesi ile her tip modeller maliyet yaret ediniz. çocukları ve gençler TÜRKKUŞU'nun bu yrni model salonunu zi- fiyatına satılmaktadır. Mektep lelerin tatbikini kolaylaştıracak sebep UCAN KALPLER PİRRRR RtCtAsa -.. JANY HOLT Artist bir pilotun hatıratından alınmış aşk ve heyecan filmi Kalpler, Bâkire, 21,30 Ç (ULUS SİNEMASINDA : BUGÜN İki büyük Fransız filmi birden Bu program için seanslarımız: 14 - Çılgım Bâkire, 15,30 - Uçan 17 - Çılgın Bâkire, 18,30 - Uçan Kalpler, 20 - Çılgın 12,15 ucuz matinesinde ÇILGIN BAKİRE ÇILGIN BÂKİRE ler “ CANNIB DULNCAN Tekrar tekrar gören müşteri- lerimizin yüksek arzuları üzerine. Uçan Kalpler « Z A Ş - - a İki zevkli f POLO ŞAMPİYONU Bütün komikleri geride bıra- kan kahkaahlı film “OLERURUACAKAKA AAA AAA KA AA DAUK AD MERRTEL LNG LAAMA L ö> TIl: 2193 <Ç N (e | - -— © n < © ilm birden ÖLÜM GEÇİDİ Yumruğu ile ğgangisterleri ezen bir polisin h l AAA L DA DDD ELELLL LAİ y AD LLLELDLL DD seçim hazırlıkları Dünkü toplantıdan iki görünüş lerin neden ibaret olduğu odadan so- rulmuştu. Bu mevzu üzerinde umumi kâtiplik tarafından izahat verilmiş ve yapılan teklif üzerine dört kişilik bir komisyon seçilerek bu mevzu üzerin- de sıkı tetkikler yapılmasına ve key- fiyetin bir raporla Ticaret Vekâleti- ne arzolunmasına karar verilmiştir Ticaret ve Sanayi odaları intiha - batı 25 birincikânun günü yapılacak ve meclis için 30 âza seçildikten son- ra, gene bu 30 âza; idare heyeti, oda reisi ile ikinci reis ve haysiyet diva - nı âzalarını intihap edeceklerdir. Türk - Yunan ticaret müzakeresi yakında başlıyor Meri ticaret ve klering anlaşma - larının, bugünün ihtiyaçlarına uy - gun bir şekilde tadil ve tevsii husu - sunda dost yunan hükümeti tarafın - dan izhar edilen arzu üzerine başlı - yan temaslar ilerlemiştir. İki hükü - met tarafından tayin edilecek mü GÜ BB LAY RADYO DİFÜZYON POSTALARI TÜRKİYE ANKARA Radyosu Radyosu 1648 m, 182 Kes./120 Kw. 31.70m. 9465 Kecs./ 20 Kw. T,A.P. n W & a üi CUMARTESİ — 25-11-1930 Saat : 13.30 Pronram ve memleket sauı ayarı 13,35 Ajans ve meteoroloji haberler, 13.50 TURK MÜZİĞİ : Halk Türküleri ve halk oyun havala. n : Okuyanlar: Azize Tözem, Müzeyyen Senar, Mahmut Karındaş, Çalan: Sadi Yaver Ataman (Kaşık, darbuka ve saz.) 14.30 MÜZİK: (Riyaseti Cümhur Bando - su - Şef; İhsan Künçer) : 1— Paul Lincke - Marş 2—G. Pares - Kapris (Menüet) 3 — Vincent Wallace - Maritana ü « vertürü 4— Paul Vidal - La sından bale No: 5— (kazounav - Stenka Razine - Sen- fonik parça, 15.15-15.80 MÜZİK (Dans müziği - Pl.) 18.00 Program 18.05 Memleket saat ayarı, ajans ve me teoroloji haberleri, 18.25 MÜZİK (Radyo caz orkestrası) 19.00 TÜRK MÜZİĞİ: Geçit konseri : Ankara Radyosu Küme Saz Heyeti, ve 14 okuyucu sıra ile, İdare eden : MESUT CEMİL, 20.00 Konuşma 2015 TÜRK MÜZİĞİ: Müzik Folk-Lor'ü- muza ait nümuneler, Sadi Yaver A- taman. 20.380 TÜRK MÜZİĞİ: Karışık program: Çalanlar: Hakkı Derman, Şerif İçli, Burgonde opera- 2 Hasan Gür, Hamdi Tokay, Basri Üf. | ler. 21.00 MÜZİK (Küçük Orkestra - Şef : NECİP AŞKIN) : 1—Clemens Schmalstich - Küpidon ve Pşişe - Aşk hikâyesi : a) Yaklaşma, b) Aşk valsi, c) Başbaşa, d) Gezinti, e) Kavgacılık ve barışma, 2 — Hanns Löhr - Düğün marşı. *3—Willi Lautenschlagzer - Yıldısla- ra doğru (Fantezi) 4 — Raff - Kavatin. 5— Knudage Riisager - Bir enter mezzo, 6 — Benjamin Godard - Ninni, 7 — Bernhard Kutsch - İspanyol kap- risi. 8 — Ziehrer - Der Schatmeister ope- retinin valsi. 22.00 Memleket saat ayarı, ajans haberleri, ziraat haberleri. 22,15 Konuîma (Ecnebi dillerde) 22.45 MÜZİK (Cazband - P1.) 23.25-23,30 Yarımki program ve kapanış. İzmir ve havalisinde şiddetli yağmurlar İzmir, 24 aa. — Evelki geceki şid- detli yağmur bütün mülhakatta Hü - siller bu hususta yâkında müzakere - AUA LAi # Ai b ticaret müzakerelerinin nerede yapı - lacağı henüz tesbit olunmamıştır. -Çarşamba C. H. P. kongresi Çarşamba, 24 a.a. — Kazamız parti kongresi yedi nahiyeden gelen 40 mü- messilin ve vilâyetten gelen parti mü- şahidinin — iştirâkiyle — yapılmıştır. Kongre müzakerelerine Ebedi Şef'in hatırası taziz ve milli Şef'e karşı son- suz tazim ve bağlılık hisleri izhar e- dilerek başlanmıştır. Kongre ileri sü- rülmüş olan dilekler üzerinde görüş- melerde bulunmuş ve bunları tasvip küm sürmüş Yağmur d düşen yıldırımlardan ikisi Çecmr'ta yıkmış ve ahırda bulunan iki hayvanı öldürmüştür. Foça'da bir eve yıldırım düşmüştür. Ege ormanlarındaki tırtıllarla mücadele İzmir, 24 aa. — Ege mıntakasın- da bulunan ormanlardaki tırtıllarla mücadele etmek için lâzım gelen ted- birleri almak üzere orman baş mühen- disliğinde bir toplantı yapılmış ve teknik memurlara lâzım gelen direk- tifler verilmiştir. Mücadele bu sene de şiddetle takibedilecektir. İzmir borsasının kapanış saati İzmir, 24 a.a. — Borsa idare heye- ederek yeni idare heyetini seçtikten sonra çalışmalarına nihayet vermiştir. ti üzüm borsasının saat 13 de kapan- masına karar vermiştir. RADYO )â KULLDLLLLLLDLLDDLDLLLLL OD L UD OLALL U AAA GF TC AA L DAG ) " AA AAA AO ARA G - HULASA Tonio Kröger paydostan sonra sınıf arkadaşı Hans Hansen'le şehrin surlart boyunca gezmiye zıdıycrllıı_-. 'Toniö Hans'ı seviyor. Ve bu ana kadar bu sevginin vwerdiği istiraptan şu neticeyi çıkarıyor: “En fazla se- ven, en çok zayıftır, ve istirap çeker.,, Değirmen sokağında, bakkal Zoverhu'dan on feniğe satın aldıkları meyvalı bönbonları ortak yi- LA yerek yürürken Tonio “fevkalâde bir şey harikulâde bir şey” diyordu, “Schiller'in Don Car- los'u, bunu okumalısm Hans, istersen sana vere- yim.” “Yok, yok,” dedi Hans Hansen, “yalnız bunu bırak, bu benim için değil.” Ben atlardan bahse - den kitabımla kalmayı daha çok severim, harikul- âde resimler var içinde, bana inan. Bize geldiğin zaman onları sana gösteririm. Enstantane fotog- raflar, tırıs, dörtnal, atlama, hayvanlar pek çabuk yürüdükleri zaman gözle görülmiyen bütün vazi- yetler....” 'Tonio nazikâne soruyordu: “Bütün vaziyetler- de mi?” Güzel bir şey bü. Fakat Don Carlos'u hav- sala almıyor. İçinde öyle yerler var ki insana sanki bir şey patlıyormuş gibi sarsıntılar veriyor; göre- ceksin, çok güzel bir şey bu...” Hans Hansen sordu: “Patlıyor mu? Nasıl? “Meselâ Marki tarafından aldatılan kıralın ağ- ladığı yer... Fakat Marki kıralı sade prense olan aşkı için aldatmıştı. Anlıyor musun, kendini onun için feda ediyor. Ve bu anda bekleme salonuna kı- ralın bürosunda ağladığı haberi geliyor: “ağladı!” “Kıral ağladı.” Bütün kurtizanlar şaşkınlık içinde, bu korkunç, katı yürekli ve sert kıraldan korkarak titriyorlar. Kıralm niçin ağladığı pek iyi anlaşılı- yor, ve ben prensten de Marki'den de ziyade ona acıyorum. Daima o kadar yalnız ve aşktan mahrum T.bo);;ğ : %4 YN No: 3 ki... Itimat edebileceği bir varlık buluyor, fakat o da kendisine ihanet ediyor.” Hans Hansen göz uciyle Tonic'nun yüzüne baktı, ve bu yüzde bir şey mevzua karşı alâkasını uyandırsa gerekti, zira hemen kolunu yeniden To- nio'nun kolu altına koyarak: “Nasıl ihanet ediyor- du Tonio?” dedi. Tonio elini kolunu sallıyarak an- latmak istiyordu. “Hâdise şu,” dedi, “Brabant ve Flandern'e ya- zılan mektuplar....” “İşte Ervvin İmmerthal” dedi Hans. Tonio sustu. Ve içinden, “yerin dibine batamaz mı idi şu İmmerthal. Niçin bizi rahatsız etmek! Yeter ki bütün yol boyunca binicilik dersleriyle ka- famızı patlatmıya gelmesin...” dedi. Ervvin İm- merthal binicilik dersleri alıyordu, babası banka direktörü idi, ve şuracıkta şehirin dışında oturu- yordu. Yılık bacakları ve badem gibi yassı gözle- riyle çantasız onlara doğru geliyordu. Hans, “Günaydın İmerthal, Kröger'le bir tur yapıyorum” dedi. İmmerthal, “Bir iş için şehire gi- diyorum” diye cevap verdi, “Fakat sizinle bir par- ça yürüyebilirim.... Nedir 0? Meyve bonbonu mu? Evet, teşekkür ederim, bir kaç tane yerim. Yarm gene dersimiz var Hans.” — Binicik dersini kaste- Mehmet KARASAN diyordu. “Mükemmel!” dedi Hans. “Biliyor musun, ev- den bana, son yoklamada kompozisyondan on al- dığım için, gayet şık getirler hediye ettiler...” İmmerthal parlayan iki yarığa benziyen gözle- rini kısarak “Sen hiç binicilik dersi almıyorsun de- ğil mi Kröger?” diye sordu. Tonio belirsiz bir sesle “hayır,” dedi. Hans Hansen “Kröger, babandan rica et, sana da ders aldırsın” dedi. “Evet”, dedi Tonio, acele ve lâkayıt. Bir an boğazı sıkıldı, Hans kendisine soy adiyle hitap etmişti. Hans da bunu farketti, ve hemen i- zah etmek için: “Sana Kröger diyorum, çünkü özel adın pek tu- haf, biliyor musun? Mazur gör, bu ad hoşuma git- miyor. Tonio!,.. Bu da bir ad mı ki? Fakat ne ya- pabilirsin? Şüphesiz senin elinde değil bu. İmmerthal aralarını bulmak ister gibi bir tavır takmarak: “Tabii senin elinde değil, zaten bu adı sana kulağa yabancı geldiği ve orijinal olduğu i- çin vermiş olmalıdırlar” dedi. Tonio'nun dudakları titredi, kendini tuttu, ve dedi: “Evet, saçma bir ad bu, adımın Heinrich veya Wilhelm olmasını daha çok isterdim, bundan emin olabilirsiniz. Fakat bana in kardeşlerind. birinin, Antonio'nun adını vermişler, biliyorsunuz ki annem buralı değildir.” Sonra sustu, ikisini beygir ve koşum üzerine ko- nuşmalarına bıraktı. Hans, İmmerthal'in koluna girmiş, öyle büyük bir alâka ve heyecanla konuşu- yordu ki bunları onda Don Carlos'a karşı uyandır- mak imkâ dı... Za Tonio ağlama': arzusunun burnu boyunca - sızlıyarak yükseldiğini hissederken, dürmaksızın titriyen çenesini güçlük! » tutabiliyordu... Hans adımı sevmiyordu, fakat Tonio ne yapabi- lirdi? Kendi adı Hans, İmmerthal'inki Ervvin, evet ama bunlar herkesce tanınmış, kimsenin yadırğa- madığı adlar. Fakat Tonio yabancı ve acaip bir şey. Muhakkak ki adında her bakımdan, o istese de ix« temese de, orijinal bir şey vardı, ve her ne kadar yeşil arabası ile köy köy dolaşan bir çingene deği!, bilâkis Kröger ailesinden Konsul Krögerin oğlu olsa da, bununla beraber gene yalnızdı ve şanlı şöhret- li kimselerin âleminden uzaktı... Fakat niçin Hans ona ancak yalnız oldukları zamna Tonio diyordu? Yoksa bir üçüncü araya girinec utanıyor mu idi? Halbuki bazan onu anlıyor ve seviyor görünüyor- du. “Nasıl ihanet ediyor ” Tonio diye sorarak ko- lunu kolunun altına kaydırmıştı. Fakat İmmerthal gelince geniş bir nefes alarak onu bırakıp lüzüum- suz yere yab özel adından dolayı ona çılı ş tı. Ne acı şeydi, bütün bunların farkma varmakl!... (Sonu var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: