Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
£ -11 - 1939 ULUS [oış POLİTİKA İngiltere ve Hindistan Harp çıkar çıkmaz, İngiltere'nin bütün dominyonları, müstemlekele - ri ve imparatorluğa muhtelif şekil- lerde bağlı olan devletler ana vata- nın yardımına koştular. Her gün İn- giltere'ye şu ve bu sultanın, şu ve bu şeyhin ve hükümdarm yardım vâdi gelmektedir. Yalnız İngiltere ile Hindistan'daki kongre partisi ara- sında çıkan ihtilâf, bu memleketin harpte İngiltere ile birlikte olmadı- ğı gibi yanlış bir kanaat tevlit et- miştir. Ve alman gazetelerinin bu kanaati takviye etmek için uzun neşriyatta bulundukları da görül- mektedir. İngiltere ile kongre partisi mü- messilleri arasmdaki ihtilâfıin mahi- yeti şudur: malümdur ki Hindistan- da iki siyasi teşekkül vardır. Biri hintlileri temsil eder “Kongre Par- tisi, ikincisi de müslü Ha Riedi sil eden “Müslümanlar Birliği”. İh- tilâf hakikatte İngiltere hükümetiy- le kongre partisinden ziyade kon- grecilerle müslüman birliği arasın - dadır. Malümdur ki İngiltere geçen bü- yük harp içinde de Hindistan'a ida- ri mühtariyet vermeği vâd ti Büyük harpten sonra uzun zaman tetkikat yapıldı ve nihayet iki “yu- varlak masa” konferansından sonra 1935 senesinde Hindistan'a idari htariyet veren h i tan- zim edildi. Bugün tatbik edilmekte olan bu kanunuesasi kongre partisi- ni tatmi ktedir. Bi leyh harp başlar başlamaz, kongre- ciler İngiltere'yi daha geniş bir muh- tariyet vermesini temin için tazyik ğe başladılar. İngiltere hükü- meti, buna muarız olmadığını, fa - kat her şeyden evel, kongrecilerin müslümanlarla anlaşmaları lâzım- geldiğini bildirdi. Bunun üzerine hintlileri temsil eden Prosad ile müslümanları temsil eden Gina ara- sında görüşmeler yapıldı. Fakat bu görüşme bir netice vermemiştir. Bu- nun üzerine kongre partisine men- sup olan hükümetlerin başvekilleri istifa etmişlerdir. Diğer taraftan Hollanda Bu muhabir şunu ilâve ediyor : “Tahmin ediyorum ki, hükümet, bu protestoya, Gestaponun yakalanan holandalı subay üzerinde iki tane ayrı hüviyet varakası bulunduğu cevabını verecektir. Bu nokta, hâdisenin, va- him siyasit akisler yapacağı zannını uyandırmaktadır.., Resmi tebliğ Bu gece, Venlo hâdisesi hakkında, Lahey'de neşredilen resmi tebliğ aşa- ğıdadır : Otomobilde, şoförün yanında, iki ingiliz tebaası oturuyordu. Bunlar, sulh lehinde müzakereler yapmak im- kânını tetkik etmek üzere almanlarla temasa geçmeğe salâhiyetleri olduğu- nu isbat için bir takım evrak ibraz et- mişlerdi. Memleketimizin bitaraf va- ziyeti dolayısiyle, bu iki kişiye neza- ret etmek üzere, bir holandalı subay terfik edilmişti. 'Telegraf gazetesi diyor ki : “Netice itibariyle, otomobilde dört kişi vardı. Bunlardan ikisi ingiliz, di- ğer ikisi, biri şoför olmak üzere ho- landalı idi. Mütearrız almanlar, yal- nız hâkimiyet haklarımıza tecavüzde bul kla kal şlar, aynı zaman- kongre partisi, bir mecli- sinin toplanmasına ve Hindistan için bir 1 Ddt şehbü işülk 'Bu ö; şe iyas " iştirâk etmiyeceklerini bildikleri i- çin ekalliyet hukukunun kanunue- saside korunacağı şimdiden bildiril- kezdedir. Görülüyor ki İngiltere ile hintli- ler arasındaki ihtilâf derin değildir. Hintliler muhtariyet istiyorlar. İn- giltere de bunu vermekten çekinmi- yor. Esasen 1935 kanunu bu yolda büyük bir adım teşkil etmektedir. Fakat hintlilerin bütün taleplerini derhal isâf etmek mümkün değildi Kanada'ya ve Avusturalya'ya ve- rildiği gibi Hindistan'a da domi yon statükosunun verilmesini isti- yenler, Hindistan'ın Kanada ve A- vusturalya gibi mütecanis bir mem- leket olmayıp, aralarında din, dil ve hars farkı olan milletlerle mes- kün bir kıta olduğunu unutmakta- dırlar. İngiltere, dünyanın diğer ta- raflarında kendine tâbi olan mem- leketlerde yaptığı gibi, Hindistan'ı da mewmhale merhale muhtariyete, dominyon statüsüne ve istiklâle doğru götürmektedir. İngiltere'nin Almanya ile giriş- tiği mücadeleden hintlilerin istifa- deye kall ları lâzımdır. Çün- kü bu mücadele yalnız İngiltere'nin değil, aynı zamanda Hindistan'ın da hayat memat mücadelesidir. Bu- nu Gandi de anlamıştır ve harp çı- kar çıkmaz Hindistan umumi valisi- ne demiştir ki : — İngiltere'nin ve Fransa'nın hü- riyetleri kaybolursa, o zaman, Hin- distan tarafından kazanılacak olan hüriyetin ne kıymeti olabilir? Bu, bütün şark milletlerinin dai- ma göz önünde bulundurmaları lâ- zımgelen bir hakikatin veciz ifade- sidir. Filhakika eğer bu harpte Nazi Al galip gelecek olursa, bü- tün şark milletlerinin hüriyetleri ve istiklâlleri tehlikeye düşebilir. Nazi Yejiminin ırk nazariyesi malümdur: bu nazariye milletler arasında mü- savat prensibini reddediyor. Polon- yalı ve çek gibi avrupalı milletler hakkında bu müsavatı inkâr ettilr- ten sonra araplar gibi sâmi olan bir ırk ve Hindistan'ın hakikatte asil, fakat Nazi telâkkisine göre “geri ve iptidai” milletleri hakkında müsa- Vat prensibini aslâ kabul etmiyeceği meydandadır.. Nazi ASN leri, müstemleke halkının, insanlar arasında müsavatı reddeden bir terbiye sistemi içinde yetiştirilmesi lâzımgeldiğini gizlememektedirler. Siyasi hak ve müsavat prensibi üzerinde bu kadar ısrarla ve bihak- kin duranlar, İngiltere tıı'ıfuıdıııl da, Holanda kanunlarının çok şiddet- le cezalandırdığı bir cürüm işlemiş - lerdir. İki Holanda tebaasiyle iki ec- nebinin, Holanda topraklarından kal- DÜNYA HABERL İki ingiliz subayının Hollanda'dan Almanya'ya kaçırılması dolayisile hükümeti Berlin'i protesto etti Subaylar bir sulh teşebbüsü için bazı Alman ricaliyle temasa geçeceklerdir Amsterdam, 24 a.a. — Venlo hâdisesinin, gayri mesul veya meç- hul şahıslar tarafından değil, Gestapo ajanları tarafından yı:pıl j dığı alman hükümetince kabul edilmesi üzerine, Hollanda hükü - metinin, alman hükümeti nezdinde proteıloğı bulunduğunu, Han- | delsblad gazetesinin Berlin muhabiri bildiriyor. Hollanda hükümetinin malümatı vardı... Alman memuruna mülâki olmak ü- zere Velno'ya geldikleri vakit taarru- za uğramışlar ve Holanda hududun- dan alman topraklarına götürülmüş- lerdir. İngiliz makamatı bunlar Ber- linde ve hayatta bulunduklarından ha berdar edilmiştir. Stevens ve Best vazifelerinin mahi- yeti hakkında Holanda makamatına haber vermişlerdi ve bunların Holan- da'nın bitaraflığına muhalif bir şey yapıp yapmadıkları tesbit edilmek ü- zere bir Holandalı subay terfik edil- mişti. Öyle anlaşılıyor ki, alman siyasi polisi bazı yüksek alman mahafilinin muslihane hareketlerine mani olmak için bunları tevkif etmiş ve sonra da Bulgar başvekili B. Köseivanof B. Köseivanof'un Başvekilliğinin 4 üncü yıldönümü Sofya basını Başvekilin başardığı işleri anlatıyor Sofya : 24 a.a. — Bulgar ajansı bil- diriyor : Gazeteler, başvekil Köseivanof'un iktidar mevkiine geçtiğinin yıl dönü- mü mü betile uzun makaleler neş- Münih suykastiyle Aalâkadar göst meyi düşünmüştür. Elzer zaten bir kampta mevkuf Londra, 24 a.a. — Royter ajansı bildiriyor : Macar - Alman hududundan alınan bir habere göre, Münih suykastının faili olmakla maznun Jorj Elser 1937 senesinden haftaya gelinceye kadar Dachau karargâhında mahpus bulunu yordu. Nasyonal sosyalist bir menbadan P dinar eei k dırıldıkları, bunlardan en az bir tane- sinin KENe bizim topraklarımızda, silâhla tehdit edildikleri bir vakıadır. Röyter ajansına göre Royter ajansı, iyi haber alan mah- fillerden, yüzbaşı Stevens'in hâdise - den az sonra öldürüldüğünü öğrenmiş tir. Almanların, kendisini adliyeye . |tevdi edip etmedikleri malum değil- dir. Yüzbaşı Stevens ingiliz konsolos- luğunda, pasaport kontrolü şefi idi. Ve bu sıfatla birkaç ay evel, alman mültecilerinin muhacereti esnasında, Venlo'yu ziyaret etmişti. Bu bir hâdise değil, tüfekler ve ro- velverlerle müsellâh sekiz alman tara- fından, bir Holanda otomobilinde ve Holanda arazisinde maharetle tertip edilmiş bir tecavüzdü. Bu tecavüzün Holanda'da vukuundan hiç kimse bir saniye şüphe edemez. Yanılma mev- zuubahis olamaz. Birçok holandalı va- tandaş ve iki Holanda gümrük memu- ru, ellerini yukarı kaldırmıya ve kı- mıldamadan durmiya mecbur olmuş - lardır. Bir rovelver, kan lekeleri, mer- miler ve ayak izleri gibi kati emareler bıirakmışlardır. Almanlar protestoyu tetkik ettiler Brüksel, 24 a.a. — Berlin'den emin bir menbadan öğrenildiğine göre Ho- landa'dan kaçırılan iki ingiliz hakkın- da Holanda tarafından vaki protesto alman makamatı tarafından itina ile tetkik olunmaktadır. Alman ricaliyle temas için... Londra, 24 a.a. — Royte rajansının öğrendiğine göre, 9 teşrinisanide Ven- lo'da almanlar tarafından — kaçırıla- rak Almanyaya götürülen ingiliz yüz- başısı Stevens ve Best Alman - Ho- landa hududunda ingiliz hükümeti- nin malümatı altında bulunuyorlardı ve bir müddettir de bazı yüksek al- man ricaliyle temasta idiler. Bu iki zat kaçırıldıkları 9 teşrini- sani tarihinde, ingiliz hükümetine tevdi edilmek üzere bir alman memu- runun vereceği sulh tekliflerini al- mak için vaki davet üzerine Velno'ya gitmişlerdi. Stevens ve Best hiç bir vakit almanlara ingilizler tarafından sulh teklifleri tevdi etmemişlerdir. girişilen mücadelenin kendileri için de bir mâna ifade ettiğini unutma- malıdırlar, A. Ş. ESMER nan Karl.Bucolz adında diğer bir mahpusun karargâh muhafızları tara- fından İsviçre hududuna götürlüdü - ğünü ve orada yeniden tevkif edildiği ni ilâve etmektedir. Maksat bunları Münih'e getirmek ve Burgerbrau Kel- ler birahanesinde yapılan suykastın faili olarak göstermekti. Gizli alman radyosunun neşriyatı Londra, 24 a.a. — Royter ajansı bil diriyor : Gizli alman. radyosu bugün Him- ler'e hitaben demiştir ki ; “— Himler, kuvetle iddia ediyoruz ki, yalan söylüyorsunuz, Münih'teki bombanın infilâkında, ne Elser'in, ne de iki ingiliz subayının hiç bir suret- le dahli bulunmadığını bizim kadar siz de biliyorsunuz. Suykastın hakiki faillerini tanıyo- ruz ve bunun delillerini size göstere- biliriz.,, Ark Royal gemisi tayyarelerden nasıl kurtuldu Nevyork, 24 a.a. — Ark Royal tay- yare nakliye gemisinin, 26 eylül tari- hinde, düşman tayyarelerinin hücu - mundan nasıl kurtulduğunu, bu ge - mi subaylarından biri şöyle naklet - mektedir: “— Ark Royal ve diğer dört gemi, harp edemiyecek hale gelen bir tah - telbahire refakat edeceği sırada, He- inkel tipi dört alman bombardıman tayyaresinin hücumuna — uğradılar. Düşman tayyareleri attıkları bomba- lardan hiç birine isabet ettiremediler. Ve hava dâfi topçumuzun ateşi o ka- dar kesif oldu ki, alman tayyareleri çekilip gitmiye mecbur oldular. Lâ- kin az sonra, bombardıman tayyare - lerinden birinin Ark Royal'in pupası istikametinde avdet ettiğini, 500 lib- relik bir bombanın geminin bir kaç kadem uzağına düştüğünü gördüm. Ark Royal yana yattı, baş tarafı sula- ra gömüldü ve sonra kendi kendine muücize kabilinden doğruldu. Ve ufki vaziyetini tekrar aldı. Bu arada bom- bardıman tayyaresi kaçmıya muvaf- fak oldu. Gemi hiç bir hasara uğramamış ve mürettebattan hiç kimse yaralanma - mıştır.,, dülrer'öaru”) rederek Başvekilin dahilde bütün saha larda kalkınma ve hariçte de barışın muhafazası ve bütün memleketlerle ve bilhassa komşularımızla iyi anlaşma - nin tesis ve idamesi yolunda sarfet - tiği gayretleri bilhassa tebarüz ettir- mektedirler. Sosyal ve profesyonel kanunlarda tesis edilen tesanüt, mesainin tesirli sürette himayesi, işçilerin çocuk ve ailelerine yapılan yardım, maliyedeki islahat ve bütçe açıklarının izalesi, ver gilerde yapılan islâhat, ticaret müba- fazlası, Nafia işlerinde KAYTEUİĞE'E him terakkiler, köycülükteki süratli kalkınma, Maarif, adliye ve idare iş- lJerindeki islâhat, milli ordunun ihza- rındaki ihtimam bilhassa kaydedil - mektedir. Balkan devletleriyle Takip edilen barış siyaseti, komşu- ların Bulgaristana karşı itimadını ia- de etmiş, 1937 de Bulgaristanla Yugos lavya arasında bir ebedi dostluk paktı aktedildiği gibi 1938 de Selânikte ak- tedilen anlaşma balkan devletlerile mühim bir işbirliği adım teşkil eyle- miştir. Son beynelmilel hadiseler Bulgar- istanı her ihtimale karşı hazır ve da- hilde ve hariçte Bulgaristanın huzu- runu temine azimli bulmuştur. Hükümet, resm? beyanatile bulgar milletinin müttehit hissiyatına uygun olan bitaraflığını teyit eylemiştir. Prag hâîiseleri Almanlarca mı hazırlanmış Belgrad'da dolaşan şayialar Belgrat, 24 asa. — Havas: İyi haber alan mahfillerde söylendiğine göre, son kargaşalıklardan evel Prag'da bu- lunan bazı almanların verdiği malü - mat ve alman tenkil hareketinden evel ve sonra cereyan eden hâdiseler al- man zimamdarlarının bu tenkil hare - ketini evelce hazırladıklarını göster - mektedir. Aynı mahfillerde şunlar ilâve edil- mektedir ; Almanyanın başlıca gayesi Bohem- yada ve Moravyada çek halkının pasif müdafaa hareketlerine kati olarak ni- bayet vermektir. Aynı mahfillerde son hâdiselerin Gestapo'ya Prag üniversitesini kapat- mak, talebeyi ve profesörleri nefyet - mek, operatör Jirasek gibi hararetli vatanperverleri haydut şeklinde gös - termek fırsatını verdiği söylenmekte- dir. Bir tek darbe ile bütün çek mü- nevverleri Almanya'nın muhtelif nok- talarına dağıtılmış, temerküz kampla- lt D . ÜN K Ü : HABER Hariciye Vekilimizin beyamnatı Haber gazetesi, Paris - Huhusi - kay- diyle Hariciye Vekilimizin — tanınmış fransız gazetecilerinden B. Jean Tou - venin'e verdiği mülâkatı neşretmekte - dir. Muharririn, politika —iktisada bağlı değil midir? sualine, Hariciye Vekili - miz şu cevabı vermiştir : — Hayır, iktisat politikaya bağlıdır. cevabını veren Hariciye Vekilimiz şöy- le devam etmiştir : y — Bir kaç ay evel türk - alman tica- ret anlaşması sona erdiği zaman Al « manya anlaşmayı yenilemekte mütered- dit davranmıştı. Türk - Fransız anlaş- ması kararlaşımca Almanya bizimle tek- rar bir ticaret anlaşması imzalamak ü- zere müzakerelere girişmek istedi. Fa- kat harp başlamıştı. Ve bu vaziyette Al- manya ile bir ticaret anlaşması yapmak bizim aleyhimize olacaktı, Zira, bir mu- harip devlet olan Almanya, taahhütleri- ni yerine getirmiyecektir. Halbuki har- be girmiyen Türkiye muahede ahkâmını aynen tatbika mecbur olacaktı. Bugün ise Türkiye ile İngiltere ve Fransa arasındaki muahede imzalanmış bulunuyor. Memleketimizin toprak mah- sulleri ve bilhassa krom madenine Ame- rika da dahil olmak üzere, İngiltere ve Fransa kuvetli birer müşteridir. Bunun yüzde ellisini Amerika, mühim bir kis- mını Fransa, geri kalanı da İngiltere mübayaaya hazırdır. “Bu itibarla, Fran- sa ve İngiltere ile yeni ticaret müzake - relerine başladık. Değerli sefiriniz M. Masigli bu maksatla Pariste bulunu- yor. Hariciye müsteşarımız Menemenci- oğlunun riyasetindeki heyetimiz de Lon- draya gitmiştir ,, “Fransa ve İngiltere ile olan dostlu- ğumuz sarsılmaz bir şekildedir ve bu - nun daha geniş sahalara bir işbirliğiyle takviye arzusundayız.,, Son Telgraf Almanya ve Balkanlar Etem İzzet Benice bu başlıklı yazı- sında, Almanyanın bir 'ı:'ıiwa(_bal_kşn Ka (a,a. matbuat servisi) “Akşam Balkan bloku henüz bir hayaldir Necmettin Sadak bugünkü bu başlıklı başmakalesinde balkan bloku fikri et- rafında biraz hayal, biraz da acele var- dır, demekte ve dört devleti biribirine bağlıyan balkan anlaşmasının, bu devlet- lerin balkanlardaki iç hudutlarını korus mak için yapılmış olduğunu tebarüz et- tirerek şunları ilâve etmektedir : “Balkan anlaşmasının ideal bir ittifak olması için eksik kalan nokta, balkan devletlerinin, her nerden gelirse gelsin her türlü tecavüze karşı birbirlerine yar- dım etmeleridir. Bir çok ahval ve şe- rait, böyle tam ve şümullü bir ittifa - kın balkanlarda tahakkuk etmesine he - nüz müsait olmamıştır.,, ğ Muharrir, “Sık sık bahsi geçen yeni balkan bloku ve noksanı mı tamamlı - yacak?” sualini sorduktan ve balkan bloku karşısında vaziyetimizi izah et- tikten sonra * , “Böyle bir blok, sadece bitaraflık faydası temin etmek için bile, mevcut balkan anlaşmasından daha geniş olma- lı, hiç olmaz sa Bulgaristanr da içine al- malıdır.,, demekte ve netice olarak şunları kay- detmektedir. : “Balkanlarda daha geniş, daha tam bir anlaşma olmak için, neye yaradığı Av- rupadaki acı tecrübelerle sabit olan imzalı muahedelerden ziyade ve ondan evel hakiki menfaat birliklerinden tees- süs etmesi lâzımdır. Hakiki sulh bera- berliği, birbirine kâğıd vesikalarla bağ- lit devletler arasında değil,biribirinden alıp vereceği olmıyan, biribirine yan gözle, korku veya şüphe ile bakmıyan devletler arasında olur.,, demektedir. Son Posla İtalya ve Balkanlar Selim Rağgıp Emeç bu başlıklı yazı- sında, bir müddettenberi bitaraf bir bal- kan bloku teşkilinden bahsedildiğini ve İtalyanın da bu münasebetle sık sık is- mi geçtiğini yazmakta ve şöyle demek- tedir : “Bir defa İtalya bitaraf bir devlet değildir. Çünkü bu devlet bitaraflığını bloku teşkili kar üç sebepten ileri geldiğini kaydederek şu suüretle izah etmektedir : 1 — Bitaraf blokun Almanyanın bal- kan ve cenup yollarını tamamiyle kapa- ması endişesi, 2 — Bitaraf biokun günün birinde Al- manyaya müteveccih bir bitaraflı bir harekette bulunabilmesi ihtimali, 3 — Bitaraf blokun Almanyanın bal- kanlardaki iktisadi nüfuz ve azami men- faat istihsali arzusuna engel olması ih- timali. Bu üç sebebin dışında dördüncü bir ihtimal de Almanyanın balkanlardaki da- edebilmek imkâğılarını daima elde bü- lundurmaktır..,, ilân iştir. Muhtelif vesilelerden istifade ederek silâhlı ve uyanık bir in- tizar siyaseti takip ettiğini bildirmiş « tir. Bu sebeple balkanlarda vücuda ge- tirileceği bildirilen bloka verilmek iste- nilen isimde bir yanlışlık vardır.,, Muharrir netice olarak şunları ilâve etmektedir : “Bu vaziyete göre İtalyanın balkan- larda vücuda getirebileceği blokun ma- hiyeti kendiliğinden —tezahür ediyor. İtalya kendi siyasi telkin ve telâkkile- lerine müsamahakâr olabilecek bir bal- kan vaziyeti ihdas etmek istiyor de - mektir ki, bu hal müttefiklerin işine ge- i daima şüp- & aT bir teşriki me- sat zemini aranmak için vaziyeti mü - sait bir safhaya girmiş olur., kabinesini (Başı 1 inci sayfada) Romanya'nın hayati menfaatlerini fe da etmemeyi ümit eylemekte idi. Tek- nikçi nazırlar, alman talepleri kabul edildiği takdirde memleketin istikba- li tehlikeye girmiş olacağı kanaatin- de bulünmakta idiler. İstifaya tekaddüm eden anlar Argetoiano tarafından ittihaz edi- len tarzı hareket Bujou'u istifaya sev ketmiştir. Bu müddet zarfında alman heyetinin reisi Bükreşte bulunmakta idi. Buhran başlamış ve başvekil is - tifa etmiş idi. Kıral müşavirleriyle görüştükten sonra Tataresko'ya mü - racaata karar verdi. Tataresko yeni kabineyi milli rönesans çerçevesi i - çinde ve kıralın etrafında birleşmiş muhtelif partilere mensup zevatın iş- tirakiyle teşkil etmiye çalışmaktadır. Siyasi mahfillerde söylendiğine göre yeni kabine Kalinesko tarafin - dan tarif edilen tam bitaraflık siya - setini terketmiyerek memleketi istik- lâlini ve tamamiyetini ihlâl eden her türlü teşebbüse karşı müdafaa ede - cektir. İtalya'daki akisler Roma, 25 a.a, — Romanya kabine buhranı, italyan matbuatı tarafından tefsirsiz kaydedilmektedir.. Maama - fih gazeteler, Bükreşten aldıkları ha- Berlin çek şehirlerinin ve kasabaları- nın mukavemetini kırmağı ümit et- mektedir. Aynı mahfillerde ilâve edildiğine göre Almanyanın ikinci hedefi çek devlet adamlarından Paris ve Londra- daki çek mültecilerinin faaliyetini tenkit mahiyetinde söz almaktır. Berlin Hacha ve Clias hükümeti - nin Fransaya ve İngiltereye harp ilân ederek alman ordusuna sembolik bir yardımda bulunmasını da arzu etmek tedir, Bu maksatla Vlajka grup fa - B. Tataresko yeni Romen teşkil etti B. Gafenko gene Hariciye Nezaretinde kaldı berlerde, iktısadi ve malf meselelerin, Argetoiano kabinesinin istifasına se- bep teşkil ettiğini söylemektedirler. Faşist gazeteler kıralın yeni kabine- yi teşkile Tatareskoyu memur etme- sini tebarüz ettiriyorlar. Deyli Herald'ın bir makalesi Londra, 24 a.a. — Daily Herald ga- zetesinin diplomatik muharriri yaziı- yor: Kıral Karol, memleketinin tedricen Almanya'nın ekonomik nüfuzu altına girmetl İSRĞ ştir. AP manlar çok ileri gitmişlerdir. Clau- dius'un başkanlığındaki alman ticaret heyeti yalnız romen İihracatının arttı- rılmasının değil, ayni zamanda Roman ya parasını devalüe edilmesi ve mar- kın 41 ley olan piyasasını suni olarak 60 leye çıkarmak suretiyle alman parasına bağlanmasını istemiştir. Muhrrir, Romanya'nın mutavaatı reddetmesi önünde almanların tedbir- ler almasına intizar etmekte fakat Romanya'ya karşı bir taarruzun Rus- ya ile Macaristan'ın tasvibi olmadan tasavvur edilemiyeceği, bu iki memle- ketin ise Hitler'in doğu - cenup Av- rupa'sına doğru ilerlemesine müsaade niyetinde gözükmediklerini kaydeyle- mektedir. et İngilteredeki yabancı mülfeciler arasında casuslar keşfedildi Londra, 24 a.a. — Röyter ajansı bil diriyor: Daily Express'in bu sabah yazdığına göre muhasematın başla - dığı tarihte Büyük Britanyada ablu - kada kalan elli bi nalman ve Avus - turyalı mülteci Amerikaya gitmiye hazırlanırlarken, içlerinde — yüzden fazla casus keşfedilmiştir. Bu sahte mülteciler, hakiki mülteciler ve mem- leket müdafaası hakkında malümat l kta idiler.. Bunlar, şimdi üse- şistleri büyük bir ihtimalle yakında ç rına kapatılmıştır. Bunu yapmakla ' nazırlıklara tayin edileçeklerdir. ra kampında mevkuf bulunmaktadır- lar. ZĞÜi ee e AA A A el D İSTANBUL Gazeteleri üi di cti aüi