10 Ocak 1939 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

10 Ocak 1939 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

D -Vi * ai iil üaü & 2 | çit 4 sursad 55 PürMTUKST7 10-1. 1939 TARPTRTTA bi TT T T g. î HAYAT v e SIHAT ] Tütün ve nikotin _ Nikot'iıı._ şüphesiz, gayet şiddetli ir zehirdir. Bir köpeğin dilinin ü- Zerine ondan iki damla akıtıl ler tütün içmiyenlerde de bulundu- ğu için bunlar, acaba, sadece tü- K Ş hayvan hemen telef olur. İnsanlara gelince... Tütün içmi- ::"lleı:_e sorarsanız tütün içenlerin €r gün nikotinden zehirlendikleri- ni iddia ederler, fakat doğrusunu isterseniz, şimdiye kadar nikotin- *n gerçekten zehirlenerek telef ol- :'“!_ınunı bir tek misal vardır. O d. tâ 13.50 yılında, galiba, Belçika'- '& zengin bir adamın, birçok tütün !lprıklarmdan çıkarılan nikotinle zehirlenmiş olmasıdır. © zaman Istas adında meşhur bir imyacı işe karışarak zehirden ağzı Yanmış olan adamın dilinde nikoti- ni glnıu; olduğundan nikotin dâva- ı':_ büyük şöhret kazanmış ve o va- ıtt_'nberi tütün içenlerin nikotinle ::İ"'ıehdiğîni söylemek âdet olmuş- Tütünde nikotin bulunmakla be- .. r_*"ı sigara yahut pipo iç mi, yoksa tütüne sık sık ar- kadaşlık eden alkolden mi ileri gel- diği iyice ayırt edilemez... Bir zaman, tütün depolarında ça- lışan kadınların sık sık çocuk dü- şürdükleri görülmesi üzerine tütü- nün çocuk düşürtmek tesiri olduğu da iddia edilmişti. Fakat işlerine daha meraklı hekimler o çocukların babaları belli olmadığı için — niko- tin gibi — uçup gittiklerini tahkik etmeleri üzerine bu işte tütünün te- siri olmadığı anlaşılmıştı. : Tütüne atfedilen zararların bir takımı mübalagalı olmakla beraber, tütün büsbütün zararsız da sayıla- bıraktığı katrandan dolayı — çok tütün içilince — gerçekten zararlı olduğu lâboratuvar tecrübeleriyle meydarra çıkmıştır. Katran kanser hasıl eden sebeplerden biridir. Tav- ü inle zehirleniyorlar — demek doğru olamaz. Vaktiyle tütünü ilâç olarak şaraba karıştırarak içenler- ©, yahut yaraların üzerine tütün tozu ekenlerde, hattâ burunlarında Yara varken enfiye çekenlerde tü- tünle yahut onun terkibinde bulu- han nikotinle zehirlenme olurmuş. Fakat, şimdi ttütünü ilâç diye şa- Tabın içine karıştırmak büsbütün u- nutulduğu gibi yaraların üzerine tütün tozu ekenler de pek nadir ol- Sa gerektir. Enfiye çekenler gittik- çe azalmakta olduğundan başka, onların da nikotinden zehirlendik- leri çoktanberi işitilmemiştir. Zaten, nikotinin az nisbette insa- ni zehirlemesi pek de mümkün ol- masa gerektir. Bunun delili tütünü ağızlarında çiğniyenlerin zehirlen- memesidir. Vakıa tütün çiğniyenle- m ağr A Ü hir HSS şanların kulakları üzerine devamlı bir surette tütün dumanı savrularak orada kanser çıkarıldığı da olmuş- tur, Ancak tütünün — zararlarından bahsedilirken, nikotini işe karıştır- mamalıdır. Nikotinle zehirlenmek pek ağır bir sözdür: Nikotin ada- mın mide ve sinirlerini bozmakla, hattâ kanser yapmakla kalmaz. Onları ancak tütün dumanmdan ka- lan katran yapar. Nikotin insanı ze- hirlerse işini daha kestirme, en kes- tirme yoldan, görür... G.A. Mesut bir izdivaç Emekli Alay Müftüsü Mahmut Ce- lâlettin Bilgin'in oğlu — Veteriner sı! olur, salyaları çok akar, diş et- leri bozulur. Tütünü çiğnedikçe a- yanar, ond. dolay içerler, alkolik olurlar. Fakat onlar- da nikotinden zehirlenme âlameti görülmez... Tütün çiğniyenlerin a- ğgızlarında hasıl olan tahrişin, ilti- habım da yalnız — sddia edilemez. ' kotinden başka gene onun gibi ya- 'Tutünü — yaprak — #iğarasında, kâğıt içind rada yahut pipod. olsun — yakarak dumanımı çeken- lerde nikotinin zehirlemek ihtimali Yöktur: Çünkü tütün yanıp kıza- Tınca nikotin hemen uçar gider. Onun için tütünü yakarak duma- nmı çekenler için nikotinle zehirle- niyorlar demek nikotine karşı bir haksızlık olur. Nikotin şiddetli bir zehir olsa da, uçup gidince, tütün- den gelebilecek zararlarda artık onun tesiri olamaz... __Nilıotin uçup gittikten sonra da tütüne isnat edilen zararlar pek ç_ı_ılııııı-: Ağzı ve boğazı kuruttuğu !şlplıeıiz&ı'. Fakat iştahı azalttığı Pı_vıyeti biraz şüpheyle telâkki e- dilmelidir, çünkü bazılarının — ak- sine — iştahını artırır.. Tütün inki- baz verir, derler. Halbuki bazıları- nım inkibazını düzeltir. Tütünün sinirleri bozduğu, baş Ağrısı verdiği, ellerde titreme hasıl ettiği, uyku kaçırdığı, hafızayı za- Yıflattığını söyliyenler de pek çok- für. Ancak tütüne atfedilen bu hal- ha- |7 Çünkü tütünde ni- ğ Selim Bilgin ile Ankara'da Sarraf Bay Avni Altın kızı Bayan Feyziye Altın'ın 9-1-939 pazartesi gü- çok (hi saat 15.30 da Ankara Belediye dai- resinde nikâhlarr ve 20-30 da da Or- du Evinde seçgin dâvetliler huzurun- da evlenme törenleri icra kılınmıştır. Yeni evlileri tebrik eder saadetler dileriz. SN İ t Be —— Ankara Borsası 9 IL. kânun 1939 fiyatları ÇEKLER Açılış F. Kapanış F. Londra 5.88 5.88 Nevyork 125.5925 125.5925 Paris 3.3150 3.3150 Milâno 6.6075 6.6075 Cenevre 28.3725 — 28,3725 Amsterdam 68.3525 — 68,3525 Berlin 50.3850 — 50.3850 Br'üklel 21.2225 — 21.2225 Atina 1.0725 1.0725 Sofya 1.5450 1.5450 Prag 4.32 4.32 Madrid 5.88 5.88 Varşova 23,8250 — 23,8250 Bgdnpeşte 24.8950 — 24.8950 Bükreş 0.8975. 0.8975 Belgrad 2.8125 2.8125 Yokohama 34.3275 — 34.3275 * Stokholm 80.2725 — 30,2725 Moskova 23.73 23,73 ESHAM VE TAHVİLAT Sivas — Erzurum Hattı İs, V, 19.20 — 19,20 L B Hayatın içyüzü H — Sen de bu sabah pek iyi durmit - Z:rsun, dedi, sana verdiğim bu küçük hmetten dolayı küçük bir hediyede “l'—mu_yurum. Bunu Tommi'nin iyi- şmesinden dolayı verilmiş bir mükâ- at îii.yabilirıin. » kendisine uzatılan yarım İira - Yi kabul etmiyerek: ü pa; Afîedersin_îı efendim, dedi, bu deği]y' almama fınkân yok; mümkün aa Sabahleyin tam vaktinde gene ada bulunacağım, cele acele yürüyerek kulüpten ç':':ıığl zaman rahat bir nefes almıştı. ü Sta biraz dolaştı. Evinde mütevazi Öğle yemeği yedi; ondan sonra - dmpted'de kendisine yabancı olan Çük bir evin zilini çaldı. Kapıyı Franses kendisi açmıştı. ıordı:': onu küçük odaya aldığı azman — Ne var, ne yok? Blis, şapkasını çıkardı. tıl: Buraya -bakınız, dedi, beni man - Ksızlık _edıyor sanmayınız. Fakat is Morrison'un işine bir türlü akıl, SI $ . ! erdiremedim, Bugün Kokeril'in —17- Yazan: Filips Openhaym çirdim. Bunun içinde hiç kimsenin hayatına dair bir tek satıra bile rast gelmedim. Ondan sonra oradan çıktım. Kız tekrarladı: — Pekâlâ? — Hiç bir yerde kuşlardan başka bir şeyden bahseden bir kâğıd parçasına bile tesadüf edemedim. Hattâ yazdığı kitabın ini bile gözden ge- çindim. Bütün bunlarda herhangi bi- risinin hayatı ile alâkalı bir şey göre- medim. — Neyse, siz elinizden geleni ya ş Siz bunu yap â Ne yapalım, Şimdi bu bahsi bırakalım da sizinle birer çay içelim; sohbet ede- lim. Blis, burada müutadının haricinde, fakat gayet hoş iki saat geçirdi. Fran- ses'in refahr bir mikdar artmıştı. Gü- zelce döşenmiş bu küçük odada çay hazırlryan kız, delikanlıya gayet zarif ve cazip görünüyordu. Yavaş sesle konuşuyor, bol bol lâtife ediyordu. Blis'in sobaları satmıya uğraştığı haf- da p- i. maz. Meselâ tütün yandıktan sonra |- GÜNÜN POLİTİKA MESELELERİ Doyçe Algemayne Saytung'fan Son kânun 1935 tarihli Laval- Musolini anlaşmasının feshi üzerine, fransız italyan münasebeti yeni bir safhaya girmiştir. Çember- layn'ın önümüzdeki günlerde Ro - ma'yı ziyareti, epey kaygı ve tasa ile karşılanmaktadır. Çünkü, bu zi- yaret münasebetiyle gerek Laval - Musolini anlaşmasının feshi mese- lesi, gerek tekmil Akdeniz mesele- leri görüşülecektir. Paris şu kana - attedir ki, İngiltere, bundan böyle de Fransa'nın pek hoşuna gitmiyen bir politika takip edecektir. Ancak, ittifak cihazının, bugüne kadar ol - duğu gibi, bundan böyle de Fran - sa'ya hiç bir yük yüklemeden işli - yeceği sanılmaktadır. Zira, 1935 anlaşmasında mevcut diğer feri anlaşmalar, Fransa ve İn- giltere'nin İtalya'ya 1915 de vadet - miş olduklarına nisbetle bir hiç me- sabesindedir: Tunus'ta, müddetle tahdit edilmiş olan bir milliyet prensipi, Libya ve Somali'de az bu- çuk bir hudut tashihi, Babülmendeb boğazındaki Dumarrah adası üze - rinde hükümranlığın tanınması, A- disababa - Cibuti arasında işliyen fransız demiryoluna İtalya'nın mali iştirâki. Halbuki, ne İtalya'nın Tunus'ta veya Korsika'daki emelleri gerçek- leştirilmiş ve ne de Süveyş kanalın- daki geçit hakkında bir rüçhaniyet kabul edilmiştir. Nihayet, Suriye gibi yakın şarktaki manda mesele- si esaslı bir surette hallolunmamış İtalya'nın sömürge istekleri tatmin edici bir şekil almamıştır; hasılr L talya imparatorluğu İngiltere ve Fransa tarafından da tasdik edil - dikten sonra, bütün bu meseleler birer dava halini almıştır. 20 yıldanberi olduğu gibi, şayet İngiltere ile Fransa, Roma'ya sade- ce zarüri bazı tavizler yapmakla ik- tifa edecek olursa, bu hareket, İtal- # e* <--katmanciız kalmıyacaktır. aris'in, İtalya'dan talep edi - daki mütalca yürütmesi bir kaça - ktır. Sulhun üs etmesi de bir talepten ibarettir; çünkü, sulh, sa- dece Tunus'ta bir majino hattı te - sis etmekle yahut Akdeniz ve şimâ- li Afrika'da gerek askeri gerek va - tanseverce gösterilerde bulunmakla müuhafaza edilemez. Fransa, Avrupa kıtasındaki politikasını reviziyon'a tâbi tutmak mecburiyetinde kaldığı gibi, Akdeniz politikasını da tet - kikten geçirmek zaruretinde kala - caktır. Bugün, Fransa, dış politika- sında şark istikameti yerine cenup istikametini seçmiş bulunduğuna göre, İtalya'nın da, kendi hayati menfaatlerine göre seçtiği zaruri is- tikameti kabul etmek istirarında ka- lacaktır. Fransızların Akdeniz'in garbın - daki menfaatleri, şarkındaki menfa- atlerinden çok daha geniş olduğuna şiııphe yoktur. Fransa ana vatan sa- Yalnız bir defa, Blis'in odanın etrâa- fına göz gezdirerek söylediği: — Sizin odanız biraz da çiçek bah- çesine benziyor, sözü kızcağızı müşkil bir vaziyete düşürdü. Biraz kızararak cevap vendi: — Bu çiçekleri hep Mr. Masters gönderir. Göndermese daha iyi olacak ama... Blis derhal sordu: — Mr. Masters evli midir? — On seneden beri duldur. — Kaç yaşındadır? — Gelecek sene ellisine basacak. Bazan hakiki yaşından daha yaşlı, ba- zan da daha genç görünür. Dehşetli geniş yüreklidir; dünyayı toz pembe görür, Artık dünyanın her / tarafında Alfa sobalarının acentalarını açacak. Blis, bir müddet süküt etti. Şu ve- ya bu sebeple neşesinin kaçmış - oldu- ğüu görülüyordu. Kendisinin haftada otuz şiling kaza- nan bir hamal, bir kapıcı olduğunu acı acı hatırladı. Bunun üzerine aklın- dan geçen sual kendiliğinden dışarıya fırladı: — Mr. Masters sizinle evlenmek is- tiyor mu? e Kız, delikanlının yüzüne li bir bakışla baktı. Blis'in Allaharsmarladık deyip gitmek zamanı geldiği için her ikisi de ayağa kalkmışlardı; karşı kar- şıya duruyorlardı. FY hillerinin büyük bir kısmını olduğu gibi, şimali Afrika'daki sömürgele - rini de Akdeniz yalamaktadılr. u Fransa, Avrupa kıtasındaki emfu- yeti bakımından Afrika — Mhars"ıl - ya hattının selâmetini zaruri ;oî - mektedir. Fransızların Akdeniz'in garbındaki menfaatleri, şarkmdf - kilere nisbetle çok daha büyükufr. Fransa, yakın şarkta, yalnız Suri - ye'de mandater olarak bulunmağta_- dır. Halbuki, Milletler Cemiyetş Rın vermiş olduğu bu mandaterliğin çökmüş olduğu Paris'te bile kabul edilmektedir. Diğer taraftan, İtlya'nın Habe - şistan'ı zabtetmesi Üüzerine gşqu Cibuti limanının gerek Somali'nin Fransa için değeri kalmamıştır. Strateji bakımından ve hususiyle İngiltere'nin yardımını görmeden, her ikisi de Fransa'nın Çin Hindi i- le muvasale ve irtibatını emniyet al- — Alman göziyle: İTALYA'NIN FRANSA'DAN STEKLERİ tına alamaz. Zaten vaziyeti uzak şarktaki işlerin inkişafına bağlı bu- lunan Çin Hindi askert bakımdı Ü Türk tütünü İnhisarlar Umum Müdürlüğü tüh fabrikalertşubi düzü dün bir mektup ve küçük bir paket alkdım: şube müdürlüğü bana iki kü- çük teneke kutu içinde iki nevi pipo tütünü göndererek bunların kokusu, içimi ve yanması hakkında mütalea istiyordu. Senelerdenberi tütün içen, pipo İ- le alâkası ol bile, tönbekid. veya pipo tütününden de biraz olsun l k lâzımdır. Anlıyabildiğim tü- d zayıf bir vaziyettedir. Bundan baş- ka, Süveyş kanalı sosyetesindeki fransız ekseriyeti de zamanımıza artık uygun değildir. ünih'teki görüşmelerden son- ra salâhiyetli kimselerin te- min ettikleri gibi, şayet Fransa, po- litikasına sarih bir istikamet tayin etmek niyetinde ise, Akdeniz'in garbında kendine ayırdığı rüchan mevkiini, bu denizin diğer yarısını teşkil eden şarkında da İtalya'ya bı- rakmalıdır. Bu prensip kabul edil- diği taktirde, İtalya'yı, kendi ana vatanının hemen yanı başında bulu- nan ve krsmen italyanlarla meskün olan topraklarda tatmin etmek müm- kündür. Çin'li korsanlar Bir Alman vapuruna tecavüz ettiler Berlin, 9 aa, — Alman istihbarat bürosu, Şanghay'dan almış olduğu bir telgrafı neşretmektedir. Bu telgrafta Hansa adındaki alman vapurunun pa- zar günü öğleden sonra Vussung ha - ricinde Yangtse üzerinde sefer etmek- te olduğu sırada çinli korsanların ta - arruzuna uğramış olduğu bildirilmek- tedir. Korsanlar, bir çok — sandallarla gemiye yıkilpI!'"ı bir kaç dîsklh içinde y el ateş lerdir. Bir çok çinli yolcu Hansa'nın kaptanı bir müukabele ateş yaralanmıştır. ya düşürmüştür. Alman vapuru, pazar akşamı Şang - hay'a girmiştir. ——— Avusturalya'da Şiddetli sıcaklar var ! Sidney, 9 a.a. — Şarki Avusturalya'- nın büyük bir kısmında, bir haftadan- beri şiddetli stcaklar hüküm sürmek - tedir. Dünkü pazar günü Sidney'de hararet gölgede 31 dereceye çıkmış - tır. Memleketin içlerine doğru 38 de - rece ve daha fazla hararet kaydedil - mektedir. Sıcak dolayısiyle geniş Vik- toria ormanlarında bir çok yangınlar çıkmıştır. Sıcaktan insan zayiatı bu- lunduğu da tahmin edilmektedir. sordunuz? — Siz de kendisine peki diyecek mi- siniz? — Bilmiyorum. Fakat rica ederim bana ne yapmamı tavsiye edersiniz? — Benim tavsiyem; fakat ben bu iş- te bitaraf olamam ki... — Peki, bitaraf olmıyarak da bir tavsiyede bul ? | açmış ve süratini arttırarak yoluna de- vam etmiş ve korsanların plânını su - ğı zaman güldü. Birleşik Amerika 45.000' fonluk- iki zırhli yaptıracak Nevyork, 9 a.a. — Nevyork Taymis gazetesinin Vaşington'dan istihbara - tına göre kongrenin tasvibine arzedi - lecek olan bahri program, şimdiye ka - dar inşaat tezgâhlarına — konulmamış derecede büyük ve süratli iki zırhlı - nmn inşasını ihtiva edecektir. Bu yeni gemilerin başlıca bariz evsafı şunlar - dir : 45 bin ton hacmi istiabi. Eslihâ: 16 pusluk dokuz top, 30 ilâ 33 mil sürat, kadarını ben de fabrikalar şubesi müdürlüğüne bildireceğim. Bugün burada kaydetmek istediğim şudur ki tütün inhisarı Türkiye Cümhuriye- tine intikal edinciye kadar tütünleri- miz memleket içinde yalnız bildiği- miz kıyılmış tütün ve sigara halinde satılır ve bunlar dışmda kalan her nevi tütün mamulleri hariçten ithal edilirdi. Bugün bu mamulleri mu- vaffakiyetle hazırlıyor ve satıyoruz. Yabancı memleketlerden henüz ge- tirilenler kokulu amerikan ve ingiliz cıgaralariyle bazı tanınmış sigarlar- dır. Kokulu cıgaraların bizde de hay- li amatörü mevcut olduğuna bakılın- ca umulur ki inhisarlar idaresi türk sigarları gibi bunların da benzerleri- ni ve hattâ daha iyilerini piyasaya sevk kte gecikmi ktir. Zira i- leri teknikle çalışan idare ekonomi « nin icaplarını da dikkate aldığı gibi yerli müstehliklerin zevkini ve gurü- runu okşıyan yüksek kalitede .ço.w-. leri çoğaltmanın psikolojik tesirleri- ni çok iyi takdir eder. $ Nitekim, Büyük Millet Modııuıoo, dün, inhisarlar bütçesinde icrası kı: bul edilen bir münakale mu_ımeleıı türk cıgaralarının ingiliz Pli_lllıl' rında daha çok satılmasını temine ta- allük etmekte idi: İngiltere'nin Lon- dra gibi büyük şehirlerinde ışıklı reklamlar yapılarak cıgaralarımızın nefaseti ingiltereli tiryakilere hatır- latılacaktır. Memleketimiz bir tütün memleke- tidir ve İngiltere ile ticari münase- betlerimiz yavaş yavaş çoğalmakta- dır. Bu münasebetlerden bir kısmı- nın da dünyaca meşhur olan tütünle- rimiz üzerine müesses bulunması ka- dar tabif ne olabilir? Bu böyle ol- makla beraber, inhisarlar idaresi, ae Si ; Gemilerin teslihatı şimdi inşa edil - mek üzere bulunan 35.000 tonluk kru - vazörlerin teslihatının aynı olacaktır, Tonaj fazlalığından gemilerin zırhını arttınmak suretiyle muhafazalarını is- lâh sahasında istifade edilecektir. İlk neşrolunan haberlere göre, bu gemilerin her birisinin inşası 90'ili reklâmın zamanımızdaki hususi e- hemiyetini unutmıyarak ve pek ye- rinde olarak, Londra'da ışıklı rek- lâmlar yaptırmıya karar vermiştir. Aynı modern zihniyet en güzel tü- tünlerin ve cıgaraların memleket i- çinde de revaç bulmasını elbette isti- yecektir. — N. Baydar 110 milyon dolara malolacak Gemiler, Panama kanalını geçebile- cek surette inşa edilecek ve bütün as- ri tek ülât ile mücehhez olacak - t 1r. Nevyork Taymis gazetesine göre i - yi malümat almakta olan mahafil, bu dev âsâ gemilerin inşası keyfiyetinin Japonya'nın 40 ilâ 46 bin ton hacmin - de zırhlılar inşa edeceğine dair olan haberlere bir mukabele olduğu müta- leasındadırlar. Kunduz ve Güzelhisar “ çayları taştı İzmir'den gelen malümata göre bir haftadan beri devam eden yağmurlar- dan M kazası V d geçmekte olan Kunduz ve Güzelhisar çayları taşmıştır, EARAR KA TAM AA Şimdi Savoy yahut Karlton'da bir saata kadar akşam yemeğine başlamış olacaklardı. Bütün eski dostları orada idiler. Genç güzel müzisyen kadınlar, onun yanına oturmaktan, onunla ku- lak kulağa konuşmaktan, sonra apartı- ,man.lanndan birisine gelip orada eğ- Blis, dişlerini sıktı: — Ben bir şey söyliyemem. Siz ka- rarı kendiniz vermelisiniz. Kız, delikanlıyı kapıya kadar geçir- di. Biribirlerinin ellerini tutuncuya kadar hiç bir kelime konuşmadılar. Fakat Blis, kızın, ne demek istediğini anladığına kanaat getirmişti. Kız sordu: z Gelecek pazar günü gelip tekrar beni görecek misiniz? — Teşekkür ederim. Muhakkak ge- leceğim. Yd_(uş aşağı, Londra'nın milyonlar- Ca ışığının gök yüzüne vurduğu ta- raflara doğru yürüdü. Zihninden bir çok acaip fikirler, düşünceler gelip geçmekte idi. Eski hayatını yaşarken bunların hiç birisini düşü ipti h ne kadar zevk duyarlardı bir zaman, Fransız ahçısı, ne zamandır, işsiz güçsüz duruyor, banyosuna, elbise do- labına kimse el sürmüyordu. Otomobi- li. bir tarafta idi; kendisiyle para işle- ri kortıuşmıya can atan bu kadar mü - Tacaatçının yüzünü görmü e n kat ;_îmı:ği hayatın ötî tarainyîrî:luî:- * Ş:u:_ıdı yanlarına gitse kendisini ga- yet iyi kaı_*şılxyacaklannda şüphe ol- mıyan eski arkadaşlarının huzuru, ar- tık, ona tahımmul edilmez derecede ba):ı_gı geliyordu. Hepsi mürat ve sah- te .ıdıl:r. Bir cebinde fazladan iki me- t.îlık bu!unca sevindi ve ıslık çalarak bir ouun':.ıi'n’ün üst katrna bindi, : Ertesi gün oldukça ehemiyetli hâ - diseler vukua geldi. O gün, yazıhane - l'.“ iye vakti ol ştı. Neden öyle olmuştu? O zaman yıldızların, ışıkların kendisi için ne kadar az mâ- nası vardı? Cel?indeki parayı hesaplayıp otobü - se l:ıınip binmemeyi düşündüğü ve pansiyon masasının üzerinde kendisi - kendisiyle avukatlar_dan birisi idi. Oda kartını uzatıp Mister Kokeril'i görmek iste- likanlının yüzüne bakmıştı. ye mü eden bir adamı Blis tanı- mıştı. Bu, eski hayatında birkaç defa luşmuş olduğu h e diğini söylerken gözü ısırmış gibi de- tün kâğıtlarını birer birer elden ge- l Bieni . ADK ea Saktal zi taları hatırlıyarak birkaç defa birlikte kahkaha attılar, Kız, cevap vendi: — Zannederim ki istiyor. Neden ni bekliyen ekmekle peyniri hatırladı- geldiğinizi haber vereyim efendim. — Mister Kokeril içerdedir; şimdi Sovyefler birliğinde — nüfus sayımı yapılacak Moskova, 9 a.a. — Tas ajansı, bütün parti teşkilâtma ve bütün Sovyet va- tandaşlarına hitaben parti merkezi ko- mitesi ile Sovyetler Birliği halk komi- serleri meclisinin bir beyannamesini — neşretmektedir. Merkezi komite ve — halk komiserleri meclisi, bu beyanna- mede 17 kânunusanide yapılmıya baş - lanacak olan umumi sayımımn politik ve ve ekonomik- ehemiyetini tebarüz et tirmektedir , D Blis karta bir göz gezdirdi ve se- — vinele bir nefes aldı. . Şimdi, içeride her halde enteresan ve meraklı şeyler geçecekti. Kokeril; " — Bu zatı içeriye al Blis, dedi, bu sabah her ne kadar ziyadesiyle meş- gülsem de bir iki dakikamı kendisine verebilirim. Te Yabancı âadam, esasen odaya gir- — mişti ve Blis bu iki adamın bir parça — çatık kaşlarla biribirlerini selâmladık- — larını görmüştü. k. Blis kapıyı örttükten sonra kısa bit —— müddet tereddüd gösterdi. Sonra dt - — varda açmış olduğu deliğe kulağını — dayadı. Â İ Kokeril diyordu ki: : — Aziz Fenvik, dedi, sizinle her za- man buluşup görüşmek isterim, fakat — buraya vaki olan bu ziyaretiniz biraz — yersiz olmuyor mu? Çünkü ben bura- da kuş dostlarını ve himmetinizle ha- yatımı enteresanlaştıran birkaç kişiyi kabul ederim. —— *Bir an süküt ile geçti. Sonra ziya- — retçi konuşmıya başladı. Sesi hırsla — sarsılryordu. Ziyaretçi: — Kokeril, dedi, işte o insanlar için buraya geldim. Siz bu işten vazgeçme- lisiniz. Bana inanınız ki bu iş, artık, yürüy_ıne:. Mis Morrison, Mister

Bu sayıdan diğer sayfalar: