Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ULUS Mi l F, Gür ç a’m eTT lialn Gi vi ee D Yüzbaşı F. W. von Herbert dafaabınâa ir İLİZ ZABİTİ| Çeviren: Nurettin ARTAM Karargâhta iki liva harekete hazır bir vaziyette idi Kocaman kurşun kalemini kulağı- nn arkasına yerleştirdi. Defterini kaptı ve bağırdı : — Hip, hip, hurra! saltanatla olan son bağını da kopa- rıyordu. Vidin ordusu için bu hâdise- nin manâsı şu idi: Bir nehir ötede her an harb etmeğe istekli ve hazır bir dü bulunuyordu. Ve fili o- Sonra şemsiyesini açıp | bir kulağının üzerine doğru eğerek uzaklaştı, gitti. Tam bu dakikada Gazibayır tab- yasından bir top atılmış, daha sonra bütün bataryalar da buna iştirâk tiğind. yer sarsılı Ortalığı bürüyen kesif duman tabakaları içinde hızlı adımlarla kapıya doğru seğirttim. Nöbetçi beni durdurdu ve nöbetçi zabitine haber verdi. Zabite kendi - mi anlattım. O da yolumda devamı- ma müsade etti. Sokaklar, korku- dan titreyen türk, yahudi ve bulgar halk ile dolu idi. Hayatlarının ve ev- larak bu harb da başlamıştı. Romanya için de bu, üç buçuk a- sırdan beri metbuu olan babı âliden ayırılp istiklâle kavuşmak, — mu- vakkat bir zaman için de olsa — Rusya çarının emir ve arzularına boyun eğmek demekti. Türkiye'de artık, resmen yeni bir düşman tanı- yacaktı; Rusya'nm kendisine mütte- fik hale getirmek için uzun zaman- dan beri yırtındığı bir düşman, Karargâhta iki liva hazır vaziyet- te idi. Taburlar yürüyüş nizamına girmiş, neferler silâh çatarak yere oturmuşlar, zabitler hareket için I Te * B | bekl ğe baş- lerinin selâmetini kor ktan iba- ret olan müşterek kaygı ile bunların ar daki ırki münaferetler bir an içinde ortadan kalkrvermişti. Bir ta- kım camlar kırılmış, yeni yapılmak- ta olan bir takım duvarlar yıkılmıştı. Serseri köpekler, insanın sinirini bo- zan seslerle uzun uzun havlayor- lardı. Bu dakikada toplar susmuştu. Bir müddet sonra Kalafat'taki top- lar gümledi ve buna Vidin tabyaları dahsetli bir sötikabelade bulundular. Bir iki saat, ateş daha az şiddetli bir surette devam ettikten sonra or- talıkta yeniden sükünet hüküm sür- meğe başladı. Bugün için bu kadar kâfi gelmişti. Tabyalar dan bir tanesine ufak bir isabet olmuştu; nehir boyundaki — mevzilerimizde hiç bir hasar yoktu. Vidin kasaba- sında iki yerde yangın çıkmış ve bir minarenin külâhı uçmuştu. Bizim güllelerden çoğunun düşmana var- miş olduğunu sanmıyorum, Fakat istenil. i tesir y Bu îımı;ludı. ni Binbaşı bana hareketimi beğenir bir nazarla baktı. Bir taşın üzerinde uyuyan yüzbaşı, bir an yeşil gözleri- ni açtı, kırparak bana baktı; ondan sonra yine şekerlemesine devam et- ti. Ben de kendi takımımın başına geçtim. Bir aralık, ben liva kuman - danıma giderek Vidin'de gördükleri- mi bildirdim. Bekliyorduk; fakat hiç bir emir gelmiyordu. Kalafat da, Vidin de bir iki çift lakırdı söyliye - rek birbirlerinin elini sıktıktan son- ra susmuş iki eski dost gibi sakindi- ler. En gayretli zabitler bile bu vazi- yetten bıkmış görünüyorlar, ya o- turmuş dinleniyor, yahud uyku kes- tiriyorlardı. Saat 9 da içeri girmek emri geldi. Yataklarımızı aradık. Uyumak bah- sin dışında idi. Daha sonraları top seslerine adam akıllı alışmış bulu- nuyorduk. Artık telâş ve heyecan suretle düşmana, harekete l;un' ol- SS biı.l. L (| iyor, hattâ kulak bile ver- âmkân bulunmadığını ı;i.ıtmuolıı- A.L B“ y K L V| dü._ kar DA man y kadar bitaraf kalmışlardı. Bir an için Doris'i görüp sinirleri l ğı düşündüm, Hd el I , yedi ay b Fakat kendi kendime: miyorduk. Bununla beraber birkaç defa, lü yere telaşlandığı mmız da oldu. Birkaç gün sonra bölüğüm karar- gâhm beş mil şimali garbisinde, Tu- na'nın beş mil cenubu garbisinde, sırb hududunun yedi mil cenubu şarkisinde, nehrin yirmi beş millik, sırb hudud da on beş millik bir — Önce vazife, sonra aşk! dedii Kalabalık caddelere daldım ve do- lambaçlı sokaklarda bir aralık yolu- mu kaybettikten sonra tekrar kapıyı buld Burada nöbetçiler yine kim olduğumu sordular. Ondan sonra kısmma bakan dağlık araziye gön- derildiği için ben de ilk ileri karakol vazifesini almış bulunuyordum, Bu - rası Tuna sathından 400 kadem yük- Şanhay'da imtiyazlı bölgelerde Japonlar yeniden birçok isteklerde (Başı 1. inci sayfada) istemektedir. Ayrıca, Japonya, ken- di askerlerinin enternasyonal imti- yazlı mıntakalar dahilinden geçmek hakkını da taleb etmektedir. Bu talebler yerine getirilmediği takdirde, Japonya, lüzumlu telâkki ettiği diğer tedbirleri almak hakkı- nı muhafaza etmektedir. Şanghay, 21 (A.A) — Japon or- dusu namına söz söylemeğe salâhi- yettar bir zat, gazetecilere şu beya- natta bulunmuştur: “— Fransız imtiyazlı miıntakası makamları ve enternasyonal imtiyaz- lr mıntaka makamları, kendilerince mümkün olduğu nisbette japon is- teklerini yerine getireceklerini va- detmişlerdir. -Esasen, aksi halde ja- pon ordusu lüzumlu telâkki ettiği bütün tedbirleri almak hakkını mu- hafaza eylemektedir. Enternasyonal japon ordusuna ne gibi tedbirler almak salâhiyetini ver- mekte olduğu hakkındaki bir suale, japon ordusu namına söz. söylemeğe salâhiyettar zat şu cevabı vermiştir: “— Bu meselenin bahse mevzu olmryacağından eminiz, zira, vakalar herhangi bir hareketi lüzumlu kıl- mryacaktır.,, Çin sansürünün yerine japon san- sürünün kaim olması ihtimali hak- kında da aynı zat şunları söylemiş- tir: “— Şimdiye kadar böyle bir ted- bire lüzum görülmemiştir. Japon ma- kamları, kendisinde, terkedilen ara- zide Çin hükü, icra etmel olduğu bütün devlet vazifelerini ken- disine almak hakkını bulmaktadır. Japon makamları, şimdiki halde, pos- ta telgraf ve gümrükler üzerinde bir kontrol icra etmek niyetinde değil- dir. Maamafih japon makamlarının bugünkü bu hattı hareketleri, istik- bulundular pon ordusu Şanghay cephesinde müsa- id şartlar içinde ilerlemektedir. Şimal k : ©. Sakit, Hü i_ lerlemekte olan japon yürüyüş kolu 19 son teşrinde fecir vakti mıntakanın en mühim noktası olan 288 rakımlı Yus- han tepesini işgal etmiştir. 19 son teşrin gecesi bir müfreze Şangsu ile Soşov arasındaki gölü geç- meğe müuvaffak olmuştur. Merkez mıntakasında japon kıtala- rı 20 son teşrinde sabah saat 2 de So- şov'u kısmen ve saat 11,50 de de ta- mamen işgal etmeğe muvaffak olmuş- lardır. Çin kıtaları dağınık bir halde Vusih istikametinde kaçmaktadırlar, Cenub mıntakasında Tahu gölü - nün cenubunda japon ordusu 19 son- teşrin sabahı Nanzıru kasabasını işgal ettikten sonra mütemadiyen ilerleme- ğe devam etmiş ve 20 sonteşrinde Svangiyanşen ve Şangpankiao şehirle- rini işgal etmeğe muvaffak olmuştur. Japon ordusu düşmanı Nankin isti- kametinde takibe devafğn etmektedir. Tokyo, 21 (A.A.) — Asahi gazetesi, önümüzdeki büdcenin Çinde ihtiyar edilmiş olan askeri masarif dahil ol- madığı halde 870 milyon yen'e baliğ o- lacağını haber vermektedir. Maliye nezareti servislerinin tetkikatı, muha- sematın muhtemel devamı esasma da- yanmaktadır. Polonya ve Salamanka Varşova, 21 (A.A.) — Varşova siya: si mahfilleri, Salamanka hükümetinin Polonya tarafından pek yakında zım n? bir surette tanınmasına intizar et. mektedir. Fakat salahiyettar makamı lar,bu h tam bir süküt muhafaza bal için bir sened teşkil eyl ! tedir.,, Şagnhay'da japon ileri hareketi devam ediyor eylemektedir. Bununla beraber öğre nildiğine göre, Salamanka hükümeti reisi nezdine bir Polonya ajanı tayini için şimdiki halde müzakereler cere- Tokyo, 21 (A.A.) — “Tebliğ” ja- yan etmektedir. Balkan antantı devlet bankaları konferansı şehrimizde toplanıyor Heyetler dün Ankaraya geldiler sekte ve vaziyete tamamile hâkim bir yerdi. Tak günlerce y muh- tecilerle dolu y b uşa ş buçuk millik bir yolu yarım saat için- de yürüyerek saat beş buçuk yahud altıda, yani iznimin nihayet bulma - sından üç saat önce, karargâha var- dım. Kalafat'tan atılan ilk top, hem po- litika, hem de tarih bakımından önemli idi. Bu hâdise onlarca sene - den, belki de bir asırdan beklenen bir şeyin vakuu demekti. Bu suretle Romanya'nın ne vaziyet alacağı hak- kında beslenen bütün şübheler orta- dan kalkmış oluyordu. Bu top, vasal bir lek tâbi bulunduğu bir telif yerlerinde konakladı. Ben, ci- vardaki bulgar köylerinde oturan ahaliyi bize sıcak yemek hazırla- mak hususunda çalıştırdım. İlk ön - riye giriyor, orada kabkacak, batta- niye ve saire gibi işimize yarayacak eşya buluyorduk. Geceleyin bölük her biri yarımşar takım olmak üzere üç yere ileri ka - rakol çıkarıyor, ayrıca on iki kadar da tek nöbetçi dikiyordu. Biz mülâ- S | ce bunlara, meselâ çocuklarını ö- püp okşamak gibi, gayet tatlı dav- ranarak iş yaptırmak istiyordum. Bu usul sökmezse — ki çok defa sök- müyordu — zora baş vuruyordum. Fakat cebir ve zulümden var kuvve- timle çekiniyordum. Romanyalılar daha önceden kaçıp gitmişlerdi. Bir takım evlerin kapısını çalıyor, içeri- den ses gelmeyince kapıyı kırıp içe- bunları teftiş etmek vazifesi verilmişti. Gecenin zifiri karanlığın- da bu, öyle kolay kolay yapılacak bir iş değildi; kaç defa yuvarlan- dım ve suratım çizildi. Hiç bir hâdi- se olmamıştı. Bir müddet sonra ye- rimize bir başka bölük geldiği za- man, rahat çadırlarımıza döneceği- miz için ziyadesile sevinmiştik. (Sonu var) Darendeyi ışığa kavuşturacak olan Aşudu şelâlesi Darende de elektrikleniyor Malatya, (Hususi) — Vilâyetimize bağlı şirin kazalardan biri de Daren- dedir. Etrafı meyve ağaçlariyle çev- relenen bu yeşil kaza, içinden geçen ÖĞLE NEŞRİYATI — 12.30 ? plâk neşriyatı. 12.50 Plâk: türk mü halk şarkrları, 13.15-13.30 Dahili haberler. AKŞAM NEŞRİYATI — 18.30 plâk neşriyatı. 18.45 İngilizce det İpek. 19 Türk musikisi ve halk (Makbule Çakar ve arkadaşları). . ayarı ve arapça neşriyat. 19.45 Tüf kisi ve halk şarkıları (Hikmet R! gör ve arkadaşları). 20.15 Konfet kir Hazim Ergökmen. 20.30 Pİ musikisi, 21.00 Ajans haberleri, yo salon orkestrası: (1- Rossini 2- Turina: Orgia. 3- Planguette: "ches de Corneville. 4- Czibulka: S0f mour aprös le bal. 5- Adam: La V 21.55-22.00 Yarınki proğgram V€ marşı. İSTANBUL : ÖĞLE NEŞRİYATI — 12,30 Pll musikisi. 12.50 Havadis. 13.05 Plâf musikisi. 13.30-17 Muhtelif plâk © AKŞAM NEŞRİYATI — 17.00 tarihi dersi: Mahmut Esat Bozi fından. 18.30 Tanburi Cemil; Plâkl Çocuk tiyatrosu: Arslan yolda. 19 ferans: Ali Kâmi Akyüz (Çocuk tefi 19.55 Borsa haberleri. 20 Rifat ve ları tarafından türk musikisi ve B kıları. 20.30 Ömer Rıza tarafındafi sö,ylejv. 20.35 Hava raporu. 20,45 B Tohma suyu ile ikiye ayrılır. Halk çiftçilik ve meyvecilikle hayatını ka- zanır. Kazamızda kültür işleri gün geçtikçe inkişaf etmektedir. Dördü merkezde, sekizi köylerde olmak üze- re on iki mekteb vardır. Mekteblere giden talebe sayısı iki binden fazla- dır. Kasabaya temiz bir içme suyu ge- tirtmek için yaprlan çalışmalar neti- celerini vermek üzeredir. Ayrıca bir arteziyen kuyusu da açılmaktadır. Darende elektriğe de kavuşmak üze- redir, Kasabaya beş kilometre mesa- fede bulunan Aşıdu köyünden çıkan kuvvetli bir su 25 metre yükseklik- ten şelâle teşkil ederek akmaktadır. Bu suyun şelâlesinden elektrik elde edilmesi işi de yakında tahakkuk e- decektir. Yapılan tetkikler, bu suyun sade Darendeyi değil civar kazaları da aydınlatacak bir kudrette olduğu- nu meydana çıkarmıştır. N. N. Dumanlıoğlu Trakyanın her tarafı ololıirîlllnnîyor Edirne, (Husust muhabirimizden) — Trakyanın kazalarında su ve elek- ik işleri ilerlemektedir. Malk elektrik mal i iyle gelmiş r 1 tarafındı türk musif halk şarkıları (S.A.) 21.15 Radyo f pera: Stüdyo orkestrası refakatile | 22.15 Ajans haberleri. 22.30 Plâkla opera ve operet parçaları, 22,50-23 berler ve ertesi günün Pprogramı AVRUPA : OPERA ve OPERETLER:12 H ve diğer alman istasyonları — 19.24 na (Barbier de S&ville). 19.30 Lâ 19.35 Prag — 21 Paris. ORKESTRA ve SENFONİK Of TRA KONSERLERİ: 10.15 Strazb 15.25 Hamburg. — 20.45 Stokholm. Münih. — 21,15 Frankfurt. — 23.5 burg. — 24 Stuttgart. ODA MUSİKİSİ; 17.25 Beroft — 18.30 Bükreş (Beethoven kua Sottens. — 21.30 London - Regionah Paris - P.T.T. — 23.5 Droitvich. SOLO KONSERLERİ: 13.30 Stö — 16.15 Varşova. — 17 Berlin, P 17.15 Milano. — 17,30 Viyana, — 18 gart. — 18.15 Kolonya. —. 18.25 B — 19.10 Lâypzig. — 19.35 Brno. — 19* ris - P. T. T. — 19.55 Beromünstef: Milano, Roma — 21.25 Brno. — 2 lonya. — 23 Breslav, NEFESLİ SAZLAR: 8.30 Fran 12.30 Prag. — 19.30 Stokholm. ORG KONSERLERİ ve KORÜ 15.20 Lâypzig. — 17 Paris - P, T. T* HAFİF MUSİKİ: 6.30 Breslav V? alman istasyonları. — 7.10 Münih. Breslav, Stuttgart. — 9.30 Berlin. ” Hamburg. — 12 Beromünster, M: a) 25914 yorlaybRBE —4 15 Berlin. —| Berlin. — 16 Breslav, Frankfurt, Hâf Königsberg, Stuttgart. — 16.35 Prağ, Berlin. — 19.15 Stuttgart. — 20.15 hağ. — 20.40 Tuluz. — 22 Stokholm: HALK MUSİKİSİ: 11.30 Stuttgf” tir. Tesisat ikinci kâ şınd bitmiş olacaktır. Keşanın elektrik işi de eksiltmeye konmuş ve Uzunköprü- nün elektriği de 31.000 liraya ihale o- lunmuştur. Vizenin elektriği ise önü- üzdeki yıl içinde Kale üzerinden Bugün Ankarada toplanacak olan Balkan antantı devlet bankaları kon - feransına iştirâk edecek Elen, Romen ve Yugoslav heyetleri, devlet banka - ları genel direktörlerinin riyasetlerin- şütle temin edilecektir. 12.40 B. — 22 Budi musikisi). DANS MÜZİĞİ: 21.50 Floransa. Viyana. — 23 Milano Roma. — 23.5 peşte, Lüksemburg. — 23-23.30 E 23.25-0.30 London - Regional, — 2 Poste Parisien, Saray merkezinin suyu da önü deki yıl içinde bitirilecek ve elektrik i aynı d l ş 'Tekirdağının suyu 169.000 1 İz de olarak, dün ekspresle Ankaraya gel mişler ve istasyonda Cumhuriyet Mer- kez Bankası Genel direktörü B. Salâ- haddin Çam, Merkez bankasının bü- tün erkânı ve diğer banka direktörle- ri ile Balkan antantı devletleri elçileri örendil Ankara Palasta misafir edilen he- yetler azâsı, pazar gününü hususi su - Tette geçirmişlerdir . 'dır, liraya ihale edilmiştir. O da önümüz- deki sene bitecektir. — Aydında göçmenler Aydın, (Hususi) — Bu sene Bulga- ristandan vilâyetimize 400 evlik mu- hacir gelmiş, hepsi de Sökeye yerleş- tirilmiştir. Bunun için yaptırılan 146 göçmen evi bitmek üzeredir. SADAKAİ FITİ Diyanet İşleri Reisliğinde? Un 20 Buğday 9 Arpa it Kızıl üzüm 100 Çekirdeksiz üzüm 133 Kara üzüm 58 Hurma | 233 4312 3—6535 (4312) 3N sakladığı parasından on liranm bu yolda akıp git- tiğini görünce kemerini en son deliğine kadar kas- mak lüzumunu duymuştu. Bahusus ki, Ragıb beyle düşüb kalkmağa başladığı gündenberi Pariste en sıkı ekonomya ile nasıl yaşanabileceğine dair ol- dukça geniş malümatı vardı. Ragıb bey, onu her şeyden evvel, günde beş frank vererek oturduğu otelden çıkarıb “Rue Bo- naparte,, de mütevazi bir “Garnie,, ye yerleştir- mişti. Bundan başka ona, en ucuz ve en iyi yemek yenen bir kaç lokanta da göstermişti. Bu progra- ma göre, Doktor Hikmet Pariste bütün bir yıl kim- seye muh lmakl geçinebileceğ tahmin ediyordu. Bütün bir yıl... Ya sonra ? Doktor Hik. met, sonrası için de büyük endişeye düşmiyordu. Bir halk hastahanesinde bir nöbetçi hekimlik veya bir hekimin y da bir asistanlık ta mı bul: dı ? Her müşkülü halleden ve Pariste bir çok ta- nıdıkları olan Ragıb bey mutlaka buna da bir ça- re gösterir, diye düşünüyordu. Sürgün yoluna re- van olduğu gündenberi, hayatının ilk şansı bu hayırhah ve babacan adama rast gelmek olmuş- tur. İlk günler, doğrusu, bu adam hakkında fena fikirlere sapmış, onun da aşağı yukarı, Pirede ta- nıdığı acente Cemal nevinden bir serseri olduğunu zannetmişti. Hele ilk tanıştığı gün Ahmed Rıza ve arkadaşları aleyhindeki sözleri, onun yüreğine ba- zı kötü şüpheler de vermemiş değildir. Doktor Hikmet, onun, laakal, sefarethaneye b bir hafiye olabileceğini ve kendisini kim bilir hangi tuzağa düşürmek için çalıştığını da hatırından ge- çirmiştir. Nitekim, o sıralarda Ahmed Rıza beyle vuku BİR SÜRGÜN MA DÜ G | bulan bir mülâkatında, büyük vatanpervere Ra- gıb bey hakkındaki mütalaasını sormaktan çekin- medi idi, Ahmed Rızabey, yarı istihfaf, yarı istih- zayı ifade eder bir tebessümle gülümsiyerek : YAKUB KADRİ Tİarının peşine takılıp Italyaya gelmiş.Oradan Mısıra gitmiş., Mısırdan da gene bu prenslerden birinin re- fakatinde Paris'e kapağı il . Çok olduğu içn bütün — Ragıb bey mi ? demişti. Onu kim _ Ona adiyle saniyle Baba Ragıb, derler. Iyi yüreklı: basit kafalı bir adamdır. O kadar basit kafalı ki nekre ve biraz da dalkavuğumsu bu Tal d ylaşılı bir meta gi- bidir. Birkaçından mukannen aylışı bile vardır. Ay- lık vermiyenler de onu, b her gelişlerinde ih - a, atifetlere garkederler.Buna mukabil, hepsi- aşağı yükarı on beş seneye yakın bir dır Pa- riste oturduğu halde hâlâ fransızca doğru dıll'ült bir cümle y bil. Buna rağmen GOuarti- er de son derece Populairedir. Herkese, her sınıf halka kendisini sevdirmiştir ? Eli de çok geniştir? Belki, biraz da bunun için seviliyor. Doktor Hikmet, : — Elinin genişliğine ben de şahid oldum, dedi Ne vakit bir arada bulunsak masrafları hep o gö- rür. Doğrusu, biraz da bunun için şüpheye düş- tüm. â Ooo, bu hususta zerre kadar şübhe beslemeyin. Ragıp Beyin o tarafı da son derece basittir. Ragıp Beyde alâmeti fârika basittir. Anlatayım: Bu, İs- tanbul'da, Hidiv İsmail Paşanın vekilharçlığını et- nin Paris'teki işlerine o bakar. Pr ler siparişle- rini ona yapar. Bu itibarla Ragıp Beye, Hidiv ailesi- nin Paris'te gayri resmi sefiri unvanı verilebilir. Ahmed Rıza Bey, biraz durdu. Düşündü ve ciddi bir tavırla ilâve etti : — Yalnız bir kusuru vardır: Oldukça zemmam - tarafı, ona, derhal bir saygı hissi verdi ve heme? bahsi değiştirmek lüzumunu duydu. Fakat, Ahmed Rıza Beyin, herhangi bir cidd mevzua, hele politika işlerine hiç temas etmek ist€” miyen bir hali vardı. Günün birinde bir şey olabile” ceğine de pek umudu yok gibiydi. Doktor Hikmet' onun bu kapalılığ bu çekingi biraz & kendisine karşı bir nevi emniyetsizliğe hamlett' Bunun içindir ki, o gün, Ahmed Rıza Beyden olduk” ça kırgın ayrılmıştı ve kendisine, adreslerini verdi” ği diğer arkadaşlarımı, artık gidip görmek istem?” mişti. Bunlar arasında Doktor Nazım veya Bahi” eddin Şakir gibi adlarmı sanlarını ilk defa işittif p a V| YA : Wl"'uıi ç Li A h : H hazla okuduğu Sami Paşa zade Sezai Bey de vard” Fakat, Ragıp Beyin söylediğine göre, o, uzak bir semtte, bilmem hangi prensle birlikte ari” tokratik bir inzivaya çekilmiş imiş... Doktor Hikmet elinde açılmış bir gazete İ" Luxemburg bahçesinin kanapelerinden biri üstü”” de, son günlerin hâdiselerini böyle birer birer J.:lı ninden geçirirken akşam saatinin epeyce ilerlemiş duğ farkma varmadı Biraz eveline kadar çık” dır. Biraz da, ne bileyim, yal dır. Her dediği kulak asmamalı..... Ve bu son sözleri söylerken, kırçıl bir sakalla çerçevelenmiş düzgün ve beyaz yüzü bulandı, pen- çe pençe kızardı, başını önüne eğdi.Hayatın bir sürü sert mücadeleleri içinde kanılı l Tâzım gelen bu yaşlı bir başk ahlâkı hak- kmdaki mütaleasını söylerken böyle muztarib ve A miş bir admın oğludur. O münasebetle çocukluğ danberi bir takım Mısır prensleriyle düşüp kalk- mıştır. Hidiv İsmail paşanın vefatından sonra oğul- mahcub görünüşü, Dol Hikmet'e bir ruh iffeti- nin alâmeti gibi geldi. Deminki müstehzi adam, hiç lıkları kuşların cıvıltılarına karışan küme küme ” cuklar dadıları veya annelerile beraber çekilip S” mişlerdi. Tenis kortundan gelen it ve sak raket ve top sesleri de artık işitilmiyordu. Yal” nız, sarayın taraçasındaki sıralardan, henüz kodularını tüketmemiş grup grup mahalle karılar” nın konuşmaları, gittikçe uzaklaşan bir kılıbl"i’ mırıltısı halinde hâlâ kulağa çarpmakta idi. (Sonu var) HSNY0 AFATY TU KE aNaAHoAHE ee x mARKr bDR A<4 nn y AAA ea e. H —.. ı