Düşünüşler Tiyatroda izdiham İzdiham; tramvayda, otobüste, va - purda veya lokantada olsun, daima ho- şumuza gitmeyen ve şikâyetimizi mucib olan bir haldir. Fakat tiyatronun daima boş kaldığı, hiç rağbet görmediği, bu rağbetsizlik yüzünden yaşayamadığı hakkında o kadar çok şey dinlemişizdir ki, bit tiyatromuzda izdiham yüzünden hâdise çıkmış olması haberi, canımızı sıkmak şöyle dursun, bizi memnun €- den bir hakikatin ifadesi olmaktadır. Hususiyle, bu izdihamın, en kıymetli sahne elemanlarımız tarafından oyna - nan yüksek değerde bir eserin temsili esnasında vukua geldiği göz önünde tu- tulursa! Bir haftadır, geceleri beyaz perde - nin kaldırıldığı sahnesi İstanbul şehir tiyatrosunun temsillerine kucak açan Yeni Sinema'nın gişeleri, Strindberg'in Ertuğrul Muhsin tarafından tercüme edilerek sahneye konulan ve baş rolü bizzat kendisi tarafından oynanan “Ba- ba” isimli dramını görmek istiyenleri, günlerce, “yer kalmadı!,, diye geri çe - virmek mecburiyetinde kalmıştır. İlk oynandığı, daha doğrusu oynanmak is- tendiği gece kalabalığın nizamı bo- zacak bir hadde varması yüzünden tem- sil tatil edilmek icab etmiştir. Bunu, memileketimizde karşı alâkanın, kısa zamanda ne kadar fazlalaşmış olduğuna bir delil diye zik- rederken, bu vesileden faydalanarak Ankaramızın tiyatrosuzluğuna ve haki- katen çok hissedilir bir hale gelmiş o- lan tiyatro ihtiyacına burada bir kere daha işaret etmeden geçmiyelim. Ankarada bir tiyatronun kurulma - sına karşı mevcud en büyük engel, hü - tiyatroya kümet merkezimizin müstakil bir tiyat- royu yaşatamıyacağı kanaati olmak l_â - zımdır. Halbuki, bence, böyle bir hü - küm, dün değilse bile bugün artık, yan- lıştır. Şehrimiz, bir sahneyi yaşatacak de - recede kalabalıktır. Bu kalabalık ara- sında tiyatro ihtiyacını daha ziyade du- yan entelektüeller nisbetinin diğer şe- hirlerimize nazaran fazlalığı da, göz - den ırak tutulmamalıdır. Ankara, dev - let müessesesi olmasına lüzum kalma - dan da, hususi bir tiyatroyu koynunda besleyebilir. Ancak bu tiyatronun, alâ- kasına lâyık olması şartiyle. Böyle bir sanat müessesesinin devletten, beledi - yeden ve halkevimizden her türlü ko - laylıkları göreceği de pek tabiidir. Fa- kat böyle kıymetli bri sahneyi vücude getirecek elemanlar nereden tedarik e- dilecektir? Asıl mesele budur. İstanbul Şehir Tiyatrosunun iki kısma ayrılması, gençlerin İstanbulda bırakılarak, teessüs etmiş şöhretlerden mürekkeb bir trupun Ankara Şehir Ti- yatrosunu vücude getirmesi için bir pro- je tasarlandığını işittik, Böyle bir ta- savvurun hakikat olmasını canla başla temenni ederiz. Şimdilik halkevi salonunda temsil » ler verebilecek olan böyle bir sahne, hem müstakbel devlet tiyatromuz için bir te- mel olur, hem de ÂAnkarada modern bir tiyatro binası kurulması işini hızlandı- rırdı. Her halde, Ankaramızın tiyatrosuz - luk derdine bir çare bulmamız, hükü - met merkezinin medeni şehir olmak ba- kımından bu büyük eksiğini telafi et - memiz, artık bir zaruret olmuştur. YAŞAR NABİ HK Ğ ___')47_ #YANGOSU T KAYNAĞIDIR Gündelik Türkiye -İran (Başı 1. inci sayfada) ganistan dostluk ve saldırmazlık misakı akdi maksadiyle yapılmak- ta olan görüşmeler bitmiştir; bu vesikanın pek yakmda imzalandı- ğını görmek yalnız bu komşu memleketler arasında değil, bu gi- bi andlaşmalarla birbirine bağlı olan Yakın şarkta ve Balkanlar- da derin bir memnuniyet uyandı- racak ve bize bütün bunları hatır- latmış olan Dış Bakanımızın seya- hati ise bu umumi memnuniyeti bir kat daha artıracaktır. * * Mahkeme masrafları için bir karar Adliye harç tarifesi kanununun yü- rürlüğünden evvel ve sonra mahkeme- lerce hükmedilen devlete aid ilâm harç- ları ile mahkeme masraflarının tahsil şekilleri hakkında maliye bakanlığı def- terdarlıklara yeni bir emirde bulunmuş tur. Bu emre göre adliye harç tarifesi kanununun yürürlüğünden evvel hükme. dilmiş ceza ilâm harçları “mahkeme mas. rafları,, eskisi gibi icra dairelerince re. sen takib ve tahsil olunacaktır, Takib- edilmiyen sulh hukuk ilâm harçları “mü eccel harçlar” tahsili emval kanununa göre takib ve almacaktır. Atina Üniversitesinin 100 üncü yıldönümü Atina, 18 (A.A.) — Atina üniversi- tesinin yüzüncü yıldönümü şenlikleri- nin ilk günü olan dün akşam, Âvrupa ve Amerika ünivresiteleri delegeleri, üniversitenin büyük salonunda - topla- narak bugünkü toplartıda söz söyliye- cek hatibleri seçmişlerdir. Saat 20 de delegeler, Atina üniversitesi şerefine yapılan muazzam fener alayında hazır bulunmuşlardır, Bu sabah saat dokuzda büyük kili- sede yapılan âyinden sonra, dele, eler, üniversitenin büyük salonunda toplan- mışlardır. Bu toplantıya bütün nazır- lar, elçiler heyeti ve askeri ve sivil bü- tün yüksek devlet memurları da iştirâk eylemiştir. Bilâhare kıral, refakatinde ailesi erkânı ve başbakan Metaksas ol- duğu halde salona gelmiş ve alkışlarla karşılanmıştır. İlk olarak söz alan kıral, ezcümle demiştir ki: — Milli üniversitenin kuruluşunun yüzüncü yıldönümünü kutlayan mille- tin sevincine bütün kalbimle iştirâk et- mekteyim. Delegelere samimi surette hoş geldiniz derim. Üniversitenin mem- lekete yaptığı yüksek hizmetlerden do- layı millet, üniversiteye minnettardır. Bundan sonra diğer nutuklar başla- mıştır. Türkiye namına B. Muzaffer Göker söz söylemiştir. -Atina ve Akrepol bu münasebetle baştan başa donanmıştır. 23 Nisan Size çocuğu düşündürecek haftanın başlangıcıdır. Hatay anayasası için : (Başı I. inci sayfada) tir. Ancak bu, diğer murahhasların vere- cekleri projelerin görüşülmiyeceği ma- nâsını tazammun etmez. Ayın 22 sinde Cenevrede yapılacak B. Menemencioğlunun gazetemize beyanatı eksperi B. Numan Rifat Menemencioğ. lu, hollandalı B, Kollin, ingiliz mu- rahhası Sir James Makdonald Dancd ve fransız mürahhası, Milletler Cemi- yeti dalar komisyonunda fransız olan toplantıda okunması esasen bitiril. miş olan statüyü yeniden ele alacağız. Milletler cemiyeti kararlarını tatbik mev- kiüne koyacak metinleri hazırlayacağız. — Suriyenin milletler cemiyeti ve frnansız hükümeti nezdinde Hatay ana- yasası üzerinde bazı tadilât yapılması hususunda teşebbüslerde bulunduğu an- laşılıyor. Bunun hakkında ne düşünü- yor sunuz? — Burada Suriyenin yapacağı bir ta- leb mevzuubahs değildir. Çünkü mesele Türkiye ile Suriye arasında bir ihtilâf mevzuu değildir ki Suriyenin söyliyebi- leceği her hangi bir söz olabilsin. Biz, 1921 de Hatay erazisini Suriyeye ver- medik. Biz Hatayın Suriyenin bir parça- sı olarak tanınmasını hiç bir vakit kabul etmedik. Nihayet, milletler cemiyeti ka- rariyle Hatayın kati rejimini tesbit edi- yoruz. Bu işin Suriye istiklâliyle alâka- sı yoktur. Cemiyeti akvam komitesi de Suriyenin her hangi bir isteğine muha. tab olamaz.” — Bu görüşmeler ne kadar sürecek- tir? * — Milletler cemiyeti konseyinin komitemize verdiği vazife 27 ikinci kâ- nun tarihli kararının tatbik sahasına konmasıdır. Metinlerin gelecek konsey içtimamdan evel hazırlanması ve konse- ye verilmesidir. Binaenaleyh biz, metin- lerimiz imlâ, o karardan inhiraf etme- mek şartiyle yapmaya ve saniyen gele- cek konsey içtimamdan evel hazırlaya- rak konseye arzetmeğe mecburuz. Ge- lecek içtima da 24 mayısta olduğuna gö- re komitemiz vazifesini bu tarihten en az on gün evel bitirmeğe mecburdur. Ve öyle tahmin ederim ki bu kadar müddet de mesaimizin ikmali için ta- mamen kâfi gelecektir.,, — Hatay anayasası milletler cemiye- ti tarafından tasdik edildikten ne kadar müddet sonra tatbik mevkiine konula- caktır? “—. Bu meriyet tarihinin başlangı- cını milletler cemiyeti konseyi tayin e- decektir. Bu da orada manda idaresi fek edilmeden evel tatbika başlanmış olacaktır. Hali hazırda manda idare- si Süriyede ve Lübnanda devam etmek- tedir. O zaman bu idare Suriyede ve Lübnanda ne gibi bir rol alırsa Ha- tayda da aynı rolü alacaktır.,, — Görüşmeler ve müzakerelerin ne- ticeleri hakkındaki kanaatinizi lütfe- dermisiniz ? y “— Ben kardeş Hatay türklerinin en tabif hakları olan mesud idareye pek yakında kavuşacağına sarsılmaz bir imanla kani olarak bu işi görüşmeye gi- diyorum. Bütün kuvvetimle zaten ta- hakkukundan emin olduğumuz bu me- sud hâdisenin hakikat sahasına çıkarıl- masına çalışacağım.,, Cenevredeki komite belçikalr pro- fesör B. Bourten'in reisliğinde —türk daimi murahhası Ke'nin iştirakiyle top- lanacaktır. *okok Heyetimiz bugün Sirkeci garından Cenevreye hareket ederken şehrimizde. ki bütün hataylılar tarafından da uğur- lanmıştır. Bay Menemencioğlu hatay- lılara hitab ederek şunları söylemiştir: “— Hataylılar davamız için imanı. nız kuvvetli mi?, Garı dolduran bütün hataylılar hep bir ağızdan gür sesle: — Sonuna kadar kuvvetliyiz. Cevabinı vermişlerdir. Heyetle bera. ber Hatay erkinlik cemiyeti reisi Ab. îiurrahman Melekte Cenevreye gitmiş. Ce Paris eğlence . yerlerinde grev Paris, 18 (A.A.) — Bu sabah, tiyatro ve sinemalar federasyonu, Paris mınta. kasındaki tiyatro ve sinameda ve daha diğer eğlence yerlerinde grev ilânına karar vermiştir. Öğle üzeri grev daha tamamen ilrlememişti. Bir çok sinema ve tiyatro oyunlarına devam ediyorlar. dı. Öğleden sonra grev komitesi kendi azâsından dahiliye nazırı B. Dermeo ile görüşmek üzere bir heyet — seçmiştir. Sendikalar arası komite, bu akşamdan itibaren bütün Paris eğlence mahallerin de grev ilânı hakkında bir karar vermiş ve bu kararı her tarafa bildirmiştir. Suriye Başbakanı Görmenlerin rapo- bf . runu beğenmiyor (Başı 1. inci sayfada) # Fransız devlet adamları nezdin. de bize karşı ço iyi hissiyat bulduk. İstiklâlimiz yolunda fransız devlet adamlarının açık müzaharetlerine — ve iş birliklerine emin olabiliriz. Heyeti. miz bu kanaatle fransız devlet adamları ile askeri meseleler ve harici münase. betler üzerinde yaptığı konuşmalar ne. ticesine varmıştır, Bundan sonra söz alan bir çok hatib. ler, Türkiyenin hattı hareketini protes. to etmişler, fransız dostluğunu tebarüz ettirmişler ve Fransaya hattı hareketin. den dolayı teşekkür eylemişlerdir. Suriye parlâmentosuna genel bir afiv yapıldığı bildirilmiştir. Bu a. fivden geçen sene Filistin ihtilâl hare. ketlerinde mühim rol oynıyan arab nas. yonalist lideri Fazli Kavkadçı ile da. ha bir kaç kişi istisna edilmiş bulun. maktadır, Şurası şayanı dikkattir ki Sancak mebusları ile Cebelidüruz — mebusları, parlâmentonun bu toplantısına iştirak etmemişlerdir. , Bemamırı — —— Yefrika aa Si 'Eugeönie Grandet Ha AAMDUDUKTMUNN gi Si DEDNE or& de Balzac” Türkçeye çeviren: Nasuhi Bayd.ar. — Daima, dedi, bağ bozumu mev_sunı mMüstesna... O zaman Nanon'a yardıma gider, yers zaviyesinde Otururuz. , mısımız? Yazan: Hon ve hepimiz, No — Hiç gezmeğe çıkmaz mıf Madam Grandet cevab verdi: — u — Bazı pazar günleri, kilisedeki dua aâ sonra, hava iyi olursa köprüye, yahud hasa da büğdayların biçildiğini seyre gideriz. — Burada tiyatronuz var mı? Madam Grandet haykırdı: — Temsillere gitmek mi? F nun en büyük günah olduğunu bilmiyor MW sunuz? Bu sırada yumurtaları getiren N akat siz bu- anon: — Sayın Bayım, buyurun yumurtalarını- Lükse alışık adamlar gibi artık keklik düşünmeyen Charles: . — Üç, taze yumurta ha! Aman ne güzel şeyler! Biraz da tereyağı var mı, yavrum? Nanon: : — Tereyağı mı istiyorsunuz? Öyle ise çö- reğe vedâ ediniz... Eugönie, hemen atıldı: — Haydi Nanon, tereyağı ver. € Genç kız, yeğeninin yumurtaya batırdığı ekmeği kesişini seyrediyor ve bundan, en duygulu bir parisli işçi kızın, bir mel:_)dr'a_:.n oynarken onda masumluğun zafere erış.tıgı- ni görerek sevindiği zaman aldığı zevki alı- yordu. Muhakkak ki zarif bir îı: î:ff:gî: üyütülümş, moda olan bir ka î:gâuntıı:ııl“uîıî' yardım edilmiş ola.n çharles'd_a, bir genç kadının hoşa gitmek istiyen, Zarif, çıtıpıtı hallerivarar L ratinde haki- ir genç İ i : kat]can rğanyatize eden bir tesir vardır. Bu: nun içindir ki Charles, amcasının kızı ve ka- rısı tarafından bunca dikkat ve ihtimama mazhar olduğunu görünce, âdeta garkede- cekmiş gibi kendisine teveccüh etmekte olan !ıislerin tesirinden kurtulamadı. Eug&nie'yi iyilikten, nevazüşten parlayan, sanki gülüm- seyen bir bakışla seyretti. Ve ona bakarken bu tertemiz çehrenin çizgilerindeki nefis a- hangi, içlerinde taze aşk düşüncelerinin kı- vılcımlandığı ve arzunun şehvetten bihaber bulunduğu gözlerindeki sihirli parlaklığın farkına vardı. — Vallahi, sevgili yeğenim, şayed siz Opera'da gece tuvaleti ile iyi bir locada ol- sanız, temin ederim ki yengem haklı olurdu; zira orada erkeklere imrenmekten ve kadın- lara da kıskançlıktan pek çok günahlar işle- Bu iitifat, hiçbir şey anlamamış olmakla beraber, Eugönie'nin kalbine nüfuz etti ve o- nu neşeden helecanlandırdı. — Ah yeğenim, zavallı bir vilâyet kızı ile alay etmek istiyorsunuz. — Eğer beni tanısaydınız, Eug&enie, a- laydan iğrendiğimi de bilirdiniz: istihza in- sanın yüreğini soldurur ve bütün duyguları- nı incitir.. Böyle diyerek, pek lâtif bir eda ile, yu- murtalı ekmeğini ısırdı. — Hayır, başkalariyle alay etmek için, anlaşılan, kâfi zekâm yok, bu noksanın bana pek çok ziyanı dokunmakta... Pariste insanı, sadece “İyi kalpli!,, demekle sıfıra indirmek imkânını bulanlar vardır. Bu cümlenin ma- nâsı şudur: “zavallı çocuk, bir gergedan ka- dar aptaldır!,, Fakat zengin olduğum ve he- defimi, hangi tabanca ile olursa olsun, ilk atışta otuz adımdan vurabildiğim için istih- za bana karşı saygılıdır. — Bu söyledikleriniz, yeğenim, kalbini- zin iyi olduğunu ifade eder. Sonra, Eugönie, sözü değiştirmek için: — Ne güzel yüzüğünüz var. Görmek is- tersem ayıp mı olur? Charles, yüzüğünü çıkararak elini uzattı ve Eugönie, parmaklarının ucu ile onun pembe tırnaklarına temas ederken kızardı. (Sonu var)