Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
15 .—; & 1939 “syy leasında bulunmaktadır. B. Çemberleyn'in azmi tehlikeyi uzaklaştırdı Londra, 14 a.a. — Bir çok gazeteler bu sabahki mütalealarında Ppaskalye günü Korfu adası hakkında gelen haberler üzerine B. Çemberleyn'in pek yerinde olarak göstermiş olduğu azmin bir “vesilei harp”a tehlikeli surette yakın olan bir hale mâni olması- ht 2 K . < nın kilin kararının pek büyük olan Manevi tesirini işaret ediyorlar. Gazeteler, Sovyetlerin umumi em- niyet plânına iştirâk etmelerinin te - mini hususunda İngiltere'nin yeni ta- ahhüdlerini yerine getirebilmesi için bu memlekette hazırlıklara devam e - dilmesinin zaruri olduğunu kabul ve teslimde müttefiktirler. Mamafi, ital- yan - ingiliz itilâfının feshedilmesi - nin akilâne bir hareket olup olmaya - cağı meselesinde ihtilâf vardır. Tayms, diyor ki: “İngiltere hükümeti, İtalya'nın Ar- navutluk'a vaz'ıyet etmesinin ingiliz - italyan itilâfı ile kabili telif olduğu suretindeki italyan iddiasını kabul et- meğe mecbur değildir ve pek tabit o- larak bu iddiayı kabulden imtina et - miştir.” İtalyan kıtaları İspanya'dan çekilmezse... 'Taymis gazetesi, bu itilâfın 2 ma - yısta yani Madrid'de yapılacak zafer geçidi gününden sonra ciddi surette imtihana tâbi tutulacağı mütaleasın - dadır. Eğer bu tarihten sonra italyan kıtaları İberik yarımadasından derhal geri alınmıyacak olursa ingiliz - ital- yazmaktadırlar. Bu gazeteler, başve - gazeteleri, büyük buhranın bir iki haf- ta ve yahut bir iki ay sonra zuhur e - deceğini tahmi netmekte ve derhal bir mühimmat nezareti ihdasını istemek- tedirler. Financial Times, demokrat devlet - lerin başlıca faikiyet âmillerinin ikti- sadi kuvetleri olduğunu yazmaktadır. Yorkshire Post, İngiltere'nin daha müspet bir harekette bulunmasını is- temektedir. Bu gazete şöyle diyor: Ecnebi memleketleri beyanatımız- la ikna edebilmemiz için lâzım olan bütün tedbirleri almış değiliz. Polonya basını Yeni faahhütlere girmiş değiliz! Varşova, 14 a.a. — Gazete Polska, yazıyor: “Beynelmilel vaziyetin dalgalı ve ü vil vaziyeti karşısında diplo- yan itilâfı, avam İ da veya başka bir yerde resmi surette feshedil- mesi âdeta lüzumsuz bir hale gelecek bir vaziyette bulunacaktır. Hemen hemen ancak bir kaç hafta evel İngiltere'nin şarki Avrupa dev - letlerinden birinin doğrudan doğruya garanti olmasına ihtimal verilemiye - cek olduğunu kaydeden Tayms gaze- tesi ilâve ediyor: Girişilen teahhütlerin mahiyeti Bunlar hafifmeşrebane girişilmiş teahhüdler olmadığı gibi, mânâ ve şü- mulleri tamamiyle nazarı itibare alın- maksızın, kabul edilmiş mesuliyetler de değildir. Bu taahhüdler, son hâdi- selerin âmir olduğu millt bir kararı temsil eder ve bu hâdiselere bundan başka bir cevap verilmesine imkân yoktur. “Deyli Meyl, “seçilmiş” emniyet si- yasetinin mütekabiliyet esaslarına is- tinat ettirilmesi lâzım olduğu müta - Bir ordu meydana getirmek için alınmış olan matik lisanın pek sarih olması elzem- dir. Bu prensip namına şunu' müşa- hede ediyoruz ki, İngiltere ve Fran- sa hükümetleri tarafından Yunanis- tan'a ve Romanya'ya verilen bir ta- raflı garantiler ingiliz - leh müteka- bil yardım itilâfı ile fransız - leh it- tifakının çerçevesini açmıştır. Bu i- tibarla bu garantilerin Polanya için yeni taahhütler ihdas etmediği mey- dandadır.,, Bu gazete şunları ilâve etmekte- dir: “Romanya'ya sıkı bir dostlukla bağ lı bulunduğumuz çin bu devlet alâka- dar eden her şey, Polonya'da büyük bir alâka tevlit etmektedir.,, Ekspres Poranni g; 1 Çember- İngiliz işsizlerinin yeni bir nümayişi Londra, 14 a.a. — Dün kabinenin mü zakereleri esnasında “millt işsizler hareketi” âzasından on iki kişi başve- kâlet binasına yaklaşarak “pek muh- terem Sir Nevil Çemberleyn”e hita- ben yazılmış muazzam bir kartpos- tal,, vermeğe teşebbüs etmişlerse de polis bunların binaya girmesine mâni olmuştur. Halk takriben bir buçuk metre uzun luğunda ve bir metre genişliğinde o- lan bu kartpostalı seyrederek eğlen- miştir. Hareketi tertip edenler karpostal- da Çemberleyn'i diktatörlüklere dost olarak ve ingiliz işsizlerine karşı has- mane bir tarzı hareket ittihaz ederek “İngiltereye ihanet,, etmiş olmakla itham etmekte idiler. Nümayişçiler derhal yardımda bulunmasını, işsizle- rin sendika tarifesine göre çalıştırıl- masını, yeraltı sığnakları inşasını ve Sovyetler birliğiyle bir ittifak aktini istemektedirler. Nümayişçiler çekildikten sonra posta müvezzileri kartpostalı başve- kâlet binasında kapıcıya teslim etmiş lerdir. göNTYERERARARNEBEN KB UN ANRNARBALEKEAB A, İHTİYAR'lıkta DİNÇ, Genç- kte gürbüz evlât sahibi olmak istiyorsan İÇKİ İÇME! Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Merkezi VURGAKARUKARUKERKK K KUN ER K KA KA KUK KK .. KÜÇÜK DIŞ HABERLER X Kaunas — Litvanya'da hali ha- zırdaki hükümete karşı bir komplo keşfedildiğine dair bir Polonya men- bandan verilen haber siyasi mahfil- lerde tekzip edilmektedir. X Hanover — Hanover şehrinin dış mahallelerinden birinde yıkılan bir dıvarın altında kalan çocuklardan dördü ölmüş yedisi yaralanmıştır. X Londra — Hükümdarlar Alders- leyn ve Daladye tarafından yapılan beyanatın bir taraflı bir mahiyet ar- zettiğini ve İngiltere ile Fransa'nın balkan — yarımadasında statüko'nun muhafazasına karşı gösterdikleri alâ- kayı tebarüz ettirdiğini yazmaktadır. bu yarım tedbirler İngiltere - dan ittihaz edilmiş olan kararın pek zayıf bir ihtar olduğunu göstermekte- dir. Milli bir ordu vücuda getirmenin yegâne demokratik yolu askeri mü - kellefiyettir. Sovyetler de iştirâk etmeli ! Niyuz Kroniki, Sovyet Rusya ol - maksızın ve sulh cephesi âzası arasın- dâ Karşıarma- tailâflar akdedilmeksizin şimdiki an! arın Namti.? hir kol - lektif emniyet vücuda gctlmıll mütaleasındadır. Fakat bu gazete te - cavüze karşı hakiki bir kollektif mu - kavemet sistemi olabilecek olan bir yolda ilk adımı atmış olduğundan do- layı hükümeti tebrik etmektedir. Deyli Herald'da okunmuştur. “İngiltere, Fransa ve Sovyet Rus - ya'nın teşriki mesaisi kollektif emni- yet sisteminin inşa edilebileceği ye - gâne temeldir.” Büyük buhran yaklaşıyor Fi ial Nevs ve Fi ial Times YELLE: | VU L lllllllllllllllllll!._ Tekmil gençliğin rüyasını Bütün kalplerin hülyasını Hep gönüllerin arzusunu yaşatan Sevda kampı Neşe, Zevk, Hayat, Aşk ve Çılgınlık filmi Ginger Rogers — *——ıgâ_ılaı Fairbanks J CI 14.30 - 16.30 18.30 ve 21 de Yenişehir ULUS Sinemasında Yerlerinizi hemen ka, pa'""z'l'el: 2193 E| z hof kampında yapılan manevralara iştirâk etmişlerdir. Talimlerden son- ra kıral tayyare dafii toplarla sahra toplarını teftiş etmiştir. Kıral bun- dan sonra manevra sahasımın' üzerin- den bombardiman tayyareleri uçar- ken kıtalarla irtibâtı temin eden tel- siz telgraf servisinin işlemesini sey- retmiştir. X Paris — Muhtemel hava akınla- larına karşı bir muhafaza tedbiri ol- mak üzere bütün Paris evlerinin üs- tüne kum dökülmesine karar veril- miştir. Geçen eylül buhranı esnasın- da bu şekilde bir tedbir alınmış oldu- ğu hatırlardadır. Kumlar çıkacak yan gınların sirayetine mâni olmak için evlerin en yüksek katlarına döküle- cektir. Son fırsat w Olimpiyadlar Hepsi birden Bugün saat 10 ucuz matinesinde ULUS Sinemasında L DU <40 CUUT UUEKA KUKU GA KOK A KA AUK KA A GA b d bana her ün başka şey- MA k L n kurt ç sonra ruznameye geçilmiştir. Söz alan Maliye Vekili B. Fuat Ağralı (Elâzığ) gelen evrak arasında bulunan Milli Müdafaa Vekâletinin 938 senesi bütçesinin muhtelif tertip- lerine munzam tahsisat verilmesi hak- kındaki kanun projesinin T Milli Müdafaaya 2,5 milyon munzam tahsisat verildi Kamutay dün Dr. Mazhar Germen (Aydın) ın reisliğinde top - lanmıştır. İsparta mebusu B. İbrahim Demiralay'ın vefat ettiğine dair hükümet tezkeresi okunmuş ve söz alan hatipler, bu eski ve değerli mebusun hatıra ve hizmetleri üzerinde durmuşlardır. Ö- lünün hatırasına hürmeten bir dakika ayakta süküt edildikten zeme, 200.000 lira nakliyat, 240.000 li- ra gemi tamir ve inşaatı. Harp mükellefiyeti kanunu : Kamutayın dünkü toplantısında ye istemiş ve bu Reye konan alınarak müzakeresini teklifi kabul edilmiştir. proje kabul edilmiştir. Ağrı, Bitlis ve Bingöl seçim daire- lerinden gelen intihap mazbataları kabul edildikten ve Burdur mebusu B. İbrahim Necmi Dilmen'in tahlifi yapıldıktan sonra, milli müdafaa en - cümeni reisi general Kâzım Sevükte - kin, harp mükellefiyeti hakkındaki kanun lâyihasının milli müdafaa, da - hiliye ve adliye encümenlerine hava - le edilmiş olduğunu, ehemiyeti dola - yısiyle fevkalâde devrede müzakere edilip çıkmasının, umum? heyetçe de münasip görüldüğü takdirde, bu üç encümenden mürekkep muhtelit bir encümende tetkik edilmesini istedi. Abdülhak Fırat (Erzincan) yalnız milli müdafaa encümenine diğer en- cümenlerden âza iltihak etmek sure - tiyle olmaktan ziyade, nizamnamece üç encümen birleşerek muhtelit vazi- yette müzakere etmelerinin daha mu - vafık olacağını söyledi ve bu teklif kabul edildi. Kamutay pazartesi günü toplana - caktır. Milli Müdafaa tahsisatı : Kamutayın dün kabul ettiği tahsi - sat kanuniyle, Milli Müdafaa Vekâ- leti bütçesine 2.502.038 lira tahsisat konulmuştur. Hükümet, bü tahsisatın mucip se- beplerini şöyle izah etmektedir: “Siyasi durum dolayısiyle vaktin - den evel celbine lüzum görülen erle- rin ihtiyaçlariyle harp ve muavin ge- milerimizin en kısa bir zamanda cep - he hizmetlerine hazır bulunmalarını temin için 1938 mali yılı Milli Müda - faa Vekâleti (kara ve deniz kısımları) bütçelerinin ilişik cetvelde yazılı ter- tiplerine ceman (2.502.038) liranın munzam tahsisat olarak verilmesine lüzum hasıl olmuş ve 1939 mali yılı mart gayesi itibariyle yapılan tahsilât miktarında bütçe — muhammenatına nazaran görülen fazlalık 3540, 3587 ve 3591 sayılı & larla verilen i htelit bir teşkil edilerek tetkikini kabül etmiş olduğu harp mükellefiyeti kanunu projesi, 70 mad- deyi ihtiva etmektedir. Haber aldığı- mıza göre proje, harp halinde vatan- daşlara düşen memleket müdafaası vazifelerini nizamlamakta ve yeni müeyyideler vazetmektedir. Muhtelit encümenin ilk toplantısını hafta i- çinde yapması muhtemeldir. Bâni Türk.. (Başı 1 inci sayfada) la yetişir: her sanatta olduğu gibi, mimaride de ibda, muaz - zam bir iş, bir sây ve dehâ işi - dir. Bizler büyük sanatkâra ye - tüişmek imkânı vermek içindir ki arasıra genç mimarlarımızın her şeyi hemen yapmak iddiaları ile mücadele etmişizdir. Vakitsiz te- şebbüsler onların zararına ol - muştur. Henüz başlangıçtayız. Henüz cümhuriyet mimarisinin taklit ve intibak devrindeyiz. Bu devir, milli mimari denen çok güç, fa - kat zarurt merhale ile nihayet bulacaktır. Türkiye'miz büyük - tür; geniştir. Köy köy, kasaba kasaba, şehir şehir yapılacaktır. Inşada milli dehânın inkişaf et - mesine yardım edecek her türlü şartlar ve imkânlar bir çok ne - siller için baki kalacaktır. Si - nan'ın halefleri elbette bu mil - letin bağrından kopacaklardır. Arası asırlarca kesilmiş olan bir anane, eğer bir hamlede bütün istediklerimizi vermiyorsa, bunu tabit bulalım: resme hangi ta - rihte başladığımızı ve hâlâ bu - gün. beynelmilel sanat âleminde re'ı:iıı_ı_ kudretimizin derecesi ne ğ görüyoruz. Yapmak, ile birlikte yukarıda arzol mik - tarı da karşılamakta olduğundan, ili - şik kanun lâyihası tanzim ve takdim kılınmıştır.,, Tahsisat verilen kısımlar şunlar- dir : 34.060 lira umumi maaşlar, 10.000 lira mefruşat, 48.786 lira müteferrika, 1.674.206 lira tayinat, 246.200 lira mah- rukat, tenvir ve teshin, 43.786 lira muytabiye, 5000 lira ecza ve sıhi mal- “Tabii, tabii,, dedi. yetiştirir. Sinan'ın hayranları, bu mem - lekette sivil mimariyi daha iyi tetkik etmekten, iklim şartları ile meşgul olmaktan, ibda ihti - rasına tutulmaktan başlamalıdır- lar. Henüz esaslara ait bazı gaf- T Gençlik Bizler onların yaşlarında iken, beş on arkadaş, tatil günlerinde ve- ya akşam yemeklerinden sonra, ara- mızdan birinin evinde toplanır, ede- bi ve içtimai cemiyet'ler kurup e- serlerimizi okurduk. Bu nevi cemi - yetler o devrin tefekkür ve faaliye- tinin timsali idiler, ve bizler böyle- ce bir araya gelmekle, hayalimizde- ki müstakbel türk cemiyetini ve o cemiyet içinde de kendimizi arar- dık. Durkheim, Ziya Gökâlp, Gus - tave Lebon ilham kaynaklarımızdı. Eserlerimiz ise yepyeni ve tumtu- raklı kelimelerin biribirini - kovala- yıp biribiriyle buluştuğu acaip te-: felsüf örnekleri idi: her şeyimizle çocuktuk. Tam gençliğe girercen de birer cepheye dağıldık. Bugün, © zamanın gençlerinden hangisi kendini hâlâ genç ve gene bir cep- hede hissetmemektedir? O günle bugün arasında bir tek fark varsa o da hayalimizdeki cemiyeti ve ken - dimizi bulmuş olmamızdır, diyebi - liriz. Onlara gelince; onlar şimdiki gençlerdir ki bizimle birlikte büyük ideal'e kavuşmuşlardır: hür, müs - takil, kudretli Türkiye'nin gençleri ne yaptıklarını ve ne yapacaklarını bilmektedirler. Bizler onl. yaş- larında iken bir evde toplanıp edebi ve içtimai cemiyetler kurarak eser - lerimizi biribirimize okuduğumuz halde onlar gazete çıkarıp yeni Tür- kiye'yi daha çok yükseltmeğe uğ- raşıyor, cümhuriyet ve vatan hizme- tine şimdiden girmiş bul Onlar için hiç bir meçhul yoktur: mânen ve maddeten - daha sıhatli, daha zengin, daha kuvetli bir vatan kurmak, ve iktıza ederse onun yo- lunda can vermek.. Hatırlayıp dün bana gönderdikleri Gençlik adında- ki gazetelerinde dikkatle okudu- ğum makaleleri genç olmanın bü- tün dinamizmi ile canlı ve heyecan- hdır, fakat her kelimesi ve her satı- riyle iradelerini haykırmaktadır: , yorlar. Kalbinde yüzyıllardır. ülküsünü taşıyor, Medeniyet ardından karlı dağlar aşıyor, Türk gene kahramanlık, zafer i - çin yaşıyor. Hangi millet, hangiırk ona zin- cir vuracak? Gazetenin sahibi, bir yazısında, “ben henüz yirmi beş yaşında de- ğilim,” diyor. İsimlerini ilk defa o- kuduğum bütün ötekiler belki daha gençtirler. Lâkin sanattan, edebi- yattan, fizikten, sosyolojiden bile- Tek bakânditol ve n vldukla n rı asil ırkım gururunu taşıyorlar. İşte dünle bugün arasında ve bu- günün ı 3 BU h'lr L ': si... Bu gençlik cümhuriyete, inkılâ- bı,_ kuvetli ve kudretli türk rejimine daima sadık kalacağmna, istiklâline canını vermeğe şerefi, gençliği, na - musu ve türklüğü namına söz verip — and içmiştir. Gençliğe inanır ve güveniriz. Nasuhi BAYDAR — icıpl_ırmı iyice kavradıktan son- Sı,'_l_ıızler yaşarken, genç türk letlerimiz bile geç Hü Garp tekniğini, milli mimari hu - İ hârikalarını göreceği- mizden eminiz. susiyetlerini, iklim ve ihtiyaç merak sardırmış, saçlarını kökünden kestirip çift- F.R.ATAY — « M d . Tefrika No: 13 —Yazan: Sabahattin ALİ — Dı'îıünkiikiıîdı bu memleketin meşhur a- damlarıdır. Bir büyük şairin ve daha büyük bir muharririn sözlerinde her halde bir keramet mev - cuttur...;; dedi ve Ömer'in kıs kıs gülmesine işti- ü . »0 e ; Ğ.:;.:nlırin arasında ilk konuşan iki kişiden baş- kası ağızlarını açmıyorlardı. Nihat bunlardan biri- ne yavaşça sokuldu, birkaç kelime kmqıul.r: Ö- teki başiyle evet makamında bir işaret yaptı. Nihat derhal Ömer'e dönerek: 4 a « Oldu... Bu akşam emniyetteyiz...,, dedi. Bu havadisin onu p Nihat: ) “Ne 0? Beğenemedin mi?,, diye sordu. “Ne kadar zavallı olduğumuzun farkında mı- m’" : . : “Neden? Hiç ömründe anafor rakı içmemiş gi- bi konuşuyorsun!,, İ “Allah aşkma sus. Bütün ömrüm... bütün öm- rümüz kepazelik..., ek sevindirmediğini gören ler yaptırıyor. Onun ş boş... Yalnız ben değil, hepimiz onun elinde bir o- yuncağız... Senin dünyaya hâkimiyet plânların bi- le eminim ki onun mahsulü...,, Nihat daha fazla sabredemiyerek Ömer'in sö- zünü kesti: “Allah aşkına bu mistik konferansları bırak. Ben senin derdini anlıyorum. Yalnız bunu yüzüne söylersem kızacaksın!,, “Söyle bakalım!,, “Sen evlenmek istiyorsun!,, Ömer tiksinir gibi oldu ve: “Aptal!...,, dedi. Sonra cebinden mecmuasını çıkararak karıştırmağa başladı. Nihat biraz evel konuşan kalın gözlüklü zata dönerek: “E, İsmet Şerif Bey, bugünkü yazmız nefisti. Düşmanlarına sizin kadar keskin silâhlarla ve kuvetli mantıkla hücüm eden başka muharririmiz yok. Her hafta makalelerinizi sabırsızlıkla bekli- yoruz.,, i Ömer üadan başını kaldırarak: “Kari mektubu mu okuyorsun?,, dedi. “Yanlış mı söyliyorum!,, “Hayır... fakat şunu da ilâve et ki, dostumuz d Ismet Şerif, küçüklükte aldığı bir yara netice- sinde sol omuzuna doğru biraz eğrilmiş olan başı- nı doğrultmağa çalışarak: “Hayatın bir değişmeler silsilesi ve her değiş- menin bir tekâmül olduğ l yobaz kafalı insanlardır.,, dedi ve başka cevaba lüzum görmiyerek boynundaki yara yerini kurcaladı. Balkan harbinde babasiyle beraber Edirne'de bulunurlarken serseri bir mermi parçasınımn boy- nunda açtığı bu oldukça büyük yara Ismet Şerif'in hayatının en mühim hâdisesi idi. Bu onun, en bü- yük mevzu olmakla kal ş, bölüğiy- le Edirne'den bir çıkış hareketi yaparken kahra- manca şehit olduğunu söylediği babasiyle beraber karakterinin ve kafasının teşekkülünde en mühim rolü oynamıştı. t Şimdi büyük gazetelerden birine haftada bir defa yazdığ kalelerle leket içinde ve dı- lal şındaki bütün siyasi, iktısadi ve edebi 'e | yanlar .lilıte yalınayak dolaşarak Virvana'ya varmak ııte.nıiş, sonra bundan vaz geçerek birkaç aydan - :ıerı Çinli Laotse'nin hayranı olmuştu. Elinde Çin felsef, dair fr kitaplarla dolaşıyor, ha- yatı ve insanları bunlara göre izah etmeğe çalışı- yordu. Zeki ve duygulu tarafı olduğu halde arka- daşları arasında pek ciddiye alınmamasından mü- teessirdi ve bunun acısını etrafını mağrur bir istih- faf ile süzerek çıkarmağa çalışıyordu. Nihat'la Ömer bir zamanlar bir gençlik mec- muası çıkarmışlar ve bu iki üstaddan başmakale ve şiir istemek suretiyle onları tanımışlardı. Mec- mua çoktan battığı ve yerine gene süratle batan yenileri çıktığı halde bu ahbaplık devam ediyor- du; Ömer böyle şeylerle artık meşgul olmadığı hal- de Nihat'ın hâlâ bir takım mecmualarla alâkası vardı. İsmet Şerif'in yazı yazdığı gazetede arasıra “Gençlik hareketleri,, diye makaleler neşreder temas ediyor ve her yazısını, akıllıca bir mantık silsilesini takip eden keskin bir hüküm ve çare ile bitiriyordu. Bu büyük muharrir ve mütefekkirle çok kere beraber gezen, beraber içen ve beraber düşünen, fakat aynı zamanda arkadaşının her fikrine, her itiraz etmeği İIsmet Şerif'in yere çaldığı düşmanl baş kendisi geliyor. Bir ay evel söylediğinin bir ay son- ği kendisine vazife addeden şair Emin Kâmil iş güç sahibi olmıyan bir mirasyedi “Meğer sen bir fazilet âbidesi imişsin!,, ra daima ve daha kuvetle aksini iddia ettiğine sîo- ıdı Ömrünün biiyıîik bır kısmmı babasının — Yeşil - “Değil... değil... fakat bü muhakkak ki bugün re ilk ?ldı'irdi'ıiı'î hasım gene Ismet Şerif'tir. Değil köy civarındaki çiftliğinde oturup avlanmak, kö- oldüğüm ziîıı olmı"l.ı da istemiyorum. Büsbütün baş- mi Emm_ Ki.mil?,., pek beslemek ve senede birkaç derin, mânalı şiir ka bir hayat, dahı gülünç, ve daha çok mâna- Demin türk | â lık kabiliyetind y k edebiyat meraklılarını mesut etmekle ge- a yat, a az CK P p B ve her aa lımetŞorif’lolllülllle Çirîyordu. Belki bunu arayıp a ytan var ki.. hx bir hayat istiyorum. ı da mümkün... Fakat içimde öyle bir şe halinde olduğu görülen büyük şair: Başka işi olmadığı için son senelerde budizme ve ne kastettiği pek kolay anlaşılmıyan ve açıkça öyl diği bir dü çatıyormuş hissini veren yazıları bazı gençler tarafından hararetle müna- kaşa edilirdi. Ismet Şerif'le Emin Kâmil'in yanında gelen gençler ise tahsillerini yarıda bırakıp gazeteciliğe sülük etmişlerdi. Türkçeleri düzgün olmadığı ve hemen hemen hiç bir şey bilmedikleri için muha- birlikten ileri geçemiyorlardı. Üstadların meclisin- de ses çıkarmadan otururlar ve onların hiç arkası nı kesmeden savurdukları nüktelere hayran hayran gülmekle vakit geçirirlerdi. İsmet Şerif, birdenbire yerinden fırlıyarak em- reder gibi: (Sonu var) eai n n