8 Eylül 1939 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

8 Eylül 1939 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ha Ri Fi TT K h 4 y l ğ M Ş W dı. Sıra tütündedir. devletfleri yarı seferber halde. ken bir çok denizlerde de emniyeti Vök ler abloka edildi: lere açılamıyan gemilerle doldu. Türkiye ekonumisi, 1939 da har- bın ve ihraç mevsiminin ilk hafta- larını bir arada buldu ve bugünleri durgunluk - içinde geçirdi. Bu hal 1914 - 18 yıllamu görenler için ne- leri hatırlatmaz? de ihraç edilemiyen üzüm, incir ve fındık iç pazarın bol fakat zayıf bir unsuru olmuştu. Pok azı memleket is- tihlâkine ayrılan tütün, dışarı satı- lamadıkça, anbarlarda çürüyebile- cek bir kıymet haline girmişti. Çeyrek asır önce yaşanılan uzun bir kâbusun soğuk terini, geçen hafta bazıları alınlarında duymuş olabilir. Halbuki son iki günlük in- kişaf dahi bu gibilerde 1914 hatıra- sınım acı izlerini silmiş olacaktır. 1939 yılırın siyasi şartlariyle yirmi beş yıl önceki vaziyeti ölçenlerimiz, piyasadaki durgunluğun muvakkat olacağ üphesiz takdir işl gün içinde sey- H V| » | dir. Akdeniz'in iki rüsefere açıl yeni mahsul almış gemilerin Ameri-| ka'ya ve İngiltere'ye doğru yola Türkiye el isinin ye- ni Avrupa harbında alacağı isti- kameti göstermiştir. Türkiye poli - tikası ve onun uzağı görerek çok lden yapmış olduğu yalnız siyasi huzuru değil memle - l lar, Ü ü '* bi Er. İ Tz ö ai di ketin iktisadını da korur bir halde- dir. Hükümet ayrıca iç pazarda durgunluğu yahut fiyat düşüklüğü- nü karşılamak için süratli tedbirler her yil eylülde iner. İzmir'de incir, üzüm satışları bir hafta önce başla- 1939 da eylülün biri Avrupa har- bınınm ilk günü oldu. Almanya ile muharebe eden Polonya, İngiltere ve Fransa ise de bir çok Avrupa Harp, kıtada pazarları alt üst eder- kaldırdı. Vapurlar batırıldı, sahil- limanlar deniz- tifi ve milli bankalar piyasaya sü- ratle müdahale etmişlerdir. İngiliz ve fransız alıcılarının pazarlarımız- da iştahla görünmesi de kayda 'de- ğer, Türkiye, milletlerin sulh içinde yaş anı ©e âhillâfi karşı- lıkh anlaşmalarla halletmelerini is- ter. Harbı kimse için arzu ötmez. Ancak bugün içinde bulunduğumuz bir hakikat vardır. Milyonlarca in- sanm çarpışmasını durdurmak eli - mizde değildir. Harbm “icaplatına uymak zaruretindeyiz. 1939 harbı Türkiye'den bol mah- sul istiyecektir. Çarpışan büyük or- dular birer istihlâk unsuru olduğu gibi banlardaki milyonlar da istih- sal sahasından çekilmiş olanlardır. Türkiye gibi eminiyet içinde yaşıyan milletler, çalışkan halkiyle harbin boşalttığı istihsal sahasını doldura- cak ve şüphesiz emeğinin karşılığı- nı da alacaklardır. Binaenaleyh Avrupa harbinin tüfk ekonomisindeki ilk tesiri istih- sali arttırmak olacaktır ve mal- larımız daha yüksek değerle satıla- caktır. Bundan sonra isteklerin mü- temadiyen arttığını göreceğiz. Türk müstahsili büyük gayretler sarfede- rek ekim sahalarını genişletir, istih- sal hacmini artırmsa icabında yur- dun fevkalâde ihtiyaçlarını karşı - layacağı gibi mahsulünü dış pazar- lara sevkle de milli serveti yükselt- miş olacaktır. İhraç piyasalarında bir kaç gün- lük tabii bir durgunluktan sotra hışlı%:.î hareket, hepimizi teşvik ve tatmin edici bir mahiyettedir. Sulh içinde yaşamanın en büyük ni- meti, milli refahın yükselmiş olma- sındadır. Bunu kavrayan türk müs- tahsili, her zaman olduğu gibi yeni şartlar içinde de toprağa ve işe daha fazla emek ve küvet vermek lüzu - |munu anlatmıştır. Sulhecu Türkiye'- nin Avrupa harbındaki bir vazifesi de istihsali arttırmaktır. İhracat vaziyetimiz “mevsiminde . 938 - 939 ihraç dışarı yapılan satışlar ö îic_ahrot Vekileuıuln îııâ:î.h makamları, rekolte mevsimi itiba- ihracat maddelerimizin rekolte —mevsimindeki vaziyetlerini tesbit etmişlerdir. Tesbitte esas ve ta- Tihler 938-939 ağustos ve mart sonlarıdır. Bu yılın yukarıki devre ihracat yekünu 115 milyon liraya baliğ olmuştur ki, geçen senenin aynı ve 4.3 milyon lira fazladır. Bu sekiz aylık devre içinde yapılan 115 milyon liralık ihracattan 32 mil- 'yon 029 lirası tütün, 11.988 bin lirası Üzüm, 181.000 lirası kabuklu, 10,25,000 Jirası iç fındık, 4.182.000 lirası tiftik, — 6.484.000 lirası pamuk; 2.447.000 lirasi buğday, 3.249.000 lirası yün; 5.775.000 — İirası incir, 758.000 lirası zeytinyağı. 1.289.000 lirası afyon, 1.085.000 lirazı mâden kömürü, 1.894.000 lirası ham hi % /| deri, 53.000 lirası çavdar, 419.000 lira- — gı darı, 1.081.000 lirası kuş yemi, — 3.808,000 lirası Arpâ; 1.358.000 lirası devresinden yüzde 3.9 nispetinde darı satılmıştır. Gene aynı devre içinde Sovyetler birliğine yekün kıymeti 3.7 milyon liralık ihracat yapılmıştır. Bu mikta- aynı devrenin geçen yılına göre yüz- de on eksiktir. Sovyetler Birliğine 1.891,000 liralık âdi yün, 1.063.000 li- rtalik canlı hayvanlar, 225.000 Jliralık ham deri satılmıştır. Fransa'ya gelince bu devre içinde ihracatımızın yekünu 3.100,000 lira- yı bulmuştur. Bu miktar geçen sene- nin aymnı aylarına göre yüzde 10 nok« — çanlı hayvanlar, 1.422.000 lirası bağır- — sak, 515.000 lirası yumurta, 18.365.000 — lirası diğer maddelerdir. Bu devre i- — çinde, yeküinu yüz on beş milyon lira- “olan ihracatımızın 91.057.000 lirası sandır. 938-9390 ağustos - mart devre- leri içinde Fransaya 978 bin liralık kabuksuz fındık, 322.000 liralık no- hut, 262.000 liralık İncir satılmıştır. MUULUS hava hücumlarına karşt pasif ko- runma tecrübesinin hazırlıkları- na bü işle &lâkalı dairelerde dün de devam olünmüştur. Tecrübe saatinde Vazife alacak olanlara vazifeleri dağıtılmıştır. Tecrü- benin tam bir muvaffakiyetle neticelenmesi iğin hiç bit eksik- lik kalmamasına gayret — olut- maktadır. Haber aldığımıza göre Anka- ra'nın hava hücumlarına karşı aktif müdafaası da alâkalı askeri makamlar tarafından, şehrin i- cap eden yerlerinde tertibat a- lınmak Suretiyle temin olunmüş- Dün yalnız Hopa'da yağmur yağdı Bugün şehrimizde hava umumiyet.- le açık geçmiş, rüzgâr şimali şarki- den saniyede en çok dört metre hızla esmiştir. Günün en yüksek sıcaklığı 21 dereceye ancak yükselmiştir. Yurtta doğu Anadolu bölgesiyle şark kıyıtarında hava çok buülütlü, di- ğer yerlerde açık geçmiştir. 24 saat içinde yalnız Hupa'da yağış olmuş ve metre murabbaina 14 kilo- gram sü birakmiştır. Rüzgârlar, doğu Anadoluda garp, diğet bölgelerde umumiyetle şimal is- tikametinden saniyede en çok 8 metre kadar hızla esmiştir. Yurtta en yüksek sıcaklıklar, Bali- kesirde 26, Metsinde 28, İslâhiyede 29, Siirtte 30, İzmirde 31, Diyarbakır- da 32, Akhisarda 33, Adanada 34 de- recedir. Hopa'da feyezan Artvin ; 7 a.a. — İki gün evel Börç- ka ile Hopâ arasında şiddetli yağmur- lar yağmış, dereler taşmış Borçka ya- mındaki İçkale sayu üzerindeki köprü- nün ayağı yıkılmıştır. Yine bu yağ - murlar yüzünden birbuçuk kilometre boyunca vukubulan büyük heyelanlat yüzünden kapanmış olan Borçka « Ho pa yolu vilâyet nafiası tarafıntlan ta - mir edildiğinden yol açılmıştır. Ho - pa'daki mısır tarlaları mühim miktar- da hasara uğramiştir. dan çok iki madde yokluğunun, sülh cephesinden daha süratli ola- rak y | ğı ütal dad lar: demir ve petrol... Mide kanseri yap- makta olmasma rağmen, maden kö- müründen tereyağ yapan teknik, kimya terkip yoluyla elde edilen demiri tabiisi kadar bol, ucuz ve e« | k AL , yap Ştır. ya - nın bir taarruz harbine giremiyece- ğini söyliyenler, en fazla bu iki mâaddenin rayh topraklarında ihti- yacı karşılıyacak miktarda olmadı- ğıita dayanarak konuşmuşlardır. Yekünu 50 milyon beygir kuvetini !ııılan alman motörlerinin yakacak ihtiyacını suni benzinden tedarik e- debilmek için, tam bir emniyet al- _tmdı, üç milyon insanın çalışması icap ettiği hesap edilmiştir. Ki, güç- lü, kuvetli insanlardan mürekkep olması tabit olan bu yekün, alman sefer ordusunun aşaği yükarı yarı- ir, Buügün, milli ekonomilerin ana kolumu; milli müdafaa isi ilâve etmiştir. Dış ticaretimiz Kliring Iıesıplırı bakiyeleri ve kredili ilhalâta ait taahhütler Türkiye Cümhüriyet Merkez Bankasın- dan alıman hesap hülâsalarına göre 2 - 9 - ı baki - teşkil ediyor. Ludendorf “Topyekün harp,, adlı eserinde, bir taarruz har- bi yapacak olanlara kendilerinden sönraki iktidarlara, milli ekonemi- letini harp ihtiyaçlarına göre ayar« lamadıiktân sonrâ katiyen silâh pât« latmamalarını tavsiye etmiştir. Başından sonuna kadar, milli kurtuluş hareketinin bir cephesi o- larak inkişaf etmiş olan sanayileş - hemizin aha karakterlerinden biri, ticaret ve ekonomi bakımından ol- duğu kadar, milli müdafaa bakı- mından da memleket ihtiyaçlarını düşünmüş olmasıdır. Demir ve çelik endüstrisini niçin kurduk? Hazır- Tanmışı daha ucuz değil miydi? Kendi bulup meydana çıkardı Bumniz Diytiki'den, kendi yaptığımiz yollardan, kendi vasıtalarımızla Ka: r:ıbük'ün muazzam tesisleri saye- sinde memlekete mal olan türk de- miri, demir gibi sağlam ve kuvetli olan mâneviyatımız yahında bir ta- mamlama'dır. Kuruluş ve işleyişin- de bütün sanayi tesislerimizin müş- terek vasfı olan muvaffakiyet şart- larmın hepsi bulunan Karabük'ü, 80 bin totdan 200 bin tonluk bir kapasiteye yükseltmek kararı, mil- t müdafâa şartlarının Hava va en kadar hayati olduğu bugünlerde kehdi isabetini kendisi iİspat etmiş olüyor. Karabük tesislerinin tam fas- aliyet halinde olduğunu müjdele- riz; Eğer, enternasyonal âlem bu kadar karışık ölmasaydı, memleke« tin dört tarafından gelmiş türkler, Anadolu'nun bağrında bu dev tesis- lerin açılış törenini şevk ve heşeler içinde yapacaktık. Yakın olaân bü- güne hep hazırlanalım, “Çelik ve demir olmiyan yerde medeniyet ol« maz,, i, Karabük tesislerini ümkün kılan 1 üh mucip Se- Romanyaya 938-039 mevsiminde 2.9 milyon liralık mal gönderilmiştir. U- mutn ihracata göre hisse Nispeti, yüz- de 2.5 dur. Ki, geçen setlenit âyni dev resinden yüzde 163 bir fazlalık vardır. Romanyaya en çok 1.877.000 liralık pamuk ; 261.000 liralık süusami, 164.000 liralık zeytin satılmığtır. Polonyaya da devre içinde 2.1 mil- yon liralık ihracat yapılmıştır. Geçen seneye göre yüzde 17 bir artığ mev- cüttür. 1.341.000 liralık tütün, 310 bin lık fındık satılmıştır. Aynı devre içinde — Belçikaya 1.711.000; Hollandaya 1.645.000; — İs- veç'e 1.220.000; Kanadaya 1.025.000 li- ralık ihracat yapılmıştır. İiralık çekirdeksiz üzüm, 186.000 lira- | beplerinin ilk cümlesidir. Biz, me - deni eserlerimiz olan sanayi tesisle- rini, milli müdafaâ şartlariyle kur- duk. Birinci beş yıllık plânın hâkim zihniyetlerinden birisi de budur. Yer tayininden başlıyarak şekle va« rıncıya kadar bu ihtiyaç göz önün« de bulunduruldu. İkinci sanayi plâs L YO d lar 1939 tarihindeki kliring h yeleri : CETVEL :1 Türkiye Cümhuriyet Merkez Bankasın- dâki kliring hesapları borçlu bakiyeleri : | Memleket Miktar T.L. Almanya A hesaplarındaki borcumuz 1.936.500 Almanya B hesaplarındaki alacağımız 1.014.900 — 921.600 Belçika 845.600 Çeköslövakya 3.275.500 Finlandiya 709.500 Fransa 3.286.500 Holanda 796.200 ngiltere M1.791.900 spanıya 276Ö.600 sveç D. Hesaplarındaki böreümüz 8.105.100 İsveç A, hesaplarındaki alacağımız 35.200 — 3.089.000 İsviçra İtalya Lehistan 9640 Mataristafı 1.829.600 Norveç 34.100 Romanya 180.900 S.Cİ. 1.284.300 Yugoslavya 808 700 Yunanistan 283..00 CETVEL :2 Muhtelif memleketlerin Merkez Banka- latıtıda tutulatı kliring hesaplarındaki ala - taklarımız : Memleket Miktar T.L. Haa A4S10Nüya FEÇE ' Letonya 27.100 İtalya B. Hesabt 178.500 Manisa'da inhisar üzüm alıyor Manisa; 7. a. a. — Ankata'dan aldı- ğı emir tizerine İnhisarlar idaresi pi- yasadan üzüm mübayaasına başlâmış- tir. Tarıtn satış kooperatifi, k“p"ı: > tife dahil bulunmiyan Tlerç de üzlümleri mukabilinde avans ver - mek için emir ve tahsisât ılxm?tır. Bu iki karar halk üzerinde çok iyi tesİr - ler bıtakmıştır. L rahat, sağlam, dertsiz. ve mümkün olduğu kadar uzun yaşatmak için er arayan bu koöngrenin yıldö- mâkine ve sentetik benzin endiüstri- si de, esas olarak, aynı gayeler için kutulacaktı. Türk demirini selâmlarız. Bir yildönümü Balkanlar arası tıb sarayında l 3 köngresi, ge- çef sene buğün lıtınbul’.dı Y:ldız nümüne rastlıyan bir günde, dün - yanıt büyük bir parçasında insan - lar biribirlerini daha çok öldürmek için Çare ârtyorlar. Birincisi bizim insanf sulhumu- zun; ikincisi tecâvüz ve harbin ese- ridir. KUTAY — kliringli veya benzeri anlaşmalı mem- — Jleketlere, 19.213.000 lirası serbest dö- wiz tediyeli memleketlere, 4.742.000 — lirası anlaşma olmiyan memleketlere (hraç edilmiştir. Alıcı memleketler — Almanya, Amerika, Polonya, İtalya, — Sovyet Rusya, İngiltere, Fransa, Ro- — Manya, olarak sıralanmaktadır. Bizim Fütuhatımız Gerçekten lüzumu var mı, yok mu? Bilmiyoruz. Acaba bir takım yığınlar tarihte kendilerine daha geniş apartman ayırtmak için mi, yoksa başlarında onların saldırgan- lığını kırbaçlıyanlara daha büyük koltuk verdirmek için mi savaş boy- larına dökülüyorlar? Her ne hal ise şu muhakkak ki yeniden eski “fütuhat” devrini açıl- mış görüyoruz. Ordular ilerliyor, ordular gerili- yor. Kasabalar veriliyor, kasabalar alınıyor. Bütün bu gürültü, patırdı, toz, duman arasında beş on satırlık bir haber: “Dün ilk tren Erzurum'a girdi.,, Demek ki biz de bir “fütuhat” devrindeyiz. Fakat kendi ülkemiz — Müuhtelif leketlerle ticaret mübadelemiz Bütün anlaşmalarımız devam halin- — de olan muhtelif memiketlerden bazı- / lariyle, gene yukarda kaydedilen dev- — Te içinde ihracatımız şu rakamları ih- tiva etmiştir: Bü devre içinde Amerikaya ihraca- tımız 16.7 milyon lira olup umum ih- / racattaki hissesi yüzde 14.7 dir. Ay- — hi devrenin geçen yılına göre yüzde 44 bir artış vardır. Amerikaya 12.884.000 liralık tütün satılmıştır. hi İtalya'ya ihracat — yekünumuz — 7.100.000 lirayı bulmuştur. İtalya bu — devre içinde 2.616.000 liralık tütün, yetin, Un rak dün yeniden fethettik. ** Aykırı şayialar ve gazeteci Daha sulh içindeyiz. Hudutları- mız postalara, kulaklarımız ecnebi radyolarına, gözlerimiz yabancı ga- zetelerine ve ajanslarına açıktır. O- nun için bize göz ve kulak yölü ile bir reçel kavanozuna üşüşen karın- calar kadar mebzul haberler üşüşe- bilir. Bunların içinde yalani da, doğrusu da; faydalısı da, zararlısı da vardır. — Peki &ma, bünların iyisini kö- içinde, bizim olup da bayındırlığın şimdiye kadar tam mânasiyle fethedememiş olduğu yerleri tam fethetmek peşindeyiz. Erzurum, Türkiye'nin şarkında 000 liralık pamuk, 284.000 liralık ürta, 208.000 liralık taze balık al- k ir S ; udgmgğğ'bu devre içinde 3.200.000 ihracat yapılmıştır. Birinci dev — Te içinde ihtereye 603.000 İiralık| bir vilâyet merkezidir ve biz, zaten intir, 262.000 Jliraliık kuüru üzüm,| Bizim olan orayı makine, mede, ğ ralık tif, 000 Jiralık | v ndırlık nimetine kavı üsünden nasıl ayırt edebiliriz? Bunu “sokaktaki adam,, sorabilir. Biz de ona: — Duyduğu haberlerin içinde kö- tüyü, iyiden ayırt edemiyen adamın vazifesi onlara toptan inanmamak ve hele onları yatım | D TW ZONU Diye cevap veririz. Şayet: . — Büu haber yığınları içinden na- sıl çıkalım? İçinden hangisini alıp yazalım; hangisini atlayıp geçe- lim? Sualini soran bir gazeteci ise o zaman mesele değişir. Ona deriz ki: — Hastalığı sağlıktan ayırt ede- miyen adamın doktör, kanunlüyü kanunsuzdan ayırt edemiyen kim« senin avukat, denizi karadan ayıra- mıyan adamın kaptan olamıyacağı gibi doğru ve memleketin menfaa- tine üygün haberi, yanlış ve vata- na zararlı şayialatdan ayırt edemi- yen de gazeteci olamaz. Ğ inin g ğ kafasında ve kaleminde, hele böyle | günlerde daima işliyen, hassas bir 3 Salinrdla” kalsdıne rarlı haberler ve Şayiaları hiç bir propaganda makinesi bu süzgeçten geçirememelidir. Eğer içimizde el çabukluğu, ka- ıe'm ve matbaa çabukluğu yapıp da bir takım haberleri tahrif ederek neşre yeltenen yabancı ve yahut yarı yabancılar varsa, onların da bu tehlikeli oyundan vaz geçmesini ih- tar ederiz. Ne böyle gizli maksatlar yüzün- den, he de halkın heyecanını ne pa- hasına olursa olsun kırbaçlamak gayretiyle yapılan yersiz neşriya- tın Zatârı şu olur: kana kana İ&tifa- de edegeldiğimiz kalem ve söz hü- riyetimize kendi elimizle kayıtlar koydururuz. et Yasağa ve dumana dair! Dördüncü Sultan Mürat, bir ta- raftan Bağdat fethi İçin sefere çı- karken bir taraftan da memlekette kahveyi, tütünü yasak ettirmişti. Bu yasağa riayet etmedikleti için kelleleri uçurulanlar olmuştur. Tarihin acayip şekillerde teker- rür ettiğini görerek hayrete düşme- - mek kabil değildir: tan'ı fe n K K 8 -9 - 1939 İ ; £ ) * Dü ik derdine çare İktisat : Ü Hmlmde Günün poşinden Dâvalarda talik derdine ç ş Tei pasif korunma- tetrübesi , iliımiı + Harp ve istihsal öğarene İi ŞAĞ Adlıy_e vekilimiz dâvaların Kemal UNAL Bugünlerde .Ankara'da yapı- ynnt:ı::::ğ.im:;ı.;ı?; ::leı:ı.l::iı:rn::: n e g I bl se b e p I e rı e te h I r Türk mahsulü büyük piyasalara | de almıştır. İzmir'de satış koopera-|! Jacağını dün haber verdiğimiz :| yonal sosyalizmi buğday kıtlığın- edilebileceğini bildirdi Adliye Vekilimiz B. Fethi Okyar, Cümhuriyet Müddeiumumi- liklerine bir tümim yaparak, mahkemelerdeki işlerin uzadığmn- dan ve dâvaların intaç edilmediğinden bahisle her gün birçok şi- kâyet mektupları almakta olduğunu bildirmiş ve dâvaların geç intaç edilmesinde İşlerin çok olmasının belli başlı bir âmil oldu « ğunu kaydettikten sonra, bu getikmelerin mahkemelerimizin u -« sul kanunlarının bu husustaki Mmüeyyidelerini, gereği gibi tatbik etmemelerinden ve bazı avukatların da kötü niyet sahibi müvek« killerine müzaharet eylediklerinden ileri geldiğini zannettiğini Usul kanunlarımızın dâvaların süs ratle bakılıp neticelendirilmesi ve fes na niyet sahibi tarafların cezalandı « tılması hususunda, katf hükümleri ihe tiva ettiğini söyliyen muhterem vekil, zaruri olan tâlik hâlleri haricinde, iş« İerin uzamasının önünü almak için mevcut usül hükümlerini tekrar hae tırlatmaktadır. Taraflar beklenilmiyecek Tâmimde, mahkeme günlerinde tas rafların mürafaaya Çıkacak şekilde hazırlanmaları ve katiyen beklenmes meleri, hâkimlerin bütün dosyaları o« kuyarak mahkemeye çıkmaları, mahs keme zamanlariının saat ve dakika o« rak tesbiti, şahitlerin sabah celseleri için çağırılmaları, kanuni zaruret bue lunmadıkça şifahi ifade namı altındâ lâyiha kabul edilmemesi, vekillerin mühlet taleplerinin zaruret bulunma- dıkça reddedilmesi, bir avukatın ayni Baâtte muhtelif mahkemeleri bulun « Mması sebebiyle gelemezse avukata ait işin liste sonuna bırakılması ve giyap katarı dölayisiyle tâlik tihetine gi« dilmemesi, dâvanın tâliki maksadiyle vekâletname iİbraz etmiyen kötü dü « şüneeli avukatlar hakkında usuülün 9 67 inci maddesinin sön fıkrasıtlin tat- biki İstenilmektedir. İptidaf itirazlar hâdise geklinde ve zarüret görülmedikçe tataflar dâvet edilmeksizin evrak üzerinde halli ve karara taptedilmesi şahitler gelmediğİ takdirde para cezası, celse masrafla« riyle mahküm edileceklerinin yazıl - “Usulün 278 inci maddesinin 1 inti fik « rası mucibince ehli vukufluğu kabule mec- bur olanlar bile mecbur olmamakla bera « ber ehli vukufluğu kabul edenler muhake - meye gelmekten 'erl raporların! vermek- ten imtina eyledikleri takdirde — mezkür maddenin #oti fıkrâst hükmü — hâklarında tatbik edilmelidir. İmzayı inkâr eden taraf Senedin, imzasını inkâr eden tarafa âlt olduğu sabit olduğu takdirde inkâr eden kimsenin cezayı nakdi ile mahıküm edilme- sine dair hukuk usulü muhakemeleri kâhu- nunün 313 üncü maddesiyle haksiz üâva açanların tazminatla mahküm edilmeleri halğ_kmf]akı icra ve iflâs kanununun 69 ve 94 üncü maddeleri hükümleri ihmal edilme- melldir. İki taraf veya biri dâvete icabet etmez- 8€ süyniyetle gelmiyen taraf celse har - çından başka usullnr 412 inci maddesi müs âlğmce cezayi nakdi ile mahiküm edilmeli « Delillerin hepsinin muhakemeye başlara ken ibraz ve ikame edilmesi hakkmdaki umümi kaide zaruüret olmadıkça ihlâl edile memeli ve üsülün 244 üncü maddesi hü - kümlerine riâyet edilmelidir. Hâkimin vazifesi yalnız isabetli karar vermek değildir Hâkimin vazifosi yalnız isabetli karar vermekten ibaret değildir. Halkın adl? ga« hadaki işlerinin süratle intaç etmek ve haklı olanları *İzaç etmekten zevk alan bir takım kimselerin bu arzularına sed çekmek hâkimin vezaifi cümlesindendir. Kanunlarımızın hâkimlere tanıdığı geniş sâlâhiyet ve onların bu hususta göstere - cekleri dikkat ve basiret adliye mücssese. sinin bu esaslı hedefini tahakküuk ettirtimle ye kâfidir. Vekâlet hâkimler kanunu üzee rinde yapmak tasavvurunda olduğu — yeni tadil projesinde terfi sebepleri icin hâ « kimlerin bu hususta gösterecekleri alâka ve nüfüzüu nazara büyük bir mevki vermek niyetindedir. Hâkim arkadaşlarımızın bu noktalara e« hemiyet vermelerini ve adliye müfettişle- rinin de raporlarında bu cihetleri açıkça bildirmelerini bilhassa rica eder ve key - Hiyetin dabilindeki — bil mehkemelere tebliğini isterim., Ankara ile Karabük arasında münakale Bazı gazeteler Ankara ile Katabük arasında otoray işletileceğini yazmış- lardı. Yaptığımız tahkikata göre şim- dilik böyle bir tasavvur bahi& mevzuu değildir. Avrupaya sipariş edilmiş o« lan demiryolu vesaiti arasında otoray da bulunmakla beraber bunların gel dikleri zaman başka hatlarda çalıştı- rılmaları düşünülmektedir. kahveyi ve tütünü yasak ettiğini öğreniyoruz. Birisi bu vesile ile diyordu ki: — Büu yasak, cepheleri duman içinde kalan Almanya'nın cephe gerisindeki dumanını azaltır. e Bir başkası söze karıştı a at tiryi ması Ve gölmiyenler hakkında bü hü- | kümlerin tatbik edilmesini de bildi « / ren tâmimin diğer kısımları Şşunlar- — “yzaR|

Bu sayıdan diğer sayfalar: