11 Ocak 1939 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

11-1 . 1939 ———i ULUS L HATAT v Ş e SIHAT | Saf Almanya'da çıkan saf ııîk moda- sına italyanlar da uydular. Meml ırk benzerlik bulunmakla beraber — ve- raset lesinde i hastalıkla- ketin ırlı_ı karışmasın, - saf kalsın di- ::e':x:l:î:q ;rkâın sayılan museviler o SÜT ÜLİZ ı:r en çıkarılıyor, yahut , Bu saf ırk modası acaba biyoloji- hin veraset kanunlarına uygun mu- dur? Bir ırk başkalariyle karışmaz da saf kalırsa daha sağlam, daha a- kıllı olur mu? Medeniyet için ırkın ışmaması daha mı iyi olur? Bu mesele de, Berlin'den güazete- Ye mektup gönderen zatın sorduğu Sualler arasındadır. Doğrusu, pek aktüalite olan bir mesele. Fakat bu-| ş bu İ_iiyoloji bakımından halletmek !'l'd_ılik kabil değildir. Bir kere, Almanya'da ve İtalya'da — Avrupanın her tarafında — bulu- "'l_lnuımrilerin İsrail oğullarından, Yani avrupalılara yabancı bir ırktan oldukları pek şüphelidir. Bir aralık Renan Avrupa'nın şimal ta- raflarındaki musevilerin israil oğul- ı_ll'llıdın olmadıklarını, oraların yer- K halkından fakat Musa'nın dinini A , di rı araya karışır. İnsanın medeni ol- ması ona nebatlarda ve hayvanlarda hiç bulunmıyan hastalıklar vermiş- tir. Veraset işlerinde de hastalığın pek büyük tesiri vardır. Bir insanın nesli üzerine, mensup olduğu ırktan ziyade, sağlam veya hasta olması te- sir eder. Şu halde, irk karışmasının iyi ve- ya fena olduğunu anlamak için — biyoloji tetkikleri ilerleyinciye ka- dar — şimdilik yalnız tarih yolu var- dır: bu yolda da Lombrozo'nun — üphösiz bildiğini ahine tekkille: leri ırkların karış iyeti daima faydalı olduğu neticesini ver - miştir. Onun yazdığına göre eski Mısır- da İkesusların gelmesi medeniyetin a GÜNÜN R OlLAKE LK MCE S EÜLNE ESER d Orta ve şarki Avrupa'da vazi - yet, aydınlanmak şöyle dur - sun, her gün yeni bir miktar siyasi ve manevi unsurlarla git gide daha giriftleşmekte görünüyor. Kont Ci- yano ile B. Fon Ribbentrop'un ha - kemliği neticesi yapılmış olan ma- car - çek uzlaşması her iki tarafta da hoşnutsuzluklar ve garezler bırak- mıştır. Terkedilen topraklar halkı arasında bazı kımıldanışlar görül - mektedir; Prag'da macarlar israrlı teşebbüslerde bulu lardır; en mühim alman gazeteleri şimdi ma - car devleti çerçevesi içinde yaşıyan slovakların davâsına umumiyetle müzahir göründükleri için macar gazetelerinin tefsirlerinde biraz a - cılık sezilmektedir; nihayet, Buda- peşte'de almanların muhalefetine rağmen bir müşterek macar - leh hu- dudu tesis edilmesi ümidi büsbütün sönmüş değildir. Diğer taraftan, ro- men politikasının inkişafını dik - katle takip etmek lâzımdır, bu poli- tika Avrupa'nın bilhassa bu hassas nok da yeni bir nizam tesis et- birdenbire ilerl sebep olmuş tur. Alfabe — hep Lombrozo'nun de- diğine göre — ©o zaman meydana çık- mıştır. Lombrozo'dan çok sonra, da- ha yakında, Paris'te ilimler tarihi fesörü Abel Rey de eski Mısır'da Tih bakımından isbata çalışmıştı. Po- lonya'da türk ırkından, hâlâ türkçe Uşan museviler bulunması da o- :fm fikrini tasdik ettirecek bir şey- ir, Renan'ın fikri kabul edilmeyip de, Avrupa'daki musevilerin hepsi şlangıçta mutlaka israil oğulların- dan olduğu iddia edilse bile vaktiyle oralarda yabancı olan İsrail oğulları © vakittenberi bulundukları yerler- deki yerli ırkla o kadar karışmışlar- dır ki şimdiki Avrupa'da insanları ırka göre ayırt etmek artık mümkün değildir. Zaten bu zamanda ancak bey&z, sarı ve kara ırk adamları biri- birinden ayırt edilebilir. Beyaz ırk- tan dediğimiz insanlar arasında ırk anı ta- p ilmi zihniyetin — yani medeniyette i- lerlemeyi temin eden fikir hâdisesi- nin — İkesuslar oraya geldikten son- ra çıktığını yazmıştır. Vakıa Rey bu- nu arkların karışması bakımından söylememişse de, bu da ırkların ka- rışması meselesine yaklaştırılabilir. Eski yunan medeniyeti dediği- miz, fakat bizim topraklarımızda parlıyan Ege medeniyeti de — gene Lomhbrozo'nun kaydettiğine göre — Anadolu'da bir taraftan Dariyen bir taraftan da İyaniyen ve Lidya ile L ran insanlarının biribirleriyle karış- masından sonra meydana çıkmıştır. Gene onun söylediğine göre Küba d daki zenci ırktan insanlara be- farkları bulmak imkânı yoktur. Bu- sında fark varsa bu fark ırkın ayrı olmasından değil, iklimin tesirinden ileri gelir. Sonra da, biyolojinin veraset hak- kında tetkikleri henüz nebatlar, bir- az da hayvanlar üzerindedir. Nebat- darda ırk karışması çok defa pek iyi iceler verir. Havvanların bazıla- is fil <dan çıkarılan veraset kanunları- Wn daima tatbik edile- 3 ini yösterir. O kanunların ".““ıf"l tatbikine gelince — sadece biyoloji bakımından nebatlar ve hay- vanlarla insanlar arasında pek çok — yaz ırk insanları karışınca orada in- kilâp ve med fikri uy Japonların Avrupa — medeniyetine girmeleri bile onların Malezya ırkı ile karıştıkları tesadüf eder.. Aynı müellif almanların medeniyet- n ekkeleridin basl d pos lonyalılarla yani islâvlarla karıştık- kadar ğEn:Ş'L'lPMungî a mümkün değildir. Bugünkü saf ırk dâvası, siyasi ve iktısadi bir dâva olduğundan bizim bahsimizden dışarıda kalır. G. A, Yabani ördek yerine çıkan kesik baş ! Bundan birkaç gün evel Fransa'- da, ava çıkan bir avcı kafilesi büyük ir heyecan geçirmiştir. Kafile, bir göl kenarında avlanır- ken, içlerinden üç kişi, kafileden ay- Tılmış, ince, uzun bir sala binerek, Bölün içlerine doğru yabani ördek av- ğa gitmişler, hakikaten çok geç- Meden ördekleri bulmuşlar. Sazlar a- Tasından havalanan kuşlara, avcılar- birisi ateş etmiş, ördeklerden bi- Fisi vurularak sahile yakın bir yere Sazların arasına düşmüş. , Avcılar, gidip aramağa başlamışlar, Ördeğin düştüğü yeri yakından gör- dükleri halde, havanın kararmağa başlaması yüzünden ve çamur da çok Olduğundan ördeği görememişlerdir. _Ol'deği vuran adam arkadaşlarına, bir saz kümesi göstererek: — İşte şu sazların yanına düştü!. Gşfm:diniı mi sazlar sallandı. De- Miştir, -Arkadaşları tasdik etmişler. Avcı Silâhını brrakarak derhal kollarını sı- Vamiış, sazın yakınlarını aramağa baş- ':';"!— Bir aralık arkadaşlarna sevine- — İşte kanadının ucundan yakala- dim| Demiş ve tuttuğu şeyi çıkarmış. * Bütün avcılar birdenbire hayret ve €hşet idinde kalmışlar. Çünkü ör- *k diye çıkan şey! Kopmuş bir in - N başı imiş. Vcı sapsarı suratı ile: l'ax Bu ne?!, Diye bağırıp başı tek- T sulara biırakmiş. arAvml“ müthiş bir korku içinde kadaşlarına dönmüşler ve meseleyi Snaltmışlar. Avcı kafilesi civardaki karakola gi- *rek sazların arasında gövdesiz bir n'il9 İ_?ulduklınm söylemişler ve yeri- Bidip göstermişler, Maktul bataklıktan çıkarılmış; ve Yapılan otopsi neticesinde ad Bo- Kars havalisindeki kuraklık dolayisile alınan karar Kuraklık dolayısiyle kâfi miktarda buğday istihsal edilememiş olan Kars ve havalisi hakkında İcra Vekilleri Heyeti bir kararname kabul etmiştir. Bu kararnameye göre Kars havalisin- de buğday fiyatlarını tanzim — etmek maksadiyle gerek doğrudan doğruya müstahsile ve gerekse ekmek fiyatını tanzim için belediyelerin bildireceği değirmenlere mahalli mülkiye âmirle- rinin teklifi ile ziraat ofisi tarafından buğday satılabilecektir. Buğdayın sa- tış fiyatı depoda Ziraat bankasına mal olduğu bedel üzerinden ve ziraat ofisi depolarından teslim şartiyle tesbit o- lunacaktır. Hukuk fakültesi talebe cemiyetinin açtığı pansiyon Hukuk fakültesi talebe cemiyeti, Ankara'da yatacak yer bulmak husu- sunda talebenin karşılaştığı müşkilâ- tı göz önüne alarak, bazı makamların da yardımiyle 50 kişilik bir talebe pansiyonu kurmağa müuvaffak olmuş- tur. Talebelerin mühim bir ihtiyacını karşılamak hususunda kendisine bü- yük yardımlarda bulunan resmi ma- kamlara teşekkürlerini iblağ için, Hukuk fakültesi talebe cemiyeti, ga- zetemizin tavassutunu rica etmekte- dir. Bir senede temyize gelen meşhud suçlar Adliye vekâleti 1938 senesi — içinde şhut suçlar mahk lerine intikal eden adi ve ağır suçların miktarlarını tesbite devam etmektedir. Temyiz mah kemesine intikal etmiyen meşhut suç- îl ile öldürüldüğü anlaşılmıştır. Ce- kedin bir iki ay kadar evel o civarda dagbolzm Mişel adında birine ait ol - nglu tespit edilmiştir. lar önümüzdeki günlerde tesbit olu - nacaktır. 1938 yılı içinde 3722 iş tem- yiz mahkemesine gelmiş — ve bunlar tasdik olunarak evrakları mahalleri - ne sevkedilmiştir. mek hususunda kati bir tesir icra e- debilir. Macaristan'ın kaziyesi son dere - ce girifttir. Almanya'nın “Drang nach Osten”i sarahat kesbeder ve Ukranya istikametinde veya büyük Tuna yoliyle inkişaf ederse, macar- lar şimdiye kadar pek bağlı kaldık- ları istiklâlleri hususunda bunun en endişe verici tesirlerine maruz kal- mak tehlikesindedirler, Malümdur ki biribirinden ayrı fakat neticede biribirini tamamlıyan iki alman pro- jesi vardır: Çekoslovakya dehlizin- den Ukranya'ya doğru akış ve Tuna yoliyle yakın şarka iniş. Birinci programın tahakkuku Polonya sed- dinin mevcudiyeti ve müşterek mü- dafaa maksadiyle bir Varşova - Mos- kova yakınlaşması ihtimali dolayı- siyle ciddi müşküllerle karşılaş - maktadır. İkinci programın tahak - kuku da, Macaristan, Romanya ve aynı zamanda Yugoslavya'nın her türlü fili ve manevi mukavemetleri- nin kırılmasını icap ettirir. Bu memleketler için cermen hegemon- yası hakiki siyasi istiklâlin sonu demek olacaktır. Hâdiselere yakın- dan baklırsa, Berlin'in, Almanya i- çin seri muvaffakiyet şansınım han- gi tarafta olduğunu, hal ve şartlara göre, taktir etmeyi sonraya bıraka- lir. Gerek Polonya'nın, gerek Ma- caristan'ın ardında mevki alan İtal'- ya, her iki halde de işten zararlı çı- kacaktır. Çünkü orta ve şarki Avru- pa'da alman genişlemesi uzun za - man Avrupa'da italyan nüfuzunun inkişafına yolu kesmek neticesini doğuracaktır. İtalya, Roma - Ber - lin mihverinin mevcudiyetine rağ - men veya bu yüzden, Avusturya'nın Almanya'ya ilhakına ve çekoslovak probleminin almanların arzusuna göre halline razı olduğu gün parti- yi kaybetmiştir. İtalya şimdi müda- faaya çekilmiştir. ve hem 0 kadar müşkül şartlar altındaki, nasyonab sosyalist rejime sıkı sürette bağlı 0- lan faşist rejimini takviye etmek meşgalesi, onu, hiç bir taviz muka- bili olmadan bunca defa önünde bo- yün eğmiş olduğu alman dostluğu- na her şeyi feda etmiye mecbur et- mektedir. Meselâ Macaristan'ı Almanya'- nın izinde yürütmek için Ro- ma'nın Budapeşte'de bütün nüfu - zunu kullandığı görülmektedir. He- nüz bir müstakil Avusturya mev - cutken ve Çekoslovakya parçalanı- madan, italyan - macar - Avusturya protokolleri fili bir mana ve şümulü haiz bulunurken, macarlar bu yola girmekten enerjik surette imtina etmişlerdir. Hâdiseler değişmiştir, bir müşterek cermen - macar hudu- du gelelidenberi alman tazyiki da- ha kuvetlenmiştir ve macar hükü - metini Roma - Berlin mihverine a - çıkça iltihaka ikna için kont Ciyano Budapeşte ziyareti esnasında bizzat çalışmıştır, Bu iltihak artik bir va- kıadır. Yeni macar dış bakanı kont Çaki, Pester Loyid'de çıkan bir ma- kalesinde Macaristan'ın zamanın İ - caplarını anlamış olduğunu, antiko- mintern paktın şümulünü çok tak- dir ettiğini, altı aydan fazla bir Za- mandanberi Milletler Cemiyeti'nin tereddisini müşahede etmiş olduğu- nu söylemektedir. Dünya kamoyu- nun iki zıt fikir etrafında tebellür etmekte olduğunu ve hiç kimıe.nln bu fikirlerin her ikisine birden in » tisap edemiyeceğini ilâve ediyor. Kont Çaki, Almanya'nın orta A*f - rupa'da imtiyazlı bir iktisadi vazi - yete sahip olduğunu, ve Macaris - tan'ın garp devletleriyle münase - betlerine gelince, Budapeşte'nin Ro- ma - Berlin mihveri devletlerinin yanında mevki almasının mutlaka garbın büyük devletlerine karşı va- - ziyet almak mânasını ifade edemi - yeceğini söylemektedir. Anlıyoruz; Orta Avrupa'da, şarki Avrupa'da vaziyet Orta ve rşarki Avrupa'da vaziyet” ay- dınlanmak şöyle dursun her gün yeni bir miktar siyasi ve manevi unsurlarla git gide daha girifti ktedir. Budi Pa de ,almanların muhalefetine rağmen bir müşterek macar - leh hududu tesis edil- mesi ümidi büsbütün sönmüş değildir. Diğer taraftan romen politikasının inki- şafını dikkatle takip etmek lâzımdır, bu politika Avrupa'nın bilhassa bu hassas noktasında yeni bir nizam tesis etmek hususunda kati bir tesir yapabilir. - LÖ TAN'IN BAŞYAZISINDAN - BEHAAKONUK AUAUA AOA KA KUKU LK D fakat kont Çaki'nin bu sözleri Ma- caristan'ın yakında antikömintern pakta gireceğini ve ihtimal Millet- ler Cemiyeti'nden çekileceğini ha - ber vermektedir. omanya'nın vaziyeti, kabul e- dilmek lâzımdır ki, çok baş- kadır. Bu vaziyet, hakiki istiklâl zihniyetinin daha iyi bir anlayışımın hükmü altındadır. Kıra Karol ve Bükreş hükümeti, iç ve dış hâdise - ler vazifelerini kolaylaştıracak ma- hiyette olmadığından, daha ziyade takdire lâyıktırlar. Romanya'nın ye- ni dış işler nazırı B. Greguar Kafen- ko bu yakınlarda Bükreş hükümeti- nin dış siyasetinin çok dikkate de - ğer bir izahını yapmıştır. Memle- ketin enternasyonal hayatın realite ve derslerini itibare alan bir sulh politikası takip etmekte olduğunu isabetli tabirlerle belirtmiştir “bi - zim sulh arzumuz bugünkü şartları hesaba katmaktadır. ve garbın bü - yük devletleriyle orta Avrupa dev- letleri arasındaki anlaş(ma ve yakm- l ayretlerini alâka ve sempa - tîşı!lîamgkiyp etmektedir.” Ken.d_ıg Po- lonya ile ittifakın devam_ettı.gı, Ro- manya'nın çekoslovak milletiyle a - nanevi dostluğuna sadık kalmakta olduğu ve Yugoslavya ile her saha- da işbirliğine ehemiyetle devam et- tiği vakıası üzerinde israr etmiştir. B. Greguar Kafenko Romanya'nın dış politikasının Balkan paktına iS- tinat ettiği ve bütün komşu Tuna devletleriyle, bunlar müşten:k men- faatlerini ve hakiki bir tesanüdün zaruretini müdrik göründükleri nis- bette en iyi bir anlaşmaya varmıya gayret ettiğini de ilâve etmiştir. Bu sözler hiç şüphesiz Romanya'ya hi- tap etmektedir. Sovyet Rusya'ya ge- lince, Romanya onunla sulh muahe- deleri ve mütecavizlerin tarifi esası üzerinde iyi komşuluk münasebet - lerini idameye ehemiyet vermekte- dir. Bütün bunlar mükemmel bir görüşe ve umumi heyeti itibariyle ihtiyatkâr ve akılâne bir realist po- litikaya delâlet eder. Ananevi ve tecrübe edilmiş dostluklarına sadık ve bütün milletlerle teşriki mesaiye âmade bir Romanya orta ve şarki Avrupa'da imhası kolay olmıyan bir sükün ve sulh unsurudur. Beyaz perdeler kararınca... Fotografinin yüzüncü yıldönü- mü kutlandığı bugünlerde Paris si- nemaları, belediye ile aralarında çı- kan bir vergi meselesinden dolayı, lokavt yapıp kapılarını kapadılar. Hâdiseyi sübjektif bakımdan müşa- hede edenler: “bu sırada sinemaları kapamak fotoğrafinin mucitleri olan Niepce ile Daguerre'in ruhlarını tâ- zip etmez mi?,, sualiyle gönülleri tehziz etmek istiyeceklerdir. Fakat, hâdiseyi objektif nazarla tetkik edenler şöyle diyorlar: “sine- ma, ik y "l LA | ; KT A icra ettiği müstebitce tesirle harikul- âde kudretli bir Pmpızındı vasıtası mahiyetini almış bir endüstridir. Re- sim mitralyözü uzun menzilli bir si- lâhtır ki hislerin ve fikirlerin günlük kavgasında son derece faal bir rol oy- nar. Bu itibarla, sinema “harp mal- zemesi,, nden sayılmak iktiza eder; zira bütün milletler onu türlü taar- ruzlar, hulüller veya çevirme hare- ketleri yapmak maksadiyle milli mü- dafaalarında muvai fakiyetle kull?n- maktadırlar. Menfııtl?ri_ işletmiye bağlı olan filim istihsalini felce uğ- ratmak, karanlık salonların “parlak şuat,, beynelmilel silâhlanmada pek hususi bir usulle kullınıldı_iı bu de- virde, müstahsil memleketi _ıııyıflıt- mak demektir. Bunun bir silâh veya tayyare fabrikasını kapatmaktan ne rdir! AOA h“::ı :üt.k:yı — esasen bilmiyor i- diysek — filim müstahsili memleket- lerin bazı maksatlarını lllh eden bir itiraf olarak kabul edebiliriz. — Filimlerin istihsal ettikleri pek hususi maksatları önlemeği !"ı_“k de şu muhakkak değil midir ki Iınemly ondan kendini konu:ağl b'ım:z:: kalabalığa bir takım düşünme, > ma ve yaşama şekilleri tahmil ede- BİBLİYOĞRAFYA Trabzon'dan Erfzurum'a İstanbul'da Çığır Kitapevi türk ta> rihi bakımından çok enteresan bir se- ri eserin neşrine başlamıştir. KaAS İ lif ecnebi müelliflerin eski devirler- de memleketimizde yaptıkları seya- nesşınr mübalarinı tesbit eden ki- tapları, tarihi ve ebedi neşriyatiyle kendini tanıtmış olan kıymetli arka- daşımız Reşat Ekrem Koçu tarafın - dan dilimize çevrilerek ayrı kitaplar halinde basılmaktadır. ç Bu serinin ikinci sayısını Theo phile Deyrolle ismindeki fransız mu- harririnin 1869 da Trabzon'dan Erzu- r!ım'a kadar yaptığı bir seyahatin in- tibâları teşkil ediyor. O zamanki Şi- mali Anadolu'nun hususiyetleri hak- kında pek dikkate değer tasvirleri ih- tiva_cden kitaba tasvir edilen yerle- re ait gene aynı tarihlerde yapılmış 31 resim eklenmiştir. Bu güzel resim- lerin başlıbaşımna bir kıymet ifade et- tiğini tebarüz ettirmeliyiz. Bu kitap 25 kuruş fiyatla satılmak- tadır. Esrarlı Ada Meşhur fransız seyyahı ve fenni ro- manlar muharriri Jül Vern'in en me- raklı eserlerinden biri Esrarlı âda is- miyle Fehmi Yoldaş tarafından dilimi- ze çevrilerek Kanaat Kitabevinin “An- kara kütüp â” serisi da neş - redilmişti. Bu eserin ikinci kısmı “Es- rarlı ada - yalnız yaşıyan adam” ismiy- le ve ayrı kitap halinde basılmıştır. Romandaki yakaları tasvir eden birçok güzel resimlerle süslü olan kitap bü - tün gençlerin alâka ve zevkle okuya - cakları eserlerdendir. Fiyatı 50 kuruş- tur. Bekârlık ve evlilik .Cinsi ijiyen hakkında yeni harfleri- mizle neşredilmiş ilk eser olan ve bir - doktor tarafından kaleme alınmış olan bu kitap bekâr ve evli erkeğin fiziyo- lojisi üzerinde kıymetli öğütler ve malümatı ihtiva ettiği gibi iki cins ara- daki ruhi betlere ve evlili - ğin içtimaf ve ahlâki taraflarına dair de faydalı nasihatleri havidir. .Bilhassa genç evliler için bir yar- dımcı rehber mahiyetinde olan bu ki - tap Kanaat Kitabevi tarafından basıl - mıştır, Fiyatı 50 kuruştur . Zonguldak vilâyetindeki mülki değişiklik Zonguldak vilâyeti merkez kazası - na bağlı Ali, Veli, Dereli, Yakademir- ciler ve Karamusa köyleriyle bu kaza - ya bağlı Beycuma nahiyesinin Kala - fatlı, Arapoğlu, Burun Kaya, Şeyhoğ- lu, Kayabaşı, ve Horcmas köyleri bu terfi defterlerini nahiyeden alınarak Deverek kazasının Çaycuma nahiyesine bağlanmıştır, « di n sidk'ee DAi rihi Ph Ü ei EAZN k Bira fiyatlarının — indirilmesi için bir teklif yapıldı Bu takdirde biranın şişe başına 10 kuruş -“ucuzlaması icabediyor Epi bir zamandan beri etrafta bira fiyatlarının indirileceği hakkında bir haber dolaşıyordu. Geçen yıl içinde Büyük Millet Meclisi müzakereleri a- rasında da bahse mevzu olan bu mese- le hakkında aldığımız malümata göre, filhakika fiatları ucuzlatmak hususun- da alâkalrlarca bazı teşebbüslerde bu- lunulmuştur. Devlet ziraat işletmeleri — kurumu, Ankara bira fabrikasını idare eden mü essese sıfatiyle, bira istihlâk resminin indirilmesi için alâkadar vekâletlere müracaatte bulunmuştur. Bu müracaatı tevlid eden mucip se- bepler arasında biranın ucuzlatılmasi- le istihsal ve istihlâkinin artacağı ve bu suretle köylümüz için çok kıymetli ve verimli bir mahsul olan arpa ziraa- tinin de bu artış nisbetinde çoğalacağı zikredilmektedir. Aynı da bira arpası diğerlerine nazaran daima kilo- da 15 - 20 para farkla satıldığı için ar- pa mahsulünün evsafı da zamanla en iyi şeklini bulacaktır. » Diğer taraftan memleketimizde bi - ra istihlâki diğer memleketlere kıyas edilemiyecek kadar dün bir vaziyette görülmektedir. Biranın tam mânasiyle milli bir istihsal ve istihlâk maddesi olmasile elde edilecek faydalar arasın- da halkımıza yaz günlerinde sıhi ve mikroptan âri bir içki temini de düşü- nülmektec_i.ir. Bu takdirde su satıldığı şekilde münhasıran bira satacak ma - Üyastasz | gere_ Tesim ve sa- Af isız vergilerden istifade edece- ği tahmin olunmaktadır. kâlîı'-:ur::ırm bu müracaati alâkalı ve- : afından terviç — edilir ve teklif kanuniyet kesbederse şimdiki *;:lcî; ı;îıka_ııa;dş 30 kuruşa satıları bi lâ Şişesinin 20 kuruşa inmesi zım gelmektedir. Adliye terfi defterleri Hâkimler ile rek — yeni bir tâbirle — içtimai pe- dagojide göze görünmez, fakat tesi- rinden de kaçınılmaz bir mürebbi o- lur? Her ne hal ise; Paris'te sinemalar kapanmıştır. Onlarm herhangi bir beple, Ankara'da Sip 'N dik- lerini tasavvur edelim; o zaman ha- limiz neye varırdı? Yalnız büyük eğ- lencemizden değil, kökleşmiş bir iti- yadımızdan, ve hattâ biribirimizi görmek fırsatından bile mahrum ka- lırdık! yti " F AHtai di si lığ e acele et- mek ıstırarında değil miyiz? — N. Ancak ,fanteziyi bir tarafa bıra - karak biz gene yukarıdaki objektif ç mütaleaya avdet edelim: kendi harp A i d ğimiz ken- — Baydar Karabük'te Belediye kuruldu İcra Vekilleri heyeti Karabük'te be- lediye teşkil edilmesini tasvip etmiş ve bu tasvip yüksek tasdika iktiran etmiştir. Bahçeli evler kooperatifi — mahallesinde bir ilk meklep açıldı Bahçeli evler kooperatifinin, Çiftlik yf)lu üzerinde tesis ettiği 169 evli ye- ni mahallede beş sınıflı bir ilk mektep lunmuş ve derslere başlamıştır, Yeni alan veliler çocuklarını devağn etmek - lettirmektedirler, Mektebe civar köy - lerden de talebe gelmektedir. Yeni Konya valisi şehrimizde Kütahya vâlisi ve eski P.T.T. umum müdürü B. Nazif Ergin şehrimize gel- miş ve dün Dahiliye vekili ve C. H. P. Genel Sekreteri B. Refik Saydam ta - rafından kabul edilmiştir. B. Nazif Ergin bir kaç gün şehrimizde kalacak ve dcib açılmıştır. Mahalle sakinlerinden 30 yi çocuk şimdiye kadar mektebe kaydo- mektepte derslerin başladığını haber — te oldukları mekteplerden burayanak- — yeni vazifi başla - — mak üzere Konya'ya gidecektir. İ Belediyelerin barem cetvelleri w Varidatı 25.000 lira veya daha fazla — olan belediye büdcelerinden maaş ve — müddeiumumilerin i hazırlamak üzere teşkil olunan komisyonlar çalışmala - rını bj'tirmişlendir. Komisyonlar ter - fie müstahak olanları temyizce nakz' veya tasdik olunan kararlarına — göre tasnif etmekle meşguldürler. Komis - yonların çalışması daha bir müddet devam edecektir, ÖĞEÜĞĞN & AlRRdi İT $e ücret alan memur ve müstahdemlerin barem kanununa göre tasnife tabi tu- Vekilleri Heyetince tasdiki icap mektedir. Dahiliye vekâleti kadro vellerininve bu kadro cetvellerinin ra Vekilleri Heyetince tasdik ederek kanuniyet kesbedeceğini ve barem CFÜf velini henüz tanzim etmemiş beledi - yelerin cetvellerini bir an evel haz lıyarak İcra Vekilleri heyetinin tas - — dikine arzedilmek üzere vekâlete gön- derilmesini vilâyetlerden istemiştir. tulmaları ve kadro cetvellerinin İcra —

Bu sayıdan diğer sayfalar: