4 Ekim 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Halan — 4- 10:. 1937 Çiftlikte bir köylü kongresi toplandı (Başı 1. inci sayfada) Şakir Kesebir vekâletin köy mev- zuları üzerindeki gayelerini anla- tan çok güzel bir nutukla açmıştır. Devletin köy işine verdiği ehemi- yeti belirten bu konuşma gudur: B. Şakir Kesebir'in nutku “— Arkadaşlar! Vaktiyle, köylerin ve köylülerin ha- lini araştırmak; eski idarelerin âdeti de- ğildi, O zaman, köy ve köylü denilince; Yalnız asker veren, vergi ödeyen halk kısmı farzolunurdu. Cumhuriyet idaresi, her şey gibi, bu yanlış düşünceleri de değiştirdi. Atatürk'ün köylerimizin — ve köylümüzün hali ve ihtiyaciyle ne kadar Yakından alâkadar olduğunu hepiniz za- Mman zaman görmüşsünüzdür. Cumhuri- Yet hükümeti; köylülerin ayrı ayrı ihti- Yaç, derd ve şikâyetlerini halleylemeği; kendi teşkilâtma esaslı vazife olarak ver- Miştir. Bugüne kadar köylerin derd ve ihtiyaçları ile fazla meşgul olunamadı. Şimdi, biz buna başlamak istiyoruz. İlk yapılacak iş Bunun için, ilk olarak işe, köyleri bi- Ter birer tanımak, onların bütün derd ve ihtiyaçlarını yerinde araştırmak ve Öğ- renmekten başlamak lâzım gelir. Bu iş için, bu sene, ilk olarak (Ankara - Eski. şehir - Çankırı) vilâyetlerinde çalışılma- ğa başlandı. 1000 kadar köyü bu suret- le öğrenmeğe çalıştık. Onların bütün ih- tiyaçlarımnı anlryacağımızı görüyoruz. Bu tetkikler bittikten sonra köylerin toprak vaziyeti, toprak ihtiyacı, içme ve sulama Vaziyetleri, yetiştirebildiği ve yetiştire - ceği mahsullerin neler olabileceği, hay- vanatın hali, sıhat durumu bütün bunlar hepsi birden hükümetin tetkikine arze- dilecek şekilde hazırlanacak, bunları sı- rasiyle ve birer birer ele alarak çareleri bulunmaya çalışılacaktır. Bin köy üzerinde araştırmalar Hepiniz gün görmüş, tecrübeli kim- selersiniz. Bu işlerin kolay olmıyacağını takdir edersiniz. Zamana, bazan da fazla Paraya nihayet çalışacak kola ve adama ihtiyaç gösterecek bütün bu işlerde sa- birli olmaya mecburuz. Şimdiye kadar 1000 köy araştırdık. Bunların arasında ancak 50 - 60 nı ele alarak çalışmak ka- bil olacaktır. Burada ilk tecrübe senesi geçince bu elli altmış adedimi 600 e hat- tâ 1000 e çıkartmağa çalışacağız. Mem- leketin hayatı üzerinde her sene — 500 - 1000 köy ele alınır da davâları halleditir- se, bu suretle, 15 sene içinde bütün köy- leri birer birer elden geçirmiş ve müm- kün olan ihtiyaçları karşılamış olacağız. Meselâ sizin mıntakalarınızı ele alınca görüyorum ki bu köylerden bazıları top- Tak azlığından bahseder. Esasen köye ayrılan hudud dahilinde ekilebilir yer - ler, mera vardır. Bazılarında arazi kâfi- dir. Orada da faydasız bir şekilde bir kısmı boş kalmaktadır. Bazılarında su- suzluktan, baz'sında bâtaklıklardan, ba- Zısında içme suyunun olmamasından bu haller vukua gelmektedir. Bu hem kö- Yün sıhatini bozuyor, hem istifade imkâ- hunr ortadan kaldırıyor. Bazı köylerin iç- Me süyu yoktur veya yaz aylarında su- Buz kalmaktadır. Şahsi tecrübelerden faydalanma Hulâsa her köyün ayrı derdi, toplu Ve müşterek derdleri vardır. Bunları gönderdiğimiz heyetler imkân nisbetin- de tetkik ettiler, Bu arada bir de sizleri buraya davet ettim. Asıl ele aldığımız Yayla k ilk parçası olmak iti- bariyle bu köylerde alınacak tedbirler hakkında sizin şahsi tecrübelerinizi din- lemeği faydalı gördüm. Hepiniz kendi Muhit ve işinizde tecrübe sahibisiniz. Bll tecrübeler çok krymetlidir. Çiftçilik ilgi ve tecrübenin yeri olan iştir. Onun 'Gln Fkirleriniz bizi çok alâkalandırır. iç tereddüd etmeden mevzuumuz hak- da, sizlerden dinliyeceğim fikirlerin themiyetli olduğunu düşünerek fikirleri- Dizi istiyeceğim. Bağcılık Bu mıntakada ilk yapmayı düşündü- ğüm işler şöylece hulâsa olynabilir : 1 — Evvela köylere biraz bağcılık koymak istiyorum. Bazılarınızın köyün- de bağ vardır. Hattın cenubuna geçilin- Ce ekseriyetle bağcılık yapılmıyor. Ora- Ta biraz bağ ve meyva ağacı yetiştir- Me imkânlarını vermek isteriz. 2 — Köylerde nüfus başma bir dö- nüm sulanır arazi teminine çalışacağız. Bu sulanır arazide eğer akar su varsa onlardan istifade ederek, yoksa kuru de- releri açarak, göletler yaparak veya ku- yu açarak sulamayı yapmağa çalışacağız. Bu suretle nüfus başına birer dekarlık sulanır arazi temin ettikten sonra bu yerde ne ekilip biçileceğini biz tayin e- deceğiz. Bunu serbes bırakmak hiç bir işe yaramaz. Çünkü bu sahada arpa, buğ- day ekmek isterlerse biz buna mani ola- cağız. Bizim memur ve teşkilâtımız bu işlerle uğraşacaktır, Bu 5 dekarlık yere aygün nebatları ektireceğiz. Tohum meselesi 3 — Tohuüm meselesini ele alacağız. Görüyorum ki bu mıntakada sürme has- talığı pek fazladır. Bazı yerlerde 94 50 . 70 derecesinde tahribatı varmış. Yo 10 - 20 ise hemen ekserisinde vardır. Bunun önüne geçilecek çareler mevcuddur. Bunları kullanarak yani ilâçlayarak bu işi başaracağız. Süt meselesi 4 — Ankara'da süt meselesini daha muntazam bir şekle koymak maksadiyle hazırlanıyoruz. İlk hazırlığa dört, beş yüz inekle başlıyacağız. Fakat asıl maksad bu ineklerin sütiyle Ankaranın ihtiyacını karşılamak değil, süt yetiştir- dikçe köylüyü bu işe teşrik eylemektir. Süt işinde iyi bakım esastır. Bu biraz da alışkanlık işidir. Sütlerin toplu surette sevki lâzımdır. Müteferrik iş kâr etmiye- ceği için işi teşkilâtlandıracağız. Bunla- rın yanında halli lâzım gelen diğer bir- çok işler de yer alacaktır. Sizlerden daha ziyade benim beklediğim bu işlerin nasıl yapılacağı hakkındaki dü- şüncelerinizi öğr ir. Başka istek - leriniz varsa onları da dinliyecek ve derdlerin çaresini bulmak istiyeceğim. Bu toplantı bazılarınız için zahmetli oldu, kısa zaman için uzaklardan gelmek faydalı değil gibi gözükür. Halbuki bun- lar pek faydalıdır. İleride, zaman zaman bunları tekrarlamağa çalışacağız. Bu gö- rüşmelerle, köy işlerinin başlangıcını bu- rada kurmuş oluyoruz. Cumhuriyet hü- kümeti bütün memleketi tanryacak ve ayrı ayrı her köyü bilecek; ona göre a- lacağı tedbirler daha isabetli olacaktır. Hepinize hoşgeldiniz derim, birazdan yapacağımız toplantıda, mütalea ve fi- kirlerinizi ayrı ayrı, veya toplu olarak dinlemeğe hazırım.” Toplantının gayesini veciz bir şe- kilde anlatan bu konuşmadan sonra kongreye reis olarak Eskişehir mebusu Bay Emin Sazak seçilmiş ve Ziraat Ve- kâleti siyasi müsteşarları Bay Tahsin Coşkan, Bay-Ali Rıza Erten ve idari müsteşarı Bay Naki, umum müdürler ve kombineler kurumu hazır bulunduk- ları halde görüşmelere başlanmıştır. Görüşmelerin mevzuunu köylümü- zün içinde bulunduğu şartların düzel- tilmesi ve kalkınma için gerekli olan btedbirler teşkil etmiştir. Bu arada bil- hassa tohum ıslahına — ehemiyet veri- lerek her vilâyetin dağ ve ova kısımla- rında iklim şartlarına, kurağa ve has- talığa dayanıklı tohumlar elde edilme- si tecrübe ve ıslâh hareketlerinin ge- nişletilmesi ve faaliyetin çabuklaştırıl- ması istenmiştir. Köylere parasız fidan dağıtılması mıntakalar için büyük fidanlıklar ku- rulması, bilhassa kavaklıkların çoğal- tılması temennisinde bulunulmuştur. Zirat aletlere bugünkü satış fiatla- rınt köylünün alış imkânlarından yük- sek olması dolayısiyle daha ucuz satı- şının temini istenmiş, tamir atelyeleri- nin bulundurulması ve yedek parçala- rın tedarikinin kolaylaştırılması temen- ni edilmiştir. Köylünün kalkınması için en esas şart olan kazancını arttırmak için ana istihsal maddesi olan, bazı mıntakala- rın biricik istihsal maddesi olan buğ- dayın Ziraat Bankasınca alış fiatının yükseltilmesi arzusu ızhar edilmiştir. Yaylalarda köylü servetinin teme- li olan hayvancılığın daha geniş hima- ye görmesi ve bu arada tiftik keçileri- ne çalılıkların menettirilmemesi bu mıntakalarda sayım vergisinde ucuzluk yaptırılması, hububat nakliyesinin u- ULUS Gençler! Liselerin son sınıflarında ve yük- sek mekteblerde okuyan genç- ler, henüz hayata atılmanın eşiğinde bulunduğunuz bu sıra- da sizin de okuyacağınız yazı- lar, üzerinde —düşüneceğiniz lar, medeniyet dünya- sından öğreneceğiniz - bilgiler vardır. İşte ilk sayısı 29 ilk teşrin 1937 de yeni makinasında büyük ha- cimde çıkmağa bqhyacah olan yeni Ulus, bu ihtiyacı düşüne- rek her hafta bir sayfasını size bağışlamağa karar verdi. Bu sayfayı hem okuyacak, hem de bizimle birlikte yazacaksı. mnız. Bu sayfa, münakaşaları- nıza, fikirlerinize, mütaleaları- mnıza daima açık bir kürsü olacaktır. Memleketteki gençlik hayatına sadık bir ayna vazifesini göre- cek olan bu sayfayı okumak başlıca arzularınızdan birisi ol- malıdır. Halk şarkıları Plâğa alındı Zonguldak , (Hususi) — Halkevi- miz güzel bir işe teşebbüs etmiştir. Folklor çalışmalariyle tanınmış B. Sadi Yaver Ataman, topladığı türkü- lerden bir kısmını, Halkevi adına plâ- ğa vermek istemiş ve Halkevi, sanatkâ- rın teklifini kabul etmiştir. Bunun ü- zerine B. Sadi Yaver Ataman, İstanbu- la gitmiştir. B. Ataman, İstanbulda ODEON şir- ketiyle 1 eylül tarihinde yaptığı sözleş- me üzerine 11 eylül cumartesi günü, plâklan doldurmnştur_ Plâklar “Zonguldak Halkevi neşri- yat,, etiketi ve neşriyat seri numarası- nı taşımaktadır. İlk olarak plâka konulan şarkılar şunlardır: 1 — Alçak ceviz dalları (Safranbo- lu varyanti) 2 — Amani oyun havası. Salına sa- Ima suya gidersin (Safranbolu varyan- tr) 3 — Çrıtırdağ oyun havası (Safran- bolu varyantı) 4 — Dama bulgur serseler. (Bartın varyantı). Plâkları B. Sadi Yaver Ataman Ba- yan Nevinle birlikte — doldurmuştur. Plâklar bir aya kadar neşir sahasına çıkarılacaktır. Nümunelerin uygun o- lup olmadığı hakkında fabrika ve şir- ketçe yapılacak kontrol Halkevimize bildirildikten sonra Şirket plâkları sa- tışa çıkarmış olacaktır. D YO l | RA Yazan: Cihan harbinde entelicens servis HARBDA ENTELİCENS SERVİS! ŞEFLİĞİNİ YAPAN ŞİMDİKİ İNGİLİZ İÇ BAKANI No: 23 Bu birkaç saatlik rlıulaıne yalnız Peş. çerski larını değil, yolculuğumun bııııdıı sonraki kısmı- nı daha az baş ağrısı ile ve daha sağ- lâm bir vücudle geçirmeme imkân verdi. Artık harb mıntakasından gittikçe daha ziyade uzaklaşıyordum. Harb mıntakasından uzaklaştıkça — trenler de tenhalaşıyordu. Bundan dolayı, yo- lun bu kısmındaki yolculuğumu kos- kocaman vağonda, tek başıma geçir- dim, Rus vag T geniş yapılmıştı Dolayısiyle sarsıntı olmryordu. Cenu- bi Rusyanın boydan boya uzanan ©- valariyle geniş nehirlerini çok cazibe- li buldılm Sınıra yaklaştıkça türkler- k h S bll' çok llh nelere şahid olan Bender kalesi, bü. yük Petronun olduğu kadar XIL. in- ci Şarl'in de hatıralarmı taşıyan Prut ve yaşadığımız günlerde yahudilere karşı yapılan pogromları zihinlerde canlandıran Kişinef gibi, tarihi hatı- raları uyandıran bir çok yerlere ge- lib leçimrdıık. B Say Bink bir ge- veze ile dereden tepeden konuşarak geçen yolculuktan sonra, nihayet, iki memleket arasında bir sınır istasyonu olan Ungeniye vardık. Oradan geçen yolcular, karşılaş- tıkları zorluklar hakkında beni ikaz etmişlerdi. Bu istasyonu kontrol eden jandarma albayının sırnaşıklığını ön- ceden işitmiş olduğum için, kendisi- ne karşı derhal azemetli bir tavur ta- kınarak, bir çok pasaport ve pasa- vanlarımı gösterdikten sonra, çok e- hemıyetlı bir şahsiyete yıpılmıu ica- lenin bana yap Samuel Hor Çevirent Hikmet TUNA Bükreş Almanların eline geçtikten sonra, ne mercimek ve ne de şampanya düşünülüyordu ca, aşçısı dolayısiyle olduğu kadar fevkalâde mükemmel bir Briççi olarakk tanılan ve ihtiyatla hareket etmesini bilerek kâfi miktarda iaşe malzeme. si depo etmiş olan Romanya bakanı Poklevskiye iltica etmişti. Sir George, Brotiano hükümeti er.. kânmna resmi bir ziyafet verebilmek için, benim şerefime kâfi — miktarda ham madde toplayıp biriktirmişti. Zi- yafet esnasında, sofrada bulunanla- rın hepsine sirayet etmiş olan sükütu ve gözlerini kapıya dikmiş olan ev sa- hibimizi tetkik ederken duyduğum a- zabı aslâ unutmıyacağım. Ziyafetin yarıda kalması, ne kadar çirkin bir hâ:- dise olur diye düşünüyordum. Bereket versin kapı açıldı ve ellerinde kâse ' ve tabaklar olduğu halde hizmetçi- ler içeriye girdiler. Bu anda, Sir Geon ge'in rahat bir nefes aldıktan sonra: «— Mevsimin ilk mercimeği!» Diye mırıldandığmı işittim. Ancak, bu güzel ve misafirperver diplomata karşı benim nankör olma- mam İâzımdır. O, hayatın hem iyi ta- raflariyle hem götü taraflariyle kar. şılaşmış, fakat hiç şikâyet etmeden hayatı olduğu gibi ve büyük bir cesa- retle kabul etmiş bir adamdı. Bu hâ- diselerin üzerinden iki ay geçtikten sonra, Bükreş, almanların eline geçti ve burada bulunan itilâf devletlerinin elçileri birer mülteci sıfatiyle Yaç şeh rini boyladılar. Bundan sonra artık şampanya ve mercimek bahsin mev- zuu olamazdı. Alelâde gıda maddele ı'înı temin için büyük bir — mücadele k 4 5. , ve tal h günlerîn hepsi, bira' uzak mazi ol- istedim. Bu metod, arzu ettiğim tesi- ri yaptı; Romanya treni hareket edin- ceye kadar saatlerce beklemek zorun- da kalmış olmaklığıma rağmen, bu vaktimi, hiç olmazsa onların dedikle- ri gibi kapalı bir bekleme — odasımda değil, gönlümün istediği gibi geçir- dim. Nihayet, Romanya smmını aşar aşmaz derhal büsbütünbaşka bir âle- min ortasında kendimi buldum. Bir- . denbire şimalden cenuba geçmiştim. Renkler daha kuvvetli idi; memurlar, italyanları andırıyorlardı; hattâ ko- ANKARA Öğle neşriyatı: — 12.30 - 12.50 Muhtelif plâk neşriyatı. 12.50 - 13.15 Plâk: Türk musikisi ve halk şar- kıları, 13.15 - 13.30 Dahili ve harici ha- berler. Akşam neşriyatı: — 18.30 - 1845 Muhtelif plâk neşriyatı. 18.45 - 1900 İngilizce ders (Azime İpek) 1900 - 19.30 Türk musikisi ve Balk şarkıları. (Makbule ve arkadaşları). 19.30 - 19.45 Saat ayarı ve arabça neşriyat. 19.45 - 20.15 Türk musikisi ve halk şarkıları (Fahriye ve arkadaşları). 20.15 . 20.30 Spor bahisleri: (Nizamettin Kırşan), ları da onlara benziyordu; ya- taklı vagonlar, eskiden Riviera eks- presinde görülenlerin aynı idi. Bük- reşe kadar olan yolculuk, öğleden son- ra bütün bir gün ve bir gece sürdü. Hava kararmadan evvel, yüksek bir mevkide bulunan ve uzaktan, yakım.. dan olduğundan çok daha iyi bir in- tiba bırakan Yaş şehrini gördüm. Sabahleyin Bükreşe vardığım za- man, hava sıcaktı; — şehir, her ba- kımdan Pe'trograd ile tezad teşkil e- diyordu. Şoseler, bana Champs Ely- söes'yi, hayatın dış manzarası, Parisi, ve nihayet hepsi de son nesil tarafın- dan mşı edilmiş olan ıengın evleri 20.30 - 21.00 Plâkla dans musikisi, 21.00 - 21.15 Ajans haberleri. 2115 - 2155 Stüdyo salon orkestrası. 2155 . 22.00 Yarınki program ve İstiklâl marşı, cuzlatılması makinalar için mazotun fi- atının tenzili üzerinde görüşmeler ol- muş ve devletin köylü menfaati için bütün çarelerini göz önünde — tuttuğu leketlerindeki her hangi bir hükümet merkezinin milyoner ev- lerini hatırlatıyordu. Gelir gelmez, derhal ardı arkası kesilmiyen bir sürü görüşmeler, kah- vealtılar ve yemekler başladı. Benden - uzak duran bir çok — yeğenlerimden biri olan Sir Ceorg Barclay, halâ zi. yafetler vermeğe, toplantılar yapma- ğa uğraşıyordu. Kendisi, diplomasi â- leminde şaraptan anlıyan, boğazma bü SAa S ö İt hi tedbirler kendilerine anlatılmıştır. Dünkü topl Ziraat Vekili türk köylüsünün kalkınması için alaca- ğı büyük geniş ve kökten tedbirleri tatbik kabiliyeti taşımasına ne derece ehemiyet verdiğini anlatan çok güzel düşkün bir adam diye tanınmıştı. Fa- kat, herkese >»lduğu gibi ona da kötü günler çatmıştı. Romanyanın tecrid edilmiş vaziye. h. yıyecek ıçecek meıeleıım güçleş- $ '. m: iyle tüke- bir misaldir. Bu toplantının çiftliği gibi âsi tabiata karşı rejimin en güzel başarılarından birinin ifadesi o- lan bir müessesede olması da ayrıca bir hususiyet teşkil ediyordu. ği gün de yaklaşıyordu. İleride- ki buhranı göz önünde tutan Barclay, bunu önlemek için elinden geleni ya- pıyordu. Lâkin, günün birinde kendi ev idaresinde bizzat h uğrayın- ştu. Sir George, yaşlı ve sihati bo- zuk olan bir adam olmasına rağmen, büyük feragatlere katlanıyordu. Bükreşteki mesuliyetsiz ve depte- peli geçen günlerde romanyalılar ta- rafından itilâf dvletleri hakkında ve- rilmiş olan hükmün daha ziyade yük- selmesine onun çok büyük yardımı do kundu.. SII' Goorgem kadrosunu teşkil e- d kendisiyle — birlikte vaktiyle türlü türlü sporlar yaptığım eski dostlarımdan Frank — Rattigan da vardı. Rattigan, Bükreşte, Tuna ba taklıklarında tüfekle epey ördek avlamış, bir avcı olarak tanınmıştı. Ataşemiliter albay Thomsonı ön- eoden hnıımyoıd_. Çok geçıneden A 4 M ai irelr İl eeııdnf eseri olan bu dostluk, hayatı- mın başka safhalarına da girdi. İki müstakbel hava bakanını bir araya getiren ve sonra da, Whitehallda bir çok yıllar kendilerine yer değiştirten bu tesadüf, çok dikkate şayandı. . O günlerde ne Fr dan ve ne de Londradaki umumi karargâh Thom- sonu anlıyamamıştı. Onun, arkadaşla- rmın çoğundan daha keskin bir ze. kâsı vardı; O, Romanyanm harba - girmesiyle eyi hareket edilmiş olaca- ğı kanaatinde değildi; Britanya leji- y sulh h -ı h önür el ha- vası i diyordu. Hılbııh Roııııııyı ıoıyeheııııde. her- kesle dosttu. (Sonu var) İş dairesi reisinin teftiş seyahati İzmir, (Hususi) — B. Enis Behiç teşkilâtını teftiş etmek üzere Aydına gitmiş ve bugün şehrimize dönmüştür. B. Koryürek pazartesi günü İstan- bula gidecek ve oradan Karadeniz mın- Koryürek iş dairesi takasında teftişler yapmak üzere doğ- ruca Trabzona hareket edecektir. î İ ; ;

Bu sayıdan diğer sayfalar: