6 Nisan 1939 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

6 Nisan 1939 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

NEz a — ğ ' AAvrupa kendi âleminde iken: Uzak Şark ne âlemde! Avrupalılar kendi dertlerine düştükleri için Uzak Şark hâdiselerine kid lduğ gibi verilmiyor. Fakat buna rağmen orada harp, bütün £ ti ile d et ktedir. Aşağıdaki yazı, Çin * japon mücadelesinde yeni bir safhanın başlamak dır. Uzıkqark'tıki son hâdise- ler, japonların Hainan üzere olduğunu göstermek bakımından enteresan- Eğer bu işte bir gevşeklik gös- terilecek olursa o zaman Ja- ya Asya'dan tasını tarağı- adasını leri, —japon bütçesinin, 9.000 milyon yen- den 10.000 milyon yene çıkma- sı, Çin'de kuvetli bir milliyet- perverlik ve askerlik ruhu uya- narak Mareşal Çan-Kay-Şek'in hergün biraz daha vaziyete hâ- kim kesilmesi dolayısiyle, Ja- ponya'nın içinde ve dışında bu- lunan bir çok insanlarca vazi- yette yeni bir safha açılması mümkün olduğunu düşündür- mektedir. Geçen hafta Times gazetesi- nin Tokyo muhabiri, gazetesi- ne gönderdiği güzel bir mek- tupta hemen hemen bütün ja- pon devlet adamlarının Şarki Asya'da bir 'nizam kurulması lüzumu üzerinde ısrar ettikle- rini bildiriyordu. Muhabir, bu vaziyeti, ja- ponların 250 sene bütün dün yaya kapıları kapalı olarak ge- çirdikleri tecerrüt dev;rıtı yit mukayese ediyordu. Şimdi de Japonya, büyük dış ticaretini elinden kaçıracağı için, eskisi &ibi bir inziva ve tecerrüt &iya- setine dönemezse de her halde Şark'ta kendi kaynaklarına da- yanarak, kendi yağıle kavrula- rak garp âlemine karşı kendini müdafaa edecek bir hale gel- mek fikiz. ve emelindedir. Japonlar, kendi paralariyle satın alabilecekleri ham mad- deler, keselerine uygun gele- cek fiatlar; ambargoların, tari- fe setlerinin, zecri tedbirlerin kendi ticaretlerine kapayamı- ;ı toplamak yolu gözükecek- tir. Bir defa 'biz, yeni bir Uzak- ADTTTTTTINAKOYUKKDKAKKKYAKIIOYAA IAO AAA AAA AAA IA III n byrnm Salene pinf Vaziyet değişmiştir Dünyada vaziyet tamamiyle değişmiştir. Şimdiye kadar milletler örlüklerin bbbi kkil bir hü - ine zünle yardım ediyorlardı. Adeta “her şey harbe müreccahtır,, diyor gibiydiler! Bu suretle devamlı bir şantaja zemin ha -- zırlamış oluyorlardı. Harp istemiyorsunuz değil mi? Pek âlâ bunu önlemenin yegâne çaresi bizi istediğimizi yapmakta ve TİETİL S ke F k serbest b ktır. Almanya “Çekos - şark kurmak ülk vaz- geçecek olursak, artık , impara- torluğun istikbali tehlikeye gi- rer, Su halde masrafı en aşağı, 100.000 milyon yen'e baliğ ola- cak on yıllık bir harbe hazırlan- mak gerektir. inden gelen haberlerde burada milli ruhun gün geçtikçe inkişaf ettiği, hükü- metlere nizam ve teşkilât ve- rildiği ,ziraat ve maden servet- lerinden istifade olunduğu, her gün kendini biraz daha topla- yan Çin'in dışarı memleketler- le temaslarda bulunmanın im- kânlarını bulduğu bildirilmek- tedir. Her ne kadar eldeki vasıta- lar ve malzeme için çok mü kemmeldir, denemezse de çin- liler bunlarla da ecnebi müte- hassısların takdirini celbede cek sürette iyi çal: ktadi lovakya'yı alıyorum" diyor ve gerçekten alıyordu. İtalya “ba- na Tunus'u verin, yoksa ordularım alman ordulariyle birlikte harekete geçecektir.,, diyordu. Bu suretle İngiltere ile Fran- sa zilletten zillete sürükleniyordu. Fakat bilhassa Avrupa'da günün birinde kendilerine dönmekten geri kalmıyacak olan muazzam bir kuvetin teşekkülüne meydan vermiş oluyorlardı. Fakat ansızın tehlike o kadar sarih ve o kadar yakın olarak tezahür etti ki Londra ve Paris yerlerinden hopladılar. Evel- ce “Almanya Avusturya'yı yuttuktan sonra onu hazmetmekle uğraşacak ve uzun zâman rahat duracaktır,, diyenler olmuş- tu. Halbuki iştihası bununla doymamıştır. Hattâ vakya'da onu doyurmıya kâfi gelmemiş, şimdiden Çekoslo - gözlerini P_olonya'_yz çevirmiye başlamıştır. Bunun üzerine şöyle dü - şünmek icap etmiştir : Devamlı tavizlerle önlemek istediği - miz bu harbi iki sene bile geri atmıya muvaffak olamadık. Hâdiselerin seyri o kadar süratlidir ki çok geçmeden büyük bir tehlike karşısında kalabiliriz. Bu itibarla şimdiden muka- vemet etmek müreccahtır. Zaman bizim lehimize değil, aley- himize çalışıyor. Böylece I"_"PŞİ ve İngiltere bu günkü durumlarını almış - lardır. Her ikisi de harpten aynı derecede nefret etmektedir, fakat harpten k; kl et ettiklerini ona dır. Buna mâni olmak için yegâne çare icabında — harbetmiye hazır olduklarını bildirmektir. Rıza ve tevekkül yoliyle biz ancak ehemiyetsiz birer mühlet elde edebiliriz. Onun içindir lar. North China Herald gaze -- tesinin, japonların elinde bu - lunduğu ve japon otoritesini gayet sağlam olduğu şanilan şimali Kiangeu'da oturan ya - bancı bir muhabiri, bu hâki - miyetin ne mânaya geldiğini gazetesinde izah etmektedir. Burası zengin bir pamuk e - kimi bölgesidir. Halbuki dai - yacağı pazarlar ler. mi bir «Gerilla içinde bulunan hükü buradaki çiftçilerin İşte Çin'de maksut "” ten “işbirliği, diye ifade edi - len ve bu maksatları temin i- çin bir japon askeri hegemon- yası kurmıya çalışan hareket- ler yapılmaktadır. Her'halde bu azimkâr millet, ne kadar u- zun sürerse sürsün, kafaların- daki bu rüyayı bir realite hali- ne getirinciye kadar uğraşmak niyetindedirler. Şimdi bir taraftan da Tokyo- nun en büyük mecmuası olan veBungei Şuncu mecmuasında meşhur japon muharrirlerin- den Tatsuo Mitaraşi tarafın- dan yazılan bir tahlil makale- sine göz gezdirelim. Bu muharrir diyor ki: “Harbin henüz- yeni başla- pamuk ekmelerini yasak etmiş ve onları hububat ekmiye zor- lamıştır.. Bu çete hükümeti, japonlar tarafından zaptedilmiş — olan demir ve kömür madenleriyle tuz ocaklarını da harap etmiş- tir. Şimali Çin'de de aynı va- ziyet vardır. Yüksek dağlar a- ki B Daladier'nin dediği gıbi arkamızı duvara verdik ve ka- derimize yüzümüzü döndük, Diktatörlük milletlerinin iki li- beral memleketin kararları hakkında hâlâ hayale kapılmaları artık mümkün görünmüyor, Tehlikesiz fethler devrinin ka panmış olduğunu görüyorlar,Felâketi göze alacaklar mıdır ? sanılmıyor. Gallus — İntransigeant ATTKRATADTANATUTTANADAIDAKIAAOAIIIINKIITDDAN NN TADADIN I diği gibi almanlığa karşı düşmanlık tezahürleri ya- pıldı. Son haftaların hâdiseleri şunlardır:Çekoslovakyanın nu ilân etti. Buna muttali olan İtalya, iki millet ara - sında uçurum genişlemiş - olmasına rağmen, sükünet ve sabırla intizardadır. İtalya fr ın bir sü - ortadan kalkması, Boh ya ile Moravya'da himaye- nin tesisi, Slovakya'da al- man himayesinin ilânı, Me- mel'in anavatana ilhakı; bu hâdiseler bütün dünyada rasında bul denlerin va ziyeti Gerilla için ne kadar el- verişli ise japonlar için o de- recede müsaadesizdir. Hımın'dı ve Yangçe ü - zerinde çinlilerin ka - zandıkları bildirilen muvaf - fakiyetler o kadar ehemiyetli de_iılı;e de jıpgıhr tarafından makta y ı daha doğru bir şey olamaz. Bir Japon teb - Tiğlerinde bu taraflarda muha- hakkında bir tek satır bile bulunmama - çok zaferler kazandık; fakat — rebe vukua geldiği memleketin istikbali dâvası nikbin ol üsaade et- — sı mez, Herhangi bir harpte böyle zaferler, düşmanı amana geti- rir, Fakat bizim düşmanımız yedi canlı solucan gibidir. Si_ı Halbuki bu tebliğlerde ay - larce evel Çin mukavemetinin yok edildiği sanılan bir takım dağlık bölgelerde çarpışmalar vukua geldiği bildiriliyor ... onun vücud ikiye biç niz; fakat o, gene yaşar., , Öte taraftan mesele millet- ler arasında da yeni ihtilâflar güçlükler doğurmaktan da ge- ri kalmıyor. Japonlar kazan- dıkça yabancıların menfaatleri daha sarih bir surette bozulu- yor. Muharrir, bundan sonra harp uzadıkça Çin'de Japonya aley- hindeki hissiyatın artacağını, bu sene içinde İngiltere'nin, Amerika'nın, Fransa'nın ve Sovyet Rusya'nın gittikçe ar- tacak bir şekilde çinlilere yar- dım edeceklerine dair alâmet- ler belirdiğini yazıyor ve di- yor ki: “Beri taraftan Japonya'nın milli kuveti gittikçe eksilecek- İ e bhükü gün geçtikçe Çin'e devamlı ve sü - rekli bir yardım — siyasetine doğru gittiği umumiyetle ka - bul olunuyor. Mesafenin uzak- rü “aslâ!,, larına kapılmı - yacaktır. Noye Zürher Saytung Fransa - Romanya olıduğg gibi, Lehistanda'da tesirini gösterdi. Varşova, komşu Almanyanın kuveti ziyadeleştiğini hesaplamı- ya koyuldu. | Fakat, gururlu ve şuurlu bir millet olan lehlilerin, ficareti Paristen bildirililiyor: Fransa ile Romanya ara- sında bir ticaret anlaşması, i l Bir sene bu hâdiselerin icesi kendilerini küçük ve zayıf görmek - için hiç bir sebep yoktur. Bu böyle olmakla beraber, alman devleti de bu inkişafta Lehistan'a baş. ka gözle bakmak için bir sebep görememektedir. Bundan dolayıdır. ki, bu inkişaf, mevcut alman - leh lığına rağmen Amerika'da da Çin'e yardım arzusu duyulu - yor, Eğer bu gerçekleşecek ve demokrasiler kuvet kullan - mak yoluna sapacak olurlarsa Japonya'nın emelleri sarsıla - caktır. Great Britain and the East Alman -Leh münasebeti Son haftalar içinde, Le- histan'da alman - leh dost- tir. Sovyet Rusya ittikı Mançuri hududundaki kuvetle- rini artırmakta ve Sovyetlerin buradaki vaziyeti ,hergün bizi biraz daha telâşa düşürecek su- rette muhkemleşmektedir. Bütün bunlarla beraber, gi- riştiğimiz işe devam edeceğiz. lük muk inin ruhuyle telifi kabil olmıyan bir sü- rü hâdiseleri alman halkı büyük bir soğukkanlılıkla karşıladı. Leh tebaası al- manlara karşı taarrüz edil- kavelesine hiç uygun ol- mıyan tezahürlere vesile ol- mamalı idi. Frankfurter Saytung Giornale d'ifalia ne diyor! Roma'dan yazılıyor : Giornale d'İtalia gazete- ,si yazdığı bir makalede Da- ladiye'nin son nüğkunu tahlil ederken diyor ki : “Daladiye, yarı açık du- müddeti olan bu anlaşma 600 milyon franklık bir ti- careti göz önünde tutmak- tadır. Fransa, Romanya'dan 490.000 ton petrol satın ala- caktır. (Geçen yıl 245.000 tonu satın almıştı.) Bunun büyük bir kısmı Fransa'ya, beşte biri de Cezayire sev- kedilecektir. Bundan baş- ka, büyük miktarda mısır ve mazot (60.000 ton) da a- lınacaktır. Fransa, mazot ve mısır için gümrük resimle- rini indirecektir. Tediye, serbest dövizle yapılacak- tır. Bunlara mukabil, Fransa, otomobil, motosiklet, mo- tör, tayyare, demir, tıbbi ecza, meyya, zeytin yağı, boya ve pamuk ipliği vere- cektir. Silâhlanmaya ait malzeme bu anlaşmanın dı- şında bırakılmıştır. Bu hu- susta ayrı bir anlaşma ya- ktir. ran kapıyı büsbütün kapa - mak tasavvurunda olduğu - pıl: P Bu anlaşma, Fransa'nın an, Macaristan ve Yugos- lavya ile yapmış olduğu ti- caret ve tediye anlaşmaları arasına girmektedir. Bu anlaşmadan evel baş- lamış olan görüşmeler, 1938 kışı başlangıcından bu gü- ne kadar sürmüştür. Bu ka- dar uzun süren görüşme- lerdeki esas güçlükleri şu meseleler teşkil etmiştir: Romanya pazarlarındaki fiatlar arasında büyük bir fark vardır. Fransa, petrol müstesna, hepsi de zirat mahsul olan Romanya'nın istihsal maddelerine geniş bir ithalât sahası ayırmak zorunda kalmıştır. Bu vazi- yet karşısında kendi ziraa- tinin himaye sistemini boz- mak tehlikesi kendini his- settirmiştir. Bundan başka, 1937 de Romanya'nın lehi- ne 186 milyon franklık ak- tif ticaret bilânçosu, 1938 de Romanya'nın aleyhine 132 milyon franklık birit- halât fazlalığı şekline gir- miş ve buna bir de mali borçların 300 milyon frank lık amortismanı inzimam etmiştir. Frankfurter Saytung Hava kuveflerinde muvazeneye doğru İngiltere ve Fransada ol- lâhlar 1939 da da sulh için tehlikeli olmakta devam e- diyor. Fakat silâhların tah- didi ve daha sulhçu bir ha- vaya dönüş arifesinde 'ol- duğumuz umulabilir. Elve- rir ki Avrupa'da hiç bir memleket şansöliye Hitle- re kuru sıkı bir harbin mümkün olduğu — hissini vermesin, General Armengaud Rövue des Deux Monde Fransız İfalyan münasebelleri Eğer Alplerin öte tara- fında fransız başvekilinin sözleri tagyir edil ş ve v Ben Zasik e dünba 5i ” TTT SA — — 6.4d.l ( RADYO ) TÜRKİYE Radyo Difüzyon Postaları TÜRKİYE Radyosu ANKARA Radyosu DALGA UZUNLUĞU 1639 m. 183 Kecs./120 Kw. 31.70 m. 9465 Kes./ 20 Kw, Ti l, 19.74 m. 15195 Kes./ 20 Kw, T. K0 PERŞEMBE — 6 P4 — 1939 12,30 Program 12.,35 Türk müziği - PI. 13,00 Memleket saat ayarı, a - jans ve meteoroloji haber - leri. 13.15.- 14 Müzik ( Karışık program - PlI. 18.30 Program. 18.35 Müzik (Romans, şarkıları ve saire) PL 19.00 Konuşma (Ziraat saati) 19.15 Türk müziği (Fâasıl he - yeti) Çalanlar: Hakkı Der - man, Eşref Kadri, Hasan Gür, Basri Üfler, Hamdi To- ka; halk y. Okuyanlar: Tahsin Karakuş < Safiye Tokay. 20.00 Ajans, meteoroloji ha - berleri, ziraat borsası (Fi - yat). 20.15 Türk müziği - Çalanlar: Zühtü Bardakoğlu, Cevdet Çağla, Eşref Kadri. Kemal Niyazi Seyhun. "Ok lar: Sadi Hoşses, kendisine, söylemediği söz ler izafe edilmemiş olsaydı B. Daladye'nin mikro ö- nünde söylemiş” olduğu o kadar sade, o kadar sarih nutkunu tefsire hacet olmı- yacaktı. Meselâ B. Musolini, Co- sevza'da söylediği nutuk- ta: “İtalya Akdenizde mah pus kalmak niyetinde de- ğildir.,, demiştir. Halbuki kimse Akdenizi İtalya'ya mahpes yapmayı aklından geçirmemiştir. Hattâ İtalya'nın Habe- şistan'da'ci faaliyetinin en hararetli ânında bile, İngil- duğu gibi Almanya ile İtal- — terenin gösterdiği bütün yada da bu leketlerin 4 e rağ Süveys ordularını karşılaştıracak — kanalını kapamak pek ko- olan bir harpten seri bir netice alınabileceğine ina- nan'askeri bir şef mevcut değildir. Yalnız hava ordu- lariyle zaferin kazanılabi- leceğine de inanan yoktur. Hava sahasında kemmi- yetin baskını ihtimali hâlâ mevcuttur, fakat daha çok zaman için mevcut olmiıya- caktır. ve o zamana kadar da bu, bir zafer ve kısa harp vâdi teşkil edemez. Garp milletleri, orta Avrupa mil- letlerinden ziyade hava teh likesinden korkuyor değil- dirler. Diğer taraftan, bu harbin tesiri hususundaki kararsızlıklar Merkezi Av- rupa devletlerini buna te- şebbüse teşvik edecek ma- hiyette değildir. Böyle o- lunca, Almanya'da hava va- sıtaları imalâtı ayda 3 mil- yar mark temposuyle de- vam edecek ve aradan bir sene geçince her ay 3 mil- yar verilerek vücuda geti- rilen malzeme hurdaya a- tılmakta devam edecek mi- dir? Almanya'nın hava silâh- Tanması çılgınca şümuliy- le 1938 deher şeyden ziya- de harp olacağı zannını u- yandırmıştır. Gerçi bu si- layken buiş yapılmamış- tır. Melek Tokgöz. 1 - Tatyos - Süzinak peşrevi 2 - Zeki Arif - Suzinak şarkı Sevdim seveli. 3 - Necmi - Süzinak şarkı - Sana candan sözlerim var, 4 - Y. Asım - Süzinak şarkı - Ayrı düştüm sevdiğimden. 5 - .. Halk türküsü - İndim dağdan o - vaya. 6 - Kemal Niyazi Sey- hun - Kemençe taksimi. 7 - Faize - Şetaraban şarkı - Badei vuslat içinsin, 6 - Şemsettin Ziya - Ey gönce açıl. 9- Şataraban garkı - Hayli demdir. 10 - Tatiburi Cemil - Şetaraban - Saz semaisi. 21.00 Memleket sâat ayarı. 21.00 Konuşma (Mizah saati) 21.15 Esham, tahvilât, kambi - yo - nukut borsası (Fiyat) 21.25 Neşeli plâklar - R. 21.30 Müzik — (Şan resitali : Soprano Azize Duru tara - fından) 1- Schubert - Ninni 2- Schubert - Gül ile çocuk 3 - Smetana - Satılmış — nişanlı kız - Operasında Maryanın aryası 4 - Massenet - Manon Operasının: 1 inci perde ar- nin aryası 6 - Massen Mavi gözlerini aç.... (M di 21.50 Müzik (Bir solist - 22.00 Müzik (Küçük ork - Şef: Necip Aşkın) : 1- Azzoni - Melodi 2- H ner - Şaksunya köylü d ları 3 - Sshmidt - İncili (Vals) 4 - Gebhardt - mans - Viyolonsel ve o! ra için, 5 - Beethoven Skoçya havaları 6 - G berger - Aşk çanları - 7 - Gounod - Ave Maria | Recktenwald - Grizingde - üri. 23.00 Müzik (Cazband - P1.) 23,45-24 Son ajans haberleri yarınki program, Avrupa OPERA VE OPERETLER 18 Viyana — 21.30 Pi — 22.20 Laypzig. ORKESTRA KONSERL VE SENFİNİK KONS! LER : 16,15 Droytviç 20.10 Breslav — 20.40 Dofj land Zender. — 22 Brükî — 22.20 Kopenhag — 22 Lüksemburg — 24 Sarbrüf ODA MUSİKİSİ : 14 Ştüt gart — 15.15 Doyçland Zî der — 16 Münih — 19 Droytviç — 20 Monte Cej neri — 21 Münih. SOLO KONSERLERİ : j Berlin — 17.15 Roma — 18: Breslav — 18.35 Doyçlafi Zender — 19.30 - Münih 20.50 London - Recyonal 2110 Hamburg. ORG KONSERLERİ VE K ROLAR : 20.15 Varşova 20.20 Beromünster — 21 R' ma — 21.15 Kopenhag 2145 Beromünster — Ştütgart, HAFİF Müzik: 19 Laypzig 19.-0. Kolonya — 192 Dayçland Zender. 20.10 Köj nigsberg — 20.15 Frankfi — 20.30 Hamburg. HALK MUSİKİSİ : 18 Ham burg — 19 Ştütgart — 22 Sarbrük. DANS MÜZİĞİ : 19 Bres lav — 20.10 Berlin — 22. Alman istasyonları — 22. Hamburg — 22.40 Tuluz 23 Floransa — 23.25 Londort Recyonal — 23,45 Liyon, P1 ris - P.T.T., Tuluz (Tang0 lar) — 23.50 Lüksemburg 24 Droytviç — 0.30 Keza, Belki böyle yapmakla ha- tâ etmiş olduğumuz bize söylenecektir. Madem ki bu gün bize “kuvet münase- betleri,, nden bahsediliyor, İngiltere ve Fransa dört sene evel sahip oldukları kuvet vasıtalarından istifa- de etmeli değil miydiler? Fakat mazi hakkında mü nakaşa etmek neye yarar? Biz halledilecek bir me- sele karşısında bulunuyo- ruz. B. Daladye bu vaziyeti ne şekilde anladığını söyle- miştir. Oecuvre Avrupaya İngiliz askeri gelebilse.. İngiltere adalarından Av rupa kıtasına mücehhez bir halde bir-ikt milyon ingiliz askeri gelebilse her şey âni olarak yoluna girecek; bu- na hiç şüphe yok. Büyük masraflar yapa- rak silâhlar dökmek neye yarar? Marifet bu silâhları t k ve kull: bilmektir, Pekâlâ biliyoruz ki, ingi- lizler askerlik mecburiye- tini sevmezler. Askerlikten nefret ederler: bu onlarda anane halindedir. Fakat ne yazık! Bulun- duğumuz zamanlar, insan kurbanı vermek istemiyen- ler için pek tehlikelidir. Maamafih son aylar için- de ingiliz umumi efkârı e- saslı bir şekilde değişmişe benziyor. Bekliyelim ve ümit ede- Him: Çemberlayn, yolunda aynı engelleri bulmasın. K L'İntransigeant Pancermanizm * Hitler ve müşavirleri, bir seri muazzam plânlar vücu- “de getirdiler; şans yardım ederse hepsini tahakkuk et- tirecekler. Çeko-Slovakya- nın hesabi görüldü. Polon- ya'da, Macaristan'da, Ro- manya'da, Yugoslavya'da, Bölçika'da ve İtalya'da al- man azlıkları ğar. Keza Fransa'da, İsviçre'de, H landa'da ve Belçika'da # manca veya almancaya yi kın bir lehçe konuşan hall var, | Bütün bu memleketlef de, derece derece bin bi maske altında pmpıganâ ile çalışılıyor. Tehlike h€ tarafı sardı. Fakat bu tef likeyi görmek pek gü Hodbinlere bakarsanız sekten bir eda ile omuzlari nı silkiyorlar. Avrupanın büyük bir kif mında vaziyet böyle. (A merika ile Brezilya'dar Cenubi Afrika'san Mmivs--.) Bu tehlikeye karşı kof| mak için tehlikeye olan bütün devletlerde hefi kes her an için uyanık malı. Dahilde birlik kurmf lı, sağlam bir arada bulufi durmalı. O suretle müdafi edilebilir. Ayrupa eğer bu üç ka pancerman halkasına gelemezse medeniyet oldu gitti.. Action Fri ö KURBAĞA < DAMGASI 28 / Yazan: Edgar WALLACE — Telsizden pek anlamam. Fakat,| Elk: telsizden istifade etmemizi muvafık| —— Ne olursa bize olacak, dedi. Bu bulsaydı Allahın telgraf direklerini | herifin ölümünden beri suctuk kızart- telsiz olarak yaratacağına insan kim- selerden de değilim; Mecmuanın bi- rinde, neşriyat yapılan yeri bulmak i- çin muhtelif yerlerden aynı zamanda dinlemek icap ettiğini, Dick, canı sıkkın bir halde: — Şüphesiz, şüphesiz, ben de ne hay- vanım, diye bağırdı. Telsiz merkezi- nin yerini keşfedebileceğimiz hiç ak- lıma gelmemişti. Elk, tevazu ile. — Bazan bana böyle ilham doğar, dedi. Amirallık Milford Haven, Har- wich, ortsmouth ve Plymouth'taki gemilere dinlemeleri ve bize istikame- ti vermeleri için tamim gönderdi. Ga- zeteler bizim hikâyeden daha bahset- mediler mi? — Milis meselesi mi? Allaha şükür henüz havır. Tahkikat başlayınca me- sele gazetelere akseder ama ben tah- kikatı bir iki hafta geciktirdim ve, bil- miyorum neden, bu müddet zarfında bazı şeylerin vuku bulacağını hissedi- yorum. ması yiyemiyorüm. Halbuki sucuğa hiç dayanamam. XV. Kısım Telsizle bir tebliğ Elk, bürosuna dönünce, Balderi ca- nt sıkkın buldu, Balder Elk'e acı acı şikâyet etti: “Gene arşivleri karıştır- mışlar ve bütün kabahati benim üzeri- me atıyorlar: Bunlar gibi insanın işle- rini karıştıran adam görmedim.., Elk: — Ne oldu canım? diye sordu. — Geçenlerde bir adamın dosyasını aratmıştınız. İsmini şu anda hatırlİrya- miıyorüm. Elk: — Lyme mi diye sordu. — Ta kendisi, İşte onun fotöğrafla- rımdan birisi kayboldu. Onları tetkik ettiğinizin ertesi ğünü arşiv dairesine dönerek sabahleyin belki size tekrar lâzım olur diye almıştım. O sabah siz daireye gelmeyince götürüp iade et- tim. Şimdi de bir fotoğrafla, adamı ta- rif eden vesikanın kaybolduğunu iddia ediyorlar. — Onlarin kaybolduğunu mu zan- nediyorsunuz? — Kayboldularsa oldular, kabahat bende mi? Galiba beni de Kurbağa zan nediyorlar. Ve daha neler neler. Üste- lik beni kâğıtları çalmakla itham edi- yorlar. — Balder size yükselme şans ve fır- satını vereceğimi vâdetmiştim. Talihi- nizi tecrübe etmek ister misiniz? Balder nefes nefese kabul etti. — Hagn münferit bir höcerede bulu nuyor- Eskice bir elbise giyin, sizi ©o- nun yanına kapatacağım. Eğer kor- karsanız yarıınıza bif de tabanca alın. Üzerinizi araştırmamalarını temin e- derim. Hagn'ı söyletmiye çalışın. Ona Dundee cinayetine iştirâk etmiş oldu- ğunuzdan dolayı hapsedilmiş olduğu- nuzu söylersiniz. Kim olduğunuzu an- lıyamaz. Onun iyice ağzını arayın, Balder. Ve hafta sonunda kendinizi terfi etmiş bilin * Balder başını salladı. Konuşmıya başladığı zaman sesi biraz evelki me- yus tonu kaybetmişti. — Şansımı tecrübe edeceğim, bana bu fırsatı verdiğinizden dolayı size te- şekkür ederim, M. Elk. Bir saat sonra, bir memur, Cannon Row'a pis, eski elbiseli bir mahpus getiriyordu. Yalnız, nöbetçi şefi, Bal- İder'i tanıyabildi, onu bizzat götürüp Hagn'ın höcresine kapadı. — Allah rahatlık versin, Kurbağa, dedi. Balder ona kabaca mukabele et- ti. Muavinin hapse tıkılmasını bekle - dikten sonra, Elk bürosuna döndü, telefonu açık bıraktı, bir kaç saat dinlenebilmek için kendini bir kana- peye fırlattı. Geceleri sabahlamıya mecbur kaldıkça, gündüzleri biraz ol- sun uyumayı âdet edinmişti, fırsatını buldukça hemen uzanıvermeye kendi- ni alıştırmıştı. Fakat, âmirlerinin sık sık ihtar ettikleri için, bu iş için her zaman kanapeyi kullanmazdı. Uyumıya muvaffak olamadı, kalk - tı, Cannon Row'a gitti. Gardiyan, ye- ni mahpusun Hagn ile uzun uzun ko- nuştuğunu anlattı, Elk buna bıyık al- tından güldü. Üçe çeyrek kala, amirallik daire - inden, dinleme od. da Dick ile bu- luştu. Emirlerine bir makinist veril- mişti, ona lâzım gelen talimatı ver - dikten sonra iki polis telsiz âletinin yanında yer aldılar. Dick, taş kesil - miş, vapurların işaretlerini, ve istas- yonların bitmez tükenmez gürültü - sünü dinliyordu. Bir aralık hafif bir gürültü işitti, bu ses o kadar hafifti ki yanıldığını zannetti, Makinist: — Cape Race, dedi. Şimdi Şikago- yu dinliyeceksiniz. Bu saatte konuş mağa başlar. Saat üçe yaklaşıyordu. Makinist, dinlemek istedikleri yeri bulabilmek için tulü mevci değiştirdi. Saat üçü bir geçe, birden: — İşte, L. V. M. B,, dedi. Dick işareti duydu, sonra şunu i - şitti: “Kurbağalar, iyi dinleyin. Mills öl- dü. Yedi numara bu sabah bu işi hal- letti. 7 numara 100 sterling mükâfat alacak.” Ses vazih ve çok tatlı idi: kadın sesi idi. *“23 üncü mıntaka 7 numaranın ta - limatlarını mutat olan yerde alacak - LA Dick'in kalbi şiddetle çarpıyordu. Sevimli ve tatlı ahengi ile bu sesi ta- nımıştı. Zerrece şüphesi yoktu: bu, Ella Bennett'in sesi idi. Dick âdeta fena- laştı, fakat Elk'in gözlerini üzerine dikilmiş görünce biraz kendini topla- dı. Makinist, bir kaç dakika bekledik- ten sonra: — Başka bir şey olmasa gerek, de- di. Dick kulaklıkları çıkardı, ve ayağa kalktı. Sakin davranmağa çalışarak : — Verici istasyonun nerede oldu- ğunu öğrenmek için biraz daha bek- lememiz lâzım, dedi. Biraz sonra, bir bahriye zabiti, bü- yük mikyasta bir harita üzerinde iza- hat verdi. — Verici istasyon Londra'da bulu- nuyor, dedi. Bütün hatlar, West End civarında, şehrin tam merkezinde hi- r_ibirletin.i katediyorlar. Sonra maki- bu bir VKS voami t niste dönerek ilâve etti: “Kurbaj tebliğini bulabilmek için zorluk tiniz mi?” — Evet efendim. Merkeze pek kın olsa gerek. Elk: — Sizce yeri ne taraftadır? sordu. — Zabiğ, kurşun kalemi ile çizdiği hattı göstererek: — Bü hat üzerinde bir yerde, Elk adamın omuzu üzerinden taya baktı. Hat, Cavendish Sguare Cavendish Place üzerinden geçiyo' du. Portsmouth hattı da Cavendî" Place'in çok yakınından geçiyofy Harwich ve Plymouth hatları ise î?;; are'in şimalinde biribirlerini ka! yorlardı. Dick: — Caverley House olduğu aşîw dedi. , Bir an evel dışarıya çıkıp mel": yi Elk ile münakaşa etmekte acely diyordu. Kendi kendine, Elk'in p tanıyıp tanımadığını soruyordu. lîi]' sahadaki şüpheleri biraz sonra B oldu. Whitehall'e yaklaştıklar! man, Elk: el — Bu ses dostlarımızdan biriniP” ni bir haylı andırıyordu. Ne def”nğ M. Gordon? Dedi. Dick, cevap' vermedi. gi — Şayanı hayret bir benzeyiş! o!'i' sanki kendi kendine konuşmak di na gidiyormuş gibi devam ediy0o” (Sonu var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: