17 Kasım 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

17 - 11 - 1937 Nalbant çıraklığından profesörlüğe gazete müvezziliğinden en büyük — kâşiflik mertebesine eren adamlar Otodidakt olma ilminin ilk kademesi bu türlü adamla- rın hayatını bilmekle başlar. Büyük adam tercümei halleri, birgün mektep programlarında, fizik, mate- matik ve tarih dersi yanında yer alacak ve © devrin pedagokları bir dersten dönmeğe Mmüsaade ederlerse tercemei hal bilgisinden sıfır olanlar behemhal sınıfta kalacaklardır. B ügünün gençlerinden epeyce tü erken, fakat — onlarınkine visş’ede. hemen tarihten önceki de- tlere benzetilebilecek bir zamanda Ve muhitte doğdum. Bugünle kıyasa ıgnelxnez. sıkıntılı ve somurtkan - bir .em_leket havasında, cidden çok geri İr irfan ikliminde yetiştim. Rabbi- Yesir'le yazıya, Elif üstün enni'le o- maya, Besmeleyle türk cümlesine Şlattırılmış bir nesildenim. Anla- n ezberliyen, anlamadığını unut- !ltıl;ı:,îm dayak yiyen çocukların ya- heîugünün gençliğine bakıyorum da a onlşn.n hesabına sevinç, hem de il_m_)"':tıştıı-eıı, daha doğrusu yetiş- iyen ağabey nesle derin bir kalb ..'S_'"_l_lğı duyuyorum. Fakat biran "“;dunuyomm ! Ya o hocalarda olma- damıı N O zaman bu eski biçim a- leme::m bile hatıralarına saygı bes- !İltulmî: kendimi alamıyorum, Ye- ötüm i iba meydanına bakan cumba- fendiniçnnde bizim muallim İsmail e- a » Yarı belinden aşağısı görün- k Oturuşu, çocuklara kızdığı za- gibi 1T sakalının bir hindi kuyruğu mnşmu etrafında titreye titreye t'um,_,g-ı korkunç-hareketleri, uslu 0: güumuz, dersimizi bildiğimiz za- hdi yumuşryan sesin okşayıcı tonu 14 gözlerimde, kulaklarımda ve kal- imde, Onun talebesi olmak gururunu, en 9?%— İsmail efendinin caddeden ge- â"mde duyardım. Yeşiltulumba mey- anının dört köşesinde dört kahve ;_"ŞL Ş'Ielc akşamları, setreli, entari- bi’ esli, sarıklı rengarenk ve karışık ü İ ka.la.balık bu meydanı doldurur- u. Bizim muallim İsmail efendinin ZO'_“_bu kalabalığın arasına tesadüf ttiği zaman, onun geçişi büyük bir rekete sebeb olurdu. Tanıyan, ta- î:myan, hemen herkes ona ' ayağa lkardı. Demek, bizim çocukluğu- Muzda mekteb hocasının büyük bir Prestiji varmış! _Hocahk ve talebelik... nesilden ne- Sile geçen manevi mirasları zaman İ- Sinde yorulmadan taşıyan en büyük hatıra, Hocalık ve talebelik, analık Ve babalık gibi her iki tarafın iradesi dışında, mukadder veya tesadüfi, fa- t her halde zaruri bir münasebet. Evlâd, nasıl anasını, babasını analık ;e bi_lbahktan atamazsa, talebe de oıendısine iyi kötü bir şey öğretmiş anları öğretmenlikten azledemiyor. ” U, onlara kızmıya, onları acı acı enkid etmeğe mani değil ! Kendi- mızfıe eksik bir cihet gördüğümüz Yakit, hocayı ne merhametsiz bir it- i;'m ile mesul ederiz. Dün, bu böyle 13 sanırım bugün de böyledir | U mesuliyetde aceba kendimizin © esaslr bir hissemiz yok mu ? İn- San, nasıl kendi kendisinin hekimi “hnalıy—ga biraz da kendi kendisinin Cası, terbiyecisi olmamalımıdır ? Hş üsiyle biz de buna ne kadar ih- 'Yaç var | Kendi kendini. yetiştir- &, kendi kendisini yaramâk;çâğ; Ün gençliği gibi yarının g€ de bu benlîkgsaxgıatkâ’;hğlm mecbur- Ür, Autodidacte denen bu tiplere ;ıe kadar muhtacız. Bir memlekette Hrakkinin sürati, bu tipteki insanla- Tn sayısiyle ölçülür. Onlar, €V mek- » hattâ cemiyet dışında, kendileri- he öğretilenden başka ve ileri ne var- ;:l“ Şeyleri kendiliklerinden arayıb Mrya çalışırlar. Böyleleri için ne yoksulluk, ne ha> IZa zayıflığı, ne hastalık, hiç V€ hiç o" Şey kendilerini yaratmaya enB€ ıöawaz_ Nalband çıraklığından profe- bî"_"l_k ve reisicumhurluğa, fırın tâ- liğinden en yüksek muharrirliğe, Bözete müvezziliğinden en büyük id- Sİflik mertebesine ererler. Uzviyetle- Tinde saklı veraset unsurunu, yorul- Mak bilmez bir çalışma ile (deha) ya- t YAZAN: --- Hasan Âli Yücel pan, hep bu tip insanlardır. Autodi- dacte olma ilminin ilk kademesi, bu türlü adamların hayatını bilmekle başlar. Büyük adam tercümeihalleri, bir gün, mekteb programlarında, fi- zik, matematik ve tarih dersi yanın- da yer alacak ve o devrin pedogogla- rı bir dersten dönmeğe müsaade eder- lerse tercümeihal bilgisinden sıfır alanlar behemehal sınıfta kalacak- lardır. Gandi, kendi hayatından bahseder- ken büyüklerin tercümeihallerine çok meraklı olduğunu söylüyor. Ge- nçliğinde kitablarını ve hayatlarını okuduğu adamlardan en çok beğen- diklerini devir, devir kendisine ör- nek seçermiş. Bir müddet, Tolstoi ile bir üstad ve bir talebe gibi, haya- linde, beraber yaşamış. Tolstoi, onun rüyalarına girer, kendisinin hallede- mediği meseleleri çözer, ona manen hocalık edermiş. Hakikt hocalar, müf- redat programlarını bize nakletmekle kalmayıb asıl benliğimizi yuğuran, ölümlerinden sonra bile bize müessir lerinde ve izlerinde yaşatabilenler- dir. (Nasıl yetişiyorlar ?) başlığı altın- da bu mevzuda bize örnek olabilecek büyük insanları yazacağım. Filosof, âlim, endüstriyel, kâşif, romancı, şa- ir, muharrir... Her meslekten adama rastlryacaksınız. Bunlar o suretle se- çilmiştir ki üstadlarının hayırlı te- sirlerine nail olmuşlar bulunduğu gi- bi bundan tamamiyle mahrum olarak kendi kendini yetiştirmig olanlar da vardır. Bilhassa bugün yaşıyarılar ve- ya pek yakınlarda ölenlerin hayatları tercih edilmiştir. Hükümlerde tam birtaraf kalmak maksadiyle bizden başka milletler- den olanları aldım. Bunda, henüz yazı nevilerimiz içerisinde bu türlü etüdlerin bulunmamasının da ikinci bir sebeb olduğunu itiraf etmeliyim. Bizim de, her meslekten, hayatı ve yetişme tarzı yazılacak büyük adam- larımız elbette vardır. Fakat benim güttüğüm amaca varacak şekilde on- ları yazmak için senelerce tetkike ihtiyaç olacaktır. Bunu bugünkü e- debiyat adamlarımız için yapmak yo- lundayım. (Edebi portreler) adıyle onları da ileride neşredeceğim. (Nasıl yetişiyorlar ?) başlığına gi- recek adamlardan bir kaçının hayatı- nr evvelce Ülkü ve Yeni Türk mec- mualarında bastırmıştım. Muharrir A. Maurai, İlmi felsefe otoritelerin- den Mayerson, sosyolog Levy Bruhi, filosof Brunschwic bu aradadır. Bu -sütunlarda ise ilk olarak radyom kâ- şifi Madame Curie : Küri ve mühar- rir Maksim Gorkiyi yazacağım. Geçen haftaki . . bilmecenin halli Geçen haftaki “Gençler sayfası” n- da bir itfaiye merdiveni bilmecesi vardı. Bunu halletmiş miydiniz? Doğru hal şekli budur: Eğer or- ta basamağa sıfır dersek itfaiye, ilk çıkışta sıfırın üstünde 3 numaralı basamağa çıkmış, sonra sıfırın altın- da 2 numaralı basamağa inmiştir. Da- ha sonra yedi basamak çıktığına gö- re bu sefer de sıfırın üstünde 5 nu- maraya ayak basmıştır. Nihayet altı 1 | basamak daha çıkarak merdivenin te- pesini bulmuştur. Şu halde merdive- nin tepesi ortasının üstünde l11 nu- maralı basamaktır. Bu 11 adedine, or- tasından aşağıda bulunan 11 basa- makla dört basamağı ilâve ediniz: bütün merdivende 23 basamak bulun- |rk milletinin bölünmez bir bütün ol- duğunu anlamış olursunuz, “ir " Anketimiz devam ediyor ilelelekL T ” Gençler, sorduğumuz -suallere cevab veriniz Matbaamıza gelen cevablardan bir tanesini bugün neşrediyoruz Geçen hafta Perşembe günü çıkan “Ulus gençleri sayfası,, nda genç okuyucularımıza hitab eden bir anket açmış ve beş sual ıorımulllh- Cevablarını verebilmek ı'çir_ı üzerinde düşünmek ve tetkikler yapmak gereken bu beş suallik ankete devam ediyoruz. Sualller şunlardır : 1 — Türk tarihinde en ziyadezevki nizi okşıyan hâdise hangisidir; anlatınız ? 2 — Yurdda ve cihanda sulhu ken- disi için ülkü edinen Kemalist Türkiye'ye ne türlü hizmetler- de bulunmak üzere hazırlanı- yorsunuz ? 3 — Türk inkilâbı muharrirleri için- de (şair, gazeteci, romancı, münekkid...) en çok sevib be- ğendiğiniz kimdir ? Hangi e- serlerinden hoşlanırsınız ? 4 — Medeni dünyanın son keşifle- ri içinde en ehemiyetli gördü- ğünüz hangisidir ? Neden ? 5 — ULUS gazetesinin gençlik say- fasını nasıl görmek, içinde ne türlü yazılar okumak istersi- niz ? Bu beş suale, on beş güne kadar cevab veriniz. Bu cevabların içinde en iyi bulduklarımızı bu sütünlarda neşredeceğiz. Cevablar “Ülus ga- Zetesi, Ulus gençleri sayfası,, adre- sine gönderilmelidir. Bu suallere gençlerimiz tarafından cevablar gelmeğe başlamıştır. Bunlardan bir tanesini bugün dercediyoruz. 1 — Türk tarihinin hangi kısmı türküm diyen bir ferdin hoşuna git- mez ?.. Evet türk tarihi.. Her türkün kafasına hemen hemen. her sahifesi perçinlenmiş gibidir. Vatanın dört bir yanı düşman tara- fiından kuşatılmış, alnına kocaman “Hasta adam,, damgası vurulmuş ol- duğu bir zamanda 19 mayıs 1919 ta- rihinde Samsundan doğan güneş, tü- duğunu “hasta adam,, lakabını takan- lara göstermek için ilk defa şuamı Erzuruma, Sivasa, Ankaraya vermiş, Sakaryada, İnönünde, Dumlupınarda Böğüse döğüşüyorlar. Fakat biz daha işgal altındayız. Düşmanın zülmü bir kat daha artmıştır. Fakat biz bundan korkmuyoruz. Çünkü Samsunda do- Ban güneş biraz sonra bize kadar ge- lecek, bizi de ısıtacak, bizi de bağrı- na basacak. Düşman Mehmetciğin önünde tutunamadı; kaçıyor. Fakat TARİHTEN YAPRAKLAR: Binlerce Dünyanın ilk kepti ve gümüş levha Bu satırları okuyan gençler, yer- yüzünün en büyük felâketlerinden birisi sayılan ve tarihin bize pek ya- kın yıllarında vukua gelen dünya harbına yetişmediler. 1914 ile 1918 yılları içinde geçen o korkunç sene- lerin mahrumiyet, ıstırab ve dehşet günlerini görmediler. Fakat onu ta- kib eden yıllarda onun bıraktığı te- sirlerin içinde bucalayan dünyanın son hâdiselerini onlar da görmüşler- dir. Uzun harb yıllarında bütün dün- ya milletlerinin susadığı içki sulhtu. İnsanların biribirlerini ateş ve barut- tan cehennemler içinde eritmeğe uğ- raştıkları o savaş yıllarından sonra mütareke imzalandığı gün, hemen herkes, artık beşeriyetin, sulh deni- len nimetten bir dakika ayrılmıyaca- ğını sanıyordu. Fakat madem ki orta- da yenilmiş haklar, çiğnenmiş top- raklar vardı; bunun reaksiyonları o- lacaktır; buna şüphe edilemezdi. Bü- yük harbtan sonra ilk ve haklı reak.- siyon türk milli mücadelesi, istiklâl savaşı olmuştur. Türk kendi haklarını bütün dün- yaya tanıttıktan ve çökmüş bir im- paratorluğun harabesi üstünde sarısl- maz ve el sürülmez bir cumhuriyet kurduktan sonra kendi prensipini büyük Şefinin ağzından bütün ciha- na ilân etti: yurdda sulh, cihanda sulh! Bütün dünyaya harbta en kahra- man millet olduğunu tasdik ettiren türk, yıllardanberi, cihanın en sulh- sever milleti olduğuna da herkesi, birçok misallerle, inandırmıştır. Halbuki yeryüzünde imza koyduk- larr muahedeleri karşılarındakine da- nışmaksızın çiğneyen, zayıf millet- lere saldıran bir takım milletler, hâ- yıl önce saldırmazlık paktını Türkler imzalamıştı Bu muahede on sekiz maddeden mürek- üzerine kazılmıştı. lâ, vardır ve bunlar, dünyanın bir ta» kım bucaklarında harb bombasının fitilini lüzumlu, lüzumsuz tutuştur- maktadırlar. Ordusu kuvvetli, harb etme kud- reti yüksek olan Türkiye ise bir ta- raftan bu kuvvetini artırmakla bera- dostu, saldırganlığın bir kat daha düşmanı olmaktadır. Çünkü türk, tarihinin eski devir- lerinde de hem muzaffer, hem kuv- vetli, hem sulhsever, hem saldırgan- lığa düşman olmuştur. Bu yazıda size onun bir delilini vermek istiyoruz: Viyananın meşhur tarihçisi Dr. Joseph Struzavic'e göre bundan bin- lerce yıl önce yeryüzünün ilk saldır- mazlık paktı Mısırlılarla Eti'ler ara- sında imzalanmıştır. Bu muahedenin on sekiz maddesi vardı ve bu mad- deler gümüşten bir levha üzerine ka- zılmıştı. Bu “bir sulh ve ebedi dost- luk anlaşması” idi. Gene bu muahede de iki taraf arasında bir ihtilâf çı- kacak olursa, hakeme müracaat edil- mesi şart koşuluyordu. Bugünün mo- dern siyaset çarelerinden birisinin dünyaya binlerce yıl önce ilk defa kimler tarafından öğretildiğini bu şarttan öğrenebilirsiniz. Bu paktın son muahedesi de şu idi: “Kim bu muahedeyi bozacak 0« lursa Eti ve Mısır tanrılarının lano« ti onun'Üzerine olsun!” Anadolu topraklarında dünyanısmı ilk medeniyetini kuran atalarımız E- tilerin nasıl bir ruh taşıdıklarını öğ- rendikten sonra aynı topraklarında yeniden büyük bir medeniyet kuran Atatürk çocuklarının neden bu türe- den ayrılmadıklarını daha iyi anlar- sınız. - N. A. Pisikolojik fecrübe Gençler ve dünya hâdiseleri . * . Kendinizi herkese . ..e . . . sevdirebilir mjsjniz Geçen Haftaki gençler sayfasında psikolojik bir tecrübe yapmış, size 24 sual sormuştuk. Bunlara samimi o- larak “evet” veya “hayır” diye cevab verecektiniz. Bu cevabları verdinizse bugün neşrettiğimiz cevablarla bun- Pları karşılaştırınız. Uygun düşen her cevabta bir puvan kazanırsınız. Ta- bit yirmi dört sualin de uygun düş- mesi mükemmel bir şeydir. Fakat ek- seriya, bu kadar tesadüf etmez. Eğer 17 tanesi uygun düşerse o zaman, kendinizin sevilen hoşlanırlan bir &- dam olduğunuza kanaat getirebilirsi- niz: ne yazık ki güzel alevler içerisinde bırakarak kaçıyor, O zaman henüz çocuk denecek kadar küçüktüm. Askerlerimiz Alaşehire vardılar. Büyük kumandan, büyük dâhi Atatürk memleketimde istira- hış ediyor; Artık düşman ordusu bo- bir cehennem ateşiyle düşm, 3 pei rişan bir vaziyette bırakmış vatana istiklâl, millete eğemenlik bağışla- mıştı. Bütün elleni kolları bağlı olarak iş- gal altında kalmanın ne demek oldu- ğunu belki görmiyenler bilmiyebilir. Fakat benim gibi iki sene düşman İş- gali altında bulunanların işgalden kurtulup istiklâl ve zafere kavuştuk- Jarr gün duydukları zevkten daha üs- tün zevk olur mu ? Evet... Başkumandan meydan mu- harebesi : Memleketin bir çok yer- leri işgalden kurtulmuş, Dumlupınar- da tunç yüzlü Mehmetcikler göğüs ştur. Düşman ord Geni- ze dökülmesine pek az bir zaman kalmıştır. İşte tarihimin bana zevk veren hâ- disesi budur. Bundan büyük tarih, bundan büyük zevk olur mu ?.. 2 — Dünyaca tanınan, takdir edi- len, sevilen, hürmet edilen Atatürk. Senin öz evlâdın olan bizler halde, istikbalde bize vereceğin her 'ü:m 1 — Hayır 2 — Hayır 38 — Hayır 4 — Evet 5 — Evet 6 — Evet 7 — Evet 8 — Hayır 9 — Evet 10 — Hayır İ11 — Hayır 12 — Evet 13 — Hayır 14 — Hayır > 15 — Hayır 16 — Hayır 17 — Evet 18 — Hayır 19 — Hayır 20 — Hayır 21 — Hayır 22 — Hayır 23 — Evet 24 — Evet Tel t'da getirmektir. 3 — Türk inkilâbının yetiştirdiği şairlerin hangisinin eseri okunmaz. Okuyoruz hepsini okuyoruz. Çünkü onları Atatürk yetiştirdi. Gazetecilerden türk gazeteciliğin- de büyük bir hamle yapan Ulus gaze- tesi başmuharriri sayın B. Falih Rıf- kı Atay'ı kim sevmez. b Romancılardan : Reşat Nuri, Aka Gündüz, Yakub Kadri. Bunların eser- lerini okurum. Meselâ Yakub Kadri- nin Ulus gazetesinde tefrika edil- mekte olan (Bir Sürgün) romanı da- ha şimdiden bize çok şeyler öğreti- yor. Gene ayni muharririn (Yaban) 1 Türk münevverini tatlr gibi görünen vazifeyi severek istiyerek yap Senin sözünden hiç bir zaman dışarı çıkmıyacağız.. Yurdum için yapmağa hazır ol- d.ugumuz vazife onun büyük emirle- rini gücümüz yettiği kadar yerine acı rüy uyandırıyor. Hayalini görerek bir bağı irem gibi tasviri en güç olarak tanıdığımız köy bhayatını, köy çehresini yüzündeki o yeşil mas- keyi kaldırarak bize bütün açıklığı (Sonu 8 inci sayfada) Geçen haftaki suallerin cevabları Geçen hafta, genç okuyucularımı- za dünya hâdiselerini ve onlara aid tarih ve coğrafya bilgilerini alâka- landıran 16 sual sormuştuk. Bu hafta daon altı sualin cevab- larını yazıyoruz: 1 — Çin tarihi 4000 seneliktir; milâddan önce 2205 senesine kadar uzanır. 2 — Nanking. 3 — Evvelce Peking idi; sonradan bu Di sim Peiping olmuş; fakat japon işgalinden sonra gene Peking denilmeğe başlanmıştır. 4 — Rusyadaki Sen Petersburg, önce Petrograd, sonra Leningrad olmuş; İskan- dinavyadaki Kristiyanya, Oslo'ya değişti- rilmiştir. Avrupalrlar;tarafından İstanbu- la verilen Kı inopl ismi de mıştır; onlarda, artık, İstanbul diyorlar, 5 — Şanghay, 3,100,000 nufusludur. ve dünyanın beşinci büyük şehridir. 6 — Şanghay'da enternasyonal bir ko- misyon tarafından idare edilen bir kısım vardır ki, buraya enternasyonal bölge adı verilir. 7 — Güneşten geldiklerini iddia ede.ıı ja- pon imparatorluk hanedanı 2600 seneliktir. Şimdiki imparator Hirohito 124 üncü hü- kümdardır. 8 — Japon imparatorluk diyet meclisi, (ayandan ve mebuslardan mürekkeb bir ne- vi parlamentodür. 9 — Japonyanın “yaşlı devlet adamları,, eski baş vekillerle eski nazırlarına deni- lir ki bunların memlekette büyük nüfuz- ları vardır. Saionji bunlardan biridir. 10 — İngilterenin, fransanın, Belçika- nın, İtalyanın, İspanyanın, Portekizin Af- rikada toprakları (sömürgeleri) vardır. 11 — Afrikanın cenubundaki ingiliz dö- minyonu bu ismi alır. 12 — Arjantin, Bcezilya, Şili, 13 — Paraguay ile Boli arasındaki hudud ihtilâfı, ç 14 — Monroe dokterini, ' James Monroe zamanında İspanyanın İâtin - Amerikadaki eski topraklarını geri almasını, 'mukaddes ittifak”'ın yardımına mani olma maksadiy- le alınmış bir karardır. t 15 — Londrada çıkan Tıymia“ml'k" bzetderti ta çıkan Nevyork Taymis, B Aires'de çıkan La Presna. At 16 — Cebelüttarık İngiltu “*Ü> bir söm mürgesidir, L& C, ber, bir taraftan sulhun bir kat daha * sAk e adke ö G DNÜ 5'e e PÜ eeei &. B ) elti *T FD UDĞ0 İ Üİi * T 2 DK AD ea

Bu sayıdan diğer sayfalar: