Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
.a F TTT Ça Çünki U LUS dabedihii HÜ SAA yermmlde GDi adai el Z DG lli ee < l e Z DEmlagi nn aaz a 7-9-1938 J)Illlllllu Güreşçilerimiz Ankara'nın modern stadyomunda, güreşçilerimiz, üst üste iki gün, bize asil bir sporun en temiz heyecanlarımnı tattırdılar, Avrupa'nın bir ucun- dan, uzun mesafeler katederek, güreşçilerimizle boy ölçüşmek üzere yurdumuza gelmiş olan dost ve ırktaş Fin milletinin şöhreti dünyayı tut- muş iyonları & da, tal bayrağ iki defa hediye ettiği zafer, o karşılaşmaları seyreden on binlerce ankaralınm, ve hiç şüphesiz bütün türk milletinin kalbini gurur ve iftiharın asil sevinciyle doldurup taşırdı. Güreş, türkün, tarihi kadar eski bir sporudur. Bununla beraber, unu- tamıyacağımız bir hakikat vardır ki, o da garp kaidelerine göre ni: l güreş şekillerinin bizim için bir hayli yeni ve memleketin yetiştirdiği ku- vet sporcularından ancak pek küçük bir kısmınm üzerinde çalıştıkları bir saha olduğudur. Bu itibarla, çok eski zamandanberi, güreşte kuvet ve teknikleriyle şöhret almış şimalli milletin güzide mümessilleri karşı- sında kazanmış olduğumuz zaferlerle öğünmekte elbette ki haklıyız. Güreş bedeni sihat ve güzelliğin sembolü olmak sıfatiyle dikkat, ihti- mam ve alâkamıza en lâyik bir spor şubesidir. Türk ba bütün dün- yaya yayılmış şöhreti ile türk ordusunun gene bütün dünyaca tasdik edi- len heybeti arasında doğrudan doğruya bir münasebet bulunduğunda te- reddüt etmeyiniz. Güreşe, onun içindir ki, spor yolundaki çal larımı- zın en başında bir mevki vermekte zerre kadar hatâ olmıyacaktır. Stadyomda, yanımda müsabakaları seyreden bir genç, güreşçilerimi- zin üst üste kazandıkları galibiyetlerin sevinci içinde “Bunların karınla- rı doymuyor, diyordu, bakılıp beslenseler kim bilir daha ne harikalar ya- ratabileceklerdir.,, Milletimizin spor sahasında şerefinin başlıca koru- yucuları olan güreşçilerimizin karınları doymadığı mütaleasına iştirâk edemem. Ancak, onlar için, bugünkünden ziyade bir ihtimam ve alâka- ya ihtiyaç olduğu fikrindeyim. Her şeyden önce, yalnız yetişmiş ve er meyd da kendini ti lanlar değil, fakat bu asil spor sahasında çalışmıya hevesli bütün gençlerimize, rmuntazam ve metodik bir çalışma için gerekli bütün imkânlar temin edilmelidir. Sonra enternasyonal müsabakaların güreşçilerimizi yetiştirmekte ve olgunlaşt ktaki hi: ini hatırdan çıkarmıyarak bu neviden müsaba- kaların sık sık tekrarl sı, hem de leketimizde yapılarak halkı- mızda güreş heyecan ve alâkasının bu suretle arttırılması temenniye değer. Pazar günü sta'dyomu dolduran büyük kalabalık, güreşin de, biz- de, futbol kadar alâka görmiye başladığına canlı bir delildir, Güreşçilerimizin nefislerine itimat ve müsabaka kabiliyetlerini arttır- mak için artık Estonya ve İsveç gibi, dünyanın en kuvetli takımlariyle, bir iki mağlubiyet tehlikesini bile göze alarak, karşılaşmalıyız. Emin o- Talım ki bu mağlubiyetler, müstakbel galibiyetlerin birer basamağı ola- D ÜSÜNÜŞLER caktır. Artık unutulmuşa benziyen balkan güreş müsabakalarımı da ihyaya ça- 1 l Bdi y atletizm yeg ı menfaati olan millet Türkiye'dir, ve Türkiye, üsabakalarma iştirâki, güreşin de bunlar arasına ko- nulması şartına pekâlâ bağlı tutabilir — Yaşar NABİ . Kamutay memurları için İdare heyeti yeni bir proje te Kamutay idare heyeti, Büyük Mil- let Meclisi memurları için yeni bir teşkilât kanunu teklifi hazırlamıştır. Kamutay memurlarının derece ve a- detleri bu projeye göre tayin edil- mektedir. Kamutay'ın bütün memur- ları, bağlı oldukları idare âmirleri - nin veya umumi! kâtibin ihhası ve re- islik makamının tasvibi üzerine tayin olunacaktır. iyete tayin lar & müu- cibince memuriyete girmeğe mahsus şartları haiz olduktan başka, aşağı- da yazılr vasıflara da sahip olmaları lâzım gelmektedir: A) Umumi kâtipliğe: Yüksek mek- tep mezunu olmak ve en aşağı on beş sene devlet işlerinde çalışmış bulun- B) Kanunlar, zabıt ve evrak kalem- leri müdür ve müdür muavinlikleri- ne, daire müdürlüğüne, bütçe encü - meni bürosu şefliğine ve muavinliği- ne ve alelumum kanunlar kalemi ve bütçe ümeni bürosu lukla- rına yüksek mektep mezunu olmak ve imtihanda muvaffakiyet kazanmış olmak; C) Muhasebe müdür ve muavinlik- lerine yüksek mekteplerden ve mat- baa müdürlüğüne de hiç olmazsa li- seden mezun olmak ve kendi mes- lekleri içinde yetişmiş bulunmak; D) Yukarıki fıkralarda yazılı me- muriyetler hariicnde kalan Büyük Millet Meclisi memurluklarına de- recelerine göre lise veya orta mektep tahsili görmüş bulunanlar da tayin edilebilecektir.. Bu — memleketlere, yüksek mektep mezunları talip olur- sa tercih olunacaktır. Herhangi bir memuriyete aynt ev- safta bulunan birkaç talip bulunursa aralarında tahrirt müsabaka imtihanı yapılacaktır. Birçok talipler arasında yüksek mektep mezunları lise mezun- larına, lise mezunları orta mektep mezunlarına ve müsavi şartlılar ara- sında yabancı lisanını bilenler tercih olunacaktır. Kamutay memurları devletin diğer hizmet ve memuriyetlerine derecele- riyle ve terfian nakil ve tayin oluna- bileceklerdir. Büyük Millet Meclisi memurların- dan terfi sıraları geldiği halde ma- klif etti yen ve terfie lâyık oldukları, âmirle- ri tarafından tasdik edilenlerden yük sek metep mezunu olanlar için ve di- ğerleri için beş sene bir deretede kal- mış olanlara bir derece üstün maaş verilecektir. Bu muamele bir memur hakkında bir defadan fazla tekrarla- namıyacaktır. Bu suretle derecesi yükselenlerden tekaüt müddetini dol- duranlara müktesep hak olarak bu de- rece üzerinden tekaüt maaşı tahsis olunacaktır. Halen çalışmakta olan stenografla- rın şlarına her dört de bir al- dıkları maaşın yüzde on beşini aşma- mak üzere zam verilecektir. Bu su- retle alacakları maaşın yekünu, hiç bir zaman baremin sekizinci derece- sine muadil olan maaşı geçemiyecek- tir. Bu kayıt, yüksek mektep mezu- nu olan stenografların yüksek dere- celere terfilerine mâni olmıyacaktır. Memurların vazife ve selâhiyetleri, reislik div. i l bir talimatnameyle tesbit edilecektir. A Pulsuz mektup Kaçak mektup gölürenler hakkında fakibaf yapılacak Son zamanlarda şehir ve kasabalar arasında işletilen otomobil ve kam- yon şoförlerinin ve seyahat eden sair kimselerin kaçak olarak mektup ve açık muhabere varakaları naklini iti- yat haline getirdikleri anlaşıldığın - dan mektup kaçakçılarının takibiyle elde edilecek kaçak mektup ve açık muhabere varakalarının nakilleriyle birlikte en yakın posta merkezine tes lim edilmesi hususu — Dahiliye ve Gümrük İnhisarlar Vekâletlerinden zabıta ve gümrük muhafaza teşkilâ- tıma tebliğ ettirilmiştir. Yukarda sözü geçen teşkilât men- supları tarafından merkezlerimize ka- çak mektup veya açık muhabere va- rakaları tevdi edildiği takdirde bu müraselâttan ikişer kat ücret alına- rak bu ücretlerden birer katına kar- şılik olan pulları müraselât üzerine yapıştırıp tarih mühürü ile iptal e- dilecek ve istenildiği takdirde üzeri- ne (gayri mesul) damgası basılarak veya bu ibare el ile yazılarak müra- selât nâkile teslim olunacak ve alman ücretlerden birer katının mecmuu da makbuz mukabilinde kaçağı tutana verilecek ve keyfiyet bütün safaha- tiyle ilişik nümuneye göre tanzim e- dilecek iki nüsha zabıt varakasile tesbit olunarak bu zabıtlar adresleri de gösterilmek şartile kaçakçı ile ka- çağı tutana da imza ettirilecektir. Müteakiben kaçakçı hakkında gere - ken kanuni takibat yapılmak Üüzere zabıt varakasının bir nüshası cumhu- riyet müddeiumumiliğine tevdi olu- nacaktır. Kaçak müraselât nakledenler iki kat ücreti vermezlerse yakalanan maddeler bu bapta gene ilişik nümu- neye göre iki nüsha tanzim kılına- cak zabıt varakasının bir nüshasına bağlanarak iki kat posta ücretiyle be- raber para cezası aldırılmak üzere Cumhuriyet Müddeiumumiliğine ve- rilecek ve posta ücretlerinin tahsili hakkındaki icap takip ol ktır. Üç kişiyi yaralayıp bekçiyi öldüren sarhoşun muhakemesi İstanbul, 6 (Telefonla) — Ortaköy'« de sarhoşluk yüzünden bıçakla üç ki- şiyi yaralıyan ve bir bekçiyi de öldü- ren Şerif'in muhakemesine dün ağırce- za mahkemesinde başlanmıştır. Tah- kikat evrakına nazaran vaka şöyle ol- muştur: Bir gün tütün amelesinden Şerif, Emin ve Hüseyin adlarında üç arkadaş bir kilo rakı alarak Ortaköy'- de bir ahçı dükkânına gitmişler ve ra- kıyı içmişlerdir. Şişe bitip dükkândan çıkınca Hüseyin ayrılmış, Eminle Şe- rif karanlık bir sokağa sapmışlar, ora- da aralarında çıkan kavgada Şerif sus- talı çakı ile Emin'i göğsünden yarala- mıştır. Emin bağırarak yere yuvarla- nınca oradan savuşmuş biraz ileride evine girmekte olan Artin adında biri- nin arkasından evin avlusuna girerek sebepsiz yere Artini de sırtından ya- ralamıştır. Artin vurulunca avluda ba- ğırmıya başlamış ve o sırada odada yemek yemekte olan oğulları şoför A- nastasla Ardaş dışarıya fırlamışlardır. Anastas avluda babasının yerde yattı- ğinı, eli bıçaklı bir adamın da ayakta durduğunu görünce üzerine atlmak is- temiş fakat sarhoş Şerif daha evel davranarak Anastas'ı da bıcakla kar- nından yaralayıp sokağa çıkmıştır. Bunun üzerine Anastas'ın kardeşi Ar- daş bağırmağa başlamış, bekçiler ye; tirmişlerdir. Sarhoş Şerif kaçarken de kendisini yakalamak istiyen bekçi Mehmet'i kasığından vurup öldür- müştür. Katil mahkemede, o gün çok serhoş olduğunu, kimseyi vurmadığını ve kendisine iftira edildiğini söylemiş- tir. Mahkeme şahitlerin getirilmesi için başka bir güne kalmıştır. Evkaf İstanbul'da yeni bir Valde hanı yaptırılıyor Eminönü'nde yıkılan Valde hanı- nın yerine Evkaf idaresi tarafından Yenipostane karşısındaki arsaya gene bu namla yeni bir han yaptırılması ka- Mektup kaçakçılığının yalnız zabı- ta ve gümrük memurları tarafından takibiyle iktifa olunması caiz olamı- yacağından istasyon ve iskelelerle o- tomobillerin durup kalktıkları yer- lerde şeflerin ve müfettişlerle kon - trol memurlarımnın müsait ve müna - sip zamanlarda tetkikat yapmaları ve pulsuz mektup ve açık muhabere va- rakaları alıp nakletmiye teşebbüs e- denlere tesadüf ettiklerinde salâhi - yetli memurlara müracaatla bunları yakalattırıp haklarında gerekli mua- meleyi yaptırmaları da lâzımdır. Sulama işleri işletme binası yakında yapdacak Öğrendiğimize göre Nafıa Vekâleti şehrimizde devlet mahallesinde bir sulama işleri işletme binasr yaptıra- caktır. 219,337 liraya çıkacak olan bu binanın inş yakında başl: k- tır. Kamutay kadrosunda 117 memuri- yet vardır. Kadro; umumi kâtipten başka bir hususi kalem müdürü, bir muavini ile kanunlar kalemi, zabıt kalemi, evrak kalemi, matbaa müdür- lüğü, muhasebe müdürlüğü, daire mü- dürlüğü, posta telgraf müdürlüğü, inzibat memurları, bütçe encümeni ve kütüpane müdürlüğünden teşek - kül etmektedir. rarlaşmıştı. Evkaf idaresine ait bulu- nan bu arsadaki barakalar yıktırılarak sahanın tesviyesine başlanmıştır. Ya- kında inşaata başlanacaktır. Dün ısı 33 derece idi Dün şehrimizde hava öğleye kadar kapalı, sonraları kısmen bulutlu ve sa- kin geçmiştir. En yüksek ısı gölgede 33 dereceye kadar yükselmiştir. Yurdda hava Trakya ile Doğu Ana- dolu'da ve Orta Anadolu'nun garp kıs- mında kapalı, Egede açık, diğer bölge- lerde bulutlu geçmiştir. 24 saat içinde- ki yağışların metre murabbarna bırak- tıkları su miktarı Ulukışla ve Çarşam- ba'da 3, Beyşehir'de 2, Konya, Arap- sun, Sarıkamış'ta 1 kilogramdır. Kır- şehir, Afyon, Niğde, Kayseri ve Sam- sun'da cüzi miktardadır. Rüzgârlar Karadeniz kıyılarında sa- niyede 3, Doğu Anadolu ile cenubun şark kısmında gene 3, diğer bölgelerde garpten en çok 5 metre hızla esmiştir. Yurtta en yükıck'ııxlnr, Balıkesir, İzmir, Bodrum, Eskişehir, Malatya ve Elâzığ'da 32, Erzincan'da 33, Adana'da 34, Siirt ve Diyarbakır'da 37 derece- dir. miştir. İlk olarak bir kısım sanayi erbabı, yeni hükümler dahilinde ithal edilen makine ve emsalinin gümrüklerce kıs men eski formalitelere tâbi tutulmak istendiğini ve bundan doğan zorluk- ları izah etmişlerdir. Sanayi Umum Müdürü, eski hükümleri değiştiren kararnamenin henüz meriyete girmiş bulunması itibariyle tatbikatta tesa- düfü zaruri olan bu gibi yanlışlıkla- rın-izalesi için gereken temaslarin ve tavizlerin yapılacağını ve sanayicile- rin eski formalitelere tâbi -bulunma- dan yeni hükümler dahilinde makine ve emsalini serbestçe ithal edebile - ceklerini söylemiştir. Muamele ve istihlâk vergileri Müteakiben sanayiciler, milli sana- yiin inkişafı üzerinde müessir bulu- nan muamele ve istihlâk vergilerini mevzuu bahsetmişler ve formalite i- tibariyle gerek hükümete ve gerek fabrikalara büyük bir yük tahmil e- den bu vergilerin kaldırılmasını ve kazanan bir müessesenin vergi verme si pek tabii olması dolayısiyle ken - dilerinden kazançları nisbetinde ver- gi alınmasını ve yahutta bu vergile- rin ithal edilen bilumum eşya ve ip- tidat madde gümrük resimlerine ilâ- ve edilerek bir defada tahsilini iste- mişlerdir. Sanayi Umum Müdürü, sanayiin inkişafı için mümkün olan tedbirle - rin hükümetçe alınmakta bulunduğu- nu ve sınaf mamulâtın maliyetleri Ü- zerinde müessir olan mükellefiyetle- rin mali imkânların müsaadesi nisbe- tinde kaldırılmasının hükümet pro- gramına girmiş olduğunu anlatmış ve 1937 senesinde yapılan vergi ten- zilâtında hükümetin yaptığı fedakâr- lığın 3 milyon lira raddesinde oldu- ğunu ilâve etmiştir. Lâstik ayakkabı meselesi Lâstik sanayicileri de, bilhassa yaz- lık keten ayakkabı imâl eden muhte - lif küçük atölyelerin istihlâk vergisi vermemeleri ve gerek kalite itibariy- le aşağı derecede imalâtta bulunmua” ları dolayısiyle yüksek kalitede ima- lâtta bulunan fabrikaların çalışmala- rını güçleştirmekte bulunduklarını ve bü vaziyetin devamının fabrika mamulâtı kalitesini düşüreceğini söy- lemişlerdir. Müzakere neticesinde, piyasaya çıkarılacak keten lâs_tîk a. yakkabılarının vasıflarının tayin :dfl mesiyle gerek matlüp kalitenin temi- ni ve gerekse büyük ve küçük sana- yi arasındaki rekabetin bertaraf edi- lebileceği anlaşılmıştır. En son olarak da, imalâtı kontrol edilerek tayin edilen vasıfları haiz bulunmaması itibariyle kanunt taki - bata tâbi tütulan bir çorap fabrikası sahibi söz almış ve mevzuata muhalif harekette bulunanlara karşı tatbik e- dilen hükümlerin kaldırılması rica - sında bulunmuştur. Çorap endüstrisi Bu talep üzerine Sanayi Umum Müdürü memleketimiz çorap sanayii durumunu şöyle izah etmiştir; “— Çorap, herkesin her gün ve da- ima kullanmak mecburiyetinde bu - lunduğu bir giyim eşyasıdır. Millt Kaleme dair Birçok işlere yaradığı, birçok yerlerde kullanıldığı gibi bir takım mânalara da gelen kelimelerden bi- risi şu “kalem” dir. Rahmetli Ahmet Rasim Darüşşe- feka'yı tamamlayıp, o vaktin anane- sine uygun olarak, Posta ve Tel- graf Nezaretine girdiği zaman an- nesi kendisine : — Oğlum, kalemden ayrılma! de- miş, Burada rahmetli kadıncağızın kasdettiği mânayı anlıyorsunuz: Hükümet kapısı, devlet dairesi de- mekti. Bir zamanlar “kalem efendisi”, “kalemde”, “kaleme devam ediyor” tâbirleri piyasada fazlaca geçerdi. Ahmet Rasim, annesinin bu öğüdü- nü dinlememiş değildir. Fakat şu farkla ki bu sayın türk gazetecisi, hayatının kadar ü kasdettiği mânasiyle değil de öteki mânaya gelen kalemden ayrılma- mıştıt. Eski zaman şairleri “kalem” den mazmum çıkarmaktan geri kalma- dılar. fevk derecede açık memuriyet bulun- mamasından dolayı terfi ettirilemi - Meselâ bir tanesi yazısı kötü bir Kâtibe beddua etmek için şu beyti yazdı: Kalem olsun eli ol kâtibi bed tahririn Ki sevadı rakamı surumuzu şur eyler Bir tanesi bir hikmet savurur - ken kalem kelimesinden şöylece medet umdu : İstikamette kalem, yarımada şemğ olsa kişi Gene miık kazadı şinı kür den yanık bir beyit yapmak hevesi- ne düştü: Kendi elimle yâre kesip verdiğim kalem, Fetvayı hünu nahakımı yazdı iptida, Halkın kullandığı tâbirler ara - *sında da “kalem” kelimesinin yeri vardır. Bunlardan birisi “kalem kaşlı” mürekkep sıfatıdır ki kaşın kaleme ne yönden benzetildiğine bir türlü akıl erdiremem. Bunu su- lu boya fırçasına benzetseler dahâ iyi olmazmıydı? Ğ Te Birisi de kendi kestiği kalem - - Mamafi cımbız denilen saç kı- ran güzel kaşlara musallat olalı, bu nin kasdettiği eski “kalem” den kalma — biricik yadigâr — tâbir - di.. —T.İ, Kendi yanlışımız ! Biz, bu sütunda sık sık, başkala- rının yaptığı yanlışlıkları, dalgın - lıkları iğnelediğimiz için kendi ta. rafımızdan yapılan bir yanlış, gös- terilen bir dalgınlık hemen kızılca teşbih, zaten, kökünden kalk ştır. “Kaleme gelmek”, “kaleme al- mak” tâbirlerini bilir, bazı kalem sahiplerinin kaleme gelmiyecek bir takım mevzuları nasıl kaleme aldık- larını da hatırlarsınız. “Kalem” bir zaman kuvetli bir mizah mecmuamızın adıydı. Şimdi y ler koparılmasına sebep o- lur: Telefonlar çalar, kartlar, mek- tuplar yazılır, hattâ odacılar ve uşaklar faaliyete geçirilir. Dünkü sayrmızda aynı en ve boyda iki klişenin altındaki yazılar yerlerini değiştirmişti. Finlandiyalı güreşçilere verilen ziyafetin altına kela ti basli Gi vena, gene bir fakat hi toplu iğne ucu kadar bile münase - beti olmıyan ağır başlı bir mecmu- anın adıdır. Evelki gün bu kalem kelimesine gazetelerden birisinin ilân sütun - larında rastladım: “Üç kalem yiye- cek alınacak” şeklinde, » — Bana öyle geliyor ki bu mânasi- » de“kalem”, Ahmet Rasim'in annesi« Ssün e bant beala ni altı- na da finlandiyalılara verilen ziya- fet resmi girmiş. Bunu daha önce kendimiz söyliyelim de bir takım dikkatli dostlarımızı rahatsız ol- maktan koruyalım, dedik. Bunu ya- parken eski ve - haki sözü de hatırlıyoruz: “Her kusurun itirafı nefse karşı kazanılmış bir galebedir!” Sanayi umum “Mmüdürü, çorap ve ayakkabı üzerinde alınan tedbirleri anlatlı Dünkü sayımızda Sanayi Umum Müdürü B. Reşat Yener'in sa- nayicilerimizi çok yakından alâkalandıran bir konuşmasını neş- retmiştik. Yeni kanun üzerinde sanayicilerin bazı mütalea ve di- leklerine cevap olarak B. Reşat Yener geniş şekilde izahat ver- Çorap endüstrisi üzerindeki kontrol sıklaştırılacaktır lâstik çorap fabrikalarımız imalât kabiliyet- leri itibariyle memleketimiz ihtiyacı- nn büyük bir kısmını karşılıyabile - cek derecededirler. Hattâ denebilir ki, çorap sanayiimiz bu bakımdan memleketimizde en ileri gitmiş bir sanat şubemizdir. Cumhuriyet hükümeti, milli sana- yii teşvik edici büyük yardımlarını çorap fabrikalarından da esirgeme - mektedir. Fakat bütün bunlara rağ- men fabrikalarımız iyi kalitede ve güzel desenli çorap yapmıyorlar. Pi- yasaya çıkarılan çoraplar bir gün bile giyilmiyecek kadar çürük ve desen itibariyle de zevksizdirler. Çorap fab rikalarımızın bu düşük vasıflardaki irmalâtının önüne geçmek için bir se- ne evel bu meseleyi ehemiyetle dik - kate alan İktısat Vekâleti, ilk olarak kadın çorapları üzerinde durmuş ve bu nevi çorapların haiz bulunmaları icap eden evsafı bir nizamname ile tesbit ederek çorap kalitesini yük- seltmek istemiştir. Geçen bir sene içinde ve muhtelif zamanlarda çorap fabrikalarında ve piyasaya çıkarılan çoraplar üzerinde yapılan tetkikat maalesef nizamname hükümlerine bazı fabrikaların tama- men riayet etmediklerini ve piyasa- ya mütemadiyen düşük kaliteli çorap çıkarıldığını göstermiş ve çorap işi artık büyük bir dert halini almıştır. Kontrol sıklaştırılacaktır Bu itibarla nizamname hükümleri- nin tamamen tatbikini temin için ya- pılmakta olan kontroller sıklaştırıl - lacak ve behemehal çorap imalinir: tayin edilen evsafta olması teminec çalışılacaktır. Binaenaleyh nizamna - me hükümlerine muhalif olarak yapı- lacak en küçük bir hareketin bile ce- zalandırılması tabiidir. Bütün bunlara rağmen çorapların matlüp kalite ve fiyatta imali gene temin edilemez, çorap sanayiine ve- rilmiş bulunan gümrük himayesinin de kaldırılmasında tereddüt edilmi - K yossr Co tasemem aas . di hayatı ü Teket il indeki meh: fi tesirleri kati olarak izale edilecek- tir. Cumhuriyet hükümeti ve halk mil- 1? sanayiimizin teessüs ve inkişafı yolunda büyük fedakârlıklar yapıyor. Türk sanayicisinin hedefi, sınai ma- mulâtımızın -kalitesinin yüksek ve fi- yatının ucuz olmasını temin etmek- tir. ' Bu sebeple hükümet maliyet üzşri— ne tesirli vergi ve resimleri mali im- kânlar nisbetinde kaldırıyor; yaban- ct mamulâtın rekabetinin önüne geç- mek için yüksek gümrük Tresimleri koyuyor.. Yalnız son bir sene içinde sanayi mamulâtı üzerindeki verg.î_a— zaltılması yukarda da işaret ettiğim gibi üç milyon lirayı bulmuştur. Dı: ğer taraftan halkımız da milli sanayi mamulâtına büyük rağbet göstererek milli vazifesini yapıyor. Bundzn_ q?- layı sanayicilerimiz de gerek hükü - met ve gerekse vatandaşlar tarafın - dan kendilerinden esirgenmiyen bu himaye ve rağbete liyakatlerini gös - termek mecburiyetindedirler. Çorap fabrikatörleri maalesef bu liyakati en az göstermektedirler. Ü- mit ediyoruz ki, onlar da kısa bir za- man içinde kendilerine yapılan yar- dımların ve gösterilen rağbetin kıy- metini ve derecesini anlıyarak mües- seselerini idari ve teknik bakımlar - dan rasyonalize ederler. Bu suretle de yüksek kalitede ve ucuz fiyatla imalâtta bulunmak yolunu tutacak- lardır. Başta gelen bir gaye Diğer taraftan yalnız çorap sana- yiinin değil memleketimizde her sa- nayi şubesinin mamultının kalitesini yükseltmek ve fiyatını üucuzlatmak en başta gelen bir gaye olmalıdır. Bü- nun için de fabrikalarımız idari ve teknik bakımlardan rasyonalize edil- melidirler. Bu şekilde çalışan fabri- kalarrmız memleket ihtiyacını karşı- ladıktan sonra yakın komşu memle - ketlere ihracat imkânını da bulacak- lardır. Hükümet muvakkat kabul ve vergi muafiyetleri gibi yardımlarla ihracatı temin edecek tedbirleri de almış bulunuyor. Her sene açılan ser- giler sanayiimizin tenevvü ettiğini ve genişlediğini gösteriyor. Fakat gerek fiyat ve gerek kalite bakımın-- dan istediğimiz dereceyi henüz bula- madık. Bu sahadaki ilerleyiş yavaş- tır. Fabrikalarımız plânlı bir calışma ile yakın bir zamanda bunu da elde etmelidirler.,,