12 Nisan 1938 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BARAMADEE K— I eei DB 5E 3 — A RTEAMLE f': KUARA L içini oyduktak baleği SN İN Yağı döktürüp sıcak sıcak ekmek * #üphe edilemezse de böyle sabah | “nmek için çare 8eme yemekler * İçinde veya sebzelerden —HAYAT ve SIHAT aaf Yurdumuzun zeytinyağı Ulusal ekonomi ve arttırma ku. W—mu. pek haklı olarak yurddaşlara Zeytinyağını övüyor. Zeytinyağı en besleyici gıdadır demesi (dil bakı. mından doğru mudur, bilemiyorum ama) fizyoloji bakımından çok doğ.- Tudur, Aynı mikdarda onun kadar kalori verebilecek gıda ancak, onun !fl'ini tutmak üzere icad edilen, ce- Viz yadud araşit yağlarında bulu- '_*ll_. onları da halis zeytinyağı ye- ll_ıtlron bizim yurdumuzda elbette hiç kimse kullanmak istemez. Yüz gram zeytinyağı 846 kalori verdiği halde, aynı mikdarda tere- Yağı ancak 753 kalori verebilir. K_“Ynık yağı bile yüz gramının ver- diği 783 kalori ile zeytinyağının besleme kudretine yetişemez. Sayım kurumun zeytinyağmı çiy mağa pek müsaid olduklarından bu. rada eti zeytinyağında kızartmaya lüzum kalmaz, zaten âdet de olma .- mıştır. Buna karşılık, sebzelerden hemen hepsinin zeytinyağlılarını herkes sever. inarın sağ yağlısı da kibar bir yemek olmakla beraber, zeytinyağ- lısının kehribar rengi insana ayrıca bir iştah verir. Baklanın zeytinyağ - lısını pek çok kimse sağ yağlısına tercih eder. Zeytinyağının en büyük düşmanı olan patlıcan çıkmcaya ka. dar kabak kızartması da bize hayli- ca zeytinyağı kuvveti temin eder. Zeytinyağı çiy olsun, pişmiş olsun, çokça kullarmanın bir iyiliği de sağ yağl düzeltmek isöaktal Mutfak yağının halisini bulmakta çektiğimiz sıkmtının bir sebebi de, olarak kullan diye öğüd i de Pek isabettir. Zeytinyağı vitamin ba- kımından yavan olduğundan, çiy © - salatalara yahud soğanlı fa- Sülye piyazına limon veya sirke ile birlikte girince, onun vitamin eksik- ş H x onu £. | k N mızdır. Zeytinyağımna şimdikinden daha ziyade rağbet edilince sağ yağlara hile karıştıranlar elbette gözlerini liği de tamamlanmış olur... zeylinyağuun böyle en çok besli. Yen gıda olmasından ileri gelse ge- Tek, rivayete göre, vaktile yeryü. zündeki ağaçların hepsi bir araya toplanarak aralarından birini ken- dilerine kıral seçmek istemişler ve Zeytin ağacını en çok haşmetli bula- klar ve o kötü huylarından vaz geçeceklerdir. O vakit, ze-tinyağcı. lar aynı yola saparlarsa ?... O zaman da zeytinyağcılara güceniriz. SPOR Tak o makama zeytin ağacını lâyık görmüşler. Fakat zeytin ağacı bu işe gülerek : — Ayol, demiş, benim yağımı hem tanrılar kullanır, hem insanlar, Ben bu işimi bırakır - da size kıral olmak ister miyim 7.. Diye cevab vermiş - ve kırallıktan Bölge eskrim birincilikleri Bölge eskrim birincilikleri müsaba- kalarına dün akşam da Halkevi spor l da devam edilmiştir. Kılıç seç- daha üstün bir paye h ş: De. mokrat olmuş... OÖnun için zeytin ile zeytinyağı onları yetiştirebilen bizimki gibi kutlu memleketlerde en ucuz besli- yen gıdalardan biridir. Fakat gec- şekten demokratlar bir tarafsan da kibar tabiatlı olduklarsdan, zeytin Yetişti, iy leketlerde zey- tin tanesi istâh açacak nazik bir ilâç, Zextinyağı da ancak salatalar üze. rinde gülsuyu gibi tasarrufla gezdi. nl-ıg Pek pahalı bir gıda olur. çlî Zeytinyağının en çok kullanı . labilecek şekli, sabahleyin fırından içini zeytinyağına bana bana ye- Mektir. Bu şekilde zeytinyağının pek çok besliyeceğinde hiç ahvaltısını yapabilmek için ilkin bir somunu birden yiyecek kadar iş- , sonra da taşları bile eritecek | kadar kuvvetli mide lâzımdır. " _Z_eyüny.iı ilâç olarak da gene çiy içilir. Fakat onun ilâç olması, tabii - f_şr ki, ancak hekimin göstereceği Üzum üzerinedir. Zeytin yağını, bir de, vücuda sürünüp derinin altına :iılr.m:* varsa da, şimdi pehlivanlar dön veli PU ada ,Çiy zeytinyağı salatalara pek az :_lkdıı-dı ____îyjğ. A onu el h ine doldurup semek qu güç oldu. İl'lıdın. çokça kmüanarak iyi bes- h kazılarımı, ele balıkları kızartmak Üzere ta, Yada kullanmaktır. Zeytinyağı <e Venler onu eti kızartmak için bile kııılllllı'lır. ,Fakat, bizim lezzetli, hem de çok meleri sona erdi, Derece alandar şunlardır: Biripct grup: xinci Mustafa (G.B.) 7 galibiyet, 2 inci Naci (G.B.), 6 galibiyet, 3 üncü Ahmed (A. G.) 5 galibiyet İkinci grup: 1 inci Yahya (M. G.) 7 galibiyet, 2 inci Zihni (G. B.), 6 galibiyet, 3 üncü Fethi (H. G.) 4 galibiyet, Her iki grup birinci ikinci üçüncü. leri önümüzdeki hafta içinde flore fi- nalistleri ile birlikte final müsabaka- larını yapacaklar ve bölge flore ve kı- lıç birincilerini tayin edeceklerdir. Muhtelit takıma davet Bölge Futbol Ajanlığından : 1 — Muhtelit takım, baş antrenörün nezareti altında 12-4.1938 salı günü saat 15,30 dan itibaren şehir stadında ekzersizlerine devam edecektir. 2 — Bunun için aşağıda adları ya- Zit sporcuların muayyen zamanda spor le ile şehir stadında mut- laka bulundurulmaları kulüp başkan - larından ehemiyetle ricâ olunur, Harbiye idman yurdu: Ankarada bulunan birinci takım idmancılarile ve bir takım kadrosu ile.. Muhafız Gücünden: Fuad, Saffet, Rıza Gençler Birliğinden: İhsan, Ha- san, Keşfi, Ali, Mustafa.. Ankara Gücünden: Fahri, Abdül. Güneş.kulübünden: Nihad, Orhan, İskender. Demir Çankayadan: Mustafa . Fikrimce çocuk vatandır. Çocuk- lar Ulusun en değerli hazine- sidir. UZAK ŞARKTAN RÖPORTAJLAR B ayraklar, bayraklar... ağaçların, bisikletlerin, çocuk pan Geyşabar, zeytin yağiyle Üç bayrak: Japon, Alman, İtalyan bayrakları sarmaş do- laştırlar. Beyaz üzerine kırmızı yuvarlaklı kocaman — Japon bayrakları, civcivlerini kanad- ları altına alan kuluçka gibi Alman ve İtalyan bayraklarını kucaklıyor. Japonlar, gururlarına ve kendi- lerine olan emniyetlerine rağmen Çin - Japon harbinin başlangıcın- da yapayalnız kalmanın azabını duydular. Gerçi ,dünyanın husume. ti sözden, nutuktan ve notadan ileri gitmiyordu. Fakat Japon, santi- mantaldir. Evvelâ Çini, sonra da dünyayı sulh ve süküne kavuştur. mak için harekete geçtiği halde bu âlicenap hareketinin lâyıkiyle an- laşılmamış kalmasından muztarip- ti. Japonya için sulh demek evvelâ Pasifik Asyasının, sonra dünya! diğer bazı kısımlarının, ismi bil söylenmekten çekinilecek kadar mukaddes olan ebedi şahsiyete, ya- ni Japon imparatoruna tabaiyet et- mesi demektir. İşte herkes tarafından terk ve takbih edildiği bir sırada Japonya, iki devletin kendisine kollarımı aç- tığını gördü. 1936 da imzalanan antikomintern paktında Almanya kendisine sempatisini tazelerken, İ- talya da aynı pakta girmek arzusu- nu izhar ederek Mançokuyu tanı- maya hazırlanıyordu. O zaman Ja- ponlar, gözlerinin yaşardığını his- settiler. Nihayet artık yalnız değil- diler, nihayet kendilerini anlayan ve giriştikleri asil işi takdir eden- ler çıkmıştı. Garbden gelen bu mu- habbet tezahürlerinin sebeblerini aramakla vakit kaybetmeden Japon- ya onların kolları arasına atıldı ve *bu üçüz ittifakın sembolü makamın- da Tokyo; baştan başa Japon, Al- man 've İtalyan bayraklariyle do- Imanlarla Japonlar arasın- da antikomintern paktının imzasının ilk yıldönümüne rastlan- dırılmış olan üçüz ittifakı kutlayış töreninde hazır bulund Baş başa bayraklarla donanan Koraki stadyomunda yapılan — merasime başvekil Prens Konoye riyaset edi- yordu. Resmi balkonda nazırlar ya- nında Alman ve İtalyan elçileri yer almıştı. 50.000 seyircinin arasında daha ziyade mavi elbiseleriyle bah- riyeliler ve açık bej üniformalariy- le kara askerleri göze çarpıyordu. Stadyomu dolduran halktan her bi- rinin elinde üç bayrak vardı, ve ka- dabalığın arasına mahirane bir şe- kilde dağıtılmış orkestra şeflerinin Tokyoda en fazla göze çarpan budur. Pencere- lerde, damlarda, kapılarda, tramvaylarım, üstünde, yaka deliklerinde, şapkalarda, her yerde bayrak! Allahdan, Tokı;onun kibar caddesi olan Ginzada öğle gezintilerini ya- bir şekilde düzeltilmiş saçlarına ve zarif el- biselerine bayrak asmıyacak kadar zevk sa- hibidirler. Hattâ, burada, insan, Japonların mikrobdan korunmak için yüzlerine taktık- ları bir nevi tasmaların üzerinde bayrağa rastlamadığı için hayrete düşüyor. arabalarının sanatkârane Bayraklardan — geçilmiyen Tokyoda hayat sergileri de yok değildir. Yazan Rober dö Tomason JURNAL'DEN ivicaclı bir sokaklar labirentinden birden bire on otomobilin yan yana geçebileceği genişlikte bir caddeye çıkarsınız. Bu caddelerde, binalar- da ve mükemmel sürette tanzım e- dilmiş olan mağaza vitrinlerinde, Japonyanın, mukadderatı mevzuu- bahis olan hayati bir mücadeleye girişmiş olduğunu anlatan hiç bir alâmete rastlamazsınız. Harbin yalnız taze ve neşeli bazı tezahürleri ğgörülmektedir. Japon kıtalarının her ehemiyetli zaferi — yukarıdan gelen emirle — bitmez tük alaylarla kutl ve bu alaylar, imparatorluk sarayı önün- de hep birden haykırılan üç “yaşa- sın” la nihayet bulur. Bir türlü düş- mek bilmeyen Nankin'in sukütu burada en az üç defa kutlanmıştır. Şu karşıda toplandığını gördüğü- nüz grup, askere giden bir genci teşyi içindir. Akrabalarla dostlara, mahalle komşuları da iltihak-etmiş- tir. Çünkü burada komşuluk, insana bazı vazifeler yükler; mahalle kom- şuları içlerinden birinin düğünün- de, cenazesinde teşyiinde mutlaka hazır bulunmak mecburiyetinde- dirler inemalar da harbi anmak- tadır. Tokyo sinemalarında mahirane bir şekilde kesilmiş aktü- alite filmlerinde Japon kıtalarının yozsuz, giriş lür. Hemen ardından, iyi ve nazik Japon hekimlerinin mütebessim ve minnettar Çinlilere kolera aşısı yaptığını seyredersiniz. Asıl film de yerli malıdlır ve banal bir mev- zu üzerinde bir vatanperverlik va- kasını anlatır. Muzikhollerin son numaralarını daima, başları üzerin- de kocaman bir Japon bayrağı dal- galandıran görllerin sahneye gir- meleri teşkil eder. Her şeyini yerli yapmaya muvaffak olan Japonya, mükemmel ayak oyunları yapması- nı bilen Japon görlleri imâline de muvaffak olmuşlardır. Büyük mağazalarda bir harb kö- şesi vârdır. Geniş vitrinlerin içinde pmomlîla şeklindeki — manzaralar idaresiyle bayraklar bir ahenk içinde hareket ediyor ve halk Almanca, İtalyanca, Japonca söy- lenen nutukların en hararetli yerle- rinde coşuyordu. Her istikamete uzanan bu muaz- zam Tokyo şehrinde, Amerikan u- sulü devinalarla tahta ve mukavva- dan tek katlı kulubeler yan yana bitaminli sebzelerimiz zeytinyağını | bol kullanarak ondan kuvvet al- N YEŞİL DEI_:T_ETJ Ve Betti'ye mazisini anlattı. t“*i onu süküentle dinledi. Çok leri “essir olduğu belliydi. Sonra göz- Ni Ona kaldırarak: hî Fakat bu anlattıklarınız size kar- d d;'ydllğum hisleri değiştiremez ki, v Babanızı düşünün, O, bütün ha- Bir iNca size hürmet edilecek bir isim B k için mücadele etti. ıOp :tti tereddüdle ona baktı. Hays- hi Uyduğu istirab yüzünden elini ..n"i götürmüştü. Yaptığı feragatin Iğından ne kadar daha güç bir şey Unu anlamıştı. Hayslop zaâf gös- B ek için bütün cesaretini topla- dele Şk_at Betti onun deruni bir müca- l4 içinde olduğunu ve kendisini ha- Sevdiğini anlamıştı. zz 'yslop devam etti: Üü Hem ben pek fena bir koca olur- time Bu macera hayatr benim ilikle- kadar işlemiş. Bundan vaz geç- mümkün değildir. Görüyorsu- nuz ya, düşündüğümüz şey ne kadar imkânsız, Betti ona uzun uzun baktı, sonra hıçkırarak kapıya koştu. Eşikte son bir defa döndü. Genç adam: — Gene görüşürüz, dedi, iyi arka- daş kalalım. Betti göz yaşlarını zabtetmeye çalı- şarak cevab verdi: — Hayır, sizi bir daha görmemeyi tercih ederim. . Holde kendisini bekleyen Cimmi o- na doğru yürdü. Betti: — Babama gitmeliyim, dedi. — Viv size refakat edecek; fakat ben de iniyorum, Salonda Hayslop yalnız kalmıştı. Kendi kendine: — Zavallı küçük, dedi. Fakat bunun böyle olması daha hayırlı olduğunu sonradan o da anlayacak. Asansörün indiğini işitince merdi- ve kucak kucağadır, karmakarışık, venleri dörder dörder atlayarak aşağı- ya indi, Sokak kapısına geldiği zaman Cimminin bir taksiye seslendiğini bi pembe beyaz melek yüz- lü Japon askerlerinin süngü hü- cumu yaptıkları görülür. Bu esnada ötede beride yanan kırmızı ampul- ler, top ve mitralyozların ateşini tanzir eder, Bazan Çinlilerin taba- na kuvvet kaçtıkları tasvir edilir. Fakat ortada hiç cesed yoktur. Ce- sedler hiç hoşa gitmez, harbin bu tarafını görmemek daha iyidir. Kri- sürdü. Fakat tam köşeyi dönerken bir- den bire karşısına çıkan iri bir kam- yonla kîrşxlaşmca fren yapmaya vakit gördü ve kapı yanımna gizlendi. Hays- lop, Betti'nin Viv'le birlikte otomobi- le bindiklerini, Cimmiye tebessüm et- ;iâinî ve taksinin hareket ettiğini gör- Kapının dış tarafında, kaldırımda, uzaklaşan otomobili gözleriyle tal:ib eden Cimmi, biraz ileride küçük bir 0- tomobilin durduğunu farketmedi. Vaka çok ani oldu. İki adam birden ileri atıldı. Dakers elini kaldırdı. Bir alev fışkırdı. Cimmi, sessiz bir taban- canın ıslığını işitti, ve, omuzundan vu- rularak yere düştü. Tabancanın ikinci defa ateş alması- na vakit kalmadan, yerind fırlayan hul dehşetli bir çarpışma oldu. Etraftan geçenler koşuştu. Cimmi ve Hı_yılop da oraya yetiştiler. Hays- lop, bir dostmuş gibi, Ballarat'ın kolu- nu sım sıkı tutuyordu. Darbeden şosaya yuvarlanan kam- yon şoförüne bir şey olmamıştı. Hal- buki ötomobilin altında kalan Dakers"- in kafası ezilmişti. Bir hastahane otomobili vaka ma- halline yetişti. Şahidler adreslerini verdiler, Cimmi ve Hayslop, kaza kur- banını tanıdıklarını söyl diler. Bal- larat da sesini çıkarmamıştı. Ballarat'ı da beraberlerinde getire- rek eve girdikleri zaman, Cimmi ha- fif olan yarasını sardırdı. Ballarat'ın Hayslop Dakers'in çenesine şiddetli bir yumruk indirdi. Elinden tabancası fırlayan haydud, yüzü kan içinde geri- ye doğru sendeledi. Ballarat, bu beklemediği taarruz karşısında şaşırdı ve kaçmak istedi. Hayslop bir çelme takarak onu yere yuvarladı. Diğer tarafdan Cimmi aya- ğa kalkıyordu. Dakers, partiyi kaybet- tiğini anlayınca Ballarat'ı olduğu yer- de bırakarak otomobile atladı ve bütün süratiyle sokak dönemecine doğru ;u l dişleri biribirine çarpıyor- Cimmi : , — Demek sizin Karamaskeniz sö- zünde böyle dururmuş ! — Yatından bir haber alamadığı için sizinle müzakereye girişmeye mecbur kalmıştı. Fakat şimdi istediği haberi aldı. Yata binmeye gitti. Hiç bir za- man yerini öğrenemiyeceksiniz. — Siz itiraf etmediğiniz takdirde... — Beni buna mecbur edemezsiniz, 10 yenlik duhuliyeyi veren kalaba- lık bir halk, saatlerce çiçekleri hayranlıkla seyreder. Bir gün Yokohamadan dönüşte, bir kaç askerin beyaz bir beze sa- rılmış pramid kaidesi şeklinde ga- rip bir şeyler taşıdıklarını görerek yanımdakine ne olduğunu sordum. — İçinde ölmüş arkadaşlarının külü bulunan kutulardır, dedi. Ölü- lerin ailelerine verecekler, Bu müşkül vazifeyi ifa eden as- kerler pek müteessir görünmüyor- lardı. Ve bir kaç dakika içinde, bu beyaz kutuları almaya gelen aileler de her halde daha fazla müteessir görünmiyeceklerdir. Tiyatroda müteessir oluyor, göz yaşlarını hicap duymadan salıveri- yorlar. Çünkü tiyatro bunun için yapılmıştır, kişede bunun için para ödenmiştir. Fakat felâket karşısın- da ağlamak dürüst insanlara yakış- maz. Belki onun için Tokyonun yü- zü bu kadar neşeli görünüyor. Bir Afrikalı gazeteci şehrimizde İstanbul, 11 (Telefonla) — Cenubi Afrikada Durban'da çıkan “İndian Vives,, gazetesi muharrirlerinden ve hind müslümanlarından B. İsmail Muhammed Veliyyullah birkaç gün - den beri şehrimizde bulunmaktadır. Şarktaki islâm âlemine, Türkiyeyi olduğu gibi tanıtmak maksadile ted. imi, 1Gün İçini Sultanın aşkı Belki bu da bir reklâmdır. Fakat, kimbilir, doğru da olabilir! Ancak doğ- ru olması kabil midir? Çünkü haber Holivud'dan gelmektedir. Sinema im paratorluğunun payitahtı bir artist hakkında alâkayı çoğaltmak istediği za- man neler uydurmaz ki! Kimini koca- sından boşatır, kimini öldürür. Holi- vud haberleri hepimize yalancının İ il kıs. evi y kimse sasını hatırlatmaz mı? Habere gelince; Hindistanım en zengin racalarından biri ingiliz — olan karısından son aylarda ayrılmıştır. Bu Hbğ bebi bir. filmini seyrettiği sinema artisti Doroti Lamu- v'a âşık olmasıdır, diyenler vardır. Ya- hud raca bu esmer güzelini karısından yrıldıktan sonra iştir. Halbuki Doroti Lamur evlidir. Racaya teklif ediliyor : — Mae Vest hakkında ne buyurur- sunuz? — Hayır, o olmaz, çünkü fazla tom- balaktır. Bana Doroti Lamur'un ben- zerini bulunuz!.. Hikâye Mae Vest'e naklediliyor. — Ben mi fazla tombalağım? Fakat, bu hayretin altında bir başka kadmım kendisine tercih edilmiş olma- sından gelen hiddeti de sezebilirsiniz. Denildiğine göre şimdi bütün Holi- vud'un başlıca mevzuu budur: “Raca yakmda Holivud'a gelecekmiş. Ne ola- cak? Doroti Lamur kocasından mı bo- şanacak? Racanın âşık olduğu bu genç kadına benzediklerini sananlar da hep Holivud'a mı koşacaklar? Ya Mae Vest? Acaba o ne yapaca? Zayıflıya- cak mı? Esmerleeşcek mi?” *t Bu hikâye bize dünyamız üzerinde iki ayrı dünyanın mevcudiyetini gös- teriyor: Karısını boşayıp filminde aşık olduğu kadınla evlenmek içik — yalnız servetine güvenen racanım (raca altmış beş yaşındadır) bin bir gece masalları kiklerde bul k için lek ze gelmiş olan hindli muharrir, yarın veya öbürgün akşam Ankaraya gide. cek ve iki üç gün kadar da Ankarada kalacaktır. Orta okul ve liselerin bazı ki- tapları yeniden yazılacak *İstanbul, 11 (Telefonla) — Orta o0. kullarla liselerde okutulmakta olan riyaziye, kimya ve fizik kitablarında Bakanlıkça bazı değişiklikler yapılma sına lüzum görülmüş ve bu hususta il. gi muallimlerin mütaleaları sorul. muştur. Muallimler mütalealarını doğ rudan doğruya merkeze bidirecekler - dir. Muvafık görülen mütalealar, de - dünyasımı, ve, bir dan gelen haber üzerine biribirine giren, bu haberle gü- len, bu haberle eğlenen ve dedikodusu bir günde bütün cil yökyelani güzeller, blöfler ve reklâmlar dün. yasını.... Halbuki realiteleri büsbütün başka olan asıl dünya vardır; bizim dünya- muz. Ö LİL nıo * L? m .. is2 de olduğumuza mı acmmalı? — N. Baydar Heybeliada sanaforyomunda yeni pavyon ğişiklikler yapılırken nazarı dikkate alınacaktır. Büu ıslâhattan sonra bastırılacak yeni fizik, kimya ve riyaziye kitabla . rının önümüzdeki ders yılına yetişti . rilmesine çalışılacaktır. Türkiye - Yunanistan Yugoslavya ticaret müzakereleri İstanbul, 11 (Telefonla) — Türki- ye - Yunanistan ve Yugoslavya aras: daki ticaret anlaşmalarının yenileşti İstanbul, 11 (Telefonla) — Heybeli ada sanatoryomunda yapılan yeni pavyon bitmek üzeredir. Yakında bi- nanın döşenmesine başlanacaktır. Ye. ni pavyona 15 mayıstan itibaren hasta — kabul edilecektir. Şimdiye kadar sa« natoryoma kaydedilen hastalar sıra beklemek üzere çok vakit kaybediyor. lardı. Yeni pavyon açıldıktan sonra sanatoryoma kaydedilmek müddeti asgari hadde indirilecektir. İstanbulda Hâmid ihtifali İstanbul, 11 (Telefonla) — Büyük rilmesi müzakerelerinde bulunmak ü- zere bu sabah şehrimize bir yugoslav ticaret heyeti gelmiştir. şair Hâmidin ölümünün yıldönümü münasebetile çarşamba günü üniversi. — te talebesi bir ihtifal yapacaktır. ÜN LA AAT LA AT AU D TT AM LT SO SESARECE T L ST TERARA NC LAYT DAT E GU LAKLL AM GDN SAĞ Onun için bu işten vaz geçin. Yarın çe- kinizi tahsil edeceksiniz. Beni de ser- best bıraksanız daha iyi olur. Cimmi, bundan başka çare olmadığı- nı düşünürken, Alferd B içeri girdi. — İki gün evel aldığım bir mektubu size getirdim. Ben bundan bir şey an- lamadım. Belki sizin işinize yarar di- ye düşündüm. Cimmi sevinçle haykırdı. Şoförü- nün elinde tuttuğu, kendisinin Da- kers'in yazihanesinde üzerine Batters- in adresini yazıp sonra tesadüfen içi- ne Dakers'e aid mühim vesikayı koy- müş olduğu büyük sarı zarftı. Demek haydudlar, acele ile yazihaneyi boşal- tırlarken bunu, evelce Dakers tarafın- dan yazılıp postaya gönderilmek üze- Te ya birakılmış bir mektub zan- netmişler ve ötekiler arasında götürüp postaya vermiştiler. Ballarat'ın mühim bir suçunu isbat eden vesika zarfın içindeydi. Haydud bunu görünce, Cimminin elinden kap- mak için bir hamle yaptı, fakat dedek- tif tetik davranmıştı. — Onu nasıl ele geçirdiniz? Hayslop: — Ne zan ettin ya, dedi, bizim her tarafda memurlarımız var. Biz her şe- yi bilir, her şeyi görürüz. Sonra Cimmiye dönerek: — Nedir o? Dedi. Cimmi : — Zafer, diye haykırdı. Ballarat, dos tum, şimdi Skotland Yard'a gidip mü- fettiş Gullic'i göreceğiz. Orada, poli- se bu vesika üzerinde izahat vermek, yahud da Giudecca, namıdiğer Doma- ni, namıdiğer Karamaskeyi ele geçir- meek için yerini haber vermek şıkların- dan birini tercih edeceksiniz. Kara- maske hapse tıkıldıktan sonra size bu vesikayı iade edeceğime Ssöz veriyo- Tüm, Ballarat mukavemetin beyhude o- lacağını anlamıştı. — Hadi, gidiyoruz; neye karar ver- dinizi — Ne yapayım, ister istemez arka- daşlarımı ele vereceğim. — Ben de yola geleceğinize emin- dim. Hayslop sevinçle ellerini çırptı — Yaşasın, Cimmi! Geç oldu ama temiz oldu. Haf z aa a) Te | İ İ | | G LA ai 6

Bu sayıdan diğer sayfalar: