21 Mart 1938 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

21 Mart 1938 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—çaa ULUS 21-3-1938 İÇTEN, KAT DIŞTAN Kendine yetmek — Durup dinlenmeden başkalarına musallat olanlara dikkat ediniz, Bunlar hep kendinde kendini doyuramıyanlardır. Kendinde kendini tatmin etmek, tatmin edecek şeyler bulabilmek... Fazilet, ancak bu ruh duyuşundan başlar. "Neye onda var. Bende yok?” kıskançlığı, hep bu sorunun burgusuna takılıp kalacak olursa saadet, bir hayal olur. Baş- kasında olanı beğenmiş isem, onu kendimde yaratmalı değil miyim ? Keşfine her şeyden önce mecbur olduğumuz feyizli kıtalâr. (Ben) de- diğimiz âlemdedir. İnişleri, yokuşları dağları, dereleri, baharı, kışı ile koskoca bir cihan... Tıbkı dünya gibi. İlk zamanın insanı için dünya ne - kadar küçüktü. Keşfedildikçe büyüdü. Ruh âleminin dış dünyadan far- kı, “artık bilinmiyen noktası kalmamıştır.,, demenin birincisi için im- kânsız olmasıdır. Çünkü o, imkânların âlemidir; aradıkça yenileri bu- lunur bir âlem... Bu kadar zengin bir varlığa sahip olduğumuz halde neye onunla ik- tifa etmeyelim? Neye kendi kendimize yetrhiyoruz? Bu aç gözlülük niçin? Hayatın iç cephesiyle uğraşmıyoruz da ondan. Başı boş benliği- mizi bir serseri torpil gibi cemiyet denizinde dolaştırıp kötü bir tesadüf- le onu bizden başka her hangi bir insanın maneviyetinde patlatmakta ne zevk var? Pascal, Pens&e'lerinden birinde bunun sebebini şöyle an- latır : “Kendi benliği ile yaşamaya ve kendi benliğini düşünmeye mecbur olmak, insan için dayanılmaz bir istiraptır. Onun içindir ki adam oğlu bunları düşünmekten kendini alıkoyacak şeylerle uğraşıp kendini unut- maya, çok kısa ve kıymetli olan hayatının düşünmeden, farkmda ol- madan akıp gitmesine çalışır.,, Bu hakikat bilindikten sonra yapılacak şey, benliğimizde tortulanıp kalan bu çürufu temizlemek, iylik sever bir hava içinde ruhun nefes alabilmesini sağlamak, onu yeni hamleler- le yeni yaratma hareketlerine sevketmek, bir nevi manevi yaratıcılık ve doğuruculuk zevkiyle ona mesud olmak ve kendini mesud hissetmek İ vermektir. O zaman, insan kendi kendisinin terbiyecisi, ken- di kendisinin haliki olur. Kendine yetebilenler, kendileriyle meşgul olup lamryanlar başkalarının dedikodusiyle uğraşmaya vakit bul arasından çıkar. Beşeriyete manevi refah ve huzur getirenler, hep böyle yaşa- madılar mı ? — Hasan - Âli YÜ Muhatfızgücü etrafında toplanan ankaralı atseverler, Bağlum yolunda ilerliyorlar 'Muhafız Gücü başkanı Albay Tek - çenin etrafına töplanan Ankara at se- verleri, dün altmış kilometrelik uzun bir yürüyüşü kısa bir zamanda, hiç yo- rulmadan muvaffakiyetle bitirdiler. Atlı gruplar toplanma yeri olan Telsiz istasyonuna kafile halinde geldiler. Hareket saati çok yaklaştığı halde atlı spor kulübüne mensub arkadaşlarının gelmemeleri her atlıyı üzüyor; bu çok güzel havada yapılacak binişin ya- ratacağı neşeyi onlarla paylaşama- maktan acı duyüyorlardı. Saat 9 da, komutan Tekçe, neşeli bir gün ve iyi yolculuklar dileğinde bul k hareket işaretini verdi. Ka- file Telsiz istasyonu kuzeyinden bini- şe başladı. İlk sırtlar aşılıncaya kadar atlılar hep gerilerinde atlı spor arka- daşlarını aradlar. İlk hamlede Karabürcek köyü aşıl- dı. Tatlar batısından Peçenek yolu ile Kırık kavaklar deresine inildi, Yolla- ra koşan köylüler “yaşa,, seslerile şapkalarını havalandırarak bu şen ka- fileyi sevgi ile selâmlıyorlar; atlılar da onlara şehirden selâmlar getirdik- lerini söyliyorlardı.. Mukaddes bir yurdun birbirini kucaklamak arzusile yanan köylü veşehirlisi... Cedlerinin kendilerine en güzel mi- rası olan at üstünde; uçan ruhlarile hiç yorulmadan hep ileri akan atlılar, Çubuk barajının kuzeyinden - dolaştı, Karaköy çiftliği, Karacaviran yoliyle Bağlum istikametini aldı. Saat 13 te Bağluma yaklaşan kafileyi nahiyenin atlı delikanlıları pınarın başında kar- şıladılar. Köylerine kadar kendilerini ziyarete gelenlere, türklüğe has sami- mi misafir severlik duygulariyle, ayr ayrı “hoş geldiniz,, dediler. Köyde sanki bir bayram var. Kırmızılı, sarılı elbiselerile çocuklar, gençler, ihtiyar- lar bütün bağlumlular nahiyenin çok temiz meydanında toplanmışlardı, Te- miz kıyafetlerile, temiz yüzlerile, te - miz yüreklerinin heyecanını “yaşa, yaşasın,, seslerile bağırıyorlar.., Yur- dun koruyucularını aralarında görme- nin sevincile ağlıyan ihtiyar kadınlar var... Subaylar, siviller ihtiyarların ellerine sarılıyorlar, gençlerle kucak- laşıyorlar... Köy çocuklarını havalara kaldırarak sevgi ile temiz yüzlerini ö- püyorlar... Mukaddes bir yurdun bir- birini sevgi ile kucaklıyan köylü ve şehirlisi.... ç 5 Albay Tekçe atlıların samimi his - Halke_vinde Yüksek fahsil gençliği foplantısı Dün Halkevinde yüksek gençliği diğer haftalarda olduğu gibi gene çok güzel bir toplantı yapmış- lardır. Halkevinde her hafta yapılan bu toplantılar, türk gençliğinin sevi- ye ve cemiyet hayatındaki anlayışla- rının çok güzel bir örneği olarak göp ze çarpmaktadır. Ş Memleket gençliğinin bu sevimli kibar toplantılarına rağbet gittikçe artmaktadır. t ! Dün toplantıdan önce büyük salon da partimizin kış sporlarma aid Bur- sada çevrilmiş olan çok güzel bir film de gösterilmiştir. Gençler bu toplantılarda muhtelif milli oyunlar oynamakta garb musi- kisine aid parçalar teğanni etmekte oldukları gibi, monoloğlar, şiirler de okumaktadır. Halkevinin gençler için hazırladı- ğı bu toplantılar Ankaradaki yüksek tahsil gençliği için büyük bir fayda olmuştur. ı Halkevinde temsiller Dün bir yandan köylerde ve köylü- ler arasında toprak bayramı kutlanır- ken diğer taraftan yüksek ziraat ens- titüsü talebeleriyle halkevi amatörleri birleşerek “Zehirli Kucak” piyesini halk için sâhneye koydular. Temsilde gençlerimiz çok muvaffak oldular, her cemiyet için içinde bir çok ibret sah- neleri taşıyan “Zehirli Kucak” piyesi halk için seçilmiş bir piyestir. Yarın aynı piyes halka tekrar temsil oluna- caktır. Halkevinde dünkü konser Riyaseti cumhur orkestrasından ay- İki katil asıldı Maraş, 19 (A.A.) — Biri kayım pe- deri ve ailesini, diğeri de elbistanlı bir kîıdını öldürmekten suçlu iki kişi bele- diye ve çocuk bahçesinde asılmak su- retiyle ölüm cezaları tatbik edilmiştir. Bu seneki kamplara 16.967 talebe girecek Kültür Bakanlığı ders senesi sonla- rında askerlik kampına çıkan gençle - rimiz için şimdiden hazırlıklara baş - lamıştır. Yapılan hesaba göre orta ted- risat mekteblerimizden bu sene kam- pa çıkacak talebenin sayısı 16.967 dir. Bu talebeler, kamplardan sonra orta ve tam ehliyetname alacaklardır. Gençler, yüksek ehli yi de, Toprak Dün toprak bayramı idi. Nüfusu- nun yüzde yetmiş sekizi köylerde ya- şayan ve on üç milyon vatandaş eme- ğini toprağa veren Türkiyenin dört bir tarafı, hür ve mesud toprakları- mızın bahara, yeni mevsim ve ekim devresine girme çağını ümidli ve şen kutladı: Ankara Halkevini, baharı ha- tırlatan dünkü güzel günü, gelecek yıl toprak bayramına kadar unutamı- yacağımız canlı toprak hatıralariyle y yüksek tahsillerini bitirdikleri zaman alacak ve bu suretle askerlik hizmet- lerinden bir kısmını bitirmiş olacak - lardır. Bu seneki kampların tam teşkilâtla ve muntazam bir surette geçebilmesi için Milli Müdafaa ve Maarif Vekâ- letleri gerekli tedbirleri almışlardır. Mektup lıagak;ılığı' yapanlar cezalandırılacak Şehir ve kasabalar arasında işliyen otomobil ve bilhassa ötobüslerde mek tub kaçakçılığı yapıldığı anlaşılmış- tır. Bayındırlık Bakanlığının sık sık yaptırdığı kontrollarla da bunun önü- ne tamamile geçilememiştir. Verilen malümata göre zabıta ve gümrük me- murlarile jandarma teşkilâtı da bu türlü kaçakçılıkla mücadele için emir almıştır. Üzerinde kaçak mektub taşryaridan iki misli ceza alımacak, bunun yarısı yakalayan memura verilecektir. rılmış olan ve Bay Yakub deki salon orkestrası dün öğleden ön- ce Ankara halkevinde zengin — prog- yramlı bir konser vermiştir. Konser seçkin bir kalabalık tarafın- dan dinlenmiştir. Bu konserler mev- sim sonuna kadar her pazar öğleden önce saat 11 de halka verilecektir, SAf Zai Ca: y y ko- mutan Tekçe saat 14 de at başına işa - retini verdi. Köylüler kafileyi: “Gene buyurun,, dileğile Pımarbaşına kadar uğurladılar... Dönüş gidiş kadar neşe- li oldu. Kısa yoldan gelen atlı spor ar- kadaşlarına (altmış kil y lum; “Yaşa Atatürk!,, seslerile doldu. Ufuklara ulaşan bu samimi dilek te- pelerden tepelere koştu, * dağlar bile, “Yaşa Atatürk,, diye bağırdıl. diyerek kim bilir nasıl öğüvneceks'i:'ıiz) diye lâtifeler edenler vardı. Biraz geç kalmakla bu çok güzel binişi tamamlı- Daha evel Bağluma kısa yoldan gel- miş atlı sporlu arkadaşlarına kâvuşan kafilenin neşesi taşkınlaştı. Bütün at- lılar Muhafız Gücünün hazırladığı ye- mekleri köy sofralarında iştahla yedi- ler, resimler çekildi, köylülerle bera - ber köy şarkıları söylendi. Şimdi bu neşeli sporcuların hepsin- de bir an evel şehre ulaşmak arzusu var; kimi Üçok - Harbiye maçını da görerek günün sporunu ikmal etmek, kimi bu güzel binişin sonunu bir kon- serle bitirmek hevesinde... Atlıların yamamış atlılar “inşallah 110 kilomet- reye,, diye birbirlerini teselli ediyor- lardı. Kafile Ovacık Armut Pınarınr aynı neşe ile geçti. Etlik yolu ile beyaz kışlaya varıldığı zaman Albay Tekçe yürüyüşe iştirak eden at sever arka- daşlârına teşekkürlerini söyledi. Atlılar 15 gün sonra yapılacak av binişi için sözleşerek dağıldılar. Ba- harın arifesinde böyle neşeli bir gün geçirmekle hepimiz bahtlıyız. Cemal Alangoya H A V A F Ca T Karsta sifirin altında 15 derece soğuk var Dün şehrimizde hava umumiyetle açık ve hafif rüzgârlı geçmiştir bezettiği için tebrik ederiz. Çünkü dün Taşpınar köyüne gidenler; kırk binden biri olan bu türk köyünün, kalkınma, yeni hayat, kuruluş yolun- da ne derin bir çalışma heyecanı için- de olduğunu gördüler. Geçen yıl top- rak bayramını geçirdiğimiz Mühye köyü, ondan önceki sene gördüğümüz köy, daha evelki köy; seneler geçtik- çe, geri taraflarını bir daha dönmiye- cek hatıralar yapmakta,onların yeri- ni iyi ve ileriye vermektedir. Dün Taşpmnarda toplanan Halkevliler, bü- tün köy hayatını içinde yalnız bir gün geçirilecek bir gezinti yeri ola- rak değil; bir senelik tarih gibi sey- rettiler: Çünkü bu memleketteki bü- tün iş ve faaliyet sellerinin birleşti- ği yer köy'dür. Yökak Sabah saat sekizde Halkevliler o- tobüs, otomobil ve diğer nakil vası- talariyle Taşpınar köyüne giderek o- rada civar köylerden gelmiş olan bir kalabalık ile karşılaştılar. Gülmek, eğlenmek, neşelenmek ahlâkı yer et- meye başlayan türk köylüsü, kendi bayr da hazır bul ıyı bir vazi- fe saymış; Ankaranın çok sık köyleri bulunan Gölbaşı çevresinde kurulu bütün köylüler, at, araba, yaya Taş- pınarı doldurmuşlardı, Kendilerinin, memleketi mesud eden, mukaddes alın terlerine gösterdiği hürmetin bir ifa- desi olarak kutlanan bugünü, onun nasıl benimsemiş olduğunu dün Taş- pınar eteklerini dolduran çoluk, ço- cul ihtiyar; binlerce kişilik bir G TEE Gizel GSt tUA” düşük ısı sıfırın altında 3, en yüksek ısı da sıfırın üstünde 16 d bayramı Halkevliler dün Taşpınar köyünde bayramı güzel bir törenle kutladılar komuşma ile açtı. Behçet Kemal çağ- lar, Ulus ilâvesi için hazırlamış oldu- iğu “Köylere gireceğiz!,, şiirini oku- du ve'“köyler yeşil olunca murada e- yeceğiz !,, diyerek, bu memleket genç- Hiğinin, Anadolunun bağrında sarı ve çorak bir köşe bulunmasının kendisi- niybedbaht edeceğini anlattı. Vefakâr ve;kadirşinas köylü; genç şairin, bü- tâön bir memleket gençliği adına ver- i bu sözü, gönülden gelen alkışlar- laşkarşıladı. Avni Candar imparatorluğun bir Âsi tabiat parçası üzerinde, bütün derdleri ile kendi haline bırakılmış zavallı' ve bakımsız köyü ile, cum- huziyetin, yeni bir hayat nizamı kur- makta olan Kemalist köyünün muka- yesesini yaptı: “— Bu davânın bir ucu, memleket kurtuluşuna dayanır. Köyün değişmesi, kök'ün değişmesi dir.,4 dedi. aşpınarlr Ali Sanol; misafirlere teşekkür etti: “— Biz, dedi, köyümü- zün) kalkınması için vazifelerimizin neler olduğunu biliyoruz. Bu vazife- lerimizi, bütün imkânlardan faydala- narak yerine getirmeye and içiyoruz. Bayramımız kutlu, yeni yılımız bere« ketli olsun !,, Bundani sonra, Halkevliler, Taşpı- narın boş köşelerine fidanlar diktiler, Meyveli, meyvesiz binlerce fidan, yes şil türk köytinü bir gaye olarak be« nimseyen münevver yığınım elinden mukaddes bir vazife hassasiyeti ile toprağın bağrıma yerleşti. Dün An- kara Halkevlileri; bu memleketin bü- tün münevver gşnç!îği namına Taş- pınar köyündeki) boş steple mücadele ettiler. Yayla toprağında bir insan kadar kıymeti olan ağacın, bir evlâd yetiştirmek kadar|bu yurda hizmet olduğunu anlatan dünkü fidan dikmes nin; seferberlik haline gelmesini gö- nül ne kadar özlüyor.. Ankara Halke- cak kazanan çalışmalarından biri ola- Jvi muhakkak ki dünü, örnek olmrya- —a a Misafirleri köylüler, köylerinin 'Toprak bayramını, kabul tarihi olan çmniştir. En | dışında karşıladılar. Taşpınar, bayra- | , artın 18 zinden sonraki ilk tatil günü İr mın kutlanma sırasının kendisine | ,, Lastl köy 1 ; mucib Va l d ildukça düz | , » .bler lâyihasında şu cümle vardır: Yurdda Karadenizin şark kıyıla- rında ve doğu Anadoluda hava bulut- lu, diğer bölgelerde tamamen açıktır. 24 saat içindeki mevzii yağışların karemetreye bıraktıkları su mikdarı Rizede 7 Ordu ve Trabzonda birer kilo gramdır. Karla örtülü bulunan yerlerde karın toprak üstündeki ka- lınlığı Erzurumda 21, Vanda 7, Kars- ta 3 santimetredir. Rüzgârlar umumiyetle şimalden saniyede en çok 7 metre kadar hızla esmiştir. Yurdda en düşük ısılar sıfırın al- tında Bursada 1, Diyarbakırda 2, Af- yonkarahisarda 3, Kastamonuda 4, Beyşehirde 5, Çorumda 7, Vanda 14, gün bir yer olan köy caddesini temiz- lemiş, büyük meydanın önüne sandal- yalar konulmuştu. Dünkü toprak bay- ramı, devlet endüstrisinin türk köy- üne girdiğini de bize anlattı:' Sıtma- dan kurtulan gürbüz çocukların üze- rinde Kayseri bezi, Nazilli dokuması, sının ince, zarif kumaşını gördük. Töreni, Halkevi köycülük şubesin- den doktor Remzi Güvenç bir toprak bayramının hususiyetini anlatan bir Karsta ve Erzurumda 15 derecedir. En yüksek ısılar da Kayseride 10, Konyada 12, Çanakkalede 16, İzmir- Antalyada 18, Bodrumda 20, Adana- da 21 derecedir. M CEARCTT U Lüzumlu bir itiyad: Neş'e! Evelki akşam Ankara artistleri- nin bir topl: ST DF Burada şairler, ressamlar, müzisi- yenler, mimarlar, ' muharrirler ve kültür adamları vardı. Orta yaşını geçmiş kimseye rast gelmediğim bu eğlentide davetlilerin çoğunlu- ğu gençti. Bunlar, İi ını Şiir- Uuudlar Eski bir hikâye, yeni bir nutuk! AURKUKMÜUMATTAKAAAA M AAA AAA UUKU KUKU AA AUK CU UUU UKKU KU KUKU KUK UKUKO KU KDUKU KUKOA OA A UKUA UA KA GA AU GA KA AAA KA AAA KOK AAA AA KA AAA U KOĞK AAA KU KA O ARUKAARU A KN UKO UKU KUN ERO UAYA GOK EUKKA YU zor anlayabilirsiniz. Fakat ilk o- kuyuşta yanyana getirilen bu iki kelime, size bir acaib görünmiyor mu ? ç “Felâkete karşı teşkilât”, “fe- lâketi önleme teşkilâtı” , “yardım sandığı” , “yardım teşkilâtı” daha ne bileyim bir oçk söz ve hastala- kadınların başlarında Ereğli fabrika-. y *“— Biz köyün, neşeli, hareketli, can- İr bir hâyat ve hareket yeri olmasını is- tiyoruz!.” Dünkü tören bu temenniyi tam ma- nâsiyle gerçekleştirmiştir: Taşpınarı dolduran köylü dostlarımız; kaymağı, asırlarca devam eden bütün ihmal ve tahriblere rağmen sağlam ve zinde kal- mış olan türk köylüsünün çelik küwve- tini gözlerimizin önünde belirten bir« çok spor hareketleri yaptılar. Ata bin- diler, güreştiler, cirid attılar ve enter- nasyonal spor şöhretleri namzedleri- mizin türk köyünde yaşamakta olduk- larını gösterdiler, Dünün en enteresan ve Taşpmarımn hiç unutamıyacağı hâdise, Ankara Hal- kevinin verdiği kültür ziyafeti idi. Ki- abın, gazetenin, mecmuanın; hulâsa okunacak olan her şeyin türk köyünün Hasretini çektiği krymetli bir hediye ollduğunu bilen Ankara Halkevi dün kucak kucak kitab, gazete, mecmua ve bilhassa Ulus'un köy ilâvesini köylüle- re dağıttı. Tren boyunu dolduran köy- Yü çocuklarınm yolculardan okunmuş gazete için nasıl koşuştuklarıfır ve yal- vardıklarmı bilenler, Ankara Halkevi- nin bu hareketinin, bütün vatandaşlar nan lara, ölenlerin ail. ölüyor, ses yok; fakat Alm lerin ve tabloların altında, yapıla- rın üstünde gördüğünüz sanatkâr- lar ve yahud onların dostları, ya - rınki sanatın filizleriydi. Salona girdiğiniz zaman gençli- in, vekarın, sevimliliğin rlık havas sını bulmuyor değildiniz. Toplan- tıyı hazırlayanlar davetlileri eğlen- dirmek, onlara neşe ak için da bir yahudinin burnu k kı- Eskice bir hikâyedir: Adamın biri, viran bir evinin harab haline bakar da ona şöyle hitab edermiş: — Sakın, haber vermeden, ses çıkarmadan yıkılayım, deme; son- ra çoluk çocuk hepimiz altında kalırız. n mişlerdi. Fakat itiraf edeyim ki ço- ğunluğu gençlerde olan bu eğlenti toplantısında pek genç bir neşe bu- damadım, Eğlenmeyi yadırgamak, neşeden . kaçınmak dünkü ve evelki günkü devirlerde makbul sayılırdı. Hal- buki bugün birçok “eski,, ler gibi, fes gibi, kalpak gibi, arab harfi gibi bu mazi miras ve yadigârını da sö- küp atmak zarüretindeyiz. Medeni hayat, neşeye büyük bir pay ayırmıştır ve bir haftanın vazi- fe yükü haftada hiç olmazsa bir gü- Tâzımgelen hiç bir şeyi de esirgeme- adamcağız ne görsün? Viran ev - yıkılmış ve bütün aileyi altına al- mamış mı? O zaman açmış ağzı- nı, yummuş gözünü... - — * yamet kopuyor.,, p Hikâyeyi mütaleaya tatbik et- mek de sizden . y Gol berekteti! Geçen hafta Ankara şehir stad- yomunda yapılan bir maçta Be- şiktaş l Muhafız Gücü yedi tane kadar gol attığı zaman, /bazı sporcular : — Ankara sporu gerimi gidi- yor, nedir? diye hayıflanmışlardı. nün, bir g neşesi olmadık. iyi taşınamaz. Eğlenecek, neşelenecek yer bula- miıyorüz! Bu şikâyeti sık sık tek- rarlarız. Fakat eğer içimizde haya- larak onlara: (Size tın tadını çıkarmak, ek, — Yapacağın bu mu idi? demiş. — Dün de İstanbulda birbirlerile bu kadar yıllık Takal var. — karşılaşan iki futbol takımından Ben sana bize haber vermeden yı- Güneş, Galatasaraya tam yedi gol O zaman o taş yığınları dile ge- O halde meseleyi tedkik eder- lerek : ken şu veya bu şehirde spor duru- — Bana neye.çıkışryorsun? de- — Münu düşünmiyelim de şöyle diye- miş, ben sana her vakit haber ver- lim: A mek için dıvarlarda ağzımı açar- — — 1938 ilkbaharında gollerde be- dmt; fakat sen bunları “çatlak” — Teket var! yapapr : rekerde DA Şimdi kababat bende mi ? Felâket teşkilâtı Bir devlet reisi de son nutukla- İstanbulda bir başmüdi ül'h'îıie rından birinde milletler cemiye- n urlar arala- | rında bir “felâket Ğ el tacak olan bir teşkilâta ad o- lamaz mıydı? Türkçe bir çok anlamları, dos- doğru, yanlışsız anlatabilecek ka- dar zengindir ! Karışmazlık! Bir takım memleketlerin parlâ- mentolarında soruluyor; — diplo- matlarına soruluyor; gazetelerin- de soruluyor: y SA | daki 4 YA Si- yasetine devam edilecek mi, edil- miyecek mi ? ŞEKada YES N Tet tiler, Halkevliler, dünkü zengin program- larını lülerimize mükemmel bir or- ta oyunu' ile tamamladılar. Neşelenme- yi çok sevyen köylü. Kendisi için hazır « lanan bu gahneleri alâka ile seyretti. Köy çocukiarı arasında okuma, yazma yarışları, gürbüz çocuk müsabakası ya- pıldı. Yeni nesli nsıhatini, cumhuriyet çocuklarınım! kabiliyet ve zekâlarmı gösteren buyhareketler, Taşpmardan akşamın geç saatinde ümidli ve mem - nun dönenlerin! kolay kolay unutamı - yacağı sahnelermidir. 'yi hayvan balkma ve at yarışları mü- lrta , ; 1 y ı' i toprakl neral Frankoya ve Fas ord karşı karış karış müdafaa etmek- tedirler. Barselona'ya 24 saatte yapılan 12 tayyare hücümu şehrin altını üstüne karıştırdı. General Franko, “zaferi kazan- dıktan sonra yabancıl hiç bir işime karıştırmıyacağım,, diyor. - Karışmak fili de, edilse edilse, kadar tasrif edilebilir. B Dünya kar Üi R ü bakalarından sonra, k: gü- lüler, köyün smımrma kadar kafile ha - linde uğurladılar:9“— Gelecek yıl gel- A iğinizd larr büyümüş, ğ ektiğinizifid yeşermiş bulacaksırıız. Biz onlara ye - ğîden binler ilâve edl:ceğizl“ diyorlar- . Akşam Halkevinde Ziraat Enstitü- sü talebeleri tarafından: bayram için bir müsamere verildi. B'u müsamerede seyircilerin büyük bir kasmını köylüler teşkil ediyordu. 4 938 zin toprak bayramı, böylece gü- YZ d eli gü zel hediyeler verildi. Halkevlileri, köy- *

Bu sayıdan diğer sayfalar: